17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16KASIM1993SAU 12 DIZIYAZI Baptistler arasında başka bölünmeler de mevcuttur. Bu akımlann hcpsi köktencidir. Başka köktenci eğilimler de ABD'deki dinler mozayiğinde ortaya çıkar. Temelde Baptist ge- leneğe bağlı olan köktenci diğer akımlar arasın- da John Nebon Darbv harekeü. Brethrenler, İsa'nın Kilisesi'ni saymak olanakhdır. İçlerinde en bağnaa Church of Christ (İsa'nın Kilese'- si)dir. Köktenci akımlar için önemli olan Hıris- tiyan "dhatör". Hıristiyanlığı yaymak uğruna yapılacak mücadelede şiddete de yer veren bu köktenci akımlar bir tür nasyonalizm içine de ' girmişlerdir. Zenci ve Yahudi düşmanhğı ya- pan bu köktenci akımlar nasyonal-sosyalist çiz- giye kaymaktadırlar. 'Lobiei' dinsel akımlar P olitik yaşam içinde köktenci akımlann lobicilik faaliyeti önemli boyutlara ulaşmıştır. Buna göre evren iyi-kötü ikileminin sürtüşme Kasyonal-sosyalist çizgiye değin varan siyah ve Yahudi düşmanlığı; Baptistler arasında süregelen bölünmelerden türeyen köktenci inançlann temel bağnazlık göstergesidir ve yayılmak uğruna mücadelenin her yolunu "mübah" saymaktadır. TARhSflRBİK DbiBIVE A M EaRİ 7 sa, aramızdadır. O, yaşıyor' aldatmacasının ardma gizlenen Polisyanistlere göre Tann'nın iki oğlu vardır: Şeytan ve İsa! Önce Şeytan yeryüzüne gelmiş ve kötülükJerini yaymaya koyulmuştur. Bunlan önlemek için Tann, "kurtancı" oğlu Isa'yı da yeryüzüne yollar ve iyi-kötü çatışması böyle başlar. Huistiyaııeilıat: Irkçıhğm dinselkıhfı Köktenciakımlann en önemliözelliği "lobicı'olmalarukr. Bu lobicilik, dünün sömürge Amerikası'nda olduğunca, günümüz ABD 'sinde de etkindir. Köktencileringörüşleribağnazhğa olduğu kadarşiddete de dayalıdır... ve çekişmesi ile süriip gitmektedir. Şeytan tüm gücüyle bu dünyadadır. İsa da şeytanı engellemek için ınsanlar arasında dolaşmakladır. Başka bir anlatımla "İsa aramızdadır, o yaşı- yor". İyi-kötü, aydmhk-karanlık ikilem- lcri tek tannlı dinlerden önce de in- sanbğı uzun süre etkilemiştı. Zerdüşt dini, onun bir kolu olan Mazdeüm ve Hıristiyanlık-Mazdeizm sentezı olan Manikheizm yüzyıllar boyunca varlığını sürdürmüştü. (Bu kavramlar için bknz. CEM DERGİSİ, sayı 21, 22,23,1993). Hıristiyanlıkta iyi-kötü ikilemi An- takya'da IV. yy'da ortaya çıkan polis- yanizmle önemli bir boyuta ulaşmışür. Polisyanizme göre Tann'nın iki oğlu vardır. Bunlardan şeytan yer yüzüne gelmiş ve kötülükleri yaymıştır. Onun üzerine Tann ikinci oğlu İsa'yı evTene göndermiş ve kötülüklerle mücadele etmesi için görevlendirmiştir. Adventist aile bu eğilimin uzantıa olarak karşımıza çıkar. XIX. yüzyılda WiUiam Miller - adlı bir düşünür ABD'de eski eğilime yeni bir görü- nüm kazandırmıştır. MiUenmafizm denilen bu doktrine göre dünyanın belli bir ömrü vardır ve hesaplanabil- mesi mümkündür. Miller. İncil'e dayanarak kendine göre bir hesap yapmıştır. Bu hesaba göre iyi-kötü çatışması 22 Ekim 1844 tarihinde kaosa dönüşecek ve kıyamet kopacaktır. Bu tarihte kıyamet kopmamıştır ama Miller'in göriişü değişik alt ay- nmlara bölünmüştür. Hesaplamanm yanlış yapıldığı. ama özde Miller'in haklı olduğu savıyla yeni akımlar gündeme gelmiştir. Yüz binlerce mü- ridin bağlı olduğu yeni Millennia- lizm'e göre dünyanın sonu 2000 yılıdır. Aydınlar ve özgürlük A BD'de liberal aile üç alt ayınm ıçındedir: Ünteryanuın (birleş- tiriciler), (Jnhersaller (evrensel- ciler) ve Enfideüzm (sadık olmayan- lar). Alt ayınmlar içinde en önemlisi Üniteryanizm'dir. Üniteryanizm, üçlemi (baba-oğul- kutsal riıh) reddederek, soyut bir Tann anlayışı içinde birleşmeyi ön- görmektedir. İsa'nın ilahiliğı yadsmır. bir peygamber olarak algılanmasının gerekliliği vurgulanır. Cehennem yok- tur. herkes kurtuluşa ve esenliğe ula- şacaktır. Enfıdelizm. insan merkezli bir felsefeye inanarak Tann merkezli tüm inanışlan reddeder. Amerikan iç- savaşında dinin bağnaz yorumlannm savaş üzerindeki olumsuz etkilerini gören aydı- nlar, kara Avrupası'nın akılcı, liberaL özgür- lükçü eğilimlerini ABD'ye getirmek istemişler ve Kalvenci doktrine karşı çıkmışlardır. Böyle- likle hümanist, sekülarist, laik ve liberal eğilim- ler bağnaz sosyal yapı içinde şok yaratır. Hırisüyanlığın tüm köktenci geleneklerini yı- kan Üniteryan düşünceler. bağnaz Eski Ahit toplumunda reaksiyon doğurur. Üzerinde kı- yametlerin koptuğu Teslis'in (üçlem) mantıksız bulunması, insana kanşmayan Tann anlayışı geleneksel inanç sahiplerini altüst etmişti. Ken- di yazgısmı kendi çizen insan tanımını köktenci hiçbir dinsel eğilim kabul edemez, içine sindire- mez. Kara Avrupası'nın rasyonalizmi bilim dışı açıklama şemalannı kabul etmemektedir. Oysa Anglo-Sakson pragmatizmi yarar olgusundan yol aldığından. insana mutluluk veren her şeyi A ' • J\L merikan Iç Savaşı, bir anlamda Amerikalılann gözlerini körelten bağnazlıktan kurtulmalanmn da başlangıadır. Çünkü savaşta yobaz yorumlann olumsuzluğundan yılanlar, Calvin'e karşı çıkmaya ve kara Avrupası'nın akılcı ve özgürlükçü akımlanna sanlmaya başlarlar. A -*T- merikan insanı, öteden beri gizil güçlere. inanagelmiştir. Kurtancüan; İsa ile Meryem Ana'dır. Ama; kurtancılara karşı Şeytan ve kötülüklerde vardır. Böyle doğmuştur "bağdaşımcT eğilimler... tann'nın saatçi ustası titizliğiyle yarattığı dünyanın yönetimini insana bıraktığını düşünür bağdaşımcılar... u Meryem ile İsa, Hıristiyan inançlaruun çoğunda iyflikle doğnduğun simgesidir ama her an her yerde olamazlar! Amerika'da ırkçüığı, dinsel kdıfa sokmadaki en tehlikeli kuruluş, kuşkusuz Ku Klux Klan'dır. Siyahlarm yok edilmesi gerektiği inancındaki ırkçı örgüt, yanan haçlan ve kukuleta altuıa gizledikleri kimlikleriyte tanınır. yararlı sayıp irrasyonel açıklama şemalanna ağırUk tammaktadır. Mutluluk neredeyse doğ- nı oradadır. İnsanlareğer kendilerini mistik, ir- rasyonel, yazgıcı bir din ve felsefe içine bırakmı- şlarsa bırakın bu böyle devam etsin. Salt doğru Üçlemin hatalan olsa olsa Tann katında vardır, beşer hakikate ulaşamaz. O zaten günahkârdır, avunarak bir nebze mutlu olur. mak üzeredir. Oysa ABD'de Hıristiyanlık için- de üniterian kilise aydınbk ufuklan sergilemek- tedir. uAydın, safsata dinlemez A ydın kafalann bu tür bir safsataya prim vennesi kuşkusuz beklenemez. Tann'ya ulaşmanın akıl ve bilgiyle söz konusu olabileceği temasına din felsefelennde seyrek de olsa rastlanmaktadır. İslam âleminde böyle bir yaklaşımı akılcı mutezile. İbni Rüşt, Farabi gibi düşünürler ve akımlar gündeme getirmişti. Ne yazık ki bugün ilerici ve liberal Fslam unutul- niterian eğilimi tarihsel olarak Leonardo da Vinci'ye dayandıranlar var. Ancak 1532 yıhnda Miquel Şerveto (Servetus) adlı bir İspanyol din bilgini "Üçtemin Hatalan" adlı kitabıyla Hıristiyan inançtaki baba-oğul- kutsal ruh üçleminin yanhşlığını ortaya koya- rak bu akımı başlatmıştır. Protestan ve Kato- lıklerce lanetlenen Servetus yakılarak öldürül- müştür. Calvin yakılarak değil de boynu vuru- larak öldürülmesinın gerektiğini savunarak Protestanlığın nasıl bir ilericilik (!) içinde oldu- ğunu göstermiştir. Üniterian eğilim tarih bo- yunca John Locke, Milton, Nevvton gibi deist (Tann'nın varlığını kabul edip dinlere fazk itibar etmemek) düşünürlerce sa- vunulmuş ve XVIII.-XIX. yüzyıllarda ABD'de George de Bonneville, Hosea Ballou adlı kişilerce kurumsal- laşünlmıştır. ABD'nin kuruculanndan VVashington, Jefferson ve Madison'ın şair ve yazarlardan Emerson, Thomas Paine, ütopist sosyalist Robert Owen'in Üniterian düşünceye yakın olduğu bi- linmektedir. Hoşgörii ve sabır niterian felsefeye göre Tann, bir saat imalatçısı gibi evreni ya- ratmıştır. Ancak saati işletme ve kurmayı insana bırakmıştır. Din. akıl ve ahlaktır. Özgürlük ve in- san haklanna saygı aklın ve ahlakın ge- reğidir. Bağnazbğın kol gezdiği Ameri- ka'da Unitenanlar Amerikan Ulusal Liberal İttifakı adı altında bir dernek kurarak etkili bir düşünsel mücadele or- tamına girmişlerdir. Unitenanlar pazar günleri, dığerleri- nin kiliselere gittiği saatlerde herkese açık olan bir toplantı yerinde bir araya gelmekte; din. felsefe, kültür, sanat, ede- biyat, bilim. müzik vs.'ye ilişkin konuş- malar yapmakta; özgürlükçü düşünce- nin erdemini ortaya koymaktadırlar. Bağnaz. yazgıa, biçimci dinsel yaklaşı- mlann mantıksızlığı anlatılmakta, her türlü inanç temel abnmaktadır. Onlar için tüm peygamberler ahlak ve erdemi savunmakla kutsal ilham içerisindedir- ler. Ancak beden olarak hiçbirinin kut- sallığı yoktur. Hz. Muhamnıed'i de peygamber ola- rak kabul eden Uniterianlar olduğu gibi ahlakı ve doğruluğu savunan herkesin kutsal ilham içinde bulunduğunu söyle- yenler de var. Hatta ve hatta Uniteri- anlara ikircikli bilinemezciler de katı- lmaktadır. Hoşgörii ve sabırla yol alan özgürlükçü, bberal Uniterianlar, ahlak ve akb rehber aldıklanndan hiçbir za- man bizde olduğu gibi yobazbkla müca- delede kızgınhklara ve duygusal tepkile- re yer vermemektedirler. Bu eğüimler değişik din felsefelerini Hıristiyanhk ağırhkb olmak üzere bağ- daşürmaya cahşmışlardır. ABD'de ger- çek aydın kesim dışındaki insanlann ko- laybkla mithoslara, doğa üstü güçlere inandığını çeşitli yerlerde vurgulamaya çabştık. Hıristiyanlık "immanan" bir yapıya sahiptir; manevi ve maddi dünya iç içedir. Hz. İsa ve Meryem Ana sık sık bu dünyaya müdahale edebilir. Mistik güçlerin zaman zaman maddi ve somut dünyayı yönlendirmesi, zorunlu olarak insan beyninde rasyonahte ile irrasyo- nali bağdaştırma gereğini doğurmuştur. Bilimsel olarak acıklayamacağı şeylenn irrasyonel acıklamalan olmabdır. Ne- denini bilmediğj birtakım gizil güçler maddi yaşama kanşmakta, bizleri yönetmekte- dir. Gizil güçlerin mutlaka iyiden, doğrudan, güzelden yana olması gerekmez. Yani her za- man için isa ve Meryem yoktur; Şeytan ve kö- tülük de insan ruhunu yönlendirebib'r. Bir yan- dan Tann ve İsa'nın kudretine inanmak. öte yandan kötülüklerin varlığını kabul etmek bağ- daşıma eğilimlerin doğumuna yol açmıştır. Öte yandan Musevilik, Hıristiyanhk, Müslü- manlık, Hinduizm, Brahmanizmin bulunduğu Yeni Kıta'da dinler arası bir bağdaşım da zo- runluydu. İşte pagan-paien (Çok Tannlık). ani- mist (tüm varhklann canb ruh sahibi obnası), Musevi, Hıristiyan. Okültist (gizemcilik. gizil güçlere inanma) bağdaşımlar böylelikle Hıristi- yan ağırbkb olmak üzere ABD'de yayılmıştır. Yorın:iscı;carmılıtan junerlka'ya tLAN T.C. BOZOVA İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İSTİHKAK tDDtASININ İLANEN TEBLİĞİ DosyaNo: 1992/88 Yukanda dosya numarası yanlı icra takibi borçlusu A. Rıza Halipoğlu'nun adresınde bulunamadığından Yasın Koyuncu, Emi- ne Hatipoğlu, Nadire Ezer, Müyesser Sülejinanoğlu, Saime Nıme- toğlu vekih Av Veli Tuğluk tarafından verilen 06.07.1993 tarihli is- tihkak talebine ilişkin dıİekçesının ilanen tebhğıne talep üzerine karar verilmişur. Bu ıübarla ılçemiz Yığınak köyû Şıhsat mezrası hudutlanndaki 69 nolu parselin üzerinde bulunan fıstık mahsulünc ilişkin yukanda kimlikleri yanlı şahıslann vekili Av. Veli Tuğluk tarafından ibraz edi- len 6.7.1993 tarihli isühkak iddiasına ılışkın diyeceklerinizi bizzat veya bir vekille dosyamıza büdırmenız için kanunı 3 günlük süreye ilaveten İS gün ılavesi ile 18 günde açıkça bildirmenız, aksi takdirde istihkak ıddıasını kabul etmiş sayılacağmıza karar verileoeği ilanen tebliğohınur.03.11.1993 Basın: 52517 tLAN BAKIRKÖY 5.SULHHUKLK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1993/756, Karar No: 1993/896 Davacı Şahbender Güney tarafından ikame olunan vasi tayini da- vasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, Davanın kabulü ile Artvın iü, Şavşat ilçesı, Cintdüzü köyü, cilt: 009/02, sayfa: 03, kütük sıra no: 60ta nüfusa kayıtlı ve halen İstan- bul, Bahçelievler. Yenibosna, Yıldınm Beyaat Cad. Beydaş Sk. No: 1/11'de ikamet eden davacı çocuklan Şahpender ve Asifer oğlu 8.2.1949 doğumlu îsmet Güney, Şahpender ve Asifer oğlu 12.4.1959 doğumlu Necdet Güney, Şahpender ve Asifer oğlu 6.3 1963 d'lu So- ner Güney ve Şahpender ve Asifer oğlu 9.12.1967 d'lu Tamer Gü- ney "in hacır altına alınmalanna ve kendilerine aynı yer ve hanede nüfusa kayıtlı keza aynı yerde mukim öz kardeşleri Şahpender ve Asi- fer kıa 1950 doğumlu Zinifer Güney'ın M.K.'nun 355. maddesi gere- ğince vasi olarak nasb ve tayinıne, 2.11.1993 tarihinde karar verilmış- tir. llan olunur. 12.11.1993 Basın: II727 tLAN BOLU ASLÎYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN DosyaNo: 1992/344 Esas Davaa Oyak Sigorta AŞ vekili Av. tsa Kjvrak. mahkememizde: Kasko sigonahsı Gülhan Turizm Seyahat ve Taş. Hizm. Ltd. Şti'ne ait 34 CMF 06 plakalı otobüsün 4.3.1990 tanhinde kanşüğı trafık | j kazası nedeniyleSabnBoran'ınmalikj.bulunduğu41 AN431 plakalı vasıtanın sürücüsünun kusuru nedeniyle müvekkılı şirketin sigorta poliçesi ile sorumluluk gereği 2.554.125 TL'yi hak sahibine ödediğinı. bu zarar miktannın rücuan ödenmesi için davalıya ihbarda bulun- duklannı, buna rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek 2.554.125 TL'nin davalıdan rücuan tahsıli için tazminat davası açmıştır. İzmir-Körfez Atalar Ardı, tnönü Cad. No: 2'de ikamet etüği bildi- rilen davalı Sabn Boran'a, dava dilekçesınin ve duruşma gününün teblığı için çıkarulan tebligat iade edilmiştir. Zabıtaca da adresi tesph edilememış olduğundan duruşmanın 24.12.1993 günü saat 10.55'te olduğu. mahkemeve bizzat gebp ya da bir avukatla kendisini temsil ettirmediği takdirde davanın yokluğunda neticelendirileceğı dava di- lekçesı yerine ilanen tebliğ olunur. Basın: 52504 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Yazgûtü'nön Anlattıklan-. Nurettin Sözen bir konuşmamızda şöyle demişti: - Ergun Göknel haberi, 20 gün gazetelerde kalmış. Niçin yazılmadı da, Yazgülü Aldoğan, "Nokta" dergisi- ne genel yayın yönetmeni olduğu hafta yazıldı? Basın mensupları bunu kurcalamadı, yayımlamayanlar da açıklamalı. - Yirmi gün tutuluyor haber demek? - Yirmi günden daha fazla belki, bir ay belki. Ergun Göknelin eski karısı (Nurdan Göknel) dolaşıp bütün bü- yük gazeteleri, dergileri, anlatıyor. Bantlar veriyor; ama yazılmıyor bunlar! Gazetelerin eline haber geldiği halde neden yazmı- yorlar? Bu bana çok ilginç geliyor. - Hele dursun bakalım, zamanı var, o zaman yayım- larız!diyorlar,bunada "timing "diyorlar, "zamanlama!" Belli ki, Ergun Göknel olayı da "zamanlanmak" isten- miş yüksek baskılı basınımızca. Olay "Nokta'da patla- yınca, Hürriyet atlamış hemen haberin üstüne. Ben en iyisi, Yazgülü Aldogan'la konuşayım, bakayım o ne an- latacak? Yazgülü Aldoğan, tanıdığım en dürüst gazete- cilerden biri. Gözünü budaktan, sözünü dudaktan sakın- mayan türünden Sadık Aldoğan'ın yeğeni benim bildi- ğim, soyadı oradan geliyor. Yazgülü, "Günayd/n"dan ayrılıp, "Nokta"ya geçmişti, sonra oradan da ayrıldı. Te- lefon açtım, konuşuyoruz, sordum: - Nerdesin? - Evdeyim! - Niye evdesin? Kendini evde hapis mi ettin? - Yooo, hayır, hayır. Bir süredir bir yerlerde sesim çıkmıyor, onu kastediyorsunuz herhalde. Çalışmıyo- rum. Enson "Nokta"öan ayrıldım, işte... - Ne güzeldı, okuyorduk orada da. Niye ayrıldın? - Sağolun! Patronlar çok tatsızdı orada Mustafa Bey. Hem işi bilmiyorlar, hem çok karışıyorlar. - "Şunuyaz", "bunu yazma'ya değin mi? - Evet, evet! - Peki, bir şey soracağım, bu İSKİ" olayını, ilk sen ortaya attın! - Evet! - Fakat o zamana değin Nurdan Göknel, gazetelere gitmiş, büyükgazeteleryazmamışlar, onun nedenini bi- liyor musun? - Valla, SHP Kurultayı'nı bekliyorlarmış galiba. - Ne olacak onda? - E işte, daha batıracaklardı (SHP'yi) benim tabii bun- lar aklıma gelmedi, ben "Nokta"ya başladığım zaman haberteri karıştırıyordum, temmuzda başladım, haber duruyordu, yazılmış orada bekliyordu. Inceledim, ya- yımlanabilir ml yayımlanamaz mı diye; bir eski il başka- nı vardı, abuk sabuk şeyler söylüyordu, onları bıraktik, onun dışında kadının söylediği her şeyi koyduk olduğu gibi. Eski il başkanının söyledikleri, mesnetsiz iddiaydı, oysa kadının söyledikleri isimlerle, şunlarla. bunlarla... Şeyi vardı. - Kadının büyük gazetelere gittiğini nereden biliyor herkes? - Kadın kendi söylemiş, "kimse ilgilenmiyor" diye. - Sana da söyledi mi? - Ben kendisiyle konuşmadım. Ben, yapılmış, hazır- lanmış, bekliyordu, koymamışlar. - Haa, anladım! - Yani, "Nokta'dadakonmamış.Nokta'dakiniErgun Bey engellemiş, kendi ifadesine göre. Ben Nokta'nın başına geldikten sonra, Ergun Bey büyük bir heyecanla günlerce beni aradı. Bçn de anladım tabii, haber için arı- yor, o tabii, tebrik için arıyor gibi göründü, çıkmadım te- lef onları na... - Bunları yazabilir miyim? - Tabii yazabilirsiniz. Ben basını eleştirmek istiyo- rum o yüzden. Ben bir yerde belediye başkanına "gü- nah keçisi" diyorum. - Nurettin Bey'e? - Hı.. hı.. Yani, Nurettin Bey, garibim, bu ülkede en haksız suç- lanan adamlardan biri... Allah Allah! - Zaten, Ergun da şeyi söyledi, yani dedikleri çıkıyor, ona sinirleniyorum; yayımlandıktan sonra beni ziyarete geldi, dedi ki: "Sen biliyorum aslında, Nurettin Sözen yaptırdı, benim seçimimi önlemek için: ama bu iş öyle bir dönecek ki, kendisini vuracak!'' - Nurettin Sözen neyi önleyecekti? Yani seçime mi girecekti Ergun Göknel? - "Ben seçime gireceğim diye'' ded i,' 'Belediye baş- kanlığına oynuyorum diye ekarte etmek istedi Nurettin Bey!" öyle dedi. - Oysa, size Nurettin Bey'den bir şey gelmedi! - Yok canım, ne gelsin? Adamın galiba haberi var- mış yalnız, fakat "8en yalnız söylentiyle hiçbir şey yapa- mam, varsa elinizde haber, yayımlarsınız!" demiş. Ve zaten "Nokta"da çıktktan iki gün sonra da önce soruş- turma actırdı, sonra da "Güvenimi kaybettim" diye gö- revden aldı... - Peki, sen ne yapıyorsun? Ne yapacaksın onu bana söyle. - Şimdi Mustafa Beyciğim, ben de kendi kendime, hatta dedim ki. açsam da şu Mustafa Ekmekçi ye dert yansam, geçen yıl elinden plaket aldım, "En başarılı kö- şe yazarı" diye. Üç yıldır ödül alıyorum. Şimdi işsizim, Türkçesi bu! Ekonomideki, "kötü para iyi parayı kovar" kuralı, ba- sında da geçerli mi ne? Kötü gazeteci, iyi gazeteciyi kovuyor. BULMACA SOLDANSAĞA: J 23 1/ Almanya'da Nazi dö- neminin gizli polis örgü- tü. 2/Aza... İnceyapılı. 3/ Bir ya da iki milimlik pli... Bir soru sözü. 4/ Iran'ın plaka işareti... Es- 4 ki dilde dul kadmlar. 5/ g Yansıma. yankı. 6/ Mıs- ra... Telli çalgılarda telleri 6 yüksekçe tutan tahta köprücük. 7/ Terbiyesiz kimse... Bir meyve... "Hayır" anlamında kul- lamlan söz. 8/ Hatay ilin- de bir ırmak... Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad. 9/ Gemi- nin, zinciri toplayıp demirini kal- dırmaya haar bulunması... Tele- fon sözü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Halk dilinde "batı" yönüne ve- rilen ad. 2/ Binek hayvanlannın sırtına konulan oturmalık... Pay- lama, azarlama. 3/ Baş... tbrahim Balaban'ın yazı ve şiirlerini içeren yapıtı... Bir riota. 4/ İtalya'da bir kent. 5/ Tıp dilinde idrar salgısının azalmasına verilen ad. 6/ Geminin saatteki hızını anlamak için kullanılan aygıt. 7/ Müs- tahkem yer... Bir çeşit börülce... Norveçb kâşif Thor Heyer- dahl'ın, eski Mısırlılar'ın Amerika'ya gittiğini kanıtlamak için papirüsten yaptığı ve ikinci seferinde başanya ulaştığı teknenin adı. 8/ Bır adın ya da sözcüğün baş harfi. 9/ Mehil... Japon mü- ziğine özgü telli bir çalgı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear