14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYEA- CUMHURİYET 16 TEMMUZ 1993 CUMA 12 DIZIYAZI Türkiye'dekiimamlann arkasındasaftutulmayacağınısöyleyen Cemalettin Kaplan: KılınannamazgeçersizMekke, Medine, Kabe, İstanbul'daki camilerde, bu camilerin başındaki imamlann ve hocalann Şeriata uygun olmadrğını. daha doğrusu Federe fslam Devleti Emiri olarak bunları Islam içinde görmediğinizi. buniann ardında kılınan namazla- rın geçerli olmadığını çeşitli açıklamalarınızda beKrttiniz. CH- Evet. Fakat bu arada sizin taraftarianıuz, sizin örgûtle- diğiniz Hac kampanyalarıyla Hacca gidivorlar. Bunu nasıl izah edivorsunuz. Oradaki imamlann arkasında namaz kılmak geçerli değil divorsunuz, öte yandan sizin müritlerini/ o hocalann arkasın- da dunıp namaz kılıvorlar, Hac görevlerini yerine getirivorlar? CH- kımdır bu hocalar? - Ben tanımıyorum. size spnıvorum. Siz dediniz ki Mekke'de, Medine'de. İstanbul'da, Ankara'da, şurada burada camilerde kılınan namazlar geçerli degildir. Buradaki hocalar İslam'a Şeriat'a uygun davranmıyorlar. Bunları söylüyorsunuz değiİ mi? Yanlış bir şey söylemiyorum herhalde. CH-Evet.. - Sonra sizin taraftariannız onlann arkasında na- maz kılıyor. CH- Şimdi bakınız. Yine fetvaya dayanıyorum. Türkiye'de, camilerde mihrapta ve mimberde bulunan hocalar, şu hareketi kabul etmediklen müddetçe buniann arkasında namaz kılınmaz. -Peki,Kabedekiler... CH- Kabedekıler. (Hoca burada durakladı, çev- resine bakındı. yutkundu) Ha Kabedekıler, kim bunlar söyleyin... Vehhabıler değil mi? - Evet. CH- Vehhabiler fasıkdırlar. Fasıklann arkasın- da namaz kılınabılir. - Bu yeni bir yorum. Bunu sizin yazüarınızda ve açıklamalannızda okumadım. Şimdi küınabilece- ğini söylüyorsunuz. CH- Acaba. acaba (Hoca burada dura dura ko- nyşuyor. ne söyleyeceğinı önceden pek düşün- memış gıbi bir hali var.) Türkiye'deki gibı öyle imamlar var kı. diyor ki ben Kemalıstim. - Kemalistim demeven, AtatüriVe karşı olduğunu açık açık söyleyen imam da çok. CH- Siz farzedelim bu camianın ıçındesiniz, Türkiye'ye gideceksiniz, Hocam ben kımin ar- kasında namaz kılacağım diye bana soracaksı- nız. - Evet siz kimi öneriyorsunuz? CH- Diyeceğim ki, bir camiye gidersiniz. İma- mın nabzını bir yoklarsıruz, hasta mıdır, değil mıdır? - Ben doktor değilim ki anlamam. CH- Mecaz manada...meca2 manada... • - Ben de mecaz manada söylöyorum. CH- Gidip soracaksın, sen Şeriatın hakim ol- masını, devlet olmasını istiyor musun, Mustafa Kemal'e karşı tavnn nedır? -Adam takiyye yapar, yani gerçek görüşünü giz- leyebilir.Bunu söylese başına is gelebilir. CH- Yokkk.. - Ben gazeteci olarak, sövlediklerini yayınJasam, stkuıtı cekebilir, hapse atûabilir. CH- Takiyye yok. Ehli Sünnette takiyye yok. Takiyye Şia'da var. Hocayı kenara çeker, kula- ğına söylersın. Herkesin duymayacağı şekilde anlaürsm. - Bana niye gürensin ki...Peki güveneceğini kabul edetim. CH- Evet. güvenilirlik arzedersen o da güvene- rek der ki. ben Mustafa Kemal'i sevmiyorum. Onun rejimını beğenmiyorum. Şeriatın gelmesi- ni istiyorurn dedı mi, tamam sen namaz kılarsın. - Pekî sizin Hacca giden taraftariannız Kabe'de bunları soruyor mu? CH- Hac meselesı a>n. Dedim ya oradakiler başka. - Oradakilere sordunuz mu? CH- Şimdi onlar, yani Mekke. Medine imamla- nnın zıhniyetleri Vahhabi zıhniyetidir. Genelde öyle kabul edelim. Bunlar nedir? Bunlar İslamı açıdan Vehhabi zihniyetine sahip olmalan hase- bıyle fasıkdırlar. Fasıkın arkasında da namaz olur. - Bunu şimdi söylüyorsunuz. Daha önceki açıkla- malarınızda buniann arkasında namaz kılınmaz diyordunuz. CH- Kerahatle kıhnır. Kerahatle... - Aynı şeyi Türkiye'deki hocalar için de söyleyebi- Ursiniz. CH- Mustafa Kemal'i tas\ipetti mi, onun işi bit- ti. cenazesi de kılınmaz. GUNUMUZUN PUTLARI VE PUTPERESTLERİ! Gûnümûz Oûnyasnn putlan ssemterdr: 1- Fasst setem br puttur. 2- Komünot sstem br putlur, 3- Kapıtabst astam br puttur; 4- Demokra* sstsm br puttur; 5- Lafc sıstem (dn devletten ayırma) bir puttur 6- Seiamkt Kema br puttır. 7- Kematst sstem br puttur. 8- PartıcHk sretemı bıt puttur 9- Hakk) baGia Kanştrma sotemı br puttur. 10- Mltyetphfc ve rkçiık sKtam br puttur Günûmuz dûnyasnm putperealen (Ebu ONton. ysni mûjrfcton; yan münalfc ve fttarO Tûm part idartsn ve bu arada Eoevıt. Inânü. Dene BayKal, Mesut, Demrel. Erbafcan ve enzerton bnr muşnKt». cenazelen tataımaz! CndorukvelûmmecSssaknlenbrermûşrictır cenazeten kıinmaz Sand* basna gx*p Ounlan seçenter brw muşnk&r cenazelen tatnmazl Şenatıdeğıl cJemotoasıyıvsıâ*dûzemseçsntûmmemurtartnrermûşnktr.cenazelen mmaz1 Vecntajrrte -HamyyetlıayıtsBveîartsaAtah'rı*» demey^j.«maetrno».diyenle rer mûşnktr, oenazefen (aanmazf Braaraleyri bOtûnburtanntevbe-ınasuhietevbaeOneBrıve Islam Devtotfnbenmsevp evrad Bayr^'nm Mmda topbrmalan kırtukjşun tek yoluduri NM. 1. Buyaad«arrrın>.cmwatlerın«s<tytemeyen hocalar m û n ^ ^ eytHer. ayr> zamanoa brer disc seytan ve brer mel'undLiriari • 2- Bu ıkı »nıf vaT. hocalar ve dervışler, ksa zamanda ûzerlenne «mseypl rmayan M ı OüşerM Erbokon'ın, DenûreVin, înönü'nün ve Yıbnaz'ın cenazenamazları kibnmaz Günümüz dünyasının putperestleri (Ebu Cehilleri; yani münafık ve kâfırleri): Tûm pârti liderleri ve bu arada Ecevit, İnönü. Deniz Baykal, Mesut, Demirel, Er- bakan ve benzeıieri birer müşriktir; cena- zeleri kılınmaz. Cindoruk ve rtim meclis sakinleri birer müşriktir; cenazeleri kılınmaz. Sandık başına gidip bunları seçenler bir müşriktir; cenazeleri kılınmaz!.. Şeriat'ı değil: demokrasiyi ve iaik düzeni secen tüm memurlar birer müşriktir; cena- zeleri kılınmaz! Ve bilcümle; "Hakimiyet kayrtsız ve şartsız Allah'ındır" demeyip. "milletindir" diyenler birer müşriktir; cenazeleri kılın- maz! Binaenaleyh. bütün buniann tevbe-i na- suh ile tevbe etmeleri ve İslam Devleti'ni benimseyip Tevhid Bayrağı'nın altında toplanmaları kurtuluşun tek yoludur! Not: 1- Bu yazdıklarımızı; cemaatlerine söylemeyen hocalar, mürirlerine duyurma- yan şeyhler. aynı zamanda birer dilsiz şey- tan ve birer mel'undurlar! 2- Bu iki sınıf; yani hocalar ve dervişkr, kısa zamanda üzerlerine düşeni yapmadık- lan taktirde isim isim bunları teşhir edece- ğiz! 3- Bütün bu vazdıklarım birer fetvadır! Neşriyat yoluyİa tenkide açıktır; Ya ce- vab. ya kabul!.. 4- Kaynaklar: Akaid kitabları, Ünunet-i Muhammed Gazetesi, Beyyine 1-2-3 Cemaleddin Hocaoğlu Anadolu Federe İslam Devleti El-Emir ven-Naib 22. Zülkaide 1413(14.05.1993) HAYAIL OE : O R A L Ç A L I Ş L A R Kapian'ın ummet-ı Muhammed gazetesınden Din admay küfiirdohı,içeriksizyazılar Aşagıda Cemalettin Hoca'nın Türkiye Büyük Mıllet Meclisi. Anayasa Mahkemesi gibi kurumlar ve devleti yöneten kişilerle ilgili değerlendirmelerini olduğu gibi yayınlıyoruz. Baştan aşağı küfiir dolu, hiç bir içeriğı olmayan bu sözleri yayınlamamızın tek amacı var: Okuyucunun Cemalettin Kaplan'ı değerlendirmesine yardımcı olmak, dahası şu ya da bu ölçüde Cemalettin Kaplan üstüne olumlu düşünceler besleyen, en azından ona hoşgörü üe bakan inanç sahiplerının dikkatini bu yöneçekmek. "Denn" bir islam alimi edasıyla durmaksızın konuşan, yazan Cemalettin Kaplan'ın fıkırsel düzeyi ve başka görüşleri değerlendirirken kullandığı üslup, onun hakkında yazılacak sayfalar dolusu yazıdan çok daha etkileyici ve açık. Kanımızca küfür aczin ve fikir alanında yalınkatlığın göstergesidir. Cemalettin Hoca sadece küfrediypr. Aşağıdaki satırlaronun Ümmet-i Muhammed adlı kendi gazetesındeyazdığı imzaü yazısından aktanldı: Büyük Millet Meclisi dedikleri yer, helaçukurudur; yıkılması ve yakılması gerekir. Çünkü mescid-i dırardan daha beterdir. Zira şirk yerleri de, o yerlerde oturanlar da, putlar ve put sembollen olan resim ve heykeller de yıkılmaya ve yakılmaya mahkumdurlar. Çünkü bunîar tepeden tırnağa heladır ve helanın içindekılerdır; kalpleri ve beden yapılan, el ve ayaklan, göz ve kulaklan. dil ve dudaklan, aileleri, kuruluş ve partileri, milletvekilleri ve liderleri. oakan, başbakan ve devlet reisleriyle. Mekan ve müessese yönünden, evleri ve binalan. seçim sandıklan, meclis ve kürsüleri Anıtkabir ve heykellen ve ışte bütün bunlar hela çukuru olmanın ötesinde çukurun içindekilerdir!.. Rütbe ve unvan yönünden; müstenalannı tenzıhederiz, imamlar, vaızler. müftüler ve bunlann başı! Ve bunlar, ayru zamanda En'am suresinde köpeklerle, Cuma suresinde eşeklerle temsil edılmektedirlerî.. Doğanlar, MezaralarveCoşarlar gıbılennı listenin başına yazmayı unutmayın! "Öküzün büyüğünü döverler" sözü bir atasözüdür. Sistem ve kanun yönünden; anayasa, anayasa mahkemesi, tüm mahkemeler, ilke ve inkilablar, kanunlar ve talimatlar, 163. madde ve terör yasası, bakanlar kurulu kararlan. Çankaya ve imzası ve işte bütün bunlar hela çukurunun içindekilerdir. Binaenaleyh, artık bunlann ne evlerine gidilir, ne yemekleri yenir. ne selam verilir, ne ellen sıkılır. ne kız ahnıp verilir, ne Kabe'ye sokulur, nedeMüslümanlann camilerine sokulur, ne hastalan ziyaret edilir. ne taziyeleri yapılır ve ne de mezarlanrun başında dumlur ve nihayet bunlann yeri dünyada hela çukuru. ahirette ise cehennemdeki azab-ı mühımdır. SoMan sağa. Aşık Nesimi, Dadaloğlu, Hüseyin Başaran. Susan Sazlar... OZ AN NEBt DADALOĞ.LU "İnsan haklanna saygı duyarsak Savaşın yerini banş almah Nükleer savaştan çağı duyarsak Her devlet banştan yana olmah." Curası ile bu sözleri dile getiren, banş aşığı Nesimi Çimen 1926 yıhnda Sanz'da doğdu. Yalın ayak, başı kabak el kapılannda koştu- rup durdu. Binbçğalar'da, Sanz'ın Söbeçi- men. Dalhkavak, İncemağra, Avşarköyierin- de kalaycı çıraklıgı yaptı. Okuyamadı, okula gidemedi. Yoksulluğun, naçarlığm acısını katmerleştirerek büyüdü. Ömrü eziklikler, yoksulluklar içinde geçti. Tek dostu vardı dünyada yarundan hiç ayır- madığı: Üç telli curası. Ona yandı, ona döktü acılannı. Anadolu'yu köy köy, kasaba kasaba ve Avrupa'yı dolaştı. 17 Nisan'lann can dostu idi Nesimi. Tüm anma toplantılanna kaühr. üç telli curasını meydan saa gibi çalar. bizleri coştururdu. Bir gün dostlan ile evime geldiğinde duvar- da asılı Tonguç Baba. Hasan AIi, Hürrem Arman, Şerif Tekben, Şevket Gedikoğlu, En- ver Kartekin. Tütengil, Ruhi Su, Turan Dur- sun ve son büyük kaybımız Uğur Mumcu'- nun resimlerini gördü. Büyük bir heyecanla sanlıp benı öpmeye başladı. Ve sonra alta yaz- dıpm: Bir Baba biliriz Tonguç'tur adı / Ülkeme gelmişti yaşamın tadı. (Daha sonra) Biz top- rağa canîar saldık / Göverdi de bostan oldu / Anlatıldı dilden dile / Tele geldi destan oldu, dizelerimi curası ile seslendirdı. Sonra sohbete daldık. Nesimi öylesine ıçten, öylesine seve- cenlikle konuşuyordu ki sanki curasının sesi devam ediyordu. '"Derviş Kemal'in, Aşık îh- sani'nin, Aşık Zevraki'nin Cumhuriyet'te çı- kan senin ve benim şiirlerimden bir kaset yapmayı düşünüyorum" dedi. Sonra Aşık İh- sani'nin Uğur için yazdığı şu dörtlüğü dile ge- tirdi: "Vuran pis örgütün biri Insanlığın bir yüz kiri Faşizmin paslı zinciri Kınlır mı. kınhr ıru?" İrtica canavannın kendilerini yutmakta ol- duğunun hiç farkında değillerdi. Otuz yedi can Pir Sultan gibi asılmadı. Gözü dönmüş kara güçler tarafindan bir otelle bırlikte yakıl- dı. 3 Temmuz 1993 günlü Cumhuriyet"te Aziz Nesin. Samı Karaören, Anf Sağ'ın resimlerini görünce nutkum durdu; şoka uğramışım!.. İs- tanbul'da telefonlar kilitlendi. Evet Koca Pir Sultan'ın, Aşık Veysel"in, Ali İzzet'in, Muhlis Akarsu'nun, Hasret Gülte- kin'in ve Koca Sıvas'ın barut kokusu, yangın kokusu, kan kokusu... Eksildin halkım, haberin var mı İnsanlann sağltğı vemutluluğu için çahşan bir hekim,yaratıcı bir sanatçı, bir dost Dr. BehçetAysan'/ Sıvas'takikailiamda kaybettik. ERENDİZATASÜ "Ağacın kötü kaderi kuru- mak degildir; yapraklannın döküldüğünü, filizlerinin sol- duğunu görmektir." (*) Her yaşam bir tümlenme cabasıdır; ne yazık ki her yaşam, yaprak dökümü gibi eksile eksile sü- rer... 2 Temmuz 1993 Sıvas ayak- lanmasında. irticanın kurban ettiği 37 aydınımızın arasında dostum. kardeşim Behçet Ay- san'ı kaybettim; eksildim... Ulusumuz, dilinin usta bir oza- nını kaybetti... Eksildin halkım, haberin var mı? İnsanlann sağlığı ve mutlulu- ğu için çahşan bir hekim, yara- tıcı bir sanatçı, sıcak bir dosttu Behçet. Alçakgönüllü, güleç ve yumuşak; kendisiyle alay etme- sini bilen biri. Zarif imgelerle örülü şiirinin dokusuna, söz- cüklenn büyüsüyle, ince kınl- ganlıklan, duyariı bir yüreğin duygu ebrusunu nakşedebilmiş yetkin bir ozan. 68 kuşağının sorumlu bir üyesi. Türkiye'nin edebiyatçılara reva gördüğü ekonomık koşullarda, yaratıcı kişilik yapısıyla çatışan "9.00- 17.00 mesailerinde" bunalan, kendisini dilediği gibi geliştıre- bilecek zamandan yoksun kal- dığı için acı çeken bir aydın... Yaratıalık bunalımlannı çevre- sıne değil. kendisine yönelten ince ruhlu bir insan... Yaşamı- nın ilk ve büyük aşkı, gençlikle- rinden bugüne yirmi küsur yıl- dır, hayatın inişlerinde ve çıkış- lannda onu anlayan, seven. destekleyen kansı Adviye'ye ve biricik yavrulanna içten bağlı. sevecen bir koca ve baba. Dü- şünce ve vicdan özgürlüğüne, herkesin inancına sonuna dek saygılı, uygar bir yurttaş, hal- kım, haberin var mı?.. Kimbilir, belki de Behçet'i hekim kimliğiyle tanıyanlann bir kısmı bile bilmiyordu, onun Ankara kentınde. sessiz sedasız yarattığı şiirleriyle, edebiyat dünyasının kurtlanna yaran- maya çalışmadan, hatta onlan tanımadan bile, ödül üstüne ödül kazanabilmiş koca bir ozan olduğunu!.. Türkiye "büyürken"(!) ko- lektif suçlar işleniyor, hayatın her aianında! Kimimiz sevgisiz çocukluklann bedelı korkunç yıkıcılığımız ve kıyıalığımızla, kimimiz kör inanlanmızla; ser- vet ve makam hırsının gözlerini döndürdüğü kimimiz büyük çı- karlar uğruna, kimimiz içerisi- ne böcek gibi büzüştüğümüz anlamsız yaşamlann küçük çı- karlan için; kimimiz bilinçli kötülüklerle, kimimiz bilinçsiz iyi niyetlerle; kimimiz çıkarla- nn zalimleştirdiği zekâlanmız, kimimiz düpedüz aptallığımız- la: kimimiz etkin katılım, kimi- miz sessiz onayla; kımimız başı- mızı eğip, gözlerimizi yumarak, kolektif suçlara ortak oluyo- ruz! Utanalım halkım; utanabil- mek birerdemdir!.. (*) İsveçli yazar ve kadın haklan savunucusu Moa Mar- tınson'un sözleri. ANKARA-ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Başbakan ve Komutanlar Başbakan Tansu Çiller'in Genelkurmay Başkanlığı'na gelişini izlediniz mi ekranda? İzleyenleri duygulandıran bir tablo gerçekten. Bir yanda Sıvas'ta yaşanan utanç verici olaylar, bir yanda Başbakan ve komutanlar. Birin- de Atatürk devrimlerme, Cumhuriyetimize karşı davra- nışlar, ötekinde Cumhuriyetimizin temel ilkesi laikliğin simgesi, Atatürk devrımlerinin bir uzantısı dünyaya. Okyanus'un ötesinden telefon ediyor kimi dostlar. Tansu Çiller'i desteklememi istiyoriar. Milyonlar verilse bu sonuç almamaz, bir kadın başbakan ülkemize geniş ilgi sağladı, diyorlar; basında, TV ekranlarında yer alan haber ve resimlerden söz edıyorlar. Kuşkusuz haklan var. Belki de duydunuz Iran Devlet Başkanı Rafsancani de Başbakan Çiller'i tanımak istiyor. Ancak karşılaşma- dılar. Yoğun işleri nedeniyle İstanbul'daki konferansa gidemedi Başbakan. Gitseydi, Iranlı konuklarakıl almaz isteklerınden vazgeçerlerdi belki de Sofrada içki ve ka- dın konuk istemiyorlar. Ama Başbakan Çiller ile ayrı masalarda oturmaları da düşünülemez değil mi? Raf- sancani komşusunun kadın başbakanını tanımak istedi- ğine göre aynı sofrada oturmayı da içine sindirirdi. Is- tanbul konferansının sekreteri de bir kadın, Dışişleri'- nden Sumru Noyan görüşmeler boyunca Cumhurbaş- kanı Demirel'in yanında oturarak Atatürk'ten selam sundu konuklara. Tansu Çiller'in selamlarını da destek- leyeceğiz elbet. Eleştiri hakkımızı da koruyarak. Eleştiri de bir destek değil mi? Yanlışları belirtmezsek doğrula- ra nasıl yöneliriz? Bir devlet adamı, bir polıtikacı da al- kışlardan çok eleştirilere kulak vererek ilerler yolunda.. Başbakan Çiller'in üç ay süreyle düğünlere, nişanlara gitmeme kararı da olumlu bir davranış bence, yürekten destekliyorum. önce umutlu çağrışımlar yapıyor. Üç ay belli bir zaman süresi. Bu süre sona erince nişanlara, düğünlere gidecek bir ortama varacağımız düşünülebi- lir mi abaca? Darboğazlar aşılabılir mi? Uç aylık süre Başbakan'ın kararlılığını belirtiyorsa sevinmemiz gere- kir. Ama bu karar bir uyarı da olabilir. Insanları düşün- meye yöneltebilir; nerdeyiz, neler oluyor, nedir bu sa- vurganlık, buna ne hakkımız var sorularına yanıt arar- ken belli gerçekler ışığa çıkabilir. Bursa'daki nışan kamuoyunu hayli dalgalandırdı doğrusu TV ekranların- da görüntüler, gazetelerde boydan boya resimler, yazı- lar hayli şaşırtıcı. Ben de şaşırdım doğrusu, gerçeküstü olaylar yaşanıyor ülkemizde! Alacakaranlığa bulanıyo- ruz giderek. Arada dağlar, denizler yok, ama ayrı ülke- lerde yaşar gibi birbirimize uzak ve soğuk kalabiliyoruz. Sağırlığı aşamıyoruz. Vaktiyle bir yasadan çok söz edilirdi basınımızda. Eski deyimiyle "Men-i israfat Kanunu", bugünkü dile Savur- ganlığı Önleme Yasası diye çevrilebilir. Bu yasa hâlâ yürürlükte mi acaba? Sayın Başbakan'ın düğünlere, ni- şanlara gitmeme kararıyla birlikte bu yasayı uygulama- ya da karar vermesı beklenıyor. Ölçüyü kaçıranlara yasal bir uyarı.. Geçen hafta Makina Mühendisleri Odası'nın düzenle- diği bir toplantıda özelleştirme sorunu tartışıldı. Bülent Gültekin de konuşmacı olarak katıldı. llginç tablolar ve sayılarla KİT gerçeğinı sergiledı. Çok boyutlu bir gerçek. Başka gerçekleri de ışığa çıkarıyor, o ışık ufkumuzu ka- rartıyor. Çözüm bekleyen sorunlar sıradağlar gibi Tan- su Çiller'in önünde... Bu sorunlara sırtını çevirerek çubuğunu çevirmek hiç kimse için tolay Cteğii. Ama ortalık dumanaltı! Savur- ganlığın sınırını göremiyoruz dumandan' Savurganlık da geri kalmışlığın göstergesi değil mi acaba? Kalkınmayı parayla ölçebılir miyiz? Işte su gibi akıyor paralar, faturası milyarlara varan olaylar yaşanı- yor. Ama kalkınmadan söz edebilir miyiz? Son yıllarda para en yüce değer. köşeyi dönmek en büyük başarı ol- du; ama kimi olaylar ilkelliği sergiliyor ancak. Görgü- den, kültür birikiminden yoksunluğu. Tüm değerleri parayla ölçmek değer yargılarında bir çarpılmayı kanıt- lıyor her şeyden önce. Her şey parayla değerleniyor, parayla ölçülüyor! Para bir araç değil amaç oluyor ner- deyse! Paranın görkemiyle parlıyor gözler. Oysa gör- kem başka bir olay galiba! Kültür birikimi olmazsa para ne işe yarar? Çiller hükümetinin onündekı en önemli sorunlar terör ve enflasyon deniyor. Ama bir sorun daha var bence. Değişen değer yargılannı yerine oturtmak çok önemli bugün. Köşeyi dönme politikasıyla yozlaşan ortamı bir an önce aşmak gerekiyor En azından aşmaya karar vermek, bir politika olarak benimsemek önceliğini sap- tamak gerekiyor. Terörist tırmanışlar durabilir, enflas- yonist tırmanışlar inişe geçebilir, ama bu yoz ortamı aşmak kolay değil. Uzun ve ince bir yol bu. Çağdaş bir eğitim.evrenseldeğerlereyönelenkuşaklaryetiştırmek gerekiyor. Çağdışı yöntemlerle, o yöntemlere göz yu- man, yan çizen eylemlerle nereye geldiğimizi iyi görme- liyiz. Laik bir topluma yaraşır düzeyde bir eğitim progra- mıyla yeniden yola çıkmalıyız. Yenıden yaprlanma yolunu iyi saptamalıyız. Çabuk alınacak bir yol değil Çabuk başarılacak olay değil, ama Atatürk devrimleri- nin bir uzantısı olarak selamlanan Tansu Çiller'in tarihi- mizdekı gerçek yerini, gelecek kuşakları güvenceye alan bir eğitim politikası saptayabilir bence. Onu izle- yenlerin genel isteği de bu Ulkemizin bu döneminde üstlendiği görevin bilincini iyi hissetmesi dileniyor. Dün- yaya güzel bir selam vermesı, laik bir ülkenin çağdaş bir kadını, görev ve sorumluluğunu yaşayan bir başbakanı olarak... BULMACA 1 2 3SOLDAN SAĞA: 1/ Arnavut yazar fsmail Kadarenm. dilimize de çevrilmiş bir romanı. 2/ Sevecen ve hüzünlü bir konu işleyen küçük lirik şiir... Evin bölümü. 3/ Su... Merkür gezegenine verilen bir başka ad. 4/ Bir anlatımı oluşturan sözcük ya da tümcelerin topu... "O yer" anlamın- da kullanılan sözcük. 5/ Püskürtü... Tavlada bir sayı... Akdeniz'de, hapis- hanesi ile ünlü küçük bir Fransız adası. 6/ Orta Anadolu'da bir göl... Tahıl amban. 7/ Hızı saatte 120 km'yi geçen çok şiddetli fırü- na. 8/ Bir göz rengı... Yunan abe- cesinde bir harf. 9/ XV. yüzyıldan başlayarak İtalya'da üretilen ka- !ay sırlı seramik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Orhan Kemal'in bir romanı.. İlaç. 2/ Birlikten yoksun ve anlaşa- mayan gemı mürettebatına verilen ad. 3/ Hangi şey... "Sayı farkı" anlamında kullanılan spor teri-1 mi. 4/ Bir parçada kafes biçiminde oyma süs... Eski Mısır'da ' güneş tannsı. 5/ Otomobilincekiş ve hızını ayarlamaya yarayan ! dişliler düzeni... Futbolda sayı. 6/ İsımler. 7/ Bir tür deniz taşı-! macılığı . Argoda çok çahşan öğrenciye verilen ad. 8/ Bir cıns , pamuklu bez... Galyum elementinin simgesi.9/ Gemilerin bor- ,• dolannda bulunan ve sandallan asmaya yarayan dikmelere: venıen aa.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear