25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6TEMMUZ19S3SALI 12 DIZIYAZI çişleri Bakanı Şükrü Kaya, 7 Aralık 1936 günü subdh saat 10'da "Umu- mi Müfettişler Konferansı"nın açılış konuşmasını yapmıştı.Toplantıya, Birinci Umumi Müfettiş Abidin Oz- men. İkinci Umumi.MüfettişGene- ral Kazım Dırik, Üçüncü Umumi Müfettiş Tahsin Uzer, Dördüncü Umumi Müfettiş Korgeneral Ab- dullah AlpdoğanT Emnıyet Genel Müdürii Şükrü Sökmensüer, Güm- rük Muhafaza Umum Komutanı Tümgeneral Seyfı Düzgüren, Jandarma Umum Komutanı Korgeneral Naci Tınaz ile İzmir Valisi Faziı Güleç ve Yozgat Valisi Yah- ya Sezai Bey de katılıyorlardı. İlk sözü Birina Umumi Müfettiş Abidin Öz- men (112) almış ve konuşmasına "Ilk sözde, netice ve gayemi derhai bildiımek isterim" dive başlamıştı. "Raporumun hedefi, Kürtlük işini herhangi bir haJ şekline yaklaştırarak tabiatın birçok varlık- lar ve zenginliklcrle doldurmuş olduğu bu bölge- nin daima Türk vatanının öz ve aynbnaz bir parçası olarak kalmasını temindir." Abidin Özmen konuşmasını, 1. Umumi Mü- fettişlik alanındakı Diyarbakır, Van, Siirt, Hakkari. Muş, Mardin ve Urfa illerinde 1927 yılında yapılan nüfus sayımına göre 877 bin 283 yurttaşın yaşadığını, bu nüfusun 206 bininin Türk, 543 bininin de Kürt olduğunu; 1935 sayı- mında, aynı bölgede Türk nüfusunun 228 bine. Kürt nüfusunun da 765 bineçıktığmı anlatarak sürdürmüştü. (113) UGUR HUMCU'NUN SON ARAŞTIRMASI MTM"» [J pOSYASl Hasenanlı Ferzende, Hasenanlı Ado, Yado, Alican, Seyithan, Gevaşlı Adil, İzzet, Musa, Cebranlı Halit, Hasenanlı Halit, Bitlisii Maslup Ziya, İhsan, Nuri Hoca gibi ölü ve diri birçok şa- hıs, bugün halk arasında milli fedakar olarak kabul edilmektedir. Dersm vaziyetine temas etmek istetnedim. Bence Kürtlük cere> anları ve hareketlerinin Der- shn'den zivade; hariçteki propagandacılarla faz- la teması olan \e hariçtekilerin gerek kendi kuv- vetleri, gerek hemfıkir olduklan Ermeni, Asuri. Süryani gibi milletlerin \ar!ıklan >e bunlaruı üs- tünde başka devletlerin de arka olacaklarını ileri sürerek vapılan propagandanın fazla girebildiği ve temasın temin edilebiidiği hudutlara yakın yerierde daha fazla bekJenmesi icap etmektedir. Hal böyle iken. Dersim için düşünülüp taşını- lan şeklin daha esaslı olarak, Kürtçülük cereya- 114 7 Aralık 1936 günü 'Umumi Müfettişler Konferansı' başlar. İlk olarak konuşan 1. Umumi Müfettiş Abidin Özmen, özellikle Kürt ve Ermenîörgütlerinin Türkiye'ye karşı işbirliğine dikkat çeker. Özmen, hareket için zamanın geldiğini söyler. Bu sözün meaü tam yapılmış olsun oünasın, Ermemstan'daki Kürtlerin benlikleriıün, Kürt yoğunluğu bulunan memleketlere karşı herhangi bir fena düşüncelerle takviyesiııe gidikiiğini gös- termektedir." Abidin özmen, daha sonra Ermeniler tara- fından Erivan'da düzenlenen Kürdoloji Kong- resi ile ilgih şu bilgilen veriyor "....Hatta bundan bir buçuk sene önce Eriv an'- da bir Kürdoloji Kongresi bile toplamuştır. Hu- susi bir kaynaktan aldığım habere göre, kongre- nin aldığı kararlar arasında bizi pek alakadar eden noktalar vardır. A- Kürt'ü, Türk kültûriinün tesirinden kurtar- mak. B- Kürt'ün aslmı eski hadiselere dayanarak bulmak ve bir Kürt tarihi yazmak. C- Kürtlerle YeadUerin ve Ermenikrin ırki 13- Çerkezler, 14- Nakşiler tarikatı... gibi diğer unsuıiar >e 150'lik ve diğer vatan hainleri tarafından kunılan Kürt istiklaline çalışan teşekküller, durmadan dinlenmeden Kürtlük gayesi uğrunda çalışmak- tadıriaj-. Birinci Umumi Müfettiş Abidin Özmen, bu örgütleri sıraladıktan sonra, amacın Kürt- Ermeni birlıği oluşturmak olduğunu söylüyor ve şunlan anlatıyor: "Bu arada Suriye'de bulunan Kürt, Ermeni, Süryani birçok -isimleri hükümetçe maJum- eş- has Ermenilerle Kürtleri daha sıkı bir surette bir- leştirip Süryani, Asuri ve Yezidi gibi azınlıklar- dan da istifade ederek Ekezire de dahil olmak üzere Toroslardan başlamak iizere büyük bir Er- menistan ve Kürdistan birliği kurmak için çauş- makta ve bu gayelerine yardım için de hayırtıahı- nuz, bedhahımız birçok devletiere de başvurduk- KöPt-Ermeni isbirliğiözmen, bu tki nüfus sayımı sonuçlannı şöyle değerlendirmişti: Türk'ün 20 bin kadar artmasına karşı Kûrt'- ün 250 bin kadar artmış olması önemlidir." (114) Özmen, konuşmasını şöyle sürdürmüştü: "Bir lusmı Kürtlüğü nasd ve ne zaman kabul ettiği belli olmavan Kürtler. bir kısmı da birçok vaziyetler itibanyla ve tarihi kayıtlara göre Türk iken Kürttüğe asimile olmuş adamlardır. Bu gö- rüş ve bu taksün, yapılacak ulusal ödev leri kolay- laştırmak için mühiınse bugünkü kayıtlarda 765 bin Kürt'ün ne kadan birinci, kaçı ikinci sınıfa dahil diye bir istatistik yapılmış değildir ve yapıl- ması da pek kolay bir iş değildir. Diğer taraftan 1 milyon yüz bin nüfusun 750 binini Kürt olarak kaydetmenin ne gibi ilmi ve bilgili bir tetkik netkesi olduğu şüpheUdir. Kendi istatistiklerimizin dünyaya ve Kürtlük için çalı- şan bir kunıma bir bölge nüfusunun > andan faz- lasını Kürt gösterecek suretle rakamlar neşret- mesi ne kadar uygundur. bilemiyorum. 1927 yılı savımına davamlarak çıkanlan ista- tistik broşürieri, Türkiye'de 53 iMe 1 milyon 350 bin 374 Kürt kaydetmiştir. Vaktinde Anadolu'- nun içine girmiş, Türkçe bellemiş, Türk harsını kabul etmiş kimseleri de Kürt kaydetmiştir. Ve hiç şöphesizdir ki muhtetif yerferde \erilen karar- lara göre hareket ederek, Bağdat'ta bir Kürt tari- hi yazan Mehmet Emin Zeki (115) namındaki adâm Anadolu'mın güneydoğusu kısmını hemen hemen tamamen ve diğer illerin de birçok yerleri- ni Kürtlük sahası olarak göstermistir. Müfettişler toplantısmdan: Dersim için düşünülüp taşınılan şeklin daha esaslı olarak Kürtçülük cereyanının belirdiği diğer sahalar için düşünülmemesi her geçen anın kaybedilmesi ile neticelenebilir. Devletlerin birçok unsurlan sinelerinde birleş- tirip bir şahsa veya herhangi bir varhğa ve duygu- ya Lstinaden idare kurduklan, ve Kürt'ün de ağasıyla, şe> hiyle, seyyidiyle. beyiyle, reisiyle sa- kıt Osmanlı saltanatı içinde bulunduğu zamanki düşünce ve durunıunu uzun boylu araştırmaya lü- zum görmüyorum. Fakat miltiyet prensibi sözle oisun her ağızdan mevkii bulmasından itibaren Kürtler arasında da bilhassa hudutlaranız hari- cinde yaşayan Kürtler ve bazı muhaüfler vasıta- sıyla Türk'ten başkaük ve Türk'e düşmanlık duygusunun yer bulduğu muhitler, tesir ettiği şa- hısiar oünuştur. Bugün, memleket içinde ufak tefek bazen de iki üç taburu senelerce işgal ede- cek şikayetlerden başka aJametini de az hissetti- ğüniz bu cereyanlann hariçteki çalışmalaruun da artmakta olduğunu görüyoruz. Özmen, yaşhlann Türkçe, gençlerin Kürtçe konuştuklanna değiniyor. birtakim görevlile- rin içeride ve dışanda yaptıklan çabşma ve pro- pagandalar konusunda şunlan söylüyordu: "Şeyh Sait hadisesinin Kürtlük duygusunu besleyip büyüttüğü bir vakıadır. Haço'nun, Sa- sonlulann, muhtelif semderdeld muhtelif şahısla- nn kalktşması başka bir şekilde tefsir edilemez. Ağn vakası da aynı mefkureye istinad etti. Zeylan vakasını körükleyenler, Kürtlüğe da- yannuşlardır. 800-1000 avanesi ile hükümet kırv- vederini senelerce işgal eden Ali Can, Seyithan çeteleri bu gaye uğrunda çalışnuştılar. Melafanlı Mehmet Ali Yunus'un, bugün oğlu Abdurrahman'ın Sasonlulara akıl hocalığı, Sa- son yasak bölgesinde bir beylik kurmaya çauş- ması. Kürtlük duygu ve benlik geleneğinin yarat- tığı bir hadtsedir. KÜRT NÜFUSU HIZLA ARTTYOR- Diyarbakır. Van, Siirt, Hakkari, Muş, Mardin ve Urfa ülerini kapsayan bölgeden sorumlu 1. Umu- mi Müfettiş Abidin Özmen, 1927 yılında yapılan nüfus sayımına göre 877 bin 283 yurttaşın yaşadığını, bu nüfusun 206 bininin Türk, 543 binin de Kürt oiduğunu; 1935 sayunında aynı bölgede TürkJerin 228 bine. Kürt nüfusunun da 765 bine çıktığını söyledi. Özmen, bu karşılaştırma- dan sonra şu sonuca varıyor: Türkün 20 bin kadar artmasına karşı Kürdün 250 bin kadar artmış olması önemlidir.l Fotoğraf: Cumhuriyet) nmın belirdiği diğer sahalar için düşünülmemesi her geçen anın kaybedilmesi ile neticelenebilir. Hariçteki Kürtlük cereyanlarının ve propagan- daların kuvvetine inanmak gerektir. Aldığım res- mi ve hususi haberlerden mühim olguları kayde- dersem sözlerime, dikklerime istinat noktası buhnuş olurum. Suriye'de Kürtlük için çalışanlardan bilhassa Bedirhanoğullarının teşebbüsü ile Fransız akade- misyenlerinden bir zat, Kürtler için alfabe yap- mış ve Türk harflerini kabul etmiştir. Bir taraf- tan bizim işünize de gelebileceği düşünülen bu buluş, Türkiye içinde oturan Kürt'e hariçten pro- paganda yapabUme hedefini göstermiştir. Erivan'da kunılan Marksizm-Leniniznı Ensti- tüsü'nün propaganda yapmakta olduğunu işit- tim. Boston şehrinde çıkan Ermenice Baykar (Mücadele) gazetesinin 27 Nisan 1935 tarihli nüshasında şöyle bir fıkra okunduğunu tşittim. (Ermenistan'da bugün toprağa bağlanmamış ve kendi ana dili ile tedrisat yapmayan Kürt köyü hemen her yerde bulunur. Şündiye kadar çiftçiük için kafilelerle Tiflis'e gjden Kürt işçüeri, bu köy- lerde muntazam teşkilat vücuda getirmektedir- ler. Sovyet idaresi, geri kahnış olan Kürt halkını ileri götürmek için büvük mesafe sarf etmekte- (fir). münasebetierini bulmak. D- Bir Kürdistan haritası yapmak. E- Kürtçedeki lehçeleri birleştirip tek bir dil vücuda getirmek ve bir gramer ile bir Ingat yap- mak ve \azı\ı tespit etmek. Görüİüyor ki verilen kararlar, Kürtlüğün iler- letilmesi ve benliğine sahip olarak yaşatuması gayesini hedef alnıaktadır. Bu gidişin kuvvet bul- ması. herhalde memleketimizin zararına inkişaf demektir. Birkaç sene önce Roma'da toplanan müşteşrikler kongresinin (Ermenoloji, Persoloji, Kürdoloji) mevzulan üzerinde eriit yaptığuıı, Kürtlük ve Yezidiler üzerinde konuşmalar yaptı- ğımişittinı. Bugün Suriye'de I- Hoybun,2- Kürt tttihat, 3- Halaskaranı Kürt, 4- Kürtçe konuşan tslam ve Hnistiyan, 5- Kürt Teavün, 6- Kürt Fukarapener, 7- Kürt dilini tamim 8- Kürt-Nasturi birliği... gibi Kürtler tarafın- dan teşkil edilen cemiyetler, doğrudan doğruya ve: 9-Türkhilafet, 10-Taşnak. II- Hoybunculara müzahir Süryani, 12- Hideyülislamiye, lan duvulmaktadır. Bu teşebbüslerden kati bir ümit görmeyenlcr. Ermeni komitacüarının para- lan ile Kürt şakilerine da>anarak çıkaracakiarı karışıklıklara. dahil ve hariçteki Kürtleri ve Er- menileri kanştırarak isyanı büvütmek ve bu su- rette diğer bir devletin y ardımına nail olacakları- nı düşünüp görüşmekte ve propaganda etmekte- dirler. Kuracaklan dayanışma ile bir gün muvaf- fakiyet elde etmeye muktedir olamazlarsa, Türkiye'nin herhangi bir harici gaileye ve harbe giriştiği anı beklemek suretiyle gavelerine nail olacaklarını ummaktadırlar. Filvaki. kendilerine herhangi bir dar zamanda Türkiye'ye hücum et- mek ve dahildeki Kürtleri de ayaklandırmak ar- zusunu besleyen Suriye Kürtleri ve Ermeıuleri, 10 binlerce silahlı çıkarabilecek bir kütledir. Fransızların Arap vataniler ile olan si> asal savaş- ları. Suriye'de Kürdü, Ermeniyi. Çerkezi, Asuri- yi ve diğer ekalliyetleri silanlandırmaya saik olmuştur. Bu hadiseleri kaydetmekten maksadHn, içeri- de ve dışanda olan Kürtlük cerey anlarının Türki- ye Cumhuriyeti için yapabileceği zarann önüne geçmek, çaresini aramak zamanımn gebniş, çat- mtş ve geçntekte olduğunu arz etmektir." Yarın: KÜRTLER ASİMİLE EOILMELI (112)- Zeynelabidin özmen, 1890 yüutda Siğde'de doğdu. 1911 yıhnda Mekteb-i Mülkiye'yi Htirdi. İstanbul ve Konya 'daidarigörevlerde bulun- duktan sonra Belçika'ya miihendisük öğremnüyap- mak için gönderiUü. I9I5'te yurda döndü veyedek- subay olarak askere akndı. Çeşitli cephelerde sava- şan özmen, 1919 yıhnda kaymakamtğa döndü. 1919 yıhnda Bursa Emniyet Müdürlüğü'ne atamh. Bugörerdeyken Mudanya Kaymakam Vekilb'ğide yaptı. Kutayı MUtiye ile ib'şkileri nedeniyle Yunan- Uarca tutuklandt ve 10yü ağır hapis cezasına çarp- tmhh. Cezasuun bir kısmuu Yunanistan 'da Süıgro, Egine Adası ile GuS Esir Kampı nda geçirdi. 1922 ythndaki Büyük Zafer'den sonra serhest bp-akıUb. Yeniden kaymakamhk görevine dönen özmen, 1927 yıhnda Ritlis vah'hğine atandı. 1933 yıhnda Bursa Vatisi iken miUetvekilb'ğine seçildi. 1934 yı- hnda Milli Eğitim Bakanhğı 'na atandı. Bu görev- deyken Mektebi-iMütkiye 'nin Ankara'ya tasmma- suu sağlath. 1935 yıhnda Diyarbakır'daki 1. Umumi Müfettişb'ğe, 1943 yıhnda Trakya Genel Müfettiştiğine getbiMi. Genel müfetûşh'kkrin kal- dvnbnası üzerine, 1948 yıhnda Afyon VahHğiyaptı. 1950 yıhnda emekh'ye aynhh. 20 Ağustos 1966 tari- hinde Mudanya'da öldü. (bkz, Çankaya Ati, Yeni MüOaye Tarihi re Mülkiyetiler, IV. cih, S: 1421- 1422) (113)- 1965 nüfus sayımına göre toplam 31 nül- yon 391 bin 207 olannüfusun, 2 milyon 180bin 721V Kürtçe konusuyor. Kürtçeden sonra anaditi Arapça olanlann sayısı 368 bin 971 'dir. ( Türkiye İstatistik Ydhğı 1964/1965, s: 93) 1965 nüfus sayımmdan sonra "anudiliniz nedir" sorusu sorulmanusttr. Bu nedenle bugün Türkiye'de yaşayan Kürt sayısı ko- nusunda istatistik veri yoktur! (114)- Pasa, Cenüİ Kadri, Doza Kürdistan, öz- ge Yay., 2. baskı, Ankara, 1991, S: 122-124 (115)- Kürt siyasetçi ve yazan M. Emin Zeki, 1880 yıhnda Süleymaniye'de doğdu. İstanbul'da Harp Akademisi'ni bitirth'. Balkan Savası'nda İs- tanbul'da Çatalca cephesinde kurmay baskanı ola- rak görevyaptı. I. Dünya Savaşı 'nda Irak cephesin- de savasrı. 1923 yıhna kadar Harp Tarihi Dairesi'- nde çahsan M. Emin Zeki bu tarihten sonra Bağdat'agiderek Bağdat Harp Akademisi'ndeders verdi. 1925 yıhnda Irak İskan ve L'lasturma Bakan- hğı'nagetirihti. Daha sonra Savunma Bakanı oldu. Nuri Sait Pasa hükümetinde Ekonomi Bakanhğı yaptı. 1948yıhnda öldü. (bkz. M- Emin Zeki, Kür- distan Tarihi, Beybun Yay., 1992 Ankara S: 8-9) ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCİ Sıvas'taki Gerici Dazlaklar!..Önceki gün çıkan "Ankara Notlan'nda, Turan Dur- sun'un, 10 Nisan 1984'te Nadir Nadi'ye yazdığı mektubu yayımlamıştım. Turan Dursun, mektubu, Nadir Nadi'nin 9 Nisan 1984 günü Cumhuriyet'te çıkan "Yitirdiğimiz Yo- lu Bulmak" başlıklı başyazısını okuduktan sonra, etkile- nerekyollamıştı. Sıvas'ta gerici dazlakların, Madımak Oteli'ni yakarak 36 kişinin ölümüne, 60'tan fazla kişinin de yaralanması- na neden olmaları olayı, Nadir Nadi'nin o yazıda ne denli ileriyi gördüğünün açık bir kanıtı. Sıvas'ta "Şeriat iste- r/z"diye kalabalıkları kışkırtıpcinayet işteyenler, hiççır- pınmasınlar, onların Müslümanlıkla, insanlıkla zerrece ilgileri olamaz. Hangi kitap yazar, hiçbir suçu olmayan insanları yakarak öldürmeyi? Gerici basın, şimdi kına yaksın! Yakıyorlar zaten!.. Nlurcu mu, ne kannağrısı ol- duğunu bir türlü açıklamayan Fehmi Koru da!.. Din sö- mürüsünden medet umanların bilmedikleri gerçek şu: Adam öldürerek, demokrasilerde oy topiama olanağı yoktur. Bunun bir düzmece Müslümanlık olduğunu yı- ğınlar, gerçekten demokrasiye ınanmışlar, demokrasi- ye bağlanmışlarsa er geç anlayacaklar. Yazının başına gelmek istiyorum; Nadir Nadi'nin 9 Ni- san 1984'te yazdığı yazıda neler vardı? O yazıda özetle şöyle diyordu Nadir Nadi: "Bizim kuşak (kaç kişi kaldık?) Cumhuriyet öncesi il- köğretim dönemini yaşadı. llkokula başladığımız ve il- kokulu bitirdiğimizde Atatürk'ün laiklik devrimi henüz yürürlüğe girmemışti. Devletin başında padişah vardı. Onun bir adı da 'Halıfe-yi ruyu zemin'di. Okullarda din dersleri okutulur, başaramayanlar sınıf geçemezdi. Ra- mazanda oruç zorunluydu. Buna karşm çocuklann çoğu din kurallarına boşverir, okul yönetimi de bu davranışı genellikle hoş görürdü. Bizim bin kişilik okulda düzenli namaz kılan, oruç tutan öğrencilerin sayısı, yalan söyle- meyeyim, yüzde onu, bilemediniz on beşi geçmezdi. Cumhuriyetin ilanından sonra Arapça, Farsça ve Vlu- mu diniye' dedikleri din derslen de gevşetildi; laiklik devrimiyle tümden kaldırıldı. Ama vicdan özgürlüğüne saygı gösteren laik cumhuriyet yönetimi, isteyen öğren- cilerin namaz kılmasına da oruç tutmasına da olanak sağlıyordu. Atatürk'ün 15 yıl süren başkanlığı dönemini ülkerniz böylesine geniş bir vicdan özgürlüğü içinde yaşadı. Ar- kasından düşün özgürlüğü de gelecekti. Ne yazık ki Ata- mızın ömrü elvermedi. Türkiyemızi ortacağın karanlı- ğından kurtarıp, çağdaş uygarlığın aydınlığına kavuştu- racak olan gidiş onun ölümüyle yolundan saptırıldı. Hele 1950 seçimlerinden sonra demokrasiye geçiyoruz de- nerek tam tersine bir yol tutturuldu. Padişahlık dönemi- ne rahmet okutan bir görkemle Arapça ezan ortalığı kapladı, Ramazanda alenen oruç yiyenlere baskı yapılır oldu. Kadınlarımız, kızlanmız kimi kara çarşafa, kimi sıkmabaş denilen acayip kılıklara sokulmaya başlandı. Vicdan özgürlüğü perdesi altında vicdanlar baskıya alındı. Okullarda din dersleri laikliğe aykırı olarak yeni- den zorunlu kılındt. Bunun sonu nereye varır, bilmiyo- rum; ama Atatürk dönemine kıyasla bugün çok gerilere düştüğümüz ne yazık ki bir gerçektir." * Nadir Nadi, yazısında Anadoiu liselerine girecek ilko- kul çıkışlı çocuklar için yapılan birinci basamak test sı- navlarında sorulan sorulara değiniyor. Sorulardan biri şöyle: "Aşağıdakilerden hangisı imanın sartlarındandır: 1) Namaz kılmak, 2) Oruç tutmak, 3) Zekat vermek, 4) K'h taplara inanmak." Nadir Nadi yazısını sürdürüyor: "Bu sorunun da doğru yanıtı kitaplara inanmakmış. Şimdi bakın şu işe: Hangi kitaba inanacağım? Tevrat'a mı, incil'e mi? Kuran'a mı?, yoksa hepsine birden mi? Soruyu yöneltenler doğru yanıtın kitaplara inanmak ol- duğunu söyledıklerine göre hepsine inanmamız gereki- yor. Ya ben Buda 'ya inanıyor, ya da hiçbirine inanmıyor- sam?.." Nadir Nadi, yazısını şöyle bitiriyor: "10-12 yaşındaki bir çocuğu bilmediği, anlamadığı, bi- lip anlamasına da olanak bulunmayan konularda böyle- sine bunalıma sürüklemek çağdaş eğitim kurallarına yüzde yüz aykındır. Bu yöntem, uygarlık yolunda ilerle- yen bizi her zaman büyuk engellerle karşılaşmak zorun- da bırakacaktır. Nasıl etsek de yitirdiğimiz Atatürk yolu- nu yeniden bulsak..." Nadir Nadi, dokuzyıl önce, sanki Sıvas'taki gerici daz- lakların cinayetlerini sezmiş gibi. Sıvas Belediye Başkanı Refah Partili Temel Karamol- laoğlu'nun olaylar karşısındaki tutumuna ne demeli? Kültür Bakanhğı onündeki Pir Sultan Abdal anıtı söküle- rek belediye aracıyla halk arasında nasıl dolaştırılmış?.. Temel Karamollaoğlu, MSP'den parlamentoya da gir- miştı. Eşı İngiliz asıllıydı. İngiliz kızını, sıkmabaş giysiler- le dolaştırmak kendilerinin bileceği iş, evdeTVseyredip seyretmedikleri de beni ilgilendirmez, kanşmam. Temel Karamollaoğlu'nun ingiliz asıllı eşi sıkmabaş da annesi hiç de öyle değil miymiş? Kısa kollu giysilerle dolaşan uygar birbayan mıymış?.. Yananların cenazeleri Ankara'da bugün kaldırılıyor. Demokratikkuruluşlarlabirliktedevletdebunlara sahip çıkmalıdır. Uğur Mumcu'nun cenazesine benzer tören düzenlenmelidir. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Altan Erbulak'ın gül- mece öykülerini içeren bir kitabı.. Duman leke- si. 2/Bayrağın uçkurluk karşısındaki kenan... Rusyada. Karadeniz kı- yısında turistik bir kent. 3/Kutsal sayılan bir \ arlı- ğı tanık göstererek veri- len söz... Elio Vittorini'- nin dilimize de çevrilmiş bir romanı. 4/Kak hen- 8 deği... "Bir çocuk ruhu g kadar şimdi münevver. lekesiz/Uyuyor — deniz" (Tevfık Fikret)... Boru sesi. 5/Yapma, et- me... Küçük tekne kaptanı. 6/Fel- sefede Tann'nın tek ve nihai ger- çeklik olduğunu, sonlu nesne ve oiaylann bağımsız olarak var ol- madıklanm savunan görüş. 7/ "Zinhar eline — virmen o kâfinn/ Zira görünce suretini put-perest olur" (Baki). 8/Gemici. işçi gibi kimselerin eğlenmek için gittikleri içkili ve danslı yer... Toprak dam- lan sıkıştırmakta kuJlanılan taş siündir. 9/Bir meyve... Adın durum eklerinden biri. VUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Metin Erksan'ın. 1969 Altın Koza ödülünü kazanan fılmi... Doğu kılısesinde piskoposlara veriİen unvan. 2/Bir anJatımda venlmek istenen öz... Tarla sının. 3/Müslüman ülkelerde otu- ran Yunan asıllı kimse... Keseli ayı da denilen ve Avustralya'da yaşayan kürkü değerli bir hayvan. 4/Canlandırma. 5/Sodyu- mun simgesi... Kumarda ortaya sürülen para. 6/Sahip... Cera- hat. 7/Trabzon'un bir ilçesi... Başlangıçta bellı olmayan zaman. 8/Vücuda şınnga ile sıvı verme ışi... Bestelenmiş her tür şiire Baıı'da \erilcn ad 9/Kum. çakmaktaşı, kuvars gibi silisyumun oksıjonlı bileşimlcrinc verilen ad... Bir tümceyi oluşturan brim- lcrdcn her biri.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear