22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30NISAN1993CUMA 12 DIZIYAZI 'SivrTleriııBaşkoıımtaııkavgası Jrinci BMM'nde taıtı bir "özgûrlük" fegemendı. Partı yoktu ama, Osmanlı Tmparatorluğu'nun süreceği görüşünü timseyenlerle yeni bir devlet kurula- ığını kabul edenler, iki gnıba aynlmı- ilardı. Bu nedenle görüşmeler kıran kı- rana tartışmalı geciyordu. Tartışmacılann başını, deniz subaylığndan ayn- Ima Trabzon Milletvekili Ali Şükrü, Üçüncû Ko- lordu eski Komutam Mersin Milletvekili Selahat- tin Köseoğlu, Erzurum Milletvekilleri Ankara Po- lis eskı Müdürü Mustafa Durak Sakarya, tarih öğ- retmeni Erzurum Numune Lisesı eski Müdürü Mehmet Salıh Yeşiloğlu ile avukat Hüseyin Avni Ulaş ve emekli Kurmay Albay Sıvas Milletvekili Vasıf Karakol çekıyorlardı (I). Köseoğlu. Durak ve Yeşiloğlu ilk kez milletvekili seçilmişlerdir. Şük- rû, Ulaş ve Karakol, Mcclısı Mebusan'dan gelmiş- lerdı. Aralannda sadece Sakarya, milietvekılliğini 5. ve 6 dönemlerde Gümüşhane'den yenıledi (2). Ali Şükrü konuşmalannda orduda yolsuzluk yapıldığını. Osmanlı Medısı'nden gelenlere yolluk verilmesi gerektiğinı savundu, bütçenın denkleşti- rilememesini sık sık eleştırdi. Yunan Eskişehir'e dayanınca Meclıs'in Kayseri'ye taşınmasma karşı çıkan milletvekili, en ağır muhalefetini Lozan Konferansı'na gıdecek heyetin olusumu sırasında ve orada alınan kararlara yapd. ftiraz ettiği ko- nulardan biri de Mustafa Ketnal Paşa'ya "başko- mutanük" sıfatının verilmesiydi. Ali Şükrü, 2 Nisan 1923'te Mustafa Kemal Pa- şa'nın yaveri ve fanatik hayranı Topal Osman ta- rafından öldürüldü. Topal Osman Giresunlu'ydu. Olay ardından, Ankara°da Giresun Alayı'yla hû- kümet kuvvetleri arasında çıkan çaüşmada Topal Osman da yaşamını yitirdi (3). Bizans'ı takliî ediyoruz Meclis, 23 Ekım 1920 Cumartesı günü "Konya lsyanı"nı görüşüyordu. Başkanvekillerinden Ha- san Fehmi Ataç yönetıminde saat 14.50'de başla- yan 88. toplantıda önce. Içişlcri Bakanı Adnan Adıvaraçıklamalarda bulundu. Sözalan 17 millet- vekili. isyan sanıklannın olay yennde kurulacak Divanı Harp'te (Savaş Mahkemesı)'nde yargı- lanmalan konusunda görüşlerini bildirdi. Lazistan Milletvekili Dr. Abkfin Atak, önerinin hemen uy- gulamaya konulmasıru istedi, "(İh' lal Meclisi) olağanüstü yasa koymazsa ülkeyı yönetemez" dedi. Meslektaşının bu sözlerine kızan Aydın Mil- letvekili Dr. Mazhar Gennen yerinden: "Zaüâlinizi diktatörlüğe seçtırmek ıçin bendeniz önerge ver- dim" diye seslendı. Atak birşey söylemedi. 14 Aralık 1921 Pazartesi günü sıyasal ve askeri dururn gönişülürken sözalan Erzurum Milletveki- li Mustafa Durak Sakarya, "Biz buraya niçin top- lantık?" diye sordu ve özetle şunlan ekkdi: "... Memleketi kurtaracağız... Milletin maJını. canım aldık, kumttuk; her şeyi yaptık ve hiçbir şeye kanşmadık. Bizzat hükümet cdemedik." "Ben 'Bir şeye kanşmadım. Bir bakanlar kurulu seçtik, ışlerine bızı kanşırmıyorlardı; her şeyi onlar yapıyorlardı. Biz bir şeye kanşmadık' demeye sıkıbnm. Yann hepinize böyle sorular sorula- caktır." "Biz İstanbuTu, o köhne Bizans adetlenni taklit ediyoruz. (stanbul'daki Meclis'in üyeieri gibi bizde burada uykuya dalmışız." "Bugün askerin birer ceket, pantolon, kaput ve bir çift potıni 225 kuruşa alınıyor. Bizirn aşağı yu- kan 150 bin mevcudumuz olsun. 150 bin askere, 150 bin takım elbise 900 lira eder. Halbuki biz 50 tmfyon vermışiz, asker hâlâ çıplak- 'İçte ve dışta durumumuz bozuktur." "Ordudaki yolsuzluklann günahı dünyada da, ahrette de size aittir. Hükümet bunu önemle dikka- te alsın.'" Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, iddialan yanıtlarken, "Orduda aç ve açık bulunmadığını" bildirdi. Paşa, tzmit Milletvekili Sırn Bellioğlu'nun sorusunu karşılarken de, "Siz sanırsınız kı elimiz- deki toplar tüfekler hep Rusya'dan gelmiştir. Hayır... Tamamı bizimdir. Savaşan toplar Os- manlı toplandır" diye konuştu. Ilk Meclis uzun süre gündemde kalan tartışmalari- M. ndan birini de, Mustafa Kemal Paşa'run "başkomutanbğı'" ko- nusunda yaptı. 6 Mayı» 1922 Cu- martesı günkü 40. toplantının bi- rincı gizli oturumunda "Başko- mutan Mustafa Kemal Paşa Hazretleri askeri durum hakkı- nda açıklamalarda bulunacak ve sorulan cevaplayacak"tı. Paşa söze, Başkomutanbk Yasası'nın görüşüldüğü bırleşime ra- hatsıztığı dolayısıyla katıla- madığı ıçın üzüntüsünü belirte- rek başladı. Yasaya karşı çıkan- !ar bulunduğunu tutanaklardan ve arkadaşlannın aktardıklan- ndan öğrendiğıni kaydettiği konuşmasını, özetle şöyle sürdürdü: "Ben hiç kimseye 'Beni başkomutan yapıruz' de- medim. Aksine bütün Meclis bana "Mutlaka baş- komutan olacaksm' dedi. Bugün en şikayetçi olan arkadaşlar bu kürsüden feryat ettiler, 'Başka çare yoktur. Başkanırruzı başkomutan yapalım. Onun- la ordumuzla birlikte zafere gidelim' dediler. ( 'Doğru!' sesleri)" "Arkadaşlar, açık konuşacağım ıçin beni mazur görünüz. Her binnizin olağanüstü yetkılerle seçil- mesine ve ülkenin gele- ceğine el koyma karan- na, herkesten çok ben çabştım. ("Doğru!' sesle- n) Ve bunun ıçın pek çok arkadaşımla fikir tartışması yaptım. Bunu sağlayabilmek ıçin de en büyük tehlıkelere karşı tüm yaşamımı, varlığımı ve onurumu ortaya koydum. Do- layısıyla bu benım ese- rimdir. Ben, herkes gibi, eserimi hor görmek de- ğil, sonuna dek götür- mekle görevlıyım. ("Te- şekkür edenz' sesleri) Fakat daima kraldan çok kral yanlıslyım. Onun için rica ederim; Salih Efendı (Yeşiloğlu) hıç olmazsa kendısi ka- dar beni de bu Mecus'in hukukuyia ilgili saysın." Yeşiloğju yerinden "Daha büyük bir ma- kamınız var" dedi, Mustafa Kemal Paşa şu yanıtı verdi: "Dolayısıyla. "Mec- lis'in hakkına el koyma' sözünü tûmüyle Salih Efendi'ye ıade ederim. Böyle bir şey söz konusu değildir." Komedi dsn. Mustafa Kemal Paşa (devamla) - Dur efendim ne zırzır ediyorsun? Hüseyin Avni Bey (Erzurum) - Zırar keiimesi- ni kabui etmem. Mustafa Kemal Paşa (devamla) - Zırzır yapt- yorsunya. Hüseyin Avni Bey (Erzurum) - İstirham edijo- rum Paşam, sözünüzü geri aluuz. Mustafa Kemal Paşa (devamla) - Mahalle kah- vesi midir burası? Hüseyin Avni Bey (Erzuran) - Milletin Kâbesi. Mustafa Kemal Paşa (devamla) - öyleyse saygı gösteriniz Kâbeye. Hüseyin Avni Bey (Erzurum) - Ben saygdıyım. Diktatörlük suçlaması "Başkomutanlık Yasası" tartışılırken Sıvas Milletvekili Vasıf Karakol da, "Her yerde baş- komutan vardır. Fakat başkomutanlık için ayn- ca bır yasa yoktur. Mevcut askeri yasalar her komutan gibi, başkomutanın da görev ve yetki- lerini saptar ve belırler" görüşünü savunmuştu. Mustafa Kemal Paşa, milletvekibnin bu sözle- rini dokundurma yoluyla "diktatörlük" suçla- ersin MilletvekiliSelahattin Köseoğlu da, Paşa'run "başkomutan" olunca MecUYin tüm yetkıterine el koyacak durumageldiğini, böylesi bir olayın "halk hükûmeti"ne ters düşeceği görüşûndeydi. Mustafa Durak Sakarya (Erzurum) Ali Şükrü (Trabzon) M. Vasıf Karakol (Sıvas) ustafa Kemal Paşal mUletvekiüni cevaplarken yasamayetkisinin Mecus 'ın teketinde bulunduğunu, kişiye geçmesinin söz konusu olamayacağmt kaydetti,görevini kişiseldeğil, GenelKuruladınayürüteceğini vurgulads. Mazhar Gernıan (Aydın) oynanuyoruz Avukat ve gazetecı Afyon Milletvekili Mehmet Şükrü Koç da yasanın gizli oturumda görüşülmesıni eleştir- miştı. Paşa. gızliliğın. ordunun durumundan düşmanı haberdar et- memc amaa taşıdığını anlattı, şunlan söyledi: "... Şükrü Efendi bil- sin ki, millet onun gibi düşünmüyor. Efendi- nin dediğı gibi biz burada komedi oynamıyoruz. Biz buraya komedi oynatmak için toplanmadık. Komedi oynatmak ısteyenler kendileridir. Fa- kat efendi ernin olsun ki biz bu komediye kapı- lmayacağiz. ('Bravo!' sesleri) Şükrü Efendi'nın oynamak ve oynatmak islediği komedi sonu- cunda kapıldığj ateşm pençesinden ne kadar sarsılarak kurtulduğunu unutabilecek kadar çok süre gecmemiştir. ('Doğru!' sesleri)" Afyon Milletvekili Koç, "Estağfurullah. Ko- nuşma özgürlüğü bu mudur Paşa Hazretleri?" diye sordu. Paşa tutanaklardan, Erzurum Milletvekili Ulaş'ın da kendisini başına buyruk davranmak- la suçladığını ve "Milleti rezil edeceksiniz" dedi- ğini okumuştu. "Bu türdavranışlarla asıl siz mil- leti rezil edeceksiniz" deyince Ulaş yerinden, "Hayır Paşam öyle bir ifadem yoktur" diye karşı çıktı. Ulaş, sık sık sözkeserek itirazını yine- leyince, aralannda şu tarüşma geçti: Höseyin Avni Bey (Erzurum) - tzin veriniz efen- AMdinAtak (Laâstan) MdmetŞükriiKoç (Afyon) ması olarak yorumladı, özetle şunlan söyledi: "... Milletlerde herhangi bır adam'başkomu- tanlığı kendılığinden atmışsa ve onun hakkında bir yasa yoksa onun adına 'diktatör' derler. Yok, o adama yetkiyi bir meclis, o adamın da- yandığı bir meclis vermişse, yetkisi geniş olsun dar olsun, o görevi kendisi yapmamıştır. Ona görevi veren Meclis yaptırmıştır." Erzurum Milletvekili Yeşiloğlu, Mustafa Ke- mal Paşa'run "Meclis benim eserimdır" sözlen- ne takılmıştı. "Öyleyse bizi niye kanştırdınız?" diyen milletvekili, sözkrini şöyle bağladı: "... Bu durumda bızırn ne kıymetimiz kalmıştır? Benim evim, ailem dagıldı gitti. Sen- den önce ölen biziz. Paşa Hazretleri sen bir kez bizi dene Allah'ını seversen." Atamayla gelmemişler Mustafa Kemal Paşa'nın konuşmasını eleşti- ren Hüseyin Avni Ulaş da, "Paşa Hazretleri bil- sinler ki. İcendileri bir beyinse, vücudunu oluştu- ran da bizleriz ve bilirler" dedi. Ulaş, günümüz- de "Jlk Meclis üyelerinin 'alama'yla geldikleri- ni" iddia edenleri de özetle şöyle yalanladı: "... Beni seçerlerken rastgele seçip gönderme- diler. Bende bir kudret gördüler. 'Hukukumuzu [ şu şekilde savunun' diye bizi seçtiler. Yanhş dü- şündülerse, biz de Paşa'yı yanliş seçtik Bunun böyle olduğunu kimse iddia edemez. Böyle anlı- yorum. Paşa Hazretleri'ni Heyeti Temsiliye'ye ben gönderdim. Alem, Malta'ya giderken, Paşa memleketini yaşatmak için bizim içimize geldiğı zaman çevre tümüyle kendisine düşmandı. Pa- şa'mnbufedekârbğınınianığıyım. Paşa dadaima şunu kalben bilir kı O geldiginde sinemize girdi. Fakat sinemize girdiği zaman hançenyle değil, gülleriyle kabul ettık. Paşa'yı bu şekilde kabul ederiz." "Paşa yasama yetkisine saygılı davranmaya mecburdur. Paşa Hazretleri'nin buyurduklan gibi, Cengiz, Petro ve Napotyon efsanelerini ıçi- mizden çıkarmak istemiyoruz. Milletin görke- mini, kudretini temsil eden BMM Başkanlığı'- ndan daha büyük ne olabilir? ('Bravo!' sesleri)" "Böyle olağanüstü yetkiler kullanırsa pek doğru olmaz. Çünkü O da insandır. Çok ış alırsa belki yorulur. Paşa'yı size ben tanıttırn O'nu biz yaşatacağız. Kendi yaşamaya kalktığı gün ya- şatmazlar. bizi de yaşatmazlar." "Bugün Veıûzetos ölürse ben se- vinirim. Mustafa Kemal Paşa ölür- se Yunan sevinir. Paşa Hazretleri'- nin bazı davranışlan kanımca za- rarlı bile olsa, bizler O'nun zarar- lannı kapayıp gizlemekle yükümlü- yüz." Mersin Milletvekili Selahattin Köseoğlu da, Paşa'run "başkomu- tan" olunca Meclis'in tümyetkileri- ne el koyacak duruma geldiğini, böylesi bir olayın "halk hükürneti"- ne ters düşeceği görüşûndeydi. Mustafa Kemal Paşa, milletveki- lini cevaplarken yasama yetkisinin Mecbs'in tekelınde bulunduğunu, kişiye geçmesinin söz konusu ola- mayacağını kaydetti, görevini kişi- se) değil, Genel Kurul adına yürü- teceğini vurguladı. Birinci BMM'run "Gizli Oturum Tutanaklan"ndaki bu tarüşmalar, İlk Meclis'in "emir kufu" ol- madığının ve kapsamında "dikta- tör" bulunmadığmın "tarihTve "net" belgeleriydi! Meclis'in gediküleri tlk Meclis üyelerinden Mustafa Kemal Atatürk, Ismet Inönü, ve Ce- lal Bayar, Türkiye'nin 1., 2. ve 3. Cumhurbaşkanı seçildUer. fnönü, 51 yıl milletvekılliği, iki yıl senatörlük yaptı. Onu, 11 dönemde 43 buçuk yıl parlamenterlikle Bayar izledi. İlk dönem üyelerinden Inönü ve Bayar'dan başka 11 'i daha TBMM'- nin 50. yılını gördüler Bu milletvekil- leri: Ahmet Ferit Tek. Fahrettin Altey, TerfBf Rûştû Aras, Ahmet Fevzi Er- detn. Abdûİgani Ensari, Refık Koral- tan, Yasin Kuttuğ, Ali Kılıç, Halfl Ibrahim Özkaya, Hüseyin Aksu ve Yasin Haştmoglu'ydu İlk mılletvekillerinden Fethi Ok- yar, Kâzım özalp, Kâam Karabekir, Ali Fuat Cebesoy ve Refik Koraltan, ikinci dönemden başlayarak başkan seçibp TBMM'ni yönettiler. ılerki yıllarda sağlık ve içişleri bakanhklannda bulunan Dr. Refik Saydam, 25 Ocak 1939'da; eko- nomi, ticaret ve dışişlen bakanlığı yapan Hasan Saka da 10 Eylül I947'de başbakan oldular. İlk TBMM üyelerinden en uzun, Oltu Milletve- kili Yasın Haşımoğlu'yla, Saruhan Milletvekili ve dönemın iküsat bakanlanndan Celal Bayar yaşadı. tkisi de Meclis'in 66. yıldönümünü gördü. Haşi- moğlu 15 nısan )986'da 91 yaşında, Bayar da ayru yıbn 22 ağustosunda 104 yaşında öldü. Btırt MYMKÇA (l)-(2): (özgeçmişleri: TBMM AOmmi 1920- 1970 - öztürk Kâzım, Karpthn: TBMM1. Dönem GizS Oturum Tutanaklan.) (3): (TBMM Tutanak Derşisi - Tekçe, tsmml Hakkı'daA aktaran Mumcu, Uğur • 'Kîazi Paşa'ya Smkast") Mflyonlarseninlelıayatadöıuneyekarar verdiler O N B I N L E R IÇİN YAZPI Başta insan olmanın onuru ve sorumluluğunu, ülkenin sonınlannı, Atatürk'ün sorunlannı, Atatürk'ün laik-dcmokraük ve çağdaş Türkiyesini veyüzlercegüzel ve aydınlık değerleri sa\r unan bir Mumcu idin. Bugünün ve yannın aydınlık Türkiyesi için savaştın. Bu değerleri savunan niceterinin vicdanı ve sesi oldun. Bir gün yiğitçe istemeden kenara çekıldin. Mıly onlar kendi ruhlanru temızkmek ve yenıden yeşertmek için, seni ve savunduğun ilkeleri yaşatmak için meydanlara ınmeye, hayata dönmeye karar verdiler. Ruhun şad olsun. Timucin Beran Bugün aramızda yoksun. Ben yıne gazetemı abp büyük zevkle okudum. Fakat ne gazete, ne biz sensizliğe alışamadık, asla alışamayacağız. Seni öldüren haınler bugün çok üzüntülü, çünkü yaptıklan büyük hata sonucu bütün sevenlerin senin fikirlerin doğrultusunda sıkı bir yumruk oluşturdular. Yakında bu yumruk artık senin ilkelerini bütün dünyaya haykıracak. Hiçbir zaman hiçbir kuvvet bizi demokrasiden, Atatürk ilkelerinden ayıramayacak. Senin gibi mumlann etrafında hedefimizemutlaka ulaşacağız. Her zaman bizimle birhkte yaşayacaksın. Nur içinde yat. Özgür Borûcu Senin onlarca kitap, yüzlerce makale olduğunu sanıyorlar Uğurağabey. Utanıyorum. Adımlanrha yön verecek parmaklıklar yoksa da Vardır gülünün büyümesi Düşünce ve inançlann Atatürkçü ve dernokrat ınsanlann yüreğinde ebediyen yaşayacaktır. Nilgün Güngör Senidemokrasiyaşadıkça tüm Türk gençliğine anlatacağım, senin ışığırun sönduremiyeceğimi söylemeye geldim. Fetih Aütgan SÜRECEK ÇALIŞANLARIN SORULARI, SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL 4 Arkada§Iarını 6.650 göstergeden emekli oldu9 : "ih >ndlık sigortalıhk süresi içinde 8.9820 gün sigorta pri- mi ödeyerek. şubat 1993'te emekliliğimi istedim. Emekii aylıgnn da mart 1993ten bağlandL Bana göoderüen bflgi formunda emekli aylığı bağianması- na esas olan ücrerJerimkn ortalaması 20 mflyou 510 liradır. Emekli ayhğan ise 5.600 göstergeden ve %67.1 oran üze- rinden inğlannnş. 1 Temmuz 1993ten mara, 2 milyon 780 bin 624 lira emekli aylığı ve 975 bn nra da sosyal yanfam zamım ofanak üzere 3 mflyon 755 bin 624 lira aytık alryonnn. Oysaki, bu yıl emekli oian bazı arkadaşlannu bağiaBan aylığoı göstergesi 6.650' Sormak istediklerim: 1) Ayuk kazanç ortalaması 20 milyon 510 bin lira oianlanı banği gösterge uygubmmaktadır? 2) 8.820 gfin prim ödeyen sigortalımn alacağı aylığın oranı nedir? 3) Niçin bazı arkadaşlanm 6.650 göstergeden emekli oMn ve ben neden 5.600 göstergeden emekli otdum? T.Y. YANTT: 1) Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü'nün 14.1.1993 günlü ve 12-49 sayıb ek genelgesinde kamu ve özel sektörden 1993 yıkıda emekli olan ve olacak sıgortablara bağlanacak emekb ayb- klannın hangi kazanca göre saptanacağı gösterge tespit taHolan ile belirlenmiştir. Bu belirleme, özel sektör sigortablan için 1 Ocak 1988 ile 31 Arabk 1992 tarihleri arasında geçen 5 takvim yıb sigorta primine esas ka- zançlar, kamu sektörü sigortalılan için 15Ocak 1988 ile 14Ocak 1993 arasında geçen (kamu kesimi sigortalılan için takvim yıb 15 ocak ile bir sonraki yıbn 14 ocak günü sürcsini kapsar) 5 takvim yılına göre yapılmıştır. Özel sektörden emekli olanlardan, I Ocak 1988-31 Aralık 1992 arasım kapsayan son 5 takvim yıb sigorta primine kazanç ortalaması 24 milyon 681 bin 160 lira olanlar 6.650 göstergeden, kamu sektörun- den emekli olanlardan ise, 15ocak 1988-14Ocak 1993 arasını kapsa- yan son 5 kamu sektörü takvim yıhnın sigorta primine esas kazancı 24 milyon 650 bin 77 bra olanlara da 6.650 göstergeden yaşlıbk aylığı bağlanmaktadır. 1993 yılında kamu sektöründen emeklilik için başvuruda bulunan ve son 5 takvim yıb sigorta primine esas kazancı 20 milyon 510 bin lira olanlara, 5.600.göstergeden yaşbbk aylığı bağlanmaktadır. ' Eğer. son 5 yıllık sigorta primine esas kazanç ortalanız 20 milyon 510 bin lira ise ve kamu sektöründen emekÜ olduysanız size uygula- nacak gösterge 5.600'dur. Yaşlıbk aybğınız da 3. derece 9. kademe- den bağlanmıştır. 2) Son 5 yıbn kazanç ortalaması 20 milyon 510 bin Ura olup ve 8.820 gün prim ödeyerek kamu sektöründen emekb olanlara, 3. dere- ce 9. kademeden, 5.600 göstergeden ve %67.1 oran üzerinden yaşbbk aylığı bağlanmaktadır. 3) Eğerkamu kesimınden emekb olduysanız, size 6.650 göstergenin uygulanabilmesı için, 15 Ocak 1988 ile 14 Ocak 1993 tarihleri arası- nda geçen 5 yıllık sürenm kazanç ortalamasının 24.372.124 TL ile 24. 465.077 TL arasında olması gerekir. ANKARA/ANKA MÜgEBREF HEKİMOĞLU Uyarca ve Yorambr Mevsim kapanırken güzel oyuntarı yakaladım devlet sahnelerinde. Biri Uyarca, isviçreli yazar Durrenmatt'ın kara güldürüsü. Oteki Bahar Noktası, Türk tiyatrosunda da güzel bir nokta bence. Shakespeare tiyatroda yerini, önemini yitirmese de değişen koşullarda değişik yo- rumlarla oynanıyor. Can Yücel ve Yücel Erten birlikteliği de uzak düşlerden Ege'ye, Marmara'ya giderek Sala- cak kıyılarında bir geceye getiriyor bizi. Mehlika Sultan ile Kız Kulesi'ni seyrediyoruz Salacak'tan. Shakes- peare e yukardan bakar gibi... Yücel Erten, güzel bir kedinin tüylerini tersıne okşamaya benzetiyor bu yoru- mu. Alışılmışın dışında bir okşama! Günlerden pazar, dışarda bahar, güneş parhyor, ağaçlarda çiçekler. Büyük Tiyatro'da daçıçek gibi genç kızlar, delikanlılar. Oyunu coşkuyla izfiyor, tepkilerini belirtiyorlar. Uyarca'y da bir cumartesi günü izledim Yeni Sahne'de. iğne atsan yere düşmüyor, genç seyirci- ler, liseliler, ünıversiteliler çoğunlukta yine... Oyunu sezsizce iziiyor, ilginç yorumlar yapıyorlar. Sevgryle dinliyorum o konuşmaları, tiyatro sevgisi yenıden yeşe- riyor başkentimizde. Opera, bale, çoksesli müzik sevgi- si de... Mersin Opera ve Balesi'nin Boş Beşik' balesin- de ayakta alkışlandı sanatçılar. Yeni kurulan bir bale, çok başarılı danslarla büyük ilgi ve hayranlık topladı başkentlilerden. Bence sevginin üretkenliği bu. Mersin'- de bir opera ve bale kurmak da bir sevgi belirtisi elbet. Antalya'da bir devlet sahnesi açmak, Kamyon Tiyat- rosu'yia köy ve kasaba çocuklarına oyunlar sergilemek de... Bakış acısı değişir, genışlerse neler oluşacağını kanıtlayan eylemler bunlar... Toplumdaki beklentiye, öz- leme yanıt veren olaylar. O genç kalabalığın bir bahar gününü ya da gecesini bir sanat olayını yaşayarak geçirmesi bir uyarı değil mi? Ekranlarda düzeysiz programlara tepkiyi belirtiyor, iyi- ye, doğruya, güzele yönelmek istiyor gençliğimiz, halkı- mız. O ısteğe yanıt veren kuruluşları da, kişilerı de yû- rekten deistekliyorum. İsviçreli yazar Durrenmatt'ı yıllarca önce 'Strindberg Oyunu' adlı yapıtını dilimize çevirirken daha iyi tanıdım. Hayli acımasız bir yazar. Yücel Erten'i kutluyorum, dili- mize çok güzel bir sözcük kazandırıyor. Oyunu izlerken uyarca sözünün içeriğini, kapsamını daha iyi hissediyor insan. Uyarca işbirlikçi değil, değişik işbirlıkler sonucu oluşan bir eylem, o eyleme saplanan kişi batağı aşamı- yor, bir çöküntü, yozluk içinde umursamazlığı erdeme dönüşüyor neredeyse! Şakir Gurzumarın sahnelediğı' oyun dar bir sahnede geniş ve derin bir yol açıyor seyir- ciye, başta Erol Kardeseci tüm oyuncular çok başarılı, tiyatrodaki birlikteliği kanıtlıyor her şey. Cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili kulisler, sahnele- nen oyunlar da her dalda uyarcalar sergiliyor bugünler- de. Ankara Devlet Tiyatrosu'nun bu oyun nedeniyle yayımladığı programda çok ilginç yazılar var. Durren- matt'ın ınsana bakışını, güvenini de vurguluyor, eleştiri, protesto, direnmek şansı olduğu zaman insanın vargü- cüyle ortaya çıkmaşını söylüyor İsviçreli yazar. Yozluğu, kokuşmuşluğu acımasızca sergilese de umut etmekten geri kalmıyor! Çoğumuz öyle değil miyiz? 1960tan bu yana cumhurbaşkanı seçimlerini yakın- dfen izledim başkentte. Kimi politikacıların belleği hayli kireçlenmiş galiba! Anıları doğruları yansıtmıyor her za- man. Muhittin Taylan'ın adaylığının desteklenmemesi iki büyük partinin uzlaşmazlığından kaynaklandı bence. Parlamentonun asker kÖKenli üyeieri, cumhurbaşkanı- nın sivilleşmesi için büyük çaba gösterdi o günlerde. örneğin Milli Birlikçiler üç kişilik bir komite kurdu. Sela- hattin özgür, Sami Küçük ve Suphi Karaman'dan olu- şan üçgen, siyasal partilerin önde gelen kişileriyle konuşup sıvil bir adayda uzlaşmayı önerdiler Genelkur- may Başkanı Orgeneral Faruk Gürler'in yasadığı deney siyasal sahnenin başka bir kulisıni aydınlatır Faruk Gür- ler'e seçilme güvencesi verenler, bir gecede sözlerini de oylarını da unuttu. Sayın Korutürk'ün cumhurbaşkan- lığina seçilmesi de uzlaşmanın başarısını kanıtlayan bir olay siyasal tarihimizde. O dönemin AP, bu dönemin DYP lideri Sayın Demirel uzlaşıcı politikanın tutarlılığını yaşayarak bilen bir kişi bence. Bir politikacının tüm de- ney ve birikimlerine karşın öğreneceği şeyler birmiyor galiba! Çokseslilikten söz ederken teksesliliği yaşamak acı bir olay. Ama bir umudu yeşermeden soldurmak daha acı bir olay. Sayın Demirel alaolarda, ekranlarda halka söz verdiği bir programı, SHP ile imzaladığı bir protoko- lü yasama geçirmeden Çankaya'ya çıkmayı rahatça içi- ne sindiriyor mu acaba? Basına çok yansımıyor ama benim çevremde çok tartışılan bir konu bu! Diyelim, bir tryatro dönüşü yeni bir perde açılıyor düşüncelerde. Koalisyon bozulursa ne olur, belli atılımlar, geleceğe dönük çabalar, planlar nasıl uygulanır. Belli görevlere gelen coşkuyla çalışan kişiler o görevlerde kalır mı, gi- der mi? Yeşeren umut boylanır mı, solar mı? Demokratikleşme süreci sona ermeden sağlıklı yanıt- lar bulmak güç bu sorulara. Ülkemiz yapay oyunlara, değişik uyarcai/klara sahne oluyor, ama o oyunların da uyaran, eğiten bir yanı var elbet. Kişileri de, kurumlan da daha iyi tanıyor, uyarcalara ödün vermemeyi öğreni- yoruz. önümüzdeki beş yüz günler için az yol almamışız! BULMACA SOLDANSAĞA: 1/ Yaşar Kemal'in bir ro- manı. 2/ Yaşça ya da boyca yakm, akran... Ar- şının sekizde biri uzunlu- ğundakı ölçü. 3/ Sevgi Soysal'ın bir romanı... Bır renk. 4/ Bilgiçlik tas- layan kimse. 5/ Temel, esas... Tann bağışlama- sından yoksun kalma. 6/ Hile... Büyük Okyanus'- ta Fransa'ya ait bir ada. 7/ Şal taklidi kumaşlara verilen ad. 8/ Bektaşi der- vişi... Kürekle yürütülen dar, uzun ve hafıf tekne. 9/ Bahk yakalama aracı... Maden ve inşaat ışçilerirun giydiğj koruyucu başbk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ahmet Kııtsi Tecer'in bir tiyatro yapıtı. 2/ Kırsal kesimde büyük topraklan olan varlıkb ve sözü ge- çer kimse... İyi terbiye edilmemiş vahşi binek hayvanı. 3/ Söz geçir- me... Alüvyon. 4/ Asya'da bır ül- ke... Şenliklerdecaddelere kurulan süslü kemer. 5/ Gelin tacı. 6/ Kcnar süsü... Ek. 7/ Diyarbalar'ın bir ilçesi... Yüz metre kare tulannda yüzey ölçüsü birimi. 8/ Kale duvan... Memelilerde ana ile dölüt arasmda kan alıp ver- me işini sağlayan organ. 9/ Hafif esinti... Bilgisiz. kültürsüz kimse. KARTAL1.SULHHUKLK MAHKEMESİ'NDEN Lsa;.: W3/8O karar: 993/171 hıanbul. .Sarıyer, Istinye Mah. cilt: 004/02, sayfa: 69, kütük: I88'de nufusa kayıtlı bulunan Halim ile Esma'dan olma 1328 doğumlu Ze- kiye Esma'nın MK'nın 369. maddesi gereğince hacir altına alındığı ve; Istanbul, Kartal Çarşı Mah. cill: 007/08, sayfa: 84, kütük: 585'te nufusa kayıtlı bulunan Mehmet ile Zekiye'den olma 1938 doğumlu ve halen Yalcacık Yeni Mah. Gül Sok. No: 8'de ıkamet eden maJıcu- nın kıa Zeynep Ufuk'un vasi olarak tayın edıldıgi ilan olunur. 12.3.1993
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear