23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 1994 PAZAR 14 KULTUR Sanata yönelik her tür kısıtlayıcı, yasaklayıcı saldınlara karşı bütün sanat dallan bir araya geliyor Ozerk bir sanat birliğnıe doğra*..ŞÜKRAN KURDAKUL / PEN Başkanı: Türkiye'de sanatçılann örgütlen- melerı 1960'lardan sonradır. Daha önceki örgütlenmeler çagdaş edebi- yatımızın öncüleri olan ve bu deger- leriyle yadsıyamayacağımiz edebi- yat adamlannın başını çektigi kuru- luşlardı. Ama onlar doğrusu top- lumsal. siyasal olaylara muhatap olan 1950-60 arasındaki Demokrat Partı'nin baskı yıllannda o baskılara muhatap olan yazarlanmızın, edebi- yat adamlarımızın hıç yanında ol- madılar. Onlar bize çagdaşlaşan edebiyatı- mızda değeri yadsınamayacak ya- pıtlar bıraktılar, ama özellikle ede- biyat ve giderek sa- nat adamlarımızın örgütlenme bilınci- ne ilgili bir miras b ı r a k m a d 11 a r. 1960'lardan sonra Türk Edebiyatçılar Birlıgi olsun, Türkiye Sanatçılar Birliği olsun ki o daha kapsamlıydı daha sonra Türkiye Yazarlar Sendi- kası olsun şimdi de işte bütün sanat- çı kuruluşlan benim başkanı oldu- gum kuruluşu da katabılirim kültür savaşımında vazgeçilmez kuruluşlar oldugumuza göre Türkiye ülkemiz halkına daha geniş kamuoyu yarata- rak örgüt birimlerinin daha büyük kuruluşlara yol açacak örgütlenme biçımlerini bulmalandır. Yasal süreç ve>a süreklilikler mutlaka aşilabilir. ÖKTAY AKBAL / TYS Başkanı: Böyle bir birlik kurulmasını biz öteden beri sendika olarak gerekli görüyorduk. Çok güzel bir şey bu ama bir türlü bir ye- re getiremiyoTuz. Platformlar oldu, çalışmalar oldu bu konuda. Bizim sen- dikadaki arkadaşla- nmızın da bulundu- ğu toplantılarda bu birleşmeler görüşül- dü. Çok iyı bir düşünce ama nasıl olacak bilemiyorum. MAHİR GÜNŞİRAY: Dayanışma, dostluk ve birlik dö- nemi yaşamanın zamanı geldi. Kül- türe, sanata, düşünceye ve bunlann savunucusu olan insanlara ancak ca- hil bir dünya içinde var olduklannı hissedebilecek kişi- ler tarafından kimi zaman sözlü kimi zaman da şiddetle yapılan saldırılar günden güne art- maktadır. Sanat bugün Tür- kiye'de birtakım in- sanıar taratından ahlaksızlık, solcu- luk vatan hainliği. Batı özenticiliği olarak gösterilerek yıkıltnak, yakıl- mak isteniyor. Gittikçe de bu kişiler, çeşitli kesimlerin provokasyonu ile bunlardan destek alarak cesaret bul- maktadır. Bu düşüncelerini şiddete dönüştürmeden açıkça söylemelidir- SUNUŞ> Sanatı hedefalan basktcı ve yıkıcı saldınlara her geçen giin yenileri ekleniyor. Bu tıı- tum karşısında sanat kurumları ımza w benzen kam- panvalar düzenleyerek gereklı mercilerı uyararakyeni platformlar oluşturarak tepkilerinı dlle getiriyorlar Sanatın toplumsal işlevıni ortadan kaldırmaya çalı- şanlar amaçlanna bir şekilde ulaşıyorlar Bugün sa- natın gerekli/ığinı, sanatın etkisını, toplumsal işlevıni anlatım gücünü venıden oluşturabilmek için var olan sanat kurumlanmn bir şemsiye altında toplanmalan genkmektedır. 1960 'lı \tllarda kumlmuş ve daha son- raları kapatılmış olan sanat bırlığı, sanat alamnda yaşanan olumsuz gelişmeler karşısında ıkı yıldır tek- rar gündeme geldi. PEN Başkanı Şükran Kurda- kul'un 2 yıl önce telifhaklan konulu toplantıdu öner- dığı konfederasyon oluşturma fıkri, bu yıl temmuz ayında Ankara'da vapılan sanatçılar kurultavmda da dile getırildi. Yapılan çağnlara olunılu cevaplar alın- dı. Fakat resmı bir bırleşme gerçekleşemedı Bugiin- lerde sanat bırliğinden dahafazla söz edilivor. Göriiş- tüğümüz sanatçılar, dernek ve kurum başkanlan özerk bir yapıya sahip Niyle bir bırlığın destekçisı oldukla- nnı söylüyorlar Önümüzdekı günlerde gerçekleşecek toplantılar bu bırleşme için somut bir adım olacak Ceçenlerde Oktay Ekinci ıle bırleşme konıısunu konuşurken bırlığın adı bıle oluştu: TUM-SAN-B1R (Tüm Sanalçı DerneUeri Bırlığı) MEHMETAĞAR ler. Ancak biz de evlerimizde otu- rup olup biteni aptal kutusundan seyretmeyi bırakıp düşüncemizi açıklamalıyız. tşte bu noktada sa- natçılann bir bütünlük için örgütlen- meleri ve kendilennin bu toplumun dışında halktan ayn Batı veya Dogu özentisi içinde olmadıklannı, bu ül- keyi ve hangi dilden. hangi etnik kökenden olurlarsa olsunlar insanla- rımızı kucakladıklarını hatta onlar için var olduklarını bir kez daha. binlerce kez daha ifade etmelen ya- rarlıdır diye düşünüyorum. Çeşitli kültür ve sanat derneklen- nin sivil, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşan bir üst birlı- ğin oluşması iletişim ve duyarlılık bazında ortak çalışmayı sağlayabilir. 3u sanatçılar birliği aydın, insancıl sanatsever bir Türkiye'nin oluşumu- na büyük katkılarda bulunabilir. TARIK AKAN: Ülkemizde maalesef sanatçıları- mızın birlik ve beraber olmamasın- dan kaynaklanıyor bütün bunlar. Sahip çıkmıyoruz kendi meslegimize, kendi sanatımıza. Karşı düşünceye saygı duyarız. ama dü- şünceye saldırıya saygı duymak nor- mal degildir. Bunun için sanatçılann birlik ve beraberlik içinde olmalan gerekir. Oluşturuiacak sanat birligı- ni destekliyorum. SERAP AKSOY: Hayat damarlanndan bırisinin ko- panlmaya çalışıldı- gı bir ülkenin insan haklan, demokrasi. egıtım, sağlık ve ekonomik sorunla- nnı çözmeye gûcü nasıl kalacaktır. ÜI- kemizdeki toplum- sal gelişmeye darbe vurmaya çalışan gerici ve çagdışı anlayışlann karşısında gerçekten sa- natçıyım, aydınım, bilim adamıyım diyen her insana büyük sorumluluk- lar düştügüne ınanıyorum. Bu bakış içerisinde de tüm sanat dallannın bir arada buluşmasının ivedılikle gerçekleşmesi gerekmektedir. ESEN ÇAMURDAN: Böyle bir bırlige özellikle şu or- tamda. şu yaşadıgımız yıllarda çok önem veriyorum. Çünkü çok kopuk yaşanıyor her şey. özellikle sanat alamnda da çok kopuk yaşanıyor Insanlar da birbirinden kopuk yaşı- yor. Böyle bir birliğin oluşumu sa- nata sahip çıkmak için bir ilk adım olacak. ATİLLA İLHAN: Türkiye'de şimdiye kadar çok uzun süreden beri sanatçılar arasın- da örgütlenmeler yukandan aşagıya olmuştur. Daha çok siyasi toplum tarafından yönlendırilmiştir. Zaman zaman sıvıl toplum örgütleri ortaya çıktıysa da bunlann ömürleri pek uzun olmamıştır. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi bu sanatçılar kendi aralannda anlaşamazlar. O yüzden ayrılırlar, dagılırlar Ikincisi bu sa- natçılann kendi başlanna kurduklan örgütlere siyasi toplum iyi gözle bakmaz. Bunlan ya dağıtmaya mec- bur eder ya da dağıtır. Türkiye'de yeniden demokrasıden söz edildigi bir sırada sanatçılann bir kısmının kendi aralannda örgütlenme isteme- leri son derece doğal. Bu bir sivil toplum örgütü ola- caktır. Sanatçılann çok defa gürültüye getirilen haklarını savunmaya yardım- cı olacagı gibi de- mokrasmin yerleş- mesinde. insan hak- larının savunulma- sında da elbette sanatçılann sesini işittirmeye çalışacaktır. Bu açıdan yerinde bir teşebbüs denılebilir. Tek endişem bizim sanatçılarımız ara- sında hiçbir zaman eksik olmayan çekişmelerin bu ışın gerçekleşmesi- ni engellemesidir. Ya da gerçekleş- tikten sonra dagılmasına sebep ol- masıdır. BEDRİ BAYKAM: Çok güzel ve yerinde bir girişim olur tabü. Gönül isterdi ki böyle şeylere gerek olma- sın Türkiye'de. Fa- kat anlaşılan Türki- ye'de sosyal de- mokratlann ve din- sel oy avcılarının ihtirasları veya be- yinsizliklen devam ettikçe Türkiye'de daha çok bu tip heykeller. sergi ka- patmalar. bütçe kesmeler ve şu anda aklımıza bile gelemeyecek ve her türlü kötülük ve baş agnsı yaşana- cak şu anda bizim hayalımıze bıle gelmeyen şeyler bazı örümcek kafa- lann aklına gelecek ve uygulamaya kalkacaklar. Onun için btmfftıer açı- dan hazır olmak hepimizin görevi; yerinde bir gırişım olur. DİLEK TÜRKER: Bütün sanat dallannın bir araya gelerek bir güç oluşturabilmeleri düşüncesi tabü ki olabilir. Bu da de- nenecek yollardan birisidir. Acaba basını, medyayı, iktidarlann kültür politikalannı değiştirebilecekler mi? Bütün mesele bu. ORHAN KURTULDU / TOBAV İST. ŞB. BAŞKANI: Konfederasyonun oluşumunu des- tekliyorum. İçinde plastik sanatlar, tiyatro, edebıyat ve diğer sanat dal- lannın bir çatı altında bırleşmesi dü- şüncesi bir kaç yıldır var. Fakat bir türlü bir araya gelinemiyor. Tüm sa- nat dallan zaten birbinyle etkıleşim içinde. Bu sanat konseyi Kültür Ba- kanlıgı'na karşı muhatap olacak ve Türkiye'deki sanat kurumlanmn özerk olmasına yol açacak bir şekil almaşı gerekiyor. HÜSAMETTİN KOÇAN / UPSD Başkanı: Sanatçılann tümel bir yapı içeri- sinde yer alması konusunda iki tane dogrultu var. Bu dogrultulardan biri bizim devletten beklediğimız sanat konseyının oluşturulması. Bu, dev- letin sivilleşmesı anlamına gelen bir oluşum. Biz bunu, her bilim kendi kon- seyini oluştursun, bu konseylerden gi- den temsilcilerde sanat konseyini oluştursun diyoruz. Bu bir boyutu ve kaçınılmaz bir bo- yutu. Öte yandan sivil örgütlerin mutlaka bir bütünlük oluşturması gerekiyor. Yanı iki boyutta bakıyo- rum, bir devletin sivılleşmesi doğ- rultusunda oluşturuiacak kurumlar açısından bakıyorum, bir de sivil kuruluşlann oluşturacagı ortak plat- formlar diye bakıyorum. Şımdi bu ortak platformların adımları bir oranda var, ama bunlar yeteri kadar net değil yeteri kadar bir örgütlenme şernası oluşturuyor degiller. Ben sanat alanındaki kurumlann da birbirinden kopuk oldugunu gö- rüyorum. Her ne kadar biz tiyatroya evet diyor isek de sinemanın bıl- mem hangi etkinliğine gönülden ka- tılıyorsak da bunun halbuki bir üst kurul dedigımiz birlik tarafından güç oluşturularak gösterilmesi la- zımdır. Türkiye'de çağdaş sanata yönelik her tür kısıtlayıcı, yasakla- yıcı bir saldın karşısında bir bütün- lük oluşturulabilir. O zaman gerçek- ten sivil örgütler kamuoyu baskı aracı durumuna gelirler. Bizim dev- let karşısında kendi alanımızı koru- mak açısından baskı grubu oluştur- mamız gerekir. Dernekler, sivil ku- ruluşlar bu anlamda baskı kuruluş- landır. Ve ben bu birlik düşüncesini mutlak bir şekilde destekliyorum. HALİL ERGÜN / Eski ÇASOD Başkanı: Böyle bir birlige katılıyorum. Çünkü özerk bir sanat konseyi diye- bilecegimiz bir bütün. Plastik sanat- lan, güzel sanatlann bütün dallannı toparlayan bir kon- sey ve bunun politi- kasını üreten bunun ülkeye yaytlmasını toplumumuzun bü- tününe, bütün insa- nına ve giderek in- sanlıgın görev ya- pabilmesı için bu şart. Sanatın, kültürün taleplerini devlet ya da yönetimler nezdınde ta- kip eden bir konseye ihtiyaç vardır. Bunun doğru olduguna inanıyorum. Transeuropennes'de ^Istanbul Portresi' Kültür Servisi - Avrupa Kültür Merkezi tarafından yayımlanan "Transeuropeennes" dergisi. yaz-sonbahar sayısında istanbul'a geniş yer ayırmış, Derginin kapagında da denizi, camileri, vapurlanyla Istanbul'u görüntüleyen Ara Güler imzalı bir fotograf yer alıyor. Ânı Güler'in Istanbul fotoğraflan "İstanbul Portresi" adı altında hazırlanan bu özel bölümde Joachim Sartorius'un yazısı, Ce\atÇapan'ın şiirleri ve Feride Çiçekoğlu'nun öyküsünün yanı sıra Ara Güfcr'in tstanbul konulu fotograflan da var. Berlin'de yaşayan çevirmen, editör ve şair Joachim Sartorius'un 1993 yılının kışında geldiği Istanbul ile ilgili yazdığı ya?ı. "tstanbul: Gözlerin Takıldtğı Yer" başlığını taşıyor. Sözlerine "Galata Köpriisü yandı" diye başlayan Sartorius, Haliç'ten, güvercinlerden, camılerden, Mısır Çarşısı'ndan, Yerebatan Sarayı'ndan, Murat marka otomobillerden, lüferbalıgından ve İstanbul'a özgü daha pek çok şeyden söz ediyor. Bu arada şehrin gürültüsüne de ğinen sanatçı, "Arabaiann, vapuriann, otobüslerin, köpeklcrin, işçilerin. motorlann, klaksonlann, sirenlerin, çekiçlerin gürültüsü» Bu şehre gelen inanılmaz bir enerjiyle karşılaşır. Tiirkler, çocuk gibidir. Sadece iş-güç değil, nefret, aşk, kıskançlık yaşanır giin boyu sokaklarda" diyor. Fransızcaya çevrümiş şiirler "Istanbul Portresi", Cevat Çapan'ın Fransızcaya çevirilmiş üç tane şiiri ile devam ediyor. Ardından, Feride Çiçekoglu'nun Bernard Hoepffner tarafından Fransızcaya çevirilmiş "Dubtin-İstanbul, Gidiş-Gefiş" başlıklı öyküsü yer alıyor. Ara Güler ise Istanbul'un degişik köşelerini görüntüleyen sekiz adet fotografı ile konuk oluyor bu bölüme. Derginin aynı sayısında aynca sosyolog NUüferGöle'nın "Modernizm ve Ahlak" başlıklı yazısı yer alıyor. Marguerite Duras'ın 'Aynlık Müziği' ÎGOT'la Foks Fun Kültür Merkezi'nde Yalnızlığın izdüşümleri...CELAL ÜSTER Çocuklugunun büyük bölümünü Çin- hindi'nde geçirdi. On üç-on dört yaşlann- dayken 35 yaşında bir sevgılisi oldu. 10 yıl Fransız Komünist Partisi saflarında kaldı. Jean-Paul Sartre'ın yakınlan arasın- daydı. 1968'de Ögrenci-Yazar Eylem Ko- mitesı'nde yer aldı. Biz onu Hiroşima Sev- gUim'den, Moderato Cantabik'den. Sevgi- li'den tanıyoruz. Şimdi 80 yaşında ve 27 yaşında bir sevgilisi var. Ayrılık Müzi- ği'nin yazan. Adı, Marguerite Duras. Tiyatroya 1974'te AÇOK'ta başladı. 1978'de Istanbul Şehir Tiyatrolan oyuncu- ları arasına katıldı. 12 Eylül'de Şehir Ti- yatrolan'ndaki görevine son verildi. Açı- lan soruşturmalar sonucu yurtdışına çıktı. 198 î 'de Stockholm'de Halk Oyuncula- n'nın kuruluşunda yer aldı. lsveç, Alman- ya ve Fransa'da topluluğun birçok oyunun- da görevler üstlendi. 1993'te Türkiye'ye döndü. Şehir Tiyatrolan'na yaptıgı başvu- ru "tasarruf tedbirleri" gerekçesiyle geri çevnldi. Şimdi Foks Fun Kültür Merke- zi'nin yöneticıligini yapıyor. AynlıkMüzi- ği'nin yönetmeni. Adı, Ragıp Yavuz. Denizci, sunucu ve oyuncu Bilsak Tiyatro Atölyesi'nde tiyatro egi- timı aldı. Denizcilik yaptığı yıllarda beş kıtayı dolaştı. Dostlar Tiyatrosu'nda Yab- nayak Sokrates ve Aslan Asker Şvayk'ta oynadı. BRT. ATV, Hür FM ve Kanal" 6'da spikerlik ve sunuculuk yaptı. Geçen mart- ta lçimizden Gelen Oyunlar Tiyatrosu'nu (İGOT) kurdu. Aynbk Müziği'nin iki baş oyuncusundan biri. Adı, tlhan Arkan. Teievizvondan tiyatroya... Istanbul Mimar Sinan Üniversitesi Kon- servatuvarı Tiyatro Bölümü'nün bitirdi. Stratford-upon-Avon'da Kraliyet Shakes- peare Tiyatrosu'nda atölye çalışmalarına katıldı. Onu TRT l'deki lnsanlık Ha- B'nden, ATV'deki Aşağı Yukan adlı yanş- ma programından, Kanal D'deki Nerden Başlasak Nasıl Anlatsak'tan. Power FM'deki Meltem Shovv'dan, Yavuz Öz- kan'ın Bir Sonbahar Hikâyesi'nden tanı- yorsunuz. Aynlık Müziği'nde Kadın'ı oy- nuyor. Adı, IVteJtem Cumbul. 1971'de Kraliyet Sanat Akademisi'nin Yönetmen Ragıp Yavuz, 1985'te Fran- sa'da Satni Fre> ile Miou Miou'nun oyna- dıkları Aynlık Müzıği'nden söz ederken "yalnızlık" temasını vurguluyor. Yavuz'a göre Duras'nın oyunu, teknolojik iletişim olaganüstü gelişirken insanı degerlerin çö- küntüye ugradıgı bir çaga cuk oturuyor: Tflketilmiş bir ilişkinin insanlan "Duras, iki insanı buluşturuyor. Bulu- şanlar, tüketilmiş bir ilişkinin insanlan. Yalnızlıklanna ortak edebilecekleri tek şey geçmişleri. Biıiiktelik adına vaşadıkları, bir buzdağının yalnızca su üstü'nde görü- nen kütlesi. Her konuşma buzdağının o gö- rünmeyen derinliğine doğru çekti beni. Orada bu iki insanın izdüşümlerini bul- dum. Onlar konuşmuyor, yalnızca yaşıyor- du. Duras'mn hoşgörüsüne stğuıarak ovu- na benim kattığım bir şey bu. izdüşümleri, bazen iki oyuncuyla iletişim içinde, bazen bağımsız olarak hep sahnede. Istedim ki seyirci kendisini insan yapan özellikler adı- na soruiar sorabilsin. Çünkü sahnede çok cesurca bir tarüşma var." Duras, çağunıan Dostoyevski'si AYRILIK MÜZİĞİ Yazan: Marguerite Duras / YÖneten: Ragıp Yavuz / 0yuna*r: Meltem Cumbul, îlhan Arkan / Kadmn İZdÜŞÜmİh Bahar Filizyıldız / Erfceğin izdüşanü: îstemi Tuna / Sahne düzeni ve kostûm: Cemil tpekçi/Koreografi: Aylin Kalem/Yapm: lçimizden Gelen Oyunlar Tiyatrosu / Sahne: Foks Fun Kültür Merkezi, (Bomonti, Fınn Sokak, No: 43, Şişli). desen bölümünü bitirdi. I975'te kendi modaevini kurarak özgür tasarımlarmı gerçekleştirmeye başladı. Doğu'nun bir masal kadar güzel oldu- ğona inanıyor ve onu çagdaş sözcüklere dökmeye çalışıyor. Ama onun sözcükleri kumaş, renk ve çizgi. Aynlık Müziği'nin sahne düzenini ve kostümlerini gerçekleş- tirdi. Adı. Cemil fpekçi. Bale eğitimini Yıldız Alpar Bale Oku- lu'nda tamamladı. Istanbul Devlet Bale- si'nde çalıştı. Şebnem Aksan'ın koreogra- fi çalışmalarına katıldı. Kraliyet Dans Akademisi'nin seminer ve kurslannda yer aldı. Gülova Aruoba, Oytun Turfanda ve Aysun Arslan'ın koreografilerinde dans etti. Yıldız Alpar Bale Okulu'nda öğret- menlik yapıyor. Aynlık Müziği'nin kore- ografi. Adı, Aylin Kalem. Duras'nın bir bakıma çagımızdaki iletı- şimsizligi dile getiren Aynlık Müziği, bu insanlar arasında müthiş bir iletişim kurdu ve onlan işkadını Sıdıka Atalay'ın eski bır çorap fabnkasından kültür merkezıne dö- nüşrürdügü Foks Fun sahnesinde buluştur- du. llhan Arkan, kendimizle ilgili her şeyi unuttuğumuz günümüz yaşantısı içinde in- sanlara tiyatronun varlıgını anımsatmak istiyor. Tiyatronun inançla ve tutkuyla ya- pıidıgı sürece kendimizi yakalayabileceği- miz tek olgu olduguna inanıyor. Arkan'a göre Duras, bir bakıma çagımızın Dosto- yevski'si; insanoglunun iç yapısını. gelgit- lerini ustaca yakalayabiliyor. 'Aşk bitince, kimileri ağlar, bense at yanşlanna giderim' Meltem Cumbul, henüz 24 yaşında. Ama oyunda çok şeyler yaşamış bir kadını canlandırıyor. İlk başta böyle bır kadını nasıl yansıtmm kaygısına düşmüş. Sonra bir oyuncunun yapması gerekenın bu ol- dugunu kavramış. "Erkekter", diyor, "ge- nellikle kadını başka bir kadın için terk ederler. Ama kadın tek başına kalabilir. Çok âşık ofanadıkça da bir erkekle birlikte olmaz!" Meltem Cumbul, oynadığı kadı- nın bır sözünü vurgulamadan edemıyor: "Aşk bitince kimileri öğleden sonraları ağ- lar, bense at yanşlanna gjderim-" Bayar'dan kültür progpamjarı • Kültür Servisi - Şaır ve yazar Zûhrü Bayar'ın Yurt FM 104.6'daki kültür programlan sürüyor. Her çarşamba gecesi saat 21.00 canlı yayına gıren 'Yazarlar ve Kitaplar' adlı programda Zühtü Bayar, yazanndan yayıncısına kadar yayın yaşamında etkinlik gösteren kişilerle söyleşiyor. Programa dinleyiciler de canlı telefon baglantısı ıle katılabilıyorlar. Ikınci program ise 'Bilim-Kurgu Dünyasından' başlığını taşıyor. Her perşembe saat 15.00'te canlı olarak yayımlanan bu programa da ', bugüne kadar Orhart Duru, Mazhar Candan, Bülent Akkoç, Selma Mine ve Bülent Somay katıldılar. Matüda, Doğan Kardeş Kitaplığı'nda • Kültür Servisi - Ronald Dahl'in üçüncü krtabı 'Matilda' Yapı Kredi Yayınlan Dogan Kardeş Kitaplıgı'ndan çıktı. Kitaba adını veren küçük kahraman, beş buçuk yaşında, ufacık tefecik. kara gözlü, çok zeki bir kız. Ama çocuklannı övüp övüp göklere çıkaran anne- babalann aksine, Matilda'nın annesiyle babası, onunla hiç ilgilenmiyor, hatta bır an önce başlanndan atma hayalleri kuruyorlar. Matilda, küçümen bir kız, ama dogaüstü bazı güçleri var. Örnegin, sadece gözünü dikip bakarak bazı şeyleri yerinden oynatabiliyor. Lale ve Cüneyt Akalın'ın çevirisıyle Doğan Kardeş Kitaplıgı'ndan çıkan 'Matilda', Dahl'in bütün kitaplan gibı fantastik bir macera. lUurten Doğan'a Hollanda'dan ödül • AMSTERDAM (AA)- Hollanda'nın Rotterdam kentinde gerçekleştirilen "1994 Poetry Park şiir Yanşmasf'nda verilen beş ödülden bırini genç Türk şaırlerinden Nurten Dogan, 'Biz' isımlı şiinyle aldı. Hollanda'da yaşayan degişik ulus ve İcültürlerden şiirle ugraşan genç yazarlan özendinnek ve desteklemek amacıyla düzenlenen bu yılki yarışmaya, I7ülkeden8l kişı katıldı. Hollanda'nın tanınmış yazar, yayımcı \e şaırlennden oluşan jüri heyetı degerlendirmede. ; şıırde yenılik, anlatım yetenegi j ve dil kullanımını dikkate alarak ödül verildigini belirrtı. Şehir Tiyatroları'nda hasılatrekoru • İSTANBLL (A.A) - İstanbul Büv ükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan'run izleyici sayısı ıle gelirinde. geçen yıla oranla artış j oldu. Geçen > ıl ekim, kasım ve j aralık ayında Şehir Tivatrolan'ruıj oyunlannı 58 bin 50 kişı izlerken, î elde edilen gelir 1 milyar 178 j milyon935binliraydı.Buyılise 2 aynı aylarda 12 arahk tarihine ' kadar 155 bin 900 kişioyunlan î izledi ve fıyat artışı olmamasına karşm 3 miîyar 946 milyon 500 bin lira gelir elde edildi. 1993 yıhnda ; tiyatro bıletlerinden eldeedilen ; gelir 4 milyar 500 milyon lira ikeıi?l Ocak -12 Arahk ] 994 tanhlerinde bu gelir 7 milyar 800 milyon lirayı^ buldu. Yalnızca 1 aralık - 12aralı^ tarihleri arasında zamlı bilet tarif^i uygulandı. i İFSAK Sinema Ödülü m • Kültür Servisi - Istanbul Fotograf ve Amatörleri Derneği (İFSAK) 1994 Sinema Ödülü'nün Bilge Olgaç'a verildiği açıklandı. Ote yandan - İFSAK, ocak ayından ıtibaren haftada iki gün fotograf seminerleri düzenleyecek. İFSAK'tan yapılan yazılı açıklamaya göre 75. dönem temel fotoğraf seminerleri 10 ocak salı ve 14 ocak cumartesi günleri başlayacak Seminerlerde Fotograf Tarihi. Fotoğraf Makinesi. Işık Bilgisi, Yardımcı Araçlar, Kompozisyon ve Karanlık Oda dersleri işlenecek. Seminerler salıgünü 19.15-21.00, cumartesi günleri de 11.00-13.00 saatleri arasında yapılacak. Aliye Berger iki sergiyle Maçka Sanat Galerisi'nde •Kültür Servisi - Maçka Sanat Galcnsı'nde 20 arahk 1994-28 ocak 1995 tarihleri arasında Aliye Berger'in iki ayn sergisi ver alacak. İlk sergide Berger'in "Yapı ve Kredi Bankası Resim Yanşması"nın büyük ödülünü kazanan 2mx3m ebatlanndaki 'J "Güneşın Doguşu" adlı yapıtı „ tek başına sergilenirken, ikinci sergi sanatçının "Imgenin Keşfi" adını taşıyan gravürlerinden oluşuyor. Sergi için hazırlanan ve numaralandınlan az sayıdaki ; afiş, galeride 500 bin TL. karşılıgmda satışa sunulacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear