22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
.20 NİSAN 1993 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Ankara Sanat Tiyatrosu, Uğur Mumcu'nun oyununu 15yılsonrayeniden sahneliyor 'Sakrncalı Ryade'ye saygı...GÜNEŞGÜRSON A NKARA - Gazetemiz yazan L'ğur Munıcu'nun ""Sakıncal] Piyade" adlı nyatro oyunu. Ankara Sanat Tiyatrosu'nda sahnelenmeye başladı. Ankara Sanat Ti- yatrosu. 15 yıl aradan sonra yeniden sahneleyerek "Sakıncalı Piyade'ye saygı duruşunda bulunuyor. Oyunun yönet- meni Rutkay Aziz, Sakıncalı Piyade'nin AST için bır oyun olmaktan çıktığını be- lirterek. "Sakıncalı Piyade. bir sorumlu- luk ve ülkemızın yürekli, ınançlı. ödün- süz. üretken bır öİümsüzünü yıtirmesine bir saygı oyunudur"diyor. Mayıs ayı so- nnna kadar Ankara'da sahnelenecek oyun. Anadolu ve Almanya turnesine de çıkacak. Sakıncalı Piyade'yi 15 yıl aradan son- ra yeniden sahneye koyan Rutkay Aziz, Sa^ncah Piyade'nin ilk kez oyuna dö- nüşmesinın öyküsünü şöyle anlatıyor "Bcnım Uğur'la. "sakıncah'yla, AST- taki arkadaşlanmia ılk tanışmamın öy- küsü 1977 yılıdır. Kitap, çok yenı çıkmıştı. O zaman sık sık giuiğim An- Sakmcalı Piyade, '_.'. 'yakın tarihle hesaplaşma' ve .' 'gündemi belirleme' • anlamında ilk oyun. Oyunun24 --" nisandakigalasında . ilkekibinsanatçılan da bulunacak. Yaman Okay ve Çiğdem Talu anıîacak. kara-İsıanbul yolculuklannda yanıma almıştım. Ve yolda okurken. "Bu, neden oyun olmasm?" gjbı bır düşünce doğdu. . Çok heyecanlandım ve bir ortak dostu- muz kanalıyla. kendisiyle hemen birtele- fon bağlant\s\ kurduk. Kıtabın üstünde derhal. "Bu nasıl oyun olur?" anlamında bir çalışma başlattık. Uğur'a. biraz da tıaar gitmek istiyorduk. Brecht'in "Komün Günleri"ni tzmir'- dc oynuyorduk. 77 I Mayıs'ı patladı. O sıralarda Uğur'un da Ayvalık'ta olduğu- nu öğrendım, ailesi>le birlikte. Yaptığımız ön çalışmalarla birkaç arka- daş atladık. kendisine gittik. Hem yaptığımız çalışmalan göstermek, hem de onayını almak üzere. Nasıl bir coş- kuyla. nasıl bir yürekle duygulandığını sözcüklerle anlatamam. Sahi mi? dedı, neden olmasın? O acılanna geri döndü. Atfuf Hep%er&bt^t«ry^İ^mtn1uluk ve dosıluğun tohumlan da. o gün aülmıştır." Kıtabın oyuna dönüştürûlmesi aşa- masında çok zorlandıklannı da anlatan Aziz. "Çalışma sürecinı, zaman zaman bana. Gözlem sütunu gibi getiriyordu anektodlan. Hoş şakalaşmalar üstünde yoğun bır çalışma. Tam bir eşgüdüm!" diye tanımlıyor. Sakıncalı Piyade'yi Vasıf Öngören'in "Zengin Mutfağı" oyunuyla birlikte Menekşc Sineması'- nda 9 Şubat 1978 yılında sahnelemeye başladıklannı belirten Aziz. "Yaşamı- mda. ASTta yaklaşık 21 yılım bitiyor. Böylesine bir patlama gören birkaç oyun olmuştur. O dönemde. yalnız Ankara'da değil. İsıanbul'da ve hemen hemen Ana- RuÜtayAzfci'eMetfeBaJavhaytMettiğiSakınc^ Erkazan, Yaşar Akm, Cezıai Baskm, Koray Ergun, Şeteuvar Aktaş, Mabk İpek, Zafer Elgin oynuyoriar. dolu'nun bütün yerlerine pupayetken dolaşmıştır" diyor. Aziz oyunu. "Uğur'un askerliğinden başlayarak sıkıyönetim mahkemelerin- de gelişen. dostlanyla. yandaşlanyla, tanımadıklan o günün mahkum cttiği. baskı alunda kalan yığınla ınsanın çektı- ği acılann acı bır güldürüsüydü. Ama şımdı günümüzde. Uğur'un katledılışiy- le. bunun acılı boyutlan çok daha başka noktalara gelmiştir. Bız, vıne onun go- züyle. onun gözlemiyle. yine o döneme tanıklık içeren çabamızı koruduk On- suz. o aramızda değılken. aşın bir müda- halecı olmaktan da kaçınmayı yeğledik. Ama bir söz söylenıemız gerekiyordu. onun o yurlsever duy usuna. onun kay bı- na, onun katledilişîne karşı. bir son söz söylememiz gerekiyordu. Hiç unutmu- yorum. Birgalayagelmişlı. 12 Eylül son- rası. 'Ya Rutkay. bitmemış' demişti. Biz o zaman. 79'dakı oyunu. Bitti mi aca- ba!" dıye bitinyorduk. L'mudumuz bir daha tekrar öylesıne darbc günlcri ya- şanmasın. olağanüstü dönemlere gecil- mesındi Ne zaman kı 12 Eylül darbesi yaşandı. Karşılaştığımızda. 'Yahu bıt- memiş' dıye, her zamankı mizahıyla. kıvrak zekâsıyla dedığinı anıniMyorum Sakıncalı Piyade. Ankara Sanat Tiyat- rosu ıçın. bir oyun olmakıan çıkmışlır. Bu bir sorumluluk ve ülkcnin yüTekli. inançlı. ödünsüz. üretken bir ölümsüzü- nü yııırmesıne bır saygı oyunudur" diye tanımhyor. Oyunun final sahnesine. slaytlardan oluşan belgesel bir bölüm eklediklerini ve bu bölümde. 12 Mart'tan günümüze kadar geçen sürecı canlandırdıklannı da ıl'ade eden Rutkay Aziz, final sahnesini "bılmemişlik \e ondan duyulan hüzün" olarak nıtelcndınyor Oyunun ılk sahnelenişi sırasında yö- neımen yardımcısı, şimdi ıse yönetmen olan Metın Balay da Sakıncalı Pıyade'- nın 9 Şubat 1978 tarihınden 12'Eylül günlenne kadar 1 5 yıl boyunca 900"den fazla sahnelendığinı ve bunun "Türkiye tıyatro tarihinde bır rekor" olduğunu söylüyor. Tiyatroda akademik çalı- şmanın en güzcl örneği de. Sakıncalı Pi- yade'ydi. Çünkü, L'ğur ağabeyin yazdığı anekdotlar tiyatroya geliyordu. Tiyatro- da rlrvğaçlanarak, oyunlaştırmaya ça- cal'Şilaıak bütün oyunculuk malzemcsi ortaya konularak. yaratılmaya çalışılı- yordu. Ondan sonra, Uğur ağabey gelıp, provalan izliyordu veya biz ona prova sonuçlannı götürüyorduk. Oturup sah- neyi bir daha yazıyordu. Bu, hep bizde, olması gerekli diye gös- terilen, ama bir türlü gerçekleşmeyen akademik çalışmanın da en güzel örne- ğıydi. Belkı başansırun nedenlerinden biri de buydu. Oyun, çok zor koşullar altında üretilmiş. ama çok sıcak birdost- luktu" diye konuşuyor. Balay. oyuna hazırlık aşamasında, Mumcu'nun bütün yazı ve kitaplannın 10 kişilik bir ekip tarafından titizlikle ta- randığını. \e 12 Mart'a ilişkin görüşle- rinde bir değişıklik olmadığırun gözlen- diğini de ifade etti. Balay, "Onun yazdığı bir oyunda, kalem oynatamayız. Oynat- mamamız gerekir. Bu yüzden, kendisi- nin mücadele etmek, üzerine gitmek zo- runda hissettiği antidemokratik güçler- den ve antidemokratik uygulamalara Rutkay Aziz, Sakıncalı Piyade'nin AST'ın oyunu olmaktan çıkarak, ülkeninyürekli, inançlı,ödünsüz, üretken bir ölümsûzünü yitirmesine saygı oyunu olduğunu vurguluyor. yönelik belgelerden oluşan bır kolaj oluşturmamız gerektığiru düşündük. Tarama çahşmasma başladık. Yaklaşık 400 slayt çekıldi. Bunlann içinuen şu anda 42 tanesi kullanıhyor. 78"in 9 şubatından 9.Ve gelen, belge- lerden oluşan bir öykü oluşturulmaya çalışıldı. Sonuç olarak oyunla da bağ- lantısı içinde, 12 Mart bitmedi. 12 Mart- lar bitmedi. Yerine başka şeyler geldi. Şekli değişti, fakat başka şeyler devam ediyor Ve o devam eden şeyler ne yazık ki Uğur ağabeyin kendi yaşamöyküsüne de bulaştı. Konu, o noİctaya getırilerek bağlandı. Antidemokratik güçlerin varlığı ve bunlann çabalan sonucunda iş bu noktaya geldi. Bu oyunu oynayarak bir saygı duruşunda bulunuyoruz, fakat o kadar büyük bir felaket duygusu ya- ratıyor ki, onun aramuda olmayışı bu telaket duygusunu yenip bitmemişliğe yönelmek üzere gerçeklerden yola çıkan belgesel bir çalışma yapuk." AST tarafından 1978 yıbnda ilk kez sahnelenen oyunun yenı kadrosunda Sa- kıncalı Piyade'yi Mehmet Ulay. Uğur Alacakaptan'ı Erol Demiröz, Mümtaz Soysal'ı Altan Erkekli, Mukbil Ozyö- rük'ü Ali Erkazan canlandınyor. Rut- kay Aziz ve Metin Balay'ın yönettikleri oyunda dığer rolleri Yaşar Akın. Cezmi Baskın, Koray Ergun, Şahsuvar Aktaş, Mahir İpek, Zafer Elgin paylaşıyorlar. Müziği Timur Selçuk tarafından hazı- rlanan oyunun çevre düzenlemesi YaJçın Emiroğlu, koregrafısi Mehmet Yalız ta- rafından gerçekleştirildi. Öykü, roman, aru, günce, deneme yazan Oktay Akbal bugün 70 yaşında Amlar, düşler, çatışmalarve hesaplaşmalar ATİLLA BİRKİYE Oktay Akbal denılince, akla önce hikâyeciliği gebr. Evet. o hikâyecidir. Sait Faik "çizgisi"run sürdürucüsü olarak değerlendinlmiştir. Nitekim bir söyleşide "Kısa öykü türünde Sait Fa- ik'ten çok şey öğrenmiştim" der. Bir başka yerde de (özellikle ilk kıtaplan için), Sait Faik ile Sabahattin Ali'nin öykü anlayışlanna yakın olduğunu söyler. Yani Akbal, Sait Faik ile Saba- hattin Ali'yi ayırmaz , tersine onlan birbirlerir.e yaklaştınr. Edebiyat tarihi açısından bır değerlcndırme yapma "zorunluluğu"nda kalsak, pekâlâ şöy- le diyebiliriz : Oktay Akbal, Sait Faik ile SabahattinAli hikâyccıliğinin "bileş- kcsi"nin devamı bir çizgjde yapıtlar vermişür. Kısaca O'nda hem toplum- sal durumlan hem de "birey"'i bulu- ruz. Bclki bircyi daha çok buluruz ama, birey genellikle şu veya bu şekil- de bir "durum" içinde. özellikle veril- mek istenir. Yazmak varoluş biçimi Oktay Akbal'ın bugün doğum günü; 70 yaşı için merhaba diyoruz. 20 Nisan 1923 İstanbul doğumlu olan Akbal, belli ki dedesinden (Tepeyran) de etkilenerek küçük bir çocukken, ilkokul çağlannda "yazar" olmaya karar vermiş. Ortaokula geldiğınde (çocuk dergilerinde de olsa) yanlan yayımlanır (1937. "Ateş"). Evet, ılk yazı 1937'de. tam 56 yıl önce; günlük bir gazetede ("İkdam") çıkan ilk hikâ- ycsinın tarihi de 19 Mayıs 1939 (Ana Katili). Yani AkbaFın daha bıyıklan çıkmadan yanlan çıkmış ve altmış yıla yakın bir süredir, öykülerini, yazılannı yazagelmiş. Yazmak onun için bir va- roluş biçımi olmuş. Behçet Necatigil "Akbal Öykücülüğü"nü şöyle •lanımlıyor: ', "Hikâyelerinin genel teması ha- r .yatmın tekdüze akışını dcğiştirmeyen, 'değiştirmek istedikçe gelenek vc göre- nekler yüzünden çevrenin yadırgayış vc ayıplayışlanyla genc eski çizgisinc dönmek zorunda kalan insanın sıkıntılandır. tnce duygulu, aydın bir orta sınıf insanının top- lum törelerine uya- mazhk ve bireysel ümitsizliklerini belir- ten, bu yaruyla lekil bi- rinci ve üçüncü şahı- slann iç monologlan görüşünde olan bu hı- kâyeler, gücünü uzak yakın, dağınık hayat parçalannı. uzatılmış düz şiirler biçimi nde birleştirmesinden alır. Maskelenmek istenen otobiyografık izler. anılar, hayaller, kahra- manın kendisiyle ka- rarsız. sonuçsuz hesap- laşma ve çatışmalan ; Akbal'ın hıkâyelerinde bir eksen görevinde- dir." Oktay Akbal, hikâ- yenin yarusıra roman, anı. günce, deneme tür- leri olmak üzereçok çe- şitli türlerde ürün ver- miştir. Birçok yazısı- nda da türler arasında- ki aynma inan- madığını, türlerin bir- birinin içine geçtiğini de yazmıştır. "Oykü-- cük" dediğı deneme- anı tarzını da içeren hi- kâyeleri, denemeleri ; hatta köşeyazılan bile vardır. Oktay Akbal "İkinci işim" dediğı ve 1956"dan beri yazageldiğı köşeyazılan için şöyle der: "Köşe yazısı bir çeşit söyleşidir. Dost okurlarla her gün yapılan bır şöyleşi...Her konuda dertleşme... Öykücü ve denemeci kişıliğimin bu yazılarda daha etkin olduğu orta- dadır. Kesinliklerden olabildiğince kaçınmak, güncel sorunlar üstünde düşünmck, daha doğrusu okuru dü- şünmeye çağırmak." Akbal kuşkusuz ki, günce türünde de çok önemli ürünlcr vermış vc cdcbi- yaıımızda, Ataç'lan sonra günce yazımını zcngınleşlırmıştır. Günceleri için dc Hilmi Yavuz şöyle yazmıştır: "...Dıkkat edilırse günce tutan bu iki yazanmızın. Ataç'la Akbal'ın bir doğrultuda birleştikleri görülür ; Ataç da, Akbal da herşeyden önce birer "edebiyat adamf'dırlar. Edebiyatı ya- şamlannın temel uğraşı saymış olan bu iki yazanmızın, günlük yaşamın sürekli akışında yaşanan anlan (Ccsa- re Pavese, güncelerinın birinde "gün- lcri değil, anlan hatırlanz" demiyor muydu?) bir cdebiyatçı perspcktıfir.- den değcrlcndirmelcn. clbette kaçını- Imaz olacaktı." Bugün Oktay Akbal 70 yaşında vebugünler- de bır rastlantıyla bir- likte, Oktay Akbal'ın toplu basımlar ve çevi- riler de dahil yetmişinci kitabı yayımlandı :Se^ nin adın Aşk(Simavi Yay.) Kıtaba adını ve- ren denemede Akbal aşk için şöyle söylüyor: "Ben sizi soiyorsam bundan size ne? demiş Goethe sevgilisine... Öyledir, aşklanmız bi- zimdir, bizim ya- şadığimızdır. Kimi za- man uzaktaki bır in- sandır. hiç yayına yak- laşmadığımız, elini bile tutmadığımız. Hatta bizi tanımayan, görme- yen biri. Karşılıksız aşk mı olur denecek? Olur. Karşılıklı aşk bir yüce- liştir. Sizi güzelleşliren bir duygu selidir. Bir tanıdığım vardı, ünlü bir kişi, geceleri giderdi sevdiği kadının kapısı- na. Eşik faslı derdi buna. Kadın belki farkında bile dcğıldi bütün bunlann. Olsa sevinir miydi, gurur- lanır mıydıT'Ve bu du- yarlı denemeyi Akbal şöyle bitiriyor :"Seniıı Adın Aşk rarydı? Adlar değişir. kişıler değişır ama 'aşk' diye bir güç, bir insan niteliği kazanarak yaşar gider. Kimı zaman sonsuza ka- dar, kimi zaman yeni bir 'aşk'la karşı- laşıncaya kadar..." Duyarlı ve romantik kişilik Akbal'ın çok sık yazdığı bir konu ; tema aşk (zaten, hangi duyarlı yazann değil ki?). Duyarlı ve romantik bir ki- şiliği olan Akbal'ın bu özelliği doğal- lıkla da yapıtlanna yansıyacaktı. Asım Bezirci ile yaptığı bir söyleşide ilk aşk- lannı şöyle anlatıyor: "Aşk. bıze vergi birduygudur...Belli bir kişiye değildi benım içimdeki aşk duygulan. aşk kavramına. havasına idi. Fkokulda Süheyla adlı bir mahalle arkadaşıma yakınlık duyuyordum. Düşlenmde onıı görüyordum, ileride onunla evleneceğimi hayal ediyor- dum, penccresinin önünden geçmek hoşuma gjdiyordu. Sonra bu kızı gör- düm yıllar sonra. tanıyamadım. kaçtım." Anılar ve eski İstanbul Senin Adın Aşk'ta Akbal'ın daha çok edebiyatın çeşitli konulannı ve ki- şilerini ele aldığı kırk denemesi yer alı- yor: Kitaplardan, anılardan, sanatçı ve yarlardan, eski İstanbul'dan söz ediyor; Muhsin Ertuğnıl'dan. Behçet Necatigil'den. Cemal Sûreya'dan.. Kitapta yer alan ve birkaç yıl önce yazdığı "Cağaloğlu- Taksim" başhklı yazısında şöyle diyor: "Çocukluğumda duyrnuştum, kedi- lerin bıyıklan en gerekli yerleri imiş. Kedi. bir aralıktan, bir delikten mi ge- çecek. bıyıklanyla ölçenniş. Bıyıklan geçiyorsa. sorun yok! Bir yaramaz ço- cuk, sarmanın bıyıklannı azıcık kes- mişti. Komşu Atiye Hanım kıyameti ko- pardı. Bu, kediye yapılacak en büyük kötülükmüş meğer. Ama bizirn insan- lanmız enlerinin boylanrun bilıncindc değil, kalabalığı transatlantik gibi yara yara geçiyorlar bir yandan öte yana!..." Edebiyatımızın duyarb, romantik, insancıl yazan Oktay Akbal'ın 70. yaşına bir kez daha merhaba...Nice yı- llara. nice yapıtlara diyerek. Akbal'ın 1946'da yatûığı "Aşksız İnsanlar" adlı hikayesinin son bölümüyle yazımızı noktalayahm: "Bir rüzgârlı akşamüstü şehrin en kalabahk caddesinden geçerken, bir mağaza vitrini bana ilk defa olarak yeni bir aşksız insanı tanıttı. Bu, hayal- siz, umutsuz, arzusuz, herhangi biriy- di. Bir kaşı çatıktı, dudağında gülüm- seme silinmişti. Bu bendim. Artık bü- tün şarkılar bana yabancıydı. Aşk şiir- lerine düşmandım. Parklar serscnlcr içindir. diyordum. Hayal kurmak iş- sizlere mahsus..." Demirağ, yeniden sahnelerde • Kültür Servisi - Sanatçı Melike Demirağ 13 yıl aradan sonra yeniden sahneye çıkıyor. 12 eylül döneminde yurtdışına çıkan veTürk vatandaşlığındançıkartılan Melike Demirağ. 1991 de Alman vatandaşı olark Türkıye'ye döndü. Demirağ, 13 mayıs günü Adana Ceyhan Belediyesi'nin düzenlediği bir şenlikte sahneye çıkacak. Yurt dışında bulunduğu süre içinde 3 kaseti yayınlanan Demirağ, uzun bir aradan sonra tekrar sahneye çıkacağı için oldukça heyecanlı olduğunu belirtiyor. 4'üncü kasetinin haarlıklan süren sanatçı. konserinde eşi Şanar Yurdatapan'ın bestelediği ve düzenlediği şarkılan seslendirecek. Çevre koruması ve basın • Kültür Servisi - İstanbul Ticaret Odası (İTO). basın iş kolu çalışanlan arasında "'Çevre Kirliliğıni Önlemede Basına Düşen Görevler Nelerdir?" konulu birinceleme yanşması düzenledi. Yanşmanın seçici kurulunu. Doğan Heper, Prof. İsmail Özastan, Atalay Şahinoğlu, Necmi Tanyolaç ve Prof. Ateş V'uran oluşturuyor. Değerlendirme sonucu birinciye 25, ikinciye 15,üçüncüye de 7 milyon lira para ödülü verilecek. Yanşmaya katılacak olanlann incelemelerini, en geç 10 mayısa dek ÎTO Etüd ve Araştırma şubesine ulaştırmış olmalan gerekiyor. (5138300) Van Müzesi zenginleşiyor • VAN (AA) - Van müzesi. geçen yıl mevcut tarihi 2serlerine883 adetdaha ekledı. Buna karşın müzede bınunan 40 bin eserden ancak bin adedi sergilenebiliyor. M üze müdürıii Ersin Kavakh'nın verdıği bilgiye göre geçen yıl, satınalma. kaa, mahkeme karan ve hibe yoluyla müzeye 715 arkeolojik eser, 152 sikke. 9 etnografik eser ve 7 mühür olmak üzere toplam 883 parça tarihi eser alındı. Bu eserlerle birlikte, Türkiye'nın en büyük "Urartu" müzesi olan Van Müzesi'nde tarihi eser sayısı 40 bine ulaştı. Bueserlerden sadecc bininin sergilenebildiğini, diğerlerinin isedepolarda korunduğunu belirten Kavaklı, sergileme alanının genişletilmesı amaayla müze çevresinde kamulaştırma çabşmalan başlatıldığını anlattı. Kavaklı, bu yıl Van ve çevresinde 39 taşınmaz kültür ve tabiat varlığının tescil edildiğıni de bildırdi. Bu arada Van İl Halk Kütüphanesı'nde kalan 336elyazması kıtap Konya'ya gönderildi. En yenisı 900 yıllık olan. satın alma ve kazı yolu ile 143'ü elyazması toplam 336 kıtap bakanlık emri ile Konya Milli Kütüphanesi'nedevredıldi. Smema başan ödülleri • ANKARA (AA) - Kültür Bakanlığı, Türk sinemasının gelişimine katkıda bulunmak amaayla, sinema filmleri , arasmda yapacağı yanşmasız değerieadirrneyte"sinema| başan ödülleri' verecek. Değerlendirmeye, 1 Ocak-31 | Aralık 1992 tarihleri arasında yapılmış 35 mm'lik uzun : metrajlı, konulu belgesel veçizgi filmlerahnacak. Seçici kurul, bakanlık ve sinema sektörü ile sinema eğitimi veren üniversite temsilcilerinden oluşturulacak. Değerlendirmeye katılacak fılmlerin 14 Mayıs 1993 tarihine kadar yapıtlannı bakanlığa teslim etmesi gerekiyor. Sinema başan ödüllerinde birinci 10 uzun metrajlı filme 600 milyon, iki belgesel filme 80 milyon, iki çizgi filme de 40 milyon olmak üzere toplam 720 milyon para ödülü dağnılacak. 4 Hüzzam' Antalya'da • ANTALY A (AA)- Perdelerini 27 martta açan Antalya Devlet Tiyatrosu (ADT). üçüncü oyunuyla Antalyah tiyatroseverlerin karşısına çıkacak. ADTnın yeni oyunu "Hüzzam" yanndan itibaren sahnelenmeye başlanacak. Güner Sümer'in yazdığı, Okay Poyraz'ın yönettiği oyun, nisan ayı içinde 5 kez sahnelenecek. Bu oyunun ardından, 28 martta HatdunTaner'in yazdığı, Cem Emüler'in yönetüği, "Sersem Kocanın Kurnaz Kansı" adlı oyun yeniden sahneye konulacak. tnsanlığın sembolü kadın • ANKARA (AA)- Kazakistan'da yaşayan Azerbaycan asıllı Bayramali Halafov'un yapıtlan Ankara'da Fransız Kültür Merkezi'nde sergilenecek. AFSAD'dan yapılan yaalı açıklamayagöre Dışişleri Bakanlığı Türk Işbirliği Kalkınma Ajansı ve Ankara Fotoğraf Sanatçılan DerneğTnin işbirliği ile Türkıye'ye getirilecek olan yapıtlar, 28 nisanda açılacak sergi ile başkentlilerin beğenisine sunulacak. Halafov'un 70'e yakın fotoğrafının yer aldığı sergide, yapıtlar satışa da sunulacak. 1948 yılında Azerbaycan'da dünyaya gelen Bayramali Halafov, Moskova Ali Union Üniversitesi'nin Güzel Sanatlar Bölümü'nü bitirdi. Yapıtlannda etnik çatışmalan, toplumun uyuştunıcu bağımlılığını ve AIDS'i duygusal anlatımlarla işleyen Bayramali Halafov, yapıtlannda doğanın, insanlığın ve sevginin biçimlenmesinde tek evrensel değerlendirme sembolü olarak kadını işliyor. İzmit'te fotoğraf etkinlikleri • IZMİT (AA)- Kocaeli Amatör Sanatçılar Kulübü'nde (KASK.) sanat etkinlikleri nisan ayında da sürüyor. KASK üyelerinin çeşitli etkinliklerde bulunacağı ay içinde, fotoğraf sanatçısı Mehmet Baltacı'nın saydam gösterisi bugün Metropol Sanat Galerisi'nde İzmitli sanatseverlerin beğenisine sunulacak. KASK tarafından geçen yıl dûzenlenen "Altın Kamera "92" yanşmasının ödülleri de 27 nisan salı günü dağıtılacak. Metropol Sanat Galerisi'nde saat 19.00'da düzenlenecek törende aynca ödül alan eserlerin tanıtımı yapılacak. Müzik Festivali'nde bugün • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) -10. L'luslararası Ankara Müzik Festivali'nde bugün. English Chamber Orchestra'nın (İngiliz Oda Orkestrası) müzik dinletisi yeralıyor. Howard Gnffıths'ın şefliğini yaptığı ve solist olarak Neil Mackie (tenör) ve Frank Lloyd'ın (korno) bulunduğu dinleti, saat 20.30'da Milli Eğitim Bakanlığı, Beşevler Şura Salonu'nda izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear