22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK1993 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Dünyaekonomisindeki geüşmeler Reagan-Bush-Thatcher, bu üçlünün iktidarlan döneminde kapitalizm titreyerek kendinedönüyor, uygulamaya konan ultra liberalizmle 'eşitsiz büyüme'nin yeni örnekleri sergilenmeye başlıyordu. Devletin oyun dışı bırakılmasıyla sahneye konulan rekabete dayalı ultra liberal politikalar işsizliği düşürecek yerde arttınyordu. Prof. Dr. ERDOĞAN SORAL K apitalist sıstemin teme- Hnde 'eşitsiz büyüme* vardır. Eşitsiz büyûme, sistemin uygulamadaki yüzüne yansımakta ve kapitalizm, döncmsel bunalımlardan geçmektedir. Birind Dünya Savaşı'ndan sonra dünya ekonomisinde kısa süreli bir gelişmeyi, ekonomi tarihine dramatik sonuçlanyla geçen 1929 bunalımı izle- miştir 1929 deflasyonunda ortaya cı- kan büyük işsizlik daJgası dünya eko- nomısini felce uğratmıştır. Bu büyük bunalımdau çıkışı İngüız iktisatçısı J. M.Keynes'in ekonomik yaklaşımında bulan kapitalist ülkeler. Ikinci Dünya Savaşı sürerken savaş sonrası ıçin z o runlu önlemleri almak üzere 1944 yı- hnda ABD'nin New-Hampshire eya- letinin Bretıon-Woods kasabasında bir araya gelmişlerrfir. Toplanüya ka- ülan 44 ülkenin (*) temsilcileri arasın- da Lord J.M. Keynes dc yer ahyordu. Keynes, toplantıya bir pJanla gelmişti. ABD'yi bir başka planla işadamı ikti- satçı VVhite temsil ediyordu. Bretton- Woods'ta kapitalizmin bıcağın sırtın- dan döndüğü 1929 bunalımı tarüşıl- mıyordu. KapıLalizm bu dönemeci birikim-bölüşüm dengesizbğini orta- dan kaldırmaya yönelık sosyal devlet olgusuyla 1930'larda dönmüş, zaman- aşımına uğramış ultra liberahst söy- lem bir yana bırakılmışor. Devletin piyasa ekonomisine yönlendirici elini uzatması 193O1ann Avrupası'nda ekonominin duran çarklanru yeniden döndürmeye yetmiştir. Ekonomik alanda başanb olan Keynesçı yaklaşım, siyasada beklenmeyen getişmdere neden oiabiliyor, dûnyada faşizm rüzgârian esiyordu. Bu rüzgârlann arkasında 'eşitsiz büyûme' olgusu yaüyordu. Dünya ekonomisinin aşılamayan darboğazı uluslararası işbirliğinin tüm çabalara karşın gerçekleştınlmemiş ohnasıydı. Bunun nedeni, uluslararası birliktelik konusunda yapılan her anlaşmanın özünde uluslararası topluluğun çıkarlannın değil, ülke çı- karlannın sakb olmasıydı. Keynes bunu biliyordu. Dünya ekonomisinde bütünJeşmenin (entegrasyonun) ulus- lararası örgütlenmeye gitmeden sağla- namayacağına inanıyordu. Keynes, dünya mal ve hizmet üretiminin ulus- larüstü yetki ve sorumluluklarla dona- ülmış uluslararası bir kuruluş tarafın- dan yönlendirilmesini ve denetlenme- sini istiyordu. Bu görev dünya ölceğin- de bir merkez bankası tarafmdan gerçekleşürilebilirdi. Söz konusu ban- ka gûnümüzde uluslararası para fonu diye anılan IMF olabilirdi. Keynes planında açıkça belirtilrnemekle bera- ber IMF'ye çok önemli bir işlev veril- mek isteniyordu. Bu işlev dünya ser- maye birikımini ulusal çıkarlann öte- sine taşıyan yeni bir yapılanmayı öngörüyordu. Plana göre 'Dûnya Merkez Bankası' dünya ücaretinde tüm ülkeler tarafından kabul gören bir dünya parasına sahıp olmalıydı. Bu paranın adı 'Bancor' olabilirdi. Ban- cor, gücünü alündan değil, bıriiğe ka- ülacak ülkelerin ekonomik gücünden alacaktı. Bancor aracıbğı ile IMF, dünyadaki mal ve sermaye dolaşımını uluslararası dengesizlikleri aşacak bi- çimde yönlendirebilirdi. Keynes planı- nın yerini ABD patentli White planı ahnasaydı, gûnümüzde dünya ekono- misi gündeminde tartışılan küreselleş- meye dönük bir yapının temellen büyük olasılıkla bundan kırk dört yıl önce Breton-Woods'ta atılmış olacak- tı. Toplantıda Keynes planı gözardı edıldi Amerikan planı onaylandı. Bu planla dünya yeni biruluslararası para sistemine 'altın döviz' sistemine geçi- yordu. Bu sistemk ABD dünya devleti; ABD Dolan dünya parası oluyordu. ABD dünya düzeyinde ilk raundu kazanmıştı. Bir sistemin öyküsö Sistemin dayandığj kuramsal maddelere göre (•*): * Anlaşrnayı imzalayan ülkelerin merkez bankalan ellerindeki altın rezervlerini banker ülkeye (ABD) önceden belirienmiş bir fiyatla teslim edecekler. . • Banker ülke teslim aldığı alünlann karşıbğında söz konusu üikelere anah- tar para ($) ya da bu para üzerine ya- zılmış alacak senetleri, devlet tahvilleri gibi değerli kâğıtlar verecektir. Banker ülke elindeki altınlan rezerv olarak tu- lacak, bunlann tıcaretini yapmaya- caktır. Anahtar para altına dönüştü- rûlebilir bir paradır. * ABD Merkez Bankası sistemı diğer ülkelerin para otoriteleri tara- fından kendisine getirilen her dolar karşıbğında 14 ayar 0.889 gr. aJünı vermeyi laahhüt ediyordu. Bu kapı ABD vatandaşlanna kapahydı. * ABD dünya pıyasasına arz edeceği anahtar paranın (S) %25'i kadar altını rezerv olarak tutacaktı. Bu durumda ABD'nin dünya piyasalanna daha fazla anahtar para arz etmesi, ancak iki şekikle olabilirdi: 1. Dünyadaki altın üretiminin artması, 2. Dolar/altın oranırun düşürülmesi. Görûldüğû gibi sistemin işlevkrini yerine getirebilmesi ABD DolarTna olan güvenin sürmesiyle olanaklıydı. ABD ekonomisinin enflasyonist baskı altına girmemesiyle olanakbydı. Bu- nun için ABD bir yandan dünya tica- retindeki gelişmelere koşut olarak ye- terb miktarlarda anahtar parayı dûn- ya piyasalanna sürecek, öte yandan iç ekonomik dengeierini konryacaktı. Savaş yangmmdan çıkrruş Avrupa ekonomilerinin işler dunıma gelip dünya ekonomisi hızb bir gelişme sü- recine girince, dünya ticaret hacmı genişlemiş, ABD bu gelişmenin gerekiı kıldığı miktarda dolan dünya piyasa- lanna sunmak zorunda kalmışür. Av- rupa'da gözlenen dolar şişkinb'ği Avmpa'da, bir dolar piyasaarun doğ- masına neden olmuştur. Dolasımda miktan artan dolar giderek deger yiti- riyordu. Bunun olumsuz sonuçlan Amenkan ekonomisine yansıyordu. ABD ödemeler bilançosu büyük acık- lar vermeye başlıyordu. Dolar deger yitirdikçe altın-dolar spekülasyonu başını alıp gidiyordu. Uluslararası bir- hkteliğin yerini yine ulusal çıkarlar abnıştı. Kapitalizm, kendısiyle savaşı- yordu. Dolann devalüe edilmesi altın döviz sisteminin çöküşünün ilanı de- mektı. ABD durumu kurtarmak için Avrupa'nın bazı güçlü paralanrun re- valüe (***) edilmesinı istiyordu. Buna söz konusu ülkelerin çıkarlan ervenni- yordu: 1970lere gelindiğinde XX. yüzyılın en pariak gelişme dönemini (1950-1970) yaşayan Avnıpa kapita- lizmine ABD "alın atınızı, verin tıma- nmı" diyor ve parasıru iki kez devalüe ederek altın döviz sisteminin sonunu ilan ediyordu. Ikinci raund Avrupaü- lanndı. Kramer Kramere karşı ABD bununla da yetinmeyecek, dünya ticaretini alt üst eden bir ey- lemin başlaulmasına en azından göz yumacaktır. Bu eytem, petrol üreten ülkelerin ham peırol fiyatlannı arttır- rnalanvla patlak veren dünya petrol khzidir. Petrolsüz Avmpa'da ekono- mik dengeler tekrar bozulacak ve Av- nıpa ortaya çıkan maliyet enflas- yonunu zaman içinde düşünneye çah- şacakür. Altın döviz sısleminın çökü- şünden sonra ortada para sistemi diye bir şey kaimamıştır. Birçok ülke, pa- rasının degerini dalgalanmaya btrakmıştır. Dalgalanan yalnız kurİar degıl, dünya ekonomisinin kendisidir. 19701i yıüarda enflasyonla işsizliğin bir arada yasandığı değişık türdeki bu- nalım (stagflasyon), ortalama birim maliyet fiyaüanndaki arüşlann fiyat sistemine yansıması ve üretimin daral- ması biçimınde yorumlanmışür. Orta- lama birim mabyetlen düşürmek için ekonomiler arasındaki teknolojik ve böigesel ikilemin ortadan kaldınlması üzerinde durulmuştur. Bunun için devletin ekonomiden dışlanıp ultra li- beral politikalara dönûlmesine karar verilmiştir. Dünya ekonomısi 19801i yıllann eşiğjndedir. Reagan-Bush-Thatcher; bu ûçrü- nün iktidarlan döneminde kapitalizm titreyerek kendine dönüyor, uygu- lamaya konan ultra bberalizmle 'eşit- siz büyüme'nin yeni örnekleri sergi- lenmeye bashyordu. Devletin oyun dışı bırakılmasıyla sahneye konulan rekabete dayah ultra b'beral pob'ükalar işsizliği düşürecek yerde arttınyordu. Çünkü çagın kapitabzmine rekabet p»- yasalan değil tekel ve tekelci rekabet piyasalan egemendi. Öykünün bun- dan sonrası "ABD ekonomısi, bugün yaşanan noktaya on yıldır uygulanan ekonomi polıükasıyla getirilmiştir" diye eleştinlerde buJunan Bill Chn- ton'ıo. başkanbğa seçümesini sağ- lamıştır. ABD'nin orta direği sayılan geniş halk kitleleri, işsizliğin, gıderek yoksullaşmanın ezüdiği içinde gıtmis- lerdir sandığa. ARADA BİR BEHZAT AY Çağdaş Bilincin tşığına Doğny... Mustafa Kemaf Atatürk'ün yaptığı devrimler zincirinin bütün halkaları, halkımızı çağdaş bilincin tşığına kavuş- turma amacı güder... Kendisi de amacını şöyle dile geti- riyordu: "Yapbğımız ve yapmakta olduğumuz devrimle- rin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını bütünüyie çağ- daşlaşmış ve bütün anlam ve biçimiyte uygar birtoplum durumuna eriştirmektir." Mustafa Kemal, çağdaş bilincin ışığını yakalamak için önce kendisini çok tyi yetiştirmiştir. Gençliğinden beri, hem de en çetin koşullarda iyi okumuş, düşünce çevreni genişlemiştir. Oğrenciliği sıralannda bile arkadaşlarına anlatbkları, gelecek tasanmları ilginçtir. Öngörüleri şa- şırtıcı derecede doğru çıkmıştır. Dönemine göre oku- dukları çok önemlidir! Havran Çölü'nde sürgün yüzbaşı iken, 1916 yılında Bitiis'te tuğgeneralken çeşrtti kitaplan okuduğunu notlarından öğreniyoruz. Bitiis'te okuduğu kitapiar arasında Alphonse Daudet- ninyapıtındantutundaNamıkKemarin'Makâlât-ıSiyasi- ye ve Edebiye"si de bulunmaktadır. Ruşen Eşref Unaydın, "Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal'le Mülakat" adındaki büyük ve ünlü röportajını hazırlamak için Mustafa Kemal'in Akaretler'deki evine gidince (1918), çalışma odasında Balzac'tn, Maupassant'ın yapıtiannı görür. Ve çoğumuzu şaşırtan, ölüm kalım sa- vaşı demek olan Kurtuluş Savaşı nın en çetin günlerin- de Resat Nuri'nin "Çalıkuşo"nu okumaya başlayıp Baş- komutanlık Savaşı'ndan dört gön önce bitirmesi. Bu örnekleri vermemin nedeni, O'nun iyi bir okuyucu olmasıdır. Elbet, okuduktan yalnız roman türünden de- ğildir. Bilimsel, tarihsel kitaplan da çok okumuştur. Trablus Savaşı sırasında Salih Bozok'a yazdığı mektup- ta, "Endülüs Tarihi'nin son bölümünü arkadaşlanyla birlikte okumasmı ister. Mustafa Kemal, okuyarak, düşünerek edindiği bilgi ve birikimler sonunda, yapacaklarını evrelere ayırmış, tek tek yapmış, basarmış gerçekçi bir önderdir. Cahit Külebi'nin, "Bu ne inançtr ki Gazi Paşa -Atnın teri kurumadan- Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşi- ne!" dizelerinde betimlediği gibi, Kurtuluş Savaşı nın bi- timiyle birlikte yeni yeni savaşımlara, çabalara, devrim- lere girişmiştir. önce Saltanat'ı katdırmıştır (1 Kasım 1922). Sonra Cumhuriyeti kurmuştur (29 Ekim 1923). Da- ha sonra Halifeliği kaldırmıştır (3 Mart 1924). Ve böylece yapacağı öbür devrimlerin önündeki büyük engelleri kaldırmıştır. Bundan sonra çağdaş bilincin ışığına halkını kavus- turmak için ne yapmışbr? 3 Mart 1924'te medreseler ka- patılınca yazı ve dil devrimleri için engel kaldırılmış olu- yordu. Çalışmalara koyuldu. önce, 3 Şubat 1928 günü Istanbul'da Türkçe hutbe okutarak, ulusal dile önem ver- diğini gösterdi. 24 Mayts 1928de uluslararası sayılan kabul ettirerek Batı'ya yöoelrnenin ilk adımını atü. 9 Ağustos 1928'de ünlü Saraybumu konuşmasıyla yeni Türk ABC'sinin ateşini yakar. Aynı yılın 1 Kasımında ye- ni Türk ABC'si Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilir. Bundan sonra da birer yıl arayla yaptıkları: 1929da Arapça, Farsça derslerini kaldırtn. 1930da, dile ulusal kimliğinin kazandırılması gerektiğini, üzerine basa basa belirtti. Sadri Maksudi Arsal'm "Dil İçin" adlı kitabına bu konuda önsöz yazdı. 15 Nisan 1931'de Türk Tarih Ku- rumu'nu kurdu. 12 Temmuz 1932'de Türk Dil Kurumu'nu kurdu ve 26 Eylül 1932'de ilk Türk Dil Kurultayı'nı topladı. Gazi Kemal Atatürk'ün, çağdaş bilincin ışığını halkına göstermek için gerekli gördüğü yazı, dil tarih, kültür dev- rimleri başlatılmış oluyordu. Kendisi de gecesini gündü- zönü vererek bu konularda çalışıyordu. Yeni terimlerle Geometri kitab), Yurttaşlık kitabı yazıyor, arkadaşlanna, yakınlarına Türkçe soyadı veriyordu ve 18 Temmuz 1932 günü, Diyanet İşleri Başkanı'mn bir genelgesiyle bütün yurtta ezan Türkçe okunmaya başlar. Amaç, öz dilimizle anlaşarak konuşmak, anlayarak okumak, anlayarak din- lemek, öz benliğimize kavuşmak... Kısacası çağdaş bi- lincin ışığına kavuşmak... TARTTŞMA Kubilay'la ilgili bir eleştiri... Arabkl992 gûnlü gazetemiz Cumhuri- yet'i aldığımda -birbaska ilgi ve beklentiyle- tüm sa^falannı, köşelerini gözden gecırdim. Yıüardan Bu yana kimi belgesel yazılarla. yorumlarla saygıyla anılan deynm şehidi öğretmen Kubilay için 62. yıldönümünde hiçbir fotoğraf ve anı yazısı göremedim. "Nicin"ini, "neden"inieJbet bilemiyoruz. Belki bir unutkanlık, belki de bir önemseme eksiklıği. Oysa yıldönürnü olsun olmasın, laiklik ya da inanç sömürüsü (ve kimi politik şevrelere yaranma hesabı) elerde -daha da öte-tersdüşen vaalann yayımlandığuıı biliyor, ofcuyoruz. Bu tür yayınlarda Menemen Olayı ve Şehit Kubilay gerçeklerden saptınlmaktadjr. Bö_\leolduğu içındir ki olaya ihşkin "doğru"lar. yıldönümlerinde okun bebrtilmeli ve Kubilayia Menemenli iki bekçi anıbnabdır divoruz. Menemen'deki anma törenlerinde, TRTnm yıldönümü yayınlannda bu görev yerine geürilmektedir. Kubilay Anıtı'nın yapümasında ve yıldönümlerinde, vayınlanyla anılmasında büyük payı oian Cumhuriyet gazetesınin, 62. yıbndaki suskunluğunu kavramakta gûçlük çekivoruz. Hiç değilse, baş sayfada rar köşeye anıtın ya da Kubilay'ın bir fotoğrafıyfa kısa bir altyaa konulmalıydı diye düşünüvoruz. Bu kadan bile Atatürkçüler ıçin bir ışık ve sevinç anlamı taşıyacaktı... Şehitİeri saygıyia anıyoruz. KEMAL ÜSTÜN Kubilay'ın arkadaşı Emekli Eğitimd YOL KESEN IRMAK Hıfn V. VeiMedeoğhı 4. bau 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayndan TUrkocagı Cad 39-41 Cagatoğtu-lstanbul öfcndi gösderflmcz. Aile boyu şıklık Sıcacık kazaklar İşlemeli örtüler Dekoratifgiiller Yılbaşı hindisi Bebeğinizi doğmadan tanıyin \\\W) FOBİLERİ YENMEI m ıvıısııyı/? PENCERE hKJirtnı ile Harika bir ülkede yaşıyoruz. Cumhurbaşkanı nerede oturuyor? Çankayada değil mi?.. Ne var ki Özal, Cumhurbaşkanlığı Köşkü"nü, yeni kuracağı siyasal partinin merkezine dönüştürdû... Pervasız... Vurdumduymaz... Fütursuz... Gelsin Keçeciler, Cumhurbaşkam'yla birlikte parti- zanlık, hizipçilik, kulisçilik için kafa kafaya vererek politi- kanın tirfillerinden yeni bir siyaset dokumaya çalışsın. Gelsin Menderes, Cumhurbaşkam'yla yeni kurulacak parti için halvet olsun. ANAP'ın milletvekilleri, önde ge- lenleri, il başkanları kuyrukta bekliyorlar; yeni kurulacak siyasal parti için Özal'la görüşmekte yanş ediyorlar; ga- zetelerde her gün bu konuya ilişkin yeni bir haber çıkı- yor. "özal, parti kuracak!.." Doğru mu? Kuracak mı? Cumhurbaşkanlığı Köşkü, yeni bir siyasal parti kur- mak için kullanılır mı? • Kimse aldırmıyor, umursamıyor... Harika bir ülkede yaşıyoruz; özal, Çankaya'yi yeni parti kurmak için babasının malı gibi kullanıyor; hiç kim- se Cumhurbaşkanf nı eleştirip uyarmryor: - Parti kuracaksan, önce cumhurbaşkanlığından çekil, sonra çalışmaya başla!.. • Çankaya, artık "Cumhurbaşkanlığı Köşkü"değil, yeni kurulacak siyasi partinin merkezi... Yeter mi? Yetmez... Cumhurbaşkanlığı Köşkü "nde başka işler de yapdı- yor. Devletin temelini, biçimini, yönetim düzenini değiş- tirmek »çin çalışmalar gün geçtikce hızlanıyor. özal, Çankaya ya topladığı danışman kılığındaki politikacılar- la ve elinin altında bulundurduğu adamlanyla birlikte "2'nci Cumhuriyet'm esaslannı "bilgisayara yükleye- rek" Türkiye'nin geleceğini "dizayn" ediyor; herkesin bildiği şeyler bunlar: Eyaletlere -ya da federe devietlere- bölünmüş bir ül- keye dönüşeceğiz... Valiler, seçilecek... ABD'deki gibi olacak... Tam başkanlık sistemi... Başkan kim olacak? özal söylemiyor, başkan seçimle gelecek, ama gönlü- müzde yatan aslanı herkes biliyor. Çankayada harıl harıl "2'nciCumhuriyeVm tasarımı yapılıyor; başkanlık sisteminin propagandası tezgâhla- nıyor. • "Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü"nün bundan böyle iki işlevi söz konusudur: Bir: Çankaya yeni kurulacak siyasi partinin hazırlık merkezi. İki: Çankaya yeni kurulacak 2'nci Cumhuriyet'- in hazırlık merkezi. Her ikisi de apaçık yürütülüyor. Harika bir ülkede yaşıyoruz... Cumhurbaşkanı fütursuz... Yasalara aldırmıyor... Vurdumduymaz... Birisi çıkıp dese ki: - Sayın özal, eğer cumhuriyet devletinin yönetim biçi- mini değiştirmek istiyorsan, Önce cumhurbaşkanltğın- dan çekil, sonra her istediğini yapmakta özgürsün. • Indirim ile kaldırım iki Türkçe sözcük... Bir ara özal'ı Çankaya'dan indirmekten söz açanlar vardı; ama artık Çankaya, bu cumhurbaşkanını kaldırmı- yor. NAZUCANÖZKAN Hoşgeldin dünycomza Amebabana "GözKulak" Biberonıma "sahip"ol. NAZUCANGÖKSU (Hâlâ2.5yaş) (...nasdsa büyürüz bizde...) ÇEKTI BAYİLERDE Botan'da toprak işgalleri! Ufusai mücadelenin değiştirmediği bin yıllık sistem... Kimse ağalar gidecek demryor... "PKK niçın ağalara karışmıyor?"... "Ağanın gideceği zaman belki galir, ama yerine başkası gelirse?*... Ağalarm siyasi otori- tesiyıkıldı... PKK'nıntavrı belli değil... Parttye şikayet- te bulunan ağalar... HEP'lıler işgale karşıçıkıyor... Sol, Bosna-Hersek'i görmûyor mu? Eski Yugoslavya'da yaşanan vahşet, Türkiya'ds sağ- cı ve gerici kesimi ayağa kaldırırken, &oWa neredey- seyaprak kımıldamıyor. - Yeraltı maden işçileri eyleme geçti. 26 bin maden işçisi tüm işyerterirtde iş bırakarak, 10 yerleşim markezinde yürüyüş ve miting yaptı. • Renizi Basalafc'ın işkencede öldûr0lnwsin« trafik polisi kılıfı • 93 satış sozleşmelefi ile başladı • Sezgin'in mumu yatsıya kadar • RPli belediysiar işciyi sokağa attı • Kentte farklılıklara y*r yok • Erkeğe doğum tzni • Gece ûniver^tasi mi, parslı eğitim mi? • Elsarvador'da belirsiz gelecek • Retsam İsmail Yıldınmia »öyleşi • Faşist yangırtda Erdal Eren türküsü • Can Yûcei • Ahmet Kahraman PEN YAZARLAR DERNEĞI'NDEN Cağaloğlu Kardeşler Işhanı 3. kattaki çalışma yerimiz- den, Tünel, General Yazgan Sokak, Mehti Bey Apt 10/ 10'a taşındık. Üyelerimize duyururuz. PEN YAZARLAR DERNEĞI DAKTİLO EDİLİR Yayınevlerinin, yazarlann, öğrencilerin, kurum ve kuruluşlannyaalan temizvesöratli birşekildedaktilo edilir. Tel:5374424(Orhan)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear