23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 2 KASIM 1994 ÇARŞAMBA SAYFA DİZİYAZI POLİTİKA VE ÖTESt MEHMED KEMAL • •• Anadolu'da herkes, boynunda padişahın idam fermanıv la savaşıyordu. İşte cumhuriyet fikri Anadolu'da böy le doğdu ve olav lann gelişimiy le kesin bir gereklilik olarak yerleşti. ^ • • ^ ^ İnönü'nün anlatımma göre, 28 Ekim 1923 akşamına dek C U nl4Ml r İ y e t 9 İ Gazi ile arasında "cumhuriyet" sözcüğü hiç geçmedi. ! , Oysa ikisi de birbirinin ne düşündüğünü biliyorlardı. kj^ranlar / p anlatıyor TnÖîiİr Cumhuriy -2- Atatürk'ün ölümü ardından cumhur- başkanı seçılen ve Cumhunyet'ın 50 yıhndan yaklaşık ıkı ay sonra ölen Cumhuriyet hükümetınin ılk Başbaka- nı İsmet İnönü, 30 Ekım 1923 Salı gü- nü teşekkür konuşması ıçin Meclıs kür- süsündeydı Hükümetin başansını sü- reklı olarak yüce Meclıs'ın yardım ve güvenıne davanarak ve ondan alacağı ku\ \ etle sağîayacağını belirtiyordu. Iz- lenecek yolun kaynağı tüm dünyaca bı- lınmekteydı. Cumhunyet hükümetı ıçe- nde huzur ve güvenlığı. ılerleme ve ge- lışmeyi sağlayacak. bu amaçla her en- gelı yenecek v e eksıksiz bir bıçımde ça- lışacaktı. Hükümet aynca, >uce Mec- hs'ın sürekh behrttıgı ve ıstediğı gıbı. sözden çok ış üretecektı (l) Bu görüşlenn sahıbı. İnönü savaşla- n komutanlığından gelıyordu ve Mu- danya Bırakışması ıle Türkıye'nın bu- günkü sınırlannı belırleyen Lozan Ba- nş Antlaşması'nda ımzalan \ardı. O dönemde yurda döndüğünde, Lo- zan'dayken telefonda ve kurye aracılı- ğıyla tartıştıklan Başbakan Rauf Or- bay'ı Ankara "da bulamamıştı. Orbay 'ın Istanbul'a gıdış nedenlennin perde ar- kasında, kendısını karşılamak ıstemey i- şi, TBMM Başkanı Mustafa Kemal'ın yıpranmaması ıçın partı başkanlıgını bırakması ıstemı yatıyordu Ismet Pa- şa'nın Lozan görüşmelennın ılk böiü- ınündckı tutum ve davranışlanna. An- kara Mılletvekılı General Ali FuatCe- besoy'la Doğu Cephesı Komutanı Is- tanbul Mılletvekılı Orgeneral Kazım Karabekirde karşı çıkrmşlardı. Antlaş- ma Meclıs'te tartışılırken Karabekır kendısıne. "Lozan Antlaşması'nı ve onayını \esile ederek, >apılan tüm işle- rin Mustafa Kemal'in üstünde toplan- masına neden olduğunu gözlemlediği- ni" söylemışti. Genelkurmay Başkanı Kozan Mılletvekilı Mareşal FevziÇak- makda. Mustafa Kemal'ın eylemlen- nı en yakın arkadaşlanna bıle oldu bıt- tı bıçımınde duyurmasının eleştirildiğı- nı bıldırmıştı. Lozan Banş Antlaşması Türkıye'nın utkusuyla sonuçlanmış. sıra Cumhun- yefın ılanına gelmışti. Eleştıncilerın birçoğu bu amaca ulaşılmasını gerek- sız görmüşlerdı. Bu davranış da hükü- met bunalımına >ol açmıştı. (2) Yükselmenin yolu İsmet İnönü. 20'li yıllarda karşılaş> lan zorluklan Cumhuriyet'in 50. yıldö- nümünün kutlandığı 1973'te de şöyle anlatacaktı "Ulusal Kurtuluş Savaşı- mız'ı başlatanlar, başunızda Mustafa Kemal. Anadolu'yu kurtanrsak. Türk devtetini, Türk vatanını. bağımsızlığı- mın ve de İstanbul'u kurtaracağunıza yürekten inanıyorduk. Sonrası için ke- sin, ortak bir fükrimiz yoktu." İnönü \e arkadaşlan subay çıkınca bırliklere katılıp ordu bünyesıni daha iy ı tanımaya başladıklannda bır gerçe- ği daha görmüşlerdi: Askerlik sanatı ta- rihten gelen büyük önemi ve inceliğı yanında yeni bır sıçrama yapmaktaydı. Bizim ordumuz ıse bunlardan haber- sizdi. Avrupa'da öğrenım gören komu- tanlar bıle yeni askerlik konulan hak- kında önemli ve geniş uyanlarda bulun- mamışlardı. Kımılen de okullu subay- lara burun kıvınyordu. Bunlar arasın- da "okullu olmayan" subaylar, komu- tanlar vardı. Aralannda •"uzmanlar" da bulunurdu. Ancak, okuma-yazma ve ögrenme gereği duymazlardı. Iddıalan "okullu subayın savaştan anlamadı- ğı"ydı. Savaşı, gören bılırdı Yüksel- menin yolu da okullu. okulsuz çok kım- se için padişaha bağlılık ve ona yakın- hktı. Yeni sılahlar alınıyor ve bunlann hep- sı depolara konuluyordu. Hele İstanbul dolayında ateşlı sılahlar eğıtımıyle hiç uğraşılmıyordu. Genç subaylar bir şey- ler yapma gereğını görüyor, duyuyor ve çare anyorlardı. Kafalarda Cumhu- riyet fikri olmadığı için, düşünülen ça- 28 Ekim 1923 akşamı köşkte toplanmışlardı. Hükümetsorunu konuşuluyordu. L zun tartışmalardan sonraGazi."Yann bu sorunu kökünden çözeceğiz. İsmet Paşa kalsın"' demiş, öteki konuklar gjtmişlerdi. Beş saatlik çalışma sürecinde aralannda hiçbir tartışma geçmemişti. Her şey hazırlanınıştı, ortamı uygundu; yann vapılacaktı' relerın hepsi saltanat öğe- « ™ ı sını bünyesınde koruyor- du. Bu arayış içinde büyük savaşlar yaşandı: lttihat ve Terakkı hareketi oldu. gtııııı^ıı. uvn.ıv..^ ^.^ı..~ ^ ^ . u aras.ndak. ge- gidiyorlardı. İçlerinden bir büyük >-..ı»-.-» n l o rvicıın rlıvp» "ÇİmHİ S17 ! Ismet Paşa anımsıyordu; îstanbul'danbir kurul TBMM hükümetiyle konuşmaya gelmişti. Birlikte trenle Ankara'ya ç;rirk;nı ;ânay7sa >îan gidiyorlardı İçlerinden bir büyük edıiıncetümgenhk\efe- memura, şaka olsun dıye, Şımdı sız artık -....._. ,..„..„ .„„.. T e b a a y ı Şahane'den değilsiniz TBMM sanmına ortak olabileceği duşünülemıyordu. Bu fi- kır Mılli Mücadele'de doğdu. İstanbul hükümetinin mıllı mücadele aleyhinde- kı propaganda bildinlen- ni Anadolu'ya Yunan d nalıklann duracağı, soru- nun çözümleneceği yo- lundaydı Ondan sonra gene V'iyana'ya dek gıdı- leceğı, dünyanın zorla ele geçınleceği imgesi hep belleklerdeydi. Böylesı bır ilkel çılgın- lık egemendi lttihat Te- rakkı anay asayı bu neden l t i t 1Dünya Sa emura, şaka olsun dıye, Şımd T e b a a y ı Şahane'den değilsiniz. TBMM yurttaşı oldunuz!" demişti de, "O nasıl şey öyle" diyerek yerinden fırlayan bürokratın ödü kopmuştu. İnönü diretmişti: "Öyle ya, TBMM yönetiyor buralan. O halde hepimiz burada yurttaşız; Türkiye yurttaşı." le getirmıştı 1. Dünya Sa- felaketı ardından Mondros Bıra- leştikçegelecekkararmayabaşhyordu. Milli Mücadele (Ulusal Savaşım) bu nedenle patladı Turk devletının ışgal olaylanyla gıderek ortadan kaldınlma- sına karşı bır savaşım. Dev letın, dava- yı büyük ölçude dertnlığıne ve genışlı- ğine görmesı gerektı. Köklü özven ilk koşuldu. Kuvvetli umut yoktu. Uğraşı- Va^l IVlanv.ll uıuıııvu.. ı-.^... kışması'nda da ordu, ıçtenliklı olarak, safça buna inanıyordu Amerika Cum- huıfeaşkanı'nın >4 14ilkesi'1 vardı. Türk- ler. çoğunlukta olduklan yerlerden yok- sun bırakılmayacaklardı. Yıtırilmiş bır savaşın olağan sonuçlanyla bu badire- lerden kurtulunacaktı. KUŞUIUU. \ u n t m umuı j ^ ^ l u . ^b .-v . Kısa süre sonra anlaşıldı kı durum lacakgalıpdevletlerengüçlüdurumda bu değildi. Bırakışmadan yararlanıla- veacımasızdılar. Turk dev letıni yok et- rak ülke ele geçiriliyor ve işgal edilen meye karar vermişlerdı Ama cumhu- yerlenn bırakılması gibi bırniyet görül- nyet hala akıllarda yoktu. Cünkü salta- müyordu. durum buydu Bu kanı yer- natın Türk dev letinın yok edilmesi ta- ni Anadoluya Yu uçaklan atardı. Anado- lu'da umutsuz bir savaş sürerken Istanbul'da kok- teyllervenhr. buralara ka- tılan sarav mensuplan. milli mücadelecılerin hakkından nasıl gelecek- lennı planlarlardı' Salta- natın, hılatetın. padişahın elbette ağırlığı vardı. u İs- tanbulu kaybedersek her şeyi kaybederiz" yanlış düşüncesı uğruna bu ağırlık, Türklerin tanhte verdiklen en önemli bır savaşı- mın karşısına konmuştu. Anadolu'da herkes, boynunda padişahın ıdam fer- manıyla savaşıyordu İşte cumhunyet fıkn Anadolu'da böyle doğdu ve olaylann gelışımıyle kesin bir gereklilık olarak yerleştı. Dev - let ancak hanedanın yönetımınden, kudretınden kurtularak >aşayabılecek- tı Bu fikir kafalarda belırmış. ancak seslendınlmemıştı. Inönü'nün cumhurıvetın ılanından 50 yıl sonrakı anlatımma göre, "cum- huriyet" sozcüğü Mustafa Kemal'le İs- met Paşa arasında 28 Ekim 1923 akşa- mına dek hiç geçmedi. Oysa ıkısı de birbirinin ne düşündüğünü biliyorlar- dı İstanbul hükümetı de. ona bağlı sad- razamlan da bır noktadan sonra milli mücadele hareketının cumhunyete va- racağını görmüşler ve korkmuşlardı. Hanedanın cumhuriyet korkusu İsmet Paşa anımsıyordu; İstanbul'dan bir kurul TBMM hükümetiyle konuş- maya gelmişti. Birlikte trenle Anka- ra'ya gidiyorlardı. İçlerinden saydığı bır büyük memura, şaka olsun diye, "Şimdi siz artık lebaayı Şahane'den (Padişah Uvruğu) değilsiniz. Türkiye Büv ük Millet Meclisi y urttaşı oldunuz!'" demişti de, "O nasıl şey öyle" dıyerek yennden fırlay an bürokratın ödü kop- muştu "Öyle >a, TBMM \önetiyor bu- ralan. O halde hepimiz burada yurtta- şız; Türkiye yurttaşı" dıye diretmişti. Ankara yönetımı genışleyıp kuvvet- lendıkçe lstanbul'un korkusu artıyordu. Bu korku ıçınde de tüm çabalar ülke- nın kurtuluşuna degıl, hanedanın, İs- tanbul yönetımının kurtuluşuna yöne- lıyordu Demek kı cumhunyet. o do- ğallığıyla yaşıyordu. Cumhunyet dü- şüncesı üzennde savaşım oluyordu. İs- tanbul'dan yeni gelen bır komutan. bir sıvıl de Mustafa Kemal'e önce bunu sorardı. Gazi onlara, "Bizim böyle işlerle uğ- raştığımızyok'* karşılığını venrdı. Ger- çekten de Ankara'ya bu amaçla geçıl- memışti. Ama Cumhuriyet Miİli Müca- dele'nın doğal sonucu olmuştu. Bu mü- cadelenın sonunda askeri zafergerçek- leşmış. Mustafa Kemal yeni devletın il- kelerinı ve yöntemıni söylemeye başla- mıştı. Böyle dönemlerde Mustafa Ke- mal'ın herkesten ileri olan farkı, asıl amacı gördükten sonra önlem almak için hızla karar vermesiydi. Nttekım durumu. *Artık Cumhuriyet sonınunu çözümleme zamanı getaniştir" biçimın- de almıştı. Hükümet bunalımı çıkmış- tı. Başbakan FethiOkyaristifaetmıştı. Yeni hükümet kurulamıyordu. Musta- fa Kemal çıkmaz için, "Cumhuriyet'le çözümlenir bu" diyordu. Bır akşam. 28 Ekim 1923 akşamı ge- ne köşkte toplanmışlardı "Hükümet otuşamıyor, nasıl olacak?" dıye konuşu- yorlardı. Ozun süren tartışmalardan sonra Mustafa Kemal. "Yann bu soru- nu kökünden çözeceğiz. İsmet Paşa kal- sın,onunla çaiışınm ben" demış. ötekı konuklar gitmışlerdı. Ikısı baş başa ka- hnca "Cumhuriyeti neye dayandu-arak ilan edeceğiz" dıye düşünmeye koyul- muşlardı. Beş saatlik çalışmadan sonra Mustafa Kemal, "Yann bunu çıkara- cağız" dıye yineledi. Zaten yakın arka- daşlanna da söylemiş, kafasında hazır- lamıştı. Masanın başına geçmişler, "Türkiye Devleti Cumhuriyet'tir", "şöyle olacaktır, böy le olacaktır", "hila- fet kalkacaktır", •'egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur"esaslannı ıçeren memi yazmışlardı. tkıncı Cumhurbaşkanı İsmet tnönü, cumhunyetin ilanına ilişkin 21 yıl ön- cekı anlatımını şu sözlerle noktalıyor- du "Meclis'ten büyük heyecan içinde çıktı. Tepkiler daha sonra başladı ve hepsi yenildi. İşte, cumhunyetın öyküsü..." (3) Allı île Fırfın'nın Babası Konya'da postanede, telefon kulübesinde, Istanbul'a haber yazdırıyorum; o yıllarda nerde böyle lâti lokum te- lefonlar, kaldır aracı, gürül gürül konuş... Ya iki kanal var, ya üç... Hatlar bır kesile, bir kopa... Heceleye heceleye yazdınyorum. Kulübenin önünde uzun saçlan arkaya taranmış, kol- tuğunun altında kitaplar bıri dolaşıyor. Şair mi? Belki. Po- lis mı? Olabilir. Polıs olsa gıder ıçerden dinler. Her halde şair olmalı. Işim bitti. Uzun saçlı meraklı da tepemde bitti. Elini uzattı. "Ben şair ve öğretmen Oğuz Tansel..." "Şair Oğuz Tansel'ı tanırım" dedim. "öğretmen Oğuz Tansel'le yeni müşerref oluyorum." Şairlerin îlk tanışta kanı kaynar; hemen, kırk yıllık dost- muşuz gibi el sıkıştık. Ben şehir kulübüne gideceğim, o da oraya gidecekmiş. Birlikte yürüdük, ne rastlantı! Şair Oğuz Tansel'i böyle tanıdım, neredeyse kırk yılı geçmiş, az mı? Bundan birkaç hafta önceydı, oğlu gazeteye telefon et- ti. Çok hastaymış, inme mi ınmiş ne, yatıyormuş. "Konu- şuyor mu" diye sordum, yatıyormuş. Bana duyurtarını söylemiş, işte duyuruyorlardı. Ne dıyeyim, duyurulann en kahredeni... Babamı da böyle yitirmiştik, bir inmeyle... Yaş ilerledi, bundan kellı doğum haberleri alacak değil- dik ya!.. Haberler ya hastalık olacak ya ölüm... Şükran Kurdakul'un, "Şairlerve YazariarSözlüğü'nü açıyorum (5. Bası); adımız, sanımız var. 15 Şubat 1915'te doğmuş. Benden beş yaş geçkin. Bozkır ilçesinın Meyre Köyü'nde doğmuş. istanbul Per- tevniyal Lisesi'ni bitirmiş. Yükseköğrenimini İstanbul Üni- versitesi Edebiyat Faküttesı Türk Dili ve Edebiyatı Bölü- mü'nde tamamlamış. Akhisar, Amasya, Eskişehir, Konya ortaokul ve liselerınde öğretmenlık yapmış. Sonra kendi isteğiyle emekliye ayrılmış. Yelken, Yedıtepe, Dost, Gü- ney dergilerinde görünmüş. Bunlan içtenlikle anlatıyor. Yayımlanmış yaprtları var: Savrulmayı Bekleyen Harman (şiirler, 1953), Gözünü Sevdiğım (şıırler, 1962), Altı Kardeşler (masallar, 1959), Ye- di Devler (masallar, 1960), Üç Kızlar (masallar, 1963), Ma- vı Gelin (masallar, 1966), Bektaşı Dediklerı (Metın Eloğlu ıle birlikte Bektaşı fıkralarından şıir dilıyte söyleşiler, 1970), Allı ile Fırfırı (TDK Çocuk Yazımı ödülü 1977). Metin Eloğlu ıle birlikte Bektaşı fıkralarını ölçülü uyak- lı yapınca çok ılgı topladı. Gerçı daha önce de Nasrettin Hoca fıkralarını, La Fontaine öykülerinı ölçülü uyaklı ya- zanlar vardı. Nazım Hikmet, Orhan Veli ustalar bunu de- nemışlerdı. Allı ile Fırfırı, daha fakültede ıken bıtirme tezıydi. Daha sonra bıtirme tezını olgunlaştırdı, ödül kazandı. Şıirine ge- lınce bir örnek verelım: Radyolar söyler günlerce yazar Kitaplar öyle dergıler öyle Kışioğlu asmış güneşı gökyüzüne Yıldızları bız vurmuşuz zmcire Sözünü pek güzel ederler Savaşla olgunlaşırmış kahramanlık Gereklıymış birbirımızi yemek Ben dağı sırtında taşıyanı gördüm O gün bugün ölmediğıme gülerim lyiden iyi iyi güzelden güzel Sıcak yataklannı bırakıp nehırter Ayaklanmış bir denıze akmak için Buyruğumuza baş eğmışler Allı evlenir Deli Bekır'le Güllü boşanır It Oğlan'dan Kıbns temsılcimız Izzet Rıza Yalın'ı da yitirdik, Tann'dan rahmet dileyelim. Birkaç yıl önce Kıbrıs'ta safalı günleri- miz olmuştu. Dört çocuk babası, alçakgönüllüydü... BULMACA KAİ'\AKÇA 1- İsmet lnonu'nun TBMM'dekı konuşmaları - TBMM Tutanak Dergısı -3l)'l(VI 92i - TBMMKulnır Sanat ve YaunKurulu Yayınları-Ankara, IW22-Ha- Uralar-tnönu tsmet- Ya\mahazırlayan Se- lek Sabaha!ttn-2 kıtap-Biigı ia\ınevt- An- kara 19X7 î- "Türkıve", Cumhunyet'ın 50 vı/ı/onu- mu dolayısıy la Ajans Türk tarafından Türkçe - Ingıhzce hazıriandı - lnönû, \aztvı bu hıtap ıçın ozel olarak kaleme aldı Yarın: Bayar, Orbay, Karabekır, Kılıç SOLDAN SAĞA: 1/ Bır gösterinin ya da ya- -| nşmanın giderlerini, adı- nın anılması karşıhğında 2 ödemeyi kabul eden kişi 3 ya da İcunıluş. 2/ Dar ve kalınca tahta... Anadolu 4 Selçuklulan'nın üsluplaş- 5 tırdıklan dolaşık süsle- me. 3/ Dolma yapmak 6 için haarlanan kanşım... 7 Bir motorda sızdırmazlı- ğı sağlamak ıçın kullanı- 8 lan esnek metal parça. 4/ g "Haydi Abbas — ta- mam Akşam diyordun, işte oldu akşam Kur bakahm çihngir sofra- mızı" (Cahit Sıtkı Tarancı)... Biz- mutun simgesi. 5/ Önemli tarihsel olgu... İri ve boru biçiminde beyaz ya da san renklı çiçeği olan bır süs bitkısi. 6/ Hindular'ın kutsal kita- bı... Yiğit. 7/ Yapma, etme... Düş- man. 8/ Hakkâri'nineski adı. 9/ İri taneli bir zeytin ansi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sırplar'a özgü erik rakısı. 2/ Ek- mek yapmak içinçeşitli tahıllann yasaca gerekli kanşım oranı... Sazı kurmaya yarayan burgu. 3/ Argoda esrar... Deniz kenann- da salaş ve dam gibi bannılacak yer. 4/ Eski dilde abn... Yaban- cı. 5/ Bir gjda maddesi... Bir zekâ oyunu. 6/ KJavyeli bir çalgı... Ayak, adım. 7/ Küba kökenli bir dans ve müzik... Sınır nişanı. 8/Sulannı bir denize ya da göle gönderen bölge... Köpek. 9/ Bir içki... İri taneli bezelye. VEFAT Merhume Mukbile Donay ve merhum Ahmet Zeki Donay'ın evlatlan, merhume Cemile ve Ali Tevek'in damatları, merhum ve merhume Fahire - Fehmi Tevetoğlu, Ümit - Tarık Yunusoğlu, Bahire - Ruhi Deniz'in yeğenleri. Saime-Süheyl Donay'ın ağabey- len, Yasemin-Verda Donay'ın amcalan, Fatma Donay'ın eşi, Gaye-Raif Güven ile Selen Donay'ın biricik babalan Galatasaraylı 1272 ERTUĞRUL SÜHA DONAY 30.10.1994 günü vefat etmiştir, merhumun cenazesi 2 Kasım 1994 Çarşamba günü (bugün) Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazmı müteakip Zincirlikuyu Mezarhğrnda toprağa verilecektir. AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear