22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 DIZIYAZI 'Küçük dostum, Taıuı iıısaııııı JÜl Çagdaş Bir ^Bektaşi Mistigi Hamdullah Erbü kalbindedir' enes'inkızı: Küçük dostum, sen bu insanlara bakma. Bunlar Tannyıgaiptearayan, kitiseyegidipdua etmekleibadet ettiklerini sanan, Tann tarafindannuikâfatlandtnlmayı bekleyen, o untut ve cehennemkorkusu olmasadönûp de Tann'nınyüzüne bile bakmayacak insanlardırlar. Oysa Tann'yagerçekibadetinsanı sevmektir ve Tann insanın kalbindedir. medi. Ermenı okulunda Arapça, Er- menice. matematik ve edebiyat öğren- dim, dinleri inceleme fırsaüm oldu: ama bana gerçek inancı vedüşûnme yöntemi- ni o kadın öğretti. Sonra 1915 Erraeni kıyuru öncesinde buralardan göçüp git- mek zorunda kaldılar. Kadın çok ağ- lardı. Nereye gittiler, ne oldular, bir daha hiçbirinden haber alamadım." Cocukluk evi cezaevi oldu yıllarda gidenin peşıne adam salıp aramak, ^gidenlerden haber almak ın işi. Bir duyarsın ki, isi kaçanlara filan yerde 'rastlamış, ama o zamana kadar aradan yıllar geçmiş, yaralar kapanmış, belki de kaçanlar çoktan çoluk çocuğa kanşmışlardır. Bilindıği kadanyla, Raşo ile Senem günlerce yolculuktan sonra Gürûn'ûn Ehnah Köyü'ne geliyorlar. Elmalı şundi Elbıstan'a bağlı, ama o yülarda Gûrün dahilinde imiş. Orada bir yıl kalacak ka- dar olanak buluyor ve emmi uşaklannın yanında bannıyorlar. öbüryıl Yarpuz'- **• Ey gönül biz dostun dervişanıyız Dergah-ıâlimizDostotağıdır Can teslim etmişiz koç kurbanıyız Gerdana çalınan Dost bıçağıdtr Cenneti parasız, zâhideverdik Cehennem korkusun gönülden sildik Huriyi gılmanı biz burda bulduk Bizim cennetimiz yar kucağıdır Okuduk Kur 'anda mana-i hece Bize ders veremez dede ve hoca Muhammet mîraca gidermiş gece Bizim miracımız Dost otağıdır Arapça bilmezem Türkçedir sözüm Dosttan gayrısım hiç görmez gözüm Gündeyüzbin kere sürerim yüzüm Hac 'c el-ekberimiz Dost ayağıdır Söyletmeyin şu Melüli deliyi Nideyim ben gelip geçen nebiyi İsa gibi diri kılan öîüyü Şol lebinden akan Dost trmağıdır. *** 1950'lerdekişürierinden un Anstıl Köyû'ne geçiyoıiar; Raşo hizmetkâr duruyor, ancak orada da ede- miyorlar ve kısa bir süre sonra Yarpuz'- un (Afşin) Kötüre Köyü'ne geliyorlar. 188O'li yıllarda Kötüre her tarafı or- manlarla kaplı bakir bir araadir. Top- raklann sahipleri Afşin'de Ağalar namıyla anılan kabiledir. O yıllarda ora- ya Malatya'dan gelenkr bu ağalann yanına ortakçı gırerler ve çevredeki top- raklan ekmeye başlarlar. tUc yerleşim yeri Gözpınardır; gelenler arasında Raşo'nun dayılan, senemın ba- bası ve yıllar sonra Melûli'nin hayatında önemli bir rol oynayacak olan Senem'in küçük kardeşi Ali gibi akraba ve hısımlan da vardır. Bunlann gelişiyle birlikte Kötüre'de 20 kadar ev oiur. Çok geçmez, Raşo ile Senem'in Bange adında bir kız çocuklan doğar. Daha sonra Raşo sırasıyla Hatun (Abo Kan) ve Fatma ile evlenir. Hatun'dan, Gül- süm, Karaca, Cuma, Memik, Şâre, Par- re, Fatma'dan da, Çoro, Rahim, Fat- ma, Ali, Hassık dünyaya gelirler. (Bu ki- tabın yazunına başlandıgı tarihte, Ocak 1992, kardeşlerden Cuma, Parre, Fat- ma, Ali Hassık, hayatta idiler. Btsmişah ile Karaca Bir zamanlar cıvı! cıvıl olan Kötüre şimdi virane bir köyü andınyor. Kara- ca'nın küçük oğlu Zeynel Abidin, bü- yük gelini Hoşe, kızı Bağdat, kardeşi Cumo, Hassık ve Çoro'nun çocuklan Yusuf ile Hüseyin'den başka kimse kal- mamış köyde. Ali göçüp Izmir'e gitmiş. Sülaleden diğer insanlar da, kirru Al- manya'da, kimi Ingiltere'de, kimi An- karavetstanbul'da mekân tutmuşlar. Şimdi Kötüre'- de baykuşlar ötüşüyor dersek abartmış olmayız.) Melûli,asıl adıyla Kara- ca, 1989 yıhnda, ölümün- den hemen bir ay önce Arap alfabesiyle kaleme aldığı "Hayaum Yazısı" başhklı 7 sayfalık yazısın- da son sayfayı söyle biti- rir: "Bugün 97 yaşıma gir- dira. Gerçek muhabbetim arttı; aklım da batıl güçler karşıanda zerre kadar sarsılmadı. Reşit yaşım bu; hayaum böyle geçti. Ve bürün Ehl-i Beyt dost- lanna âhirdünya son nefe- sine kadar içleri Ehl-i Beyt'in muhabbetiyle doiu yaşamaJannı dik- rim. Amin-Hayatımın sonu." Demekki, Karaca 1892 yılında dünyaya gelir. Maraş, Kayseri ve Sivas civanndaki yaygm bir söylentiye göre adı, kendi- sinden bir kuşak önce ar- kadaşı Bismişah ile biriik- te medresede okuduktan sonra Osmanb'ya karşı direniş bayrağı açıp uzun yıllar mücadele veren ve daha sonra uğradıklan bir yenilgide Bismişah'ın yakalanarak ıdam edilme- siyle gaiplere kanşan Karaca'nın adıdır. Baa kaynaklar bu Karaca'nın o Ka- raca olduğunu söylerse de, arada en az 30 yıl fark olduğu göz önüne aündığı- nda, bunda bir tarih hatası olduğu şüp- hesi kuvvetle kendini belli eder, Kendisi de geçmişine ilişkin olarak aynnDlı hiçbir şey anlatmazdı; dolayısıy- la, adı etrafında çıkartüan söylentileri araştırma olanağı pek olrnadı. Bu söy- lentileri burada bırakıp tekrar öykümü- ze dönersek: Karaca'nın çocukluğu di- ğer akranlanyla biriikte köyde geçer. Çocukluğunun o mutlu ve feyizli yıllannı geçmüği bu Ermeni ailenin koça taş binası 1960'lı yıllarda Afşin ilçesinin Cezaevi olarak kullanıldı ve hayatın cil- vesine bakın ki Karaca daha son- raki yaşamında cezaevine düş- tüğünde 4-5 ay bu evde mahpus olarak yaşadı. Ermeni mektebindeki tahsili sırasında 18-20 yaşlanndadır. Okul zamanı Afşine gitmekte, yazın boş zamanlannda da okuyarak, avlanarak vakit geçir- mektedir. Çıftte-çubukta çalış- maz. Rençberlik ona göre değil- dir. Kesin olarak bilinmemekle biriikte, 10-12 yıl Ermeni okul- lannda tahsil yapar. Arapça ve Ermenice'nin yanı sıra Farsca (Acemce) ve Osmanlıca'yı da ana dili gibi konuşurdu. Bu dil ye- teneğı sayesindedır ki, tarih, fel- sefe ve din üzerine zengin bir okuma-inoeleme olanağı bul- muştur. 20 yaşına geldiğinde babası Raşo Ağa (artık köyün en zengi- ni ve ağası olmuştur), ama ondan da çok kendisini oğlu gibi seven dayısı Ali, Karaca'yı evermek is- terier. Çevredegösterilen kızlann hiçbinsinı beğenmez Karaca: "Benim için boy pos, yüz güzelli- ği, mal varlığı hiç önemli değildir. Yeter ki birbirimizı sevebilelim ve inandığunız yolda birlikte yü- rüyebilelim. Oysa bana teklif et- tığlniz kızlann hepsiru tanıyo- rum ve hepsi de gösterişe. zengjn- Uğe, sûse düşkün ınsanlardır. Ben onlarla mutlu olamafh" der. öğrenim ydlan 7-8 yaşlanna geldiğinde köye gönde- nlmiş Arap Hoca adında bilgüi bir adamın e|itimiyle Arapça okuma-yaz- mayı öğrenir. 9-10 yaşlânnda da babaa onu Afşın'deki aile dostu Ermeni Penes'- in yanına verir ve Karaca, Ermeni mek- tebinde tahsile başlar. O yıllar, Karaca'nın kendi kalemin- den şöyledır "Arap Hoca engin bılgısi olan bıriydi. Evden götürdüğümüz min- derlerin üzerine oturarak ders yapardık. O yıllarda Osmanlı'nın dinı baskısı çok- tu. Ramazan geldi mi köylere bırer imam gönderirler, herkesi oruç rutmaya zorlarlardı. Ne var kı, Arap Hoca kuru kuruya aç kalmanın manuksızlığını kav- ramış biriydi. Insanlann asıl tutmalan gereken orucun başkalanna kötülük et- meme ve yalan söylememe orucu ol- duğunu söyler ve yemek zamanı dışar- dan bir yabana gelirse haber versinler diye kapıya nöbetçi koyarak herkesle biriikte yemeğini yerdi. Birkaç yü sonra Arap Hoca'yı köyden aldılar ve babam beni Afşin'de Ermeni bir ailenin yanına vererek Ermeni mektebine gönderdi. Ilk tasavvuf gıdarnı ben bu aüeden aJdım. Kadın gerçek inançlan olan bıri- siydi Kocası Penes batıl inançb, kiliseye gidip gelen bir ınsandı. Kadın zorunlu olarak kiliseye giderdi ama hiç inan- mazdı. Benden biraz daha büyükçe bir kızı vardı; ikisi de bana "'Küçük Dos- tum" diye hitap ederlerdi. Umut ve cehennem olmasa Annem bile bana bu kadar emek çek- memiştir. Bana derdi ki, "Küçük Dos- tum, sen bu Penes'e ve onun çevresinde- ki insanlara bakma. Bunlar Tannyı ga- ipte arayan, kiliseye gidip dua etmekle ibadet ettiklerini sanan ve bundan dolayı daTann tarafindan mükâfa tlandınlmajı bekkyen, o umut ve cehennem korkusu olmasa dönüp de Tann'nın yüzüne bile bakmayacak insanlardırlar. Oysa Tann'ya gerçek ibadet, insanı sevmektir ve Tann insanın kalbindedir. Beni kendi çocuğundan hiç ayırt et- Karaca'ya kız gösterme Ali Dayısı ona Gürün'ün Ko- nakpınar köyünde Apo Kâ'nın kızından söz eder. Kızı mahnü- dürleri, kaymakamJar istemeye gelmişlerdıf, ama kız kimseyı almamıştır. "Gidip bir de onu görelim" der. Karaca teklifı ka- bul eder ve birlikte yola çıkarlar. At sıründa yapüan üç günlük bir yolculuktan sonra Konak- pınar'a vanr bir eve misafır olur- iar. O yıllann örf ve adetlerinde kızın babasından baberli kıza bakmak mürnkün değü derhal vururlar adamı. Fakat gene de her müşkülün bırçaresi bulunur; kadınlar, kızlar el altından kıza haberi ulaştınrlar ve oğlandan habersiz bir punduna getirip oğlanı kıza gösterirler. Sıra oğlanın kızı görmesıne gelmıştir. Onu da kızdan ve ailesinden habersiz bir akşam ev damının çatı penceresinden bakürarak sağlarlar. Olayı Bağdat, o masala tatlı diüyleşöyleanlatırdı "O ak- şam komşu kızlanyla gelinlerinden bazı- lan bize geldiler, saçlannı tarayıp bana yeni elbiseler giydirerek eğlence gibi bir şey düzenlediler. Sonra da içeriden bir şeyi almayı bahane ederek beni gaz lam- balannın ışığında ev damına götürüp geri getirdUer. Eskiden bütün evler düz toprak damlıydılar ve damlarda aydınlık için iki-ücer tane camlı küçük pencere bulunurdu. Meferse Dedeniz AL davısıyla o sırada üst pencereden bana bâkarmış.' SÜKECEK Canımızı ahrlar ama düşüncelerimizî asla, asla O N B I N L E R İÇİN YAZDI Sevgili Uğur Mumcu, eşim Nurşen, küzım Deniz sizin izi- nizde beraberiz. Duygu ve dü- şüncelerinız bizim idealkrimiz- dir. Demokrasi, laildik ve öz- gürlük uğruna verdiğiniz bütün çabalan yaşatmaya cahşacağız. RaUKanbıır Sevgüi Uğur abi, sana böyle bir yaa yazmanın verdiği eziklik içersındeyim. Senin yaktığın mumlar sönmeyeoek içimizde her zaman içimizde ve düşünce- mizdesin. M.Çimen Saygı değer Uğur Mumcu, se- nin aramızdan böylece gitmeni hiç mi hiç istemezdik. Sana ya- pılan bu haince saldınyı şiddet- îe kınıyoruz. Bir Uğur Mumcu gider biri gelir senin düsünceni yaşatacağımıza emin ol. Ruhun şad olsun. TuranTopnü Değerli yol gösterici, yaşamın karanlıkJarla mum oldu, ölü- mün gelecek kuşaklara ışık seli olacak. Saygıyla mücadelene omuz venyoruz. Cengiz Banuı Sayın Mumcu, sen bütün öm- rünü Atatürk ilkelerine. laik cumhuriyete demokrasiye, in- san haklanna ve tüm olumsuz ahti demokratik kara güçleri su yüzüne çıkarmak için yılmadan insanlık uğruna feda ettin. Seni katleden hain eller şunu bilsinler ki emellerine ulaşamayacaklar. Çünkü Uğur Mumcular ölmez. Çünkü sen ilerliyeceğimiz yolda bir ışık tutacak bir yıldız bir gü- neş oldun. Mücadelen karşısın- da saygıyia eğüiyonım. Hüseyin Kayakıran Sevgili Uğur Mumcu, senin sa- dece bedenini ortadan kaldırdı- lar. Bizlere ettiğin, bizlere bı- raktığın, bizlere aşıladıguı fıkır- leri asla ortadan kaidıramaya- cakJar. Çünkü bizi sen yetiştir- din. Bizler de söz veriyoruz dü- şüncelerimizden, onurumuz- dan, erdeminizden asla ödün vermeyeceğiz. Canımızı ahrlar bizimde ama düşüncelerimizi ASLA.. ASLA... Mengühan Keser Sevgüi Mumcu, sizi hep hatırla- yacağım. sevgi ile gururla. Metin Bara SÜRECEK ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Priııı ve ikramiyeniıı sigortası 1- 1966 yıiındaıı bu yana sigortalrvım. Sigor talı okiuğunı gânden, 1987 yüı temmuz ayma kadar si- gorta tavamnm üstönde ficret aküm. 1987 yılmda sigor- ta tavanı yükseltiliııce, akfağnn ücret agorta tavanınm altmda kakh. Ancak yd içinde almış oMuğum ikramiye ve primfcr (her yd 4 ikramiye ve 4 prim) ayfağnu ekle- nince ücretim taramn kat kat üstime çıkıyor. Bu ikrami)e ve primler emekli olurken göz önüne ab- nır mı? Sorduğum bazı kişiler bu ödemeleriıı göz öoüne alınmayacağını. bazılan da sadece ikramiye ve prim al- diğun aylan etkileveceğiııi söylüyoriar. Hangtsi doğru? 2- Şubat 1993 sonunda emekliliğimi istedim. Halen işlemler süröyor. 1966 ile 1993 arasında geçen 26 yd içinde 22 yıl 4 aylık fiüi çalışmam var. Emekli olduğumda aylığm tavandan mı bağlana- cak? Bağlaıursa ne kadar emekli aybğı alabilirim? (E.Ö.) YA^fIT: Sosyal Sigortalar Yasası'mn 77. maddesi "Prime esas ücreüer" ile ilgilidir. "Sigortahlarda işevrenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında: a) Sigortalılann o ay içinde hakettikleri ücrctlerin, b) Pnm, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan si- gortahlara o ay içinde ödenenlerin, c) ldari veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralannda yazılı kazançlar niteliğinde oknak üzere sigor- talılara o ay içinde yapılan ödemelerin, Brüt toplamı esas almır. Şu kadar ki, yolluklar, çocuk ve aile zamlan, ölüm, doğurn ve evlenme yardımlan ile ayni yardımlar sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak ücretlerin ayhk tutannın tespitinde na- zara ahnmaz." Yasa, ikramiye ve prim niteliğjndeki ücretlerin, ödendiği ay içinde göz önüne ahmp prime esas ücret olarak kabul edileceği- ni açık ve seçik olarak belirtmiştir. 2- Sosyal Sigortalar Kurumu'nce yaşbhk ayhklan, iki ayn gösterge tablosundan bağlanmaktadır. Bunlardan biri "Gös- terge Tablosu (ki biz buna Alt Gösterge Tablosu diyoruz), di- ğeri ise "Üst Gösterge Tablosu"dur. Bugün, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan emelcli olanlann büyük çoğunluğuna, 10 derece içinde yer alan 100 kademe ve 100 göstergeden ojuşan "Üst Gösterge Tablosu"ndan ayhk bağlanmaktadır. Üst Gösterge Tablosu, 1700 göstergeden başlar ve her kademe arası 50 puan artarak 100. son ve tavan gösterge olan 6.650'de son bulur. 1993 yılı özel sektör emekü- sinden son 5 yılm prime esas kazanç ortalaması, 5 milyon 854 bin 299 lira olanlara ilk gösterge 1.700'den ayhk bağlamr. Her 183 bin 48 lira fazlası için 1.700 gösterge 50 puan alır ve 5 yılın kazanç ortalaması, 2 milyon 68 bin 160 lira tavan ücrete ulaşır. Tavan ücrete ulaşanlara da son ve tavan gösterge olan 6.650'- den ayhk bağlamr. Size bağlanacak ayhğı hesaplayabilmek için, 5.854.299 TL. ile 24.068.160 TL. arasında yer alan ve 100 ayn prime esas son 5 yılın kazanç ortalamasına karşıhk gelen 100 göstergenin han- gisinden ayhk bağlanacagmı bilmemiz gereklidir. ANKARANOTL MUSTAFA EKMEKÇİ Domuz Eti Helal! 4 Nisan 1993 günlü Cumhuriyet'te, "Domuzlarla Eko- nomi-Politika..."başhklı "AnkaraNotlan"nda, Cumhuri- yet'in Genel Yayın Danışmanı Orhan Erinç'in bir uyarısı- nı aktarmıştım. Orhan Erinç, o uyarısında, Prof. Sadi Irmak'ın bir konuşmasına değiniyor, Dr. Milaslı Ismail Hakkı'nın "domuzetininharam olmadığını ispataçalıştı- ğı" bu konuşmada vurgulanıyordu. Kimdi bu Milaslı ismail Hakkı? Ali Rıza Cihan'ın yardı- mıyla, Meclis Kitaplığı'nda buldum, Dr. ismail Hakkı Mi- laslı'nın yapıtını. Bu arada, Çağdaş Gazeteciler Der- neği'nin araşnrma-inceleme ödülünü kazanan Cumhu- riyet'in Milas muhabiri Olcay Akdeniz, Ankara'ya ödülünü almaya geldiği gece, ondan, Milaslı Hakkı ile il- gili bilgi aldım. İsmail Hakkı Milaslı, HalideEdip Adıvar'- la birlikte ünlü "Sultanahmetmitingi"ne kanlmış yurtse- verlerdenmiş. 1932'de Dil Kurultayı'na da kanlmış. Baktığım ansiklopedilerde adını göremeyince üzüldüm. Izmir'de Mualla Akarca'yı buldum; bana Milaslı İsmail Hakkı ile ilgill bilgi toplayacağını soyledi. İsmail Hakkı Milaslı, zamanının din yorumcularınataş çıkaracak denli bilgili. "Dinlmizi Bilelim ve Bildirelim" adlı yapıtında, Elmalılı Hamdi Efendi'yi öyle bir benzeti- yor ki şaşıp kalıyorsunuz. Bir yerde şöyle diyor İsmail Hakkı Bey: "Elmalılı Hamdi Efendi domuz etinin helal olabileceği hakkındaki yazılanma da kanşmış. Fakat ne gariptir ki bu husus hakkındaki Arapça ve Türkçe olarak basılmış eserlerimin hiçbirisini görmeden, okumadan mücerret işitme üzerine mülahazalar yürütmüş. Vakıa böyle bir cür'etin değil bir tefsir (yorum) yazandan, herhangi bir kimseden sâdır olacağına (çtkacağına) inanmamak ica- beder. Fakatçok esefolunur ki bu böyle..." İsmail Hakkı Milaslı, Elmalılı Hamdi Efendi'nin Arap- çasıyla ince ince dalga geçtikten sonra şunları söylüyor: "Işte böyle kocaman bir hata ile başlayarak 1562. sa- hifeden ıtibaren türlü bilgisizlikler savurmuş..." İsmail Hakkı Milaslı, Elmalılı Hoca'ya dersler veriyor; şöyle diyor örneğin: "Trişin mikrop değil, bir nevi tufeyl, parazittir ve her domuz etinde yoktur. Domuzların yetiştikleri yerlere ve usullere göre değişir. Herhalde, domuzların çoklarında yoktur. Fakat mesela binde birinde bile bulunsa milyon- larca domuz kesilmekte olduğundan muayenesi, tezki- yesi (temizlenmesi) yapılmadan yenmesindeki mahzur yine büyük olur. Trişin az büyütücü bir aletle görülebilir Domuz etinde olup olmadığının anlaşılması kolaydır. Bugün bütün me- deni milletlerde, trişin muayenesi görmemiş domuz eti yemek yasaktır, yani ilmen haramdır. Muayenesi yapı- larak trişinli, hastalıklı olmadığı anlaşılınca da yine il- men helaldır. Medeniyet alemi fennin terakkisi sayesin- de bunu daha yeni keşfetmıştir. Kur'anı Kerim ise bunu bin üç yüz sene evvel bildirmiştir..." Dr. İsmail Hakkı Milaslı, bizdeki gericilerin, rutuculann kavrayamayacaklag nitelikte bir aydın. Bir mantıklı kişi. Işime öyle geldiği için söylemiyorum; yapıtının bir yerin- de de şöyle diyor: "Bugün insanın hatınna: Eğer domuz eti yemek fena ise ilimde, fende ve medeniyetin her kısmında o kadar ileri gitmiş milletler, hükümdarlan, doktorlan, profesör- leri ve her sınıf akıllıları, bilginleri dahil olduğu halde hepsi onu niçin yiyorlar? Eğer fena değilse, pek ziyade gıda eksikliği çekmekte olan fukara tabakalanmız da dahilolarak, bizlerniçinyemiyoruz? Ve niçinyememeli- yizdfye bir müiahazergelmemek mümkün değildir. Bu- na, onların dinlerinde haram edilmemiş, onun için yiyor- lar; bizler de dinimizde haram edildiği için yemiyoruz diye cevap verenler olabilir. Fakatbuna karşı da: Onların dinlerinde nasıl olmuş da haram edilmemiş ve bizim dinde nasıl ve ne suretle ha- ram edilmiş, onun da bilinmesi lazımdır, denir. Vakıa Hıristiyanlıkta niçin demek yoktur, fakat hazreti akıl hu- zvrunda ve hazreti akıldan asla ayrılığı olmayan Islam dininde herhangi bir şey için iyi denirse, niçin iyi; kötü denirse, neden dolayı kötüdür diye sormak, anlamak zarureti vardır. Hazreti Musa şeriatı, çok hususlarda Hı- ristiyanların da şeriatıdır. Domuz eti, Hazreti Musa 'nın şeriatmda haram olduğu halde, Hıristiyanlar, Incillerde Hazreti l'sa'nın: dışardan, ağızdan insanın içıne giren hiçbir şey insanı kirletmez demiş ve bunu demekle bü- tün yemekleri temiz etti diye yazılmış olması üzerine domuz etini de temiz ve helalgörmüşlerdir. f Hıristiyan- lık ve Müslümanlık' kitabında bu bahis vardır. Sahife: 128) Domuz etinin Hıristiyanlarca helalgörülmesisebebiy- le trişin muayenesinin keşfinden evvel birçok yerlerde trişinoz hastalığından kimbilir kaç binlerce Hıristiyanlar ıstırap çekmişler ve ölmüşlerdir. Işte Kuran'ı Kerim hem bu keşiften evelki zamanlar için domuz etinin yenmesini men ederek Ümmeti Islamiyeyi hastalıktan korumuş, hem de tezkiyesiyle (temizlenmesiyle) helal olacağını ve bir gün gelip de tezkiyesinin bulunacağını bildirerek zararsızlığı muhakkak olarak bilinir olduktan sonra mil- leti faidelenmekten mahrum etmemiştir. Bu suretle hem gayet büyük ve zararsız iktisadi menfaat yolu açılmış, hem de Kuranımızın en koyu imansızları bile imana ge- tirecek, inkâr edilemez çok güzel bir mucizesi daha meydana çıkmıştır..." İsmail Hakkı Milaslı'mn bu tümcelerini okuduktan son- ra, günümüzün yobazlarına; ülkeyi Iran'a, Suudi Arabis- tan'a benzetmek isteyenlere ne demeli? Bırakmayaca- ğım yakasını yobazların! BULMACA SOLDANSAĞA: 1 2 3 1/ Kaynak, pınar... Siper- siz şapka. 2/ "Çocuk gönlüm kaygüardan -/Yüzkrde nur, ekinlerde bereket" (Orhan Veli)... Bir tümceyi oluşturan bi- rimlerden her biri. 3/ Tabut... Çıkılması güç kayalık yer. 4/ Bin metre- 6 ninfasayazılışı... Aşılma- -, sı çok güç dogal engel. 5/ Bir gösterme sıfatı... Yah- 8 ya Kemal'in hece ölçü- « süyle yazdığı tek şiiri. 6/ Daha çok sirkJerde kullanılan bir jimnastik aracı... Bricte sanzatu- nun kısa yaahşı. 7/ Çarlık Rusya- sında soylulara verilen san... Renkli televizyon sistemterinden biri. 8/ Evin bölümü... Yelken dev- rinde muhabere ve irtibat hizmet- lerinde kullanılan hızlı ve hafif gemi. 9/ Islamhktan önce Kâbe'de duran üç puttan biri... Boş, içinde kimse bulunmayan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir spor dah. 2/ Algılanan nesnelerin temel niteliğı... Düzgün sanlmış halat yumağı. 3/ Samit de denilen ve sözsüz oynanan köy seyirlik oyurüannın genel adı... Çorum'un bir ilçesi. 4/ Şöh- ret... Geminin arkası. 5/ Boğa, tosun... Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad. 6/ Saban, pulluk ya da traktöriin top- rakta açnğı iz... Bir bağlaç. 7/ Kadın kıhğına girip çengi gibi oynayan erkekJere verilen ad... Iskambildeki maca rengjne veri- len bir başka ad. 8/ Arka, sırt... Alman faşisti. 9/ Beş dah kapsa- yan atletizm yanşması.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear