22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19EKİM1993SALJ DIZIYAZI BİR YÜZLÜ ÜLKE Hindistan 'ın biryabancıya gösterecek binbiryüzü var. Delhi, ' 'eskisi"ve' 'yenisiyle''bu ülkedeki sosyal, ekonomik, kültürel ve dinsel karşıtlıklann belki de en yoğun yaşandığı, en açık sergilendiğikent. Eski Delhi'de zaman durmuş sanki, YeniDelhi'de ise almış başını gidiyor. Aynı kentte ikiayrı dünya ' yaşıyor. Birarada durabilen, ama birbirlerini dışlayan bu ikifarklı dünya, görünmez birsınırla birbirinden ayrılıyor... Eski Delhi "geleceğe "adım atmaya çekinirken, YeniDelhi "geçmişten'' koşar adım kaçıyor. Musonla -I- Muson yağmurunun yıkadığı sıcak bir ağustos sabahı. Hindistan'- ın en büyük "Mâstöman tapınağı" Jama Mescidi'nin basamaklannda geceyi geçirenler uyanıyor teker te- ker. Küçük bir oğlan çocu|u annesinin kollanndan sıynlarak, bir köşeye işı- yor. Bir tek peştemal var üzerinde, kirden rengini yıtirmiş. Basamaklar yavaş yavaş boşalı- yor. Az sonra sabah ezanı duyula- cak. Eski Delhi'de yeni bir gün başh- yor. Kepenk sesleri birbirine kanştı. "Bardağı bir rupiye" sucular, limo- nataalar, "parça hindistancevizcTler köşelerde yer tuttu. Üç tekerlekli bisiklet taksiler, at arabalan, inekler, aralanndan sıynlan insanlar yollara kanştı. Ses- sizliği bozan uğultu gittikçe yoğun- laştı, sıcağa kokular kanştı. Baharat. tütsû. esans. ter, leş. çöp ve adını ko- yamadığım bir sürü kokunun kanşımı; ancak Patrick Süskind'in ünlü romanı "Koku"nun kahramanı Jean-Baptıste Grenouille'in içinden çıkabileceğı bir koku dünyası. I Başka sabahın linsanları Jama Mescidi'nin basamaklan, namaza gelenlerin sandaletlerinden göriinmüyor şimdi. Ve yalnızca yanm saatlik bir mesa- fede, sanki başka bir sabaha uyanı- yor insanlar. Geniş bulvarlar. çok- katlı binalar. yemyeşil parklar. beş yıküzh oteller var burada; şık takım elbiseler içinde işadamlan; renk renk, uçuşan sarileriyle kadınlar işe yetişmeye çalışıyoriar... Yeni DeHıTde de gûn başhyoi. -*" y^J zakta, bir kenara itilmişçesine yaşayan ve sanki bambaşka bir havayı solu- yan Eski Delhi'de, daha çok Müslümanlar yaşıyor. Ve insan en çok burada Hindistan'daki gerçek yaşam standardıyla tanışıyor, yoksulluğun "acı gerçeği" en çok burada insanın yüzüne çarpıyor. Hindistan'ın bir yabancıya göste- recek binbir yûzü var. Delhi, "eskisi" ve "yenisiyle'' bu ülkedeki sosyal, ekonomik, kültürel ve dınsel karşıtlı- klann belki de en yoğun yaşandığı, en açık sergilendiği kent Eski Delhi'de zaman durmuş san- ki, Yeni Delhi'de ise almış başını gi- diyor. Aynı kentte iki ayn dünya yaşıyor. Birarada durabilen, ama birbirlerini dışlayan bu iki farklı dünya, görün- mez bir sınırla birbirinden aynlıyor... IKaçan Delhi, kovalayan Delhi Eski Delhi "geleceğe" adım atma- ya çekinirken, Yeni Delhi "geçmiş- ten" koşar adım kaçıyor. Uzakta, bir kenara itilmişçesine yaşayan ve sanki bambaşka bir ha- vayı soluyan Eski Delhi'de, daha çok Müslümanlar yaşıyor. Ve insan en çok burada Hindistan'daki gerçek yaşam standardıyla tanışıyor. yok- sulluğun "acı gerçeği" en çok burada insanın yüzüne çarpıyor. Yaprak tabaklarda bir lokma (ama gerçek anlamda bir lokma) mercimek içın upuzun kuyruklar ananrenkvekokular Eski Dclhi'nin en büyük 'Müslüman tapınagY Jama Mescidi'nin aviusuişsizHintlilerinoteli aynı zamanda. Jama Mescidi'nin basamaklannda u> uyanlar için bir gun daha başlı\or. Eski DelhrninA> ışığı Geçkti'ndeki dükkanlann arasına sıkışmış bir çayocağı. • Eski Deibi'nin sineması kentin en kalabalık verlerinden biri. Yeni Delhi'nin geniş caddeierinde sefalet izine rastlanmıyor. oluşturan işçiler, sıcağın verdiği mis- kinlikle kaldınmlara sızmış işsizler, yırtık peştemallerle ortalıkta gezi- nen, bir deri bir kemik dilenci çocuk- lar, gün boyunca bir parkta oturup kağıt oynayan yaşhlar... gerçek dünyaya ıkı saatlik de olsa gözlerini kapatmak isteyenler, hava- landırması eksık olmayan, ama ba- kımsızlığı karanlıktan görünmeyen salonlarda kendilerini izliyor; şirndi belirlemiş, uyusturuyor. Eski Delhi, kentteki hediyelik eşya dükkanlanyla sıkı bir komısyon ağı oluşturmuş turist rehberlerinin pek az uğradığı bir nokta. Çünkü Hıntli- lAyışığı Geçjdi'nde Üstüste yaptığımız Chandni Chowk ziyaretlerine anlam veremi- yor şofor Albert. Chandni Chovvk, "Ayışığı Geçidr.. Eski Delhi'dekı ana caddenin adı. Her iki yanında sıra sıra, küçücük dükkanlar var, in- san sehnden yalnızca tenteleri gö- rünüyor. Sokaklann kesişüği meydanın or- lasında. kocaman, zevksiz fılm afiş- leriyle süslü bir sinema var; eski Del- hi'nin sembolü olmuş. Dışardaki E,ski Delhi'de en çok kullanılan ulaşım araçlanndan bisiklet taksiler Yeni Delhi'de yasak. Yeni Delhi'de at arabalan da yasak. 'Görüntüyü bozan" ama belediyenin yasaklayamadığı tek birşey var Yeni Delhi'de: O da inekler. erkeklerin hepsı birer kahraman, kadınlann hepsi güzel. Bombay merkezli Hint sinema en- düstnsi, yaygın adıyla Bollywood, üpkı Hollywood gibi hedef kitlesini lerin gurur kaynağı Yeni Delhi. Şofor Albert, en çok nereyi sevdi- ğimi soruyor. "Eski DelhT diye yanıtlıyorum. "HindSstan'ı maskesiz orada buldutn..." Yüzünü ekşitiyor. Nerede oturdu- ğunu soruyorum. "Yeni Dettü" der- ken >r üzünde beliren o övünçlü panltıyı unutamıyorum. Aralanndaki görünmez sınınn ak- sine, göriinür sınırlamalar var, eski kentle yenisı arasında. Eski Delhi'de en çok kullanılan ulaşım araçlan- ndan bisiklet taksiler, Yeni Delhi'de yasak. v Hindistan'da her bütçeye göre taksi var-bisikletler. motosik- letler, arabalar) Yeni Delhi'de at ara- balan da yasak. "Görtintâyü bozan" ama belediye- nin yasaklayamadığı tek birşey var Yeni Delhi'de. O dainekler. İneklere her cadde, her sokak, her park. her bahçe açık. Onlar sonsuz ayncalık- lannı kullanıvorlar. Yarın: Delhi trafIğlnl sokak İneklerr yönlendlrlyor CATISAM,ARIN SORIHARÎ/SORITNTARI Yn MAZ SİPAT Birden çok işyerinde çalışmak Ben, iki ayn işyerinde sigortalı olarak çabşı- yorum. Her iki işyerinden aldığım sigorta, tavanım aşıyor. Sorularım: 1) Birden çok işverinde sigortah çalışmak bir so- run yaratır mı? 2) Her iki işyerindeki maaş toplamı üzerinden mi primlerim geçerli olacak? 3) Her ay iki işyerinde de 30'ar gün üzerinden prim ödemekteyim. Primlerim iki işyerinin toplamı (30 + 30 = 60 gün) üzerinden mi saydacak? (E.S.) YANTT: 1) Birden çok işyerinde Sosyal Sigortalar Yasası kapsammda sigortalı olarak çalışmak, bir sorun yaratmaz. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'run 2. maddesinden, bir- den çok işyerinde çalışmanın sorun yaratmadığı açıkça an- laşılmaktadır. "Bir hizmet akdine davanarak bir >e\a birkaç işveren tara- fından çalıştırılanlar, bu kanuna göre sigortalı sayılırlar." Yasa, bu konuda bir kısıtlama getırmemiştir. 2) Sigorta primlerine esas alınacak kazançlann alt ve üst sınırlan. yasanın 78. maddesinde belirlenmiştir. Bu belirlemede, "alınacak prim ve verilecek ödeneklerin alt sımn", günümüzün en düşük göstergesi olan 1.136'nın, günümüz katsayısı olan 940 ile çarpımının sonucu bulunan, 1 milyon 67 bin 850 liradır Prime esas kazancın üst sının ise, üst gösterge tablosun- daki en yüksek gösterge olan 6.650 ile yine günümüz katsa- yısı olan 940 çarpımından oluşur. 1 Ekim-31 Aralık 1993 dönemi için prime esas alınacak üst kazanç sının da (tavan) 6 milyon 251 bin 10 liradır. "Sigortalınm kazancı alt sınınn altında ise, bu kazanç ile alt sınır arasındaki farka ait sigorta primlerinin tüntünü işve- ren öder. Aynı zamanda birden fazla işverenin işinde çalışan sigorta- lüann ücretlerinden kesilen primler. bu madde uyannca tespit edilen üst sınır üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa, fark, sigortalınm müracaatı üzerine hissesi oranında geri verilir." Her iki işyerindeki prime esas kazançlannız, tavan ya da tavanın üstünde ise,_her iki işyeri için tavan kazanç esas alı- narak prim kesilir. Örneğin, iki işyerinde de kazancı prime esas tavanı aşan bir sigortalıdan, toplam olarak, 12 milyon 502 bin 020 lıra üzerinden prim kesilecek, ancak tavan ka- zanç olan 6 milyon 251 bin 10 lira prime esas alınacaktır. Diğer 6 milyon 251 bin 10 liranın primi ise sigortalınm hissesi oranında kendisine gen venlecektir. 3) İki ya da daha fazla işyerinde aralıksız çalışan sigortalı- lann, prim ödeme gün sayılan. ayda 30 ve yılda 360 gün olarak kabul edilir. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCİ Dedikodu ile Gerçek... llhan Selçuk'la konuşuyorduk, takıldım: - Yav kardeşim, nerede doğdun? Her yere başka bilgi veri- yormuşsun. Bir de hukuk fakültesini bitirmemişsin; bitirdin mi, bitirmedin mi? Dedikodu yazılarını okumuyor musun? llhan Selçuk, kahkahadan kırılıyor: - Efendim, bizim durumumuz şu, diyor, Izmir'de Karan- tina'da doğmuşum. Fakat nufus kûtuğüne yanlışlıkla Aydın yazılmış Ama yörede geçti olay Tabii Muğla nüfus kütuğüne kayıtlıyız Babam asker olduğu için, orayı burayı dolaşıyor. Okula Aydın'da gıdeceğim; nüfus sureti çıkanlırken öyle ol- muş. Hukukfakültesınegelince 1952de hukukfakültesinibitir- dim. O sırada, Selahattin Hafckı Esatoğlu vardı, tanırsın, onun- la Sirkeci Demirkapı'da ortak savunmanlık yazıhanesi açtık. Tam o sırada ben, "Kırkbirbuçuk" mizah dergisini çıkardım. Oergiyi çıkarınca, savunmanlığı bıraktım. istanbul Barosu'nun 1952 levhasında hâlâ resmım durur. Savunmanlık, işime yara- dı tabii, sanık olarak çıktım hep. Savunmanlık stajını bitirip savunmanlığa başlayınca, bir gun dosyaları açtım, baktım 28 dosya olmuş. Bunların yüzde doksanı bedava aldığım davalar. Dedim ki: "Ben bu işi yapamayacağım." Sonradan tam Bab-ı Ali'ye geçtim Selahattin Hakkı Esatoğlu politikaya atıldı, mil- letvekılı oldu llhan Selçuk durdu, şöyle dedr - Hangi yazar, nereden mezun olmuş, bana ne7 Ben yapü- ğı işe, yazdığı yazıya bakannV - Ben hukuk fakültesini bitirmedim, dedim, bitirseydim kö- tü bir savunman olurdum herhalde! (Gülüşüyoruz) Basın gıderek düzeyini yitirdi mı ne? Kimi, dekikodudan başka yazacak bir şey bulamıyor gibı Herifçioğlu, imam hatip- te, ardından Harward'da mı okutulmuş?Cumhuriyete, laikliğe, Ataturk'e düşman yetiştırilmiş işte. Daha neler yetişöriliyor, bekleyin... Yarınlara ne kalacak dekikodulardan'' Kim, ne öğrenecek? Yalan yanlış da yazıyortar, üşenmeyip bir telefon etseler, doğ- ruyu öğrenecekler Politikacılar da dedikodu basınına çanak tutuyor. Bu yolu da geceyarısı telefonlarıyla Hacı Tö mü açtı? Kimi "Köşk yazarları"n\ kullandı mı? Olan da basına mı oldu? Son olay: "Bask" konusunda yazılıpçizılenler neydi? Dört-beş gazetecı bir araya geliyoriar. - Haydı gidip Başbakan'la odasında konuşalım Oteki ga- zetecileri atlatmış oluruz. (Bu ayıbı hep iştiyorlari) Başbakan da. - Olmaz. Gerekirse ben basın toplantısı yaparım! diyemi- yor. O, dört-beş kurnazın oyununa geliyor. Hacı Tö'nün kullan- dıkları bu kez, Başbakan'ı kullanmaya yelteniyor Kullandır- masın kimse kendini! Ustalaşmış dedikoducular, deneysiz polıtıkacıyı ekmek teknesi gibi görüyor. N'aparsınız? Gazetelerin başlıkları, haberleri sanki gazete mutfaklarında değıl, politıkacılarla, iş çevreleriyle birlıkte, kulıslerde mi ha- zırlanıyor? • * • "Selanık'te Günler... "başlıklı yazılar uzadı. diziye mi dönüş- tü acaba diye düşünuyorum Ancak, "Aynaroz'da Bir Turk Manastın' yazısını hazırlarken ufkum genışler gibi oldu. Yük- sek baskılı gazetelerin satışlarını arttırmak için verdikleri cilt cilt ansiklopedilerde "Kutlumuş" ya da "Kufı///nu^"oğlu "Su- leyman Bey Manastın" geçmiyordu. Belki, yeni baskılarında geçecek, o da armağanım olacak! Bu konuda Yunan Buyükelcıliği'nden bilgi istedim; Elçilik Basın Ataşesi Stavros Stathulopulos ile Bayan Adetaid Mar- senyer yardımcı oldular. Adelaîd (Adelayd okunur) Mersen- yer Fransız, Katolik. Bana, Atmadan. Yunanca yazılmış kita- bın ilgili bolumünü öğrenip ulaştırdılar Kitabı Atanasyos Panayotu adında bir papaz yazmış, papaz "Ayanaros"(Ayna- roz)adlıyapıtında, "KutulmuşoğluSüleymanBey'öenKons- tantindıyesözediyor. 13.yy'da, "Kutlumuş"yada "Kutulmuş" aılesinden gelen "Izzeddın H'nin oğlu"Süleyman Bey, annesi- nin etkisıyle Hıristiyan olduktan sonra, Konstantin adım almış Aynaroz'daki manastın yaptırmış Annesi Ortodoks olup, adı Anna ımış (Babası Izzeddin II, Keykavus II olabilir mi acaba?) Manastır 1857de yangında yanıp, yıkılmış. 1870'de ıkinci bir yangın geçirmiş. 15. yy'a değin önemli bir yer tutmazken, 16. yy'dan sonra önem kazanıp gelişmış. Manastırın kutiama gu- nü 6 ağustosmuş O gün Isa, Tanrı'ya erişip kutsallaşmış Sü- leyman Bey Manastın nın hazinesinde bulunan kimi parçalar şoyle: Gregoris Theologos'un eli, Azize Anna'nın sol ayağı, Aziz Pandeli'nin vucudunun bir parçası, Aziz Haralambos'un çenesi.. Kitaplığında bulunan elyazmalan da şöyle: 10.yy'dan 14 yy'a dayanan 100 tane papirüs üzerine_elyazması, 14-19. yy'larda yapılmış kağıt üzerine elyazması. 67 tane kilise müzi- ği elyazması, yangınlardan mucize sonucu kurtulan "Panogia ikonası" saklanıyor Sami Karaören uyardı; "Selanik Gunleri"mn beşincisinde geçen "Tarıh Ansıklopedısi"n\ çıkaran Çağatay Uluçay ola- caktı. Ulusoy diye yazmışım. Süleyman Bey'in aılesinin "Kutlumuş'mu, "Kutulmuş'mu olduğu, tarihçilerle dilciler arasında tartışma konusu. Omer Asım Aksoy, sayrı yatağından karşılık verdi "Doğrusu Kut- almış" dedi Süleyman'ın Hıristiyan olduğuna ilişkin Türk ta- rihlerinde bir bilgi yok. Ancak, Selçuklu ya da Osmanlı sultan- larının çoğunun anası ya Rum, ya da başka yabancı kökenli. Selçuklu sarayında ise doğrudan "kilise" var Bir Hıristiyan kadın, Selçuklu sarayına girdiğinde. kendı dininde tapınabili- yor 1 Osman Turan gibi tutucu bir tarihçi bile, 40 yıl önce bunu yazmış Hırıstiyanlığa geçen bırçok Selçuklu sultanı yakını ol- duğunu soyleyen Prof Şeratettin Turan, o da sayn yatağından kalkıp gelerek konuştu, tarihçılerin Aynaroz'da inceleme ya- pamadıklarını, çünkü oranın araştırmalara kapalı olduğunu belirtiyor Süleyman Bey "sultan" olmamış, sultanın oğlu o. Prof. Şerafettin Turan, bu konuda aynntılı inceleme yaparak konuşabıleceğini söyledi Bu konuları kurcalamamın bir yararı oldu, Yunanlılarla nasıl icli dışlı olduğumuzu gordum Dinlerimiz bile karışmış. Bıraka- lım aşırı milliyetçılığı (şovenliğı), dost olmaya bakalım Şoven- lik de yobazlığın bir çeşidi! BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Aynı ulustan, ırktan ya da dinden olan insanlann oluşturduğu bir toplulu- ğu bilinçli ve plarilı bir biçimde yok etme. 2/ Oyunda cezab çocuk... Roman, öykü gibi anlatı türlerinin giriş bölümüne verikn ad. 3/ Veri... Yu- murta, nişasta, süt ve şe- kerle yapdan bir tür hel- va. 4/ İçinde kaü bir madde erimiş bulunan sı- vı... Koca. 5/ Meryem Ana heykelciğine ya da resmine ve- rilen ad. 6/ Türkçede adın durum eklennden biri... Eski Mısır'da gü- neş tannsı... Gümüşün sımgeşi. 7/ Zeybek... Yaşama gücü. 8/ Tiyat- roda karşılıkL konuşma sırasında, bır oyuncunun rol arkadaşının so- rulanna ya da sözlerine verdiği karşılık... Bir nota. 9/ Limonluk... Tuzağa düşürülen şey. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Ateşte yanmadığına hatta ateşi söndürdüğüne inanılan efsanevi hayvan. 2/ Gereğinden çok ye- mek yiyen... Izmir yakınlannda ünlü bir antik kent. 3/ Babası ölmüş olan çocuk... Eskrimde bir karşılaşma türü. 4/ Bir iş ya da bir davranışta gereken ölçü... Lavrensiyum elementinin sim- gesi. 5/ Sahip... Eskiden lise derecesindekı okullara verilen ad. 6/ Ağn (5165 m.) ve Süphan (4434m.) dağlanndan sonra Tür- kiye'nin üçüncü >üksek tepesı... Yapma, etme 7/ Karakter... Bir meyve. 8/ Marangozlukta bir ağaç parçasına paralel çizgiler çizmek için kullanılan el aracı. 9/ Doğrultu saptamak için uzak- tan gözlenen geometrik biçimli tahta lata... Saçın küçük tutam- lar biçiminde değişik renklerde boyanmış dunımu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear