Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT1993 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Demokrasi, laiklikve siviltoplumtuzağı
Sivıl toplum adına ve demokrası havallen ıçinde 'ceberrut
devlet' ve bunun 'resmı ıdeolojısme karşı çıkıyorum dıye laik
düzene karşı dın kurumunu savunmak buyük bır aymazlıktır.
Prof. Dr. TOKTAMIŞ ATES
T
urk toplumsal bılım-
lennın oldukça dar çer-
çevesı ıçinde (bılebıldı-
ğım kadanyla) son yır-
mı yıldır, yoğun. fakat
bsır bır "sıvıl toplum'
Urtışması yaşandı ve aynı kısır tartı-
şına bugün de bır başka bıçımde surü-
y»r
ABD'de ve Kıta Avrupası'nda önce
Max VVeber'ın denn ızlennı taşıyan
bır 'yapısalcılık' bıçımınde karşımıza
çıkan 'sivıl toplum anlayışr", tanhçıle-
nn pek yuz \ ermemelenne karşın, top-
lum bılımdler ve sıyaset bılımcıler
arasında yoğun bır ılgı ve taraftar top-
lamış ve ıçinde vaşanan toplumu açı-
kJama ve yorumiama konusunda ıl-
gınç modefler ortaya konulmasına ne-
den olmuştu
Si>il toplum tanımı
Gerçekten o doneme değın ıçinde
yaşanan topJum ve bunun geJışımı ko-
nusunda 'Marksgıl' (Marksıst değıl)
analıze karşı pek bır savunca karutlan
(argüman) ılen suremeyen bazı top-
lumsal bılim çevrelen, özelhkle ABD
ünıversıtelennde Max Weber'ın golge-
sme sığınmış ve VVeber'ı de bıraz carpı-
tarak, oldukça tutarh toplumsal ve a-
yasal modeller gelıştırmışlerdı 2
Dunya Savaşı sonrası koşullannda.
ABD'den onemiı destek bulan kımı
Avrupa unıversıtelennde de aynı yak-
laşımlar önemlı ölçude paylaşılmıştı
Ve ışte bu çerçeve ıçinde 'sıvıl toplum'
anlayışı Hegeİ'den de, Marks'tan da,
Engels'ten de çok farklı bır bıçımde ele
alınmış ve kullanılmıştı Dûnyayı
Marksızm adına kasıp kavuran prole-
tarya dıktatorlüğu anlayışı karşısında
avıl toplum, hem ozgurlüğü hem de
demokrasıyı temsıl dıyordu
Bu yazı çerçevesındekı amacım bu
tartışmaya gınşmek değıl Kaldı kı bu-
gün Fukuyama adında bır Anglo-
Japon hanka çocuğun ortaya attığı
'bılgı toplumu' anlayışı, Max NVeber'ı
ve yapısalcıhğı da yerlennden etü 'Ta-
nhın sonu'nun geldığını anlayan kımı
'super beymler', yakında 'bılgı toplu-
munda' üretmeden tuketmenın nasıl
mümkün olacağını anlatacaklar bızle-
re Ya da "globalleşıne" ıçinde kımı
toplumlar et, ekmek, sut, makıne vb
uretırlerken kımı toplumlar bunlann
ureümırun nasıl gehştınleceğını düşü-
necek ve 'bılgj'yı bu bılgısızlere sata-
rak yaşayacaklar Ne dıyelım, bakar-
sınız o da olur
Sıvıl toplumu herkes kendınce ta-
nımlar Ama genelde herkesın kabul
ettığı ya da ıtıraz edemedığı bır tanım
vardır Sıvıl toplum, ınsanlann hıçbır
dış baskı ve müdahale olmaksızın or-
gutlendıklen ve kendılenyle ılgıh ka-
rarlan, kendı başlanna alabıldıklen
bır toplum bıçımıdır
Bu tanım hıç kuşkusuz demokrası
tanımı ya da tanımlanyla da onemiı
olçude örtuşen bır tanımdır Zıra en
kaba tanımıyla demokrası, halkın
kendmı yoneümı olduğuna göre her
demokrasının bır sıvıl toplum olduğu-
na kuşku duyulmasa gerekır Ancak
sorun bu kadar basıt değıldır Her şey-
den once demokrası "halkın kendı
kendıru yöneümınden"' daha fazla bır
şeydır ve belkı de daha onemiı bır hu-
sus olarak, ışın ıçıne dın kurumu ve la-
ıklık gırdığı zaman sorun ıyıce buyür
Sıvıl toplumla ılgıb çozümlemeler
(analızler) yapan yazarlar, dın kuru-
munu genelhkle sıvıl toplum kurumla-
n arasında sayarlar Hatta daha da ıle-
n gıderek "aykın" bırtakım dınsel ce-
maatlen, "en has" sıvıl toplum ku-
rumlan ya da örgütlenmelen olarak
değerlendmrler kı bu çozumleme, bu
yorum, çok yanlışür Hele sorun Tur-
kıye açısından ele alındığı zaman bu
hata "çok yanlış' olmanın da ötesıne
geçer Zıra bınncıhusus olarak dın ku-
rumu ve dınsel cemaat, dış baskı ve
müdahale olmaksızın ortaya çıkan bır
şey değıldır Dınlenn ortaya çıktıklan
ve resmıyet kazanmamış bulunduklan
ılk donemlen dışında bu tur kurum-
laşmalar zorlayıa bır bıçımde vardır
ve bıreylenn kendılennı bundan so-
yutlamalan mûmkün değıldır Ikına
olarak Islamlık, gundelık yaşamı en
ınce aynntılanna kadar duzenleyen
bır dındır ve "Islam toplumunda" bı-
reylere kendı kararlannı alabııcceklen
bır "sıvıl alan" bırakılmaz Dmın katı
kurallannı yumuşatmak amacında
olan kımı tankatlar belkı bır olçüde sı-
vıl orgutlenmeler olarak değerîendın-
lebılır, ama genelde tankatlar da ın-
sanlara sıvıl alan bırakmayacak kadar
baskıcıdırlar
Laiklik-demokrasi
Şımdı bıraz da laıkbk uzennde du-
ralım ve sıvıl toplum ve demokrasıyle
ılgısını değerlendırehm Laıklık, bır
toplumda yönetenlenn yonetme yetkı-
lennı zorbalıktan ya da Tann'dan de-
ğıl halktan aldıklan toplumsal duzen-
len tarumlayan bır kavramdır Kav-
ram karmaşası ıçinde boğulmadan ve
aynnülanna gırmeden şu kadannı
söyleyehm kı laıklık demokrasının
temel ve "olmazsa olmaz" koşuludur
Zıra bır toplumsal duzen eğer de-
mokrası olduğunu ıddıa edıyorsa. o
toplulukta yonetenler yonetme yetkı-
sını halktan almak ve halk adına yö-
netmek durumundadırlar Eğer ege-
menlığın halkta değıl, Tann'da oldu-
ğunu kabul edersenız, demokrat ol-
manızmumkun değıldır ÇünkuTann
adına ve Tann'nın kurallan çerçeve-
sınde bır yönetım, halk adına bıryöne-
tım olamaz (Belkı halkın çoğunluğu-
nun hoşuna gıden bır yonetım olabılır,
ama bu ayn bır konudur)
Burada "dın ve vıcdan ozgürluğü-
nu" de laıkbkle kanşürmamak gere-
kır Bu ozgûrluk doğal olarak laık bır
toplumda vardır Ancak .bu özgurluk
laık olmayan bır toplumda da olabılır
Örneğın bır tslam toplumunda azın-
lıklara kendı dın ve ınançlanna uygun
yaşama olanaklan tanınabıhr kı bu la-
ıkLk değıl, hoşgorudur(tolerans)
Gene aynı bıçımde kültür duzeyı
çok ılen kımı topluluklarda düzen, ıs-
ter laıklık olsun, ıster olmasın, ınsanla-
ra ıstedıklen gıbı düşünme, yaşama ve
ınanma ozgûrluğu tanınabılır kı bu-
nun adı da sekülanzmdır Laıklık
bunlann tümunden farklı bır şeydır
Laıklık bır demokrası ıçinde devlet ta-
rafından korunacak bır düzen bıçımı-
dır Aynen demokrasınm öbur ku-
rumlan gıbı Nasıl demokrası ıçinde
demokrasıyı yok etme ozgûrluğu yok-
sa, aynı bıçımde demokrası ıçinde laık
düzenı değışürme ozgûrluğu yoktur
Zıra eğer laıklık ortadan kalkarsa, de-
mokrası de ortadan kalkar
Sıvıl toplum adına ve demokrası ha-
yallen ıçinde 'ceberrut devlet' ve bu-
1
nun 'resmı ıdeolojısme' karşı çıkıyo-
rum dıye laık düzene karşı dın kuru-
munu savunmak buyuk bu- aymazhk-
ür Çunku bu sıvıl topluma yakınlaş-
tırmaz, sıvıl toplumdan uzaklaşünr
Ve sonunda sıvıl topluma ulaşacağım
dıye çabalarken, R Debray'ın bır yer-
de vurguladığı gıbı ıktıdar, mafyanın
ve dın adamlanrun elıne geçer
Sıvıl toplum uğruna bu tuzağa düş-
memek gerekır
ARADABIR
ILHAN MİMAROĞLU York 'tanj
Kuşaklı Reklamcılık
Nuut reno uttna joou up terrı reu dıye gıdıyor otobus-
lerın üstundekı yazı Bır reklam olsa gerek Ama kımın
neyın reklamı? Burada konuşulan dıllerden hıçbırıne
benzemıyor Ne Meksıkaca ne Hondurasça, ne Bolıvya-
ca Acaba Asyaca ya da Afrıkaca mı? Anlayanı var mı?
"Beşıncı kuşak reklamcılık başladı galıba,' dedı bıigıfı
bır dostum Beşıncısı buysa, dörduncusu nedır? Anlattı
ne olduğunu Çok tyı bıldığım orneklerını her yerde gor-
düğum bır tur reklamcılık Bır malı kotu gostererek ılgı
çekme reklamcılığı
Otobüs duraklarında koskoca bır fotoğraf Zıpırın bırı
belden yukarısı çıplak, gobek atarken pantolonu duş-
muş, donu ortaya çıkmış Calvın Kleın'ın reklamı
O don paça zıpır, bır bınanın dort beş katını kaplayan
bır fotoğrafta Tımes Square'e sırıtarak bakarken de çıktı
karşıma Karşısındakı bınada aylarca sureyle bır başka
dev fotoğraf vardı Ustlerı başları dokulen gecekondu
kocakarıları toplanmışlar, aralarına elı yuzu duzgunce,
mayolu bır tazecık almışlar Kenar adlı bır şırketın rekla-
mıydı bu Duyduğuma gore gıysı satarmış Kenar Hem
de, adından anlamalıydım, bır Turkunmuş o şırket
Bır başka gıysı şırketı adıyla da reklamlarıyla da Ke-
nar la boy olçuşme çabasında Adı bu şırketın, Gap, 'ge-
dık, deşık" demek oluyor Gap'ın otobus duraklarında
astığı fotoğraflardan bırınde, kenar mahallenın çırkın kı-
zı sere serpe yatmış gorunuyor Bır başkasında, guzel
bır kadın çıplak ayaklarına en kabasından erkek papuç-
ları geçırmış
Benetton aşağı kalır mP Dergılerın orta bolümunde,
ıkı sayfayı boydan boya kaplayan bır fotoğraf Sıvıl polıs
oldujdarı anlaşılan uç kışı bır adamıyere yatırmışlar, ka-
fasını saçlarındân tutup suratını kaldîrıma bastırıyorlar
Fotoğrafın sağ ust koşesınde "Unıted Colors of Benet-
ton" yazıyor
Ya Roy Rogers'ın televızyondakı reklamına ne buyu-
rulur? Bu reklamdan çıkan anlama gore Roy Rogers'ta
yedığınız hamburgerı bır sokak serserısı, çıplak ayakla-
rının parmak aralarım karıştırdığı pıs ellerıyle tutup sıze
getırmış olacak
Televızyondakı otomobıl reklamları, bır malı kötu gos-
termek ıçın reklamcıların buluş guçlerını en acayıp yol-
larda kullanmalarının başlıca örneklerı arasında
Şu marka otomobıl1 alırsanız, yenı tanışöğınız kadın
solak çıkacak Bu marka otomobıl1 alırsanız, bır ses sıze
aptal aptal sorular sormaya başlayacak, derken o sesın
kendı sesınız olduğunu anlayacaksmız, çunku gerı ze-
kâlı oluvermışsınızdır Öbur marka otomobıl 1 alırsanız,
Kızıldenlılerın saldırısına uğrayacaksınız, neyse kı atnk-
ları oklar sızı de otomobılınızı de vurmayacak
"Şu marka, bu marka" dıyorum, çunkü adlarını unut-
tum otomobıllerın Ama unutmadıklarım da var örne-
ğın, Volsvvagen Passat alıp da tanımadığınız bır kızla
telefonda randevulaşırsanız ve kıza sızı otomobılınız-
den tanımasını soylersenız kız Volksvvagen Passat'ın
neye benzedığını bılemedığı ıçın buluşamayacaksınız
Butun bunlara "dorduncu kuşak reklamcılık ' denıyor-
muşmeğer^
Reklamcıların numaralı kuşak takmadıkları gunlerde
çocukluğumda, Anne
1
Bana şunu al, bunu al Bak'
Reklamını yapıyorlar hem de," dıye tuttururdum An-
nem de, "Oğlumi' derdı "1yı bır şey olsa reklamını ya-
parlar mı''"
Arta sözu dınleyen bır çocuk olduğum ıçın o gun bu-
gün reklamı yapılan hıçbır şeyı almıyorum, kullanmıyo-
rum
Hele şımdı, karşıma bır reklam çıktığında, "Nuut reno
uttna joou up terrı reu " deyıp geçıyorum
OKURLARDAN
Bilinçli atılan her adım
I azanmızAzız Nesın'ın, Salman Ruşdü'nün 'Şeytan
Ayetlen' kıtabını yayımlamak ıstemesı, gencı guçlenn,
Türkıye'yı ortaçağ karanbğına surükJemek ısteyenlenn açık
hedefı durumuna geürmıştır Devleün gerekb önlemlen
alarak yazanmızm can guvenhğını sağlamasını ıstıyorum
Yazanmızm, "Şeytan Ayetlen' kıtabını ülkemızde
yayımlamasını ben de ıstenm fakat zamanı değıldır Bu
kıtabın ülkemızde yayımlanması ıçın herşeyden once
halkımızın laıklığı tam anlamıyla benımsemcsı gereklıdır
Laıklığın dınsızbk obnadığmı. aksıne dınde özgurluk
olduğunu anlatmak ve haSamızın yüzde
seksen/seksenbeşının bıbnçb obnası gereklıdır Eğıtım
sevıyemızçağdaşeğıtım sevıyesmeenşmelı, Edırne'den
Ardahan'a halkımızın her turlu fiknnı ozgürce tartışması,
düşuncelennı so> leyebılmcsı gereklıdır
Unutmayalım kı bıbnçb atılan her adım yere sağlam
basar Basılan her adım da Turkıyemızı çağdaş mederuyete
enştınr
Ayşe Aktemur
fstanbul
TARHŞMA
Bir mesleğin hazin öyküsü^W ^W^şy
• • yıhnda
K _ ^ J Hacettepe
I • Ünıversıtesı
J J Fızık Tedavı ve
" ^ ^ Rehabıhtasyon
Yuksek Okulu'nun kunılması
ılebaşladı Ilk mezunlannı 1964
yılında vermeye başlayan okul,
otuz yıldır fızyoterapıst
dıplomasıyla yaklaşık 1500
kışıyı mezun etmıştı Bu
ınsanlann ne tur zorluklarla
karşılaştıklannı bılemıyorum,
ama 1969 yıhnda kurulan
Fız> oterapıstler Derneğı'nın
sadece200avannda üyesının
olduğunu soylemekten de
kendımı alamıyorum
O yuzden ben de asıl öykuyü
1986yıbndan başLtmak
nıyetmdeyım
Evet Yıl 1986'ydı İstanbul
Ünıversıtesı. istanbul Tıp
Fakultesı Ftak ve
Rehabılıtasyon Bölümü
resmen kurulmuştu YÖK'ün
ıcraatlan doğrultusunda
kurulan bolumün tek
demırbaşı bır tabeladan ıbarettı
ve bu tabela ılk oğrencılenn
okula abnmasından epey sonra
"Fızık Tedavı Kursüsu" yazan
tabelanın yanına çakılmıştı
Oysa bına kursuye aıttı ve
öğrencılen ıstemıyordu
Öğretım uyesı yok denecek
kadar az, hatta ılk başlarda tek
kışıydı Kürsüyleyapılan
yoğun goruşmeler sonucunda
bodrumdakı sınıfta ders
yapılmasına ızın venlmıştı
Yıljar bırbınnı kovalıyor, her
yıl ÖYS kurbanı fızyoterapıst
adaylan umduklan çağdaş
eğıtım venne. bulduklan tek
demırbaş tabela ıle yüz yüze
gebyorlardı
Dort yıl sonunda abnan
dıploma ıyı bırmeslek veıyı bır
ış kazandırmahydı. Çunkü
fızyoterapı onemh bır tıp
bıbouydı v e çağdaş tedavı
yöntemlennın butunleyıcısıydı
Ama gel gor kı ışler hıçde bu
kadar basıt değıldı
İşleyış 1930'lardakı sağbk
kanunuyla yennde
saymaktaydı Bu kanun hıçbır
şeye açıklık getıremedığı ıçın
herkes kendı ıç kanunlannı
koyup kendısı uyguluyordu
Çebşkı neredeydı
9
Bırtakım
kanunlarla okullar açıbyor ve
uzman kadrolar
yetıştınlıyordu Yıneaynı
şekıldeyetışünlen uzman
kadrolara fırsat tanınmıyor, bu
ınsanlann yapması gereken ışı
"alay "dan y etışen v asıfsız
elemanlaryapıyordu Bırcok
devlet hastanesınde (tıp
fakultelen dahıl) durum
böyleydı
Yıne aynı şekılde bır haftahk
Çın gezısı sonucunda dev
tabelalar asmış "Akupunktur
uzmanlan" özel
muayenehanelerde bır haftahk
deneyımlennı rahatca
uygularken fizyoterapıstlenn
dort yıl boyunca aldıklan tıp
eğıtımınden kuşku duyuluyor,
o buyük pasta dılımlennın
kuçulmesıne ızın
vermıyorlardı Bazıtuccar
hekımler açtıklan ozel
muayenehanelennde "alay "b
fızyoterapıst çalışürmayı daha
ekonorruk görüyor ve
butçelennde tasarruf
sağlıyorlardı
Boyle gebnış boylegıtmekte
olan bırdüzenı değıştırmek -her
zaman olduğu gıbı- haksızlığa
uğramışlann hakkını arama ve
alma savaşıydı
Fızyoterapıstler ugradıklan
haksızbklan duyurmak
amaayla az da olsa seslennı
yükseltmeyeçabştılar Engeller
-herzamankı gıbı- tanhsel,
haklı-haksız ve guçlu-guçsüz
ıkılemlen arasındakı
çelışkılerdı Bırtakım guçlere
sahıp olanlar guçlennı
eüennden bırakmak ıstemıyor,
rahat kazançlanndan
vazgeçmek nıyetınde olmak
bılezorgebyordu
Her şeyın 1961 "de başlaması
gorecebırsöyiemdı Asıl her
şey "bıg bang'ie başlamıştı ve
bıbm her zaman haklı çıkmış,
bıbmsel venler çağdaş yaşam
ıçensınde her şeyın ve herkesın
yennı belırlemışü Bıbmsel
tartışma ve konuşma her
zaman haklıyı guçlu, haksızı
guçsuz kılma yolunda
vazgeçılmez muspet yöntemdı
Hayrettin Horoz
Fızyoterapıst
Laik demokratik düzeni koruyalımüyfik
vatanperver
Uğur
Mumcu'nun
şehit edilmesi
ardındanuyanan
Türkiye'nin basktsı Büyük
Milkt Mecüsi'nde imam
hariplilere harp okullarma girme
hakkını veren kanunun
çıkanbnasını şimdilik öniedi.
Şimdilik divoruz, çunku şeriatçı
kaoat sinsi metotlar kullanarak
Mecliste kendı faraftarlarmın
çoğunlukU olduğu oturumlarda
görüşülen herhangi bir kanunun
maddeleri arasına geçirilmesira
istedikleri maddeyi son anda
sokup kanunlaşmasmı
sağlıyoriar.
Bu şeriatçı gnıbun de\ amlı
kontroi alnnda tutulnıası laik
düzeni savunan çoğunluğun
ödevidir. Uğur Mumcu için
Cumhuriyet gazetesinde çıkan
yazılar ve ilanlarda da belirdiği
gibı Türkive ölçüsünde laik
düzeni savunan derneklerin
çokluğu tahminlerimizin çok
üstündedir. Bız laik. demokratik
Türkiye savunucularına duşen
odev bu derneklerin
haberleşerek. goruşurek bir
arada çalışabiunelerini temin
edecek organizasyonu yapmak,
mesda kanunlann musaade
etriği ölçude bır federasv on
çansı aJtında çalışmalannı temin
etmektir. Bovlece kuvveth' bir
organizasyon kanun
yapıcılannın laik demokratik
düzeni bozmamalan için
kuvvetli bir lobi oluşturabiiir.
Herkesın Medis >e parti
başkanlarma, hükümet
öyelerine ve milletvekiUerine
ayn ayn yazı kaleme alıp
göndermeieri gûçrur. Fakat tek
birorgantzasyondan idare
Sorun nerede?1 bırfikırdeğıl
elbette solda
bırleşme ıçın
yapılan çağnlar
Ancak yıllardır
Ataturkılkeve
devnmlennın geleceğını endışe
ıle ızfeyen yuz bınler, mılyonlar
artık bu köşekapmaca
oyununa daha fazla seyırcı
kalmadan sokaklarda bu
çağnyı yaparak, tabandan
oluşturacaklan bırbkle
gerçekleştırme yolunda adım
atmaya başlamıştır
O halde nedır solda aynlığa,
parçalanmaya neden olan
şeyler
9
Çok farkb ekonomı
pobukalan mı'' Çok farkb bır
dış pobtıka mı
9
Elbette bunlar
çok genış kavramlar ve çok
farklı şekıllerle ortaya
atılabıîecek, uretılebılecek
pobtıkalardır Ancak ozunde
sol duşunce çatısı altında
hepsınde büyuk ortak yanlar
yok mudur
9
Hepımızın ıdealı,
ulkemızın oz kaynaklannın
uretken hale donüşturüleceğı,
emeğın hakkının venleceğı,
gelınn adıl dağıülacağı, ınsan
naklanna saygının var olacağı,
zengının daha zengın fakınn
daha fakır olmay acağı.
çalışanlann sendıkal naklannın
olacağı, duşunduğumüz ıçın
yargılanmayacağımız.
yazdığamız iiçın
oldürulmeyeceğımız, laık,
edilecek lobi baskısı çok başanlı
olur. Bunun en güzel örneği,
l ğur Mumcu'nun kaybından
sonra büv ük gazetelere
gönderilen ve Ataturk'ün
gençliğe hitabesinin
>a\ Bnlanmasını istey en
onbinlerce faks mesajı ile aluuuı
sonuçtur. Gazetelere gönderilen
y azı aynı yazıydı, fakat her
Atatûrkçunün keodinegelen
mesajı gazetelerin >anı sıra
kendi muhirine fakslaması
zjncirleme bir mesaj ıletiminı
doğurmuştur. Ankara'ya
ilgilüere iletiimesi düşünülefl
mesajlar bu yolla temin edilebilir
ye cok başanlı olur.
İvedilikle uzerinde dunıunası
lazun gelen bir süru mevzu var:
Saym A>. Vedat Atabek'in 14
Şubat 1993tarihli Cumhuriyet
gazetesndeki yazısında
belirttiği gjbi ihtiyacın çok
üstünde çıkmtşolan ve kuruluş
onurlu, tam bağımsız bır
Türkiye değıl mı
9
O zaman
sorun nerede' Lıderler rru
9
Hayır, hayır Benımçağnm
onlara değıl zaten Çunkü bu
çağn yuzlerce defa yapıldı
onlara ama hep aynı nakarat
Bırleşme bırvana dursun, bu
çağnlar yapıİdıkça yenı lıderler
turedı Arük bu oyunlara
dayanacak gucümüz kalmadı
gayesinden alabiMiğine
saptırıbnış olan ımam hatip
okullarının sınırlandırılması ve
dini statü içensme çekilmesi.
Tek tip laik eghım düzeninin
tekrar rayına onırtulması.
İlkokul tahsili ohnayanlann
millervekili seçflmesi.
Diyanet fşleri başkaıunın
protokoideki yeri.
Medis kürsüsûnden büyük
nüllete karşı laik düzeni
konıyacakîanna dair namus ve
şerefsözü vernuş olanlann
sozlerini tutmalannm temin
edilmesi.
Vebaşkalar.
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği ve Atatürkcü Düşünce
DerneğTninöocülük yapmasuu
beldiyoruz.
g
lkemın her koşesınde
yukselenoduyarlıseslere
Arük bırlık ıçın sız bderlere
değıl, onlar sıze kulak versın
Vaşar Erdoğan
DUYURU
Bu sayfada yayımlanmasını ısiediğiniz yazılar için şu noktalara
özen gösterümesinı rica edıyoruz. Yazılar,
• Çiftarahklı,
• Sayfanm tek yüzüne yazümah,
• "OLAYLAR VEGÖRÜŞLER"için600,
• "ARADA BİR"süîununa400,
• "TARTIŞMA " için 200 kelimeyigeçmemelıdir.
Ayrıca açık adjadres ve telefon numaranızı mutlaka belirtmenizi
bilgilerinize sunar, bu ölçû'lere ve şartlara uymayan yazıların yayım-
lanamayacağını üzülerek duyururuz.
PENCERE
Sarmaşık Çıkmazı
Geçen gun, bu koşede 5 Mayıs 1966 da yayımlanmış
bır yazım rastlantı sonucu elıme gectı, adı
'Sarmaşık Çıkmazı"
Kesıp saklamışım. bır kıtabın arasından çıktı, merak
edıp okudum, nedır dıye Bızım gazetede çıkan bır habe-
rı konu edınmışım
Haber şoyle
"Fatıh, Acıceşme, Neslışah Mahallesı, Sarmaşık Çık-
mazı 6 numarada tek odalı bır kulubede oturan 19 yaşın
dakı felçlı Selahattın Fenercı, dun sabah kendısını yaka-
rak hayatına son vermıştır "
Olay oylesıne çarpıcı kı yazmadan gecememışım,
ama olayın ustunden de 27 yıl geçmış, Şımdı neden ele
alıyorum?
Çünku istanbul un sokakları, yolları, çıkmazlan, ırtsanı
çeken, duşunduren, kımı zaman kendıne bağlayan ad-
larla anılır Kısacık bır haberdekı yer adlarına bakın
Acıceşme
Neslışah
Sarmaşık
•
Babıâlı'de bır kaç adım atsan, Turbedar sokağından
Molla Fenarı sokağına geçersın Kım Molla Fenarı? 14'-
uncu yuzyılda yaşamış bır şeyhulıslam, adım verdığı
sakakkuçuk, ama Molla Fenarı, buyuk
Nıçın"?
Molla Fenarı Bursa kadısıyken, bır davada taraf tuta-
cağını duşunerek Yıldırım Beyazıt ın tanıklığını padışa-
hın yuzune karşı reddetmış
istanbul da her sokağın yazılası bır oyküsü var, şurası
Kuyulubostan sokağı, burası Hacımansur, Veledçelebı
1
-
yı geçtın mı Yanıkkapı çıkmazında duşunur durursun
Ulkenın her yanında kentleşme başını alıp gıdınce,
halk her yenı sokağa bır ad koymaya başladı
Içlerınde ne guzellerı var
Yalnız sokak adları, çıkmazlar meydanlar mı' Yenı
camıler yapılıyor, parklar duzenlenıyor, kulturevlerı,
okullar, kıtaplıklar açılıyor
Hepsıne bır ad gerek
Bakırkoy/Bahçelıevler'de açılan bır kulturevıne, SHP-
lı beledıye donemınde, unlu şaırımız ve yazarımız Rıfat
llgaz'm adı verılmış
Sonra o bolge Refah Partılı beledıyeye geçınce kultu-
revının tabelasını ındırmışler
Yenı tabela
Necıp Fazıl Kulturevı
Ne ayıp'
Adın değıştırılmesı kararı, Istanbul Anakent Beledıye
Başkanı NurettınSozen ınonunegelmış Sözenbuayıbı
sılmek ıçın ne yapabıleceğını araştırmış? Veto hakkı ol-
duğunu gormuş, yenıden goruşulmek uzere kararı Bah-
çelıevler Beledıye Meclısıne gerı gondermış, çok yenn-
de bır ış yapmış
Anakent Beledıye Başkanı nın yennde yaptığı ış yal-
nız bu değıl, gerçı çalışmaları 10 mılyonluk Istanbul yu-
tuyor, ama, kentın kaymağını yıyen çevrelerın atbkları
sıs bombaları dağıldığı zaman, sonuçlar ortaya çıkacak,
bıraz daha zaman gerek
•
Tevfık Fıkret bızım şaırımız, Mehmet Akıfde
Rıfat llgaz Turkçenın şaırı, Necıp Fazıl da
Cfsenın şaınn, bu benım şaınm dıye kavganın ılkellığı
beledıye meclıslerınde bır başlarsa, kentlerımızın so-
kaklarında, caddelerınde, meydanlarında savaş çıkar
Bahçelıevler Beledıye Meclısı uyelerı boyle bır ılkellığe
ınşallah bır daha duşmezler
Molla Fenarı, Osmanlı Şeyhulıslamı, ama, bızımdır,
hepımızındır tarıhımızındır Kım ılışebılır Molla Fenari
Sokağı'nın tabelası uzerındekı yazıya'
Refah Partılıler, sokakların, kulturevlerının, meydan-
ların, caddelerın, kıtaplıkların adlarına savaş açacak
kadar bağnaz kışılerse, hem bızyandık hem de kendılerı
yanacak
Atatürkcü, laik, demokrat yiğit insan
UĞUR MUMCU'nun
hunharca öldurulmesini nefretle kınıyoruz..
Onun onurlu mücadelesini surdurmeye
kararhyız...
BtYOLOGLAR DERNEĞt
SİVAS ŞUBESİ
UĞUR MUMCTTyu
koruyamadık, ama duşunduklerini,
savunduklannı koruyacağız...
Dı. Dilşen Bilfin, Dt. Hamdi Erol. Dt. tfaaan Oıgüç,
Dt. Mehroel Eskicioğla, Dt. trtaa Eraoy, Dr. tnci
Gflneri, Dt. Nevin Gflner Karadağ, Dt. Şehriban
Yefilku^ak. Dt. Mehmet tlkimen, Dt. Ali Occan, Dr.
Ayfer Saflam. Dt. Nail Karaka>a. Dt. tbrahim Çengel,
Dt. Sevgı Kaşh, Dt. Hakan KIIIIK- Dt. tlhan Erpncan,
Dt. Mehmet Kayafoğlu, Dt. Ibrgay Ayar.
MURATHANOĞLU
Y.Mühendis
Benım umudum veçağnm,
sevgısı yüreğımızde hıç
bıtmeyecek Uğur
Mumcu'muzun ölümu ıle
yenıden filızlenen düşuncelerle
uvanano güzel ınsanlara. •
ulkemın her koşesınden I
yukselcnoduvarlıseslere •
Onurlu yaşamın, durustluğun simgesı olan,
bıze daıma insan sevgisıni işleyen
büyük insan, sevgili babamız;
DURSUN DÜZGÜN'ti
kaybettik. Ancak onu bütun özellıkleri ile
yureklerimizde yaşatarak ölumsüzleştireceğiz.
Yasımızı paylaşan, bizi yalnız bırakmayan,
onurlandıran butun dostlara ailece yurekten
sağolun dıyoruz.
DUZGUIV AİLES! I
TEŞEKKÜR
Hastalığunı zamanında teşhis edıp, amehyat sonrası
beni tekrar sağlığıma kavusturan;
Doç. Dr. EMİN ÖZYURT,
Dr. FADIL MUSTAFA,
Ass. Dr. FATMA ÖZLEM,
Ass. Dr. NEVAL tPEK,
Uzm. Dr. ERCAN TÜRECİ
ve Cerrahpaşa Tlp Fakultesı Hastanesı Nöroşirurji
Servısı'nın personelıne teşekkur ederun.
RABtYA ÇEIİK