Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21ARAUK1993SAU
12 DUNYADAN
Mao'nunyaşamıBBÇ'deBBC'nin hazırladığı ve Çin'in büyük önderinin cinsel yaşamını da ele alan Mao belgeseli İngiltere'yle Çin'in,
yakında Çin yönetimine geçecek olan Hong Kong yüzünden zaten bozuk olan ilişkılerini daha da gerginleştirdi
Ç
in ile İngiltere arasında Hong
Kong yüzünden gergjnleşen
ılişkiler, şimdi de BBC
tarafından yapılan Mao
belgeseli nedeniyle kopma noktasına
geldi. Söz konusu fılmde Mao'nun
genç kadınlara merakb despot bir lider
olarak tanıtılması, Çinlileri oldukça
ktzdırdı. Londra'da bulunan Çin
Büyükelçiliği, bir saat uzunluğundaki
"Başkan Mao-Son İraparator" ısımlı
belgeselin yayınlanmaması için İngiliz
Dışişleri Bakanlığı ve BBC'ye
başvuruda bulundu. 26arakkta 100.
doğum yıldönümü kutlanacak olan
Mao hakkındaki belgesel. bağımsız
film yapımcısı Jeremy Bennet
tarafindan hazırlandı. Film. BBC'nin
tarihi olaylan konu alan Timewatch
programında yayınlanmak üzere
çekildi. Çin Büyükelçiliği BBC'nin bu
belgeseli siyasi nedenlerle yapüğını,
ancak büyük Çin liderininin tarihteki
yerini kimsenin sarsamayacağını ileri
sürdü. Dışişleri BakanlığYndan bir
sözcü BBC'nin bağımsız bir kuruluş
olduğuna, İngiliz hükümetinin
yayınlan denetleme yetkisinin
olmadığına dikkat çekti.
Belgesel üzerinde tartışmalar, Hong
Kong'da yapılması düşünülen
reformlann gündemdc olduğu bir
sırada ortaya çıktı. Hong Kong valisi
Chris Pattetı 1997"de kent yönelimini
Çin'e devretmeden önce bir dizi
demokratik reformu gercekleştirme
çabasında. Söz konusu reformlara
üişkin sert taruşmalar, Çin ile tngiltere
arasmdaki ikili ilişkileri zedeleme
noktasına geldi.
Geçen cumartesi günü BBC.
belgeseli planlandığı şekilde
yayınlayacaklannı bildirdi. BBC,
Pekin yönetiminin sorunu BBC'nin
Pekin muhabın James Miles kanalıyla
kendilerine duyurduğunu söyledi.
BBC'den bir yetkili fılmi sa\ unarak,
Mao'nun cinsel yaşantısmın yanı sıra
Modem Çin'in bugünkü düzeye
ulaşmasında Mao'nun büyük
katkılannı da belgelediklerine ışaret
ediyor. Filmde, Mao'nun iktidara
gelişi, Çin iç savaşında komünistlerin
Çan Kay-Şek önderliğindeki
Milliyetçi güçlere karşı kazandıklan
zaferve Mao'nun 1976'daölümüne
dek iktidarda bulunduğu dönem
anlatılıyor. Belgeselin en fazla tepki
çeken bölümü, Mao'nun 22 yıl
boyunca özel doktorluğunu yapan
Dr.LJ Çisui ile yapılan söyleşi. Şimdi
yaşamını Şikago'da sürdüren doktor,
Mao'nun sık sık genç kadınlarla
evülik dışı ilişkilere gırdığini belirterek
şöyle sö> lüyor."Mao ile cinsel ilişkide
bulunmak pek çok kadın için gurur
duyulacak bir olay dı, çünkü Mao'yu
Tanrı >eya kutsal Önder olarak
göriiyoriardı." Belgeselde aynca eski
Kızıl Muhafızlardan ünlü yazar
Çeng-Yi ile de bir söyleşi yer alıyor.
"Kültür Devrimi sırasında bazı Mao
taraftarlan tarafından kannibalizm
(insan eti yemek, y amyamiık)
uygulanıyor ve teşvik ediliyordu."
İngiltere'de yayımlanan bir dergi Dr.
Li'nin Mao hakkında söylediklerine
geniş yer veriyor. Dr. Li'ye göre
Mao'nun başından dört evÜük
geçmiş. Evlilik dışı ilişkilerini ise resmi
balolarda dans etliği kızlar arasından
seçermiş. Mao'nun cinsel etkinliğini
sürdürebilmek için bitkilerden yaptlan
özel kanşımlardan yararlandığı da
öne sürülüyor.
John Darnton
Hider, başfoakanlığında Nisan 1933'te bir spor merkeziııi ziyaret ederken. ott > ıl sonra Hitler'le beıuer bir kaderi pay laşan Jirinovski (iistte sağda), Rusya'nın en büyük partisinin önderi oldu.
JuinovskuBen Hitlergibica/uldeğiBm• Jirinovski, kendisini
Hitler'e benzetenlere en
çok bu nedenle kızıyor.
Kendisinin onun gibi
cahil bir onbaşı olmayıp,
iki dalda yüksek
öğrenim görmüş, 4
yabancı dil bilen bir
aydın olduğunu
söylüyor.
• Üçüncü tekil şahısla
yazdığı
otobiyografisinde,
çocukluğunda çok zor
günler geçirdiğini
söyleyen Jirinovski, her
ne hikmetse,
Dostoyevski,
romanlannda
betimlenen
kahramanlardan çok,
bir komedyene benziyor.
V
ladimir Jirinovski'nin
anılannı derledeği ve po-
litik bir bildiri niteliği
taşıyan otobiyografısi "Gûneye
Duyulan Son Güven". kişisel
aynntılardan çok daha faz-
lasını içeriyor.
Jirinovski kimliği ve her ne-
dense Liberal * Demokrat
sıfaünı taşıyan partisinin politi-
kaiannı birbirinden ayırmak
olanaksız. Her ikisi de, aynı
kızgınlık ve kendine acıma duy-
gulannı paylaşıyor.
Jirinovski otobiyografisinde,
"Dünyaya geldiğim ilk andan
başlayarak yaşara benim için
acüarla doluydu. Toplumun ba-
na verebüeceği hiçbir şey yoktu"
diyor. Sonra açlığını bastırmak
için meyve çaldığı, oyuncaksız,
kıtapsız, gazetesiz, telefonsuz,
sarhoş bir üvey babarun yarat-
tığı tedirgjnlik içinde geçen ço-
cukluk günlerini aynntılanyra
ortaya döküyor.
Jirinovski altı çocuğun en kü-
çüğü olarak sürekli susturuldu-
Rus kadınlannın oyuJirinovski'ye
• Jirinovski yoksulluk edebiyatına başvurarak
Batılı siyasal kanallan kullandı. Rus analanna
ve kadınlanna seslenerek oylannı elde etti.
Jirinovski, son seçimlerde kazandığı zaferi evde
kansıyla kadeh kaldırarak kutluyor. Yaşamında
kadınlann hep önemli bir yeri olmuş.Seçimkampan-
yasında kadınlara verdiğj sözkri tutacakmı?
H
ıç çekinmeden kansı Gali-
na'yı aslında sevmediğini
söyleyen. Ruslann neo-
faşist lideri VTadimir Jirinovski. öy le
görünüyor ki. Batı ölçütlerinin Rus
poliü'kasına sızdığını farketmeye
başladı. Yanı. kadın secmenlerin
oylannı alabilmek için, biraz Batı
yöntemlerine baş\
r
urması gerektiği-
ni o da anlamış durumda.
Kadınlar Jirinovski'nin yaşa-
mında önemli bir rol oynadı. Ken-
disini büyüten halasının ölümün-
den, politıka sahnesındeki düşman-
lannı suçladı. Bir yardımcıst. ha-
lasının "sevgili yeğeni için uydunılan
iftiralara daha fazla dayana-
madığını" açıklamıştı.
Rusya politikasırun parlayan
yıldıa Jirinovski. göğsünü gere gere
kansı Galina'yı sevmediğini de söy-
lüyor: "Aramızda bir ilişki yok değil
ama ona yaşamımın herhangi bir
döneminde aşık oMuğumu söyleye-
mem." Tek oğlu tgor'la arasındaki
ilışkıyi "vasat, kücükken daha
yakındık" diye tanımlıyor.
Bu açıklamalardakı katı dürüst-
lük, belki politikacılann aıle bağlan
konusundaki duyarlılığına güven
beslemeyen seçmenlere seslenmiş-
tir. Bu kanı donduran itiraflar. bel-
kı de yalnızca ev sonınu yüzünden
bir arada yaşayan binlerce sevgisiz
Rus ailesinde "haklı tabii" düşünce-
sini doğurmuştur. Galina kocasının
düşünceleri ya da başansı üzerine
bir yorum yapmıyor.
Jirinovski. anılannı topladığı ki-
tabında "Ben de sizlerden biriyim"
diyor ve ekliyor: "İki göz bir evde
yaşıyorum." Rusya'da, seçmenler-
den oy toplayabilmek için evinin
küçüklüğüyle övünme alışkanhğı.
Boris Ydtsin'le başladı. Artık o ka-
dar yaygınlaşmış durumda ki, an-
lamını neredeyse yitirdi.
Ancak. Jirinovski kitabında.
yoksulluk edebiyaünda bir adım
daha ileri giderek, önce "Yazarken
oturduğum kanepe, önümdeki masa
eski püskülükte birbirieriyle yanşır"
diyor. sonra da kötü koşuîlardakı
cocukluk günlerinde annesınin ne.
zor koşullarda çalıştığını belirtiyor.
Jirinovski'nin kadınlardan bir
hayli oy topladığı su götürmez. Bu,
televizyona elınde bir buket çıcek ve
bir kutu çukulatayla çıkmasından
mı. yoksa Rus analanna "saygı gös-
tereceğnu" söylemesinden mi: ya da
her kadını tatmın etmeye söz ver-
mesinden mi kaynaklanıyor bilin-
mez. Şurası kesın. cinsel cazibe. ba-
şansında önemli bir etken oldu. Se-
çimlerden sonra yaptığı konuşması-
nda
a
Kabinemiz zeki, yaktşıklı her
anlamda biçünli insanlardan ohışu-
yor" diyordu.
TheTimes
ğunu, pek çok ailenin paylaşüğı
ve "bir mağaradan farksız olan
apartman katında" çok zor
günler geçirdiğırü söylüyor ama
şimdi Dostoyevski'nin roman-
lanndan çıkmış bir karakter-
den çok bir komedyeni andın-
yor.
Partinin yakın bir zaman
önce bastığı otobiyografi. önce-
leri parti bürolanna uğrayanla-
ra öylesine dagıtıhyordu ama
şimdi parayla satılıyor ve Jiri-
novski, okurlan arasında Boris
Yeltsin'i de saymaktan övünç
duyuyor. Jirinovski. gazeteci-
lerle yapüğı söyleşide, Rusya'yı
ve dünyadaki konumunu anla-
mak isteyen herkes için otobi-
yografısinin bir "başucu kitabı"
niteliği taşıdığını söyledi.
Belki de haklıdır. Tıpkı Hit-
ler'in "Kavgam" kitabı gibi
bunu da hafifsememek aerekir.
Jirinovski Hitler'e benzetilme-
sıne kızıyor ama nasıl: "Adolf
cahil bir onbaşıydı. Oysa ben iki
yüksek enstitü bitirdim ve dört
dil biliyorum."
Kitaptaki yargılan, Komü-
nist Parti seçkinleriyle bugünün
serbest pazar nomenklatura'-
sının aksine, aa çekmeyi bildiği
iddiasına dayanıyor. Sıradan
insanlann cesareü ve gücüyle
tepedekilerin korkakhğını karşı
karşıya koyuyor:
•'Gorbaçov. sıkınttsız bir ya-
şam sürdü. Niye ülkeyi yıkıma
sürükledi, niye iyi bir şeyler yap-
madı? İstediği her şeye sahip ol-
duğu için güçsüzdü. Bir kolektif
çiftlik müdürünün oğluydu, bol-
luk içinde yaşadı... Bir dediğini
iki etmediler, yaşamın tadını
çıkardı. Politik bir önder kimli-
ğine sahip değildi. Memur zihni-
yetlinin tekiydi"
Jirinovski de, bugüne kadar
olaylann dışında kalmasının
tadını çıkanyor. Kanlı 3-4ekim
günlennin utancından kaçmış-
n. Kampanyası "Ben de sizler-
den biriyim" sloganlan üstüne
kuruluydu.
Bu çok doğru sayılmaz.
Kremlin'e "Rusya Ruslarmdır"
sloganıyla çıkmayı hedefleyen
biri için önünde iki engel var ve
kitabının başında bu engellerle
boğuşuyor. Birincisi, doğum
yeri: Kazakıstan'ın başkenti
Alma Ata. Jirinovski, kenti
Ruslann kurduğunu ve Ruslar
arasında doğmuş sayılması ge-
rektiğini üstüne basa basa söy-
lüvor.
Ikincisi, adı: Vladimir Volfo-
viç Jirinovski. Ruslar. özcllikle
de kulaklannı ırkçı tonlamala-
ra kabartanlar bu adın Rus kö-
kenli olmadığını söyleyecektir.
Jirinovski de Volf adının "Pek
de Rusça" olmadığını kabul
ediyor.
Jirinovski ırkçılık suçlama-
lannı reddediyor ama Yahudi-
lere, kendileri hakkındaki ön-
yargılara yıne kendilerinin yol
açtığını da söylemekten de go-
cunmuyor. Ünlü Yahudi ko-
medyen Genadi Kazanov için.
Ruslar hakkında şaka yaprnak-
tan kendisini alamıyorsa İsra-
il'e gitmesinin çok daha iyi ola-
cağını söylüyor.
Jirinovski, Kazaklann Rus-
lara hiç fırsat tanımadığını ileri
sürüyor. Yine de öğrenciliği
sırasında yurtdışına çıkma ayn-
calığına ulaşmış. Bir öğrenci
grubuyla birlikte gittiğı Maca-
ristan'da Anike isimli bir Maca-
ra vurulmuş ve aylarca aşk
mektuplan yazmış.
Jirinovski'nin gittiğı ikinci
ülke Türkiye. Burada başından
bir aşk macerası geçmedi ama
başı polisle (bir hata yüzünden)
derde girdi Jirinovski. bu olayı
da yaşamındakı "darbelerden"
biri olarak görüyor.
\£ THE DJDEPENDENT
JaponBaşbakanıHosokawayerinde sayıyor
M
orihiro Hosokawa, bundan
beş ay önce beklenmedik bir
şekilde seçimleri kazandığı-
nda Japonya'yı nihayet değiştirebile-
cek başbakan olarak görülmüştü.
Amerikan tarzı siyasete soyunan Ho-
sokavva, Japonya'daki siyasi çürümeye
ve ekonomik bozukluklara bir son ve-
receğine söz vermişti.
Hızh bir başlangıcın ardmdan Ho-
sokawa, sihirli değneğini kaybetmiş
gibi gözüküyor. Liderliğini bağladığı
programlar, siyasal sistemi yenileme
ve zayiflamış bir ekonomiyi yeniden
düzenleme girişimleri başansızlığa uğ-
radı. Güney bölge valisi olduğu yıllar
boyunca suçladığı Tokyo'daki kulis
pazarhklan sonunda onu da içine çek-
meye başladı. Geçen haftalarda
koalisyon kabinesini oluşturan Sosya-
listlerle diğer yedi parti arasındaki ide-
olojik çatlaklann hükümeti parça-
lamasını engellemeye uğraştı. Şimdilik
bir arada kalmayı başardılar ancak
bu, Hosokawa'ya siyasi yönden paha-
lıya patladı.
Kırk yıldır Liberal Demokratik
Parti'nin yönetiminde görev yapmış
bulunan bürokratlar, yeni hükümetin
düzensiz olduğu ve Hosokavva'nın ka-
saba siyasetçisi olmaktan öteye gide-
mediği şeklinde eleştirilerde bulunu-
yorlar. Bu kişiler, Hosokawa'nın dışiş-
leri ile ilgüenmediğjni, ekonomiyi ise
idare edemeyecek kadar şaşkın du-
rumda olduğunu söylüyorlar.
Yapılan eleştiriler oldukça sert.
Karşı karşıya kaldığı problemlerden
çoğu, özellikle de umulanın çok öte-
sindeki ekonomik durgunluk. önceki
hükümetten kalan miraslardı. ABD'li
yetkililer bile Hosoka^a'nın ABD ve
Japonya arasındaki ekonomik gergın-
liklen çözme yolunda uygun adımlar
atacağı yönündeki umutlannın gıtgide
yok olduğunu belirtiyorlar.
Clinton yönetiminin üst düzey bir
yetkilisi,"Olan bitenin tuhaf bir tarafı
yok. Herkesin beklentileri çok yüksek-
ti. Kimbilir, belki de fazla yüksek. Bir
kez daha Japonya'daki değişimin,
Washington'daki değişime benzemedi-
ğini keşfediyoruz.'" diyor.
Hosokawa'nın en yakın müttefıkleri
ise, bozuk bir siyasal sistemi düzelt-
meye çabasmın, başbakanı başka ko-
nularla ügilenemeyecek denli meşgul
ettiğini, bu nedenle sabırlı olmak ge-
rektiğini belirtiyorlar. Hosokava'nın
müttefıki olan reform partilerinden bi-
rinin lideri ve Kabine'nin başı olan
Masayoshi Takemura, "Biraz daha za-
mana ihtiyacınuz var. Eleştirilerin bazı-
ları doğru. Ancak yakında düşünceleri-
mizin anahatlarının belirdiğini görmeye
başlayacaksınız." dedi.
ABD'b ve Japon bazı yetkililer. Ho-
sokawa'nın iç siyaset sorunlanyla uğ-
raşmaktan ABD ile Japonya arasında
sürmekte olan ticaret görüşmeleri ile
ilgilenmeye fırsat bulamadığından ya-
kınıyorlar. Clinton yönetimi bu ayın
başlannda, belli bazı Japon poliükacı-
lan görüşmelerle çabucak ilgilenmeye
teşvik etmek için Tokyo'ya bir heyet
gönderdi.
Ülkede düzenlenen anketler, Hoso-
kava'nın Japon seçmenler arasında
hala son derece popüler olduğunu gös-
teriyor. Ancak bu anketlerden elde
edilen olumlu sonuçlar, Hosokavva'nın
Japonya'daki seçim bölgelerini değiş-
tirecek ve kampanya fonlan üzerinde
daha sıkı kontrol uygulamasını sağla-
yacak olan siyasi reform yasa ta-
sansını kabul ettirmeye yetmedi. Libe-
ral Demokratlar, yeni hükümeti zor
durumda bırakabilmek için bu konu-
da çekimser davrandılar.
Koalisyondaki en büyük parti olan
Sosyalistler ise yeni sistemin kendileri-
ni dışanda bırakacağından kaygı du-
yuyorlar.
Bugünlerde Hosokawa'ya yönelti-
len en ciddi suçlama, Liberal Demok-
ratlar'ın izini çok yakından takip ettiği
yolunda.
David E. Sanger
ANKARANOTLABI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Yazıbaşı, Torbalı,
Aliağa, Ödemiş'te...
Bir buçuk ayımı verdiğim NuretBn Sözen yazılarının yarv
kıları olacağını, bunun fincancı katırlannı ürküteceğini bili-
yordum. Çok yankısı oldu; ürken ürkene, kaçışan kaçışana.
Fincanlar, şangır şungur ortalığa saçıldı. Bir ölçüde "sos-
yal demokratlar"\n gözü açıldı. Okurların çoğu Nurettin
Sözen'in kim olduğunu, "Ankara Notları"ndan öğrendiğin-
de iyi bir iş yaptğımı, aldığım izlenimlerden öğrendim.
Bundan sonra, fırsat buldukça, Nurettin Sözen'e, sosyal
demokratlara, iyi insanlara haksızlık edenleri sergileyece-
ğim.
18 Aralık 1993 Cumartesi günü "Sabah"ta, Güngör Men-
gi yüklenmiş Prof. Nurettin Sozen'e. Köşesinde, "Sözenbu
güzel ve hastalıklı kente kara bir bulut gibi çöktü. 27 mart
seçimleri, tek olumlu puanını bir yıkım sayesinde alan bu
doktorun ufuksuz egemenliğine son verecek" diye yazmış.
Koca yazıyı Sözen'e ayırmış. Bir yerinde de şöyle diyor:
"...27 martta kimin geleceği tabii ki önemli. Ama Sözen
gidecek ya, bu bile o günün kurtuluş bayramı diye kutlan-
masına yeter!"
Breh breh breh! Ne olmuş Güngör Mengi'ye...
Bir iki gündür.Torbah'da, Aliağa'da, ödemiş'te dolaşiyo-
rum. Toplantılarda, yemeklerde konuşup Egelilere, Nuret-
tin Sözen'i anlatıyorum.
Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver'ı, Cumhuriyet
okurlan, onun yıllardır düzenledıği "Torbalı Güz Etkinlik-
leri"nden, "Gülmece" konulu etkınliklerinden iyi tanırlar.
Ertan Ünver, arada bir de kafa dinlemek için olanaklar ya-
ratr. Bu kez, Aliağa Betediye Başkanı Hakkı Ülkü i!e anlaş-
mışlar, bir de konu saptamışlar. Aliağa'da, Ertan Ünver'le
ikimiz, "insanlığm geleceği", "Sosyal demokrasinin ge/e-
ceğ/'konularında bırer konuşma yapacakmışız. Bu, bekle-
mediğım çağn ılaç gibi geldi. Hemen uydum çağrıya. Tor-
balı'da, Abdülhamif in 115 yıl önce diktiği ağaçların altında
"Bakraç'teyemekteanlattısavunman BeyhanSayır; işine
giderken yanından geçen iki kişiden biri, arkadaşına:
- Ekmekçı gelmış! demiş.
O kadar. Ertan Ünver'le sözümüz şöyleydi: Saat 16.00
uçağıyla Ankara'dan yola çıkacaktım. Uçaktan inince de
saat 19.00'da Torbalı'ya iki kilometre kala, Yazıbaşı'ndaki
kahvede, bir çay içecek, Yazıbaşlılarla söyleşecektim.
Uçakta karşılaştığım eski Cumhuriyetçi Ümit Alemda-
roğlunu izmir'e, evine bırakıp Yazıbaşı 'navardık.
Yazıbaşı'nda kalabalık, kahveyi doldurmuştu. Ankara'da
üşümüştüm, sayrı gelmiştim buraya. Adaçayı varmış. Iç-
tim. Yazıbaşı'na Torbalı'dan gelenler vardı SHP Torbalı
ilçe Başkanı Akın Adalı, llçe Yönetim Kurulu üyesi Kenan
özpekmezct, Halil Güicü, Tayyip Şengül, AN öztekin Tor-
balı'dan gelmişlerdı. SHP'nin Yazıbaşı eski Belediye Baş-
kanı Mümin Bulut, Yazıbaşı'nın 1980 öncesı CHP Belediye
Başkanı Nihat Gönülal, SHP'lıler Muammer öcalan. tütün-
cu Mehmet Tonkuç, Yazıbaşı Belde Başkanı Kahraman
Ege, Yazıbaşılı SHP'lilerden Muammer Karaman'la, Hü-
seyin Karaman kardeşler Konuşmayı yapıp ayrılırken,
Muammer Karaman, kolumdan tuttu şöyle dedi:
- Yıllar önce, buraya Nadir Nadi geldi. Sana olduğu gibi
ona da konuştuk. Uzun uzun söyleştik. Çok duygulandı. Biz-
ler için Cumnurıyet'te yazı yazdı.
Adı üstünde Yazıbaşı! Yazı yazılmaz mı? Ne güzel bir adı
var. Buradaki "yazı" bildiğimiz yazı değil, tarımsal anlam-
da ekili tarla anlamında yazı. Burası tütün bölgesi, tütüncü-
lerin sorunları var. Ertan Ünver, onlara, yurtdışında olan
Halil Çulrtaoğlu, yurda döner dönmez, konuyu ona aktara-
caklannı, Çulhaoğlu ile karşılaştıklarında, en son çalışma-
ları ondan sorup öğrenebileceklerıni söyledi. SHP'lileri
durgun, karamsar görüyordum. Medya basının onlar da et-
kisindeydiler bir ölçüde:
- Hiç yılgmlığa düşmeyin, dedim, SHP'nin ölüsü yûzde
20'den aşağı düşmez!
Halil Gülcü nün gözünden kaçmamış. Ben bu sözleri
söyleyince, dinleyenlenn gözleri parlamış...
Buraya toplanıp, bir gazeteciyi dinleyen kışilerden birka-
çının adını yazdım diye, kınamaya kalkmasın kimse beni.
Bunlar, bizim insanlarımız. Nurettin Sözen'in yıktığı
"Uyumkent"\n ortaklarını da yazdım ad ad, kimseden ses
çıktı mı? Güngör Mengi gibilerden çıktı! Onları yola getir-
mek, boynumuzun borcu...
"Barometre"nın 22 Kasım 1993 günlü Ege sayfasında,
Nuray Belbek'in "Avrupa standartlarındaki altyapısı ile
Torbalı, dünya devlerine kucak açıyor" başlıklı, tam sayfayı
dolduran beş sütun üzerine, basılmış yazısını okudum.
içimden kutladım Nuray Belbek'i. Şöyle girmiş yazıya Nu-
ray Belbek:
"Torbalı yı yabancı yatırımcı için cazip hale getiren çok
önemli unsurtar var kuşkusuz. Ama bizce en önemli unsur
Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver'in kendisi. Torbalı
Belediye Başkanı, ilginç fikirleriyle tanmıyor. 'Düş'diye ni-
telendirilen pek çok projesi, kısa zamanda hayata geçirilin-
ce artık kimse Ünver'in düşlerinin önünde duramıyor.
Kendi deyimiyle 'sıcak havalarda artan beyin travmalan'
Ertan Ünver'e kimsenin cesaret edemediği projelerin altı-
na girme cesareti veriyor. Zaten Torbalı halkı onun için bir
beyityazmış: 'Armutdalda asılsın, delibaşkan nasılsın'..."
Torbah'nın bir golf alanı projesi var, bunun için ben tek
satır yazamadım daha.
öneriyorum Bab-ı Ali'nin köşe yazarlarına; bıraksınlar
sen-ben'i Nurettin Sözen'i de rahat bıraksınlar, çalışsın
adam, yaptıklannın ürünlerıni toplasın. Yazarlar da Ana-
dolu'ya çıksmlar. Sağlıklarına da iyi gelir. Benden söyle-
mesi...
Torbalı'ya varmadan yerim bitti. Daha izlenimlerim vardı
anlatacak; onları da gelecek "Ankara Nof/ar/"ndaanlatırım
artık...
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ İç sıkıntısı. 2/ Sahip...
Uyma. boyun eğme. 3/
Büyük, iri. kocaman...
Eli işe yatkın, becerikli. 4/
İstek ve tutkularda ölçü-
lü davranma eylemi...
Hatay ilinde bir göl ve
ova. 5/ Çingeneler'i oluş-
turan üç gruptan birinin 6
üyelerine verilen ad... j
Türkiye'nin plaka işare-
ti... Sodyumun simgesi. 8
6/ Bir çeşit İngiliz birası... g
"Koyun olduk — anla-
dık'Sürüye saydılar bizi" (Pir Sul-
tan Abdal). 7/ Hamamböceği. 8/
"Yedinci Sanaf. 9/ Yurdumuzun
batısında bir körfez... Kayısı, erik,
zerdali gibi meyvelerin kurusu.
VUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Küçük ve sevimli çocuk. 2/
Kürkü değerli bir yaban kedisi...
Yünden dövülerek yapılan kaba
ve kahn kumaş. 3/ Kırmak, boz-
mak. 4/ Yahudilik'te. Tann'nın
herhangi bir konuda ne düşündü-
ğünü anlamak için kullanılan kutsal büyü zarlan ya da çubuk-
lan... Güney Amerika'da yaban hayvanlannı yakalamak için
kullanılan kement. 5/ Alain Resnais'in "Geçen Yıl Marien-
bad'da" adlı fılmiyle meşhur olan ve genellikle kibrit çöpleriyle
oynanan bir oyun.. Kaba örgülü büyük çuval. 6/ Uzakhk işare-
ti... Utanç duyma... Tarla anın. 7/ Ahenk...Güldürü türündeki
kısa oyun. 8/ Çanakkale'nin bir ilçesi... Bir sonı eki. 9/ Satranç-
ta bir taş... Pamuk ipliğini ya da bezini bol ve soğuk su ile yı-
kayarak ağartma işi.