23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15ŞUBAT1994SALI 12 DUNYADAN Demokrasiyegidenzorluyol Eski komünist ülkeler demokrasinin îemel taşı olan çokparîili sisteme geçiyor. Demokrasinin bu ülkelerdeyerleşmesi için ekonomik, sosyal vepoliiik sorunların çözümlenmesigerekli. E skı Yugoskı\\a'daki el- nık çatışmalar \c eski So\yeıler Birliâı'ndcki bırbin ardıha yapıian dlırbcler. A\rupa kıiasının oruısında \e doğusunda meydana gclen dc- ğışıklıklcr hakkında olumlu etkı yaratmıyor. Gerek eski Yugosla\\a"da olsun. gerckse Kafkasy a. Oria As\ a > a da L'k- rayna'da olsıın tehlıkeler çok büyük. So\\et polıtıkasının "mucizoi" bir şekıldc çoğuleu- luğa gcçnıiMnc rağıııen. Batı. So\\eıler Bırlığı henÜ7 çökme- den >enı bır Rusya'dan bahsel- mekle çok acclc cttı. Ancak her şey bu kadar ka- ramsar değil Çek Cumhuri- yetinde. Polonya'da. Maearıs- tan'da \c lıatuı Bulganstun \c Sknakya'da değışım tarklı bır biçimde gerçekleşıyor. Demok- ratik \c ekonomik" gcçmış tek- rar ortaya çıkıyor. Rusya'da bıle değışımler kan dökülme- den geçebılecek gıbı görünü- yordu. Rusya \e Yugosla\ya dışmda her şe> nıükemmel ol- masa da şükredılecek dıırum- da. Çek Cumhumeıi. Fransa gibı poliıikada orıa"k \ aşamı (koabitas>on) seçti: Liberal \e reformısı bır cumhurbaşkanıyla. şok uygulamalar gerçekleştiren bır başbakan... Prag'la Bratiskna'nın aynlmastna bugün kötü gözle bakılıyor anıa beİkı de gelecekıe bunun eskı Yugosİa\\a'\a da uygulanması gereken mantıklı bir çöziim olduğu düşünülecek. Budapeşte'de de her ne pahasına olursa olsun demokrasıy i yerleştırme çabası \ar. Ama ne \ar kı Macaristan 1920"de Tnanon anlaşmasında yapılan paylaşmaya hala ahşamamış. Macar- İann 1 4"üSlo\akya"da. Yoy\oda'da. Romanya \e Ukrayna'da yaşıyor. Poloma da her şe\e rağmen gerçek bir de- mokratik tutum aray ışı içinde \ e uluslararası ıh- tiyaçlara uygun ekonomik \apı\ı oluşturma is- teğİNİe dolu. I993"te yapılan seçimlerde neo- KIRGIZISTAN OZBEJjCISTAN^ LİTVANYA 11/3/9Ö TACIKjSTAN 9/8/9,1 KAZAK1STAN 16/12/91 BEYAZ RUSYA 25 8,91 rAFGANİSTAN ALMANYA 3/10/90 OZBEKISTAN UKRAYNA 24/8/91ÇEKCUM. 1/1/93 SLOVAKYA 1/-1/9 ^ HAZAR DENİZİ TURKMENISTAN 27 1O'91\MOLDAVA \27/8/91MACARISTAN GURCISTAN v 9/4/91 AZERBAYCAN 29/8/91 ERMENISTAN 21/979-1 5 ^ HİRVATİST. / V — > Slovenya: 25/6/91 Eski komünist ülkelerBOSNAvSIRBİSTAN HERSEK ^ \ BULGARİSTANHırvatistan 25/6/91 Bosna- Hersek: 5'4/92 Bağımsız Devieiier Topluluğuna üye eski komunist ülkeler Bırleşme F Almanya/ D. Alnnanya komünistlerin başansı bu isteklerini frenlemedi. Budapeştc'de gelecek mayıs ayında yapılaeak seçimlerde neo-komünistlerin büy ük başan gös- temıelen bekleniyor. 1989'da A\ustur\a ile bir- likte Doğu Alman \atandaşlanna sınırlannı açan bunlardı. Bugün. Polonya \e birazda Bul- garistan"dakı komünistler Macarlarla hemfikır- ler. Güçlerini sos>al zorluklardan alsalar bıle. eski ekonomik \e politik modellerinı unutmuş gibiler. Aneak Romanya'da aşın sağcı \e Ma- earlara karşı bir politika güden Çavuşesku'nun yetimleri için aynı şeylen söylemek pek müm- kün değil. EsJcı komünistlenn tekrardan ıktida- ra gelmeleri geçmişe (sisteme değil de gihenüğe. eşitliğe. ış garanıısıne) du> ulan bır dzlem olarak nitelendirıîebilır. Acaba eskı Rus komünistler kimın tarafını tutacak4ar? \erleszne\e çalışan demokratik düşünceyi mi savunacaklar yo.ksa var ki işler tersine gelişti \e iki yıl boyunca dire- eski günlerin anılarını mı ycnileyeccklcr? Bu so- nen devlctler bile BDT'ye bağlandı. Buna sebep runun önemi. tereddütlû reförmcularla Batı olarak 3 neden gösterilebilir: yandaşlannın seçimleri kaybetmesiyle büyük I) Diğer cumhuriyetlerde yaşayan 22 milyon ağırlık kazandı. Yaşanılan ekonomik zorluİclar Rus- da büyük Rus milliyetçiliğinin yayılmasına se- 2) Rusya'nın çevresindqki ekonomik merkez- bep oluyor. ler (hammadde. özellikle de petrol yataklannca L'krayna. radikal bır ekonomi politikası uy- zengın bölgeler). gulayarak Rusya'dan farklı bir seçim yaptı. An- 3) Ordu. cak bu. hiçbir şeyi değiştirmedi. Ukrayna'nın Bu değışımler. Kafkasya'dan Orta Asya^ya, bulunduğu durum içler acısı. Bu ülkenîn Rus- Baltık ülkelerinden Ukrayna'ya yayılıyor. Işte ya'dan tamamen aynlması. hem Rusya'nın hem bunun için Batı Avrupa'nın bu ülkelerdeki de- deAvrupa'nıngüvenliğinitehditedici bir durum mokratik gelişmeleri desteklemesi ve mümkün oluşturuyor.Bağımsız Devletler Topluluğu ku- olduğunca Doğu Avrupa halkına bu süreç için- rulduğu zaman kimseciddiyealmadı; herkes bu- de yardım etmesi gerekiyor nun. .devletlenn bağımsızİıklarına kavuşması- nda bır geçiş süreci olduğunu düşündü. Ama ne Courrier International Birçok ülkede ıtzıın süredir çalışmalannı sürdüren think-tank kunduşlannın ülkemizde de kurulması için hazırhklar yapıhyor.Türk 4 think-tank'inedoğru Dr. Bnıce Mcıclaury devlet bünyesinde oluşturukıcak bir think-tank'in bağımsız fıkirler üreîemeyeceğini belirtiyor. Perle şimdi bizim rakip kuruluşu- muz olan Ameriean Enterprise Insti- tute'de çalışı>or. Açık biçimde sö>le- \ebilirim. biz Brookings Institution olarak bağımsız bir kuruluşuz." Bu kez MacLaurv ye "Fikir üreti- ci kuruluşlar Türki\e gibi ülkeler için sizce ne kadar önemlidir" sorusunu sorduk. "Ben. bu tür bir kuruluşta ça- lıştığun için ön>argılı\ım bu konuda. \ma basın özgürlüğü \e düşünce öz- gürliiğü olan her \erde bu tür fıkir üretici kuruluşların >arlığı önemlidir. 1960'larda Ford N'akfı, Brookings Institution'a Latin Amerika ülkele- rinde fikir üretici kuruluşlar kurması LEYLA TAVŞANOĞLU A BD'nın tanınmış fikir üreti- ci kuruluşlanndan (thınk- tankl Brookings Instituti- on'ın Başkanı Dr. Bruce"MacLaur>. bu tür kuruluşların, demokratik ül- keler için çok >ararlı olduğunu be- lirttı Fıkır üreticı kuruluşların dev- let bün\esınde kurulmalan.\e çalı- şmalannın o ülke\e fazla bır varar sağlamaş acağına dıkkat çeken \lac- Laur\. "Think-tank'ler bağımsız olmaİıdırlar" dedı. Kuruluş aşamasında olan Ekono- mik \e Sosval Etütler Vakfrnın (TE- SEV) çağnlısı olarak İstanbul"a ge- len \e \akfın "Çağdaş dün- yada think- tank'lerin öne- mi >e işle\i-Bir ABD örneği" konulu top- lanusma ko- nuşmacı ola- rak katılan Dr. MacLaun\le kaldığı otelde konuştuk. Ön- celıkle bu fıkır üretici kuruluş- lann >apılann- dan >ola çıka- rak ' Dr. MacLaury>e şu soru\u yö- nelttık: "Bir süre önce Amerikalı On> antalist Prof. Bernard Lewis. ABD"- nin eski Ankara Bü>ükelçisi Morton Abramovvitz ve işini havale etmişti. Ama l%0'lı >ı- eski Sa\unma Bakanlığı Müsteşarı llarda Latin Amerika ülkelerinin >ö- Richard Perle'in. Cumhurbaşkanı netimleri hemen hemen tamamıvla Demirel'in da>etlisi olarak Ankara'- otoriterdi. Bu fikir üretici kuruluşlar >a geldiklerini duvduk. Zivaretin buülkelerdekuruldu.Amasadecebil- amacının OemirePin isteğiyle devlet gi toplama ve arşivleme görevi \a- bünyesinde kurulacak bir fikir üretici pabildiier o dönemde. Çünkü fikir kuruluş konusunda fikir alışverişinde üretme özgürlüğü ortamı yoktu. bulunmak olduğunu öğrendik. Sizce Ovsa Türkiye'de özgür düşünce, öz- devlet bünyesindekunılanbu kuruluş- gür konuşma serbestliği olduğunu lar ne kadar yararlı olur?" gördüm. BoyleoluncadaTürkiyegibi Aldığımız vann •)ovlc\dı bir ülkede neden bir fikir üretici kuru- "Yararlı olabilir. Ama bunu kesin- luş kurulmasın?" likle bağımsız bir kuruluş olarak tanı- Ülkelennbuiürkurulu^larkurma mlayamazsınız. B<3yle bir ziyaret ol- gcrcğını ncdcn duvduklan sorumu- duğunu ben de biliyorum. Bakın, /.a MacLaury şu yanıtı vcrdı- İngiltere'nin eski Başbakanı Bavan "Bunların kurulması için hiçbir /o- Thatchcr'ın Başbakanlık Konutu'nda runluluk yok. Kurulmalarında sadccc bu tür bir kuruluş vardı. .larx>nva'da avantaj vardır. Örneğin bir hükümet da Maliye Bakanlığı'nın fikir üretici bir plan ha/ırlar. Ama fikir üretici kuruluşu vardır. Bunlar hep bağımlı kuruluş buna karşılık kamuya o ko- kuruluşlardır: bağımsız, ö/gür ola- nuda başka scçcneklcr sunar. İştc fi- ma/lar: dolayısıyla da bağımsı/, ö/- kir üretici kuruluşun olmasındaki gür fikir ürtteme/Jer. avantaj buradadır.Örncğin Başkan Dr. Bruce MacLaurv: "Think-tankler bağımsız olmalıdır Clinton yeni bütçeyi Kongre'ye sun- du. Biz de iki ay a kadar bu konudaki kendi çalışmamızı halka sunacağu. Diyeceğiz ki: 'Başkan Clınton"ın bütçesı bu. Ama bunun daha farklı olabılmesının \ollan da şunlardır". Boylece halk, gazetelerden bunu öğ- renip kendine uygun tercihini yapa- cak. Sonra da temsilcilerine gidip neyi yeğlediklerini söyleyecek." Bunun hükumete bir tür muhale- fet olup olmadığı konasunda Mac- Laun'nın sözlen şunlar oldu: "Tabii ki muhalefet. Aksini söyle- diğinizde hiç hoşlarına gitmiyor. Ama biz burada yapıcı eleştiri getiriyoruz. Think-tankler çok ciddi muhalefet grupları olabilir. Almanya'da iki ayrı kuruluş v ardır. Bunlar- dan biri Sosyal Demokratiar'ın yamndaki Ebert, diğeri de Hıristi- yan Demokrat- iar'ın y anındaki Adenauer Vakfı'dır. Bunlar tamanlamıylasi- yasi partilerin fi- kir üretme kuru- luşlarıdır. ABD'- de de buniardan var, ama sayılan sınırlı. Örneğin bir Heritage Fo- undation. Bu ide- olojik y anlarını hiç gizlemiyor. "Bu dünyadaki hedcfimiz mu- ." hafazakâr dü- şünceyi iktidara getirmekur' diyorlar. Eski başkan- lardan Reagan da Heritage Foundati- on'a çok itibar ederdi. Ama biz böyle değiliz. Biz, ekono- mi, siyasal bilimler, dış ilişkiler gibi konularda u/manlaşmış akademis- yenlerle çalışıyoruz. Bu akademis- yenlerin bilgi birikimlerini siyaset so- runlanna uygulamalarını sağlıyoruz. Ama bu çalışmalarımızda hiçbir par- ti/anca yaklaşımımız yoktur." Ekonomi dcvıncc konu özcllcştir- mcvc kaydı Her alanda olmamakla bırlikıeö/cllcşlırmcnin doğru ycrlcr- dc yapıldığı zaman savunulması gc- rcktığı görüşünc ycr vcrcn MacLa- ur> iunları söyledi: "Örneğin belediyeler çöp işini mut- laka müteahhide ihale etmek /orun- dadırlar. Nev» Vork kenti belediyesi bunu yaptı st çöp sorunundan kurtul- du. Kapalı değil, ama açık cczacvlcri de üıel bir şirket tarafından okul gibi vönetilebilir." Kürtsorunu İngiliz basınında LONDRA(Cumhuriyet)- Uluslararası Af Örgütü. önceki gün yavınlananObservergazetesineverdiği tamsaf\ailanda.Türk Hükümcu'nınGünevdoğu Anadoluda Kürtlcrc uvguladığısıyasctı kınadı \c "Türklerin böyle davranmasına nasıi göz yumuluyorT" divc sordu. İlanda. 16yaşında Şevkı Akıncı adlı bır gencın fotoğrafı yer aldı vcbugencin, jandarmalar tarafından atcşın üzerine yalırıldığı. sırtının yakıldığı önc sürüldü. Öldü zannıyla bir koruluğa bırakılan gcncin daha sonra Ankara'da ledavi gördüğü de kaydedıldı. İlanda başka örneklerede yer vcrildı vc. "Türkiye, turistlerin gördüğü ülkeden çok farklıdır. Güneydoğu'da hükümet degerillalarda birbirlerine karşı kirli birsavaş içindeler"denıldı. Jandaıma Gencl Komutanı Orgeneral Avdın İlter- ın İngıltcrc">c>apma\ahazırlandığızı>aretönccsıncdenkgctınlcn ilanda. "Eğer buraya silah almay a geliyorsa, İngiltere hükümeti, bu silahların çocuklara karşı kullanılma olasılığını düşünecek midir?" diyc soruldu. Observcrga/ctesındeavnca yınetam sayfahalmdc. Jonathan Rugman imzalı yazıdada Güncydoğu Ânadolu'da güvenlik kuv vctlcnnın c> lcmlcnnc ilışkin önlcmlcr aktarıldı. "Türklerin Kürtlerekarşıgizlisavaşı"bdşlıklı u/unyazınınbırycrinde"PKKda zaman /aman şiddet eylemlerine başvunnaktadır" dcnıldi. Bu konuda, "Orta Doğu'daki en şiddetli çatışmalardan biri budur ve mutlaka hakkında en az haber yay ınlanan çatışma da y ine budur" dcnı Idı AIVKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCİ Musa Emmi'nin Romanı: (2) KüPt İşi Namaz Nasıl Kılınır? Musa Emmi, yani Öğretmen Musa Uysal, öğretmenlik yaptığı köyleri, köylüleri anlatıyor. Gülmece öğesi, Mu- sa Emmi'nin özünde, biçeminde var. Her sayfada, kah- kahalarla gülmüyorsunuz belki ama, kesinlikle gülüm- süyorsunuz. Bir yerde şöyle anlatıyor: "... Bekiş köyünün dost, sevecen insanları ile çok kay- naştık. Dersten çıkınca köy odalarında hep birlikte ol- duk. O yıl köye imam tuttular Halil Hoca 'yı. Halil Hoca, ilkokulu okuduğum Elvançelebi köyiinden. O yıllar ücre- tini köylu verirdi. Arpa buğdayla öderlerdi imamın ücre- tini. Kör Hıdır vermemiş imamın hakkını. Muhtar gitmiş, o da alamamış. - Öğretmeni kırmaz o. öğretmen alır ondan.. diye ba- na geldiler. Çağırttım Kör Hıdır'ı. İmam da yanımda. İmam sessiz sedasız, efendi bir insan. Hakkını alırken utanır, kızartr. - İmamın hakkını vermiyormuşsun, dedim KörHıdır'a. - Evet vermiyorum! dedi. - Doğru değil yaptığın! dedim. - Eğri doğru, ben vermiyorum! dedi. - Bu adam burayı boşuna mı bekledi? diye sordum. - Beklemeseydı, dedı. - Adamın mesleği! dedim. - Bana ne mesleğinden! diye cevap verdi. - Herkes veriyor, bir sen vermiyormuşsun.. dedim. - Bana ne herkesten? Onlar abdest alıyor. namaz kılı- yor, camiye gidiyor. Ben abdest almam. Namaz kılmam. Camiye hiç gitmem Danalarımı mı gütmüş imam be- nim? dedi. İmam, arife günü kimin evinin önünde Kuran okuduysa gitsin hakkını ondan alsın! diye ekledi. - Peki, sen ölünce cenazeni kim yıkayacak? Namazını kim kıldıracak? - Ha! O zaman mı? Bacağımdan tutun, bir hendeğe atın. Kurtlar kuşlar yesin! - Kör domuz, senin etini kurtlar kuşlar da beğenmez, yemezler senin etini.. dedim, hem yazın ölürsen kokar, bizi rahatsız edersin, diye güldüm. O da güldü. Aynı yaş- lardaydık. Gitti, imamın hakkını getirdi. Bu kez de imam tutturdu, "Almam" diye. Sonunda imamı da razı ettik. Koyde bir de Hasan Hoca vardı. Ona Molla Hasan der- lerdi. Varlıklı adamdı. Varlıklı dediysem, köye göre var- lıklı. Benim çocukluğumda bizim köye imam tutmuşlar- dı. Birkaç çocukla birlikte bana "tecvit" öğretmişti. ("Tecvit". Kuran'ı okuma kuralı demek.) Sayardım Hasan Hoca'yı. Hem babamın meslektaşı, hem dostuydu. Altmış beş yaşlarındaydı, ben o zaman 23 yaşındaydım. Aynı yaşta iki arkadaş gibiydik. Bazük- lü Kürtlerindendi. Turkçeyi çok guzel konuşur, dilinden anlaşılmazdı Kürt olduğu. Bazen gelir: - Şu namazı Kürt işi kılalım! derdi. - Nasıl oluyor Kürt işi namaz? - Ağzınla burnun yere değmeden kalkarsan ona Kürt işi derler..." Musa Emmi, 1950li yılları anlatıyor, şöyle diyor: "... O zaman bizi hep komünistlikle suçlarlardı. Oysa ki, o zaman biz komünizmi de, sosyalizmi de bilmiyor- duk. 17 Ekim Komunist Devrimi'nin adından ve tarihin- den başka da, çoğumuz bir şey bilmiyorduk. 1950-1954 yılları, siyasal iktidarın, kendinden yana ol- mayan öğretmenleri ve kamu çalışanlarını karşısına aldığı yıllardı. O yıllarda biz CHP'den umudumuzu kes- miş, DP'de de umduğumuzu bulamamıştık. O sırada elyordamı ve son derece kısıtlı bulabildiğim yayınlarla komünizmi, sosyalizmi öğrenmeye çalıştım... Çocukken köyümüzden çıkıp giden, bir daha da geri dönmeyen bir Hamdi Efendi 'den söz edilirdi oğretmen- liğimizin ilk yıllannda. Hamdi Efendi çok okumuş. Büyük adam olmuş. Çok akıllıymış, amma velakin komünist- miş. Kızarlardl koyde. Biz de kızıyorduk. Küfrettik, 'Kö- yümüzün, ilimizin, ilçemizinyüzkarası 1 dedik." Musa Emmi, sonraları Hamdi Efendi'yle tanışacak, 1970lerden sonra, O'nunla birlikte hapıs yatacaktır. Emmi'nin başta küfrettiği Hamdi Efendi, Hamdi Konur- dan başkası değildir "Köyün komünisti" Hamdi Konur. Koca Hamdi! Musa Uysal, o yıllar Nazım'ı, Mahmut Ma- kal'ı da suçlar, "Vatan haini", 'Komünist!" diye. Sonra da komünistlikten sekiz yıl hapis cezası yer. Nereden nereye? Kitabının adı da, "Nereden Nereye?" Bu adı Naciye Makal koyar. Musa Emmi, anılarını yazarken, Şıhca Yavuz, Ona Musa Anter'in anılarını okumasını salık verir. Musa Em- mi, şöyle der yapıtında: "... Musa Anter'in anılarını okumadım. Elimdeki çalış- ma bitinceye kadar da okumayacağım. Birkaç sayfasına göz attım. Musa Anter Kurt aşiretlerini. aşiret reislerini, şeyhlerini, 49ların. 23lerin tutuklanmasını incelemiş... Bu kitap bana Kürt-Çerkez fıkrası çağrışımı yaptırdı, Sa- kine Kaygısız bacı anlatmıştı. Çerkezin biri bir Kürt kö- yünden geçiyormuş. Köyde cenaze varmış. Ağıt düze- rek ağlıyorlarmış. Çerkez duygulanmış. - Babam ölürse bu köyden ağıtçı götüreceğim! demiş. Öyle de yapmış. Babası ölünce, üç ağıtçı kadın götür- müş. Ağıt duzerek başlamışlar ağlamaya. Cenaze sahibi dinlemiş. İstedikleri gıbı ağlamıyorlar. - Bu kadar para verdim. Ağlayacaksanız güzel ağla- yın1 demiş. - Ne diyek de ağlayak ölü bizim olmayınca, böyle Çer- kez mı tükenir kırkı birden ölmeyince! diye ağlamış- lar..." BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Kuyumculukta kulla- nılan allın sansı rengindc beril 2/ Yön göstcrmck için bellı \erlere konulan işaret... Âçı ölçmeye ya- rayan dönmc harckcılı bir çcşit cctvcl. 3/ Yazma kitaplara. kapı. penccre gibi yerlere işlenen \a da çızılcn güncş bıçımındc süs... Gözleri görmeyen. 4/ Parola... Dağkcçisi. 5/ İlkel benhk .. Deri. tahta kazımakta kullanılan \e iki ucunda da sapı olan eğri bıçak. 6/ Japon edebıyatında "günlük"" lürünc venlen ad... Engcl. 7/ "Ha- >ır"" anlamında kullanılan söz.. Bır gösterme sıfatı... Kenar süsü. 8/ Yabanördeği. 9/ İspanva'da Bask bölgesinın bağımsızlığı için savaşım \eren gızli örgüt... Ha- mamlarda bulunan taş ya da mer- mcrıeknc YL KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Üç >a da dört kişiyle oynanan bir is- kambil oyunu... Kuzu sesi. 2/ Tecrübeli. usta... Perhiz. 3/ Bir soru eki... İçinde tohum ya da knzalit bulunan koruncak. 4/ Mcrcimek. 5/ İspanyollar'ın scvinçsözü... Biryadaiki yaşında koyun. 6/ Yapısına girdıği sözcüğe "iki. çift" anlamı katan ya- bancı önck . İki borunun birbirine birleştirildiği yer... Yüce. 7/ Bir crkcğın nikâhsız olarak aldığı cariye... Bir akademik unva- nın kısa yazılışı. 8/ İstanbul'un bir semti... Sağlıklı. 9/ Basımev- lcnnde dizılmış harfleri iyice yerleşlirmek için üzerlerine vurma- ya yarar takoz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear