25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 EYLÜL1993 PAZARTES/ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Türkiye'nin durumu cesaretverici WASHİNGTON (AA) - Uluslarara- sı Finans Kurumu (IFC) tarafından yayımlanan 1993 yılı raporunda. "Tür- kiye'nin ödemeler dengesi genel olarak cesaret verici görünüm arz etti" değer- lendirmesi yapıldı. IFC'nin 1993 yıü raporunun Türkiye ile ilgili bölümünde. Türkiye'nin, kamu açıklan ve KİTlerin zararlan yüzün- den yüksek enflasyon sıkjntısı çekmeye devam ettiği belirtilerek. "Yine de Tür- kiye'nin ödemeler dengesi genel olarak cesaret verici göriinüm arz etti ve ekono- mi dımlı bir hızla büyümeye devam etti" denildi. IFC'nin Türkiye'de 9 projenin fi- nansmanını onayladığı anlaülan ra- porda, turizm sektöründe tahmin edi- lenden yavaş bir atıbnun olduğu kay- dedildi. IFC, Dünya Bankası'nın özel sektör koJu ve kalkınmakta olan ülke- lerde özel sektör projelerinin önemli fı- nansman kaynaginı oluşturuyor. OECD'den Japonya ve Avrupalı üyelere kötü haberler var Bimiıııe lıızları küçülüyor • Ekonomi Bölümü Direktörü Kumi Shigehara, Avrupa'da reel faiz oranJannın sürekli yükselen düzeyde seyretmesinin ekonomik büyümede sorun yarattığını vurguladı. PARİS(AA) - Türkiye'nin de üyesi bulunduğu Ekonomik îşbirliei \e KaJkınma Teşkilatı (OECD)." Japonya ve Avrupa ülkeleri ekonomüerinin durumunu iki ay öncesine göre daha kötü görüyor. OECD Ekonomi Bölümü Direktörü Kumi Shigehara, üst düzey yetkjlılenn katıldığı. "3. Çalçma Gnıbu"adlı OECDpanelindeki konuşmasında Japonya ve Avrupa ülkeleri ekonomilerinin büyüme hıana ilişkin temmuzayında yapılan tahminlerin aşağıyaçekilmesi gerekebileceğini söyledi. ABD de parlak değil Shigehara. panel sonrası düzenlediği basın toplantısındaki açıklamasında. Amerikan ekonomisinin şöyle böyle OECD'nin projeksiyonlan doğrultusunda gelişme gösterirken özellikleJapon ekonomisinin daha kötüye gideceğini belirtti. OECD yetkilisi Shigehara, Japonya'nın Avrupa ülkeleri gibi beklenmedik ölçüde fazla miktarda bütçeaçlıklan vermeye başladığını. bu nedenle de ekonomiyi parasal önlem, teşvik ve uyancılarla canlandırma olanaklannın sınırlandığınadıkkatçekti. OECD'nin projeksiyonlanna göre Japon Yeni'nin son zamanlarda hızla değer kazanması, bu ülkenin ödemelerdengesinde, gayri safi, yurtıçi hasılada (GSYIH), yıjın ikinci yansı ile 1994 vıJı genelinde binde 5'lik düşüşeeşit olumsuzetki yaratacak.Tüketici harcamalanndaki düşüş ile iş dünyasındaki belirsizlik ortamıda Japon ekonomisinin idaresini zorlaştıracak. OECD. temmuz ayındaki tahminlerinde. Japon ekonomisinin bu vıl genelindeyüzde 1.1994'tedeyüzde 3.3 büyüyeceğini öngörüyordu. Shigehara, Almanya Merkez Bankası Bundesbank'm reeskont faizini yanm puan indirmesini memnuniyetle karşıladıklannı, ancak ortamın pek de ümit verici olmadığını söyledi. OECD paneline katılan ve başkanlık eden Bundesbank Başkan Yardıması Hans Tietmeyer, daha önce düzenlediği basın toplantısında, Avrupa'da durgunluğun tabana vurduğu yolunda bazı işaretlerle bazı ülkelerdecanlanma belirtileri olduğunu söylemişti. OECD bünyesindekı "3. çaitşma gniDu" ya da OECD paneli. OECD'nin en zengin lOülkesininmaliyebakanlığı ile merkez bankalannın üst düzey yetkililerindenoluşuyorveyıldadört İcez toplanıyor. DUNYA EKONOMISENEBAKIŞ ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA Fransız-Alman eksenikınlıyor mu? / kinci Dünya Savası sonrasında Avrupa'- nın politik şekillenmesi ağırlıklı bir şekilde Fransız-Alman ekseni üzerine oturmuştu. Soğuk savaşın ardından ortaya çıkan ge- lişmeler ve bu dönemle çakışan ekono- mik durgunluk Fransız-Alman eksenini büyük bir basınç altma soktu Fransız-Alman ekseni tabir edilen ilişkiler/ittifak dağılmasının sadece Avru- pa'nın değil, global politik-ekonomik ilişkiler üze- rinde de ciddi etkileri olacak. dalı olacak ticari canlılığın yaratılması için hayati bir öneme sahip Uruguay Raundu'nun sonuçlan- masının önündeki ilk büyük engel ABD ve AT arasında tarım destek fiyatları konusunda çıkan anlaşmazlıktı. Ama yine de aylarca süren çetin pazarlıklar sonunda, 7 senedir süregelmekte olan görüşmelerde ıleri bir adım aöldı ve 19 Kasım 1992'de ABD ile AT arasında Blair House on an- laşmasılprotokolu ımzalandı. Bu, karşılıklı olarak tarıma verilen devlet desteklerinin %20'ye kadar altına girdıği Almanya'da Fransa'dan farklı bir dış politika yönelimi olduğu ortaya çıktı Fransa'nın Uluslararası Perspektifler ve Enfor- masyon Merkezi Başkanı Gerard Lafay'a gore özellık/e Uzakdoğu ulkelerindeki ucuz. sıkı kontrol altında tutulan, sosyal haklardan yoksun ışgucu ile yapılan üretim, bu ülkelerde dıs tıcareti destekle- mek üzere uygulanan düşuk kur politikaları, yani haksız rekabet temelinde gelişen bir dış ticaret Fransa'da ve genel olarak Avrupa'da durgunlu- AvraiHi ParaSfstemi 1963 Elysee Anlaşması'ndan sonra Avrupa po- litikasında anahtar kavram haline gelen Fransız- Alman ekseni denen ilişkileri, Almanya ve Fran- sa'nın giderek farklı ekonomi politikalanna gerek- sinim duymakta olması zoriuyor. Bu farklılaşma- lar, gerek Avrupa Para Sistemi'nin çökmesinde gerekse de GATT Uruguay Raundu görüşmelerin- de ortaya çıkan anlaşmazlıklarda kendilerini açık- ça gösterdi. Doğu Almanya'nın Batı'ya entegre edilmesini ve yeniden yapılanmasını finanse et- mek için yapılan harcamalar ve buna bağlı olarak hızla artan kamu borçlanması gereği Birleşik Al- manya'da enflasyonist bir ortam yaratö. Bu yüzden Alman Merkez Bankası (Bundesbank) yüksekfaiz politikası uygulamayı terdh etti. 1988-93 arasında, bir taraftan hızla artarak üçe katlanan bütçe açığı, ekonomik durgunluğun etkisi ile rekor düzeye çıkan işsizlik ve çok düşük enflas- yon oranı Fransa'da Sosyalist Parti hükümetini düsük faiz politikası ve devalüasyona doğru itiyor- du. Uluslararası mali piyasaların spekülatif basın- cı da bu yönde oldu. Boylece frank-mark paritesini korumak zorlaştı. Nihayet 2 ağustosta Brüksel de yapılan bir anlasma ile APS içindeki paraların Al- man Markı karşısındaki dalgalanma aralığının %15'e çıkanlması ile de APS fiifen rflas etti. Ekonomik ihtiyaçlardaki bir diğer farklılaşrnayı ve etkilerini de GATT anlaşması Uruguay Raundu görüşmelerinde, tarım ürünleri ticareti pazarlrkla- n konusunda görebiliriz. GATT Uruguay Raun- du'nun tamamlanması hem dünya ticaretinin bir bloklar arası ticaret savaşlan altında dağılmaması hem de ekonomik durgunluğun aşılmasında fay- Bel vermeye başlayan eksen kınlırsa etkilerini Atlantik'in her iki yakasında da göstermekte gecikmeyecek. Hebnut Kohl Edouard Balladur azalülmasını öngörüyordu. Bu protokole bağlı ola- rak da Uruguay Raundu görüşmelerinin tamam- lanması için 15aralık son tarih olarak saptandı. Ne var ki geçen haftalarda, ağustos sonunda Fransız Başbakanı Edouard Balladour Almanya ziyareti sırasında, Fransanın Blair House Protokolünden memnun olmadığını, veto edebileceğinı, 15aralık gibi tarihlere de fetişist bir şekilde bağlı olmadıkla- nnı rtade etti. Başkan Heimut Kohl de Ballado- ur'a destek verir bir şekilde Bu protokolün bizim için bile (Almanya) bazı sorunları var"demesi ile de GATT gorüsmelerinin tamamlanması yeniden tehlikeye girdi. Ancak bu olayın hemen arkasın- dan Alman Dışişleri Bakanı KJaus KMıel Fransır- ların pozisyonunu, "merkantilist ve korumacı bir felsefenin ürünü" diyerek eleştirdi. Boylece Fransız-Alman ekseninin bu konuda da bir basınç ğun etkilerini dennleştiriyor ve işsrzliği arttjrıyor, toplumsal banşı tehdit ediyor Bu yüzden dış tica- ret]n serbestleştirilmesi konusuna dogmatik yak- laşmamak gerekiyor. AT içinde ticareti tümden serbestleştirmek, Avrupa perHerisiyle (Kuzey Af- rika, Ortadoğu ve Doğu Avrupa) ile genel olarak serbestleştirmek, dünyanın geri kalanı ile ve özel- likle de Uzakdoğu ile de dikkatli bir şekilde kontrol etmek gerekiyor. Gerard Lafay'ın 31 ağustos tarihli Le Monde'da, ifade edilen bu görüşlerine ise, Almanya'daki Kiel Dünya Ekonomisi Enstitusü Başkanı Horst Siebert şiddetle karşı çıkıyor. Siebert'e göre Uzakdoğu ül- kelerinde dö'viz kurlannın suni olarak düşük oldu- ğu iddıası Fransızların bir saplantısı. Düşük ücret- ler ve kontrollü emek piyasasına gelince; birincisi, bunu Fransızların yaptığı gibi statık değil, değiş- mekte olan bir durum olarak gormek lazım İkinci- si. Batı Avrupa bu dezavantajı yüksek vasıflı ve yüksek verımli bir işgücu ile telafi edebiliyor. Işsiz- lığin kaynağına gelince, Siebert bunu, Avrupa1 - daki yüksek ücretlerde ve yeterince esnek olma- yan bir emek piyasasının varlığında görüyor. Sie- bert'e göre kademeli bir korumacılık ise uluslara- rası bloklaşmayı hızlandıracağı için ve boylece ör- neğın Cin gibi yeni ve geniş pazarları Avrupa'ya kapayacağı için çok zararlı bir tutum olacak GATT görüşmelerinde, Fransa'nın tarım konusundaki tutumunun da yanlış olduğunu savunuyor Siebert. Siebert'e göre Fransız ve Alman ekonomistleri arasında tüm belli başlı konularda taban tabana zıt görüşler hatta paradigma farkı var Fransfz-Alman efcseni kınfersa? Fransız-Alman ekseni kınlırsa neler olabilir 1 ' Birçok gözlemciye. örneğin Helmut Schifnfdfe gore bu, Almanya'nın Avrupa'daki diğer ülkeler- den giderek daha bağımsız davranmasına ve so- nuçta da Alman Markı'nın ezici birgüce ulaşması- na yol açacaktır. Bu görüşe katılan diğer gözlem- cilere göre Alman-Fransız ekseninin kırılması ile Almanya Doğu Avrupa'ya yonelik politikalarında gittikce daha çok bağımsızlaşır ve burada politik etkinliğini hızla yaygınlaştırarak Avrupa'da kont- rol edilemez ve dengesiz bir güce ulaşır Atlantik'- in öbür yakasında ise Fransız-Alman ekseninin soğuk savaşın bir ürünüolduğu için artık gereksiz- leştiğini düşünenler var. Bunlara göre bu ittifak Avrupa'yı fideriiği altında etkin bir şekilde birleşti- rebilecek ve istikrar unsuru olabilecek bir Alman- ya'nın da önünü tıkıyor (Wall Street Journal 23-24/ 7/93). Bu ise her ne kadar son aylardaki Alman- ABD yakınlaşmasından etkilenmiş ise de fazlaca iyimser ve tarihten çıkan dersteri görmezden ge- len bir yaklaşım. Anlaştlan Alman-Fransız ekseninin geleceği tehlikede.Bu ise Avrupa Birliği'nden, GATT anlaş- malarına kadar ekonomik ve uluslararası hege- monya-liderlik mücadelesi gibi son derecede önemli politik sorunlara damgasını vuracak bir gelişme. Evet "Yeni dünya düzensizliğinin" kıvnmlan açılmaya devam ediyor... ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Karakolda Kavga Kişi özgürlüklerinin güvence altında olduğu toplum- larda uyuşmazlıkların çözüm yeri yalnızca yargıdır. Bi- reyin gerek öbür bireylerle, gerekse kamu yönetimleriy- le olan tartışmalı konular ilgili yargıç tarafından sonuç- landırılır. Ülkemizde uyuşmazlıkları yargıca götürmek çok da geçerli değildir. Bizde hemen her konuda yargıya götür- meden çözüm ya da infaz yaygındır ve giderek bu geniş- liyor. Halk arasında "Bu iş karakolda biter" sözü geçer- lidir. Halk çözüm yeri olarak karakolu görüyor. Karakol çözümü de kuşkusuz kendine özgü oluyor. Anımsanacağı gibi hükümetin büyük ortağı genel se- çimlere "Karakolunduvarlan camdanolacak"önerisiy- le girdi. Ancak son günlerde uygun deyişiyle karakolda kavga var. Geçen hafta basında ayrıntılı olarak yer aldıgı gibi, Emniyet Genel Müdürü ile Olağanüstü Hal Bölge Valisi birtarafta, Istanbul Valisi ile Emniyet Müdürü öbürtaraf- ta olmak üzere üst düzeyde bir çatışma yaşanıyor. Basın bunu "DeWetfnç/V/s/ç7>rf/"biçiminde nitelendi- riyor. Çıkan yalnızca çivi olsa, onarımı kolay olurdu. So- run çok daha ağırdır. Ülkemizde ıster merkezi, ister yerel olsun, kamu yö- netimi tarn bir kokuşmuşluk ve çürüme içindedir. Yönetime çekidüzen verilmesinde Türkiye çok geç kaldı. Konu, onyıllardır savsaklanıyor Bunu yapması gereken halkın oylanyla ge/en siyasal yönetimdir. Oysa siyasal güç, bürokrasiyi kendi içinde bölüyor, parçalıyor ve daha da çökertiyor. Bu durumda TBMM'- nin gelişmelere zaman yitirmeden el koyması gerekli- dir. • • • Mardin Milletvekili Mehmet Sincar'ın öldürülmesi Türkiye'nin demokratikleşmesı sürecinde çok derin bir yaradır. Öldürme olayını izleyen gelişmeler de olabildi- ğince olumsuzdur. Gelişmeleri soğukkanlı ve nesnel bir biçimde deger- lendirmek yerinde olacaktır. Bilindiğı gibi, Sıncar ve öbür DEP milletvekilleri TBMM'ye SHP-HEP ortaklığı sonucu girdiler. SHP çok ağır eleştirileri ve belki de büyük bir oy kaybını göğüsle- yerek HEP'lilerin Meclise girmesını sağladı. Bunu olumlu karşıladık. doğrusu yapıldı. . Neden mi? Yıllardır ülkemizde Kürt gerçeği gözardı edilmişti. En üst düzey yöneticiler Kürt gerçeğını gördüklerınde de doğal bir sonuçla karşılaşıldı Kürt sorununu görüşecek, tartışacak ve ülke bütünlüğü içinde demokratik çözüm önerıleri üretecek kesımler, örgûtler ortalıkta yoktu. HEP Meclis üyeleri bu boşluğu doldurabilirdi. Daha doğ- rusu doldurmalıydı. UArkası 15. Sayfada MERKEZ BANKASI KURLARI 11 mOL 1998 tiKti lABODoları 1 Alman Markı lAvustralyaDoları 1 AvusturyaŞılini 1 Belcıka Frangı 1 Danimarka Kronu 1 Fransız Frangı 1 HoilandaFlorini 11sveç Kronu lisyıçre Frangı lOOItalyanLireti 1 Japon Yeni IKanadaDoları 1 Norveç Kronu 1 Sterlin 1 S.Arabıstan Rıyalı DÖVİZ AUŞ 11700.55 7317.42 7601.85 1038.66 341.82 1775.12 2083.18 6525.68 1487.86 8381.48 760.27 110.21 8914.70 1677.26 18145.22 311965 SATIŞ 11724.00 7332.08 7617.08 1040.75 34251 1778.68 2087.35 6538.76 1490.84 8398.28 761.79 110.43 893257 1680.62 18181.58 3125.90 EFHTİF ALIŞ 11688.85 7310 10 748782 1037.62 338.40 1757.37 2081.10 6519.15 1472.98 8373.10 752.67 10855 8780.96 1660.49 18127.07 307Z86^ uvş 11759.17 7354.08 7639.93 1043.87 343.53 1784.02 209361 655838 1495.31 8423.47 764.08 110.76 8959.37 1685.66 1823612 313528 k a l i t e i ç i n t a k ı m o y u n u g e r e k l i d i r KERİM ÇELİK, Türk sanayisinin kaliteyi üreten profesyonellerine kaliteli üretim ilkesiyle hizmet sunuyor. KERİM ÇELİK, teknolojiyi, kaliteyi; dostluğa, hizmete, güce, güvene dönüştürüyor. Tek üreticisi olduğu elektrogalvaniz ve nikel kaplamalı saclar, uluslararası - standartlara uygun paslanmaz çelik boru ve profiller ve dünyaca ünlü SİGNODE (ABD) lisans ve markası ile üretilen çelik ambalaj çemberi ve sistemleriyle Sanayimizin her sektöründe yerini alıyor. Ayrıca tüm ürûnlerinin korozyona karşı dirençli olması sanayimize üstün bir kalite standardı getiriyor. KERİM ÇELİK, kaliteyi üretmenin, mükemmeli yaratmanın ve sonuca varmanın bir takım oyunu gerektirdiğine inanan tüm sanayicilerimizle birlikte başarıya ulaşıyor. Elektrogalvaniz ve Paslanmaz çelik boru Çelik ambalaj çemberi nikel kaplamalı saclar ve profiller vesiatemlert Kerim Çelik Mamulleri İmalat ve Ticaret A.Ş. inönü Caddesı No:162 Sefaköy 34620 Istanbul Tel. (1) 580 30 50 (7 Hat) Telex: 21085 Kçm Tr Fax (1) 579 13 93 KERİM CELİK Kerim Çelik, Borusan Holding Kuruluşudur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear