25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 1994 PAZAR DIZIYAZI ABD'li siyasal bilimci Prof. Rustow, demokrasi ve banş sorunlannı Cumhurİyet 'e yazdı Gerçekinsanlıktarihibaşlıyor^\ /"V . yüzyılın sonunda, komünizmin çök- / I I mesi ile demokrasi, insanlık tarihinde JL* V / ilk kez karşı çıkılamayan siyasal bir ide- oloji olarak görünmektedir. Yirmi yıl önce, dünya uluslannın ancak dörtte biri hükürnetlerini özgürce seçebilmişlerdi. Avru- pa'nın en eski diktatörlükleri olan lspanya ve Por- tekiz demokrasiye ancak 1970'lerin ortasında ge- çebilmişlerdir. 1980'lerden beri ise Şili'den Fili- pinler'e ve Güney Kore'ye kadar askersel dikta- törler demokratik seçimlere boyun eğerek ikti- dardan uzaklaşmışlardır. Mihail Gorbaçov'un glasnost ve perestroyka siyasalan ise Sovyetler Birliği'nin dağılmasına ve Estonya'dan Kırgızis- tan'a uzanan 15 yeni cumhuriyette ve Polonya'dan Bulgaristan'a kadareski uydu devletlerde demok- rasinin ilan edilmesine yol açmıştır. Eski Roman- ya Kralı Carol gibi ülkelerinden geçmişte kovul- muş olan hükümdarlar, monarşinin demokrasiye giden en güvenli yol olduğunu ileri sürerek geri dönmeye çalışmaktadırlar. Sonuç olarak, Avrupa Topluluğu'na üye yirmi devlet arasından altısı (Belçika, Danimarka. Büyük Britanya, Lüksem- burg, Hollanda, lspanya) demokratik monarşi ile yönetilmektedirler. I Komünist Manifesto'dakJ I kefıanet Güney Afrika, Afrikalı çoğunluğun oy verme hakkını tanımış olup Nisan 1994'te, bütün vatan- daşlannın oy kullanacağı ilk seçimleri gerçekleş- tirmiştir. Benzerbiçımde, Nikaragua'dan Mozam- bik'e ve Kamboçya'ya kadar 'soğuk savaş'ın so- nucu olan iç savaşlar, uluslararası gözlemcilerin denetiminde demokratik seçimler yapılması yo- lu ile standart birçözümle sona erdirilmiştir. Komünizmin Kuzey Kore ve Küba'da Kim İl Sung ve Fidel Castro'nun ölümlerinden sonra da sürmesi olası görülmemektedir. Çin bile 1989 yı- lında Tıenanmen Meydanı'nda yapılan demokra- si gösterilerinin şıddetle bastınlmasından sonra, dünya pazan ile birliğe girmiş ademi-merkezı- yetçi bir ekonomiye doğnı yol almaktadır. Karl Marx ve Frederich Engelsin 1848 yılın- da 'Komünist Manifesto'da kehanette bulunurca- sına belirttikieri gibi: "BurjuvazL, bütün üretim araçlaruıın hızlı geü- şimi ve ilerişjmin gelişmiş araçlan ile — bütün ulıısian uvgarlığa doğru sürüklemektedir. Malla- rmın ucuz fivatı ise bütün Çin sedlerini vıkmakta olan ağır toplandır..... Ortadan kaldırma korku- su ile bütün uluslan burjuva dunımuna gelme- ve zoriamaktır. Tek sö/cük ile kendi görüntüsüne uygun bir dünya yararmaktadır." aklaşmakta olan yüzyılın başında, 'Dünyayı demokrasi için daha güvenilir duruma sokmak amacıyla' önde gelen güçlerin uygun uluslararası bir çerçeve kurulması için bilinçli bir eylemine ivedi gereksinim vardır. Bu eylem özellikle, konvansiyonel silahlann yayılmasını denetim altına almalı, bölgesel birliği cesaretlendirmeli ve BM'yi yeniden yapılandırmahdır.' Ancak demokrasinın ilan edilmesinin, kurul- masmdan çok daha kolay olduğu açıktır. Ceza- yir'de, askersel bircunta, Islamcı birpartinin ka- zandığı seçimleri iptal etmiştir. Peru'da, Devlet Başkanı Alberto Fujimori orduyu, seçilmiş par- lamentoyu dağıtmaya ve kendi yan diktatörsel güçlerini kurmaya çağımuştır ve yükselen enflas- yon, yaygın rüşvet gibi ekonomik sorunlar Bre- zilya ve Venezuela gibi ülkelerde askerleri siya- sal arenaya geri getirebilir. Eski Sovyet cumhuriyetlerinde, Moldova'dan Abhazya ve Tacikistan'a kadaretnik çatışmalar ve neredeyse diktatör benzeri güçleri olduğunu sav- layan Başkan Boris Yeltsin'e karşı çeşitli partiler- den oluşan birparlamentonun acı birbiçimde bas- tınlan karşı koyması da içinde olmak üzere çatış- malar artmıştır. Romanya ve Bulgaristan'da oldu- ğu gibi geçmişte uydu görevi görmüş olan bazı ül- kelerde, demokratik seçimler komünist parti ör- gütlerinin başka adlar altında yönetimde etkili ol- duklannı göstermiştir. Bu arada, Rusya ve öteki birçok ülke, çökmüş olan merkezi planlamaya da- yalı bir ekonomi ile şu anda daha tam anlamı ile kurulmuş olmaktan oldukça uzak bulunan kapi- talist ekonomi arasında gitgide açılmakta olan araya hızia dalmışlar ve uğranılan düş kınklıkla- n Polonya'da olduğu gibi eski komünist partile- rin ya da Rusya'da olduğu gibi aşın ulusçu yan fasjst Vladimir Jirinovski'nin seçim zaferleri ka- zanmalanna yardımcı olmuştur. Araştırmacılarbu sonuçlan çok değişik neden- Siyasal Bilimci Rustov'a göre Castro ve Sung'un öiümünden sonra Küba ve Kuzey Kore'de de komünizm sona erecek Portre îstanbuFda eğitim gördü Berlin'de 21 Aralık 1924'te doğan Dankwart A. Rustow I943'te 'Olgunluk Sınavı'nı Galatasaray Lisesi'nde verdi. Babası Alexander Rustow Istanbul Üniversitesi'nde 'ekonomik coğrafya ve ekonomi tarihi profesörü'ydü. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne dinleyici öğrenci olarak katıldı ve daha sonra Edebiyat Fakültesi'nde kıyaslamalı edebiyat, Farsça ve Arapça eğitimi gördü. 1946"da New York'a giderek 'Siyasal Bilimler' eğitiminde yoğunlaştı. 1949'daYale Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler konusunda master yaptı. Dünyanın çeşitli ülkelennde dersler verdi. Çok iyi bildiği 6 dil Ingilizce, Fransızca, Almanca, Italyanca, Isveççe ve Türkçedir. Okuyup anladığı 6 yabancı dil ise Arapça. Danca. Norveççe. Jspanyolca, Farsça ve Portekizcedir. 1953-54 ve 1958-59 yıllannda Türkiye'ye gelerek demokratikleşme sürecinde araştırmalarda bulundu. ABD'de 1962'de, "Japonya ve Türkiye'nin Siyasal Modernleşmesi", )980"de ise Seyfi Taşan ile birlıkte 'Türkiye ve Batf konulannda konferanslar verdi. New York'ta okurken bir haritacılık şirketinde de çalışan Rustovv, daha sonra çeşitli üniversitelerde asistanlık yaptı ve 1963'te Colombia Üniversitesi'nde profesör oldu. Bazı araştırma kuruluşlannda çalıştı. |970'ten bu yana New York City Üniversitesi'nde siyasal bilimler ve toplumbilim öğretmektedir. Üç ayda bir yayımlanan 'Comperative Politics-Kıyaslamalı Siyasa' adlı dergiyi yöneten Prof. Rustow, I982'de 'Enerji Forumu'nun başkanı oldu. 1983-89 tarihleri arasında "Ortadoğu'nun Çağdaş Sorunlan ABD-Sovyet Ortak Sempozyumu"nun ortak başkanhğını yaptı. "Gelecek 20 yılın sorunlannı kıyaslamalı siyasa açısından" anlatan Prof. Rustovv'un son yıllardaki konferans konulannı yine Türkiye oluşruruyor. 1980'deABD'dek] "Türkiye'nin Amerikalı Dostlan^nca kendisine 'Başkanlık Ödülü' verildi. Türkiye ile ilgili çeşitli uluslararası kuruluşlann çalışmalanna da katılan Prof. Rustow pek çok televizyon programlanna çıktı. Birleşmiş Milletler'in UNESCO, UNDP gibi uluslararası kuruluşiannın yanı sıra Amerikan Dışişleri Bakanhğı ile CIA'ye danışmanlık yaptı. Yayınlan arasında 1987'de basılmış "'Turkey: America's Forgotten Ally -Turkiye: Amerika'nın Unutulmuş Bağdaşı" adlı bir kitabı da bulunmaktadır. Prof. Dankwart A. Rustovv lere bağlamaktadırlar. Francis Fukuvama. tarih- sel değışımın dinamik gücü olan ıdeolojik çatış- malann çözümlenmiş olması nedeni ile tarihin sonunaulaştıöımızı savlamıştır Karşıt olarak. Sa- muel P. HunrTngton. Bosna'daki sıcak savaş gibi bunalımlann Doğuve Batı Hıristiyanlan, Müslü- manlar ve Konfüçyüs dinine inananlar arasında gelecekte bir 'uygariıklann çarpışması'nın haber- cisi olduğunu bildırmiştir. IDemokrasi hareketinin avantaj ve zopluMan Daha kapsamlı bir tarihsel ve kültürel görüş açısı, Amenkan ve Fransız de\nmlennden (1776- 89), Birinci ve Ikinci Dünya savaşlanndan {1918- 1945) sonra ulaşılan demokratik zaferlerden son- ra olduğu gıbı. demokrasiye doğru hareketin bir- takım avantajlar ve zorluklar ile karşılaşacağı tah- minini getirmektedir. Bununla bidikte, iletışimin hızının yelkenlilerden \e atlı habercılerden jet uçaklanna, faks makinelerine ve evrensel televiz- yonlara doğru gelişmiş olması nedeni ile evren- sel kültürbırlığinin hızlagelişeceği açıktır. Ve Ja- ponya'nın 1945"ten bu yana askersel yayılmacı- İıktan lıberal demokrasiye doğru olan gelişimi ve Türkiye'nin 1945'ten 1987'ye değin demokrasi- de gösterdığı sağlamlaşma. demokrasinin Batılı uygarlıklar ile sınırlı olmadığını açık olarak gös- termiştir. Halen. demokrasinin dünya çapında gerçek an- lamda kurulmasından önce, yaklaşmakta olan yüzyılın başında. 19I7'de Woodrow VVilson'un belirttıği gibi "Dünyayı demokrasi için daha gü- venilir duruma sokmak amacıvla" önde gelen güçlerin uygun uluslararası bir çerçeve kurulma- sı için bilinçli bir eylemine i\edi gereksinim var- dır. Bu tür bir eylem özellikle. konvansiyonel si- lahlann yayılmasının denetimi için çeşitli önlem- ler içermeli, bölgesel birliği cesaretlendirmeli ve Birleşmiş Milletler'i yeniden yapılandırmahdır. Yüzyılın son yansında, neredeyse tümü endüst- riyel ülkelerden alınan silahlar ile yapılan askeri darbeler ve iç savaşlar Üçüncü Dünya'da demok- rasiye karşı en büyük tehdit olmuştur. Bu neden- le Amerika Birleşik Devletleri ve öteki Avrupalı güçler (a) silah endüstrilerinin çoğunu tecimsel uçaklar, yüksek hızlı demiryollan ve üstün bilgi- sayarlar gibi uygarlık ürünlerine dönüştürmek, (b) kararlaştınlmış bir tarifeye bağlı olarak silah dışsatımlannı gitgide düşürmek ve (c) Çin. Rus- ya ve Kuzey Kore gibi öteki silah satıcılannı, böy- le davrandıklan sürece IMF ve Dünya Bankası olanaklanndan yoksun bırakılmak gibi cezalar uygulamak yolu ile bu plana katılmaya zorlamak konulannda anlaşmaya varmalıdırlar. Yüzyılın son yansında, neredeyse tümü endüsrriyel ülkelerden alınan silahlar ile yapılan askeri darbeler ve iç savaşlar Üçüncü Dünya'da demokrasiye karşı en büyük tehdit olmuştur. Bu nedenle ABD ve öteki Avrupalı güçler silah endüstrilerinin çoğunu tecimsel uçaklar, yüksek hızlı demiryollan ve üstün bilgisayarlar gibi uygarlık ürünlerine dönüştürmek ve silah dışsatımını azaltmak zorundadır. Eski komünist ülkelere ve Üçüncü Dünya böl- gelerine yardım yapılması sırasında. yardımda bulunan ülkeler savaş sonrası ABD ekonomik yar- dımının dağıtımını yardımı alacak olan Avrupalı ülkeler ile karşılıklı vanlacak anlaşmalara bırakan ve böylece önde 6 ve daha sonra on iki demokra- tik ülkenin oluşturduğu ve Av rupa Topluluğu ola- rak ortaya çıkan yerel bırlık ıçın çok önemlı itici bir güç yaratan 'Marshall Planı'( 1947-52) mode- linruygulamalıdırlar. Sonuç olarak. önde gelen demokratik ülkeler. karmaş.ık olan bürokrasısini daha basit duruma getirerek; birçok banşı koruma görevlerinde kul- lanılmak üzere önceden »aptanmış ve iyi eğitilmiş askeri güçler sağlayarak: BM'yi kronik duruma gelmiş mali bunalımlannı çözmek için IMF ve Dünya Bankası ile daha sıkı ilişki içine sokarak veGenel Kurul veGüvenlik Konseyi'nı alt komi- teler ve bölgesel örgütlerde (örneğın Kuzey Ame- rika. Güney Amerika. Avrupa. Ortadoğu, eski Sovyetler Birliği, Doğu Asya, Güney Asya ve Sahraaltı Afrika gibi) ve üst komisyonlarda bü- tün uluslann temsıl edıleceğı bir duruma getire- rek Birleşmiş Milletler'i güçlendirmek için plan- larj>eliştirmeliler. Ozet olarak, önümüzde bulunan bütün bu gö- revler karşısında. komünizmin çöküşünün bizle- ri insanlık tarihinin gerçek başlangıcına getirdi- ğini söyleyebilirim. YARIN: Eski Federal Almanya Ekonomik fşler Bakanı Egon Bahr Y A Y I N H A K K I C u m h U h y e f ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z YAYLADAĞIKADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1986/232 KararNo:1993 2 Davaa Hayrettin Özer tarafından davalı Fatma Özer. Selahattin Özer, Nazife Çınar, Muhanuned Çandır, HalefÇandır. Halıt Çandır, Bahar Çandır, Mustafa Çekirge (Hasibe'nin eşi) aleyhlerine açılan kadastro tespitıne ıtıraz davasının mahkememizde yapılan yargıla- masısonunda verilen 12.03.1993tarihve 1986 232esas, 1993'2karar sayıb ilam ile verilen davanınreddinedair karar, davalılardan Hasibe Çekirge, mirasçısı Yayladağı ilçesi Çakı Köyü'nde nüfusa kayıtlı Mustafa Çekirgç, Yayladağı ilçesi Karaköse Köyü'nde ıkamet et- mekte iken Antakya iljne gittiği ve kesın adresi bilinmediğinden, tüm araraalara rağmen adresi meçhul olduğundan gıyabında veri- len bu karann tirajı yüksek gazetelerden birinde >ayımlanmak sure- tiyle ilanen tebliğine karar verilmişür. Karann ve temyiz dıiekçesinin tirajı büyük gazeteierden birinde yayımlanmasından 15 gün sonra tebliğ edilmış sayılacağı hususu ila- nen tebliğ olunur. 21.09.1994 Basın: 36540 tLAN T.C. LAPSEKİ SİlLH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1994,109 Hâkim: Nesrin Kaya 26052 Kâtip: İ. Hakkı Gökçeler 583 Davacı Hayrettin Köseoğlu tarafından davahlar Kamil Şimşek. Ismail Doğa, Ismet Bayar, Mahmut Yılmaz ve Fadime Şimşek ak>- hıne açılan ortaklığın giderilmesi davasının yapılan açık duruşması sonunda: Davalılardan Kamil Şimşek, Fadime Şimşek ve Mahmut Yılmaz'- ın tüm aramalara rağmen teblıgata yarar açık adresleri tespit edile- mediğinden mahkememizde ilanen tebhğıne karar verilmiş olup. Duruşma günü olan 8.11.1994 günii saat 9.30'da belli edilen gün ve saatte mahkememizde haar bulunmalan veya bir vekil tarafından temsil edılmeleri. edilmedikleri takdirde tahkikaün ve yargılamanın yokluklannda devam edeceği ve hüküm venleceği ihtar olunur. (HUMK'nin 213, 377. mad.) Basın: 51234 DİYARBAKIR 2. AŞLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1994 230 Davaa Mehmet Ka>a vekili tarafından davalı Mehmet Akyüz aleyhine mahkememize açılan tazminat davasının yapılan açık yargı- laması sırasında verilen ara karan gereğince; Davalı Mehmet Akyüz'ün, Hava Lojmanlan Site 1. Blok 13, No: 6 Diyarbakır adresıne çıkanlan tebligatın bilaıkmal ıade edildiği gibi emniyetçe yaptınlan soruşturma neticesinde teblıgata yarar adresi tespit edüemediğinden, dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar veril- miştir. Karar gereğince: yukanda adresi yazılı davalı Mehmet Akyüz"ün duruşmanın bırakıldığı 27.10.1994 günü saat 09.00'da, duruşmada bızzat hazır bulunması veya kendisıni bir vekılle temsil ettirmesi, du- ruşmaya gelmedığinde ve dava ile ilgili ıbraz etmek ıstediği belgelen duruşma gününe kadar göndermesi \eya getirip ibrazetmesi, gelme- diği gibi kendisini bir vekille de temsil ettirmedıği takdirde. yargıla- may a yokluğunda devam edileceğı ve karar verileceği keyfıyeti dave- tiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebbğ olunur. 19.09.1994 Basın: 51240 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ DSP'li Bayanın Çığlığı: (2) Maske... DSP'li Bayan Ann Yüzbaşıoğlu Namal'ın anlattıklannın bugün ikinci bölümünü vereceğım. Ann'ın mektubu, birçığlık gibi geldi bana. ŞHP'lilerin, CHP'lilerin akın akın DSP'ye koşturduklan, "cici mama" aradıklan bir sırada, bir aydın kişinin uyanlan çok ilginçti. Şöyle diyor Istanbul'dan yazdığı mektubunda Ann Yüzbaşıoğlu Namal: "27 Mart yerel seçimleri ile ilgili adaylığa başvuru tarihi belirienmeden, Ecevrt, Bayrampaşa_ Belediyesi'nde, kendisine verilen brifingde Necdet Özkan'/, Istanbul Anakent Belediye Başkanı olarakgörmek istediğini ilan etü. Bu seçımde Refah 'la güreş tutulacaktı. Parti içinden çıkacak adayları tanıyordum, onlarla başarı sağlanması mümkün değildi. Üyelerden gelen yoğun destek bu gözlemime eklenince (Bayrampaşa Belediye Başkanlığı'na) adaylığımı koydum. Orgütün ağırlıklı olarak desteğini aldım. Refah Partisi'nin yükselen potansiyeline karşı diğer parti tabanlarında bile adaylığıma sıcak bakılıyor, üstü örtülü destek vaat ediyoriardı. öğrencilik yıllanmdan bu yana izlediğim tutariı çizgi adaylık mücadelemde pek çok desteği bana sundu. Dernekler, meslekodalan, sendikalaradaylığıma açıkdestek verdiler. Bu desteği, aday oluşumun nedenini bızzat açıklamak için Ankara'ya, Genel Merkez'imize koştuk. Saatlerce bekletildik ve görüşülmedi bizimle. Genel Merkez bomboştu. Sekreter, 'Gidelim mi?" sorumuza da 'KaJahm mı, görüşülecek rc\\Tsorumuza da yanıt veremiyordu. örgütle biriikte, adaylığımın kesinleşmesini an meselesi ve zorunluluk olarak görürken, ilçe örgütünün önünde, onlann baskısıyla aday olmayacağına şeref sözü veren ilkokul metunu Belediye Başkan Yardımcısı döneminde ailesinin trilyonluk imar problemi olan arsasının sorunlannı çözen zengin tüccar Y.A., adaylık başvurusunun bitimine yanm saat kala dilekçe vererek aday oldu. Genel Merkez, adaylığını kesinleştirdi. Belediye Başkanı ve 27 Mart seçimlerinde Istanbul Anakent Belediye Başkan adayı olan Necdet özkan; -milletvekili kardeşi ve şahsı..- - Özkanlar"sız Bayrampaşa kazanılmaz... mesajını vermek için bile bile en zayıf adayın kesinlik kazanmasına destek verdi. örgüt, bu adayla içi kan ağlayarak seçime gitti; bugün Bayrampaşa Belediyesi Refah 'ın! Son yerel seçımde, DSP 'de aday belirienmeşi son derece antidemokratik, tüzük dışı şartlarda yaşandı. 'Örgüt görüşü alınarak merkez yoklaması' dendi; insanlara aday olmaları için fonvlar dağıtıldı; adaylık bağışlan toplandı, ardından isimler örgütlere danışılmaksızın tepeden beliriendi. Bu sancılı süreçte çektiğimiz acılann yankısı başında yer aldı. Genel Merkez 'ın emriyle ilçelerde örgüt toplantılan yasaklandı. Seçim yenilgileri ile ilgili değerlendirme yapılmasına izin verilmedi. Zaman bu üzüntüyle geçerken Istanbul il yönetimine hepimizi dehşete düşüren bir atama yapıldı. 27 Mart'ta, Şişli'den aday gösterilen siyasetin rüzgargülü, rantçılığıyla tanınan, delege gözü çtkartmaya azmettirmekle maruf, SHP'den ihraç, partimize adaylık kopararak katılmış Mustafa Sangül // yönetimindeydi. Başında, devlete 17 milyar vergi borcu olduğu iddia edilen Beşiktaş Yıldız Dershaneleri sahibi Muzaffer Yaşaryönetimdeydi. Ağıriıklı olarakpartiye çok yeni katılmış isimler, yani 'iyi gün dostlan' Yönetim Kurulu 'nda yer alıyordu. Atama yönetim, oluşumunu ilçe örgütlerinin görüşüne sunmadan 20 gün içinde aynı yapılanmayla seçime gideceklerini, GenelMeri<ez'ce tercih edildikleriniilan ettiler duyurularla. Seçkinliklerini, para güçlerini kullanarak, partide üst düzeyde yakınlıklar kurmuşlar, bu yetkiyi elde etmişlerdi. Haksız konumlarında ısrarlı olmakta hiçbir sak/nca görmüyoriardı; büyük bir pişkinlik içindeydiler. Bizler, demokrasiye yürekten inanan üyeler ise, hiçbir ayncalık yaratmadan ya da kullanmadan tabandan mücadele ile yetkılere ulaşılmasına inananlardık. Ecevit, bizım için güç odaklarına kafa tutabilmiş, içimizdeki onur, adaletduygulannınsimgesibirisimdi. Bu nedenle, tabanda pek çok üye olarak, tek desteğipara gücü olan bu insanlann idaresine, Genel Merkez'in kongreden 20 gün önce atama yaparakbu insanları empoze edişine, partinin Istanbul gibi bir kentte yanlış ellere teslimine direndik. İkinci bir liste. 'mavi liste' çalışması, örgütün bağnndan kendiliğinden doğdu; gönüllülükle gelişti. 'iyi gün' dostlarının yetkilerle donatılmasına 'hayır' diyorduk. DSP, üyelerinin ayda bir paket sigara parası bağışlanyla zamanında ayakta durmuş, kompradordesteği almayacağını ilan etmişti. Halkın dürüstlüğüne destek verdiği Ecevit, bugün sınırlı sayıda şahsın para gücüyle partisinde gövde gösterisi yapmasına alkış tutuyordu. Bir ay önce; ile atama 'zengin ataması' yapmadan ilçelerimizin' çoğunda kışın sobalar yanmazken, pek çok ilçenin borç yüzünden telefonlan kapalı iken, icraya verilmiş ilçeler varken (Kağıthane, Üsküdar) yeni yönetim 20 gün içinde Hilton 'da il kongresi yapmaya kalkmıştır. DSP'de, Istanbul ilinde 20 gün içinde ne değişmiştir? Partililerin sosyal, ekonomik yapısında hiçbir gelişme, değişme olmamışken, il yönetimine atanan zenginler -ki bunlann çoğu son yerel seçim döneminde partide para güçlerini kullanıp adaylık kopararak tepeden inmişlerdir- önümüzdeki seçimlerdeki adaylıklannı düşünerek kesenin ağzını açmışiardır. Seçildiklerinde, bilgisayariaria donatılmış yeni bir il binası vaat etmişlerdir. Oysa, DSP Tüzüğü der ki: 'Belirli kişilerin veya çevrelerin Parti'de maddi güçleriyle etkinlik sağlamalan önlenir. Partiyi halka yabancılaştıracak etkinliklerden kaçınılır' (S. 98) Belki. 'Bunda yadırganacak ne var, pek çok partide bu böyle...' diyeceksiniz. Ancak DSP, biz programına inananlara ya da halka erdemliliği vaat ediyor, toplumdaki çıfte standart yozlaşmasına karşı mutlak adaleti savunuyor. Ecevit, 'dürüstlük' imajı ile etkisini sürdürüyor. Bu imaj, görüşlerinin de ötesinde etkili oluyor. Maske böyle. Içeride ise. rantçılıklan geldikleri partilerde tescilli Sarıgüller'i baş köşeye buyur ediyor..." BULMACA 1 2 3 4 1 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Göl ve bataklık kıyıla- nnda av kuşlannı çek- mek için kurulan ve altın- da bannılabilecek yeri « olan tuzak... Çabuk dav- ranan, çevik. 2/ Bir tica- 4 ret senedinin üzerine ya- 5 zılan kefıllik... Pembe renkli şarap. 3/ Seryum 6 elementinin simgesi... -. Tevfik Fikret'in, şimdi müze olarak kullanılan evi. 4/ Voznesenskiy'in bir şür kitabı... Etek ucu- na doğru genişleyen giysi. 5/ Padi- şah muhafızlığını yapan asker sını- fi. 6/ Banndırma... Eli açık, cö- mert, yiğit. 7/ Arsız, şırnaşık... Yemek. 8/ Telli balıkçıl... Çevik bir köpek cinsi. 9/ Okyanusya halklannın erkeklik ve bereket tannsı... Atıf Ydmaz'ın bir fılmi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ "Dost, metres" anlamında argo sözcük... Halojenler grubunun dördüncü ametali olan yalın cisim. 2/ Muşmulaya benzer bir meyve... "Avâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal /... kalan şu kubbede bir hoş sadâ imiş." 3/ Su... Başka- sının sırtından geçinen kimse. 4/ Bir göz rengi... Denizayısı da denilen bir fok cinsi. 5/ Sırtta taşınan yük. 6/ Yelkenli gemilerde direklere çıkılması için verilen komut... Soyundan gelinen kim- se. 7/ Bükerek germek için iki kat edilmiş bir ipin ucuna geçiri- len tahta parçası... Isim. 8/ Ağırlama... Yargı. 9/ Hayvan ve insanlarda asalak olarak yaşayan bir böcek... Bektaşi dervişi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear