25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 MART1993 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI Turgut özakman Ankıtıyor fcj Yorgun 6 Savaşçı'nın gızlı oykusu GÖKHAN AKÇURA • Kurulun çoğunluğu, fılmin doğrudan videoya kaydedildi- ğini sanıyordu,teknik aynntılar bilinmediği için bir negatif bu- lunduğundan haberli degildik. Kurula böyle bir bilgi veril- medi.Bilinse. dizinin bir video kopyasının değil, belki negatifı- nin saklanması sağlanabilirdi. • Bugün Yorgun Savaşçı TRT'de eksiksiz yayımlanabiHyor- sa, bu, son kurulun oybirliği ile aldığı karar sayesinde olmuş- tur. O dönemin sert havasını bilenler, bu karann değerini ve önemini kolayca takdir edebilirler. Filıııiıı aııa negatüG ne oldu?Albaylar. şimdi bizden bu emir doğ- rultusunda imza atmamızı bekliyor- lardı. Yoğun, gergin. hızlı, heyecanlı. uzun. şaşırtıcı bir görüşme başİadı. İlk kim karşı çıktı. tartışma nasıl gelişti. kim çare buldu, askerler neden, nasıl gerilediler. uzlaşma nasıl sağlandı? Bunun hikayesini anlatmak istemiyo- rum. Bitmiş bir işin aynntısı önemini yitiriyor. Bu kurulun sivil üyeleri. karşı çıka- rak. direnerek. ikna etmeye çabalaya- rak asker üyeleri uzlaşmaya raa et- mek için çareler arayıp bulmak için çırpınarak, tartışarak direnenleri açık- ca veya susarak destekleyerek. aslanın ağandan, hatta bağırsağından, askeri rejimin en yüksek organı olan Milli Güvenlik Konseyi'nin karanna ve Başbakanlık'ın yürürlükte olduğu an- laşılan acık emrine rağmen, ölüm fer- manı imzalanmış Yorgun Savaşçı'nın eksiksiz bir kopyasını çekip çıkarmayı başarmışlardır.Kurulun asker üyeleri de sonunda. bu karara katılmayi göze almışlardır. "Kopyasını saklayalım" Bugün Yorgun Savaşçı TRTde eksiksiz yayımlanabiliyorsa. bu, son kurulun oybirliği ile aldığı karar saye- sinde olmuştur. O dönemin sert hava- sını bilenler. bu karann değerini ve önemini kolayca takdir edebilirler. Gerisi laf-ü güzaftır! Tutanağın sakıncalarla ilgili bölü- münün artık bir anlamı kalmamıştı. Üzerinde bile durulmadı.Ama karar paragrafı şöyle değişti: "Filmin ekrana ve videoya aktarıl- masını önleyecek bir sistemle alınacak bir kopyasının. uygun göriilecek bir ku- rumda. ilerde doğabilecek hukuki so- nınlar göz önüne alınarak muhafaza edilmcsini. geriye kalan her türlü film, video bant >esaire gibi bütün malzeme- ler hakkında. Başbakanlık'ın 28.6.1983 Macit Akman Kerim Aydın Erdem HalitRefiğ Can Gürzap M. Turan Akköprülö gün ve sayı: 08 M.G. >e Mü.İşl.D. 02269 sayılı emirterinin uyguianması göriişü ile işbu tutanak tarafımızdan tanzim edilerek imza edilmiştir. 5 Ekim 1983." Bu tutanağın foıokopisini de ve- riyorum. Tutanak imzalandı ve toplan- tı saat 13.00'e doğru bitti. Film kurtul- muştu. Ama Sayın Macit Akman,kimsenin konuşmadığını görünce, bu karan kendine mal ederek muhabirin. "Yak- ma emrine. herhangi bir şekilde yazılı, sözlü, resmi >a da gayri- resmi biçimde itiraz ertiniz mi" şeklindeki sorusunu şöyle cevaplıyor: "Şöyle." 'Bir kopyasını saklayalım'' dedim." 'Tamamını yok etmek büyfik bir sonımluluk' dedim.'" "Bu gayretinız nasıl sonuçlandı?" " Bcn bir kopyasını saklamak iizere, gereken yere filmi teslim ettim." (Söz. 6 Arahk 1*987) Savın Macit Akman. 7 yıl sonra, da- ha da pervasızca şöyle diyebiliyor: "Başbakanlık'tan oluşturulan heye- tin, filmin yakılmasıyla ilgili kararına ben karşı çıktım." (Güneş.18 Eylül 1990). A paşam. sıkışınca. "Tutanaklarda benim imzam yoktur" diyc açiklama yaparak işin içinden sıynlmava çalışı- yorsun (Güneş, 18 Eylül 1990) filmin kurtulmasınm önemini zamanla kav- rayınca. bu seferde bu karann üzerine oturmaya çalışıyorsun! Ne zaman. ki- me. nerde dedin Allah aşkma. şu 'bir kopyasını saklayalım!" sözünü?O top- lantıya bir saniye bile katılmadın kı! İçimizden hiç kimseyle konuşmadın ki! Toplantıya hiç kimse senin bir me- sajını getirmedi ki? Yıllardır töhmet altında kalmalanna rağmen. tarihin vicdanına güvenerek, bu güne kadar susma sabnnı ve vakannı göstermiş insanlann sırtından geçinmeye yelten- mek. ayıp olmuyor mu? Sayın Akman, bu yalanı, 20 Tem- muz 1992 akşamı, Shov TV'de, daha da geliştınp kamuoyuna kendini, Yor- gun Savaşçf nın koruyucusu ve kurta- ncısıymış gibi yeniden pazarlıyor: "İlerde hukuki bir mahzuru önlemek için bu filmin bir kopyasını saklaya- lım! dedim Bunu MITe verelim veya tensip edeceğiniz diğer bir makamda saklayalım. Tabii bütün bunlarda gö- rûşüm, film üzerinde bir kontrol olma- dığı için şimdiye kadar, TRTnin iierde bir şeye muhatap olmasını önlemek içindir bu şeylerim, tedbirlerim. Bu da makes buldu." Bu tedbirim de kabul edıldi Söz konusu programda Sayın Macit Akman'ın verdiği anlaşılan biryazının fotokopisi de bu gerçeklere aykın iddi- anm kanıtıymış gibi şöyle bir gösterilip geçildi. Bu yazıyı, bandı durdura dur- dura defalarca inceledim ve eksik de olsa söktüm. Yazı.galiba tam tersini karutlamaktadır. Sayın Macit Akman bir gün evine hapsetüği belgeleri ser- best bırakırsa, herhalde her şey daha kolay anlaşılacaktır. TRT'de geçen 3 yıl 2 ayını, biri öte- kini tutmaz açıklamalar yaparak geçi- ren Sayın Macit Akman,basit birdene- tim işini.devlet sorunu haline getirmiş, ışi çıkmaza sokmuştur. Bız o kararla, şerefimizi riske ederek, onun hatalan- nı temizledik. Ümit ederim ki bundan sonra susma basiretini gösterir. Hâlâ kendine inanan birkaç kişi kaldıysa, hiç olmazsa onlann güvenini korur. Yakılma Aradan bir ay. bir hafta geçtıkten sonra.kurul 17 Kason 1983'te yeniden toplantıya çağnldı. Karann değiştiril- mesi için zorlanacağımızdan kuşku- landığımı itiraf ederim. Bakanlığa danışmadan. bir arkadaşımı yolladım. Yetkisi de olaylar hakkında bilgısi de olmadığı için yeni bir karara katılması mümkün değildi. Ama kuşkumda haksızmışım.Başbakanlık, 5 Ekim 1983 tarihli karanmıa kabul etmiş. Yakıda ilgili tutanak fotokoplenn- de veriyorum. Sayın Halit Refığ haklı olarak soru- yordu: Ana negatif ne oldu? Kurulun çoğunluğu, filmin doğru- dan videoya kaydedildiğini sanıyordu, teknik aynntılar bilinmediği için bir negatif bulunduğundan haberli degil- dik. Kurula böyle bir bilgi verilmedi. Bilinse, dizinin bir video kopyasının değil. belki negatifınin saklanması sağlanabilirdi. Son söz şunu söylemek istiyorum. Üç yıl önce çok yakın bir arkada- şıma olayı anlatum. Beni,"Niye top- lantıyı terk etmedin? Tutanakta adın olmaz, olaylar ögrenilince de bu jestin sahibi olarak takdir edilinünr' diye şid- detle eleştirdi.Açık söyleyeyim, 'içime ateşdüştü. 1992'dekonuştuğumSayın Tuğg.İhsan Beris. ıstırabımı azaltan dostça sözler söyleyerek, içime su serpti. Şimdi dizi aynen yayımlanıyor. tçim rahat.^lyi ki sırf kendimi kurtarmak gibi bencil ve yüreksiz bir davranışla kunıldan aynlıp gitmemişim!" diyorum. BİTTİ Yorgun SavaşçıprodüktöründenyanıtDeğerli gazetenizde yayınlanan "Yorgun Sa- vaşçı'nın Gizli Öykûsü" adlı yazı dizisinin birinci bölümünde sayın Sami Şekeroğlu'nun bcnimlc il- gili sözlerine karşı yaptıgım açıklama aşağıdadır. Yayınlanması ricasıyla saygılanmı sunanm. Yorgun Savaşçı'nın yakılmasından en fazla acı duymuş iki üç kişiden b'irisi de benim. Sayın Sami Şekeroğlu'nun benim adımı vererek Yorgun Sa- vaşçı'nın negatiflerini yıkattırmadığım şeklindeki beyanı tamamen gerçek dışıdır. Filmin negatifle- rinin yıkanması için Ankara'dan emir beklediği- mi söylemem. ya filmcilikten hiç anlamadığımı ya da Yorgun Savaşçı'nın gerçekleştirilmesini iste- meyen bazı kişilerle işbirliği yapmış olduğumu gösterir ki. bu iki savı da reddederim. Yorgun Savaşçı gibi birfilminnegatiflerini "ay- larca bekleterek yıkabunasını engelJemek" nc be- nim ne de ahlak sahibi hiç kımsenın düşünemeye- ceği bir davranıştır. Bu meselede işin aslı şudur: Yorgun Savaşçı'nın teknik işiemlerinin Vlimar Sinan Üniversitesi'ne bağlı (O amanlar adı Deviet Güzel Sanatlar Aka- demisi idi) Sinema Televizyon Enstıtüsü'nde yaptınlması isteği ocada aynı zamanda öğretim görevlisi olan sayın Halit Refiğ'den gelmiş. TRT Genel Müdürlüğü'nün onayı ile gerçekleşmiştir. Filmin çekılen bölümleri tarafımızdan "'peyder- pey" (ard arda, sürekli olarak) enstitüye gönderili- yor. burada siyah - beyaz kopyaya basılıyor(1978 -1980 yıllan Türkiye'nin ekonomik yönden çok büyük sıkıntılar çektiği bir dönemdi Yurt dışından ham film ithaî edemiyordu. Filmin ış kopyalan bu nedenle benim TRTden sağladığım 35 mm. Agfa. siyah-beyaz pozıtıf filmlere basıla- bilmiştir ve yönetmenle kameraman ne yapükla- nnı görebiliyorlardı. İstanbul dışında aylarca kaldığımız mekanlar- da çekılen bölümler yine kamera asistanlan ile İstanbul'a gönderilip Enstitünün laboratuvannda yıkattınlmış, sıyah - beyaz filme bastmlmış bu gö- rüntüler bulunduğumuz şehırlerdeki sınemalarda tarafımızdan seyredılerek filmin sağlıklı çekilıp çekılmediği saptanmışür. Sayın Şekeroğlu'nun sözünü ettiği husus, ens- titünün yapüğj baskılar karşılığı talep ettiği ücretin zaman zaman farklılıklar göstermesi yüzünden TRT Genel M üdüriüğü ile kendisi arasında ödeme konusu yüzünden meydana gelen sürtüşmedir. Paranın ödenmesi için benim, mensubu oldu- ğum TRT Genel Müdürlüğü'nden izin almamdan doğal hiçbir şey olamazdı. Sonuç olarak. Yorgun Savaşçı'nın tüm negatif- leri zamanında bastmlmış. sayın Şekeroğlu'na da alacaklannın tümü ödenmiştir. ÖMER SERİM Yorgun Savaşçı Prodüktörü O N B I N L E R J J J \ m m J 1;J ICİNYAZDI Demokrasi şehitlerini unutmayacağız"Bir Pulsuz Dilekçesi"nde Sayın Uğur Mumcu şöyle diyordu: "Korkmadan öldük ey halkım. unutma bizi... Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım. unutma bizi... Bir gün sesimiz. hepinizin kulaklannda y ankılaııacak ey halkım, unutma bizi. Özgiiriüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi..." (25 Ağustos 1975) Toplumumuzun yol göstericılerinden, gerçek aydın, çağdaş Türkiye'nin oluşturulmasının yılmaz savunucusu, Atatürk ilke ve devrimlerinin bilinçli yandaşı ve yayıcısı. ülkemizin ve insanımızın çağdaş uygarlık düzeyine çıkması için bilgisini ve bey- nini yorulmaksızın topluma. adayan. insan haklannın, özgürlüklerin laikliğin, aydıntığın ve bütün bunlan oluşturan demokrasinin >iğit dostu Sayın Uğur Mumcu'yu unutmayacağız, unutturmayacağız! Her gün büromuza girdiğimizde ilk işimiz Sayın Uğur Mumcu'yu sevgiyle. saygıyla anmak. anısını yaşatmak olacak. O'nun kişiliğinde tüm demokrasi şehitlerini de anmış; bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü, gönencimizi borçlu olduğumuz bu şehıtlerden aldığımız bayrağı daha yükseğe çıkarrnaya yemin etmiş olduğumuzu anımsamış olacağız. Bu biünçle güne başlayacağız. Sevdiğjmiz Cumhuriyet Gazetesi çalışanlannın da Sayın Uğur Mumcu'yu ve tüm demokrasi şehitlerini unutmadık- lannı ve unutturmayacaklannı bilerek, iyi günler. verimli çalışma- lardiliyoruz. BRT Reldam Ajansı Çafasanlan Taıilı geriye değil, ileri doğru akmaktadır Ağlaya ağlaya sizi yüreğimize gömüyoruz. An- cak yaktığınız mum içimizde hiçbir zaman sön- meyecek. Rahat uyu sevgili Uğurabimiz. tsmail Özsöz Sizin kanınızın her damlasıyla binlerce ağaç ye- şerecek ve demokrasi ruhumuzda var olduğu sü- recedemokrasidüşmanlan yok olmaya mahkûm olacak tır. H.Özgün Duman Laikliğe karşı olan yobazlara karşı yürekli mü- cadelede bayrak yere düşmeyecektir rahat uyu. Keretn Köfteoğlu Her türlü namussuzluğun karşısında. çağdaş, laik ve demokratik Türkiye yaratılmasında Ata- türkçü düşüncenin savunucusu Uğur Mumcu'- nun fikirle değil silahla susturulmasını lanetliyo- rum. Türk halkının yetiştirdiği nadir fıkirevîat- lan bitmeyecektir. Katil düşünceler utansın, bo- Şuna sevinmesiıı. Çünkü tarih geriye doğru değil ileri doğru akmaktadır. İsmail Aktaş Aamız ve kaybımız büyük. Tesellisi yok. Umu- dumuz. inançlann. düşüncelerin daha da güç- lenmiş olarak bizimle ve bizden sonra da yaşa- yacak. İyi ve nitelikli insan olmanın tüm özel- liklerini taşıyan senin önce öğrencin sonra da okurun olmaktan gururduydum veduyacağım. Yobazlar. Atatürk düşmanlan. vatan hainleri amaçlanna ulaşamayacaklar. Sana yapılan al- çakça suikasti şiddetle lanetliyor ve kınıyoruz. "Sayılmayız parmak ile Tükenmeyiz kırmak ile" Sevim Salar Yüreği insan sevgisiyle dolu Uğur Mumcu! Seni anlatmak. ah nasıl anlatmak! Kelimeler yetersiz kalıyor. Dostluk, kardeşlik, sevgi, banş. mertiik, dürüstlük! Daha nc söylcsem bilmcm ki? Yürc- ğim kan ağlıyor. Özgür düşünce yiğit, yılmaz bir evladını kaybetti. Atatürkçüler ölmez, tarihin altın sayfalannda ebedileşirler... Onurlu ya- şamına saygı ve sevgiyle eğılıyorum. Yirmi dört yıllık Cumhuriyet okuruyum. Kırkbir yaşında ev hanımı. Nesrin Gökkaya Demokrasi ışığında yürüyen, Atatürkçü düşün- cenin ve laik düzenin savunucusu olanlar asla ölmeyccck. Bizim içimizdcki duygularla vç gcle- cek kuşaklarla sonsuza kadar yaşayacak. İnsan- lar, öldürmckle susturulamaz. Onlan öldürmek düşünceleri. savunduklan şeyleri yok etmekle olur. Eğer bir kan daha döküleceksc ben hazınm. En derin saygılanmla. Başımız sağol- sun. AslıhanÖzel - Sevgili Uğur Mumcu, Gazcteci-yazar araştırmaa, güzel insan. De- mokrasiyi Cumhuriyet, Atatürk ilkeleri ve in- sanlığın savaşı scn ölmedin. içimizden daima yaşayacaksın. Terör, kara çarşaflar, vurguncular, kaçakçılar seni elbet istemez, fakat daima yaşayacaksın. Hasan Yılmaz Zeytinbuınu Belediye Başkanı Sevgili Adaşım, Onurlu mücadelenin takibindeyim. Lğur Gökçe Onurlu yazar hümanist demokrat, büyük değer olan Sevgili Uğur Mumcu'nun katlini gerçekleş- tıren yobaz güçleri lanetle ve nefretle kınıyorum bir grup işçi adına. AhmetYağız Devlet elivle gerçekleştirilen topluma karşı yö- nelen devlet şiddetini meşrulaştırmak için ger- çekleştirilen cinayeti kınıyorum. Tuna Koçun Daha 3 gün önce Uğur Mumcu'yla telefonda görüşmüştük. Kim bilebilirdi ki demokrasinin güçlü kalelennden bin olan Mumcu'nun katle- dilebileceğini. Çeten Emeç, Muammer Aksoy'un daha kaülleri bulunamazken, Mumcu'nun uğ- radığı alçakça saldın devletin zayıfladığını, acizliği- nı göstermektedir. PKK'yı ve Hizbullahçılan şiddetle kınıyor, rahmetli babam Bülent Dikme- •ner'in oğlu olarak Mumcu'nun katillerinin bir an önce bulunmasını yüce Türk adaletinden di- liyorum. Levent Dikmener Düşüncen yüzünden öldürüldüysen, onu çürü- temeyecekleri içindi. Araştırmalann yüzünden öldürüldüysen. gerçeklerden korktuklan içindi... Görüyorsun işte. son kez yine haklı çıktın... B.Abacı Değerli dost işçi sınıfının yılmaz savunucusu, demokrasi aşığı seni katlcdcnlcn lanetliyorum. mü- cadelen kaldığı yerden devam edecektir. Rahat uyu sevgili dosl. ' Türk-İş I. Bölge Temsilci Faruk Büyükucak Sevgili Hocam. Onurlu mücadelen, başeğmez savaşın biz gençli- ğin gelecek güzel gunlerdeki tambağımsız. de- mokratik, laik Türkiye kurma mücadelesineışık tutacaktır. Atilla Gümüş Sürecek POLİTtKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL hsan Hakten SavaşçıSL.Başına ne geldiyse 12 Mart'ta geldi, 12 Mart'ta da öldü. Bu bir rastlantı değil, öç alma gibidir Ocünü yıllar sonra da olsa askeri rejimden alıyor gibıydi. Teşvikiye Camii'rvden ciçekler ve alkışlarla uğurlanırken ki- mileri bu çiçekleri ve alkışları yadırgadılar Emil Galip Sandalcı, İnsan Hakları Derneği'nin ilk kurucula- rındandı. Bir ara gidişten hosnut değildi, kimseye de bir şey söylemiyordu. Bir yazımda bu kınklığı belirttiğimde telefonla teşekkür etmışti. Oylesine gani gönüllüydü. "Gerçek insan hakları savunuculuğunu istiyordu." Ali Ulvi'nin dediği gibi "Bir prensip adamıydı " Sonuna de- ğin ilkelerine bağlı kaldı. Başına ne gelmişse de bu yüzden geldı. Cihat Baban'ın çıkardığı Tercüman gazetesinin köşe yazar- lığı yarışmasında birinciliği kazanarak basın yaşamına girdi. Uzun süre orada yazdı. Ödün vermediği için ayrılmak zorunda kaldı. 27 Mayıs'tan sonra Vatan'da yazmaya başladı. Vatan'da birlikte çalışük, dostluğumuz oradan başlar. Yas- sıada duruşmalarını öteki yazar arkadaşlanmızla birlikte Va- tan'da izledık. Dev bir yazar kadrosu vardı: Burhan Arpad, özcan Ergüder, Sadun Tanju, Adnan Veli, Oktay Akbal, Meh- med Kemal.. Yazı işlerı müdürümüz Gökşin Sipahioğlu'ydu. Otuz bınlik gazetenin tirajını birden yüz bine çıkanvermişti. Gökşin, meslekte tanıdığım en yeteneklı gazetecilerden biri- dir. Bir de Gün gazetesinde Yüksel Baştunç'u unutamam Vatan'da en sert kalem Emildi Gozünü budaktan esırge- mez, yazısını sütundan aldırmazdı Askeri yönetimin çekınme- den üstûne gidıyordu. Bir yandan askeri yönetimle, öte yan- dan Ahmet Emin Yalman'la çatışıyordu. Gazete birkaç kez kapanmanın eşiğine geldi gitti. YazıIan gün geçtikçe çizgiden dönüyordu. Sıkıyönetim gazeteyı kapatamadı, ama gazete ikiye bölün- dü. Genç ortaklarla Ahmet Emın anlaşamamıştı. Gazete; Va- tan ve Hürvatan diye iki parça oldu. Ahmet Emin, Hürvatan'ını alıp gitti. Emil Galip bir süre yazdı, ama dayanamadı. Sıkıyönetim ağır basıyordu. Hürvatan dayanamadı, kapandı. Emil Galip, türlü gazete ve dergılerde yazmak zorunda kat- dı. Babıâli'de bata çıka dayanmakzordu. Ekrem Alican, Yeni Türkiye Partisini kurdu. Kurucular ara- sına Emil Galip'i de aldı. Böylece yazarlığının dışında yeni bir siyasete karıştı. Milletvekili olamadı, ama bir süre sonra TRT'- de üst düzey görevlerde bulundu. Hem işini seviyor, hem kat- kıda bulunuyordu. TRT'ye bağımsızlığını ve özgürlüğunü kazandırmayaçalışırken 12 Martfaşizmi gelipçattı. Askeri yö- netim, solcu avcılığına çıkmıştı. Avlardan biri de Emil Galip oldu. Baskılar, tutuklamalar. işkencelerdönemibaşladı Mamak- taki Muhabere Okulu'nda türlü işkencelerden geçti. Bunlan kimseye anlatmazdı. Bir şey bulamayınca "Bulgaristan'a uçak kaçırdı" diye ha- yali suçlardan yargılıyorlardı. Uçak kaçırdı dediklerinden biri de Altan öymen oldu. Muhabere Okulu ışkence hücrelerinden orvu çıkarken görenler tanıyamıyorlardı. oylesine bitkin, öyle- sıne tanınmaz haldeydi. Dayaktan şışmış tabanları üstünde duramıyordu. Bir yerden ötekine giderken sürüne sürüne gidi- yordu. Adaiet Ağaoğlu, "Mamak'tan, tabanları yanlmış çıkışını gördüm" diyor ve ekliyordu: "Onurlu, çağdaş bir şövalye idi." 12 Mart'tan sonra bu kez de12Eytülkapıyadayandı. 12 Eylül faşizmi onu insan hakları savunucusu olarak buldu. İnsan hak- larına oylesine candan sanlmıştı ki ünü dünyaya yayıldı. Onun ünü yayılırken baskı da artıyordu. Topağacında, girişteki katı bir tekke gibiydi. Gelene gidene, her türlü zıyaretçiye açıktı. Çağdaş bir liberal, modern bir der- vişti. Fırsat bulduklannda içeri alıyorlardı. Gün geçtikçe sağlığı boz>ıldu içki içmezdi, tiryakiliği sigaradandı. Günde birkaç pa- kete, "bana mısın" demıyordu. Bir gün ziyaretine gitmiştik. Gitmiştik diyorum, yalnız değil birkaç kişiydik. Yanında halası mı, teyzesi mi bir hanım vardı. Sigara içmesine engel oluyor- du. Emil tam sigarayı yakarken bileğine sarıldı: "Eğer yakarsan kendimi öldürürüm." Çok içki meclisındebuiundum, biryudumiçtiğinigörmedim. Içkiyedayanaklıydı, ama sigaraya zayıftı. Nefes darlığına tutul- muştu. "Ellimi hapisanede kutladım; yetmişe geliyorum, onu nere- de kutlayacağım bilmiyorum" diyordu Istanbul'un ne kadar insan haklan savunucusu varsacami- ye gelmişti. öteki illerden gelenler de vardı. Emil sadece se- ven bir insan değil, sevilen bir insandı da. 12 Mart'tan öcünü ciçekler, alkışlar, sevgilerle 12 Mart'ta alıyordu. Unutulmazlar arasına girmişti. Ölümsüzler arasına katılıyordu. • Üstadımız, Hocamız Hıfzı Veldet Velidedeoğlu için yürekten acılarımızı belirttiğimiz yazıda bazı tarih yanılgılan yaptığımız anlaşılıyor. Bu yanılgılan Meriç Velidedeoğlu düzeltti. Gön- derdiğı mektubu yayımlıyoruz. Sayın Mehmed Kemal Eşim Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, sizin de lütfedip belırttiğiniz gi- bi, yazılarınızı ılgiyle okur, aynca bu ilgisini size iletmekten mutlu- luk duyardı. Izninızle, 27 şubat gunü çıkan yazmızda yer alan kimi yanlışları düzettmek istiyorum. 0Hıfzı Veldet Velidedeoğlunun 1923te Yenigun gazetesinde muhabirlik yapmasını ve 1932 yılında Berlin den Hâkimıyeti Milli- ye (Ulus) gazetesine gönderdiğı iki yazıyı saymazsak, gazete ya- zarlığına 1942'de Cumhurıyet'te başladı, 1992 'ye dek -eğer iki ay daha yaşasaydı- 50 yıl boyunca Cumhuriyet'te sürdürdü. %12 Mart 1971/1972 rejımi döneminde, Cumhuriyet gazetesi el değiştırınce, Velidedeoğlu. Sayın Nadir Nadi ve tüm yazar arka- daşlarıyla birlikte Cumhuriyet'ten ayrıldı. •Bu sureç içinde Velidedeoğlu. hiçbir gazetede sürekli yazı yazmadı. Bu dönemde yapılan haksız saldırılarla yıpratılmak iste- nen Ismet Inönu'ye ait kimi gerçekleri içeren, 26/27Ocak 1972 ta- rihlerinde, iki yazıyı Mılliyet gazetesine gönderdi. ^Cumhuriyet gazetesinde yeniden Nadir Nadi ve arkadaslan yönetime gelince, Velidedeoğlu da Nadir Nadi 'nin önermiş oldu- ğu, pazar soyleşilerinı yazmaya başladı; bu 1991 yılında Cumhuri- yet gazetesinde başlayan depreme dek sürdü. • Cumhuriyet'te yazı yazamadığı 1992 yılında da ıkı ay süreyle Millıyet gazetesinde yazdı. 3 Mayıs 1992, '50. Yıl'yazısını Cumhu- riyet gazetesi için hazırlayıp bırakarak 24 Şubat 1992 de aramız- dan ayrıldı. %Prof. Dr Muammer Aksoy, Velidedeoğlu'nun asıstanı olma- mıştır. Aksoy 'un, Velidedeoğlu 'na gosterdiği -sizce aşırı bulunan- sevgi ile örülmüş saygı. onun oğrenciliğinden kaynaklanır. Bu, hiç azalmadan Aksoy 'un şehıt edildiği 31 Ocak 1990 'a dek sürdü. Saygılarımın kabulünü rıca ederim. BULMACA SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 1/ Bedri Rahmi Eyu- .. boğlu'nun toplu şiirlerini içeren yapıtı. 2/ Madeni 2 ya da kâğıt para üzerin- « deki kafa resmi... Ceylan. 3/Birkumararacı.4/İn- 4 san sesleri için yazılmış ,- oda müziği türü. 5/ Bir cins İngıliz birası... Sa- 6 manlık. 6/ Yemin... Yel- 7 kenin ucunda ip geçir- mek üzere yapılmış göz. 8 7/ Yunanistan'ın plaka g işareti... Eskrimde bir karşılaşma türü... Yabaml hayvan bannağı. 8/ Cemal Gürsel'in laka- bı... Fazla bön, avanak. 9/ Tabanı tahtadan yapılmış deri ayakkabı... Sigara, içki. uyuşturucu kullanma- ya tutkun kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Federico Garcia Lorca'nm bir ti- yatro yapıtı... Bir oyun ya da filrn- de aniden yarat/lan komik durum- lar. 2/ Bağışlama... Açık deniz. 3/ Geviş getiren hayvanlarda mide- nin dördüncü bölümü... Hile. 4/ Kumaş üzerine yapılan bir tür işleme... Borudan kol almakta kullanılan baglanü parçası. 5/ Bir bütünden kesilmiş ince ve yassı parça... Kimi giysilerin bol olması için yanlanna eklenen kumaş parçası. 6/ Yönetimini hiç- bir kısıtlama ya da denetime bağlı olmaksızın sürdüren. 7/ Boyna ya da bele asılı olarak taşınan su kabı... Bir renk. 8/ De- mircevherinin yüksek fınnda işlenmesi sırasında yan ürün ola- rak ortaya çıkan tancli ürün. 9/ Bataklık sazından yapılmış kulübc... Uzun ve kıvırak tüylü bir köpek cinsi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear