23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK1994 CUMARTESİ' 12 DUNYADAN 1994, Avrupa telekomünikasyon sistemlerinde özelleştirme yılı olacak Tek iletişim ağına doğruCOURRIER 1994 yıb içinde Avnıpa'nın birçok ülkesinde önemli özel- leştirmeler yapılacak. Özellikle telekomünikasyon sektöründe gerçekleştirilecek özelleştirme- ler, büyük topluluklann birleş- mesiyle güçlendirilecek. Özel- leştirme çalışmalannın 1998'e kadar tamamlanıp Âvrupa te- lekomünikasyonunun tama- men açılması bekleniyor. AT&T, Cable&Wirelless, Sprint gjbi yabancı şirketler 1995'e kadar İngiliz telekomü- nikasyon sektörünün yüzde yirmisini ele geçirmeyi umuyor. Danimarka yüzde 93.7'sine sa- hip olduğu ve birçok küçük te- lekomünikasyon şirketinin bir- leşmesiyle oluşan Tele Dan- mark'ın yüzde 49'unu bu yıl içinde satışa çıkaracak. Hollaıv da PTTsi KPN. 1994'te kıs- men özelleşecek. Almanya, De- utsche Telekom'un 1996'da özelleşürilmesini planlıyor. İtalya ve Portekiz telekomüni- kasyon sektörünü özelleştirme- den önce tek bir çatı altında toplayacak. İ Fransa-Almanya ortaklığı Avnıpa'nın telekomünikas- yon sektöründeki iki devi, France Telecom ve Deutsche Telekom bu yıl içinde birçok et- kinüklerini ortalaşa yapmaya başlıyacak. İki devin ortaklaşa bir çalışmaya girmesi hem veri- len hizrnetin iyileşmesine hem de büyük ekonomik katkılan beraberinde getirecek. Bu or- taklığa, Amerikan şirketi AT&Tnin de katılması bekle- niyor. AT&T son birkaç haf- tadır katılmak için çeşitli giri- şimlerde bulundu. Deutsche Telekom'un Yönetim Kurulu Başkanı Hetmut Ricke. AT&T'nin katılımının bir Avrupa PTT'lerlndeözellestlrmeyaygınlasıyor İnailtere CabTe&VVireless, AT&T, Sprint gibi yabana şirketler I995'e kadar pazann yüzde 20'sini elegeçirmeyi amaçlıyor. 1984'de özelleştirilen BT (British Telecom) görüşme ücretlerini düşürüyor. 1997'ye kadarçalışanlannın yansını işten çıkarmak zorunda olan BT yenileme çalışmalanna hız veriyor. Almanya FranceTelecom'la ortaklığa giren Deutsche Telekora'un özelleştirmeye açılması için 1996 tarihi belirlendi. Danimarka Dört a> n bolgesel şırketın bırleşmesıyle oluşan Tele Danmark. 1994'te kısmen özelleşecek. Hollanda KPN (Koninklijke PTT Nederland) 1994'te borsa aracılığıyla kısmen özelleşecek. KPN telekomünikasyonla beraber posta hizmetlerini de özeüeştirecek. Fransa France Telecom, Deutsche Telekom'la bilgi tranferi ve bazı hizmetlerde ortaklaşa çalışmayı öngören bir antlaşma yaptı. İspanya BT. AT&T ve FranceTelecom bılgi bankası sektöründe. Telefonica'yla(İspanyol telekomünikasyon kuruluşu) rekabete girmek için yerel bilgi bankalarına bağlanıyor. Belçika Mobil telefon ağının yüzde 25"inı Pacifıc Telesis'e satma aşamasında olan Belgacom. I Ocak 1994'ten iübaren uluslararası görüşmelerde yüzde 15'e varan indirim veyerel görüşmelerde zam yapılacağını açıkladı. İtalya Birçok kuruluş tarafından verilen telekomünikasyon hizmetleri 1994'te tek birçatı alüna toplanacak vedaha sonra özelleştirilecek. Italyan telekomünikasyonu Amerikan Bell Atlantic şirketiyle ortakçalışmayı amaçlıyor. Portekiz Cç şırket tarafından venlen telecomünikas>on hızmetlen yakında tek çatı altında toplanacak Portugal Telecom adını alacak bu yeni şirket özelleşürüecek. Haritada ülkelerin üzerinde görülen sayılar (l'den 10'a kadar 1 en yüksek, 10'sa en düşûk) özelleştirme derecelerini belirtir. takım zorluklar nedeniyle ger- çekleşmediğini ama görüşmele- rin sürdüğünü belirtiyor. Fransız-Alman ortaklığı. Avrupa telekomünikasvon sektörünü endişelendiriyor. Çünkü bu ortaklık önümüzde- ki yıllarda bugünün güçler den- gesınin bozulacağını ve yeni bir güçler dengesinin prtaya çıka- cağını gösteriyor. Özelleşmenin başlamasıyla eski tekeller. yeni ve güçlü uluslararası gruplarla karşı karşıya kaldı. Genelde devletlerin tekelinde bulunan telekomünikasyon sektörü, ka- pılannı yerli ve yabancı yatı- nmcılarla beraber borsaya da açtı. Bu açılım kimilerini endi- şelendirirken, kimileri için de uluslararası pazarda kalabil- mek için kaçınılmaz bir son. France Telecom'un Başkanı Marcel Roulet Ricke'yle bera- ber düzenlediği basın toplantı- sında ortakhkla ılgılı açıklama- lar yaparken, fınans güçlerinin ve teknik bilgilerin birleşmesi olmadan uluslararası platform- da varlıklannı sürdüremeye- ceklerini belirtti. Roulet'nin tu- tumu. gelecekteki ortaklığın şeklinin tam olarak belirlenme- diğini ama uzun vadede iki ku- ruTuşun birleşmesinin öngörül- mediğini ortaya koyuyor. Bu iki kuruluş uluslararası alanda olmasa bile Avrupa için dev olarak nitelendiriliyor. Bu ortaklığın Paris ve Bonn hükü- metleri tarafından desteklen- mesi. Briiksel tarafından eleştı- rilmesini veya muhalefet edil- mesini önleyecek. Roulet or- taklığın Avrupa BirliğTne giden süreç içinde yer aldığını belirtir- ken, Ricke herşeyin Maastricht düşüncesi içinde gerçekleştiğini sözlerine ekliyor. Avrupa'da tür ortaklıklar ilk kez gerçekleşmiyor. Daha önce Hollanda, İsveç ve İsviçre de benzer ortaklıklara girdi. Aru- pa'da tek bir telekomünikas- yon ağına doğru atılan adımlar ve katılımlar çoğalıyor. Ama her birleşmede veya ortaklıkta mutlaka bir Amerikan şirketi bulunuyor. Örneğin İngiltere'- de, BT (British Telecom) ve Amerikan MCI birleşerek Sy- nocordia ismini aldı. IABD şirketlerinin ortaklığı zorunlu Ricke, Avrupa'daki tüm tele- komünikasyon kuruluşlannın Amerikalılar'la ortakhğa gir- mek zorunda olduğunu, çünkü Atlantik ötesi iletişimin verimli ve kârlı olmasının buna bağlı olduğunu belirtiyor. Ama Amerikan şirketlerinin, örne- ğin AT&T, bu tür ortaklıklara girmesinin bir sorunu da be- raberinde getireceğıne kesin gö- züyle bakıhyor. Çünkü bu dev telekomünikasyon şirketleri sa- dece hizmet ve iletişim ağlannı değil ürünlerini de pazara sok- maya çahşıyor. Küçük şirket- lerden oluşmuş Avrupa teleko- münikasyon ağına dev bir Amerikan şirketinin girmesi tüm Avrupa'ya bir şirketin damga vurmasına neden olabi- lir ve Avrupa'daki hassas den- geyi bozabilir. Franca Telecom ve Deutsche Telekom'un ortaklığı, Avrupa tetekomünikasyonunun gelecegi- ni belirleyecek önemli adımlar- dan birini oluşturmakla bera- ber özelleştirmenın tam anla- mıyla gerçekleşmesi için daha çoİc erken olduğunu da ortaya- koydu. Özelleştirmenın gerçek- leşmesi için Avrupa'nın aşması gereken daha çok engel var. Romanya'nın satnpsizfnveçocuklan • Çavuşesku yönetiminin yanlış politikalannın yol açtığı nüfus artışı, ülkede sokak çocuklannın sayısında da patlamayı getirdi. Adrianna daha yedi yaşı- nda iken, annesi kızını bir arabanın alüna itip, öldürmek istedi. Adrianna'nın babası kanserden ölünce, anne- si çocuğuna bakamayacak du- ruma gelmişti. Adrianna ara- banın altından canlı çıktı ama bir ayağı ne yaak ki kesildi. Hastaneden çıkıp evine döndü- ğünde annesi kendisini tekrar kolundan tutup sokağa attı. Adrianna artık evine dön- mek istemiyor. "Annem eve kö- tû adamlar alıyor" diye konu- şan Adrianna, durumundan şi- kayetçi değil. Hatta konuşur- ken sürekli gülümsüyor. Arka- daşlan da kendisiyle benzer du- rumda olduklanndan Adri- anna "noraıal" olanm sokak- larda, annesiz babasız yaşamak olduğunu sanıyor. Adrianna 10 yıldır Roman- ya'nın Timisoara kentinın so- İcaklannda yaşıyor. Şimdi 17 yaşında. Sokaklarda hoplaya zıplaya gezinerek yiyecek ara- yan küçük bir çocuğa benziyor. Bacağının kesildiği bölgeye es- tetik cerrahi yapılmadığı için, kesilen kemiğin ucu derinin al- tından çok çirkin bir şekilde göze batıyor. 1967 yılında Çavuşesku do- ğum kontrolunu yasaklarken, çocuk aldırmayı serbest bırakü. Sonradan çocuk aldırma konu- suna da kısıtlama getirerek, yal- nızca 5 çocuktan fazlasının al- dınlmasını-serbest bırakü. So- nuçta Romanya'da büyük bir nüfus patlaması yaşandı. Eko- nomik güvenceden yoksun olan bu insanlar son derece kö- tü koşullarda yaşamaya mah- kum oldular. Anneler, baka- mayacaklan çocuklan ya bakı- mevlerine bırakülar, ya da so- kağa attılar. Bazı annelar bü- yük bir umutsuzluğa kapılıp. çocuklannı öldürdüler. Bakı- mevleri kalabahk ve bir çoğu bakımsızhktan işe yaramaz du- rumda. ISokak çocuklarınuı yaşam savaşı Adrianna gibi pek çok çocuk Timisoara sokaklannda yaşam savaşı veriyor. Sokak çocukla- nnın kesin sayısı bilinmiyor. Resmi bir sayım yapılamadı- ğından yaklaşık bir tahminde bulunmak zor. Kentin arka so- kaklannda dağınık olarak ya- şayan çocuklann en genci 6 veya 7 yaşlannda. Çocuklar güne dilenmekle başhyor. "Muncari, Muncari" diye boş midelerini göstererek yemek veya para istiyorlar. Yi- yecek verildiğinde, gülerek "Multo Mesc" diyerek teşekkür ediyorlar. Farelerin ve pisliğin içinde umulmadık bir şekilde nezaket ve kibarhğı da öğreni- yorlar. Çocuklar yoldan gelip geçe- nin verdiği para ile genellikle yapıştıncı alıp kokluyor. Yap- tıklan işin ne denli tehlikeli ol- duğunu bilmelerine karşın, kendilerini yapışüna kokla- maktan alamıyorlar. Bu işi ni- Romanya'nın fare çocuklan için yaşan^dilenmekten ve yaptştıncı koklamaktan ibaret. çin yapüklan sorulduğunda, lüklerde ne bulurlarsa üstlerine lannın bagaj bölümlerinde ge- "açlıktan" yanıünı veriyorlar. Yapışüncı ve tiner koklayıp ka- falan bulanınca, mükellef sof- ralarda nefıs yemekler yedikle- rini hayal ediyorlar. Bu çocuklar gjysi olarak çöp- geçiriyorlar. Kış dahil yılın bü- yük bir kısmında ayakkabısız dolaşıyorlar. Yaz aylannda ha- valar dışanda uyumaya uygun olduğundan, duvar diplerinde, boş vagonlarda, tren istasyon- ceyi geçiriyorlar. Romanya'da kışlar oldukça soğuk. Bazen ısı- nın eksi 20'lerin alüna düştüğü bile oluyor. Çocuklar kış gece- lerini kanalizasyon kanallann- da birbirlerine sanlarak gaçiri- yor. Sıcak su borulanndan yayılan sıcak hava çocuklann donmamalannı sağlıyor. Bazen birkaç şanslı çocuk bakımevle- rinde sığınacak biryer buluyor. Carlotta Timisoara Tren İs- tasyonu'ndakı sağbk ocağında çahşıyor. İstasyon yakınlannda bannan evsiz çocuklann da sağhk sorunlanyla ilgileniyor. Eğer basit bir hastalık söz ko- nusu ise, sağlık ocağında ayak üstü tedavi yapılıyor. Önemli bir hastalık görüldüğü anda, Carlotta çocuklan yakınlarda- ki çocuk hastanesine taşıyor. Carlotta. "Etraf bu çocuklarla kayıuyor. Ne kadar kalabahk olduklarını tahmin edemezsiniz di>or." Timisioara'nın 50 kılometre uzağında bulunan Lucoj bakı- mevi, "açık kapı" yöntemini benimsediklerini belirtiyor. Kurumda gorevli bir doİctor açık kapı politikasını şö\le açıklıyor: "Çocuk istediği za- man bakımevinden kaçıp, istedi- ği zaman geri dönebiliyor. Aik ortamında ya da sokakİarda ya- şam o denli acımasız ki, çocuk er veya gec bakıme>ine geri geli- yor. Bazı çocuklann aileleri var. Tatilleri evlerinde geçirmeleriııe izin veriliyor. Kesin olan şu ki, kapı herkese açık değil. Sokak çocuklannı kabul etmiyonız. Onların son derece kötü alışkan- lıkları var." Adrianna ayakka- bısız tek ayağının üzerinde zıp- layarak caddeyi geçti. Tren ray- lan boyunca topallayarak yü- rüdü. İstasyonda bekleyen ken- disi gjbi evsiz çocuklann arası- na kaülarak gözden kaybolu- yor. Lucy BanweU Independent Brezilyalı sokak çocuklaruıa yaşam umudu Ülkenin 3.büyük kenti Salvador'da uygulanan çocuklan kurtarma projesi diğer kentlere de yayılıyor Brezilya'da sokak çocuklan acımasız bir yaşam savaşının içine itiliyor. Her türlü güvenceden yoksun bu çocuklara bugüne dek resmi ya da özel hiçbir kuruluş yardım elini uzatmadı. Ülkenin en büyük kentlerinden Rk) de Janeiro'da çocuklann ölüm mangalan tarafından teker teker öldürülmesi karşısında daha fazla seyirci kahnamıyacağın] gören uluslararası örgütler harekete geçü. Brezilya'nın üçüncü büyük kenti olan Salvador'da sokak çocuklanna ilişkın yürütülen bir proje, toplumun konuya tümüyle duyarsız kalmadığını kanıtladı. Başlangıç aşamasındaki proje, kentte yaşayan 16 bin sokak çocuğundan 3 bin tanesini kapsıyor. Özel sektörün de katkılanyla geçtiğimiz ağustos ayından bu yana 250çocuğaişbulundu. 199l'debaşlatılan projeye Projeto Axe adı verildi. Bu sözcük Yoruba dilinde yaşamı yönlendiren müsbet güç anlamında kullanılıyor. Projenin başansı karşısında Unicef \e Brezilya hükümeti, proje sorumlulannı kutlayarak, diğer kentlerdede benzer girişimlerde bulunulması için özendirici önlemlerahyor. Projeyi yönlendiren ve yürüten Cesare de Florio la Rocca, u Doğal olarak pek çok hatamız oldu. Ne var ki bu proje sayesinde yetkililere bu tür programlann vararlı olabileceğini kanıtlamış oMuk" diye konuşuyor. Salvador'daki çocuklann pek çoğunun ailesi var. Ekonomik zorunluluklar karşısında anne babalar çocuklannı sokağa bırakmak zorunda kalıyor. Çocuklar geceningeç saatlerine kadar sokaklarda ya dileniyor ya da hırsızlık yapıyor. Fuhuş ve uyuşturucu kullanımı da çocuklar arasında oldukça yaygın. Kentin kalabahk caddelerinden Praça da Piedade'da 6 yaşındaki küçük çocuklar yayalardan çaldıklan paralarla yapıştıncı ve tiner alıp kokluyor. Sokak çocuklan temizliklerini sokak çeşmelerinde yapıyor; alışveriş merkezlerindeki televizyonlan izliyor; kiliselerin dağıtüğı yiyecek ve giysilerden yararlanıyor. Axe projesi çocuklan sokaklardan kurtarmak için etkinliklerini 5 koldan yürütüyor. Çocuklann birçoğu okuma yazma bilmedigi için, onlan okula dönmeye zorluyor. Bu görev "sokak eğitimcileri"ne düşüyor. Gönüllü olarak projeye katkıda bulunan eğitimciler çocuklan ve anne babalannı ikna ederek eğitimlerine devam etmelerini sağlıyor. Diğer taraftan yetişkin çocuklara iş bulunarak yararlı olmalan sağlanıyor. Projeye katılan çocuklara günde üç öğün yemek veriliyor, işlenne \e okula gıtmeleri ıçın bedava otobüs bileti sağlanıyor ve her birine 45 dolar (700 bin TL) aylık bağlanıyor. De Florio bu para sayesinde çocuklann dilenmekten vazgececeğini umuyor. Unicefve ILOgerekli parasalyardımı sağlıyor. Axe özel sektörden yardun aldığı için bugüne dek başlatılan projelerden farklıîlk gösteriyor. Birçok büyük şirket projeye destek veriyor. Bu sayede, kentte özel bir merkezin kurulmasına önayak olunuyor. Burada çocuklara el becerileri kazandmlarak, meslek sahibi olmalan sağlanacak. Proje kapsamında kent belediyesinde ve okullarda sokak çocuklannı banndıracak yatakhanelerin yapılmasına başlanıyor. Salvador'un yenilenen eski mahallelerinde bulunan birotel tümüyle bu çocuklara tahsisedilerek bannmalanna ve otelcilik eğitimi almalanna olanak sağlanacak. Financial Times POLİTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Copbyan Memurtar.-Yazıyı bitirmiş, noktayı koymuştum ki televizyonun atv kanalından coplu memurlann, copsuz memurlan kıyasıya dövdükleri haberleri geldi; görüntüler görünmeye baş^ ladı Güneri Cıvaoğlu dostumuz eline düşen haberleri mesleğe yaraşır uzmanlıkla değerlendirdi. Oyle ki, se- yircilerin isteği üzerine resimleri bir kez daha gösterdi. Memurlann sendikal haklarını almak üzere bir yürü- yüş yapacakları önceden biliniyordu. Ancak bunun kanlı bir biçimde olacağı beklenmiyordu. Yürüyüşler Istanbul, Izmir gibi kentlerde olaysız, sakin geçmiş, başkent An- kara gibi bürokrat bir şehirde kanlı olmuştu. Coplu memurlar, copsuz arkadaşlarını kıyasıya dövmüşlerdi. Copsuz memurlar yürüyüşleriyle sadece kendi sendikal hakları için uğraşmıyorlar, coplu arkadaşları için de sa- vaş veriyorlardı. Olaylar, coplular tarafından çığrından çıkarıldı. Coplu memurlar kız kadın, genç yaşlı demeden karşılarına kim çıkarsa copladılar. Ekranda görünen re- simlere bakamaz olduk, öylesine vahşi ve dehşet veri- ciydi. Coplular karşılarına kim çıkarsa dövüyorlardı. Demek böyle eğitilmişlerdi. Karşılarına kim çıkarsa na- sibini alıyordu. Bir şairimiz (Sabahattin Ali) bir şiirinde "Kurşun ata ata biter/Hapis yata yata biter" der. Gerçekten de hapi- saneciler, "Bir yana dönersin altı ay geçer, bir yana dönersin altı ay geçer" derler. Papa'yı öldürmeye teşebbüs suçundan ömür boyu hapse mahkûm olan Merımet Ali Ağca, hapisten 1997'- de çıkıyormuş. Şunun şurasında 1997 yılına ne var; üç yıllık bir süre!.. Hapislik böyledir işte.. yatmasını bilirsen, günler çabuk geçer. Rahmetli Menderes, Yassıada da- vasında avukatına, "Sen benim kellemi kurtar üst yanına karışma" der- miş. Nitekim öyle olmadı mı, davada kelleyi kurtaranlar birkaç yıla varmadı, hem kelleyi kurtardılar, hem de ha- pisten çıktılar. On yılda bir yapılan askeri darbeler bizde hapishane- leri hiç boş bırakmadı. Girenler, idamlık suçtan yattıkları için aradan birkaç yıl geçmeden bir afla dışarı çıktılar. Bu işte kazananlar darbeciler oldu; işin kolayından ken- dilerini dışarda buldular. Kelleyi kurtaramayanlar, as- kerlerden Albay Talat Aydemir ve Fethi Gürcan; sivil- lerden de Deniz Gezmiş ve arkadaşları oldular. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarını avukatları HalK Çelenk en ince çizgisine değin anlatır. Bizde istiklal mahkemelerinden bu yana siyasette, uzun yıllar, idam dönemi kapanmıştı. İstiklal mahkeme- leri dönemi bir olağanüstü sonrasıdır. Padişahlıktan Cumhuriyet'e yönelen bir dönem gene kolay atlatılmış- nr. Bir dönemi açmak, bir dönemi kapatmak kolay mıy- dı? Genç gazeteciler arasında bana, "Hiç idam gördün mü" diye soranlar olmuştur. Birçok idamlık olaylara ta- nık olduktan sonra idam görmemiz olağan sayılabilir. Oysa ben bir tanesı dışında hiç idam görmedim. insanları Ankara'da, Karaoglan ve Samanpazarı'nda asarlardı. Istanbul da ise Beyazıt alanında ya da Sulta- nahmet'te... Ankara'da Samanpazarı'nda Hayati Kayaşahin diye bir emekli yüzbaşıyı asmışlardı. Hayati, asılırken, "Ben masumum, askeri talimnameyi Rus Elçiliği'nin bahçesine ben atmadım. Bu talimname açıkta satılıyor. Gidin Aksekili kitabevinin vitrinine bakın, orada vardır" diye bağırmıştı. Son sözleri buydu. Gerçekten de gidip baktığımızda talimname orada du- ruyordu. Emekli yüzbaşının kardeşi, uzun yıllar, karde- şinin masumiyetini araştırdı. Kanıtlayamadıysa da olay, uzun yıllar, kuşkulu sayıldı. Son zamanlarda idamlar yeniden gündeme geldi. Mahkemelerce verilmiş, komisyonlarda uyuyan, ya da onaylama bekleyen davalar canlandırılıyor. Özellikle Güneydoğu olaylarının (PKK'nın) idamları gündeme ge- tirdiği görülüyor. Olaylar siyasal birçözüme bağlanma- dıkça sıcak bakanlar olacaktır. İdamlar çağdışıdır. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Hastahklardan korun- mak amacıyla uyulması gereken sağlık ve temizlik kurallan... Germanyum elementinin simgesi. 2/ Büyük erkek kardeş... Kumaş ya da ince deri- den yapılan ve ayağı bü- tünüyle saran ayakkabı. 3/ İleri atılmış. ortaya çı- kanlmış... Halk dilinde babarun kız kardeşine ve- 8 rilen ad. 4/ Vejetaryen. 5/ g Bir çeşit çörek... Eski dil- de tarak. 6/ Müstahkem yer... Hollanda'nın plaka işareü... De- mirin simgesi. 7/ ABD profesyonel basketbol ligini simgeleyen harf- ler... Yapısına girdiğı sözcüğe "kendi kendine" anlamı katan ya- bana önek. 8/ Eskiden özellikle sülüs yan yazmak için kullanılan bir tür kâğıt. 9/ Gebeliği önlemek için dölyatağı içine konan sarmal biçiminde araç... Balık yakalama araa. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Boyundan geçirilerek tutulan, pistonlu ve üflemeli bakır cal- gı. 2/ Kaz Dağı'nın antik dönemlerdeki adı... Bir işten iyi anla- yan kimse. 3/ Bir kürk hayvanı... Dört Halife'nin sonuncusu. 4/ Hafıf makineli tüfek... İran'm plaka işareti. 5/ Cinsiyet... Pa- saklı, kılıksız. 6/ Japon lirik dramı... Hayat arkadaşı... Uzun- luk. 7/ Bayrak ya da ışık gibi görsel işaretlerle haberleşme yön- temi. 8/ Gemi çapasına bağlı bulunan kalın halat ya da zincir... Olumsuzluk belirten bir önek. 9/ Cıkz, zayıf... Kirli sulan topla- yan taş tekne ya da çukur. FATİH 3. ASLh E HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1993,927 Davaa Ferda Demirbağ tarafından davalı Kemal Demirbağ aleyi- ne acılan boşanma davasında: Balat, Hızırçayuş Mah. Çesmeci Nail Sok. No: 48, D. 3 Fatih- Istanbul'da mukim davalı Kemal Demirbağ'a tebligat yapüamadığı. zabıta marifeü ile de adresinin tahkiki münıkün olmadığından adına ilanen tebligat >apılmasına karar venlmiş olup duruşmanın bırakıldı- ğı 1.3.1994 günüsaat 11.00'de, ibrazetmekistediğinizvesikalarlabir- likte mahkemeye gelmeniz veya vekil göndermeniz, aksi takdirde gıyap karan tebliğ edümeyerek duruşmaya gıyapta devam edileceği HUMK.'nın 509 ve 510. maddeleri gereğince davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 4.1.1994 Basın:319 DEVELİ KADASTRO MAHKEMESt'NDEN 1993,40 Davaa Nazlı Aylanç tarafından Tarık Özkara aleyhine acılan tespitin iptali davasında dahili davalılar, Yüksel özkara, Suat özka- ra, Hayri Özkara. Bedriye Özkara, Necla özkara ve özay özkara'ya dava dilekçesi ve dahili dava dilekçesi yerine kaim olmak üzereduruş- manın 14.4.1994 günü saat 9'da mahkememizde yapılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 45190
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear