22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 EKİM1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA -) EKONOMI 11 ŞİRKETLERDEN HABERLER • VAKIF LEAStNG 1993 yıhnın ilk 9 ayhk net kânnı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 135 arttırarak 63.9 milyara ulaştırdı. BDEMPA PAZAR- LAMAAŞ h > getirdiği yeni üriin "Astrid"in tanıtımını yapü. • GOSSARTstrestch elbiseler ve süveterlerte giyilmek üzere özel şişirme teknolojisiyle ürettiği sutyenler475 bin liradan satışa çıkanlıyor. •ESCORT COMPUTER geçen yıl piyasaya sürdüğü 486 tabanh bilgisayar modeli olan"486DX2-66" serisinden sonra, şimdi de "Escort Pentium"u tüketiciye sunuyor. ş ş & s ş BIBM X -S3.SF5. Karma — — — — r — Bilgisayar Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi'ni, sabit disk ve diğer bilgi depolama ürünleri için dağıtıcı olarak belirledi. •BOEESGFtRMASI Türk Hava Yollan'nın 60'ıncı yıldönümü dolayısıyla Amerikalı işadamlan ve büyük seyahat acenteleri yöneticileri için New York'ta bir resepsiyon düzenje_ • IAA ULUSLAR- ARASI REKLAMCILIK Demeği Mövenpick Otel'de 3 kasım tarihinde " 1993 Cannes Reklam Festivali'nin ardından" konulu basın toplantısı dÜ2enliyor. • AFEKS"3'üncü Uluslararası îmalat Makineleri, Mekanik Alet ve Donatımlan Fuan"nı 2-6 kasım tarihleri arasında Mefidiyeköy FM Fuar Merkezi'nde düzenliyor. •RIFLE 1991yılma göre1992 yılında saüşlannı adet bazında yüzde 113, TL bazında ise yüzde 340 arttırdı. 1993 yıhnınilkaltıaybk döneminde üretim adetlerini 1992'ye oranla iki misli yükseltti. •UTELL EVTERNATIONAL,The Marmara İstanbul Oteli'nde yılbk Avrupa Konferansı'nı düzenledi. Konferansta " 1994 yıh satış ve pazarlama programı" ûzerinde duruldu. • CHR ULUSLARARASI FUARCILIK ve Ticaret AŞ Dûnya Ticaret Merkezi'nde "Uluslararası Takım Tezgahlan ve Yüksek Teknoloji Fuan"nın ikincisini 10-14 kasım tarihleri arasında düzenliyor. BRAY StGORTA 1993 yıhnın ilk sekizayında yüzde 125'lik artış sağlayarak prim üretimini 338.4 milyarliraya yükseltti. • BAŞER COLGATE deterjan ve camaşır suyunu birarayagetirerek haarladığı yeni ürünü "Axion Ev"i piyasaya sürüyor. • REPRO'nun müşteri portföyleri arasına Başak Sigorta da girdi. BEMEK . y sekizayında 131 milyar liralık prim üretirni gerçekleştirdi. •GÜNEŞHAYAT Sigorta acenteler toplantısıra Antalya ICemer'deki Clup Salima'da gerçekleştirdi. •ANADOLU HAYAT Sigoıta îzmir'in önemli sotaklannı sanatla bütünleştjrmek amacıyla dizenlenen gecenin sp^nsorluğunu üstlendi. •DEMtRERKABLO 10 mlyon dolarlık yeni ystınmıylahalen 30 milyon dolarolanihracat pw>tansiyelini 50 milyon delara çıkartmayı tatdefliyor. •3ÜNEŞ SİGORTA Otaca'da bulunanSan V i k turisdk tesislerini 2 0 milyar liralık teminatla t i mriskJerekarşı Sügortaladı. Yasal düzenleme olmadığı için trilyonluk piyasada kanunsuz uygulamalar yaygınlaşıyor Emlak mafyası kol geziyor BÜLENT KIZANLIK Kastelü'nin gelişinden tedirgin olan em- lak piyasasında asbnda uzun süredir maf- yayı aratmayacak kununsuzluklann kol gezdiği belirtiliyor. Emlakçıhk sektörünü temsil eden kuruluşlar. milyarhk mülkle- rin alışverişine konu olan piyasada, hiçbir yasal düzenleme olmaması nedeniyle, teh- dit, hile ve kaba kuvveti yöntem olarak benimseyen kişi ve kuruluşlann da rahat- ça at oynattığını savunuyorlar. ÖzeÜikle Istanbul'un Anadolu yakasın- da yoğunlaşan olaylar nedeniyle bu bölge- deki bazı emlakçılar mesleği bırakmayı bile düşündüklerini söylüyorlar. İstan- bul'un Avrupa yakasında daha çok Tak- sim-Osmanbey bölgesinde para alıp sata- rak tefecilik yapan baa kışilenn, geçen yıl emniyet gûçlerince bu olaylann üzerine gi- dilmesi ûzerine şehrin karşı yakasına geçe- rek burada emlak komisyonculuğu gö- rûntûsü altında aynı işleri sürdürdükleri öne sürûlüyor. Ancak iddialann daha da ürkütücû olan boyutu, baa emJak kuru- luşlannın da mafyavari yöntemlerle çahşı- yor olması. Isimlerinin yayımlanmaması- nı isteyen emlakçılar duyduklan, gördük- leri ve bildikleri olaylan şöyle sıralıyorlar: Dönen dolaplar # Eznlak mafyası bulunduğu bölgedeki mülklerin, mal sahibince ya da kendileri dışındaki bir emlak bürosunca pazarlan- masını kabul etmiyor. Anahtan kendilerine verilmeyen boş binaların kilidini değiştire- rek pazarlamayı tekeUerine ahvorlar. • Mülkün sahibıne ya da onun pa- zarlama görevi verdiği emlak bürosuna kendi adamlannı müşteri gibı yollayarak sözkonusu gayrimenkulün koşullannı öğ- reniyor ve pazarlamasını üstlenıyorlar. # Kendilerine karşı direnen gayrimen- kul sahiplerine kaba kuvvet uyguluyor ya da mülke zarar veriyoriar. • Bu şekilde ele geçirdikleri mülkler için gazetelere ilan vererek neredeyse yan fıyatını duyuruyorlar. Bu fıyata kanarak gelen yüzlerce müşteriye aynı gayrimen- kulü gösterip kapora topluyorlar. 600-700 milyon liralık bir daire için herkesten 50 •Emlak komisyonculannın çalışma koşullannı düzenleyen yasa taslaklan bir türlü Meclis gûndemine gelemezken bu piyasaya kolayca giren bazı kişi ve kuruluşlann tefecilik, tehdit, hile ve kaba kuvvete kadar her türlü mafyavari yöntemlerle milyarlar vurduklan ileri sürûlüyor. milyonun altına düşmeyen kaporalar is- teyerek, sahibi kılığına girmiş kendi adamlanyla sahte telefon görüşmeleri yaptırarak sözde anlaşmalar yapünyor- lar. Kapora aldıklan kişilere de makbuz verip "Sahibi yurtdışına gidiyor. 1 ay son- ra dönünce tapuda işlemi yaparız" şeklin- de gerekçeler ileri sürüyorlar. Onlarca, yüzlerce kişiden toplanan milyarlarca lira kaporayı ışleterek vurgun vuruyorlar. • Karariaştınlan tarihten 1 gfin sonra bile gelen müşterileri "Kaporanu yandı" biçiminde geri çevirirlerken zamanında ge- ienlere "Sahibi haberimiz olmadan baş- kasına satmış" diyerek kuliandıklan ka- poraları hiçbir faiz ödemeden iade ediyor- lar. Bazı müşterilere ise "Şu an kasada para yok" denilerek kaporanın iadesi için daha sonraya gün verüiyor. Bu yöntemleri kullanan emlak bürola- nnın büyük bölümünün orada çalışan ele- manlar ya da hizmetliler adına kayıth ol- duklan kaydedibyor. Işin gerçek sahipleri de resmi kayıtlarda gözükmedikleri için yapılan işlerdesorumluluktan kurtuluyor. Bu işi son derece profesyonelce yapan em- lak ofıslerinin girişlenne gizli kameralar yerieştirerek gelen müşterileri önceden de- ğerlendirdikleri de belirtiliyor. Müşterinin dış görûnüşünden "kolay aldatılabilir ol- madığı" anlaşıldığında, bu gibilerin gazete reklamlanndaki ucuz fıyath emlaklann satıldığı söylenerek geri çevrildiği de yine iddialar arasında. tstanbul Emlak Komisyonculan Der- neği (İEKD) Başkanı Sabri Ateş, bu der- neğin eski başkaru ve İTO Meslek Komi- tesi üyesi Ceyhan Uras ile Birleşmış Em- lakçılar AŞ Acenteler Koordinatörü Fatih Çetin, çeşitli kişi ve kuruluşlar hakkında kendilerinin de bu tür duyumlar aldı- klanru söylediler. Ancak ilgilililer, "emlak komisyonculuğu" ile ilgili Türkiye'de bir mevzuat bulunmadığı için ellerinden bir şey gelmediğjni de eklediler. Emlak komısyonculan ile ilgili mevzua- tı düzenleyen Bankalar Kanunu'nun 2 maddesi dışında hiçbir yasa maddesi bu- lunmadığı ve söz konusu bu maddelerde de "tellallık" terimi kullanılarak komisyo- na hak kazanmak için yazıh bir akdın var- Uğı koşulunun getirildiği belirtiliyor. Em- lak komisyonculuğunu düzenlemek amaayla ANAP İstanbul Milletvekili Or- hafl Ergüder'in yanı sıra Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nce hazırlanmış ve son- radan değişikliğe uğramış 2 ayn yasa tas- lağının bulunduğu biliniyor. Sektör, sade- ce güvene dayah olarak çalışan geleneksel yapının yerine, bu mesleği yerine geüre- ceklerde >r üksek6ğrenım koşulunun aran- ması, maddi teminat zorunluluğu getiril- mesi ve oda biçiminde örgütlenmeye gidil- mesi gibı temel beklentileri taşıyor. Politikacılar yanaşmıyor Muhasabea ve mali müşavirlerle güm- rük komisyonculanna getirilen yasal dü- zenlemeler konusunda emlak komisyon- culan için gecikildiğini vurgulayan tEKD Başkanı Sabn Ateş. bu alandaki yasa tek- liflerinin bir türlü Meclis'te gündeme geti- rilmediğini söyledı. Ankara'daki demek başkanının Tapu Kadastro Genel Mü- dürlüğü'nün bağlı bulunduğu Devlet Ba- kanı Mehmet Batallı'ya konuyu götürdü- ğünde. "I lükümetin ne kadar devam edece- ği, benim bu görevde ne kadar kalacağım beili değil. Onun için böyle bir yasal çalış- ma için zamanlamayı uvgun görmüyonım'" yanıtıyla karşıla^tığını söyledı. fstanbul Milletvekili Bedrettin Dalan'ın da verdiği sözleri unutup bu konuda hiçbir girişimde bulunmadığıru söyleyen Sabn Ateş, Istan- bul'da Maliye'ye kayitlı 100 bin emlakçı bulunduğunu ilen sürerek bunlardan an- cak 2 bin 300'ünün demeğe kayıtü oldu- ğunu belirtti. Birleşmiş Emlakçılar AŞ Acentalar Ko- ordinatörü Fatih Çetin de mevzuat boşlu- ğundan her önüne gelenın bir masa bir te- lefonla bu işe soyunduğunu belirterek sek- törü söyle tanımladı: "Öy le bir alışveriş düşünün ki, alan sata- na. satan alana, her ikisi de komisyoncuya, komisyoncu da her ikisine gihenmiyor. fşte emlak piyasasında işier böyle yüriiyor" MAASTRICHT ZtRVESÎ A\rupa Merkez Baııkası'm Almanyaâldı CEM SEY BRÜKSEL- Avrupa Topluluğu üyesi ül- kelerin liderleri, Maastricht Anlaşması'nın topluluğun önündekı tek çıkar yol oldğunu vurgulayıp önümüzdeki dönemde anlaşma- nın nasıl uygulanacağmı tartıştı. ATnin Brüksel'de yapılan zirve toplantısında Ma- astricht Anlaşmasfmn tüm maddeleri teyid edildi ve ilgili bakanlar konseylerine gerekli çalışmalann yapılması talimatının verilmesi kararlaşünldi. Uye ülkeler arasında bu zir- venin en tartışmab sonınu olan Avrupa Para EnstitüsiTnün yerinin ise Frankfurt olmasına karar verildi. Topluluk liderleri, ortak bir dış politıka ve savunma politikası oluşturubnası ile uluslararası sorunlan, birlikte yedikleri öğle yemeği sırasında ele alarak, Rusya ile ilişki- ler, Bosna'ya insani yardım, Ortadoğu ve Güney Afrika konulannda ortak tavır sap- tadılar. Zirvenin tamamlanmasından sonra Topluluk Dönem Başkanı ve Belçika Baş- bakanı Luc Dehaene ile AT Komisyon Baş- kanı Jacques Delors, yaptıklan basın top- lantısında, Bosna'ya insani yardımlann sürdürüleceğini açıkladılar. ancak tarafla- nn bir an önce ateşi keserek yeniden görüş- me masasına dönmeleri çağnsmda bulun- dular. Aynca. ATnin Rusya'da 12 aralıkta yapılacak seçımlere gözlemci gönderme ka- ranna vardılar. 12'lerin olağanüstü zirvesinin en zor so- runu olarak görülen ve bu toplantıda çözül- mesi beldenmeyen bir sorunda ise uzun süren görüşmeler sonunda bir anlaşmaya vanldı. Ileride Avrupa Merkez Bankası'na dönüşmesi öngörülen ve Maastricht Anlaş- ması'na göre 1 Ocak 1994 tarihinde kurul- ması gereken Avrupa Para Enstitüsü'nün Almanya'nın Frankfurt kentinde olması kararfaşUnldı. Satsuma dışsatınu sonmlu başhuh İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Hafta içinde kesim çalışmalanna başlanan satsumanın dışsaumında kriz yaşanıyor. pışsatımalar, Yunanistan ve İspanya'dan önce piyasaya girmekJe saglanan a vantajm karayolu taşımacılığında gecikmeler ve mabyet arüşlan yüzünden kaybolduğunu belirtıyorlar. Dışsatımalar bu nedenlerle Çeşme Ro-Ro iskelesinin devreye sokulmasını istiyorlar. Satsumada yeni dönem sancılı başladı. Dışsatımalar, Türkiye'nin tek avantajının satsumayı rakip ülkeler İspanya ve Yunanıstan'dan önce piyasaya çıkarması olduğunu belirterek," Ancak her geçen yıl daha geç kalınıyor ve risk de artıyor" dediler. Ege'de satsuma alanlan gjderek darabrken dışsatım da bazı güçlüklerle karşı karşıya. Birçok üretia girdilerdeki sürekli artış nedeniy le üretimden vazgeçip tanm alanlannı konut kooperatiflerine şatarken üretim de giderek düşüyor. Izmir ve yöresinde beş yıl önce 2 milyonu aşkın satsuma ağacı bu- lunduğu. bugün bu rakamın 1 milyon 214 bin olduğu bildirildi. Ege Yaş Sebze ve Meyve Mamulleri Ihracatçı Birliği yetkilileri satsumada geçen hafta başlanan kesim çalışmalannın yoğun biçımde sürdüğünü belirterek şu bilgileri verdiler: '"Dışsatımda zaman çok önemli, İspanya >e Yunanistan'dan önce piyasaya girmek zonındayız. Voksa satsuma ihracatından sağlanacak gelir her yıl düşer. Kaldı ki naktiye gibi çok önemli bir sorun karşunızda. Bunu çözmek gerekiyor."# Yetkililer, geçen yıl Izmir ve yöresinden 77 bin 429 ton ürün alındığını bu yıl da üretimin aynı düzeyde gerçekleşmesinın beklendiğini vurgulayarak. "Geçen yıl 57 bin 578 ton satsuma ihraç edilerek 24 milyon dolar döviz sağlandı. Bu yıhn satsuma ihracatıy la ilgili rakam vermek için henüz erken" diye konuştular. Ege Yaş Meyye-Sebze İhracatçılan Birliği Yönetim Kurulu Başkaru İzzet Ürüncfi .uluslararası pazarlarda rekabeti sağlamak için dünya fıyatlanru yakalamanın ve zamanında teslimin öneminedikkati çekerken taşımacılıkta çağdaş cizginin yakalanması gereklılığine dikkatleri çekti. İNİİŞÇİNİN EVRENINDEN Şt?KRA]NKETENCİ Dupum Vahim, Ama Umutsuz Değil Cumhuriyet'in 70. yılını, cumuhuriyetin, demokrasi- nin, laikliğin tartışıldığı bir ortamda soruniar yumağı içinde kutluyoruz. Süper güçler Ortadoğu haritasını ye- niden düzenleme sevdasında. Insan haklarının çiğnenmediği, her tür ayrırncılığın kalktığı, yerel demokrasinin işletildiği, gerçek demok- rasiye ulaşmayı bırakınız, 12 Eylül'ün getirdiği yasakçı düzenden kurtulmayı başarabilmiş değiliz. Laikliği çiğneyen pek çok uygulama yanında, şeriat taraftarları yaşamın her alanında hızla güç kazanıyor. Ekonomide, kapitülasyonları çağrıştıran borçlar bata- ğında, uluslararası para kuruluşlarının IMF, Dünya Ban- kası recetelerinin doğrultusunda çalışanların ücretleri aşağı çekilirken, toplu işçi çıkarmaları, özelleştirme uy- gulanıyor. Haksız kazanç, rant gelirleri büyük ölçülerde artarken, çalışan kitleler yoksullaşıyor, değer yargıları yıkılıyor. Cumhuriyetin 70. yılında bu tabloya bakıp çok mu umutsuz olacağız? "Durum vahim, ama umutsuz değil" Yıllar önce, '1969da' 1. Meclis'ten hayatta kalan 13 milletvekili ile bir yazı dizisi için görüşmüştüm. ismet Inönü, Celal Bayar, köyünde yaşayan Abdülgani Ensa- ri'nin de aralarında olduğu, I. Meclis üyelerinin bölük börçük anılarının en çarpıcı odağı, toplumun davranış çelişkilerinin analiziydi. Osmanlı Imparatorluğu'nun çö- küş yıllarında her tür moral değerini yitirmiş, savaş yılgını, umutsuz toplum, önce "direnelim" diyenlere karşı çıkıyor. Aydınlarmandacılıkla, Amerikan, Ingilizçı- karlarını, tezferini savunarak var olmaya çalışıyor. Halk direnmek isteyenlere ateş açıyor. Derken Anadolu'nun parcalanması yaşama geçirilmeye çalışılıyor. Acı ger- çek insanların yüzüne çarptığında, her tür moral değeri- ni yitirmiş, çökmüş toplum birden değişiyor. Mustafa Kemal'in peşinde, kurtuluş destanı yazılıyor. Yetmiyor, Atatürk'ün öncülüğünde, yaratılan büyük moral değer- lerle, devrimler gerçekleştiriliyor. Dine dayalı impara- torluktan, padişahlıktan, şeriat düzeninden, halka dayalı ulus devlete, cumhuriyete, laik düzene geçiliyor. Bugün dünya bir cihan savaşından geçmedi. Ancak Doğu Bloku'nda yaşanan parçalanmanın ardından, eski dünya savaşlarından bedeli ve boyutları çok daha ağır olan bir iç savaşlar, bölgesel savaşlar süreci yaşanıyor. Halen savaşın olduğu ülke sayısının 9O'ı bulduğu, uluslararası barış ve Kızılhaç örgütlerinin kayıtlan ile ortaya çıkıyor. Dünya bir kan gölü halinde. Her yerde in- san hakları katlediliyor Bir yandan da korkunç bir açlık, işsizlik, kitlelerin ço- ğunluğu için yoksullaşma yaşanıyor. Oysa çağımız sanayileşme toplumundan, bilgi toplumuna geçiş çağı. Insanlığın bilgi birikimi, gelişen teknoloji, çok daha az emekle, istenen çok daha fazla ürünû'n elde edilmesine olanak tanıyor. Yeni dünya düzeni denilen düzende, teo- rik olarak insanların çalışma ve yaşam koşullarının iyi- leşmesi gerekiyor. Ortada tersine giden bir şeyler var. Tek pazar, çoku- luslu şirket, ekonomide globalleşme derken, ülkeler ırklara ve dinlere göre yeniden parçalanıyor. Sovyetler Birtiği, Yugoslavya düzeyinde programlanmış ekono- mik yapılar çökerken, kazanan, başka ülkelerin çokulus- lu şirketleri oluyor. Az gelişmiş ülkelerde özel sektörün gerçekleştireme- diği, devlet eliyle yaratılmış sanayi özelleştirme rece- teleri ile yok edilırken. bu ülkelerin pazarları da başka gelişmiş ülkelerin çokuluslu şirketlerinin eline geçiyor. Ozgürlük adına, çağa aykırı hortlayan ırkçılık ve dincili- ğin yarattığı iç savaşlar ve çatışmalar. yine başka ülke- lerin çokuluslu şirketlerini, silah tüccarlarını zengin edi- yor. Yeni dünya düzeni, yaşam pratiğinde, en büyükler, en güçlüler için dahadabüyümevezenginleşme, çoğunluk için insan hakları gaspı, ölüm, açlık, yoksulluk, işsizlik gibi hepsi birbirinden kötü, olumsuz anlamlar taşıyor. Uluslararası Çalışma örgütü Genel Kurulu'nun uyarısı, "Doğu Bloku'ndakiparçalanma, 18. Yüzyıl'ın ilkel kapi- talizminin uygulanması, sosyal dampingin gerekçesi ol- mamalı" yyarısı şimdilik pek bir işe yaramıyor. Dünya- daki siyasi partiler, sendikalar, demokratik örgütlenme- ler, teorisyenler, yaşanan hızlı değişim karşısında, in- sanlığın çoğunluğunun acı çekmemesinin çözüm yol- larını bulabilmiş değil. Bugün çağımıza aykırı olarak, aynı toprakları payla- şan insanlar arasında yaşanan ilkel ırkçılık ve dincilik çatışmaları, Karadeniz de birbiri ile ilişkisiz iki Lazın, Güneydoğu da birbırini tanımıyan iki Kürdün İstanbul'- da, sosyal güvenliksiz, Istanbullu olamadan, birbiri ile dayanışması, bir diğeri ile çatışması gibi, bir doğal ve il- kel korunma güdüsü olarak açtklanabilir. Dünyada ve ülkemizde olup biteni yerli yerine oturtup örgütlenmeler içinde sorunlarımıza çözüm üretebildiği- miz ölçüde, sorunların üstesinden gelebileceğiz. Cumhuriyetin 70. yılında, cumhuriyeti, demokrasiyi, la- ikliği, insan haklarını tehdit eden ağır soruniar karşısı- nda 'teslim olma' reçetelerini mi kabul edeceğiz? "Dire- nelim, çözüm ürütelim" diyenlerin mi yolundan yürüye- ceğiz. Birincisinde. yeni dünya düzeni' yutturmacasının arkasında açık pazar olmak var. Bir diğerinde güçbirliği iie kurtuluş gözüküyor. Bir konu Birkonuk Türkiye-ATilişkileri »İı M HALUK CEYHAN (İKV eski genel sekreteri) Türkiye, 1950'lersonlanndayaptığıçokger- çekçi analizler sonunda, kendisi için önemli ka- ran verip, Yunanıstan'ı izleyerek, 31 Temmuz 1959'da AETye katılmak üzere başvurdu. O zamanlarda bir kimlik sorunu olan ve kendini uluslararası alanda kabul etürme çabasındaki AET bu iki ülkenin başvurusunu kıvançla karşıladı, yapılan ekonomik ve poliük incele- meler sonunda her iki ülkenin de tam üyebk yükünü birden üslenemeyeceklerini gördükleri için, her ikisine de Ortakbk Statüsü'nü teklif ettiler. Ankara Anlaşması Yunanistan'ın 9 Temmuz 1961 "de ve Türki- ye'nin de 12 Temmuz 1963'te imzaladıklan. AET ile ortakbk kuran anlaşmalan, ülkelerin topluluğun yardımlan ile desteklenmiş geçiş dönemlerinde aşamalı şekilde. gümrük birbği kurmalannı ve sonra tam üye olmalannı ön- görmüştür. Ankara Anlaşması. bugün artık elde edile- meyecek çok önemli hususlan ihtiva eden mü- kemmel bir anlaşmadır. 1960 başlannın kımbk bunalımı. uluslararası ekonomide yaşanan çok elverişli konjonktür ve Batı Avrupa'mn ekono- mik ve işgücü gereksinimleri göz önüne alına- rak iki yeni ortak üyeye agk elli davranılmış ve bugün hiçbir ülkenin elde edemeyeceği avan- tajlar verilmiştir, öyle ki son yıllarda AT yöne- timi böyle bir anlaşma yapmış obnanın piş- manbğını açıkça belirtmekte ve "gençtik ha- tas" dediği bu anlaşmadan Türkiye'yi vazge- çirmek ve "tam flyeKk" sözü geçmeyen, daha gevşek yeni bir anlaşma yapmaya teşvik etmek için her vesileji kulianmaktadır. - Sonuçta tam üyeliğı öngören ortakbk, gümrük birbği esası üzerine oturtulmuştur, - Taraflar, koşullan ve takvimi 23 Kasım 1970'teimzalanıp 1 Ocak 1973"te yürürlüğe gi- ren Katma Protokol'de bebrlenrniş 22 yılbk sü- rede aşamab şekilde gümrük birliğini kuracak- lardır, - Bazı Türk tanm ürünlerine AT'ye ithabnde avantajlar tanmmaktadır, - Türk işçilerinin, esaslan 1986 yılına kadar saptanacak serbest dolaşımlan sağlanacaktır, - Türkiye'nin gümrük birlığının yüklerinı taşımasma yardıma olmak üzere mali yardı- mda bulunulacaktır. Topluluk. Türkiye ile ilişkılere sıcak baktığı, Türkiye'yi yakın bir süre sonrası için tam üyesi olarak gördüğü 1960'h yıllann son yansı ile 1970'li yıllann ilk yansında bu avantajlan daha da genişletmiştir: - Daha, Katma Protokol yürürlüğe gir- meden, 1 Eylül 1971 *de Türkiye çıkışlı sinai ürünlerden gümrükte alınan her türlü vergi ve resimlerle, her türlü kısıtlamalan tek taraflı olarak kaldırmıştır. - O yıllar için önemli ihraç mallanmız olan tütün, kuru üzüm. kuru ıncır, fındık ile baa meyve ve sebzelere ve babklara, o günler için önemli, miktar kotalan çerçevesinde avantaj- lar tanımış ve - 1 Ocak 198Tden itibaren Türkiye menşeli tanm ürünlerine gümriikleri kaldırmıştır. (AT'nin başka araçlarla saglanan yüksek ko- rumaalığı karşısında bu, önemli avantaj değil- dir.) - Mab yardımlar gene bu ilk on yılda önemb sayılabilecek seviyededir. Ancak sonra hem Topluluğun yüklerinin artması ve hem de 1981 *de tam üye olan Yunanistan'ın yeni yardım yapılmasını engellemesi sonucu 30 yılda Türkiye'ye yapılan mali yardım 735 mil- yon ECU gibi, Topluluğun sadece ticari ibşkisi olan bazı Akdeniz ülkesine yapılan yardımlar- dan bile düşük kalmıştır. - îşcilerin serbest dolaşımı konusu, Batı Av- rupa'da gebşen işsizlik nedeniyle Türkiye'nin bütün zorlamalanna rağmen hiç ele abn- mamıştır. Türkiye ise 1973'te ilk gümrük indirimini yapmış ve 1975'ten iübaren gelişen pobtik, ekonomik ve sosyal sıkıntılan nedeniyle AET- ye karşı yükümlülüklerini yerine getirememiş- tir. AT, kuruluşundan itibaren sağladığı hızlı ekonomik gelişme ile kendisini uluslararası or- tamda kabul ettirmeye başlamış vi birçok ülke AT'ye katılmak ısterken. birçok ülke de avan- tajb ticaret anlaşmalan elde etmek gayreti içine girmışlerdir. ATnin 1970'lerden itibaren bu anlaşmalarla verdiği avantajlar Yunanistan ile Türkiye'ninkileri erozyona uğratmaya baş- lamıştı. Aynca itiban artan AT. ortaklanna arük eski önemi de venniyordu. Bu durumu ilk fark eden Yunanistan. 1975 yıbnda ATye. Roma Antlaşması'mn 237. maddesi uyannca tam üye olmak üzere başvurdu. O yıllarda içte- ki sorunlan ile uğraşan Türkiye bu adımı, bazı AT yöneticilerinin ikazlanna rağmen atamadı ve Türkiyedekı 12 Eylül 1980 darbesi ve Yu- nanistan'ın 1981'de AT'ye tam üye olması so- nucu bu olanağmı kaybetti. 1980 Eylülü'nden sonra Türkiye-AT ilişkilennde verilmiş ticari ve mali haklar devam etü, fakat yenilerinin ve- rilmesine Yunanistan engel olmaya başladı, Türkiye'de AT'nin deraokrasi anlayış ve pren- siplerine aykın durumlar yaratıldığı için siyasi ilişkiler tamamen dondurulup ibşkıler en kötü dönemine girdi. tlişkilerin bu durumundan ya- rarlan Avrupa'daki Türkiye karşıtı odaklar yaptıklan çabşmalarla Türkiye'nin göriintüsü- nü tamamen değiştirerek, Avrupa kamuoyun- da çok olumsuz durum yarattılar. Biz ise, her zaman olduğu gibi, bozulmuş olan görüntü- müzü düzeltecek, gerçek bizi tanıtacak etkib çalışmalar yapamadık. Türkiye, aleyhindeki duruma bir çıkış yolu olarak 17 Nisan 1987'de tam üyelik başvuru- sunda bulundu. Fakat yaklaşık 10 yıl gecikmiş bu başvuru. Avrupa'daki olumsuz görüntü ve kamuoyu, içte de hala çözüm bulamadığımız sorunlanmız nedeniyle reddedildı. Türkiye'nin bütün çabalanna karşın, AT yöneticileri gö- zünde yeri, tam üye olabilme zincirindeki Av- rupa ülkeleri içinde en sonuncudur. ATye katılabilmek için şimdi Türkiye'nin eünde sadece ortakbk anlaşmasını işletip bu yolla tam üyeliğe ulaşma olanağj bulunmak- tadır, bu da Ortakbk Anlaşması uyannca. za- manında gümrük birlığının kunılmasıdır AT ile arasındaki gümriikleri ve eş etkib her türlü vergi ve resimleri ve miktar kısıtlamalannı kaldıracak AT dışı ülkelere AT'nin Ortak Gümrük Tarifesi'ni ve gümrükleme usullerini uygulayacak. AT'nin üçüncü ülkelerle yaptıği ücaret anlaşmalanm üstlenecek ve ticaretinde AT'nin rekabet hukukuna uyacak Türkiye ilk zamanlar ekonomik sıkmtıya düşebilir. Fakat uymak durumunda olduğu aynı hukuk kural- lan. hukuki entegrasyonu ve beraberinde de AT ile entegrasyonu ve tam üyebği getirecektir. Türkiye'de kamunun ve özel sektörün alacağı önlemlerle sanayiinin büyük bölümü sıkıntıyı aşıp rekabet gücüne erişebilecektir. Gümrük birliği Türkiye, anlaşması uyannca 1 Ocak 1995'te gümrük birliğini gerçekleştirme durumun- dadır. Avrupa yakında, bir siyasal bütünleşme du- rum una geçecektir. Türkiye dünyadaki üç bloklaşma hareketin- den kendine en yakını ve eskiden beri sıkı ilişki- ler içinde bulunduğu AT hareketinin dışında kalmamak içinde bu gümrük birliğini başar- mak zonındadır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear