Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 1994 PAZARTESİ
HABERLER
Hepimiziçinvarsa da
yoksa daAvrupa
1VA r. Cruyff, nedersiniz,
Suat Avrupa'da da aynayabi-
lirmi?'
Anımsanacağı gıbı. Galata-
saray, 1993 yılında Manchester
Untted'ı eleyerek Avrupa Şam-
pıyon KuluplerLıgı'ne gırmeyı
basarmış ve ılk maçında. bera-
bere kaldığı unlu Barcelona'va
sözcugün tam anlamıyla kök
söktürmuştü Istanbul'da
Işte, o maçtan sonra. bır gaze-
tecımız. Barcelona Teknık Dı-
rektoru Johan CruyfTa,
- Ne dersiniz, Mr. CnıyfF, Ga-
latasara>lı Suat Avrupa'da top koştıırabilir mi siz-
cede?dıye sormuş, sankı "Haydûşimdidekonuş
bakahmşunankAvnıpalı'"dermışg]bı. ımalı ıma-
h
Gene kendısının yazdığına gore,
- Anlayamadım? demış Cruyff şaşkın şaşkın
Niçin oynayamasın ki? Burası Avrupa değil mi?
Zaten hiirAvrupa takımında futbol o> namıyor mu
ki?
Gerçekten, bır futbol takımımız A\ rupa Şam-
pıyon Kulupler Lıgı'nde oynama hakkını da ka-
zansa, Avrupalı olduğumuza gene de ınanamı>or
muyduk ne0
Oysa, nasıl yadsıyabılınz Allah aşkına, hepımız
ıçın varsa da yoksa da Avrupa'dır Orneğın. kız-
lanmızın Avrupa gûzelı seçıle-
bılmesı ıçın, sanatçılanmızın bır
Avrupalıca begenılmesı ıçın, bır
Avrupalının, bızı de Avrupalı
sayması ıçın can atanz Amacı-
mız Avrupa şampıyonu olmak-
tır gureşte de, karatede de
Ote yandan, Asyalı oldugu-
muzun olur olmaz soylenılme-
sınden. hatta anımsatılmasından
hoşlandığımızı soyleyebılme-
mi7 de olanaksızdır galıba
Ama ılgınçtır, hem Avrupalı
sayılabılmek ıçın bunca can at-
tığımız, hem de Asyalıgımızın
anımsatılmasından bıle bunca
hoşlanmadığımız halde. kendı-
mıze Asyalı ad ve soyadı alma
konusunda da sankı yanş halın-
deyızdır bırbınmızle
Gerçekten, 6-7 yuzyıl önce
geldığımız bu topraklar uzenn-
de Avrupa'nın da neredeys>e ya-
rısını ıçıne alan. dünyanın en
uzun omurlu ımparatorluklann-
dan bınnı kurmuş oldugumuz,
yanı en az 6 yuzyıldır bfr ayagı-
mız sureklı Avrupa'da bulundu-
ğu halde, gorduğumuz kadan>-
la ne Avrupalılar bızı Avrupalı
sayıyorlardı haia. ne de kendı-
mız Avrupalılaştığımıza yurek-
ten ınandığımızı söyleyebılıyor-
duk
Acaba nıçın
9
Bunca yıldır Avrupa'da yaşa-
dığımız veya bır ayağımız Av ru-
pa'da olduğu halde, Avrupalıla-
şabıldığımızden kendımız de
hala kuşkalandığımıza gore, Av-
rupaklık, Avrupanlaşmak dedı-
ğımız bu şe> de, salt coğrafyay-
la ılgılı bır kavram değıldı oy-
leyse Ustelık, o şımank Avru-
palılaragore. bırOrtadoğu ülke-
sı olan Jsraıl de Avrupalıydı bıl-
dığımız kadanyla Dolayısıyja.
nasıl bır şeydr acaba bu Avrupa-
lılaşmak
9
Nasıl Avrupalılaşıla-
bılınıyordu
9
Veya, bunca ıstedığımız hal-
de, bız nıçın bunca uzun bır su-
rede bır turlu Avrupalı laşama-
mıştık acaba
9
Ah şu biz
göçebeler
DEMİRTAŞ
CEYHUN
LJrneğin, kızlarımızın Avrupa
güzeli seçilebilmesi için,
sanatçılanmızın birAvrupalıca
beğenilmesi için, bir Avrupalının, bizi
de Avrupalı sayması için can atanz.
Amacımız Avrupa şampiyonu
olmaktırgüreşte de, karatede de...
adamlanndan bın de, bızce hıç kuşku yok kı, Karl
Marx'tır Nıtekım, Marx'ın, "Türkiye Üzerine"
adıyla Turkçe yayımlanmış kıtabını Atilla Tokat-
lı ıle bırlıkte dılımıze aktaran Selahattin Hilav'ın,
aynı kıtaba yazdığı önsozde belırttıgıne gore.
Marx, Doğulu toplumlann bu farklı yapılannı da-
ha ıy ı kav rayabılmek ıçın "Hayatınınsonyıllann-
da Rusçanın yanı sıra Türkçede oğrenmiş"iır
Marv. Dogulu toplumlarla ılgılı bu saptaması-
na, daha sonrakı çalışmalannda da yer vermıştır
Orneğın, 1855-1859 yıllan arasında yazdıgı tah-
mın edılen "Kapitaüzm Öncesi L'rerim Biçimle-
ri" adlı kıtabının onsozunde, bu toplumlardakı
uretım bıçımı ve ılışkılennı de "AsyaTipi Lretûn
Bjçimi"dıyeadlandırmıştır Bu konuya Kapıtal'ın
uzennde durma fırsatını bulamadığı, ve Engels'le
mektuplaşmalanndakı bır ıkı değınıden ote kım-
seyle de tartışmadığı bu konu, ılgınçtır, olumun-
den sonra da nerde>se uç çeyrek yüzyıl boyunca
bır daha ele alınmamıştır, her nedense
1965'lerden ıtıbaren. Sovyetler Bırlıgı ve Fran-
sa ıle bırlıkte bızde de aynı anda başlayan unlu
ATÜTtartışmalan ıse, galıba ulkemızde ozellık-
le de Osmanıl donemıyle ılgılı degeriı ve ozgun
çalışmalaryapılmasına neden olmuşturama, gor-
duğumuz kadanyla, ınsanlığın bu konudakı bıl-
gısıne herhangı bıryenı boyut kazandınlamamış-
tır bızce, ne yazık kı
Oysa, yuzyıllardır bu topraklar uzennde yaşa-
mamıza ve bır ayağımızın sureklı Avrupa'da bu-
IGerçekten Asyatik bir
toplum muyuz yoksa?
Yoksa, gerçekten Avrupalı bır
toplum değıldık de. Marksıstle-
nn one surduklen gıbı Doğulu
(Asyatık) bır toplum muyduk9
Ayn bır toplumsal kategonye mı
tabıydık9
A\ rupalılaşabılmemı-
zı engelleyen şey de. bu Doğu-
lu toplumsal vapımızdan mı
kaynaklanıyordu yanı9
Dogrusu, burada hemen belırtmek ıstenz kı,
Batılıîardan farklı bır toplumsal yapıya sahıp ol-
duğumuz gerçeğını de, bızce, ılk sezen. ılgınçtır
gene Batılı bır bılım adamı, Marksızmın kurucu-
su Karl Marı olmuştur
Anımsanacağı gıbı. Karl Mart, 1849 yılından
ıtıbaren. aşagı yukan on yıl boyunca. Amenka'da
yayımlanan ve 200 bını aşkın tırajıyla o gunlerde
dünyanın en buyuk gazetesı olması gereken ı\ew
York Tribune'de haftalık yorumlar yazmıştır Bu
yazılann buyuk bır kısmı da. Asya'dakı polıtık
olaylarla, yanı Doğulu toplumlar ve ozellıkle de
Osmaniı İmparatorluğu'yla ılgılıdır Doğulu top-
lumlarla ılgılı bu yazılar da. daha sonra "Eastern
Puestion" başlığı altında kıtap halınde yayımlan-
mıştır Bu yazılardan Turkıye ıle ılgılı olanlan.
1966 yılında "Türkiye Üzerine" adıyla dılımıze
de çevnlmıştır
Işte, New York Tnbune'e yazdığı bu yorumlar
sırasında yakından ılgılenmek zorunda kaldığı
Doğulu toplumlann. gerçekte Batılı toplumlar-
dan farklı bır toplumsal kategon oluşturmalan
gerektığı gerçeğını, Karl Mar\, dehasına yaraşır
bırbılımsel sezgıylekavramış\e 1853 yılında en
yakın çalışma arkadaşı Engels'e gonderdığı bır
mektupta, Doğulu toplumlarda oz.el toprak mul-
kıyetı hakkının olmamasını da bu Asyatık toplum-
lann ana oğelennden bın şeklınde değerlendıre-
rek, "Doğu cennetinin gerçek anahtan işte bura-
dadır belki de" dıye yaımıştır
Doğulu toplumlara, ozellıkle de Osmaniı Im-
paratorluğu'na, art nıyetlı bır onyargıyla degıl.
bılımsel bır durûstlukle yaklaşan ılk Batılı bılım
Miyazi Berkes'in yazdığına göre Namık KemaJ ile Karl \larx Londra'da uç >ıl a> nı sokakta birbirinden birkaç blok ötedeki evlerde
oturmalanna karşın, ne ilginçrir ki ne Karl Marv'ın Naınık Kemalden haberi olmuştur, ne de KemaTin Marx'tan.
uçüncu cıldınde de yer vermıştır Yanı
u
Mar\'a
göre, hepsi de ilkel toplumun parçalanmasından
sonra ortava çtkan, uç turlu, antik. Germanik \e
As\atik mulkiyet şekii vardır."
Âma ılgınçtır IVlara'ın Doğulu toplumlarla ıl-
gılı bu sa\ lannı ıçeren çalışmalan "Ekonomi Po-
litiğin Eleştirisine Katkı". "Kapitali/m Öncesi
Uretim Bjçimleri'" ve "Kapftal"ın uçuncu cıldı
de. ancak ölümunden sonra yayımlanabılmıştır
artık her nedense
Hatta, bu kavramı en tutarlı ve sıstemlı bır bı-
çjmde ele alıp ınceleyen çalışması "Kapitalizm
Öncesi Üretim Biçimleri" adlı kıtabı. olumunden
de tam 56 yıl sonra, ancak 1939'da, ılk kez Sov-
yetler Bırlığı'nde basılmıştır
ITürkteriı 1920 den sonraki tariM
komünizmle uğraşmakia geçti...
Fakat, kıtabın Sovyetler Bırlığı'nde yayımlan-
ması bıle, konunun. hıçolmazsa Marksıstler ara-
sındakı tartışma gundemıne gırmesını, gene de
sağlayamarnıştır Ganptır kı. kıtap da zaten Sov-
yetler Bırlığı'nde Rusça değıl, Almanca basılmış-
tır Batılı Marksıstlenn. bu konunun farkına va-
rabılmelen ıse ancak. soz konusu kıtabın 1964 yı-
lında tngılızceye çevnlerek yayımlanmasından
sonra olmuştur Aynı yıl. Fransız Maurice Gode-
lier'nın "As>aTipil retinıTarzı"(\TÜT)adlı un-
lu yazısının yayımlanmasından sonra ıse nere-
deyse butun Batılı Marksıst aydınlann katıldığı
buyuk bır tartışma başlamıştır bu konuda
Gorulduğu gıbı, Manc'ın. sağlığında yenıden
bu korkunç "korku"belırlemıştır
denılse yendır yanı Orneğın, bu
korkuyla kah Sovyetlerle aniaş-
maya çalışmışızdır, kah Alman-
larla gızlı anlaşmalar ımzalamı-
şızdır, kah Ingılızlere koşmuşuz-
dur Salt bu korku yuzunden NA-
TO'ya bır an once gırebılmek
ıçın, neler vermemışızdır neler,
Amenkalılara Öyle kı, Uçuncü
Cumhurbaşkanımız Celal Bayar,
"Bu kış komunizmgeliyor!" gıbı-
sınden vecız uyanlarda bıle bu-
lunmuştur halkımıza bu korku
yuzunden
Oysa, bız komünızmden bunca
korkarken, Balkanlar'dakı, Kafkaslar'dakı ve Or-
taAsya'dakısoydaslanmızda, ılgınçtır, aynı gun-
lerde ansızın komunıst olmuşlardır bırer bırer
Gerçı, Sovyet vatandaşlığının komunıst sayıl-
mak ıçın yeterlı bır kanıt olmadığı, daha sonrakı
yıllarda butun çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır Ama
gene de, bu ınsanlar komunıst kımlığı taşımışlar-
dır tam uç çeyrek yuzyıl boyunca, unutmayalım
kı
Yanı, gerek Marx'a, gerekse Marksızme sırt
çevırerek toplumsal yapımızı ve kımlığımızı ger-
çek yuzüyle tanıyabılmemız, galıba gerçekten
olanaksızdır. gorulduğu kadanyla
Fakat ılgınçtır, Mam'ın bızımle ta XIX yuz-
yılın ortasında, bunca yakından ılgılenmesıne kar-
şın, bız 1920'lere kadar. ne
Marx"a donup bakmışızdır şoy-
le bıralıcı gozle, bu Marksızm-
le ılgılenmışızdır bırazcık ol-
sun yakınından Aydınlanmı-
zın bıle Marx'tan, Marksızm-
den habennın oldugunu soyle-
yebılmemız, gerçekten zordur
doğnısu, gorduğumuz kadany-
la
Orneğın, Karl Marx'ın, En-
gels'le bırlıkte hazırlayıp ya-
yımladıkları "Manifesto" yu-
zunden Almanya'dan kaçmak
zorunda kaldığı ve Köln'den
Pans'egelıpyerleştıgı 1849 > ı-
lında. ılk oyun >azanmız olan
genç ozan Şinasi de. Tanzı-
mat'ın sahıbı Mustafa ReşJtPa-,
şatarafından.
u
ulum-u iktisadi-
>e ve maüye" okuması ıçın Pa-
ns'egondenlmıştır Yanı. Karl
Marx'la aynı yıllarda Pans'te
yaşamışlardır ve Manıfesto,
butun dunya aydın kamuoyunu
allak bullak etmektedır Fakat,
Sınası'nın yazdıklarında. ne
Manc'tan. ne de Manıfesto'dan
habennın oldugunu gosterır
şuncacık bır ışaret vardır
Gene, Genç OsmanlılarDer-
neğı uyesı unlu ozanlanmız
Namık Kemal ve Ziya Paşa ıle
bırlıkte AliSuavide İ867yılın-
da lstanbulîdan Pans'e kaçmak
zorunda kalmışlardır Kısa bır
süre sonra Pans'ten Londra'ya
geçen bu üç Genç Osmaniı,
orada da 31 Ağustos I867'de
Muhbir adında bır de gazete çı-
karmışlardır
IGenç Osmailılar
yurtdifına kaçıyor
Bılındığı gıbı, bu Genç Os-
manlılar, mutlakıyetçı yönetı-
me karşı meşrutıyetçı bırduzen
kurabılmek ıçın savaşım ver-
dıklennden, ulkelennden kaç-
mak zorunda kalmışlardır Ya-
nı, her uçu de. hıç kuşku yok kı,
çok lyı eğıtım gormuş. Do-
ğu'yu olduğu kadar Batı'yı da
lyı bıien ve Arapça, Farsça,
Fransızca gıbı en ez uç yaban-
cı dılı lyı konuşan a>dın İcışıler-
dır Hatta. Namık Kemal'ın. kı-
mı kaynaklarda Londra'da Fan-
ton adlı bır Ingılızden hukuk
derslen aldığı da sa\ landığına
gore, lngılızceyı de oğrenmış
olsa gerektır
Öte yandan, Karl Marx da,
gene düşüncelennden dolayı bu
kez Pans'ten de sürulmuş,
1849'dan ben Londra'da yaşa-
lunmasına karşın, ustelık bunca ıstedığımız hal- maktadır 1883'e kadar, ölunceye dek de Lond-
de hala. bır turlu Avrupalılaşamamış olmamızın
sırn da acaba bu kavramda mı gızlıdır. kım bılır1
Doğrusu, toplumsal kımlığımızı ve bugunku
konumumuzu sağlıklı bır bıçımde kavrayabılme-
mız. bızce, Marx'ın bu savı uzennde cıddı olarak
durmamızı zorunlu kılmaktadır galıba
Ama burada hemen şunu da belırtelım kı
Marksızm, bızı toplumsal yapımızın çozumlen-
mesı açısından bu kuramsal savı dolayısıyla da
boylesıne yakından ılgılendırmemektedır sade-
ce
Çunku, unutmayalım kı, Bınncı Dünya Sava-
şı'nın bızler ıçın yıkımlı o zor gunlennde, hemen
yanı başımızda bırden patlayan 1917 Ekım Dev-
nmı dolayısıyla Marksızm, gerek bız Anadolu
Turklennın, gerekse Balkanlardakı, Kafkas-
lar'dakı ve Orta Asya'dakı soydaşlanmızın, ozel-
lıkle 192O'!erden sonrakı yazgısı uzennde son de-
rece onemlı rolleroynamıştır
Gerçekten de, bız Turklenn 1920'lerden son-
rakı tanhı, sureklı "komünistler'' ve "komünizm-
le" uğraşmakla geçmıştır denılse, doğrusu pek de
abartılmış sayılmasa gerektır galıba
Omeğın, Sovyet Rusya'nın, Turkıye Cumhun-
yet'nın kuruluşu sırasındakı o gerek manevı, ge-
rekse para ve sılah yardımı şeklındekı maddı des-
teğının yazgımızı belırleyıcı nıtelıktekı rolunu
yadsıyabılmenın elbette olanağı yoktur
Ama butun bunlara karşın, gene 1920'lerden ıtı-
baren, dehşetlı de tedırgın olmuşuzdur komü-
nızmden Sureklı korkmuşuzdur Neredeyse
1920'lerden ta 1990'lara kadar bütun polıtıkala- . ._ı_ ı_-
nmızı, tanhımızde bır benzen daha bulunmayan YSPIK M SOSyaİStîf?IİZ IŞtiPakÇİ HHlîlİ
ra'dan aynlmamıştır
Niyazi Berkes'in yazdığına gore de, Namık Ke-
mal ıle Karl Marx, Londra'da aynı sokakta otur-
muşlardır Ama, neredeyse tam uç yıl boyunca
aynı sokakta, bırbırlennden bırkaç blok otedeev-
lerde oturduklan halde. ılgınçtır. ne Karl Manc'ın
Namık Kemal'den haben olmuştur, ne de Namık
Kemal'ın Karl Manc'tan
Oysa, Karl Manc'ın unlu yapıtı Kapitarın bı-
nncı cıldı ıle Namık Kemal'ın gazetesı Muhbir,
Londra'da aynı gunlerde yayımlanmışlardır Ama,
Karl Manc'ın Muhbır'den haben olmadığı gıbı,
Namık Kemal'ın de KapıtaPden kesınlıkle habe-
n yoktur
IEngete'in manjfestosınu Ermerace
yayımama girtşimi...
Ama, Engels'ın, Manıfesto'nun 1888 yılında
yayımlanmış Ingılızce çevınsme yazdığı onsoz-
den ogrendığımıze göre, ote yandan, Ermenıler,
Istanbul'da neredeyse aynı gunlerde Manıfes-
to'nun Ermenıce çevınsını yayımlatmak uzere
bırtakım gınşımlerde bulunmuşlardır
Engels'ın, Manıfesto'nun ingılızce çevınsme
yazdığı 30 Ocak 1888 tanhlı bu onsozunde belırt-
tıgıgıbı. Istanbul'da bırmatbaa 1887yılında, Ma-
nıfesto'nun Ermenıce çevınsını. "Marx'ın adını
taşıyan bir kitabı vavımlamaktan korktuğu için
basamavacağını söyleyerek mi geri çevirmiştir"
acaba gerçekten9
BİZ BtZE
ERDAL ATABEK
Kişilikli Birey
Yetiştipmeyince...
Chris Argis, bır "orgutseldavranış" teonsyenı. insan kı-
şılığının gelışımını "olgunlaşma/olgunlaşmama"^eksenın-
de incelıyor Bu eksende "7 boyut" adını verdığı bırolçüt
demetı var Kışılık Olgunlaşmamış Olgunlaşmış Pasrflık,
Aktrflık bağımlılık bağımsızlık sınıriı davranış, Davranış zen-
gınlığı, Yuzeysel ılgıler, Derın ılgıler Kısa surelı bakış, Uzun
surelı bakış, Bırıne bağlılık, Bağlı olmamak, Kendını fark
etme, Kendını fark etmeme ve eksıklığı denetleme
Bu olçutlere gore "olgunlaşmış kışılık" sahıbı olan ınsan
"bırey olma" surecını başanyla tamamlamıştır Bu ınsan
artık "kendı aklıyla" hareket edebılır, "kendı kararianm"
"bağımsız davranış ıçınde" verebılır "Bırey olmuştur" ve
aklın egemenlığıne açıktır Ozgurduşunebılır, başkalanta-
rafından kullanılamaz, "bılınçlı ınsan "olmak ıçın gereklı kı-
şılık donanımına sahıp olmuştur
"Bırey olmak", toplumumuzda sıkça kanştınldığı gibi
"bencıl olmak" değıldır "Bencıllık", benmerkezcı olmak-
tır, her şeyı kendı çıkarı oncellığınde gormektır Oysa "bı-
rey olmak", kendı hakkını almayı bılmek, başkasının hak-
kını da kabul etmek demektır "Bırey olmak"gene yanltş
bılındığı gıbı "toplumcu olmak" tavrının karşıtı değıldır.
Tam tersıne, bırey olamayanlar gerçekte toplumcu da ola-
mazlar, onlann toplumcu olmak sandıklan şey, bır akıma
bılınçsızce katılıp suruklenmektır.
Gelelım Argıs'ın "olgunlaşmamış kışılık" tanımına "Pa-
sıf, bağımlı, bıldığı bırkaç davranışı yıneleyıp duran, yü-
zeysel ılgılerie çevreye bakan kısa-surelı duşunen, bınne
bağlı olmazsa rahat etmeyen, kendının farkında olmayan"
kışıye bakınca, bızım kulturumuzun tam da aradığı ınsan
tıpını gormuyor muyuz"7
Aılenın "uslu, maşallah pek ter-
bıyelı, buyüklennın sozunden çıkmaz'dtye çok sevdığı ço-
cukturbu Okulagıdınce "oğretmenıngozunegırmekıçın
çırpınan, maşallah pek çalışkan, buyüklennın bır dedığı-
nı ıkı etmeyen oğrencı" olacaktır Okulu bıtınce erkekse
askerlığını de yapıp, kızsa kısmetını bekleyıp aılesının hoş-
nut olacağı bınyle evlenecektır Seneye maşallah nurtopu
gıbı bır eviatlan olup, analannın babalannın bekledığı mürüv-
vetı onlara tattıracaktır Kızımız evını sılıp supurup bebe-
ğını buyuturken oğlumuz da ışıne hayırlısıyla gıdıp gele-
cek, devlet buyüklennın ne>er duşunduğunu ızleyıp kade-
nnı anlamaya çalışacaktır Ege ıçın her an savaşa hazır ola-
cak.bolucu terorıstlere çok kızdığı ıçın Kurt koylennın ya-
kılışını çok doğru bulacak, bunların lafını edenlenn de hap-
se atılıp sonra da asılmasını ısteyecektır Arasıra hayatın
da pek pahalılaştığını duşünecek ama yılbaşında zam ala-
cağını duşunup "gene de çok şukur" dıyecektır, hıç de-
ğılse ışının olduğuna ıçınden sevınecektır.
• • •
"Denetleyemedığın guç senı denetler" Sosyal psıko-
lojının bu pek bılınmeyen kuralı toplumsal ılışkılerın de be-
lırleyıcısıdır "Devletını denetleyemeyen bırey, kendı dev-
letı tarafından denetlenır" Turkıye'de yaşanan "devlet-bı-
reyılışkısı modelı" de budur Bıreyler devlet tarafından de-
netlenır, hayatları devlet tarafından duzenlenır Insanlar
bundan pek hoşnut olurlar, sadece devlete "daha lyı de-
netleyemedığı ıçın" kızarlar Çunku kendılennm kendını
denetleme guçlen yoktur Kendılerını denetleyemedıklen
gıbı toplumu denetlemenın de kendı gorevlerı oldugunu
bılmezler, hele devletı denetlemek, zınhar suç olur Onun
ıçın de devletın kendılennı denetlemesını ısterler, kendıle-
nne ış bulmasını ısterler kendılenne maaş vermesını ıster-
ler Oysa "devlet yapsın "dedıklerı her şey kendı elıyle ya-
pılmaktadır, kendı cebınden verılmektedır Devtetın gucu
kendısıdır ama "olgunlaşmamış kışılık" bunun farkında
değıldır
Turkıye'de demokrasın.n olmamasının temel nedenle-
nnden bınsı, "olgun kışılıklı bırey" yetıştınlmemesıdır Bı-
lınçlı ınsan yenne "ınançlı ınsan " yetıştırmekle ovunurse-
nız sonunda demokrasıyle değı' otokrasıyle yonetılırsınız.
öyle olunca da koyler de yakılır, cebınızdekı paralar da alı-
nıp deve yapılır Sız sızlanıp durursunuz, bır turlu doğru du-
rust kışılerın devletın başına geçemedığınden yakınır, ıçı-
nızden "adıl bır dıktator" ıstersınız Ne yapalım kı "denet-
leyemedığın guç senı denetler"
Refahlı Şevket Kazan:
Güneydoğu yatirmu
karakoldan ibaret
DİYARBAKIR (Cumhumet)
- Refah Partısı Genel Başkan
Yardımcısı Şevket
Kazan,Guneydoğu'da yaşanan
gerçeklenn Başbakan ÇUJer'ın
soyledıklennın tam tersı
oldugunu sav unarak
"Güneydoğu'va vapılan
yatırımlar karakol ve polis
lojmanuıdan ibaret. Vaşamı
baskı altına alan vatınm
tabiosunu goruyoruz~ dedı
Dıyarbakır'da Halkla Ilışkıler
lcra Komıtesı'nın 3 boige
toplantısına katılan Şevket
Kazan, Çekıç Guç ve
Olağanustü Hal sürelennın
parlamento gundemıne geldığı
zamanlarda, Irak'ta yenı
senaryolar uretıldığını öne
surdu ve "RP olarak bu
senaryolan boşa çıkaracağız"
dıye konuşru Koyden kente
goç eden ınsanlann na>lon
çadırlarda vasadığı bır
donemde bolgeye pahalı toplu
konut ve spor salonlan
yapmanın yatınm
sayılamayacağını belırten
Kazan. Dıyarbakır'ın 700 bın
olan seçmen sayısının bazı ,
vasalarla 200 bıne
duşurulduğunu, buna karşın
RP'nın Guneydoğu'da oylan
silme gorureceğını savladı
Kazan. ruş\et olaylan ıle ılgılı
olarak da şunlan soyledı
U
A\AP donemindeki ve bu
dönemdeki volsuzluklan
tesadufen oğrenıvoruz.
Bankalar ozeUeştirilmek
istenivor. Bunlan özeHeştirmek
millctin menfaarini duşunmek
değildir. Kövlunun bankası
batmıyor, holdıngiere kredi
veren bankalar babyor.
Herkesin yaptığı yanına kar
kalacaktır."
Devlet Bakanı Sümer
Kürtçe parça söyledi
DrYARBAKIR (Cumhuriyet)
- Güneydoğu Gazetecıler
Cemıyetı tarafından
geleneksel olarak her yıl
duzenlenen *
4
yılın başanlı
gazetecileri" yanşmasında
dereceye gırenlere odullen
duzenlenen törenle venldı
Torene katılan Devlet Bakanı
Saiih Sümer ve eskı bakan
Mehmet Kahraman, ses
sanatçısı Kadir İpek'ın
okuduğu Kurtçe parçalara
eşlık ettıler Odul torenının
açılış konuşmasını yapan
GGC Başkanı Nad Sapan,
amaçlannın cemıyetı ayakta
tutmak ve çağdaşİaştırmak
oldugunu belırterek kımsenın
adamı olmadıklannı soyledı
Sapan, "Bizgazeteciliği
uluslararası ve objektif
yapıyoruz. Her habere açığız.
Şartlar ne olursa olsun her
yere gideriz" dedı Daha sonra
başanlı bulunan gazetecılere
odullen dağıtıldı Devlet
Bakanı Salih Sümer, ulke
genel ınde basın mensuplannın
zor şartlar altında gorev
yaptıklannı, bolgedekı basın
mensuplannın hayatlannı
nske atarak en doğru haben
vermeye çalıştıklannı soyledı
Sumer, "BoJgede gazetecilik
yapmak ozveri isriyor. Hiçbir
gazetecinin cezaevine girmesini
istemi.voruz. Basının onundeki
yasaklan kaldıracağız" dıye
konuştu Dıyarbakırlı ses
sanatçısı Kadir Ipek, Kurtçe
ve Turkçe turkulenyle
davetlılen coşturdu İpek'ın
okuduğu "G*>doks" adlı
Kurtçe turkuye Sumer ve
Kahraman da eşlık ettıler