22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20TEMMUZ1993SAU OLAYLAR VE GORUŞLER Genel anlamda grevveunsurlan Sonuç olarak grevin tanımmı ve öğelerini çok iyi bilmek uygulamada büyük değer taşımaktadvr. Zira toplu hareketleri grev tanımına uyan işçiler. çalışmalarını durdurmak suretiyle geçici olarak hizmet sözleşmesi kuralları dışma taşmalanna rağmen bir yaptınm ile karşılaşmayacaklar, başka bir anlatımla yasalar tarafından korunacaklardır. Dr. EROL ALPAR As. Yük. İd. Mah. Üvesi 1 982 Anayasası'run 54. madde- sinde (Any.m.54), "Toplu iş sözleşmesinin yapılması sıra- smda uyuşmazlık çıkması ha- lınde işçiler grev hakkına sâ- hıptirler. Bu hakkın kullaml- ması usul ve şartları ile kapsam ve istisnalan kanunla düzenlenir..." de- nilmektedir. 2822 sayılı Toplu Sözleşme Grev ve Lokavt Kanunu (TSGLK), 275 sayılı kanundaki düzenlemederv uzaklaşma- dan ve buna Anayasa"daki hükümleri de eklemek suretiyle, yasal olan ve ol- mayan grev yanında. genel anlamda grevin de tarum ve öğelerine yer v ermiş bulunmaktadır. Yasal olan ve olma- yan grev konulannı bir başka ıncele- me konusu yapmak üzere grevin tanı- mına geçebiliriz. Genel anlamda grev: işçilerin toplu- ca çalışmamak suretiyle işyerinde faa- liyeü durdurmak ya da işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıv- la, aralannda anlaşarak ya da bir ku- ruluşun aynı amaçla toplu çalışmama- lan ıçin verdiği karara uyarak işı bırakmalanna grev denilir. biçiminde tammlanmıştır (TSGLK. m.25 1). Bu tanımdan grevin üç öğesinin bulundu- ğu anlaşılmaktadır. Bunlar; 1. Anlaşa- rak ya da sendika karanna uyarak işın bırakılması; 2. İşçilerin topluca işi bı- rakmalan: 3. İşyerinde faahyetı dur- durma ve aksatma amacı. olarak sayı- labılır. 1- Grev konusunda anlaşarak ya da sendika karanna uyarak işin bırakıl- ması Koalisyon öğesi de diyebileceği- miz bu öğe "işçilerin aralannda anlaş- ması" ya da "bir kuruluşun aynı amaçla toplu çalışmamalan ıçın verdi- ği bir karara" uymalandır. O halde. grev için aynı amacin ızlenmesi dışın- da. bu amacın kollektıf olarak izlen- mesi de gerekmektedir. Başka bir de- yışle kollektif hareket greve katılanlar- ca kararlaştınlmalıdır. İşçilerin topluca anlaştıklannı kabul ıçın karara katılacak işçı sayısı konu- sunda hükmeyer vermc-en TSGLK grev karanna katılacak işçılenn. o ışyennde işi durduracak ya da önemli ölçüde aksatacak nispette olmalanna da önem vermemiştir. TSGLK işçilerin kendi aralann- da anlaşmalan dışında bir kuruluşun karanna uyarak işi bırakmalannı da grev olarak nitelendırmiştir. Bu kuru- luşun genelde, işçı sendikası ya da konfederasyon gibi belirli özellikte bir işçi kuruluşu olması gerekir. Genel grevde yasal grev için aranılan toplu iş sözleşmesi yetkisinin bulunması ve işçi şendikasının üye sayısı koşul değildir. İşçilerin topluca çalışmamalan ıçin ve- rilen bir karara uyulması, anlaşmanın yerine kaim olmalıdır. İşçilerin arala- nnda zımni olarak bir anlaşmaya va- np. topluca çalışmama amaanı taşı- malan yeterlidir. 2- İşçilerin topluca işi bırakmalan: Grevin bu ikinci öğesini, işçilerin fıi- len işi bırakmalan ve işçilenn ışı toplu- ca bırakmalan başlıklan altında ince- lemek gerekmektedir. TSGLK'na göre bir eylemin grev olarak nitelendi- rilebilmesi için işçılenn işi bırakmalan gerekmekiedir. (Any.m.54, TSGLK m.25 1). İşı bırakma. ışçinin sözleşme uyannca yapmaya zorunlu olduğu işi bilerek bırakması veya ışbaşı yapma- ması biçiminde tanımlanabilir. işin bırakılması geçici olduğuna göre işin kesin olarak terk edilmek suretiyle bı- rakılması grev sayılamaz. Grevden amaç. onaylamava vanldıktan sonra, haklannı elde eden işçılenn işe tekrar dönmeleridir. Grevin koşullanndan birisi de, işçilerin işi topluca bırakma- landır. Ancak burada karşhnıza çıkan sorun. çalışmakta olan işçilerden ne kadannın işi bırakmış olması "topluca işi bırakma" olarak nitelendirilecektir. Bu konuda 275 sayıh kanunda olduğu gıbi, 2822 sayılı kanunda da bir açıkhk bulunmamaktadır. Aranacak olan, toplu işi bırakmanın. işyerinde üretimi ve böylece çalışma banşını ciddi ölçü- de aksatmış olmasıdır. 3- İşyennde faaliyetı durdurma ve aksatma amacr. Grevden söz edebilmek için yalnızca işçilerin işi bırakmalan yeterli olma- yıp, bunun vanmda işi bırakma, işye- rinde faaliyetı durdurmak ve işin nite- liğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla yapılmalıdır. İşi aksatmak amaa taşımayan iş bırakmalar grev olarak değerlendirilemez. Hastalık. kaza. kişiseî veya ailevı nedenlerle ışini bırakan veya işine gitmeyen işçınin. yapılmakta olan greve katıldığını söy- îemek mümkün değildir. Gene işyennde. işi durdurma veya önemli ölçüde aksatma amaa dışında hareket etme halinde de grevden bah- sedilemez. İşçilerin aralannda anlaş- mak veya anlaşma olmaksızın topluca sinemaya gitmeleri örneğinde olduğu gibi. Genel anlamda grev konusundaki açıklamalara son vermeden önce. gre- vin koşullan arasında yer alan işçi kavrarruna da değınmekte yarar bu- lunmaktadır. Bilindiği üzere. greve ancak işçiler tarafından gidilebilir. TSGLK'da işçi tanımına yer verilmemış olmakla bir- likte. genel olarak; bir hizmet akdi ile işverene bağımlı olan herkese işçi deni- lebilir. Kamu hizmeü görevlileri. ser- best meslek sahipleri, zorunlu çalışma- ya mahkûmlar işçi niteliğini taşıma- dıklanndan. TSGLK açısından işçı sayılamazlar. İşçı sayılmadıklan için de grev hareketine girişemezler. Sonuç olarak. grevin tanımmı ve öğelerini çok iyı bilmek. uygulamada büyük değer taşımaktadır. Zira toplu hareketleri grev tanımına uyan işçiler, çahşmalan durdurmak suretiyle geçici olarak hizmet sözleşmesi kurallan dı- şına taşmalanna rağmen bir yaptınm ile karşılaşmayacaklar, başka bir anla- tımla, yasalar tarafından korunacak- lardır. Buna karşılık işçilerin işi bırakmala- n biçiminde gerçekleşen eylem. grevin oluşması için aranılan unsurlan taşı- mıyorsa, disiplinsiz bir hareket olarak nitelenebilecektir. Bu durumda. işçi- nin sorumluluğuna neden olan iş y ap- ma borcunu yerine getirmemesi duru- muyla karşılaşılır. Bu durum. işvere- nin veya vekilinin disıplin yetkisinı kullanmasına. hatta daha ileri giderek. sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesine bağlı olan vap- ünmlann uygulanmasına yol acabilir. ARADABIR VECİHİTİMUROĞLU Suçlıı Aziz Nesin mi? Çiller hükümetinin programı tartışılırken, Sıvas'ta ger- çekleştirilen laik aydın kıyımı da gündeme getirildi. ilk söz, Necmettin Erbakan'ındı. Erfcakan'a göre. Müslü- manlar kanı ve öldürmeyi sevmezler Sıvas'ta, halk her- hangi bir eylemde bulunmamıştır Olaylar, "Sıvas'a dışarıdan giden bir azınlığın tahriki" sonucu doğmuştur. Mesut Yılmaz, Alparslan Türkeş, Içişlerı Bakanı ve De- niz Baykal da, özdeş görüştedirler Aklıma bir fıkra geli- yor, ama söylemeyeyim. Yine de Deniz Baykal'a bir çift sözüm var: Sürüye giren kurda, süru sahiplerinin karşı çıkması doğaldır, ama CHP'nin Genel Başkanı'na ne oluyor? Hangi şeriatçı size oy verecek? Hiç olmazsa, ta- rihinizesahipçıkın. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, Aydın Güven Gür- kan'ın dışında, genel hava Aziz Nesin'in tahrikçi ve suç- lu olduğu noktasındaydı. Tarih kürsüsünden, demokrasi adına yapılan bu suçlama, Cumhuriyet tarıhinin en bü- yük karasıdır. Aziz Nesin, düşünceleri ve ilkeleri bilinen bir yazardır. Bütün dünyada, Türk yazınının yüz akı sayıla- bilecek eylemlerde bulunmuştur. Tahrikçilik yapacak denli denstz değildir. Kişiliği elverişli değildir kışkırtcılı- ğa. Bütün bunları bir yana bırakıyorum. Olayların mantı- ğı, bu suçlamaları haksız kılıyor. Düz mantık, Aziz Ne- sin'in "din dahil" her toplumsal kurum hakkında eleştiri hakkının olduğunu kabul eder. Buna hayır diyecek kişi, kendisini demokrasi savunucusu olarak tanımlayamaz. Aziz Nesin, perşembe günü, kendisine verilen görev ge- reği, laiklik üzerine konuşmuştur. Bu ülkenin 37 seçkin şairinin, yazarının, ressamının. müzikçisinin ölümüne yol açan olaylar, cuma namazından sonra gelişmiştir. Öyleyse, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kürsüsünü "Islama selam!" kürsüsü durumuna düşüren siyasetçi- ler, gerçeği saptırmak yarışına girmişlerdir. Bu siyaset- çiler, kışkırtmanın merkezinin "cami" otduğunu, nasıl gözardı ederler? Ülkenin sağlığı ve esenliği için siyaset yaptyorlarsa, "Sıvas'ta, bazı camllerde, özellikle Paşa Camii'nde, laiklik aleyhine, şeriatçılarca kışkırtma yapıl- mıştır. Bu kışkırtmanın sonunda. bu yurdun yetiştirdiği önemli şairlerimiz, yazarlarımız, ressamlanmız, müzik- çilerimiz öldürülmüştür. Şeriatçılann karşısında devlet aciz kalmıştır. Bu durumu kınıyoruz" demeliydiler. Tarih kürsüsünden bu sesi duyan şeriatçılar, kendilerinde, demokrasinin önünü tıkayacak gücü bulamayacaklar- dır. Ama, bu konuşmalardan sonra, Mesut Yılmaz'ın kağnısını kıracaklar, Baykal'ın gölünü kurutacaklardı. Bayan Çiller'in başına Nakşi türbanı geçirirlerse, hiç şaşmam. Bence, ilk kışkırtma, Menderes'in "Sizisterse- niz, hilafeti de geri getirebilirsiniz" mantığıyla başlamış- tır. Bu cümle, Cumhuriyete karşı itilatçı kışkırtmasıdır. Bu kışkırtma ölçüsünde önemli bir kışkırtma da, Süley- man Demirel'den gelmiştir. Demirel, "Bu memlekette, herkes. göğsünü gere gere 'Müslumanım' diyebilmeli- dir" demişti. Sanki, "Müslumanım" demeyi yasaklayan bir yasa ya da politika varmış gibi! Üçüncü kışkırtmanın miman, Kenan Evren. O her şeyi bildiğini sanan ABD öğütlü general, Atatürkçülük adına, "Solculuğu, ancak Islamlıkla önleriz" fetvasını, anayasa ilkesi yapmıştır. Tarih, Kenan Evren'i bağışlamayacaktır. Son kışkırtma da, Bayan Çiller'in Doğru Yol Partisi'nin kuruluş yıldönü- mündeki ağır "tahriki'dh. "Doğru Yol Partisi ezan de- mektir. Doğru Yol Partisi bayrak demektir" sözleri. şeri- atçılara sunulan bir ödüldür. ABD'de yetiştirileceksin, tüm yaşamında alnın secde-i rahmanı görmeyecek, ya- şamında bir gün olsun Doğu'yu ve Güneydoğu'yu gör- meyeceksin, Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşı'nı özümseye- cek hiçbir ekine sahip olmayacaksın, yeri yokken ezandan ve bayraktan söz edeceksin. işte kışkırtma bu- dur. Gerçekten, sorunları çözmek istiyor musunuz? Yapılacak tek şey, 1950'de 1 başlatılan Cumhuriyet karşıtı politikaları bırakmanızdır. Halkın karşısına yiğit bir dev- rimci olarak çıkınız. Halkın sizinle birlikte olduğunu gö- receksiniz. Şeriatçılann bir avuç olduğuna tanık olacak- sınız. OLUM Sen Dosttun, Dostluk sembolüydün Sen umut, Sen sevgiydin dolu dolu... Hıç bir zaman yerı dolmayacak, doldurulamayacak öğretmemmiz, bızler var okjukça sen her zaman her yerde bizimle olacaksın. Değerlı öğretmen agabeymız ve arkadaşımız ALI KADEM'i 17.07 1993 günu kaybeltık Acı haberi tüm sevenleri ne duyurur, kendisine rahmet, aılesine başsağlığı dıieriz. Aiibeyköy Eğitimciler Tüketim Kooperatifindeki Öğretmen Arkada^ları ve Dostları TARHŞMA Savunma sanatı ve görevi P olitikayla ilgili olmadıkça. toplumu pek fazla ilgjlendirmeyen konulardanbinsi de, meslek yaşamıdır. Doktorlan güçlükle ayırabilirsek, toplumda hiç bir meslek, özel yaşama avukatlar kadar kanşmış değildir. Avukatın uğraşısı, bir yandan yasama görevine benzer, öte yandan sanat ve edebiyata sıkı sıkıya bağlıdır. Hiç bir meslek, avukaüık kadar eski değildir ve hiç biri büyük bir ülküye. onun kadar soyluca sadık kalmamıştır. Yaşam karşısında yasalar, daima karanlık ve noksandır. Yasalan aydınlatan ve bir bakıma yasa koyııcu gibi de düşünmek zorunda olan, avukatlardır. Bir yargıcın bulunduğu her yerde, en az ıki avukat vardır. (Yargıçlar, davacı ve davalılarla başbaşa kalsalardı... ne kadar sıkıcı olurdu.) Avukatlar; "Yalnızca bağımsız insan olmayı değil. fakat insanlann en bağımsızı olmayı. onur sayarlar'", yalnızca yasalan uygulamakla yetinmezler. hukuku yaratmaya ve yaşatmaya da çalışırlar. Avukat, "hakkın yapıcısıdır". Avukathk, bir "savunma sanatı ve görevidir." Yasalanmızda "görev" yönüyle avukathk, "iş sahibi- işçi" ilişkisi içinde ele abnmıştır. "Sanat"' özelliğı ise, dava dilekçelerindebile önemsenmemektedir. (İş çokluğu... nedeniyle olsa gerek). Çok eski zamanlarda, "Müşterinin minnettarlığının ihtiyari vergisi" olarak kabul edilen "hukuksal yardımın" günümüzdeki karşılığı. "vekalet ücretı" ve "avukathk parasf'dır. Ne mınnettarlık duymak, ne de isteğe bağlı da olsa "vergi" ödemek istemeyen günümüz insanı için avukata verilen. yalnızca bir "ücret" ve •_"para"dır. Ücret ve para... tüm görevler için kuşkiısuz, emeğin karşılığıdır. Sanat ise, nesnel karşıbğı düşünülmeden Sürdürülen, "düşünsel" bir çalışmadır. Savunma sanatı'nm gerçek karşılığı, ancak her davada hukukun ve adaletin somutlaştınlması olabilir. (Ancak önemli olan. iş sahibinın sanat anlayışıdır). "Yasa insanı" ile "hukuk insanı" arasındaki mücadele, avukatın iç dünyasındaki hesaplaşmasıdır. (Hukuk devletinde yalnızca yasalan uygulayanlar ile, yasalara ve uygulayıalanna rağmen hukuk devletini savunanlar arasındaki fark. farkedilmeyecek incelikte. fakat pek keskindir). Avukat, davasını yasalara dayandınp, konuyla ilgili örnek kararlar bularak, "görevTni yerine getirmiş olur. Avukatın, davasını kazanması ya da kaybetmesi sonuçta. örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun (HGK) karanna bağbdır. Yasaya göre. yargıç için uyulması zorunlu olan HGK'nın, o ana kadar geçerli olan ve avukatın da dayanmış olduğu, görüşünü değiştirebilmesi ise, her zaman olasıdır. "Oysa hukuk, insanlann alınyazılannı rastlantılara bırakmayan bir disiplinin adıdır." (Sn. Sami Selçuk, Yargıtay 4. Ceza Dairesı Başkanı). 1-IGK'run o dava için "tartışılmaz karan" ile, avukatın "yasa insanı" olarak müvekkiline karşı "görevi" sona erer. Her dava, "kuşku" ile başlar (ve biter). Yargısal adaletin doğurduğu kuşku ile, "kesinleşen karar" üzerinde avukaün "otopsi" yapması, "görevinden" önce ve sonra, "hukuk insanı" olmasından, olması gerekmesindendir. "... Yasalann yeterliliğini ve gerçekliğini araştırmayân. kötülükleri eleştirmeyen kimse hukukçu olamaz. Hukukçu korkusuz ve bağmsızdır." (Sn. Yekta Güngör Ozden, Ay. Mah. Bşk. "Hukukun Üstünlüğüne Saygı" s. 54). Yargıcı (olay haİckında bile) içuhatlarla bağlayan. "düşünce üretmeyen yargıç" isteyen bugünkü yargıîama sistemimizde, müvekkilini "hukuk insanı" olarak savunmak. avukatiçin zor fakat "olması gereken"dir. Adaletin gerçckleşebilmesi (Ey bakire, gözlerin açılmalı) ancak. "düşünen ve hükmüne güvenen yargıç"ın "direnme karan" vermesine, verebilmesine bağlıdır. Yargısal adaleti (içtihatlara rağmen) gerçekleştirebilmek, avııkatbk sanat ve görevidir. Adaletle müvekkili arasında, yalnız bir insandır avukat. Av. Hulusi Metin İstanbul Özelleştirme mi? Yağma mı? S on günlerde bir özelleştirme fırtınası Türkiye'yi değişimve yenıleşme yutturmacası iİe alabildiğine sarsıyor. Esen bu havadan etkilenmeyen yok gibi. Hatta bazı sol çevrelerde açıkça söylenmese bile yapılan işlere verilen kararlara ortak olanlar bile var. Diyorlar ki özelleştirme kamu açıklannı azaltıp enflasyonu önleyecek. Kareden KİT'ler satıldıkça zarar edenler devlete daha büyük yûk olmaz mı? Elbette olur. Kamu açıklan daha da artarenflasyonun önü alınamaz. Amaç özelleştirme yolu ile devleti küçültmek bireyi öne • çıkarmakrnış, öyle diyorlar. Bireyin özgür olması, ekonomik yönden özgür olması ile olur. KİT'lerin satılarak devlet varhklannın ejden çıkanlması ile değil. Özelleştirmeyi isteyenler bunu Robert Kolej Türkçesi ilke haline getirenler ya medyanın etkisinde kalanlar ya da bu işten çıkar umanlar. Özelleştirme bir yağmadır. Bu yağma ile sermaye daha da semirecek, kurduğu tröst ve kartellereliyle halkın ekonomik özgürlüğünü elinden alacak. Siyasiler KİT'lerin muhakkak saülması gerekir demek suretiyle, kendilerini sermaye çevrelerine teslim etti. Oysa özelleştirme sömürünün bir şekli. Yabancı sermayeyebu eçtiğimiz4 temmuz pazar günüMilliyet gazetesinde Hasan Pulur, ^ ^ "Olaylar ve İnsanlar" sütununda, bugün Robert Lisesi diye anılan okulda çıkanlan Çağn adlı edebiyat dergisınin son sayısında bulunan bir yazıya değiniyordu. Okulun Türkçe öğretmenlerinden Adil İzci bu yazıda, son zamanlarda "dilimize yapışan yerli yersiz" kullandığımız sözcük ve deyimlerden örnekler vermiş ve buegilimieleştirrnişti. Pulur. İzci'nin yazısından, argo olmaktan çıkıp günlük konuşmamıza girmekte olan "acayip güzel", "jeton düşmedi". "kafalamak", "yemezler" gibi sözcük ve deyimlerden örnekler de aktanyordu. Pulur, böyle bir yazıyı yayımladıklan için Robert Lisesi öğrencileriru ve öğretmenlerini kutluyor. ancak "'Onlann bu yapuklanndan. ana dillerine gösterdikleri bu bağlılıktan ne kadar mutluysak. onlar adına biraz da üzgünüz" diye devam ediyordu. Pulur, üzüntüsünün nedenini de açıklıyordu; "Türkiye'ye, anadillerine bu kadar sahip çıkan bu gençlerle, Başbakan Tansu Çiller aynı okuldan..." Arkasından, Çiller'in Türkçe hatalan sıralanıyordu. Ertesi gün, 5 temmuz pazartesi günü Sayın Cüneyt Arcayürek, "Güncel" sütununda Hasan Pulur"un bu yazısına gönderme yaparak, Çiller'in bozuk Türkçesi için '"Robert Kolej Türkçesi" ifadesini kullaruyordu. Yazılannı her zaman büyük bir zevkle okuduğumuz, sevdiğimiz, saydığimız bir ağabeyimiz olan Saynn Arcayürek'in sözlerinin kamuoyunda yanlış bir anlamaya yol açmaması için şunu anımsatmakta yarar görüyorum. "Robert Kolej Türkçesi"', aynı zamanda Sayın Bülent Ecevit'in de Türkçesidir. Sadece o mu? Ülkü Tamer. Tomris LJyar, Nazh Eray. Orhan Pamuk, Pınar Kür, Robert Kolej mezunu şair ya yol açıhdığında. bağımsızhğm da sonu olur. Ne denirse denilsın özelleştirme zenginler kulübünün bir tuzağjdır. Asgari ücretin sefalet sırunna yaklaştığı hatta aştığı, işsizlerin çığ gibi çoğaldıği bir Türkiye'de zaman çalışanlann, dar gelirlilerin aleyhine işlemektedir. Sosyal demokratlar, tröstler ve kartellerin halkın elinden yaşama hakkını almalanna ortak olmamahdır. Av. Sadi Hasan Ayna da yazarlanmızdan sadece ilk akla gelenleri. Aynca meslekleri gereğj Türkçe'nin en güzel örneğini sunan tiyatro sanatçılanmız arasında Engin Cezzar'dan Genco Erkal'a, Ali Taygun'dan. kendisi diksiyon dersleri vermekte olan Can Gürzap'a kadar sayısız Robert Kolej mezunu vardır. Sanılabileceğinin aksine Robert Kolej, sağladığı genel kültür sayesinde gayet zengin bir sözcük dağarağı kazandınyor. Okulda Türkçe edebiyat dergisi yayımlamarun olduğu kadar, telifTürk piyesleri sahneye koymanın da çok gerilere giden bir geleneği var. Tabü, bunlardan feyz almasını becerebilene... GönûlPultar PENCERE Şeriatçının Kökü Dışarıdadır.. Eski Mısır Devlet Başkanı EnverSedat'ın öldürülmesi, bir Hollyvvood filminin senaryosuna benziyordu. Kahıre 1981 . Sedat, 1973 savaşının yıldönümünde yapılan geçit tö- renini onur locasından izliyorken, törene katılan birlik- ten kimileri silahlarını doğrultup ateş etmeye başlıyor- lar, Devlet Başkanı sizlere ömür... Sedatın çarpıcı ölümünden sonra yerine Hüsnü Mü- barek geçti... Gazetelerde okuduğumuza göre şimdi de Mübarek için suikast tezgâhı kurulmuş; 'Kör Imam' diye ünlenen şeriatçı hocanın yandaşları, Mısır Devlet Başkanı'nın detterini dürmek için bir düzen hazırlarken yakalanmış- lar... islam dünyasmın neresine bakarsan bak, suikast, ölüm, idam, iç savaş, savaş, kargaşa, kıyamet, cehalet, gerilik, sefalet ve pislik... Nedir bu? Müslümanlık yüzünden böyle bir sonuç doğduğunu kimse söylemesin.. Şeriat yüzünden olabilir. ••• Şeriat, en kısa tanımıyla İslam hukukudur; ama, Kur'- an'da bir ayette "din işlerinde uyulması gereken yol" olarak şeriat sözcüğü geçiyor.. Peki, nedir bu yol? Şeriat'a ilişkin konuları "fıkıh" inceler. Eğer "fıkıh"ta derinleşmek isterseniz, ayrıntıların okyanusunda kulaç atarak kıyısız bir denizde çırpınır durursunuz. Çünkü fı- kıh, Tanrı ile insan ve insan ile ınsan arasındaki ilişkileri biçimsel mantıkla irdeleyip saptamaya çalışır ki bu işin içinden çıkmak olanaksız gibidir. Şeriat sorunlarına yorum bulmak için çalışan fıkıh us- taları, dipsiz kiler boş ambarla uğraşa uğraşa, yüzyılla- rın birikimini yeni kuşakların sırtınayığmışlardır. Sonuç- ta insan yaşamdan kopmuş; toplum düzeni; donmuş, kalıplaşmış, kireçleşmiş, küflenmiş kuralların boyundu- ruğuna bağlanmıştır. Kadın örtünecek mi? Hırsızın eli kesilecek mi? Faiz haram mı? Zina yapan taşlanarak öl- dürütecek mi? Miras paylaşımında kadın ikinci sınıf mı sayılacak? Tanıklıkta bir erkek iki kadın yerine mi geçe- cek? Devletin düzeni şeriat üzre mi olacak? Bütün bun- lar bir kenara; çağımızda Çin seddinden -Adriyatik'e kadar da değil- Atlas Okyanusu'na kadar Müslümanlık dünyasında şeriatçılarla laiklik yandaşları boğaz boğa- za.. Ezan seslerinin çınladığı her ülkede, islam ortaçağını aşmak için kavga var... ••• Türkiye'yi bu dipsiz kavgaya sürüklemek isteyenler günden güne güçleniyorlar: bu durumda her Müslüma- nın şeriatçı olmadığını bin kez söylemekte yarar var.. Alevi, Müslümandır; ama, şeriata karşıdır; Anadolu Müslümanı, Sünnide olsa, Arabistan çöllerindeki şeria- tın buyruğunda bir yaşama razı olamaz; Anadolu topra- ğında, islam inancını yobazlıkla karıştırmaya kalkışanla- r# yüz vermezler. 1923 Devrimi, laik cumhuriyetin kuruluşuyla bu tartış- malara bir nokta koymuştu. Bugün yaşanan süreç karşıdevrim niteliğindedir; Tür- kiye'yi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyenlerin gü- cü de Anadolu'nun dışından kaynaklanıp destekleni- yor... Şeriatın kökü dışarıdadır!.. Çöl şeriatını, Anadolu yaylasında uygulamak isteyen- ler, milliyetçi değil, ümmetçidirler: erkeği kul, kadını kö- le sayan politikayı siyasal iktidara taşımak için Müslü- manlığı kullanıyorlar. İnsana ve islama çağımızda yapılacak en büyük kötü- lükde iştebudur. İstanbul Eyüp Şubemiz eski Yönetim Kurulu üyesi öğretmen ALİ KADEM'i bir trafık kazası sonucu kaybettik. Ailesine ve tüm dostlanna başsağlığı dileriz. EĞİTİM-İŞ SENDİKASI GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU D U Z E L T M E Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.'den Tasarruf Sahipleri İçin Sirküler Bankamızın 800 milyar TL arünlan sermayesınde yenı pay alma haklannın kullanılmasından sonra kalan ve halka arz edilecek tutar 2.027.076.000 TL olarak duzeltilmiştır. llgılilere duyurulur. YAPI ve KREDİ BANKASI A.Ş. Genel Müdürlük İLAN AĞAÇÖREN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1990,308 . Alidede Yıldınm tarafından Kıymet Yıldınm ve arkadaşlanna karşı Kınmıni kovü. 152 ada. 63 parsel sayilı taşınmazın kadastro saptamasının iptali için açılan davanın yapıtın yargılaması sırasında verilen ara karar uyannca: Araştırmalara rağmen adresi bulunamayan Ağaçören ilçeşi Kın- mini köyünden Rıfat Yıldınm mirascısı dahili davalı Nejla Ünal'ın mahkememian duruşma günü olan 6.8.1993 günü saat 10.00'da mahkememızde haar bulunması veya kendisini bır vekille temsil et- tirmesi. gelmediğinde veva kendıni vekille temsil ettirmedığinde yok- luğunda >argılama yapılacağı ve karar venleceği teblığı yerine ilan olunur. Basın 34869
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear