23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 ARALIK 1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 23. yılında Çağdaş Bale Topluluğu'nun yeni sezonu Var ohnaktan asla vazgeçmedilerN.RANAEVCİM Yıl 1972, yıllann emeğı, uğraşı ıle bın bır yokluk ıçınde ınşa edı- len, o zamankı adıyla Kultür Sara- yı yanalı ıkı yıl olmuş Çıçeğı bur- 'nunda lstanbul Devlet Opera ve Balesı sanatçılannın hevesı kursa- ğında kalmış Istanbullular uz- '-'gûn Maksım Tıyatrosu açıkta kalan genç sanatçılar ıçın son ça- re olarak bır sığinak gorevını ust- lenmış Bu sıkıntılar ıçınde kendı- lennı bır boşlukta bulan genç ls- tanbul Devlet Balesı elemanların- dan bır kısmı ıçın yaz tatılı zaten boşaltamadıklan enerjılennın ıyı- ce bınkmesı bakımından hıç de çe- kıcı bır duşunce değıldı Işte bu sa- natçılardan Cem Ertekin ve Nil- dan Atsız, Kadıkoy Halk Egıtım Merkezı"nde gonullerınce çalış- mak ıçın kullanabıleceklen bır mekân buldular 'Çağdaş Bale Topluluğu 1972-1992' kıtabında Nıldan Atsızolayı ^oyleanlatıvor "... Sabah 9'dan akşam 5'e kadar dışanda hangi mevsimin yaşandı- ğını bile unutarak. kâh guluşerek kâh kavga ederekortaya çıkardığı- mu temsil. o gunku müthış bale otoriteleri tarafından kuçumsen- miş de olsa, buyuk bır başanydı. Bu başaru profesvonel bir toplulu- ğun her tüıiu koreografivi dans edebılecek mükemmel dansçılan ve her furlu teknık ımkâna \ahip bir sahne duzenıvle sunduğu gos- terilerin başansıyla karşüaşhnla- mazdı elbette. Bızım başanmız, amator ruhun ne olduğunu tat- taıak. sadece bale sevgisiyle ortava konulan bir eserin ınsanın ufkunu nasıl genişlettiğini ögrenmek o4- du_" Yıne aynı kıtapta Cem Erte- kin'ın şu sözlerı de sanatımızın güncel sorunlanna ılgınç paralel- lıklerortayaçıkanvor ".-Heryer- de herkesin elinc ayağına takjlan bu topluluk. her koşulda perdele- rini açtı. değışik adlar altındada ol- sa daıma bir şekılde \ ar oldu. Emi- nim var olacak da. \e seksenli yıl- lann başında o donemin »Halk Eğitim Muduru'nun karateoyun- lanyla salonlanndan soküp atrıgı dansçılar. bu uğraştan \azge\nler ne de seksenlı vıllann sonunda do- nemin konservatuvar mudurunun saygın bir solfej oğretmenınin. us- teİik de başanlı bir ilk gosten gece- sinin tam ertesi gunu topluluğun adını ve amacını ortadan bir çırpı- da kaldımermesiyle koreografı ve gönûl veren oğretmenleri, dansçı- lan inançlannı yitirdikr." Evet Şdkran Kurdakul'un ısun babasi olduğu Çağdaş BaleTbpiftlıtgü heT şeyden once, her mevsımde her koşulda ve bırakın ekonomık sı- kıntılan, polıtık baskılara rağmen varlığını korumuş bır topluluk ol- duğu ıçın onunde şapka çıkarılma- yı hak etmektedırBu sanatçıların yıldınlamayan madı ve ıstıkran sa- vesınde Utanbul, Mımar Sınan ÎJnıv ersıtesı 'ne bağlı Bale Ana Sa- nat Dalı Bolumu'nun yanı sıra unı- versıte statusunde ıkıncı bır kon- servatuvarakavuş.muştur lstanbul Unıversıtesı Devlet Konservatuva- n Bale Bolumu lstanbul Bogazı'nın ıkı yakasın- • 1972 yılında yoktan var olmayı göze alan, asla vazgeçmeyen Cem Ertekin ve arkadaşlan, 12 aralık pazartesi günü yıllar sonra yeniden kucaklaştığı Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde yeni programını sergiliyor. da dırençle egıttmını surduren bu kurumlar, lstanbul Devlet Bale- sı'nın her geçen gun daha kalıtelı bır duzey ı yakalayan genç eleman- larını yetıştınrler Bugun tstanbul Devlet Balesı'nde solıst sanatçı olarak aorev yapan \vfer Zeren, Çiğdem ltacür, Punda Bilbaşar, \y lin Ozalpman gıbı sanatçı lar. ı Ik sahne deneyımlennı, sanatçılık terbıyesını, özvenyle çalışma ru- hunu Çagdaş Bale Topluluğu bun- yeMndekazanmışlardır l>tebuba kımdan 22 faalıyet yılını umam- layarak bu vıl 23 sezonunu açan bu topluluğun çalışmalan lstan- bul Devlet Balesı'ne geletek yenı nesılden neler bekleyebıleceğımı- ze ıştk tutuyor Çağdaş Bale Topluluğu'nun bu yılkı gosterılennın en çarpıcı ozel- lıgı. duzgun fızıklen ve cıddiyet- lenyle dıkkat çeken erkek dan^çı- Iıkte goturen lalar Margarosyan da gençlenn arasında deneyımlı bır profesyonel olarak dıkkat çekı- yor Ozlem Ozeen, Pınar Ayar, Candaş Baş ve lİdem Kocakuş da bu toplulukla kazandıkları dene- yımlerın yakın gelecektekı profes- yonel yaşamlarınaonemlı katkılar iaglayacagını hıssettırıyorlar Bu umudun sağlıklı bır şekılde ger- çekles.mesı ıçın onkoşul, dansçıla- çatma salonlarda. sağlık koşulları- nın sureklı gozardı edıldığı ortam- larda kışın yetersız ısıtılmı^ ve ha- va kırlılığınde yazın havalandır- masız çaîı^maya mahkum edflen bu gençlenn aldığı eğitim gerçek- ten çok ozel bır programı gerektır- mektedır Sağlıklı bır beslenme ahi)kanlığı edınmek bu ortamda ancak bır fantezıyse ayak bılekle- n yeni yeni guçlenen genç bale- lar Murat Ozdemir, tenı Indere, Bahadır Ovacıklı \e Selım Borak lstanbul Devlet Balesı nın sayıla- rı vetersız kalan kalıtelı erkek dansçılarının gelecek yıllarda da- ha çogdlacağmı gostenyor sevın- dınyorlar K.ızoğrencılerdcn Bamı Kortart ,se\gıyle ve ınançla dans ederek bu sanatta her ı>eyın beden- sel avantajlarla bıtnıedığını çok guzel ortıeklıyor Genç ogretmen ve 'aWa' nıtelıklennı ba^arıy la bır- nacakları konusunda cıddı bır egı- tınile bıhnçlendınlmelerı Ozellıkle genç delıkanlılann enerjılennı en zor dızgınledıklen bu çaglarda, oğretılen ve uygula- nanaıasındakıkuçuktutarsızlıklar bıle bu sanat ıçm çok gereklı olan ıç dısıplınm gelışmesıne engel olur t>te bu tehlıkelı durum gen- cecık yeteneklerın parlamadan sonmesıne neden olabılır Derme rınlu 1,0pt atılmabi gereken 'po- ınt'lerle çalışmak zorundaysa, her- >ev bır yana toplumun bazı otorı- telen onlann sanatına dıl uzatıyor- sa bu çocuklann aldıklan teknık eğıtımın yanı sıra bırçok soru sor- may ı ve bunlara cevaparamay ı oğ- renmesı gerekmektedır Bu ger- çekleşmezse. seçtıklerı yaşam bı- çımının maceraperest bır sırk kumpanyasındakınden neden ve nasıt farklı olduğunu bılmelen ger- çekten zor. çunku koşullar ınanıl- maz benzerlıkler taşıyor Aynı şe- kılde, bır pop muzık sanatçısının arkasında bırkaç ılgınç fıgurattır- makla dans sanatından ornekler sergılemek arasındakı farkın da açıkça tartışılması ve duşunulme- sı gerekıyor Yoksa yakın bır gele- cekte bu korpecık yeteneklen hıç ummadığımız ortamlarda, baleyı pek tanımayan bazı mılletvekılle- nnın baleden daha lyı tanıdıgı yer- lerdebulabıhnz Topluluğun bu yılkı repertuvan ozellıkle 'Esintilerlll' adlı bolum- de populer sanat ıle 'BatılıMarın 'yuksek sanat' dedıgı sanat btçım- len arasındakı farkın kaybolmava başladıgıni duşundurüyor 1994 ls- tanbul sanatçısının ve bu sanatın seyırcısının varoluş bıçımınde 'yûksek' bır nıtelık var mı'* Varsa veya yoksa neden'' Bunlar. gunü- müzde butün sanatçılann kendile- rını yorarak duşunmesı gereken sorular Çem Ertekın'ın ıse denn denn duşunmek yenne bu genç ve görunuşe gore tasasız nesılden et- kılenerek bıraz hafıflemek ıstedı- gını duşunebılınz Belkı de artık gençlerden özven beklemenın be- delının bu olduğunu duşünüyor Her şeye rağmen. bu ışıl ışıl bakan enerjı dolu gozlerde kolayca yatıs,- tırılamayacak bır arayışı yakala- mak hıç de zor degıl Onlar, 'bu- >ük'l lennın yetersız kaldığı nokta- larda butün koşullan zorlayacak- lar, belkı çok yanıldıklan gunler de olacak, ama kuşkusuz, çağın ve koşullann gebe oldugu sorular aşılması gereken karabırduvar gı- bı hepyaşamlannın ıçınde olacak. ısteseler de ıstemeseler de onlan dui>unmeye ve aramaya zorlaya- cak Belkı deParisNeşesi'ndekı gı- bı dans etmekten aldıklan enerjıy- le ya>ama dırenmeyı ba^aracaklar ama oyle anlar olacak kı, bu dıren- me bıçımını alışkanlıktan degıl du^unerek yapacaklar Andan- te'dekı 'pasdedeux'nun teknığının yanı sıra anlatılan ınsan ılışkısını. Esıntıler'de çok ıstedıklerı halde neden bır turlü seksı olamadıkla- rını sorgulavacaklar l^ıksızlıktan sahnesızlıge, kostumsuzlukten za- mansızlıga kadar butun yoklukla- rın anlam kazanması ve yaratıcı sanatçı kı^ılıklı gençlere kavu^ul- ması ı^te o zaman gerçekleşmı^ olacak. tıpkı 1972 yılında yoktan var olmayı goze alan, asla vazgeç- meyen Çem Ertekin ve arkada^la- rının yaptıgı gıbı Bu sezon ılk gostensını UkasımdaÇağdas. Ya- şamı Destekleme Derneğı Kadı- köy Şubesı yaranna gerçekleştıren Çagdaş Bat'e Jopluluğu. 12 aralık pazartesi gunû yıllar sonra yeniden kucaklaştığı Kadıkoy Halk Eğitim Vierkezı nde yeni programını ser- gılıyor Önyûz "Asya'dan Anadolu'ya înen Rüzgâr" Kültur Senisi - Yapı Kredı sıkke kolek- sıyonu sergılennın üçüncü bölumunu oluş- turan ve Beylıkler dönemı sıkkelennı ıçe- ren "Asya'dan Anadolu'ya tnen Rüzgâr" başlıklı sergı süruyor Yapı Kredı Kültur Merkezı Vedat Nedım Tor Muzesf nde dü- zenlenen sergı ıçın yazdıgı yazıda Enıs Ba- tur şoyle dıvor " Bey likler doneminin sikkelen yan y ana durduklannda 36 kısını teknıilı birden bü- r yükbır heyecantefnkasıçıkıvorortava: Si- yasal tarih kadar toplumsal tanh de. grift bir tablo çızıvor ışık saçan alrının içinden. Bir de kuraüan belirienmemiş bır estetik hareket doğuyor tabi: Bakıyor. goruvoruz - ama elimizden sıvışıp gidiyor o an." "Osmanlı impara- torluğunun yekvu- cut bır guç ve or- taçağ sonrasımn en buvuk erk kaynağT olma- sını saglayan beylıklerın kul- turel aynşımını, sıkkelerden yola çı- karak yapmayı doğru bulduğunu belırten Batur, o zamandan günumüze ula- şan sikkelen, "deHl, tanık, iz'' olarak nıte- lıyor Enıs Batur şu şekılde surduruyor vazı- sını u Nasılolmuşturda\sya'danbambaş- ka inanç.gorgü ve değerlerle buyuk goçy o- luna duşmuş bir topluluk \nadolu toprak- lanna yerleşip hukumraniığııu duvurdu- ğunda, kestirdiği sikkenin bir yuzune Rum alfabesiyle Rum diyannın hukumdan- nı.bir yûzuneyse \rap alfabesiyle kendi düsturunu vurabılmişîir'' Beylikkr dönc- mini vansıtan kapsamîı bırsıkke kok-ksıvo- nunun en denn gızı bu sonıvu durmadan çeşMeyerek onumuze geurmesı, zıhnimız- de hıda dolaşnrmasıdır. (...) Bır hireşim- den soz etmek de guçtur. Daha çok. Bor- ges'in öykulerinde rastladığımız turden çıl- ^gHi bir sonsuzluk fikri bebnr^ikkeden sik- keye gectikçe; Anadolu'ya inen Asva ruz- garukcndi yeıieşik du- zenıni k'urana dek geçen o gerçekten uzun sure içinde bin bir çehreye bürunmuşturr Yapı Kredı koleksıyonunda Beylıkler ödenı- mınde Anadolu'nun çeşıtlı bölgelennde egemenlık kurmuş, sıkke kestirmış, küçuklü büyûklü 18 bey- lığın yaklaşık 1500 sıkkesı bulunuyor ve sergıde bunlar arasından seçılmış 101 sık- ke sergılenıyor Artuklu, Danışmentlı ve Karamanoğlu sikkelen guzellıklen ve ya- zıtlanvla ılgı çekerken, Alaıye'de basılmış paralarla, Eşrefoğullan adına basılmış sık- keler bılımsel açıdan koleksıyonun önem- li parçalannı oluşturuyor Tiyatrokare, Francis Weber'in hoş bir komedisini sunuyor: Salaklar Sofrası ^AptaDıklarıın' fark edemeyenlere... NİLGÜN TOPTAŞ Türkıye'nın. Turk kültur ve sanat or- tamının ve Turk tıyatrosunun uzennde kara bulutlann dolaştığı şu gunlerde Ti- yatrokare. bu bulutlan kendınce dagıt- mak ıçın hoş bır komedı sunuyor lstan- bullu tıyatroseverlere Salaklar Sofra- sı Francis VVeber'ın yazdığı şu sıralar Pans'te de sahnelenen ve buvuk ılgı go- ren ovunun kadrosu da oldukça ılgınç Yonetmenlığını Turk tıyatrosunun onemlı sanatçılanndan Vluşfik Keo- ter'ın ustlendıgı o\unda Bakırkoy Be- ledıye Tıyatrosu'ndan Pekcan Koşar ve Şehır Tıyatroları'ndan Köksal Engur de rol alıyor Tiyatrokare nın kurucusu Nedim Saban ıse bu oyunla çocuk tıyat- rosu 'Bcş Kafadarlar'dan sonrakı ılk cıddı oyunculuk deneyımını yaşıyor Oyunda çevresındekı en salak kışıyı yemeğe davet ederek onunla eğlenen bır adamla bu amaçla seçılen bır sala- ğın arasında gelışen komık olaylar an- latılıyor Fakat oyunun yonetmenı ve oyunculannın da dedığı gıbı, salaklık- la akıllılığın bırbınnden pek de uzak olmadıgı ortaya çıkıyor salakla eğlen- meye kalkışan 'akılh'nın salaklıklannı ızlıyoruz oyun boyunca Oyunun 'salak' kahramanı M. Pig- Don u oynayan Nedım Saban, şaşırtıcı bır performans sergiliyor Bugune dek Tiyatrokare de yonetmen olarak gorev yapan Saban, oyunculuğa bıraz "itildi- ğini' belırterek bu seruvenı şoyle akta- nyor "Bu rol için adam anyoruz. In- sanlara anlatOm nasıl bir rol olduğunu; dedüer ki. 'Bu salak rolu tam sana go- re' Önce Ali Poyrazoğlu söyledi; Bu adam bızı batırmak mı ıstıyor" diyedu- şıindum. Sonra baktım, çok sıcak bir rol. En buyük salaklık da Türkiye'dc özel tiyatro vapmak zaten. Oyuncu ola- rak çok bu\ük iddıalanm falan yok, ye- ter ki sahnenin kokusunu alabiley im, in- sanlan duyabileyim." Nedım Saban'ın 'Beş Kafadarlar" çocuk tıy atrosuyla başlayan ovunculuk macerası Amenka ya gıttığınde bıtı- vermış Sahnedekı oyuncuya bakan yo- netmen "Sen sahneden in. V onetnîen oPdemış Buoyunda 'uygunbirkalıp' sergılemek ivi flkır dive duşundük. Bu oy unu Paris'le gordum. çok duzey li bul- dum." - Bu oy un. sadece repertuvar obun diye mi seçildi? Havır. tıcan kaygılar da far Çünkıi Tiyatrokare. çok zor ıkı yıl geçırdı. sa- londan salona kovuldu Nışantaşı Kız Lısesı nde ınanılmaz buvuk baskılar gorduk 600 mılvon yatınm vaptığımız halde. dev let o salonu elimizden almak ıçın ınanılmaz oyunlar oynadı Okulda buyuk bır fanatık kıtle vardı. bızı çok rahatsız ettıler Geçen yıl oynadığımız ovunlar da bır numara buvuktü, onun • 'Salak' kahramanı Nedım Saban'ın, 'salak a\cısf nı Pekcan Koşar'ın canlandırdığı oyunu Muşfık Kenter yonetıyor. Kenter, 'Herkes herkesı aptal görür, ama hepımızın bırçok aptal taraflan vardır. însanlar aptallarla alay ederken kendı aptallıklannın farkına varmıyorlar. Bunu hoş bir komedı şeklınde sunmuşlar' dıyor. bulunduğu ıçın sahneye çıkıyor Nedım Saban. fakat yonetmenı Muşfık Kenter sayesınde zorlanmadığını soyluyor "Miişfik Kenter bir rejisör olarak, oyuncuyahiçbirsey yapmamayıöğrert- yor, bu çok önemli. \e kadar az soyta- rilık yaparsan o kadar kutsabın." Nedım Saban. oyunu nıçın seçtığını de şoyle açıklıyor "BizTiyatrokare'de repertuvar tiyatrosu yapıyıoruz. yani en polirJk oy undan en drama. mclodrama. oradan avangart bir oyuna, klasiklere uzanan bir yelpazemiz var. Bir komedi ıçın bu yıl daha tıcan olarak ış yapabı- lecek bırovun seçıvoruz Bu da en do- ğal hakkımız, yoksa \ aşay amay acağız -Gonül Ulkü-GazanferÖzcan Tiyat- rosu, Turkiye'de bir donemin onemli ti- yatrolanndan, fakat kapandı. Burayı tekrar kazandınyorsunuz. Bu nasıl ge- lişti? O ustadımıza çok saygımız v ar, onun ıçın de tıvatronun adını değıştırmedık zaten Fakat şu çok acıklı Bu ıkı sanat- çı. dunyanın neresınde olursa olsun bı- rer v ırtuozdurler. fakat Turkıye'de sahıp Arkayüz çıkılmadı Tansu Çiller'ın yuzunden belkı de Tıyatrolarını kapattıiar, çünku odeneklendurduruldu Tasarrufdenın- ce once kulturden tasarruf yaptı Ben aslında Nışantaşt Kız Lısesı'nde sonu- na kadar dırenecektım. fakat birden bu- ranın bır sınema olabıleceğını duşun- dum Bır tıyatro salonunun daha yıkıl- masına kalbımız dayanmayacaktı Ay- nca burada yıllardır komedı geleneğı var o açıdan bır komedıyle açmak çok lyı Fakat bız değışık oyunlar da oyna- yacağız Yanı însanlar buraya sadece gulmek ıçın gelmeyecek - Bu oyunda da her oyunumızda ol- duğu gibi ilginç isimler var. IVlüşfik Ken- ter, Pekcan Koşar. Köksal Engür- Bızım ılketnız. her oyuna farklı oyun- cular almaktır Repertuv ar tıyatrosu ol- duğumuz ıçın. seyırcı her oyunda o ro- le en uygun oyuncuyu gormek ıstıyor Pekcan Koşar'ı BBT'nın ıznıyle aldık Butun oy uncular bomboş duruyor. ode- neklı tıyatrolarda bıze ızın venlmedı Oyunda, kendı deyımıyle 'salak av- cısı'nı oynayan Pekcan Koşar ıçın, ola- yın farklı bır boyutu da var Gazanfer Ozcan-Gonul UlkuTıyatTosu'nu22yıl once Pekcan Koşar kurmuş Bır yıl bo- yunca da kendı tıyatrosuyla oynamış Ovunu 'çok hoş bir komedi' olarak nı- teleyen Koşar, şoyle devam edıyor "Burvar komedisi tarzında yazılmış, ama alışılagelmiş bulvar komedilerin- den biraz farklı bence. Çunku bulvar komedileri şampanya kopuğu gibidir, satonda gulersiniz, çıkttğınız zaman bi- ter, hiçbir şey kalmaz. Bunun kendine has bir mesajı da var. En azından evini/e gidene kadar ya da evini- ze gittiğinizde kafanızı oyun hak- kında yorabileceğiniz ufak bir mesajı da var." Oyunun yonetmenı Muşfık Kenter ıse Nedım Saban'dan oyu- nu yonetmesı ıçın çağn aldığın- da "tiyatrolar arası dayamşmaya inandığı için'' teklıfı kabul ettığı- nı belırtıyor Gençlerle çalışma- nın hoş olduğunu da ıfade eden Kenter, oyunu şoy le vorumluyor "Herkes herkesi aptal görür, ama hepimizin bir çok aptal ta- raflan vardır. İnsanlar aptallarla alay ederken kendı aptallıklan- nın farkına varmıyorlar. Bunu hoş bir komedi şeklinde sunmuş- lar." 3 aralıkta Gazanfer Ozcan - Gonul Ulku Tıyatrosu'nda 'per- de' dıyen topluluk, 5 aralıkta Bursa, 6 aralıkta Balıkesırturne- sını gerçekleştırdı 8 aralık per- şembe gunu gala yapacak olan topluluk 9-10 aralıkta Alman- ya'ya gidecek ve daha sonra tek- rar Istanbullu tıyatroseverlenn karşısına çıkacak ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bip Bütçenin Düşündürdükleri... 1995 yılı butçesının, Meclıs Butçe Komısyonu'nda go- ruşulmesı sırasında Devlet Opera ve Balesı 'nın produksı- yon gıderierı ıçın ongorulen paranın başka bır kaleme ak- tarılması, boylece de onumuzdekı yıl ıçın bu kurumun per- delerını açmamasına karar venlmesı, çeşıtlı tepkılere yol açtı Bu tepkıler, her zaman olduğu gıbı bu kez de nedenle- re zamanında ve yureklılıkle eğılmek yenne, kaçınılmaz sonuçlara yakınma alışkanlığını surdurmekten oteye bır an- lam taşımadı "Boyle bır şey nasıl o\uf>" ya da "olabı- lır?"sonısu, yıne her zaman olduğu gıbı bu kez de başka sorulardan kopanlarak ortaya atıldı, boylece bır butunu, butunluğu ıçensınde değerlendırme gıbı bır eylem, bu kez de gerçekleştırılemedı "Sanatın ıçıne tukuren" ve baleyı "belden aşağı" bulan bır anlayışın buyukkent yonetımle- rının bıle başına geçebıldığı ulke, sankı Turkıye değılmış- çesıne, bu anlayışı temsil edenlere, onyıllar boyunca bu- gun sonuçlardan yakınan kımı çevrelerce de sankı hıç da- vetıye çıkanlmamışçasına "Nasıl olur?" dıye dovunmek, ancak bızım aydınlarımızın çoğu gıbı, tanh bılıncı kavra- mını yalnızca bayramdan bayrama -bunun yenne "darbe- den darbeye" de dıyebılınz- kullanan aydınlara ozgu bır tutumdur Gerçekte ıse yapılması gereken, dehşet çığlık- larını atmazdan once başka sorulara da eşzamanh olarak yanıtlar aramaktır Çunku bu başka sorulara verılecek ya- nıtlar, şımdı uzerınde durduğumuz sorunun, ayrıca sorul- masını buyuk bır olasılıkla gereksız kılacaktır Şımdı meraklıları ıçın bazı "başka" soru orneklen verı- yoruz Çeşıtlı ıl ve ılçelerımızdekı kıtaplıkların sureklı okur orta- laması ne kadardır^ Bu kıtaplıklara butçede ayrılan yıllık pay ne kadardır"? Turkıye'dekı konservatuvarlara ayrılan yıllık butçe ne ka- dardır'' Ozellıkle ortaoğretımde oğrencılere, evrensel muzığın ayrılmaz bır parçası olarak klasık muzığı tanıtma ve sev- dırme bağlamında ne gıbı duzenlı çahşmalara yer venlmek- tedır? Ulkenın en buyuk ve en kozmopolıt kentı olan Istan- bul'da, opera ve bale temsıllennın gerçekleştırılebıleceğı tek mekânın onarılması ışını, kışa yanı "sezona" bırakan bır anlayışla, o kurumda sanatsal etkınhklerın gerçekleş- tınlmesını olanaklı kılacak tahsısatı başka kalemlere aktar- ma eylemı arasında tam bır uyum yok mudur'? Muzık alanında ulkemızde yayımlanan zaten az sayıda- kı kıtaplar kaç satmakta, kımler tarafından, kımlere surek- lı ve ıçtenlıkle onerılmektedır' 7 Okumadan, okuma eylemını gunluk yaşamının onsuz olunamaz bır parçası kılmadan, oylece yaşayıp gıden boy- le bır yaşam bıçımı ıçın neredeyse eğıtılen bır toplumun opera ve bale ızlemeden de yaşayabıleceğı duşuncesı çok mu tutarsızdır"? istanbul'un tek konser salonundan kâr bekleme peşıne duşen, salonu amaç dışı kullanımlara açabılmek ıçın yo- netmenını gorevden alan bır sosyal demokrat beledıye başkanıyla aynı davranışları sergıleyen Refah Partılı bır be- ledıye başkanının tutumları arasında ayrım gudecek ka- dar nesnel bakabılme yeteneğını yıtırmış bır aydın tavrı, opera ve balenın produksıyon butçesıne el konmasına hangj yuzle karşı çıkabılır? Bunlar, yukanda da belırtmeye çalıştığımız gıbı ya'nızca omek nıtelığınde seçılmış ve ıstendığınde çoğaltılab''ecek sorular önemli olan ıse bu konulan bır butunluk çerçeve- sınde ele almaksızın, tek tek sonuçlar karşısında tepkı gostermenın kuru gurultunun otesıne geçemeyecegı ger- çeğı Çunku Atatürk'un Devlet Operası'nı kurdurmasıyla baş- latılan gınşım, cumhurıyetın kuruluşundan 71 yıl sonra bu kuruma butçede yer verılmemesı noktasma vardınlmışsa o zaman ortada sorgulanması gereken çok daha genış bır yelpaze var demektır Gelgelelım ulkemızde genış sorgu- lamalar ve kapsamîı nesnel değerlendırmeler yerını, epey uzun bır zamandan bu yana neredeyse ancak moda ya da esıntı dıye adlandırılabılecek heyecan belırtılerıne, sonup gıdıveren anlık tepkılere, kısır ozentılere bırakmıştır Belkı de asıl ortaya atılması gereken soru, boyle ortam- ların opera ve bale gıbı yuce sanat dallarına layık olup ol- madığıdır . Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun özerkliği için imza kampanyası (13) Mımar Sınan Unıversıtesı Fen Edebıyat Fakultesı Oğre- tım Uyelerı F. Nermin Sine- moğlu. Necla Arslan. Şeyma Ozkoçak Coşkun. Gulgun Ko- roğlu. S.Sezer Se\inç, Handan Incı Aylin Dikmen. Çağlayan Kovanlıkaya. Semra Germa- ner. Ahmet Baltacı FatmaŞen- yiıcel, Esın Kuntay. Ayşe Du- rakbaşa Tarhan. Muzeyyen Guler, Güliz Erginsoy Belgın Mazlumoğlu, Talat Tuncer, Guzın Aktulga. Meriç Bakiler. Levend Duransoy Ferheng Bahçelen. Samı Oz- top, Ecevit Tunalı, Iffet Tunalı, Serdar Kayın. Bekır Mahye. Fevziye Vazman. Sadı Baruh. Atflla AkseL Mesut Çmar. Nihal Demirhan. Serap Demırel Tomris Uğur. Okan Şamıl, Ay~ şegiılGiray Kalden. Nurgul Ak- taş, Gulten Çapan. Alışan Ça- pan. Perran Akpınarlı. Hulya Ozalaşar, Metin Oztan, Uğur- tan Aksel. Nazım Acar. Rengm Ulker, Osman Akkuş Murat Toksay, Doğa Dağdeviren, Al- kım Gurul, Yusuf Kırnar. Yal- ç_ın Gorgun. Sinan Gungören, Ozgur Santaş, Tank Korkmaz, Şınası Ozdenoğlu, Ercan Çay- toşar Sabahattın Tunama, Edip Kuş, Abdurrahım Soğan. Meh- met Başaran, Osman Şahin, Behzat Ay Huseyın Atabaş. Asu Bodur. Hakan Çankaya, S.Kutluay, Nılufer Kutluay O.Seven, Zubeyde Yılmaz. Bahriye Yılmaz. Neslıhan De- mırdağ, Ergun Turhan, Yıldız Sertıl Alper Altug. Umıt Kal- paklı. Çelik Aktaş. Ersın Çelık. Mustafa Seven, Suat Selen, Mehmet Yavuz Yüksel, Alı Tu- tuş, Ataner Gfirkan Şahin. Enıs Halıcı. Samim Karkın. Ufuk Turhan Recep Akdem. Fahnye Moral, Isrnail Ekman, ÇaferGanseven. Necla Işdc Şu- le Ateş. Reşit Arslan. Tunç Gunbay Biilent Varar Vlum- taz Sevınç Hidayet Erdinç. Gengız Daner, Sevinç Yıldız. Edıbe Akçakaya. Soner \kça- kaya, R Bahar, Ne\a Rişvanoğ- lu. Bulyan Gunaysu. Gülay II- kor. Muammer Esı, E.Zoga. Gansen Zoga, Nurhayat Ber- ker.Oyalncı Metin Eren Şuk- ru Yılmaz, Murat Çilek. Akıf Çılek. Baskın Oran. Hıfzı To- puz. Süan Bener. Erdal Doğan. Nilüfer Konuk. Emre Kına>. Sı- dıka Özhan. Kıy met Ant. Çag- daş Kavruk. Berıvan Akbay. Hivda Akbay, Nedret Selçuker. SelmaSelçuker Bırsen Eltutar, HabirAkaroğlu HaşmetAltuğ Çağlar. LfukÇomez, Samı Sa- rı. Çağatay Akın. Alı kayacan. Cumali Sankaya. Alı Ustun- dağ, Recep Anar. M Kemal Ozkan. İnci Ertem, Suna Turk \rcıl. Julietta Brener. Rozet Yafet. RagıpAkbal SaıtAssen. Vicdan Şahin Huseyın Don- mez, Kasım Uçkan. Arıf Da- mar Zihni Anadol Kemal Ana- dol. Hasan Demir, Rahmı Ku- maş, HakJun Berkin. Şeref Şe- nok, Feyzi Amaç Muazzez ll- ter. Muharrem Zeki İlter. Ner- gız Topar. Gıineş Kaya. Çeyda Kayaş, Inci Bilge. Şafak Tan- kurt Faruk Kesebir. Mehmet Aşçı Kereır l zunoğju, Monık Ipekel. Reyhan Gıilman, Alı Tozan. Mehmet Okanşar. Mus- tafa Suder. Mehmet Orton Mujgan Harmankaya, Yasemin ÇetikoZ; Esen Arslandoğan. GürselÖTer, Alev Layık,lnci Aslay. Alpaslan Onay. Ahmet Demir Örtün. Sevım Refığ. Ayşe Demirtaş Fırdevs Kara- goz. Harika Yaşaroğlu Bılge Koloğlu Avşeİktu SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear