25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 KASIM1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CaıııiüniversiteyegiriyorCamiler arük üniversite kampuslerinede giriyor. İstanbul Üniversitesi Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusü'nde "hayırseverbir yurttaş" öğrencileri dilekçelerini elden eledolaşürarak imza toplamayaçalışıyorlar. tarafından başlaülancami inşaan hızla ilerliyor. Rektörlük,camiyi Öğreneilerdilekçelerinde birçok Ban ülkesinde üniversitede kiüse öğrenci ve üniversite mensuplarının kullanacağını,caminin kampusteki olmasmdanyolaçıkaraktaleplerinehaklılıkkazandınna^ egitimveöğretimdeaksamayanedenolnTayacağıgörüşünde. törlüğün, "Cami üniversite dışından yurt- Jerusalem. First Church Unitarion, Mor- Öğrencilerin en tabii hakkı olan dini veci- Yönetim kuruluna geiirse, burada göriişü- FtGENATALAY taşlara açık olacak mı" sorusuna \erdigı yarut ise "Üniversite mensuplarının \e öğ- rencilerin istifadesine sunulması düşünül- mektedir. Esasen kampuse giriş kimlik kontrolû ile yapılmaktadır" biçiminde. Rektörlük. caminin kampusteki eğitim ve öğretimde herhangi bir aksamaya ne- Üniversite kampusleri camileniyor. Marmara Üniversitesi Göztepe Kampu- sü'nde, "hayırsever bir yurttaş'" tarafı- ndan cami yaptınlıyor. istanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri de rektörlüğe hi- taben yazdıklan cami açılması istekîerini bildiren dilekçeyi elden ele dolaştınyor- denolmayacağı görüşunde. lar. İTÜ Rektörii Prof. Dr. Resat Bay- ITU'de de bir grup öğrencmın bu ko- kal. bu tür bir karan tek başına vermesi- n "da haarladığj bir dılekçe dolaştınlı- nin mürnkün olmadığını beürterek ko- yor. "ITU Rektörlüğü'ne" diye başlayan nunun gündeme gelmesi halinde yöne- vazının tamamı şöyle: "Türkiye'de bircok üniversitenm kampusünde cami buiunmaktadır. ODTÜ. Fırat L niversitesi, Atatürk Üni- versitesi vb... Böyle bir uygulama sadece Türkiye'de değil: dünyanın birçok yerinde mevcuttur. Örneğin Hanvard Üniversite- tim kurulunda görüşülebileceğini söyle- di- Marmara Üniversitesi Göztepe Kam- pusü'ndeki cami inşaatı hızla ilerliyor. Bu konuda rektörlüğe yönelttiğimiz so- rulara aldığımız yanıtlara göre camiyi yaptıran, "hayırsever bir yurttaş." Rek- mon Church, Annenia Cath Church, Lut- heran Church. Baptist Church, St. Paul's Roman Catholic Church, Hanvard Ep- worth L'nited Methodist Church, Church of Chirst Scientist, St. Peter's Roman Catholic Church, Holy Trinity Armenian Apostolic Church küiseleri buiunmak- tadır. Bu durum Harvvard Üniversitesi'- nin dünya sıralamasında bir numara' ol- masına engel otmadığı gibi spekülasyon- lara da yol açmamıştır. Ben bir l.T.Ü. öğrencisi olarak. fakül- telerdeki dar ve baktmsız mescidlerde, va- kit nama/lanmı kılmakta zoriamyor, cuma namazlannı ise hiç kılamıyorum. Köklü geleneği ile ülkemizin 'bir numa- ralf üniversitesi olan t.T.Ü.'de ibadetini yerine getirmek isteyen öğrencilerin bu si'nde; MemoriaJ Church, Church of Ne» sıkıntdarı yaşaması acı verici bir olaydır. belerinden namazlannı usulüne uygun olarak kılabilmeleri için bir caminin ge- rekliliği ciddi bir ihtiyac olarak görülmek- tedir.Gerekenin yapdmasını saygdarımla arz ederim." Dilekcenin sonunda ad soyad, imza. adres, fakülte, bölüm ve okul numarası bölümleri bulunuyor. İTÜ Rektörû Prof. Dr. Reşat Baykal, üniversite bünyesindeki bazı binalarda mescitler ve bu amaçla kullanılan odalar bulunduğunu, kimsenin dini inanana kanşmadıklannı söyledi. Üniversitede cami yapılıp yapılma- ması konusunda verilmiş bir kararlan olmadığını. öğrencilerden bu doğrultu- da dilekceler geldiğini belirten Prof. Dr. Baykal, "Herkes, her konuda talepte bu- lunur. Ben tek başıma karar vereroem. İstanbul'a 20 kilometrelik yeşil bir sahilcenneti Zeytinburnu kumdepolan taşnacak MEHMET DEMİRKAY A tstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce Bakır- köy-Sirkeci arasında oluşturulan, 20 kilometre- lik yeşil kuşak içinde bir çirkinlik olarak kalan Zeytinbumu'ndaki kum depolan, 30 kasımda taşıruyor! Belediye, kumculann kullandığı iske- leleri yeniden düzenleyerek insanlann açıkta ve örtülü alanlarda dinlenebilecekleri, küçük tek- nelerini yanaştırabilecekleri, değişık deniz spor- lannı yapabilecekleri bir ortam oluşturacak. Kazlıçeşme'deki deri fabrikalannın kaldınl- masından sonra tstanbullular için güzel bir ge- zinti yeri olan sahil, sonunda bir çirkinlikten daha kurtuluyor. tstanbul Büyükşehir Beledi- yesi'nin, Zeytinbumu'ndaki kum depolannın önüne astığı pankartta şöyle deniyor: "Dikkat. Rumcular Kooperatifi esnafı sözkri- ni tuttular. 30 Kasım 1993'e kadar çevreye katkı- da buiunmak iizere taşınıyoriar. Teşekkür ede- riz." Bu duyuruya biraz kuşku ile bakıhyor. Çün- kü, yaklaşık bir yıl önce kum depolan önüne asılan bir bez afişte kumculann. "Taşnuyoruz" yaası vardı. Smırlı Sonımlu İstanbul Batıyakası Kumcu- lan Üretim ve Pazarlama Kooperatifi, kendile- rine Ambarü'da bir liman yaptı. Kumcular. bu yılın ilkbahar aylannda bitirilen limana yolu ol- madığı için taşınamıyor. Yolun yapılmasının gecikmesi kumculann taşınmasını da geciktiri- yor. . stanbullular dericilerden sonra 30 kasımda kumculann Ambarlı'ya gitrnesiylebir çirkinlikten daha kurtuluyorlar. Ambarlı'daki dört / r buçuk kilometrelik li- man yolunun Kara- stanbullular Müdüriüğü' t a r £ dan ihalesi yapıldı. thalenin keşif bedeli vaklaşık 50 milyar li- ra. Karayollan yetki- lileri. doğalgaz boru hattının bölgeden ge- çiyor olmasının yarat- üğı sıkmü ve karayo- lun un bölgeden geçe- ceği haberinin duyulmasıyla arsa fıyatlannın artmasının yolun ihale edilmesini ister istemez gecikürdiğini söy- ledi. Karayollan yetkilileri aynca. yolun 1994 ağustos ayına kadar bitirileceğini beürtti. Kumcular belediyevi sorumlu tutuyorlar Kumculann 30 kasıma kadar taşınacağı söy- leniyorsa da şimdilik Ambarh'ya taşınmalan mümkün görülmüyor. Ancak, kumculann Zey- tinbumu'ndaki depolara kum boşaltmayacaic- lan, gemilerden doğrudan kamyonlara yükle- me yapacaklan bildirildi. Kumcular, kendileri- nin limanı yaptırmış olmalanna karşı yolun yapımınm gecikmesinde belediyeyi sorumlu gö- rüyor. Ambarlı limanının. yalnızca kumculann ge- reksinimlerini karşılayacak bir liman olarak değil. aynı zamanda diğer fırma ve kuruluşlann da yararlanabileceği. tam donanımlı özel bir li- man olarak projelendirildiği bildirildi. İstanbul Kumcular Demeğı bünyesinde olu- şan iki kooperatif 106 gemisi ve toplam beş bin çalışanı ile yılda yaklaşık altı milyon metreküp kum üretiyor. İstânbul'un toplam kum ve çakıl ihtiyacı ise yılda 12 milyon metreküp. Başka bir deyişle Jstanbul'un toplam kum ihtiyacının sa- dece yansı yasal yollardan üretiliyor. BEDAVADAN REKLAM YILDIZI-Vakko'nun "Şampanya Gecesi"ııde CKnton Vakko kravab>la boy gösterdi! Davete kanJan kremanın ilgi odağı oldu. Şampanvanınsu gibi aktığı gecede hemen herkes Clinton'ın kravatının kumaşından bir parçayı "anı" olarak almayı ihmal etmedi. Vakko> CSntonhtransfevetti! MUHARREM AYDIN Moda sektöründe "öncü*olmayı he- defleyen Vakko, bu kez de Istiklal Caddesi'ne yılbaşını erken getirdi! Vakko'nun Beyoğlu Mağazası'nda düzenlenen "Şampanya Gecea"ne ka- tılan bine yakın davetli, özel Vakko araçlanyla. Taksım'den mağazaya ka- dar taşındı. İlk şampanya kadehlerini ellerine alan konuklar. 7 katb mağaza- sın hemen hemen her katında düzenle- nen "mözikal"" etkinliklerden birini ter- cih etmek için "keşif" turuna çıktı. Berna ^ ılmaz. Barış Manço, Erol Evgin, Gönûl Yazar. İshak Alaton, Fey- yaz Tokar, Kahraman Sadıkoğlu, Meh- met Aji llıcak. Ayşegül Nadir, Çiğdem Simavi, İzzet Günay, Ahmet San, Vural Gökçaylı, Zafer Ergin ve Engin Koç gi- bi sosyete. iş. basın, tiyatro, sinema ve moda dünyasmdan davetlilerin hazır bulunduğu şampanya gecesinin bir di- ğer özelliği ise. mağazarun birinci ka- tında kurulan tezgahlarda işçi kıziann "imalato" sürdürmeleriydi. Daveüile- rin arasına kanşarak, işçi kızlara ücret- lerini soran gazeteciler, "25-3 milyon lira aylık maaş alıyoruz" yanıtını a'ldı- lar. Bu rakam, Vakko mağazasındaki bir çift erkek ayakkabısının fıyatına eşdeğerdi! Vakko gecesinde, İstanbul'daki lüks otellerde şişesi 1 milyon 700 bin liradan işlem gören "Gordon Rouge" marka şampanyadan 580 şişe ikram edildi. Dileyenler ise gümüş tepsiler üzerinde sunulan şampanyanın dışında viski, rakı. cin ya da şarap da içebildiler. Üze- rinde. "Her ülkenin övünç duyabfleceği markalar vardır. VAKKO" yazıh bro- şürler masalann üzerini ve duvarlan süslüyordu. Bu broşürlerdeki fotoğraf ise ABD Başkanı Bill Clinton'dan baş- kasına ait değjldi! Başbakan Tansu Çil- ler kısa bir süre önce gerçekleşürdiği ABD gezisi sırasmda, Clinton'a hedıye olarak 2 adet Vakko marka kravat gö- türmüş Clinton; basın toplantısında puantiyeli, kırmızı ipek kravat ile poz vermişti. Bu önemli avantajı en iyi bi- çimde kullanmak isteyen Vakko. böy- lelikle ABD Başkanı Bill Clinton'ı rek- lam yıldıa olarak transfer etmişti Hem de ücretsiz olarak! Her ne kadar Cem Hakko. kendisi- ne yönelttiğimiz. "Başkan Clinton'ı reklam vı/dızı olarak kuJlanmışsınız. Kendisine ne kadar reklam ikreti ödeye- cçksiniz?" bıçımındeki sorumuza. -bı- raz da ürkcrek- "ABD Başkanını rek- lam yıldızı olarak kullanmadık! Keşke bunu kabul etse de reklamımızı yaptı- rsak!"' yanıtını verse de. manzara ol- dukça net veaçıktı! Öyle ki, mağazada- ki kravat standının görevlileri, Çiller"in Clinton'a özenle seçerek hediye ettiği; bordo renkli, çiçek desenli ve beyaz pu- anlı Türk motifleriyle sûslü Vakko kravatm (480 bin lira) ardından, kra- vat satışlannda müthiş bir patlama ya- şandığını söylüyorlardı. Geceye katı- lan çoğu konuk ise. önlerindeki tezgah- ta "sembolik" olarak kesimi yapılan aynı kravat kumaşından küçük parça- lan "anı" niyetine beraberlerinde gö- türmeyi tercih ettiler. lür. Bu da tek başına mana ifade etmez. Bu konuda bazı çafaşmalann yapıunası gerekir. Üniversite içinde cami için uygun yer belirlenmesi gibi. Bu konuda doğrusu ne ise onu bulup yapmamız gerekir" diye konustu. ÎTÜ tnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadir Yayla, üniversite yöneticileri- nin hiçbirinin bu durumdan haberdar olmadığını, öğrencilerin herhangi bir konudaki istekîerini bildiren dilekçeyaz- malannın doğal olduğunu söyledi. Prof. Yayla, "Üniversite yönetim kunılu top- lantımızda bu konu gündeme geldi ve rek- tör böyle bir dunımun söz konusu ol- madığını söyledi. Ne benim dekanliğımın ne de dfeki yöoeticilerin bu durumdan ha- beri yok. Bir grup öğrenci, bu doğrultuda dilekçe yazıyor olabilir. Doğaldır" dedi. Sanat Kurumu Mumcu'ya oıııır odülu • 1993 Tiyatro, Plastik Şanatlar ve Sinema Ödülleri'ni belirleyen Sanat Kurumu, onur ödülünü Mumcu'ya verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)- Sanat Kurumu'nun, "1993 Ydı Tiyatro, Plastik Sa- natlar ve Sinema" dallannda dağıtüğı ödüllerin sahipleri be- lirlendi. Seçici Kurul, kurumun Onur Ödülü'nü gazeteci-yazar Uğur Mumcu'ya verdi. Sanat Kurumu Seçici Kuru- lu. tiyatro dahnda 'En İyi Oyun Yazan' ödülünü bu yıl vermedi. Ancak 1992-1993 tiyatro sezo- nunda yedi adet yeni yaalmış ya da yeni oynanmış oyunlar- dan. yazar Yaşar Seyman'ın 'Höznün Coşkusu Altındağ' ki- tabından yapılan uyarlama nedeniyle Yaşar Seyman-Adem Atar'a 'Övgüye Değer Oyun Yazan' ödülünü verdi. Kurul. 'En İyi Yapnn' olarak 'Ityarca' adlı oyunu ödüle layık bulurken 'En'İji Yönetmen'i, 'Noyzeck' oyunundaki başan- sından dolayı Müge Gürman olarak belirledi. Bu dalda 'Go- dot Geldi' oyununun yöneti- mindeki başansı ile Mustafa Aykıran övgüye değer yönet- men ödülünü aldı. En İyi Kadın Oyuncu dahn- da ise 'Hüznün Coşkusu AJtın- dağ'da rol alan Tomris Çerinel ile 'Bahar Noktası' oyunundaki rolü ile Gülenay Akşar ödül ka- zandı. En îyi Erkek Oyuncu Ödülü, 'Çıkmaz Sokak Çocuklan' oyu- nundaki rolü ile Kamran L'sluer ve 'Bir Şehnaz Oyun'daki rolü ile Şahap Saydgan'a verildi. Ay- nca 'Gecenin Kullarfndakı rolü ile Levent Şenbay ve 'Çıkmaz Sokak Çocuklan' o\aınundaki rolü ile Yıldırav Şahinler Övgü- ye Değer Oyuncu Ödülü'nü aldı. En İyi Çeviri dahnda da 'Çık- maz Sokak Çocuklan' adlı oyu- nun çevirisi ile ödül Ali Neyzi'ye verildi. Sinema dahnda ise Seçici Ku- rul, bu ödülü sinemaya verdiği emek ve katkılanndan dolayı sinema tarihçi ve arşivcisi Agah özgfiç'e verdi. Plastik Sanatjar dahnda Re- sim Ödülü'nü Özdemir Altan, Heykel Ödülü'nü Osman Dinç, Seramik Ödülü'nü Hamiye Ço- lakoğlu, Özgun Baskı Resim Ödülü'nü Süleyman Saim Tek- can ve Fotoğraf Ödülü'nü Gö- ven İncirlioğlu kazandı. Sanat Kurumu ödülleri 26 Aralık 1993 tarihinde Ankara'- da düzenlenecek bir törenle ve- rilecek. Yasalartecavüzeuğrayankadınlarailgisiz • Yasalanmız binbir gerekçe öne sürerek tecavüzcüyü korumaya alıyor. Saldınya uğrayana yasa, "ne kadar direndin" diye sorarken, psikologlar, "aman direnmeyin, saldırganı tahrik edersiniz" uyansmda bulunuyorlar. ASUMAN ABAaOĞLU İZMİR- Türkiye'de tecavüz davalannın ortalama süresi 108 ayı buluyor. Yani 14 yaşında tecavüze uğ- rayan bir kız çoctığu, saruğın cezalandınldığını 28 yaşına geldiğinde görebiliyor. Uzmanlar, TCK'nın, kadına yönelik şiddet olaylannda saldırganı koruyu- cu bir niteliJc taşıdığını savunuyorlar. Yargıtay karar- lanna bakıldığında ise hakim. altı yaşındaki bir kız çocuğu saldınya uğradığında, çocuğun kendisine yö- nelik bu eylemin kötülüğünü anlayıp anlayamadığı- nın belirlenmesini istiyor. Türk toplumunda dayağın meşru görülmesi nede- niyle kadın ve çocuklara yönelik şıddetin yaygın ol- duğu belirtiliyor. A\-ukat Peün GÖmeç, 1991 yılında bir milyon 100 bin kadının, kocasından dayak yediği için karakola başvurduğunu anımsatarak gerçek ra- kamlann bunun 5-6 kaü olduğunu söylüyor. Gö- meç'in verdiği nakamlara göre geçen yıl kayıtlara ge- çen 36 bin suçun 19 bini, kadın ve çocuklara yönelik. Yine 1991 yıhnda 15 bin 835 kadın ve kız çocuğuna tecavüz edilmiş. Avukat Gömeç, Türluye'de tecavüz davalannın ortalama 108 ay sürmesinden yakırayor. Psikologla- nn. teca\'üzün ardında. "Erkeğin güç ve iktidann ka- bul ertirme ve kamtlama çabasının yarüğmı*' bildirdik- lerinı arumsatan Avukat Görneç, IÜ tarafından yapı- lan bir araştırmaya da değiniyor. Kocalanndan da- yak yiyen 140 kadın üzerinde yapılan bu araşurmaya göre kadınlann yüzde 40'ının kocası, lise ve üniversite mezunu. Bu araştırmanın, eğitimli erkekkrin kan- lannı dövmedikleri yargısını ortadan kaldırdığını be- lirten Avukat Gömeç, "Ancak, eğitimli kadmtar da- yak yedflderini. eğitimli kocalar ise dayak atnklannı mVaf etmiyoriar" diyor. Kadınlara yönelik şiddet. çeşitli kategorilere aynh- yor; kişiliğe yönelik şiddet, vücuda yönelik şiddet gi- bi. Bu arada elle. gözle ve sözle yapılan sarkıntıhk olaylan var. GeneUikJe gözle yapılan sarkıntıhk ceza- landınlamıyor, çünkü kanıtlanamıyor. Türk Ceza Kanunu'nda ise kadına yönelik şiddet "öylesine müi- metrik ölcülerle'' belirleniyor ki, "Duhd olmuş mu, tam tesebbüs mü, eksik teşebbüs mü, yoksa erken bo- şalma mı" gibi tarüşmalann sonucunda. genellikle sakiırganın yaptığı işten yakasını sıyırdığı görülüyor. Avukat Gömeç. psikologlann saldınya uğrayan ka- dınlara, "Direnmeyin, bu saldırgan icin tahrik edici" derken, hukukçulann, "Ne kadar direndin, elbiseierin ne kadar yırulnu}" gibi bir tutum içinde obnaanm çe- lişkisıne dikkat çekiyor. Avukat Gömeç'in, örrıek gösterdiği Yargıtay kararlan. Türkiye'de yasalann kadıru ne kadar koruduğunu gözler önüne seriyor. Gömeç, Yargıtay'ın, beş yaşında tecavüze uğrayan bir kız çocuğunun fızüci özellikleri nedeniyle saldırga- nın "iülini tamamlayamadığ) için oiayı ırza gecme say- madığına" ilişkın bir karanru göstenyor. Yargıtaykarariarı Tecavüz davalannda ceza indirimlerinin yıllar- dan ben yapıldığını. "erken boşabnanm, cezada in- dirimi gerektirdiği*' taruşmalannın gündeme gel- mesinin yeni olmadığınj vurgulayan Avukat Go- meç, Yargıtay kararlanndan ömekler vermeye de- vam ediyor: "Tecavüzü düzenk'yen kanunlarda şeh- vet hissinden söz edilir. Bir yargıtay kararmda, teca- >üzcü, şehvet hissi olmadan. yaİnızca düşmanlık duygularryla tecavüz ettiği için olay ırza gecme de- ğil, müessir fıil kabul ediliyor. L furükçünün bir kadma tecavüzü davasında, Yargıtay bu kişjye teca- viizden değil; yalnızca üfiirükçüliikten üç ay ceza ve- riyor. Bir başka oiayda, tecavüz srasında kızuk zan yırtümayan, ancak hamfle kalan bir kadnun doğu- munun beklenmesi karan \erilivor. Eğer nornıal do- ğum olursa. teca>üzcti kizhk zannın y ırdlmasma se- bebiyet termekten ceza görecek, sezaryenle doğum olursa bu suçtan ceza verflmeyecek. Bu kararlar ve yasalar tecavüzcüyü konıyor." Yargıtay kararları bununla da kalmıyor. Bir Yargıtay karannda. altı yaşında bir kız çocuğunun ırza geçme davasma ilişkin şöyle deniyor: "Ahı yaşındaki mağdurenin fıilin redaetini (kötü- lügünü) fehinı ve idrak kabiliyetini haiz olup olrnadı- ğı, mütehassıs raporu ile tespit edilmeden 415/2 fık- ra yerine 415/1 fıkra uygulanamaz." Bir başka Yargıtay karan. henüz iki yaşını dol- durmamış bir çocuğa yönelik ırza gecmeye teşeb- büs olayıyla ilgili. Yargıtayın bu karannda da şöy- le deniyor: ".Mağdurenin götüriildüğü \erin, saruğın mağdure üzerinde nöfuz ve hakimiyetini tesis edecek bir yer olup olmadığının rnahallen keşif yapdarak tespit edilmeden 431 'inci madde ile ceza tayini kanu- na aykındır. Mağdurenin y aşmın çok küçük oiması, olaya etkiü değildir. Zira mifuz ve hakimiyet tesisi ayn, küçûğün yaşı ay n şey lerdir." ARAYIS TOKTAMIS ATEŞ Ogni Dergisi Yıllardır yazıp çiziyoruz. "Türkiye bir kültür mozaiği- dir"diyoruz. "Bu durum Türkiye'nin kültürelzenginliği- dir" diye savunuyoruz. Sonra bir mahkeme kararı çıkı- yor, yıllardan beri yazdığimız, söylediğimiz ne varsa, tü- münü geçersiz kılıyor. Bugün Türkiye'de Lozan Antlaşması'y'a kabul ettiği- miz gayrimüslim dört azınlık vardır. Bunların her türlü cemaat hakları da Lozan Antlaşması'yla güvence altına alınmıştır. Ve Türkiye halkının geri kalan büyük bir ço- ğunluğu, yirmiden fazla etnik gruptan gelir. Kimi ciddi araştırmalarda bu rakam altmışlara, yetmişlere dek bü- yütülmektedir. 'Türk olmak' Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı ol- mak demektir. İster Laz köken[i olsun, ister Kürt kökenli olsun, ister Boşnak kökenli olsun, ister Tatar kökenli ol- sun, ister Rum kökenli olsun, ne olursa olsun. Bu farklı etnik Müslüman grupların çoğunun kendi dil- leri, kendi edebiyatları, kendi folklorları, mutfakları vb. şeyler vardır. Ve işte bu özellik Türkiyenin kültür zen- ginliğidir. Ülkemizin doğusuna gidince bambaşka bir çevre ve kültürü yaşarsınız. Trakya mutfağının lezzeti başkadır, Orta Anadolu mutfağının lezzeti başka. Ve kül- türel dokuları çok farklı bu insanlar arasındaki ortak nok- ta, resmi dil olan Türkçedir. Halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olan Tür- kiye'de, Islamiyet de hiç kuşkusuz birleştirici bir faktör- dür. Ancak günümüz Müslüman dünyasına baktığımız zaman, Islamiyet'in birleştirici olma konusunda pek de bir işlevinin olmadığını gözlüyoruz. Şeriat hükümlerine göre yönetildiklerini iddia eden devletler bile kanlı- bıçaklı. Türkiye'deki ayrılıkçı ya da bölücü Kürt hareketlerine karşı da yıllardır bu görüşleri savundum. "Elbette kendi dilinizi, kültürünüzü geliştirmeye, yaşamaya hakkınız var" diye yazdım. "Ama bunlan devletten beklemeyin. Radyo kurun, gücünüz yetiyorsa televizyon kurun. Bun- larTürkiye'yizaafadüşürmez,güçlendirir"ded\n\. "Dev- let Kürtçe yayına girişirse, Türkiye'yi oluşturan diğer et- nik gruplar da aynı şeyleri isterler. TRT, 20 dilden yayın yapmak zorunda kalır. Bu, olacak iş değil" diye savun- dum görüşlerimi. Bundan bir süre önce kurulan 'Laz Vakfı'nı da bu dü- şüncelerirnin ışığı altında memnuniyetle karşıladım. Kendi fıkralarını kendileri üreten ve sonra da herkesten çok gülen bu sevimli, zeki ve biraz da takıntılı yurttaşları- mızın, kendi benliklerini arama çabalarına saygı duy- dum. Daha sonra aynı grubun Ogni (sanıyorum 'duy' de- mekmiş), adında bir dergi çıkardıklarını öğrendim. Der- giyi arattım ve buldum. Dizgisi-baskısı pek iç açıcı değil- di. Ama "İlk sayıdır, düzelir" diye düşündüm. "Bir grup Laz arkadaş. dilimizi, kültürümüzü yaşatmak ve geliştir- mek; tarihimizin gerçeklehni ortaya çıkartmak için bir araya geldik" diyorlardı. Ve dergideki yazılarda sürekli olarak vurgulanan husus, bu hareketlerinin 'ayrılıkçı ve bölücü' bir niteliği olmadığı, salt kültürel amaçları oldu- ğuydu. Ne güzel... Derken derginin mahkeme kararıyla toplatıldığını okudum gazetede. Dergiyi yeniden bir gözden geçirdim. Bana kalırsa hiçbir toplatma sebebi yok. Hangi savcı ne bulmuş ve hangi yargıç buna katılmış anlayamadım. Za- ten öğrendiğime göre toplatma kararı da birkaç mahke- me dofaştıktansdnraalınabilmiş. Yargı kararlan hafckın- da körtuşmayı ve yazmayı ilke kararım olarak pek sev- mem, ama kimi yargıçlarımız da yasalan biraz zorluyor- lar gibime geliyor. Bu memlekette yaşayan her vatandaşın kendi anadi- liyle konuşmaya, yazmaya; kendi kültürünü geliştirme- ye çabalamaya hakkı oiması gerekir. Elbette ortak resmi dil olan Türkçeye karşı çıkmaksızın. Ama kimileri devekuşları gibi kafalarını kuma göm- meye devam ediyorlar. Geçenlerde bir yazımda "De- mokrat olamayanlar, bari akıllı olsunlar" diye önermiş- tim. Bu önerimi yinelemek istiyorum. Bir ara akılsız bir yönetim Kürtçe kasetleri yasaklayınca, Kürtçe kasetler elaltından yüz binler satmaya başlamıştı. Şimdi serbest. Ama eskisinin yarısı kadar satmıyor. Acaba cehennemin yolları gerçekten iyiniyettaşlany- la mı yapılmış? Gazeteciler Cemiyeti Meslek Divanı • tSTANBUL (AA)- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Meslek Divanı. basın yayın organlannın yayınlannda. meslek ilkelerine ve özellikle kişilik haklanna özen gösterme konusunda daha dikkatli olunması konusunda görüş bırüğıne vardı. Cemiyetten yapılan yazıh açıklamaya göre, Cemiyetin tüzüğüne göre 40 yışını aşmış ve meslek kıdemi 15 yılı doldurmuş üyelerden oluşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Meslek Divaru toplantısında, özellikle son günlerde basın ve televizyon kuruluşlan arasında geçen sert tartışmalar görüşüldü. Toplantıda. bu tartışmalann doğal tartışma sınınru aştığı, meslek kurallanna aykın düştüğü ve basmm kamuoyunda saygın görünümüne gölge düşürecek duruma geldigi konusunda görüşbirliği sağlandı. Toplantıda aynca. meslek ilkelerini gözetmek üzere bir "Basın Senatosu" oluşturulması amacıyla cemiyet tüzüğünde gerekli değişikliklerin yapılması düşüncesi benimsendi. Aaköğretimde kayıt yenileme • ANKARA (AA) - Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat ve İşletme fakülteleri ile Açıköğretim Fakültesi'nde kayıt yenileme işlemleri pazartesi günü başlayacak. Açıköğretim Fakültesi'nden alınan bilgiye göre iktisat ve işletme fakülteleri ile Açıöğretim Fakültesi'nin sosyal bilimler ve ev idaresi önbsans programlanna kayıtlı öğrencilerin kayıt yenileme işlemleri, 14 araükta sona erecek. Kayıt yenileme işlemleri, 21 yerleşim merkezi ve Lefkoşa'da yapılacak. İstanbul'daki öğrencilerin kayıt yenileme işlemleri Bakırköy ve Erenköydeki Açıköğretim fakültesi bürolannda, Beşiktaş bürosuna kayıtlı öğrencilerin kayıt yenilemelcri ise İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Maçka'da bulunan işletme fakültesindeki açıköğretim merkezinde gerçekleştirilecek. Kalp merkezine Ersekin adı verildi • tSTANBUL (AA)- Geçirdiği kalp rahatsudığı sonucu geçtiğimiz ay yaşamıru yitiren Prof. Dr. Siyami Ersek'in adı, düzenlenen bir törenle Haydarpaşa Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi'ne verildi. Törende konuşan Hastane Başhekimi Dr. Mürşit Koryak, kalp cerrahisinin Türkiye'deki önderi Siyami Ersek'in adını, kurucusu olduğu hastane ile bütünleştirmeyi amaçladıklannı söyledi. Koryak, "Hizmetleri, geride bıraktığı eserleri ve yetiştirdiği hekimlerle mesleğe damgasını vuran ve unutulmaz kişilerin en güzel örneklerinden biri olan hocamıza, hastane ve sağlık mensuplan olarak şükran borcumuzu ödemeye çalışıyoruz" dedi. Prof. Dizer toprağa verildi • İSTANBUL(AA)- Boğazıçi Cnıversitesi KandiUi Rasathanesi ve Deprem Araşürmalan Enstitüsüeski Müdürü Prof. Dr. Muammer Dizer, İstanbul'da toprağa verildi. Prof. Dizer için ilk olarak, 44 yıl süreyie hizmet verdiği Kandilü Rasathanesindebirtörendüzenlendi. Prof. Dizer'incenazesi daha sonra Kuleli Camii'ne götürüldü ve burada kılınan ikindi namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa _ verildi. Cenaze törenine, Başbakan eski Yardıması SHP İzmir Milletvekili Erdal İnönü'nün yanı sıra çeşitli üniversitelerden bilim adamlan. rasathane çahşanlan ve öğrenciler de katıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear