23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 tCASIM 1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ücret farklannın ödenmesi için hükümete açılan davalar, işçilerin lehine sonuçlamyor IşçideiL, hükümete dava yağmuruUFUKTEKtN/ GÜTVEŞGÜRSON AOANA/ANKARA - Işçi, ücret fark- lannı ödemeyen hükümete, Koca- eli'nden sonra tskenderun'da da yargı aracılığıyla ücret dersi verdi. tskende- run Dörtyol tş Mahkemesi, toplusöz- leşme farklanntn. *yüzde75işletnıekre- disi faizi" eklenerek ödenmesi gerektı- gini karara bağladı. Hak-tş Konfederas- yonu'nabağlı Özçelik-lş Sendikası'nın Iskenderun Demir Çelik lşletmeleri AŞ'de çalışan 11 bin işçiyi temsilen 10 işçi tarafından püot olarak açılan dava. işçi lehine sonuçlanırken Harb-lş Sen- dikası'nın 26bin işçi adına açtıgı dava- lardan ilkinin duruşma tarihi, 21 kasım olarak belirlendi. Hükümetin. "mali \ü- kün bedelinin. işçi çıkanmı olacağı" yo- lundakı açıklaması, sendıkalar tarafın- dan "taühsizük - yasa tanımazlık" ola- rak nitelendirildi. Iskenderun Dörtyol Iş Mahkemesi, "Bankalar arasında uygulanan yüzde 75 işletme kredisi faizT üzerinden işçı- lere sözleşme farkı ödenmesi gerektiği- ni karara bağladı. Mahkemenin karann- da, en yüksek işletme kredi faizini be- lirlerken Merkez Bankasfnın, işçinin alacağa hak kazandığı temmuz ayında- ki faiz rakamlannı esas aldığı belirlen- di. Önceki gün verilen mahkeme kara- nnagöre, tskenderun Demir Çelik lşlet- meleri AŞ'de çalışan ve pilot olarak da- va açan 10 işçinin 5 milyon lira olan 15. dönem toplusözleşmesi ikinci dilim zam alacaklan, ortalama 8 milyon 750 bin liraya yükseldi. Özçelik-lş Sendikası Iskenderun Şu- besi Hukuk Müşaviri Ali Oğretmen, fabrikada çalışan 11 bin işçinin 15 Tem- muz 1994 tarihinden itibaren fark ala- caklanna hak kazandıklannı belirterek "Dav alar. işçilerin l'er aylık fark alacak- lan için hak kazanılınca açıldı. Mahke- me, Merkez Bankası'ndan sorarak yüz- de 75 oranında işletme kredi faizi uygu- lanmasını karara bağladı" dedi. Öğret- men, fark alacaklannın faizle ödenme- mesi durumunda, işçilerin 6 aylık fark alacaklan için. toplu olarak dava aça- caklannı da belirtti. Daçe'ye tepld Öte yandan, Devlet Bakanı BekirSa- mi Daçe'nin, işçilerin kazandığı alacak davalannı "Karşılanamayacakmah'yü- kün bedeli, işçi çıkanmı olabilir" sözle- riyle değerlendirmesi, sendikalar tara- fından tepkiyle karşılandı. Bugüne ka- dar 26 bin üyesi adına dava açan Türk Harb-tş Sendikası'nın Genel Başkanı lzzetÇetin,Cumhuriyet"e yaptığı açık- lamada. Dace'nin sözlerini "Talihsizlik ve yasa tanımamanın örneği" olarak ni- telendirdi. Çetin.enflasyonaendeksli ücret zam- lannın 6 aylık süre sonunda ödenmesi anlaşmasının yasal olmadığına dikkat çekti. İşçi Partisi Genel Sekreteri Mehmet BedriGültekin de dün yaptığı açıklama- da, "Bekir Sami Daçe, suç ışlemcktedir. Hem suçludur, hem güçlüdür. Hükümet, bugüne kadar zaten işçi alacaklannı ödemediği için göre\ini ihmal etmiştir. Hatta suç işlemiştir. Daçe, hak arayana kapıyı göstermekte, böylece suç üzerine suç işlemektedir"1 dedi. MadencininyüzUnü kor çelikyyüreğini özelleştirmeyakıyor GÜNNURtLHAN KARABÜK- Karabük Demir Çelik Fabrikası'nın üç kadını Fatma. Zeynep ve Ülkü hasta... Kardemir'in doğurganlığı nede- niyle kadın ismi verilmiş üç yük- sek fınnı, tehlıke sınınna gelmış olmasına rağmen onanlmıyor. İşçilerin yüzünü kor çelıkten ya- yılan sıcaklık, yüreğini ise has- ta, ölüme terk edilen yüksek fı- nnlann hali yakıyor. Aynı ateş, işçinin yüreğinden yansıyıp böl- gehalkına ulaşıyor. Hükümet ise Karabük halkı- nın yûkselen sesleri arasında, ış- letmey ı satma; satamazsa kapat- ma karannı destekleyecek rapo- ru yabancı firmalara hazırlatı- yor. Karabük Demir Çelik Fabri- kası 150 bin nüfuslu ılçe ekono- misinin can daman. Kapatılma- ması için bölge halkı kenetlendı. Işçi ise şimdi tavladığı çeliğe, önümüzdeki günlerde Ankara yolunda biçim verecek. İşçi tedirgin Fabrikanın yüksek finnlan ye- di yıllık ömürlerini geçtiğimiz aylarda doldurdu. Işciler yeni- lenmeyen yüksek fınnlar karşı- sında, her an madenle birlikte kendılerini de eritebılecek 1600 dereceiık sıcaklığın karşısında çalışıyorlar. Hem fabrikanın hem de kendı geleceğinden kay- gılı Atilla L'stündağ işte bu fınn- lann en büyüğü Ülkü'nün ağzın- daçalışıyor. Altı yıllık demir çe- lik işçisi Üstündağ, maden fışkı- ran finn ağzına bakıyor. "Bizim ekmegimiz bu işte. Tehlikedeyiz ama bu fabrika bizim" dıy or. Ya- kınlannın Karabük'te hayatı dur- durdugu gün. üretimi sürdüren yüksek firın işçisi, biraz kırgın ancak. "Biz bu fabrikaya sahip çıktığımız için çahşryonız'" diye konuşuyor. Çelikhane işçisi Orhan Yıl- maz da çalışmamanın fabrikaya zarar vermek olduğuna inanıyor. Yılmaz, ağzını açıp kapattığı çe- lik ocağına saygıyla bakıyor ve "Bunun içinde 150-160 ton çelik var. Onu çıkartmazsam olmaz. Burada sen iş yapmazsın. Iş sana kcndini > aptınr" diyor. Bir de madalyonun diğer yüz- leri var. Karabük Demir Çelik Fabrikası Müessese Müdürü Er- kan Gülergün, hükümetin. 5 Ni- san istikrar programı nedeniyle yüksek fınnlann yenilenmesi de dahil 1995 yılına ait hiçbir yatı- nm yapmadıklannı söylüyor. Halkın gündeminde Ankara yürüyüşü var Başbakanlık, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanhğı ve Enerji Bakanhğı da hükümetin karanna uygun sonuç almak için Coopers ve Lyrand and DEET ve Mc Kinsey Company firma- lanna bir rapor hazırlattı. Rapor- da ele alınarak değerlendirilen altı seçeneğin tümünde Karde- mir'in mutlaka özelleştirilmesi. aksı halde kapatılması önerildi. Bütün bu gelişmeler Karde- mır'in ölümü anlamına gelıyor. Karabük halkının gündeminde şimdilık özelleştirme yok. Özel- leştirmeye belki de sonuçlann- dan en çok etkilenecek işçilerin de tepkisi yok. Onlar Kardemir'in yaşatılma- sı için bütün bir kentle birlikte Ankara'ya yürümeye hazır- lanıyor. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Karabük halkj, ilçenin can daman olan fabrikalannı kurtarmak için önceki gün bir kez daha kenetlendi ve sesini duyurdu. Karabük'ün "ölükent" ilan edildiği sırada, altı yıllık demir-çelik işçisi Atilla Üstündağ, fınrun ağzındaydı. Üstündağ, "Biz bu fab- rikaya sahip çıknğunız için çahşryoruz'' diyor. (Fotoğraflar: HATİCE TUNCER) UĞUR MUMCU ARAŞTIRMACIGAZETECİLİK VAKFTNIN AMBLEM VE LOGO YARIŞMASIÖDÜL TÖRENİ 24 OCAKTA Mnmcu Vakfi yanşmadîîzeııByorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bombalı suikast sonucu 22 ay önce yaşamını yıtiren gazetemiz yazan Iğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu tarafından kurulan "L'ğıır Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakn", amblem ve logo yanşması düzenliyor. "Gazeteciligin gelişmesine ve saygınlığının artmasına katkıda bülunmak, haber alma-venme özgüriüğünün gerekierine saygılı, laik >e demokratik cumhuriyet ilkelerine bağlı, mesleki bilgi ve yeteneği yüksek düzeyde araşfjrmacı gazetecilerin yetişmesi için çahşmak. bu alanlarda bilgi toplamak. çağdaş bilimseL, mesleki bilgi ve yeteneği yüksek düzeyde araştırmacı gazetecilerin yetişmesi için çalışmak. bu alanlarda bilgi toplamak, çağdaş bilimsel yöntem ve tekniklerin geliştiribnesine katkıda bûlunmak, çeşitli fürde toplantılar düzenlemek, araştırmalar yapmak ve y«ptu-mak" amacıyla kurulan vakıf için düzenlenen amblem ve logo yanşmasının son katılım tarihi, 11 Ocak 1995 çarşamba günü saat 17.00 olarak belirlendi. Seçici kurulunda grafik tasanmcılan Yurdaer AHıntaş. Murat Dorkip, Bülent Erkmen. Mengü Ertei. UMAG Vakfı Başkanı Güldal Mumcu ile karikatür sanatçılan Turhan Selçuk ve Ali Uhi'nin yer aldığı yanşmanın şartnamesinde yeT alan katılım koşullan, şöyle sıralanıyor: - Yanşma, T.C uynıklu bütün tasanmcılara açıknr. - Her tasanmcı. yanşmaya istediği sayıda yapıtla katılabiür. - Yanşmaya katılan yapıtlar, hiçbir şekilde görülmüş, benzer, kopya edilmiş, tümü ya da bir bölümü daha önce başka amaçla kullanılmış ohnayacak, bu tür yapıtlar yanşma dışı bırakılacaktır. Benzeriik dunımu, yanşma sonrası ortaya çıkarsa, konu, iigili yasalar uyannca çözümlenecektir. - Seçici Kurul. birinci seçilen yapıtın tasanmcısından gerekli gördüğü değişiklikleri isteyebilir, bu değişiklikler için aynca ücret ödenmez. - Yapıtlar, 30x30 santimetre boyut içinde, siyah-beyaz olarak çahşılacak, küçültülmüş uygulaması da bu alan içinde yer alacaktir. Renkli uygulama ise, ay nı boyutta ayn bir çalışma olarak hazııianacaktır. Renk düzenlemesinde, tasaruncdar tamamen özgürdür. - Yapıtın görünen yüzüne, imza niteliğınde hiçbir ad. rumuz, numara ve benzeri işaret konulmayacaktir. Tasanmcılar, yapıtlannın arka yüzünün sağ üst köşesine altı rakamlı bir rumuz koyacaklardır. Aynı rumuzu, kimlik bildirimlerini (ad ve adres) içerecek zarfın üstüne yazacaklardır. Kimlik zarfının üstünde, rumuzun dışında hiçbir işaret bulunmamalıdır. Yapıtı ve kimlik zarfmı, üzerine yalnızca yanşma adresi ve rumuzun bulurtduğu bir büyük zarf ya da ambalaja koyarak. teslim edeceklerdir. - Birden fazla yapıtla katılınıyorsa, her yapıt için ayn rumuz ve ayn kimlik zarfi verilecektir. - Yapıtlannın dereceye gırmemesi durumunda, kimlik zarflannın açılmasını istemeyen tasanmcılar. kimlik zarflannın üstündeki rumuzun yanına bir üçgen işareti koymalıdırlar. Üçgen işareti, sadece kimlik zarfının üstündeki rumuzun yanına konmalıdır. Yanşmaya bu koşulla katılan tasanmcılar. yanşma sonunda rumuzlannı bildirerek, yapıtlannı elden aldırabilirler. Yanşmada dereceye giren tasanmcılara, Uğur Mumcu Vakfı Özel Ödülü'nün yanı sıra. para ödülü verilmesi öngörüldü. Buna göre, birinci seçilecek yapıtın tasanmcısına 50 milyon lira, ikinci seçilecek yapıtın tasanmcısına 30 milyon lira, üçüncü seçilecek yapıtın tasanmcısına 20 milyon lira para ödülü verilecek. Ödül törenı, 24 Ocak 1995 tarihinde Ankara"da yapılacak. Yapıtlar, en geç 11 Ocak 1995 çarşamba günü saat 17.00'ye kadar "l'ğur Mumcu'nun Sokağı 65/9-06700 Büyükesat/Ankara "adresinc teslim edilecek. Atatürk Yaşıyor Kimileri Türkiye'de Atatürk ve Atatürkçülük sloganlan- nın çok kullanıldığını iddia ettikleri zaman, onlara ABD ve SSCB örneklerini veririm. "Hertoplumun karizmatik lider- lere gereksinımi vardır" derim. "Her toplumun birieştirici 'mitlere', sembolisımleregereksinimivardır ÖrneğinABD, kurucusu George Washington';n adını hem başkentine hem de bireyaletine vermiştır. SSCB, kurucusu Lenin'nin adını eski başkentine vermiştır. Türkiye bunlan yapma- mıştır." "lyi ama ABD'de hiç kimse 'VVashingtoncüluktan' söz etmiyor" diye karşı çıkar bazılan. Doğrudur, ama SSCB yı- kılana kadar Leninizmden söz ediliyordu. ABD'de VVas- hingtoncüluktan söz edilmemesinin nedeni de artık ABD'nin "birieştirici mitlere" gereksiniminin kalmamış ol- ması ve bu ışlevi 'para'nın ve 'refah'ın yerine getırmesidir. Keşke Türkiye de Atatürk'ün koyduğu ilke ve hedeflere ulaşmış ve bunlan aşmış olsa da biz de Atatürkçülükten söz etme ve ilkelerini savunma gereğini duymasak. ABD'de VVashington'ın temsil ettiği değerler ve dünya gö- rüşü, ABD'nin bugünkü yaşam tarzı olarak benimsenmiş. Itiraz eden kimse yok ki. Bazı zavallı Kızılderililer, birkaç yüzyıl önce nasıl "kazıklandıklannı" anlamışlar, bağnnıp- çağrınıyorlar. Ama onlan da dinleyen yok. Bizdeyse ben kendimi bildim bileli, Atatürk'ün ve Ata- türk ilkelennın altını oymaya çalışırlar. Akla gelen ve gel- meyen tüm yöntemler uygulanır. Ama gene de halkımız, Atatürk'e sahip çıkıyor. Çünkü kendine "vatandaş" olma- nın tadını tattıran insanın kim olduğunu bıliyor. Günümüz dünyasında halkının çoğunluğu Müslüman olan elliden çok ülke var. Çoğu petrol zenginı. Ama hiçbirinin halkı, va- tandaş olmanın hak ve nimetlerinden yararlanamıyor. Pet- rol zenginı ya da emperyalizmin uşağı şeyhlerin, krallann kulluğunu yapıyorlar. Türk halkı ise "vatandaş". Sırasında hakkını aramasını da biliyor, çatır çatır almasını da biliyor. Kaymakamın ka- pısına dayanan köylü, belki biraz abartılmış bir örnek, ama sıkıysa yukarıda sözünü ettiğim ülkelerden bırinde yapsın- lar bunu. Adamın bacaklarını kırarlar. Türk halkı bu farkı görmeyecek kadar kör mü, bunu anlayamayacak kadar aptal mı? Erbakan Hoca, Atatürk'ün manevi huzuruna çıkmamak için yıllarca bahane üretti. Kimi zaman hasta o!du, kimi za- man usta oldu. Ama her ne olduysa son dönemlerde Anıt- kabir'den çıkmıyor. Neredeyse bahçesine çadır kuracak. "Atatürk yaşasaydı Refahlı olurdu" sözüne kızıyor kimi ar- kadaşları. Oysa ki bunda kızacak hiçbir şey yok. Bu söz, "Artık Refah da Atatürkçü oldu" demektir. Necmettın Hoca da, o keskin zekasıyla Türkiye'de "Ata- türk'e rağmen hiçbir şey yapılamayacağım" anladı. Ata- türk'e karşı çıkmanın, insanın kendi bindiği dalı kesmesi olduğunun bilincine ulaştı. Zira Atatürk yaşıyor. Binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca insanda yaşıyor. Ortaya koydu- ğu eserde yaşıyor. Yani, laik cumhuriyette yaşıyor... Refah da bir bakıma Atatürkçü oldu, ama acaba nasıl bir Atatürk'ü dile getiriyorlar. Doğrusu burada kimi anlaş- mazlıklanm var. Refah'çı arkadaşlarımın kiminin "saygı duyduğu", kiminin "sevgiduyduğu" Atatürk ılebenim "ışı- ğında yürüdüğüm" Atatürk arasında ciddi bazı farklar var, aykırılıklar var. Bu arkadaşlardan bir bölümü, Atatürk'e dil uzatmak- tansa Atatürk'e tersdüşen insanları "yüce/fmeyVyeğliyor- lar. Böylece bir anlamda Atatürk'ü küçültmüş oluyorlar. Öncelerı Surtan Abdüthamit'le başlamışlardı, daha son- ra sıra Vahdettin'e, 1. Meclis içindeki "İkinci Grup"a ve bu grubun üyelerine ve nihayet Istiklâl Mahkemeleri'ne kadar geldi. Bunlardan bir kısmına göre Çerkez Ethem, bir kısmına göre Ali Şükrü, Atatürk'ten daha büyük. Kimi- leri de Anadolu hareketini Vahdettin'in yaptığını söyleye- cekler nerdeyse... Doğrusu bunlara üzülmüyorum. Isteyen istediğini söy- lesin, isteyen istediğini yazsın-çizsin. Ama 1. Meclis'le il- gili kimi yaklaşımlar beni zor durumda bırakıyor. Zira 1. Meclis'e "toz kondurtmak" istemiyorum. Ama bu Mec- lis'teki ikinci grupla iigili öyle yaklaşımlar var ki; beni bu Meclis'e de bir anlamda dil uzatmaya itiyor. Ktmilerinin gözünde Türkıye'ntn son 70 yılındaki "en de- mokrat" meclis, 1. TBMMjmişJMeden bu Meclis'in en de- mokrât meclis olduğunu anlamak mümkün değil. Uyele- rinin çoğu atanmayla gelmiş bir meclis, nasıl en demok- rat meclis olur? Üstelik o çok kızdıkları Istiklâl Mahkeme-" leri'nde bu Meclis içindeki ikinci grubun da katkısı var. Mesele demokrat olmak falan değil. Mesele, Atatürk'e muhalefet etmek. Atatürk'e karşı mısınız, muhalif misiniz, sizden demokratı yok... Ama ne yaparlarsa yapsınlar. Atatürk. eserleriyle ve eser- lerinde yaşıyor. Umarım bir gün gelir, Atatürk'ü de aşarız. Ama aşsak da yaşayacak Atatürk, aşamasak da. TTB Merkez Konseyi DGM'de Yetkililer, kaçışın önceden planlı olduğu görüşünde Daş 9 m kaçışma para karşıfağı mı göz yumuldu? M u t l u S e n d e n i D i y e n e ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türk Tabipleri'Birliğı (TTB) Merkez Konseyi. Güney- doğu'ya hekim rotasyonu konu- sundayapılanbiraçıklama nede- niyle bugün Ankara Devlet Gü- venlik Mahkemesı'nde ifade ve- recek. TTB Merkez Konseyi Başkanlığı'nca, ifade \ermeden önce bir açıklama daha yapılarak bölge halkının sağlık hizmeti ge- reksiniminin önemli bovutlara ulaştığı belirtilerek. rotasyonun çözüm olmadığı. yalnızca "göz boyamay a y önelik olduğu" sa\ u- nuldu. TTB'den verilen bilgiye göre Genel Sekreter"in ardından. Merkez Konseyi üyeleri de Gü- neydoğu'ya hekim rotasyonu konusunda yapılan bir açıklama nedeniyle bugün Ankara DGM Savcılığfnda ifade verecekler. fstanbul Haber Servisi - Ak- deniz'de 14 ton uyuşturucu yükü ifeele geçirilen "Lucky-S"gemi- s: davası sanıklanndan Nejat Daş'ın kaçışma "para karşılıgı" göz yumulduğu ılen sürüldü. Fi- nr sırasında Daş'tan sorumlu cian I astsubay, 1 uzman çavuş, 4erbaş ve er, fstanbul II Jmdarma Alay Komu- tınlığrnca gözaltına âındı. Olayla iigili olarak çok sayıda kişinin yanı sTa Daş'ın sevgilisi Derya Ayanoğlu da sor- gaya alındı. Uluslararası uyuştu- ncu kaçakçılanndan ol- dığu savlanan Nejat Daş'ın firan, güvenlik ystkililenne göre "önce- *n planlı ve para karşılıgı'' ger- çekieşti. Güvenlik yetkilileri, as- İirlerin, kelepçeli olan Nejat Daş'a ellerini yıkaması için izin \erilmesi ve bu sırada Daş'ın ya- nnda nözaret eden askerlerden brisinin bulunmamasının, kaçı- şın "planh ve para karşılıgı yapıl- dığı" kuşkusunu doğurduğunu belirttiler. Nejat Daş, olay yerinden kar- deşi Murat Daş'a ait olduğu be- lirtilen 06 RLH 47 plakalı özel otomobille kaçtı. Otomobil olay- dan kısa bir süre sonra Beyazıt •Daş'ın firan, güvenlik yetkililerine göre 'önceden planlı ve para karşılıgı' gerçekleşti. 1 astsubay, 1 uzman çavuş, 4 erbaş ve er, Istanbul II Jandarma Alay Komutanlığı'nca gözaltına alındı. Daş'tn sevgilisi Derya Ayanoğlu da sorguya alındı. yakmlannda terk edilmiş olarak bulundu. Daş'ın güvenliğinden sorum- lu askerler, Istanbul ll Jandarma Alay KomutanhğYnagetirildiler. Burada sorgulamaya alınan as- kerlere uyuşturucu verilip veril- mediğine bakıldığı ve ön soruş- tunnanın bitmesinin ardından yasal düzenlemelere gidıleceği belirtildi. Ancak emniyet yetki- lileri, firar olayında büyük para karşılıgı, Daş'ın kaçmasına göz yumulduğunu öne sürdüler. Bu arada Daş'ın sevgilisi Gülçin Derya Ayanoğlu, dün Narkotik Şube Müdür- lüğü'ne getirilerek sor- gulandı. Istanbul Emni- yet Müdürlüğü ek hiz- met binasına getirilen Ayanoğlu'nun sorgusu, 3 saatten fazla sürdü. Emniyet yetkilileri, olayın ardından bütün aramalara rağmen izine rastlamayan Nejat Daş. ağabeyi Vahdet Daş ile kardeşı Murat Daş'ın yakalanmasına çalışıldığını bil- dirdiler. Emniyet yetklileri, Daş'ın yurtdışına kaçabileceği ihtimali üzerinde de durarak ha- vaalanı ve sınır kapılannda gereken önlemleri aldıklarını belirttiler. Çağdaş Devİotîmizin, Demokraflk ve Laik Cuıııhııriyetimiziıı kurucusu. Ulnsumnzun Yüee Onderi Vtııttirk'tunüzün De\ rim ve İlkelerini. yaşadığınıız tüm ihanetlere karşın ve her türlü koşullarda sonsıı/n de inançia sav unaeak ve korııyacağız. 1IIIS1H1SS4 MUSTAFA KEMAL DERNEĞI T e l e f o n : ( 0 2 1 2 ) 5 2 8 12 9 8 P.K. 6 9 0 S ı r k e c i - I s t a n b u l piraye şengel gölgesiz bir kadın roman Irıtıharsusu venletı btr cttıayetm ıkı msan tarafından surulen ızı. avctnm av olduğu bir ortamda yaşamın uzerttıe duşetı ölümün göigesı "Golgesız Bir Kadın', çagdaş Turk romamnda vepyenı bir soluk T Ü Y A P K I T A P F U A R I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear