22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Imtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı özgen Acar #06061 # Görsel Yönetmen' An' Acar # Düzenleme: tbrahim Yıldız Ankara Temsılasi Mustafa Balbay •HaberMudürü. Doğan Akın AtatürkBul- Müessese Müdürir Erol Erkut •Koordinatör Yayın Koordınatöru. Hikmet Çeunkaya •Genel « D ı ş Haberler: Ergun Balcı « İ ş - Ekonomi. Dinç Tayanç vanNo:125,Kat: 4, Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020(7 Hat).Telex. 42344, Fax: Ahmet Kotıfean • Muhasebe Bükat Yener Yayın Danışmanı. Orhan Erinç •Yazuşlen Mu- • Yurt Haberlen: MehmetSaraç «Makaleler: Sami Karaö- (4)4195027 •IzmırTemsılasi Serdar Kızık, H ZıyaBlv 1352S2'3Tel4411220 »tdare HüseyinGürer »tşletme önderÇeik dürleri:AydınEngûı,CeJalBaşlangıç(Sorumlu)« ren »Spor: Abdülkadir Yuceonan •Düzeltme. Abdıülah î e |fT x: ^359, fax. 4419117 » A d a n a ^ »Bılgı-İşlem Nail IMI «Bılgısayar Sıstem: HaberMerkgoMüdünr ipekÇah^u- Yancı S ' N o : ' K a t : '• T e l : 352255O-3522601-3522492,Telex: 62155, Fax. 3522570 MfrrötÇfer •Reklara RduIşrtma» YtymbyınveBftsan: YenjGünHaber Ajans.BaanveYayıncüıkA Ş. TûrkocagıCad 39 41 Cagaioglu34334Îst.PK:24«lstanbulTel:(0712)5120505(20hal)Telex 22246,Fax (0 212)5138595 1 KASIM 1993 İmsak 5 01 Güneş: 6 27 Öğle 11 53 İkındı 14.41 Akşanr 17 08 Yatsıl8 29 Sinemanınen özgünyönetmenlerindenbiri, belkide birincisiFedericoFelüniöldü Kt ühfir Serrisi- Feüini'sız sinema 'öksüz'; görkemli, şaşırtıcı, çarpıa, bü- yüleyıci görüntülerden, inanıhnaz yüzlerden, grotesk kışılıklerden, 'coş- kıdu, barok ve üshıpçu bir anlatnndan' yoksun kaldı. Tüm filmlennde kendi- sıni anlatan ûnlü yönetmenın Roma'- sı, çocukluk günlen, sokaklan, fahişe- leri, sirki, palyaçolan, Rimini'si, in memeli kadınlan, gergedanlan, filleri, gemıleri, genelevieri, sokak insanlan ve nefret ettığı, eleştırdığı (papazlar, dinsel eğıtim, burjuva ahlakı, feminıst- ler, Kazanova geçınen erkekler) o ga- rip, düşsel, gızemlı, benzersiz dünyası- nda evrensellığe ulaşıyordu. Fellinı 'aaunsıyor'. yaşadığı her şeyi sinema- laştırmak. çocukluğunu, kışiliğıni, nostaljilenni, düşlerinı, amlannı bızle- re anlatabilmek içın düşgücünde yeni- den icat ediyor, bıze yaşamın gızlerini, zenginliklenni sinemanın şiiriylc sunu- yordu. Yaşamı kolaylaştıran bir merakla ama tümüyle sonımsuz bir bıçimde, biraz daha ciddi ve bıraz daha bağımlı bir tavn hep bir gûn sonraya erteleye- rek yaşadı. 'On yedi yaşuıdao beri' fazla değış- tiği kanısında değildı. Hiçbir genel fik- ri yoktu ve böyle olduğu için 'kendinı çok daha iyi hıssediyordu'."Yaşiandı- kça, anlamaya, yani gerçekle olan bağmu rasyonalize etmeye hiç ihti- yacm ohnadığını daha iyi anuyornm. Hiç bir şekilde bu evred bir dnzene sok- maya çaljşmıyonım. SöyteyebOeceğbn çok az şeyi de, eğer söylemek istersem, yaparken çok egtendigiııı fflmlerimde söyhryonım." Her fîlminın başında, zamanının en büyük bölümünü çalışma masasında geçirir, tıabire kıç ve meme çiziktirir- di'. Bu, fılmine başlama, karalamalar arasında onu çözme bıçımıydi. Tıpkı bir labirentten çıktşı sağiayan ipuçûn Feüiııi, önceki gûn smana oyuncusu eşı Giulietta Masina ile 50. evlflik vıldönümünü kutlayacaktı. 'TathHayat' sonaei(b\ smemaöksüz kakt Felüni, yaşam boyu katkılanndan dolayı aJdığı Onıır Oscarı' töremnde, Marcello Mastroianri ve Sophia Loren ile. Bır fihn yaratıası olabilmek için ka- rikatünstbği terketmışti "Hayal gücü- nü harekete geciren, bana dunya ve ha- yana ilgiü daha büyülü bir baluş açsı kazandıran y a da her hahlkarda varoloş biçimiıne daha iyi uyan her şeye inan- maya açığını." Siyasete tiimfiyle kayıtsızdı 'Yanm Romalıydı.' Bır iıomo poHti- cus' hıç değildı Hıç bır zaman da ol- mamıştı. Sıyaset ve spora karşı tümüy- le kayıtsız, tepkısız. kıpırtısızdı "Eğer trene binip dünyayı dolaşıyor olsam, sohbet imkanlanm sıfıra iner." Bu ılgısızlığıyle hıç de övünmüyor- du;"Befiu çocuksu ve sorumsuz bir tu- tum ama, yalnızca beni Ogflendiren şey- lerie, adını ko>- mak gerekirse fihn çevirmeyle uğraşarak, kaçtığı tehlike ilegırgırgeçivo- rum." Tavnnın belki de bır tik' oidugunu, büyümeyı yad- sıma anlamına geldiğıni, kıs- men de faşizm döneminde ye- tişmış olması olgusu tarafı- ndan bebrlendi- ğıni, bu yüzden kendi iradesiyle siyasete do- laysız bıçimde kaülmayı bıl- meyişinden kaynak- landığını da ka- bul ediyordu. Bir de yıllar yıb, siyasetin 'bü- yükler' için ol- duğunu. tanh kitaplannda bebrtildıği gıbı, ülkenin kaderirun, in- sanbğın geleceğinin düşünen baylar tarafından oluşturulduğuna inanıyor- du. Okula ilk başladığı yıllarla ilgili hiç- bir anı kalmamıştı akbnda. Rahibeler okulunda hizmet gören ve zaman za- man onu kucaklayarak 'ilk şkJdetli cin- sel beyecanı' tattıran küçük kız dı- şında Lise yıllannı, ortaokulu ve ilko- kulu u Amarcord n da anlatmışü. Bu fihnde sınıfta çok şey öğrenmese bile, çok eğlendiği açıkça görülüyordu. Bel- b bır mızah, bır kankatür tadı, insan- lara ıroni ile bakış tarzı ve dayanışma duygusu 'galiba' okulda oluşmuştu Amerikablann birkaç kez Dante'- nin 'tlahi Komedya'sını fılmleştirme önensi, çekici gelse de, o 'bir sanat ese- ri, yalnız >e tek bir ifadeden, kendi öz ifadeanden doğar'görüşüyle bir ko- nuyu başka bır bağlamda ele almayı canavarca, sacma ve aptalca buluyor, genellikle sinema ıçın yazılmış özgün konulara yönehneyı yeğhyordu. Çün- kü "sineınanın edebiyata ihtiyacı' yok- tu. Gerçekleşmemış bütün projelen ıçınde "Mastorna"yı esefle anımsıyor- du. Sık sık "anılann sinemacısı" olarak tanımlanmış olmasına karşın, çocuk- luğundan ona genye çok az şey kalmıştı. u Sinemanm bir sirk, cambaz- hane, detilerie dolu bir gemide yapdan yokuhık seriheni ve yanusanur oidu- gunu sık sık yıneleyen Felbnı, günler- den bir gün, bır sırki seyretmek içın baba evıni terketmiştı. Az çok gizernb. çözümlenemez rastlantılar meydana gelmeye başlamışü. Bir tür yüceltıa yansıma Tıpkı "1 aowns"da (Palyaçolar) anlattığı gıbı bır çocuk sır- kıydi bu. "Taşrada, ailesinin yanı- nda, faşizm ile birlikte, okul- da, kilisede, Amerikan sine- masında, yazm kumsakla, ma- yohı küçük Al- man kızlannm arasında yaşa- yan küçük bir çocuğun neler düşünebilmesi- ni istiyorsunuz? BeOi başh pek bir anım yok te sonunda bun- lann hepsini yaptığnn film- lere koydum. Bu anılarvnı seyirdlerin önüne döktük- ten sonra ka- famdan sflip attun; artık gerçekten ol- muş oianla benkn uydurduklanmı birbi- rinden ayıramıyorum. Gerçek anılaria zemindeki perdeJer, plastikten deniz birbirine kanşıyor. Ve Rimini'deki ilk gençiik yıHarmun kişih'kleri, fümlerin senaryotannm yeniden ortaya çıkışı <*- rasmda, onlan temsil eden oyuncular ve fjgûranlar tarafından gerilere itilmiş gi- bfler. O döneme ait anılanmın bulundu- ğu depoyu boşahtmı. Bana biraz zaman tanıyn, size yenilerini uydurayun." ilk gençbk yıllanndan kalan en güç- lü anılar. 'büyük ölçüde doğal olaylara bağb ve teatral tipli'ydı." Ben hep deü- cesine bunlann seyirdsi olmak ister- dim, hatta bu olaylan tahrik etmeye ka- dar götürürdüm işi. Öyle sanıyonım ki, şeyleri fantastik biçimde yorumlama, bir başka acıdan görme hususunda, bep befli bir eğflimira oldu. Seyir içgüdüsü beni hep tahrik ediyordu." Yaptığı fîlmlen bır kez daha görmü- yordu Peki onlarla nasıl bir ilişki sür- durüyordu? " Hep aynı filmi çevirdi- ğim izJenimini taşıyonım. FUmlerimle aramdaki ilişki, film geUştikçe yavaş yavaş kurulan. gelişen ve giderek son bulan bir ilişkidır. kendini tekrarlayan ve hepsi için aynı olan bir ilişkidir. Film tümüyle bitince beüi bir soğumuşhık duygusuyla bir kenara atanm. Fitmle- Film yapma isteğinde, fikirlerinde. heyesanında 'bir tükenme, bir azalma' hıs'setmiyordu. Bu duygulara, her za- man olduğu gibi geçmişte olduğu öl- çüde. daha genç olduğu yıllardakı ka- dar sahıp oidugunu düşünüyordu.' En büyük kusunı', bır programaya, çab- şmasını planlayacak binne sahip ol- mamaktı" Bana şunlan söyleyecek biri obaydı, ne iyi olurdu:'Tamam an- Eğer böyle birini bulsaydım, zerre ka- ki, meslekten oyuncu ounayan birini dar tükenmedigim kantsında ola- seçmişsem, tecrübe eksikh'ğı, beni ra- caktun. Daha sonra da yalnız kendim hatsız etmez. Bana göre. oyuncu ile için, çok eğlenceli bir mastürbasyon çakışması gereken kişiliktir. Perdede yapma, bu derecede özel bir sinema görülür görülmez, her şeyi kendiliğin- yapoıa olanağuıa kavuşmak isterdim. den dik getiren yüzler ararun..." Birisi geh'p Monte Krısto'yu ya da ge- Masumıyet.. Onu hep heyecan- çen yüzyıün başka bir popüler öykûsü- landınyordu." Masum biri karşısında nü çekmeye beni zorlasaydı, sevindm- sflahı hemen bırakır >e kendimi ağır bi- den parendede atardım."Oyuncusunu çimde yargüanm. Çocuklar, hayvan- örkemli, şaşırtıa, büyüleyici görüntüler, inaınlmaz yuzler, grotesk kişilikler, coşkulu, barok ve üslupçu bir anlatım, Roma,Rimini, çocukluk günleri, sokaklar, fahişeler, sirkler, iri memeli kadınlar, gergedanlar, fıller, gemiler, genelevler ve daha bir sürü aynntı, kısacası Fellini, artık yalnızca beyazperdede yaşayacak... 'Intervista'nın çekimJerinde görülen Fellim, fihn yönetirkenki sabrma karşın, evde bir kahve suyunun tsmmasını bekkyemeyecek denli sabırsıznus. rimden hiçbirini sinema saloniannda seyTetmedim. Bir çeşit utangaçhknr bu. birisinin onaylamadığı şeyleri görmek istememesi gibi . Fflmlerim bana ne uzak ne yakındır, onlar benimledir..." "Sinema", onun için" hayatı anlat- manın, Tann ile yanşmanın kutsal bir biçimi"ydı "Başka hiçbir meslek, tanıdığımız, bikliğmiz dünyaya bu ka- dar beozeyen fakat aynı zamanda bil- mediğinıiz, tanunadığımız dünyalan yaratmaya imkan vermez." ladm, ahnuş yaşını aştın ama hala kuk- lalannk oynuyorsun. Bunlarta ben flgi- teneceğim. Sen ne yapmak istiyorsun? Üç Silahşörlen mf? Ne dunıyorsun, hadi git çek Üç Süahşörler*\. Esraren- giz Ada'yı mı? Bütün Edgar Aflan Poe'- yu mu? ChandJer'in öykülerini mi? Hani senin şu Mastorm'ya ne oMu? Hala çekmeye niyetin var mı onu?"İşte böyle; hiç de zengin olmak heveande dcğilim. Çahşmamı örgütleyecek birisi- nin y anı sıra, aylık ncret bana yeter. 'hep kışiliklere bağb olarak'seçiyordu. Eğer onu bulamazsa. karaktere bu ın- san tipıne tıpatıp uyan yüze sahıp bın- ni tercih ederdi. Eserlenni hep oynat- mak ıstedıği oyuncularla birlikte ya- ratmıştı. "Oyunculanma karşı ber za- man duymuş oMuğunı hayranhğa, sem- patiye, suçortakbğı duygulanna karşın bir fılmimde bir kişiÜği yorumlamak üzere birini sececeğim zaman, kelimeye genellikle atfedüen anlamda, oyun- cunun yeteneği beni çekmez. O kadar lar, bazı köpeklerin bize yönelttikleri baluşlar. Temiz yürekli kişilerin dilek- lerinde vakalamayı arasıra başardığım aşın alçakgönüUülük de beni rahatsız eder. Ve tabii. guzellik bana heyecan verir, uzayı adeta bir başka ışıkla süs- leyen, büyüleyici güzelliği olan kadı- nlann bakışlan...Ve ifade. Bir sayfada ya da bir taModa bir duyguyu, sonsuza kadar sürecek olan bir duyguyu tespit etmeyi başarmış bir yazar, bir ressam beni çok heyecanlandınr." Kafasında küçük bır 'çalar saatı' olan ünlü yönetmen, ev işlennde son derece becenksiz ve sabırsızdı Yönet- menhk "bır derviş sabn' gerektırmesi- ne, bellı bir ışıklandırmayı araştınrken saatlerinı, hatta bütün bır öğleden sonrasını harcamasma karşın, 'kahve suyunun ısınması ıçın bır kaç dakıka' beklemeye gelınce. buna kesınlıkle ta- hammül edemıyordu' Tren ıstasyonlannı, Matisse'ı. hava- alanlannı, nzotto"yu, meşelen, Rossi- ni'yı ,gülü. Marx kardeşieri, kaplanı, beklenen kişınin çok güzel bır kadın oidugunu hayal ederek bir randevuyu beklemeyı, Toto'yu, bir yerde ohna- mayı. Pîero defla Francesca'yı. güzel bir kadının sahıp olduğu her şeyi, Ho- mer'ı, Joan Blondel'lı. koz hclvalı don- durmayı. kıran, bısiklet selesı üzenn- dekı kocaman, güzel kıçlan. treni ve trende yenen yıyecek sepeüm, Aristo'- yu, kokeri ve genellikle bütün köpek- leri, ıslak toprağın kokusunu, kesılmiş ot ve kopartılmış defne kokusunu, ser- vıleri, kış denizinı. az konuşan kışilen, James Bond'u. 'one step'ı, boş yerleri, kımsenın olmadığı lokantalan, yoklu- ğu ıçınde kımsenin olmadığı kıliselen, sessızhğı, Ostia'yı. çan seslenru, pazar öğleden sonra tek başına Orbıno'da olmayı, bazilikayı, Bologna'yı, Vene- dik'i. Dkkensı. Kafka'yı. Londra'yı, metroyu, otobüse bınmeyi. yüksek ya- taklan. Viyana'yı (hiç gitmemiş ol- mamasma rağmen) uyanıp yenıden uykuya dalmayı. Faber No 2 kurşun kalenilennı, programın eklerinı. aa çi- kolatayı, sırlan, şafağı. geceyi esprile- n. Wimpy'i, Laurel De Hardy'yı, Tur- ner'ı, Leda Gloria'yı ve aynı zamanda Greta Garbo'yu, tıyatrolardakı hız- metçı kızlan ve dansözlen 'çok sevi- yordu.' 'Yüzlerimiz, hayatın yüzleri' Gerçeği çarpıtmıy or. onu temsil edi- yordu. Onu temsil ederken, 'ifadeden oluşan bır kategonye başvuruyordu.'- "tfade. öyküye, aniatıya ait olan denge- yi araştınrken tasfiy e eder. seçer. ayınr ve yeniden düzenler. İfade. küçük bir görüş açısına, küçük bir duyguya baş- kalannı, yani halkı katma zorunluluğu- dur. O andan itibaren ifade her zaman için bir çarpıtma olarak yorumlanabi- lir. Belki gerçekten de öyledir. Çünkü ifade, süzüunüş, gösteriminde yeniden düzenlenınjs gerçekliktir. Şiirde, en do- ğal resünde, müzikte gerçek çar- pıülmıştır... Bazen bana sonıyoriar "aman Tanrun. bütün tipleri nereden buhıyorsunuz' diye. Bu tipleri bir yerde bulmuyonım, çünkü bunları aramı- yomm ki...Bütün safliğım içinde görü- yorum onlan. İnsan etrafına ya da ayna- ya bir bakınca, gülünç, ruhaf, tüyler ür- pertki. biçimsiz, bıyık altında gülen kafalarla çevrili oİduğumı görüyor. Yüzferimiz, hayatın yûzleri..." (AFA Yayınlan'ndan çıkan Giovan- m Grazzıni'nin "Fellinı Felliniyı An- latıyor"adlı kitaptan derlenmıştir./ Anılar ve fantezilerle yaratılan filmlerKültür Seryisi - Federico Fellini, 20 ocak 1920'de Rimini'de doğdu. Ilkokul eğitimini rahibelerin yönettıği bir yaüh okulda gördü. On yaşında evden kaçıp bir sirke katıldı. ÇocukJuk ve ilk gençliğı ilerde en büyük ılham kaynağı olacak taşrada geçirdi. Liseden sonra Floran- sa'ya taşınarak üniversıteye kayıtyaptırdı, ama derslere ginnek yerine bir mizah dergisine yaa yaap karikatür çizmeyi yeğledi. 1939'da Ro- ma'ya giderek senaryo çalışmalanna katılmaya başladı ve radyo ıçın skeçler yazdı. lkinci Dün- ya Savaşı sırasında bir tiyatro grubu ile bütün Italya'yı dolaştı. 1943'de aktris Giulietta Masi- na ile evlendi. Roberto Rosselini ile "Roma Açtk Şehir" ve "Paisa"nın senaryolan üzerinde birlikte çalı- şma şansını yakaladı. tlk filmi "Varyete Işık- lan"nı 1950'de Lattuada ile ortaklaşa yönetti. 1952'de cevirdiği "Beyaz Şeyh" tek başına yö- nettiği ilk film oldu. 1953 yılında çevirdiği otobiyografık "Aylaklar" fılmiyle ise ilk çıkışıru yaptı. Bu filmin ardında 1954'te hem kendıne büyük bir ün geüren hem de eşi Masina'yı bir yıldız yapan "La Strada" (Sonsuz Sokaklar) fil- mini çekti. Bu fılmle 1954 Venedik Fılm Festi- vali'nde Gümüş Ayı'nın sahıbı oldu. 1957"de çevirdiği "Cabiria Geceleri" ile gelen başannın ardmdan artık büyük bütçelı filmler çekebıle- cek kadar ünlenmışü. 1960 yıbnda çevirdiği ilk büyük bütçeb fılmı "La Doİce Vita"(Tatb Ha- yat) tüm dünyada büyük bır olay yarattı. İtalyan burjuvazısini konu alan" Tath Ha- yat" yüzünden kilisenın tepkisini çeken Felbru bu fümdeki gazeteci tıplemesiyle dünya dilleri- ne yeni bir sözcük de kazandırdı: "Paparaza". 1%3'de çevirdiği "Sekiz Buçuk" meslek ya- şamının ve özefiılde otobiyografık filmlennin zirvesini oluşturdu. "Tatlı Hayat" ve" Sekiz Buçuk" filmleriyle Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'ye de- ğer görülen Fellini 1954'te "La Strada". 1957- de" Cabiria Geceleri" 1963'de "Sekiz Buçuk" ve 1974'te "Amarcord" ile dört kez Yabancı Fibn Oscar'ı kazandı ve geçen yıl ömür boyu başanlan ıçın bir Oscar'a daha değer bulundu. 1987'de "Tatb Hayat"tan bu yana çalıştığı Ci- necıtta Stüdyolan Fellini'nin 50. yıldönümü ar- mağanı olarak belgesel niteliğindekı "Intervis- ta" (Görüşme) fılmını gerçekleştirdi. Fellini anılaria ve fantezilerin iç içe yaratmış, kilise ve \Tiklü özgün bır sinema dılı yaratmış, kilise ve burjuva eleştirisının yani sıra filrnlerinde bir maskelı balodaymışçasına geçen binlerce ilgjnç tiplemeyle de ün sabnıştı. Fellinı'nin yarattığı si- nema dili "FeUiruvari" sıfatıyla sinema bteratü- ründe yerinın aldı. Ünlü yönetmen geçen mart ayında' bütün eseri için' beşinci Oscar ödülünü alırken "Eleştirmenler Fellinivari diye bir sıfat yarattılar. Ne anlama geküğini bümiyorum, ama berhalde bundan onur duymam gerekiyor" demışti. Fellini son olarak ölümle mücadele eden bır yönetmeni konu alacak bir fılm çekme- yı planladığını açıklamışü. FtLMLERİ: 1950 Luci del Varieta - Varyete Işıklan (ortak yönetim) 1952 Lo Sceıcco Bıanco- Beyaz Şeyh 1953 IVitelloni-Aylaklar L'amore in Citta- Kentte Aşk 1954 La Strada - Sonsuz Sokaklar 1955II Bidone - Kalpazanlar Çetesi 1957 La Notti di Cabiria - Cabiria'nın Gece- leri 1960 La Dolce Vita - Tatb Hayat 1962 Boccaccio 70 1963 Otto e Mezzo - Sekiz Buçuk 1965 Giulietta degb Spinti- Ruhlann Giuliet- ta'sı 1968 Tre Passi nel Debrio - Olağanüstü Ö>- küler 1969 Block Notes di un Registia- Bir Yönet- menin Not Deften(TV), Satyricon 1970 I Clovvns - Soytanlar 1972RomaAçıkŞehır 1973 Amarcord 1976II Casonova di Federico Fellini - Federi- co Fellini'nin Kazanovası 1978 Prova d'Orchestra - Orkestra Provası 1980 La Citta delle Donne - Kadınlar Kentı 1983 E la Nave Va- Ve Gemi Gidiyor 1985 Gınger e Fred - Ginger ve Fred 1987 Intervısta - Görüşme 1989 La Voce deUa Luna - Ay'ın Sesi SİNANOBA KONUTLÂRI'NIN S A T I Ş I S Ü R Ü Y O R 10 yı la kadar vadeli. aylık %4 TL veya 5 yıla kadar vadelı dövıze endeksli %1.25 $, %1.50 DM faiz oranlı Emlak Bankası projelerine özgü "Yuva Kredılerı'nden yararlanarak yenı yuvanıza kavuşun. Satış fiyatının %25'inı peşınat olarak ya- tırın, ödeyeceğinız taksıtlerin miktarını siz belirleyin. EMLAK BANKASI DAHA KARLISI YOK BİLGİ İÇİN: (212) 276 58 34 - (312) 426 04 06 - (232) 336 07 54
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear