22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS1993 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Deftendarlıkta memup eylemi •ANKARA (AA) - Sendikal hak ısteyen bırgrup memur, Ankara Defterdarbğı'nın önünde toplanarak pankart açtı. E>ün öğle saatlerinde toplanan 10-15 kişilik grup, sendikal hak ıstediklerini bildirerek, "İdareci, yönetici tatüe, memurişe" yazıh bir pankart açü. Göstericiler, daha sonra olaysız bir şekilde dagüdı. İngffizgazeteci DGM'de • ANKARA (AA)-15 mayısta Kuzey Irak'tan Türkiye'ye giriş yapan fngiliz gazeteci Andrew Norman Penney DGM'yegönderildi. Silopi'de öncekı gün tutuklanan gazeteci, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne sevk edildi. Şımak'ın Silopi ilçesi Cumhuriyet Savcılığı tarafından bölücü örgüte kuryelik yaptığı iddiasıyla tutuklanan Jngjliz gazeteci Penney, yargılanmak ûzere Diyarbakır DGM'ye gönderildi. Gözalüna alındığında Penney'in cantasında böiücü örgüte ait dokümanlar ıle video kaset bulunduğu biidırilmişti. 68'liler Birligi 'GençlikŞöleni' İstanbul Haber Servisi- 68'liIerBirliğiVakfVrun düzenlediği "özgür Yannlara Gençlik Şöleni" cuma günü Harbiye Açık HavaTiyatrosu'nda yapılacak. Şanar Yurdatapan'm sunuculuğunu üstlendiği ! şölene Bülent Ortaçgil, j Ezginin GünJüğü, Koma I Denge Azadi, ITÜ Rock ve Blues Grubu, l.ÜOda • Müziği Grubu, MSÜ .' Folklor Grubu ve YTÜ ! KJasik Müzik Korosu ;icaülacak. 19.00-24.00 'saatleriarasmda ! gerçekleştinlecek şenliğin I büet fıyatlan 25 bin lira ! olarak belirlendi. TSK'datepfi sistemi eskisi • ANKARA , (Cımhuriyet BÖTOSD)- Türk Sflahh Küvvetleri'nde (TSK) î terfi sistemi eskıye dönüyor. | BirsüreönceçıkartıJan terfide ; baraj sıstemınin Anayasa Mahkemesi tarafindan iptal edilmesi ûzerine Genelkurmay ,' 2. Başkanı Orgeneral Fikret ; Kûpeli, 30 nisan tarihinde ı yayımladığı emirte bundan böyle terfilerin 926 sayılı TSK ] Personel Yasası'nın iptal | edihneyen hükümlerine göre gerçekleşecegini bildirdi. Buna göreyeterli sicil notunu alan personel, kadro esasma göre bir ûst rutbeye terfi edebılecek. Daha önceden terfide baraj sistemi engeline takılarak bir üst rutbeye geçemeyen, ancak Askeri Yûksek İdare Mahkemesi'ndeaçtığı ıdari davayı kazananlar, gecmişte kaybolan haklannı geri alacaklar. Bu arada Türk Süahh Kuvvetleri (TSK) Kryafet Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle bundan böyle generallerden ' başlayarak en alt düzeydeki erbaş ve erlere kadar bütün personel, yazlık uygulama çerçevesinde şapka yerine bere takacak. Uygulama, Deniz ; Kuv-vetleri'ni kapsamazken ağırlıkh olarak Kara • Kuvvetleri Komutanhğı ve , Jandarma Genel ! Komutanhğı'nda geçerli ; olacak. Hava Kuvvetleri ; Komutanlığı personeli de kep ! takacak. T.C. ZİLE KADASTRO MAHKEMESİ Sayı: 1992/16 Davacılar lsmail Koçak ve HOseyinKoçak ile tsmail Mut- lu ve24arkada$ı tarafından da- valılar Rukiye Eseryel ve 10 ar- kadaşı aleyhine açılan kadastro tespitinin iptaüne dair davanın mahkememizde yapılan açık yargılama sırasmda verilen ara karan gereğince; adreslerine tebligatyapılamayan aslen Zi- le ilçesi Binbaşıoğlu köyünden Mustafa oğlu, 1314doğumlu ls- mail Koçak ile Osman oğlu, 1959doğumlu Hüseyin Koçak adlanna tebligatın ilanen yapıl- masına karar verilmiş olmakJa; Verilen ara karan gereğince yukanda isimleri yazılı şahısla- rın açtıkları, raahkememizin 1992/16 esas sayılı dosyasmda davalı olan Binbaşıoğlu köyüne ait 39 no.lu parsel hakkındaki itiraz ve delillerini bildirmek üzere mahkememize başvur- maları ya da kendilerini bir ve- kille temsil ettirmedikleri tak- dirde açtıkları bu davanın HL T MK'nın5O9ve510.madde- leri uyarınca gıyaplarında yü- rütuleceği hususu ilan olunur. 28.4.1993 Basın: 48565 Son sayısında Türkiye'deinsan haklan ihlalleri ve Kürt sorunu değerlendirildi Spiegelırkçılıklasuçluyor leTBcrtn TORTvıcrkanıın Tijlıch »erden ba n MendKnreck- kteverietzi obgiadlucoffnıellganzhodl ' ımd: _Wir «crdcü Me«- cr", aıttc der daanJıge * S*fa Grray m HerNl I 1991 uı Brteel »erktadel «»ı l * o dK TSrto «fcer eır* / Kürt düşmanliğı Derginin son sayısında ülkenin baüsında Kürt düşmanhğının giderek artüğı vurgulanarak, birçok yerde Türk dükkân sahiplerinin, Kürtlere hizmet etmeyi reddettiği ileri sürüldü. Haber Merkezi - Almanya'da yayım- lanan Der Spiegel Dergisi, son sayısında dört sayfasıru, Türkiye'de insan haklan, Kürt sorunu ve işkenceye ayırdı. "Ken- di Babana Işkence Yapmak" başhklı yazıda NATO üyesi olan Türkiye'de te- rörün güncel yaşamın bir parçası haline geldigi, insan haklannın her gün ihlal edildiği vurgulandı. Saldırgan bir milli- yetçiliğin Türkiye'de harekete geçtiği belirtilen yazıda, Almanya Başbakanı Helınut KoM'un Türkiye ziyareti sıra- smda 'Türkçü bir oluşum için çabala- yan milliyetçilerin lideri' Mesut Yılmaz ile de görüşeceği belirtildi. Galatasaray-Eintracht Frankfurt maçı sonrasında sokaklarda yürüyen kalababğın. "Almanya ve PKK omuz omuza. Bu iki domuz, Türkiye'yi yene- mez" sloganı atüklan belirtilen yaada, bu sloganın sadece o futbol izleyicileri- nin değil. aynı zamanda Türk yurtsever- lerin de görüşünü yansıttığı vurgulandı. "Çünkü Almanya birçok PKK'lıya sı- ğjnma hakkı tanımış ve onlann kışkırtı- cılık yapmalanna ses çıkarmamışü" denildi. MUdııi lızeılıdK Procofcolle und GesOndnısse. dıe VcrdSchbge ıudrwenliciı unter Fol- ler uıMerschneben haben. kflnftj« nıcrtf mebr ab Bewemattteî gellen dör- I dca kiNcr an hrrlMtr. ' İDıeTarkahMmcktınrıle Meosdıen umer- ». ue lcısteı ucb u>- f cm MemdıearcctatBDiıu- Abcr der adırjae Sdnn J ırâgt Drr dcmMfe Meo- \ sdienrecrıuılıaıısler tti ug Mngbed des »mlıu^HMB d o l dk Reperuog zu I Aırfpbe luhm der MnnBer L «nsdıeınead sehr enst. ber- Kİsmcuc am 1} AugoM |992 m Ajıkan. ık fan( beı ılırer Feu : crscfaoacn wurden - a y w w r . wıe beı I um der Voftaul Vert^- lüıngcn uidttr An aeM. I cmc Serie dutker • DerMinaefi 806 Türken und Kurden henchteten dea Meıudıemechtsvereınen üher ıtıre FoJtenm^n •vöbcı dte Dunkelaffer wctt hüİKT lıegl. denn es ge- ™-~ hort schon vıei Mul dazu. SKJI Uber Fotterungen zu be- sch«ereıı Vıek der Opfer smd polı- tudıe Gefangenc. sber nı<At alk Dıe Arzlın Nesna Una «urde on Juh 1992 ıa Koue-t lı, eıner Provinzstadl IO öe^ NUıe voa Isıajıkul. iesgc noaıraen und eıne Woctıe Ung auı ıhrem Mann msan- men tm Poiızeıprftudıuın ge- Mterl Jdi »«rde sogsr. ını..aen Vıter faltera. wiesc cocto tuchr, ftBlre der Poh- ZM ^brultt Dıe ArTtın mackK auch deutlıdı daü ıhr Sduckıal keaı Eınzelfall «ır Jn das GeBocaîı. tf dem ıdı (. Kürt düşmanlığı Taner Akçam tarafından hazırlanan yaada, PKK'nın eylemlerine karşılık güvenlik güçlerinin Kürt bölgesinde birçok yerleşjm birimini yerle bir ettiğj vurgulandı. Ülkenin baüsında da Kürt düşmanhğının giderek arttığı belirtile- rek şöyle denildi: "Birçok yerde Türk dükkân sahipleri, Kürtlere hizmet etmeyi reddediyor. Hatta resmi yetkiüler de bu konuda bir boykot çağnsı yaptı. Konya'nın Ladik ilçesinde hoparlörlü araçlar ilçeyi geze- rek Türkleri, Kürtlerin dükkânlanndan alış-veriş yapmamaya çağırdılar. Detgide, Enneni kadüunı iddialarma da yer verildi. Konya'da bir camide verilen vaazda Türkler, Kürtlere ev kiralamamaya çağnldı. Bölgenin ka\Tnakamı, inşaat şirketlerinden, Kürtleri işe almamalan- nı istedi. Manisa'da Kürtlere iş veren Türklerin evleri yakıldı, bağlan sökül- dü. Baa yerlerde Türkler kimük kont- rolü yapıyorlar. Doğu'dan gelenleri kent dışma kovuyor, kımilerine dayak aüyorlar." Yorumda şu görüşlere yer verildi: "Türkiye'deki siyasi partiler tarafin- dan 1992'nin ağustos ayında yapılan ortak açıklamada, komşu ülkeler uyan- Hoparlörle ırkçılık Resmi yetkililerin de boykot çağnsında bulunduğu, Konya'nın Ladik ilçesinde araçlardan Türklerin, Kürtlerin dükkânlanndan ahşveriş yapmamaya çağnldığı vurgulandı. da yok edilecekler. Ermenilere karşı 1915'te gerçeleştiri- len soykınm Türkiye Cumhuriyeti'nde- kı en büyük tabu. Ülkemin yurttaşlan 20. yüzyüın başındaki soylanmm perde arkasında yatan nedenleri bihniyorlar. Birçoğu devletin kendini savunmak için zorunlu olarak bu şekilde davrandıgını zannediyor. Bu nedenle birçok Türk, Osmanh döneminde yüzlerce Yunanh- nın kaçınlması ve öldürühnesi, Ermeni kaüiamı ve bugünkü Kürt avı arasında paralellık kuramıyor." Yazıda Mesırt Yılmaz milliyetçilenn üderi olarak gösterilirken Yümaz'm Türkı cumhuriyetleri de kapsayan "bü- yük Turkiye"nin oluşturulması için ça- baladığı, bölgede liderliğe soyunduğu belirtildi. Almanya Başbakanı Kohl'un da bu lideri daha önce Almanya'ya da- vet ettiğine dikkat çekildi. Türkiye'de işkence olaylan İnsan Haklan Derneği'nce hazırlanan rapor- lara dayanılarak verilirken "Türkiye'de ölü olarak ele gecmlenlerin sayıa o de- rece arttı ki sol liberal gazete Cumhuri- yet, konuyla ilgili bir dizi haarladı" denildi. Dr. Nesrin Usta'ya 1992 yıhnda iş- kence yapıhrken polisin, "Babama bile işkence yapanm, size niye yapmaya- yım" dediği belirtilen yanda, şiddeün devletin mücadele ettiği organizasyon- larca da uygulandığı vurgulandı. Yazı- da, PKK'nın hükümeün 500 günlük döneminde öldürdüğü insan sayısının 1277 olduğu belirtilerek "Türk toplu- munun temel sorunu terör ve kitlesel cinayetlere karşı bir tavnnın obnaması. Kaüllere ve öldürülenlere üişkin olarak bir tutum takımyor sadece. Toplumu- muzun bir kısmı devletin cinayetlerini kınıyor, diğeri PKK'nm cinayetlerini" denildi. ı: Das groen Tafiu Mraen jcden Tag 90 fVno- nen und >lte sagtra dıB ste geMlen worden w^ren E& karm wolıl rıKbl mehr ge leugnet »crden, djB dK Fol tcr cne fuallıdıe PoMılı M- ^elbu wcon man aoi§ellt. daB gefohen wur de', konstatıerten MılıUtr rkfater ın der ostanatolı- scfeea Sodt Emocan m o nem Urteîl. -so mu6 fettge- ılellt «erden. dafi Fblter an- gcoaııdl wurdc um nchrıge lıyor, Türkiye'nin bütünlüğüne uzanan ellerin kınlacağı belirtüiyordu. Bu teh- didi hâlâ anlamayanlara, çok okunan Türkiye Gazetesi açıkhk getiriyordu: 'Bugün bizde 5000 bine yakın Rum ya- şamaktadır, ama hainlik yapmasalardı bugün sayılan 7 milyona ulaşırdı. Er- menilerin sayıa en azından 5 milyotı olurdu. Şûndı ise sayılan sadece 40 bin dolayında.' tşte işin püf noktası burada: Kürtler eğer kendi istekleriyle boyun eğmezlerse Rumlann ve Ermenilerin kaderini pay- laşacaklar. Ülkeden kaçınlacaklar ya 2 öğrencinin öldürüldüğü ev baskınından kaçarak kurtulan Ergül Uzundiz: Polisyakaladıktan sonra öldürdü • 30 nisan geçesi Kadıköy Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekipler, İhsanbey Apartmanrnın 3. katma operasyon düzenledi. Poüsin ev basmasından sonra kaçarak kurtulan Ergül Uzundiz, "Polislerin planı bu kez tutmadı. Arkaiannda bir tanık bıraktılar. Hepsi yargılanacak ve hakettikleri cezayı alacaklar" dedi. İstanbul Haber Servisi - 30 Nisan 1993 gecesi, Moda Halis Efendi Sokak'ta bulunan İh- sanbey Apartmanı'nın 3. katın- daki eve, Kadıköy hçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı sivil ekip- ler operasyon düzenledi. Evde bulunan 3 öğrenciden ikisi, po- lislerce öldürüldü. Ancak evde bulunan üçüncü öğrenci kaç- mayı başardı. C)perasyon duzenlenen evin karşı dairesınde oturan Timur Ogan savcıhğa verdiği ifadede, pohslerin ikı defa kapı>ı tıklattık- tan sonra acın kapıyı dediğini, içeridekilerin tereddüt göster- meleri üzerine de tekmeyle ka- pıyı kırdıklannı söyledi. Ogan, "Oidürülenlerin silah sıkıp sık- madığmı anlayamadım" dedi. Lzundiz'le görfişme Pohsin ev baskınından kaça- rak kurtulan Ergül Uzundiz, Yıldız İnşaat Mühendisliği 2. sınıf öğrencisi, aynı zamanda ÎYÖ-DER üyesi. Pohslerin "Hücre ev" olarak açıkladığı öğrenci evine duzenlenen ope- rasyondan sağ kurtulan tek ki- şi. Arkadaşlan gibi, devletin kolluk güçleriyle "çaüşmaya" girmeyerek çatılardan atlaya- rak kaçan ve bu sayede sağ İca- labilen Ergül Uzundiz ise arka- daşlanmn akibetine uğrama- mak için saklanıyor. O günden bu yana aüesiyle bile görüşme- yen Ergül'le saklandığı yerde konuştuk. Ergül, "Pohslerin planlan bu kez tutmadı. Arkaiannda bir tanık bıraktılar. Hepsi yargıla- nacak ve hak etükleri cezayı ala- caklar" dedi. 30 Nisan gecesi olanlan anlatan Ergül, olayın şokuyla hala korkulu ve heye- canhydı. Ergül o gece olanlan şöyle anlattı: "O gün her zamanki gibi okuldan çıkıp Moda'daki eve gittik. Evde Uğur, Şengül ve ben vardık. Bir yandan sohbet edip, diğer yandan yemek ha- zırhyorduk. Ertesi gün 1 Mayıs olduğu için sohbetimizde neler yapılabileceğini konuşuyor- duk. 1 Mayıs uzun bir süreden sonra yasal olarak kuüanacak- ü. Ve Uğur da ilk kez 1 Mayıs kutlamalanna katılacaktı. O yüzden daha heyecanlıydı. Ye- mekten sonra da 1 Mayıs için pankart haarlayacaktık, o yüz- den acele ediyorduk. Sofraya oturmuş çay içerken birden ka- pı çalındi. Halbuki o saatte kimseyi beklemiyorduk.'Kim oT diye yönelttiğimiz soruya sert bir şekilde 'açın kapıyı' diye yanıt geldi. Bu smıda evin çatı- sından da gürültüler gelmeye başladı. Hemen ardından da 'Açın kapıyı yoksa kıranz' diye bağımıaya başladılar. Gelenle- rin polis olduğunu anlamışük. Kaçmaya karar verdik. Ilk ön- ce Uğur evin çatıya açılan pen- ceresinden atladı, ardından Şengül sonra da ben. Biz evden çıkar çıkmaz da içerisi taran- maya başladı. Uğur ve Şengül evin çatısma, ben de diğer evin çaüsma doğru kaçmaya başla- dık. Biraz attıkten sonra catı- dan 3 kat aşağıdaki başka bir evin çatısma düştüm. Daha sonra camlan kırarak evin içine girdim. Camı kırarken, silah sesleri- nı duyup pencereden bakanlar beni gördü ancak kimse yerimi beUi edecek şekilde davran- madı. Girdiğim evin balkon kapısından bahçeye çıktım. Bahceden çıkış bulamadığun için bir inşaatm altına girip bek- ledim. t Seslerini duydum' Bu arada duyduğum sesler- den polislerin beni bulmak için evleri aradığını anladım. Kapı- lar tekmelenip, camlar lanJı- yordu. Ev sahiplerinin 'bu şe- kilde evime giremezsiniz' diye bağırdığmı duyuyordum. O sı- rada 'Bırak beni' diye bir kadın bağırtısı ardmdan da otomatik silah sesleri duydum. Sanınm Şengül ve Uğur'u o zaman öl- dürdüler. Bir süre daha bulun- duğum yerde saklandıktan son- ra dışanya çıkum. Şüphe çek- meyecek şekilde davranarak bir taksıye bındim ve uzaklaşüm. O sırada bir ambulansın geldi- -ğini gördüm ve arkadaşlanmın yaralanmış olabikceklerini dü- şündüm. Şundan eminim ki pohsler bizi öldürmek için gelmişti. İstedikleri zaman gözalüna ala- bildikleri insanlar neden şimdi öldürüldü?" Ne zaman ortaya çıkacağım sorduğumuzda Ergül şu yanıü verdi: "Kamuoyu bugüne kadar yaşanan katliamlara. infazlara sessiz kaldı. Benim ortaya çık- mam yeterh' kamuoyunun oluş- masma bağh." Ergül Uzundiz: Arkadaşlanmı potisler öldürdü Türkiye'nin, 'kabul düzeyi' ve 'izlenen yöntem' acısından üzüntü duyduğu ABD'ye iletildi Zaııa ve Türk'ünABD gezisi gergiıılikyarath FUATKOZLUKLU WASHINGTON - HEP Genel Baş- kanı Ahmet Türk ile Diyarbakır Millet- vekili Leyla Zana'run ABD gezisinin, Ankara-VVashington arasında 'sözlü' bir gerginhğe neden olduğu beürlendi. ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Iraklı Kürt h'der CelaJ Talabaninın girişimleri sonucu planlandığı belirtilen HEP'hle- rin ziyaretinden. Türkiye'nin 'kabul dü- zeyi' ve 'izlenen yöntem' acısından üzüntü duyduğunu ABD Dışişleri Ba- kanlığı'na ilettiği öğrenildi. Bir Dışişlen yetkilisı, "Gezi ABD'nin istemi sonucu düzenlenmedi" derken Türkiye'nin Washington Büyükelçili- ği'nden "Gezi hakkında bilgimiz yok ve bize herhangi bir resmi bildirimde bulu- nulmadı"açıklaması yapıldı. HEP mil- letvekilleri ise gecen hafta geldikleri ABD başkentinde Türk Büyükelçiliği ile görüşrneme tavnnı sürdürüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Güney Avru- pa Dairesı Başkanı David Ranson ile gö- rüşen Türk ve Zana, önçeki gün Helsin- ki Avrupa Güvenhği ve İşbırliği Komii- • Bir Dışişleri yetkilisi, "Gezi ABD'nin istemi sonucu düzenlenmedi" derken Türkiye'nin Washington BüyükelçiliğTnden "Gezi hakkında bilgimiz yok ve bize herhangi bir resmi bildirimde bulunulmadı"açıklaması yapıldı. HEPmilletvekilleri ise geçen hafta geldikleri ABD başkentinde. yonu'nun (AGİK) 'Türki- ye ve Irak Kürtlerinin Sta- tüsü' adlı toplantısına da kauldı. Leyla Zana top- lanüyı dinleyici sıralan- ndan izlerken HEP Baş- kanı Türk, komisyonda bir konuşma yaptı ve Gü- neydoğu'daki yaşamla il- gili açıklamalardâ bulun- du. Toplanüyı Kanada ve ABD'de yaşayan Türki- yeli Kürtler de izledi. Top- lanü sırasında söz alan Kürtler "ABD'nin PKK'yı terörist ola- rak göstermesi yanhş bir tavırdır"dedi- ler. HEP Genel Başkanı, tercüman araahğıyla yaptığı üç sayfahk konuş- masında Güneydoğu'dan 'Türkiye Leyla Zana Kürdistanı'diye söz etti. Türk, "Türkiye'de biz Kürtler birçok tehlikelerle iç içe yaşıyoruz. Türkiye Kürdistam kanşıklık için- dedir" dedi. Sayılannı kımi zaman 18, kimi zaman 20 milyon olarak açıkladığı Türkiye Kürtlerinin büyük baskılar alünda olduğunu belirten Türk, "Biz, bu so- runun Türkiye içinde ve sınırlar değişrneden, banşçıl, demokratik bir havada çözülmesinden yanayız" diye konuştu. Türk, bir ülkede önemh' kararlann askeri otoriteden çıkmaa hahnde sağlıklı demokrasiden söz edilemeyece- ğini vurguladı. Bugün Ortadoğu'da geçmişten beri süregelen bir oyun oldu- ğunu, bu oyunun amacının ise 'Kürtleri Kürtlere kırdırmak"olduğunu belirten Türk, Kürtlerin karşıhkh olarak savaş- ma noktasına gelmesindeki iki faktörü şöyle açıkladı: "Birincisi, Güney Kürtleri ile Kuzey Kürtleri arasında Kürt sorununa bakış açısı farkhhğıdır. İkincisi de Türkiye'- nin böyle bir savaş için adeta Kürtleri zorlamasıdır." Türk, ekonomik koşullannın kötülü- ğüne değinerek "Ekonomik sorunlann ötesinde siyasi sorunlan da gözardı et- memek gerekir. Bugün kimhği inkar edilmiş bir halk vardır. Bugüne kadar Türkiye, Kürt sorununa inkarcı, baskı ve şiddet anlayışının dışına çıkmadan baktığmdan ister istemez ekonomik ve siyasal anlamda çöküş, ükamklık vardır"dedi. Türk, bir soru üzerine de Kürtlerin yaşama hakkı bulun- madığmı, Güneydoğu bölgesinde 300 köyün haritadan silindiğini, 600 köyün ise tamamen boşaltıldığım, 46'sı HEP'h 460 Kürt aydıru. polftikacısı vegazeteci- sinın öldürüldüğünü söyledi. HAFTAYABAKIS AHMET TAKER KIŞLALI Atatfipk Diktatör mûydfi? 1919 Versailles Barış Anlaşması yapılırken Alman he- yetinde ünlü toplumbilimci Max Weber de vardı. Ve de- mokrasiden ne anladığmı otoplantıdaşöyle anfatıyordu: "- Demokraside halk, güvendiği bir önder seçer. Seçi- len önder 'Şimdi sesinizi kesin ve bana itaat edin' der. Artık halk ve parti onun işine karışamazlar." 1930'lara gelindiğinde Avrupa'da 'demokratik' sayıla- bitecek sadece yedi ülke vardı. Onlann içinde yer alan Fransa da bir süreç içinde hızla faşizme kaymaktaydı. Zaman demokrasilerin aleyhine, baskı rejimlerinin le- hine gelişiyordu. Faşizm Türk aydınlarını da etkilemek- teydi. CHP Genel Sekreteri Recep Peker, Italya gezisinin hemen sonrasında, Atatürk'ün partisini de faşist modele göre yeniden yapılandırmak için bir tasarı hazırladı. Herkesin beğendiği bu tasarı onay için önüne geldiğin- de, Mustafa Kemal'in gösterdiği tepki ünlüdür: ''- Ismet Paşa bu saçmalan herhalde okumadan imza- lamış olacak!" Tarihsel olgular, ancak dönemlerinin koşulları içinde değerlendirildiğinde bir anlam taşırlar. Belirli bir anda belirli bir toplumdaki yönetim biçimi de ancak iki türlü değerlendirilebilir Ya aynı toplumda da- ha önce var olan yönetim biçimi ile karşılaştırılarak ya da aynı dönemdeki başka toplumların yönetim biçimle- riyle karşılaştırılarak. Bu nedenle de 19 mayıs tarihine rastlayan bugünkü yazıma, bir tarihçi dostumu konuk etmek istedim. Prof. Sina Akşin'in "Gündüz Okçün'e Armağan" kitabındaki 'Atatürk Döneminde Demokrasi' incelemesi, Cumhuri- yet okurlannın bilgisi dışında kalsaydı, doğrusu yazık olacaktı. Atatürk yönetiminin, kendinden önceki Osmanlı yöne- timine göre çok daha demokratik ve çok daha halkçı ol- duğu ortada. Ama Akşin, o bilineni bir yana bırakıp Ata- türk dönemini o dönemin Avrupası ile karşılaştırıyor. Ve şu sonuca varıyor: "Bugün demokrasimiz, Atatürk döneminin attığı, inö- nü döneminin pekiştirdiği sağlam temeller sayesinde Atatürk döneminden çok daha ileridedir. Atatürk döne- mine göre bugün daha demokratız, ama Atatürk dönemi Avrupa ortalamasından daha ileriyken 1945'ten beri o ortalamanın gerisindeyiz. Mutlak olarak ilerledik, ama Avrupa'ya göre geriledik." ••• Mustafa Kemal, halk tarafından seçilmeyi ve -Ozal'- dan Demirel'e ağızlar sulanarak düşü görülen- 'başkan- lık sistemi'm niçin istemedi? TBMM Genel Kurulu, cum- hurbaşkanlığı süresinin 7 yıl olmasını, cumhurbaş- kanının (yani M. Kemal'in) Meclis'i dağıtma yetkisine sahip kılınmasını ve başkomutanlık yetkisi taşımasını acaba nasıl reddetti? Hitler döneminin Almanya ve Avusturyası'nı terk eden 142 bilim adamı, niçin Batı'nın gelişmiş ve varlıklı ülkele- ri dururken Türkiye'ye gelmeyi tercih ettiler? Birçoğu dünyacapında olan bu solcu yada Yahudi bilim adamla- rını güç koşullar içindeki bir geri kalmış ülkede on yılı aşkın süre hizmet etmeye iten gerekçe acaba neydi? 'Atatürk, resmi ya da özel hiçbir dış geziye çıkmadığı halde; dünyanın birçok tanınmış devlet adamını, yoksul bir ülkenin devlet başkanını ziyaret etmek için kuyruk yapmaya iten koşullar neler olabilirdi? fngiliz kralından Isveç veliahtına, Voroşilov'dan Fransız başbakanına ka- dar, acaba bir diktatörü görebilmek için mi Türkiye'ye gelmişlerdi? Sina Akşin'in de anımsattığı gibi 1920'lerde eski dün- yada Avrupalı olmayan ve bağımsız kalabilmiş dört ülke bulunuyordu. Ama Türkiye dışında kalan Çin, Habeşis- tan ve Iran zaman içinde istilaya uğradılar. Mussolini'- nin bir demeci, bu ortamda Türkiye'de tedirginlik yarat- mıştı. Bunun üzerine Mussolini, Türk büyükelçisine he- men şu mesajı verdi: "- Türkiye, bu kapsamın dışındadır. Zira bir Avrupa ül- kesidir." italyan diktatörünün bu düzeftmeyi yapmak gereğini duyduğu koşullarda, 60 yıl öncesinin Türkiyesi, acaba niçin bugünkünden daha Avrupalı sayılıyordu? • • • Sorular çok. Tarihsel gerçeklere saygısızlık ederek Mustafa Kemal karşıtlığı yapanların verebilecekleri 'inandırıcı' yanıt ise yok. Üstelik Atatürk sıradan bir 'liberal demokrasi' anlayı- şına da sahip değildi. 'Katılımcı-sivil toplumcu' bir de- mokrasiye inandığının somut kanıtlarını vermişti. Ona da bir başka vesileyle değineceğim. Buldan a soruşturma Aleviliğehakaret yargıönünde • Şişli Cumhuriyet Savalığı, HBB'de yayımlanan programda Alevilere hakaret eden Hasan Ali Buldan hakkında soruşturma başlattı. tstanbul Haber Servisi - HBB Televizyonu'nda yayım- lanan programda, Alevihğe ve AJevilere hakaret edilmesine duyulan öfke dinmiyor. Şişlj Cumhuriyet Savahğı konuyla ilgili inceleme başlatü. Savcıhk yetkilileri, Hasan Afi Buidan hakkında, 'Din hürri- yeti aleyhine işlenen cürümler'- i düzenleyen 175. maddeye dayanarak soruşturma acıla- cağını bildirdiler. Bu arada Ankara'da bir avukat da Cumhuriyet Savcılıgı'na baş- vurarak Buldan ile HBB yöne- tidlerinden Bülent Öztürk- men'in cezalandınlmasını iste- di. Buldan ve öztürkmen'in TCK'nm 175 ve 312. maddele- ri uyannca cezalandınknalan- nı isteyen Avukat Cemal Özay, verdiği dilekçede şöyle dedi: "İstanbul Müftülüğü'nde vaiz olarak çahşmakta iken bu görevinden aynldığım basın- dan öğrendiğimiz sanık Hasan Aü Buldan, program boyunca Alevilik inançlanna ve Alevi yurttaşlara ağır hakaretler et- miş ve saldırmışur. Sanık, Alevilerin sapık ol- duklannı, peygambere inan- madıklanm, mum söndü ya- parak ahlak ve namustan yok- sun olduklannı ileri sürerek ül- kemiz nüfusunun yanya yakın kısmını oluşturan Alevi yurt- taşlara küfür eünişür."' Avukat Özay'ın ve Şişli Cumhuriyet BaşsavcıhğVnın Buldan'm yargılanmasuu ön- gördüğü TCK'nm 175. mad- desi suçlunun alü aydan bir yıla kadar hapis ve beş bin lira- dan 25 bin liraya kadar para cezasına çarpürümasını öngö- rüyor. "Alevi Kuruhışlan ve De- mokratik Kiüe Örgütleri" adıyla yapılan ortak duyuruda "Demokratik, insan haklanna saygıh bir devlet modeli içeri- sinde, okullardaki zorunlu din derslerinin, öğrenim birligi oluşturuhnası için Kuran kurslanmn ve imam hatip lise- lerinin, TRT kanallannda tek taraflı dinsel yaym ve propa- gandalann kaldı'nlması, etnik ve inançsal aynmı önlemek amaayla Diyanet İşleri Baş- kanlığı'nın kaldınlarak tüm ınançlann kendilerini özgürce ifade eüneleri için gerekli orta- mın sağlanması" istendi. Hacıbektaş Dernegi Yöne- tim Kurulu adına bir açıklama yapan Başkan Cafer Gök de Alevi toplumunun Atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyetin en yakın destekçisi ve yıhnaz sa- vunucusu olduğunu vurgula- dı. Gök açıklamasında resmi kuruluşlardan din ve vicdan hürriyetlerine saıdında daha duyarh olmalannı istedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear