25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Sa Cumhuriyeti Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazelecilik Turk Anonını Şirketi adına Bcrin Nıdi Islanbul Haberlerı: Şeaıy Kalkan, Dış Haberler: Ergun Balcı, lş-Ekonomi: Şükraıı Kelenci, Vurt Basan ve Yayan: Cumhurıyet Maıbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türkocağı Cad Genel Yayın Yftneımeni: Özgcn Acar • Genel Yayın Koordmalörü: Hikmel ÇelİDkayı Haberlerı: Mehmel Saraç, Kültür: Cttal Üster, Makaleler Sami Karaören, Spor- Abdulkadir 39/41 Cağaloğlu 34334 tst. PK: 246 lsıanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Telex: Yazı tşleri Mıdurlerı: Fusun Ozbilgen (Sorumlu), Celal Başlangıç (Haber) • Görsel Yucdman, Duzeltme: AbduNafc Vazıcı • Müessese Mudur V: EFOI Erkuı 9 Koordına:or. YOnetmen: Ali Acar 9 Duzenleme: Muslafa SaglanKr • Ankara Temsılcisi: Cuncyl Ahmd Korulsaa 9 Muhasebe: Bvleol Vcaer 9 Idare: Huseyin Gurer 9 tşleıme: Öndcr Çelik 9 Arcaynrek, Haber Mudurleri: Mıısttfa Balb*), lsık Kansu, Izmır Temsıki V.: S*rdw Kınk, Bilgı-lşlem: Nail lnal Bilgjsayar Sısıem. Munıvel Çiler 9 Personel- Sevgi Bostancıoğlu Adana Temsılcisi: Çelin Yiftenoflıı 9 Reklam: Reha Işıtma» 9 Dış llişkıler: Hul)» Akyol 22246, Fax: (1) 526 60 72 9 Burolar Ankara; Z. Gokaip Blv. Inkılap S. No: 19/4, Tel: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 9 lımâr H. Zıya Blv. 1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 9 Adajn: tnönu Cd. 119 S. No: 1 Kai I, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 7f TAKVİM 8EYLÜLI992 lmsdk-5 01 Guneş 6 30 Öğle-13.07 Ikındı 16 43 Akşanr19 33 Yatsı. 20 56 "Kutlu Doğum •aftası" • Haber Merkezi - Hazrctı Muhammed'in 1421'inci doğum yıldönümü nedeniyle yıpılacak olan "Kutlu Doğum Haftaşı" bugün taşlayacak. Diyanet Işleri Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre söz konusu hafta52ilve45ilçede dıizenlenecek konferans ve paneJlerle I4eylüldeson bulacak. Aynca Mevlit Kandili ise bu gece tüm camilerimizde gerçekleştinlecek. Yatakta duymak istediklepimiz •ATİNA(AA)- Araştırmalar, kadın ve erkeklerin cınsel ilışki sonrasında birbırlennden farklı şeyler duymak istediğini ortaya koyuyor. Gallup kuruluşu tarafından yapılan araştırmanm sonuçlan, erkeklenn yüzde 66'sı, kadınlann yüzde 72"sinin yatakta eşlerinden duyduklannı yeterli bulmadıklannı da gösterdi. Kadınlar, ılişki sonrası genellikle "seni seviyorum", "ne kadar güzelsin" gibi duygusal iitifatlar duymak isterken, erkekler ise daha çok gösterdikleri performansın övüimesinı bekliyorlar. Erkeklerin duymak istediği sözler arasında "en iyisi sensin" ifadesi başı çekiyor. Çiftler genellikle. en önemli konuşmalann yatakta yapıldığına da inanıyorlar. Santraliçin peferandum • İZMİR(AA)-Ören Belediye Başkanı Kazım Turan, kamuoyunun, Gökova Termik Santrah konusunda yanıltıldığını ileri sürerek "Hükümetin bu konuda samimi olmadığı ortaya çıkü" dedi. Turan, santrahn geleceğinin belirlenmesı içın referanduma gidilmesi önensinde bulundu. ören Belediyesi'nin, "Gökova'da termik santrala hayır" sloganıyla başlattıgı ve beldenin Izmir Fuan'nda açtığı standda sürdürülen imza kampanyası konusunda AA muhabirine bir açıklama yapan Turan, santrahn geleceğıylc ilgıli olarak hükümet yetkililerince birbiri ardına çelişkiü açıklamalarda bulunulduğunu ifade etti. Maymun karaciğerli öldü • PnTSBURG(AA)- ABD'nin Pittsburg kenünde, maymundan alınan karaciğerin nakledildiği 35 yaşındaki hastanın ameliyattan iki ay sonra dün gece öldüğü bildirildi. Pittsburg Üniversitesi Tıp Merkezi sözcüsü Jane Duffîeld, karaciğer naklinden sonra 2 ay 8 gün yaşayan hastanın, nedeni belirlenemeyen beyin kanaması yüzünden komaya girdiğini ve kurtanlamadığını belirtti. Sözcü, hastanın saniığa yakalandığmı, maymundan nakiedilen karaciğerin buna dayanamadığını söyledi. Hastanın genel durumunun ameliyattan sonra iyi olduğu, ancak nedeni bilinmeyen bir enfeksiyonun, karaciğer fonksiyonlannı bozduğu kaydediidi. Bebek nasıl yatınlmab? • ADANA (AA)-Süt bebeklerinin ölüm nedenleri arasında yer alan "yatış şekli' konusunda farklı görüşler öne süriilüyor. Türk hekimler 'kannüstü' yatış şeklini önerirken, Alman Sağlık Bakanlığı'nın kannüstü yatışın tehlikeli olduğunu belirlediğı bildiriliyor. Bebek bakımı ve sağlığıyla ilgili başvuru kitaplannda, sırtüstü yatan süt bebeğınin kusması halinde boğulma ihtimalinin bulunduğu belirtilerek bebeğin yan ya da kannüstü yatınlması öğütleniyor. Ancak Alman Sağlık Bakanlığı'nın, araştırmalar sonucunda, kannüstü yatışın ani öiümlere neden olduğunu belirlediğı, bu nedenle süt bebeklerinin en az 6 ayhk oluncaya kadar bu şeİcilde yatınlmamasını tavsiye ettiği öğrenildı. Bılim Teknik dergisinde yer alan haberde, Alman annelerin yüzde 50'sinin bebeklerini kannüstü yatırdığı belirtilerek Sağlık BakanhğYnın, 'gerekli olmadıkça' vedoktora başvurulmadan bebeklerin bu şekilde yatınlmamasını istediği yer aldı. Planörde kokpitin önündeki dar koltuğa neredeyse çekecekle sığışabfliyoruz. Saniyelerle smırlı gibi gelen kısa süre sonra 350 metre yüksekliğe ulaşıyoruz. Pilot' halatı bıraJctık'diyor. Gökyüzünde kuşlar gibi sessiz• Eskişehir'in İnönü İlçesi'ndeki THK Eğitim Merkezi'nde her yıl en az 4 kurs düzenJeniyor. Sü- releri 1, 1.5 ay. Aynca 4 aylık 'tekâmül' kurslan bulunuvor. MÜMTAZ ARIKAN Beceriklı eller, paraşütü sırtı- ma geçiriyor. "Buna gerek var mı" diye sorunca, "Meraklan- mayın. hiç gerekmeyecek. Yine de güvenlik kurallannı uygu- lamalıyız" diyorlar. Kokpitin ön kısmındaki dar koltuğa neredeyse çekecekle sı- ğışıp, ayaklanmı beceriksizce peda1lara uzatıyorum. önüm- de uzanan vites koluna ben- zer levyeyi avcuma alıyorum. Arkadaki ikinci koltuğa, öğret- men pilot Haluk Yelkenci yer- leşiyor. Son olarak, kokpitin te- pesıni örten plastik ve şeffaf ka- nopi kilitleniyor. Uçuşa hazınz. Planorün bumuna takılı olan uzun çelik halat gerginleşiyor ve hız]a öne aulıyoruz. Pıstte birkaç metre gıtükten sonra aniden yoikselmeye başlıyoruz. Çelik halat, alanın karşı ucun- da bulunan özel makaralı bir vinç tarafından çekiliyor. Aero- dinamiğe uygun yapılmış pla- nör, herhangi bir araç gibi yer- de ilerlemiyor, hemen havalanı- yor. Saniyelerle sınırlı gibi gelen kısa süre sonra 350 metre yük- sekliğe ulaşıyoruz. Birden, "tak" diye sert bir ses duyulu- yor. Pilot, "İşte, halatı bırak- tık" diyor. Planorün burnu aniden aşağı doğru dönüyor. Tam o anda bana bir şeyler oluyor! Salın- cakta sallarurken içiniz çekilir ya, o duygunun epeyce katmer- lisini tadıyorum! Elimde olma- dan "Oooh!" deyince. arkadaki pilotun kıkırdadığını duydum. "Ilk 'G'yi yediniz!" dedi. Yanm saatlik uçuş süresince birkaç kez daha aynı şey oldu. Heye- canlı ama korkutucu değıl. "G", Ingilizcedeki gıbı "Ci" diye söyleniyor. İnsan vücudu- nun santimetrekaresine gram cinsinden binen basınç anlamı- na geliyormuş. Saniyede 10 metre yükselmek pozitif, aynı koşullarda alçalmak ise negatif "G" oluyormuş. Doğal olarak. yükselirken kan ayaklara, alça- lırken de başa hücum ediyor. Bu durumda içiniz çekilmez mi? Bırakın iç çekılmesıni, uç- maya alışkın olmayanlarda baş dönmesi ve kusma bile görülü- yormuş. Işte, motorsuz-pervanesiz uçak olan planörle ilk tanış- mam böyle heyecanlıydı. Eskişehir'in İnönü ilçesinde- ki Türk Hava Kurumu Eğitim Merkezi'ndeyim. Aynı gün pla- nör kursuna başlamak içın top- lanmış kızlı-erkekli gençlerle birlikteyiz. Arkamızda kamp binalan, uçuş kulesi, önümüzde ise göz alabildiğıne dümdüz uzanan ve havaalanı olarak kullanılan çayır var. Tek motorlu uçaklarla, para- şütçülerin atlayış yapuklan daha büyük "Antonov"lar ve planörler dizi dizi duruyor. Ku- leden aldıklan izne göre teker teker pist başına gelip havala- nıyorlar. Burası gerçekten farklı bir dünya. Sanki II. Dünya Sa- vaşfndan önce yapılan türde bir havacılık bu. Teknik olarak demek ıstemiyorum. Görünüş ve duygu açısından, moda olan "nostaljik" sözcüğüne pek uy- gun da... Birkaç yıldır, paraşüt ve pla- nör kurslanna balonculukla "yelken kanadı" da katılmış. Her yeni gelen yabana antre- CİNSEL SALDIRIYA UĞRAYAN ÇOCUKLAR 'Bababana tecavüzetme'• ABD'nin ünlü televizyon kanalı NBC'de yayımlanan bir programda aileleri tarafmdan cinsel saldınya uğrayan çocuklar konuştu. Program sırasında diğer kanallar seyircisiz kaldı. FUAT KOZLUKLU \VASHINGTON -ABD'nin ünlü canlı sohbet sunucusu Oprah Winfrey'in cuma gecesi NBC televizyonunda yayımla- nan "Scared Silent" (Korku Sessizliği) adlı program sırası- nda diğer TV kanallan adeta seyircisiz kaldı. Konu gerçekten ABD'deki önemli bir yaraya parmak ba- sıyordu: "Cinsel saldınya uğ- rayan, dayak yiyen, aileleri ta- rafından adeta işkence gören çocuklar..." (Ensestilişki) Ra- kamlar, konunun ığrenç deh- şetini vurguluyordu. Polis kayıtlanna göre ABD'de her yıl 3 milyon çocuk tecavüze uğruyor ya da seksüei saldın- larla karşılaşıyor. Üstelik bu iğrençliğin başrollerinde baba veya abiler önde geliyor. Programı sunan ünlü talk- shovvcu Oprah, 9 yaşındayken aile bireylerinden üçünün te- cavüzüne uğradığını, bu duru- mun yetişkinlik çağına gelişine dek devam ettiğini açıkladı. Sunucusunun da ailesinin er- keklennce yıllar süren tecavüz- le karşı karşıya kaldığının an- latıldığı program bir saat bo- yunca izleyenleri adeta otur- duklan yere çiviledi. Ekrana. kızına tecavüz etmiş babalar, erkek kardeşlergetirildi. 19 yaşındaki Tasha, terapi merkezinde. Merkeze gelişine dek yaşadıklannı özetliyor: "10 yaşımdan itibaren amcam ve abim tecavüz etmeye başla- dılar. " 20 yaşındaki Eva, program- da yer alan bir diğer mağdur. 11 yaşında iken babası tecavüz etmiş. 5 yıl süren baba-kız 'seks' ilişkisine. anne hiçbir re- aksiyon göstermemiş. Ressam annenin iğrençliğe suskunlu- ğunu açıklaması ise ayn bir konu: "Bana da küçükkcn ailc bireylerim tarafından tecavüz edilmişti..." Genç ve güzel, bakışlannda "geleceğe umudun" panltılan tüm yıkılmışlığına karşın göz- lenebilen Eva, program için babası ile karşı karşı getirildi- ginde, evden aynlalı üç yıl ol- duğunu, i]k kez, uzun yıllar tehdit ve şiddet sonucu koy- nuna girdiğj "babasf'nın yü- zünü gördüğünü söyledi. Kızına tecavüz eden ve bu durum uzun yıllar sonra orta- ya çıktığında sadece bir yıl ha- pis yatan baba, "gözyaşlan" içerisinde "kızına" bakarken bir anlamda savunmaya geçi- yor: "6 yaşımdayken 20 yaşı- nda mahallemızdekı bir genç adam bana tecavüz etmişti!" Kayıtlara göre ABD'de her gün bin 110 çocuk cinsel saldı- nya uğruyor. Bu rakamm bü- yük bölümünü tecavüz, küçılk birdilimini de cinsel sarkıntıhk oluşturuyor. Rakamlar yalnı- zca polis kayıtlanna geçenler. Bildirilmeyen saldınlann sayısı konusunda ise bir tah- minde bulunulmuyor. Yine kayıtlara göre her gün 4 çocuk anne veya babasınm ihmali, dayağı ya da işkencesi sonucu yaşamını yitiriyor. "Ensest" ilişkiler ile ilgili bil- dirimlerin tehdit sonucu çok az olduğu, bu nedenle de ürkütü- cü boyutlardaki çocuklara yö- nelik aile bireylerinin şiddeti konusunda gerçek rakamlann elde edilemediği belirtiliyor. Asbest tozları ile havayı kirleten gemi söküm tesisleri yanık yağ ve sıvı atıklarla kumsalı siyaha boyadı. Aliağakirlüikzincirinemahkûm ÜMİTOTAN İZMİR - Yıllardır Aliağalıiann soludu- ğu havayı asbeste boğan gemi söküm tesis- leri yanık yağ ve sıvı atıklarla da Türkiye'- nin en güzel kumsalını siyaha boyadı. Uz- manlar, denizin kirlilikten annabilmesı için 3 ay, kumsalın siyahtan kurtanlabil- mesi için de 5 yıl gecmesi gerektiğini söy- lerken, Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü, Arsa Ofisi'nin gemi söküm yöresin- deki kira sözleşmesini feshetmesini istedi. Termik santral "tehdidi"n den kurtulmuş görünen Aliağalılar, gemi söküm kirliliğiyle başa çıkamıyorlar. Eski gemilerin parçalandığı Türkiye'nin tek gemi söküm yöresinden yöreye yayılan kirliliğin önüne gecilemiyor. Kirliliğin, fo- toğraflan, video çekımleri ve tutanaklan Aliağa Belediye Başkanı tarafından Çevre Bakanhğı da dahil tüm ilgili kuruluşlara gönderilmesine karşın sorun sürüyor. Aylar önce Aliağa'da incelemelerde bu- lunan Berlin Üniversitesi Çevre Mühendis- liği öğretim üyesı Prof. Dr. Karl Lorber. yörede asbestin yol açtığı kirliliği saptamış, akciğer kanserine yakalanma riskinin çok yüksek olduğunu İcamuoyuna açıklamıştı. Bu tespitler daha sonra Alman TV3 kana- lında ve Der Tagessipıegel dergisinde geniş biçimde yer almıştı. Seslerini Avrupa'ya duyurduklannı ancak Çevre Bakanlığı'nın ilgisini çekemediklenni beürten Aliağa Be- lediye Başkanı Hakkı Ülkü, tesislerle ilgili yaptığı tüm başvurulann sonuçsuz kaldığını belirterek şunlan söylüyor: "Bölgeyi asbest tozuna boğan tesis, şim- di de tüm kumsalımızı siyaha boyadı. Sö- külecek gemiler daha hafıf olsun ve kıyıya çekilmesi kolay olsun diye gemide ne kadar yağ. kirlı atık varsa denize boşaltıyorlar. Fotoğraflannı çektirdik, videoya aldık, tu- tanaklar tuttuk, çevre sağlığı teknisyenleri- ne imzalattık.." Yörede 18 ayn şirket gemi söküm işi yapıyor. Aliağalılar, bu tesisin kaldınl- masını ve hiçbir yere kurulmamasını isti- yorlar. Akdeniz ülkelerinin artık gemi sö- küm işinı terk etmesine karşın Türkiye'de sürdüriilmesinin çevreye duyarsızlığın kar- şılığı olduğunu beiirten Yeşiller Partisi yet- kilileriinsansağlığını direkt etkileyen bu te- sıslerin kaldınlması için Çevre Bakanhğı'nı harekete geçmeye çağınyorlar. Akdeııiz'de çe\recilerin işbirliğiERGANİ (Cumhuriyet)- Ak- deniz'de çevresel ve doğal düze- nin korunması için, Türkiye'- den Ispanya'ya kadar kıyısı bu- lunan tüm ülkelerin işbirliğine girmesi gerektiği konusunun ele alınacağı uîuslararası bir konferans düzenleniyor. Akdeniz'in yıllardan beri karşı karşıya bulunduğu doğal yapı ve çevre değerlerinin hızla yok olması riski, Akdeniz'deki çevrecileri ve akademisyenleri bölgesel bir işbirliğini gerçek- leştirmek yolunda harekete ge- çirdi. Avrupa Konseyi Çevre Mer- kezi Müdürü Hayo H.Hocekst- ra tarafından verilen bilgiye göre 9-13 eylül 1992 tarihleri arasında Malta'nın başkenti Valetta'da Akdeniz'deki çevre sorunlannı ele alan bir konfe- rans düzenlenecek. "Akdeniz"- de Çevre: Bir Durum Değerlen- dirmesi" adını taşıyan konfe- ransa, çok sayıda deîege katıla- cak. Akdeniz Çevre Duzenleme ve Egnimi Kurumu (MEM1N). Uîuslararası Araştırmalar Vakfı, Malta Üniversitesi ve bazı çevreci örgütlerin ortak ça- balanyla düzenlenecek olan konferansta. Akdeniz'deki bit kı ve hayvan topluluklannın ! korunupgeliştirilmesi, kıyı şeri- di yağmacılığının önlenerek çevre ve doğaya uyumlu imar planlannın yaşama geçirilmesi, evsel ve endüstriyel atıklann denizde yarattığı kirlenme, kıyılar boyunca hava kirliliği, turizm politikalannın doğal ve çevresel değerlerin yaranna olacak biçimde tasarlanması, gelecekteki çevresei etkinlikler tartışılacak. nörledeğişmemesi içın. "deltap- lan" veya "hang-glider"a, "yel- ken kanadı" diye Türkçe bir ad verdiklerini belirtiyorlar. Şu uçurtmaya benzeyen, altına kayışlarla bağlanılıp uçulan aletten söz ediyorum. İnönü kampında, her >ıl en az 4 kurs düzenleniyor. Süreleri bir buçuk ay. Bu, başlangıç sa- yıhyor. (lerletmek için de aynca 4 aylık "Tekamül Kurslan" bu- lunuvor. Risk oranı çok az 1990 yazında planörcü Mu- kadder Kaygısızel'in ölümü, Hakan Bakır'ın yaralanmasıy- la sonuçlanan kaza dışında ger- çekleşen ender "kınlma" olay- lan ise çoğu kez yarasız beresiz atlatılmaktaymış. Aslında pahalı bir spor olan planörcülük. Atatürk'ün 1935'- te koyduğu kurallara uygun, amatörce yapılıyor. Katılanlar- dan hiçbir maddi karşılık ahn- mıyor. Yeme-ıcme ve yatma bedava. Planörlerin fiyatlan ise astro- nomik sayılabilir. 250-300 mil- yon lira arasında değişiyor. Kî- şisel olarak bu işe kalkışmak beton cüzdan ister. Planörcülüğün en temel uçuş becerisı, yerden yükselen sıcaJc hava akımlannı iyi izleyebil- mek ve bunlann yardımıyla daha fazla gökte kalabilmek sayılıyor. Sıcak hava akımlannı birbiri ardına yakalayabilen pi- lot, yüzlerce kılometre yol kat edebiliyormuş. Bu da hatın sayılır bır bilgi birikimi gerekti- riyor. 450 metredeyiz Uçuş sırasında sıcak havanın kaldırma gücünü, İnönü'deki tepelerin yamaçlanndan çok iyi görme olanağım vardı. önüm- de duran varyometre kadranın- da saniyede kaç metreyükseldi- ğimizi izliyordum. Işte, 450 metredeydik. Yani ilk hrladığı- mızdan 100 metre daha fazla. Pilot, sıcak havamn yükseldiği her arazi biçimini iyi beHemek, meteorolojik değişimleri, bu- lutlan izlemekten başka, küçü- cük aynntılara bile dikkat et- mek durumunda. Birkaç yıl önce bir Alman antrenör kampı ziyaretegelmiş. Bir öğretmen pilotla birlikte planör uçuşu yaparken sormuş: "Kaç kırlangıç gördünüz?" Pi- lot "Birkaç tane" diye yanıtla- ymca, sertce, "Siz kırlangıçlara dikkat etmiyorsunuz galiba" demiş. Genç pilot, bunun yaptığı işle ilgisi olmadığını söyleyince, "Olmaz olur mu? Sıcak hava, böcekleri yukan kaldınr, kır- langıçlarda toplanıp onlan yer. Bu nedenle kırlangıçlann bu- lunduğu yerlerde sıcak hava akımı vardır" demiş. Planörcülüğün ince zanaat olduğunu gösteren ilginç bir öykü. Sessiz dünyanın keyfini çıkarmak, epeyce deneyim ge- rektiriyor... ...SÜKÜT ALTINDt/ff,. Doktorlarkanserli hasta için umudu yoketmeden gerçeğinkabullenilmesini öneriyor Kaııser lıastalaıiııııı yansı bunalımdaİSTANBUL (AA) - Kanser hasta- lannın tanı, tedavi ve palyatif dönem- lerde çeşitli duygusal, ruhsal davranış- sal reaksiyonlar geliştirdiği belirtilerek yansında da psikiyatrik sendromlann ortaya çıktığı bildirildi. Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri AnabiHm Dalı öğretim üyesi Doç.Dr. Sedat Özkan, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada insanlann kanser tanışı karşısında bırçok tepkıler gösterdiğini belirterek ilk aşamada en yaygın tepkinin şoke olma ve inanama- ma olduğunu söyledi. Hastaya gerçeği söylemenın. has- talığın tanısından daha zor olduğunu kaydeden Doç. Dr. Özkan, 'En doğru yol umudu yok etmeden gerçeğin ka- bullenilmesini sağlamaktır' dedi. Tedavi aşaması Tedavi seçeneklerinm ve her türlû ola- naklann göz önüne serilmesinden sonra • Doktorlar kanserli hastanın her aşamada bilgilendirilmesi gerektiğini savunuyorlar. Hastaya gerçeği söylemenin hastalığın tarusından daha zor olduğunu kaydeden tıp uzmanlan, insanlann kanser konusunda çeşitli tepkiler gösterdiğini vurguluyorlar. Hastalann yansında psikiyatrik sendromlar ortaya çıkıyor kanserli olduğunu hastaya söylemek Radyoterapi tedavisinin ise kaygı ve gerektiğine değinen Doç. Dr. Özkan, korkular yarattığını anlatan Doç. Dr. buşekildegerçeğiinkaretmedentedavi-Özkan, uygulama öncesinde hastanın ye olumlu yanıt verileceğinı belirtti. bilgilendinlmesi. yanlış kanı ve endişe- Doç. Dr. Özkan, kanserli hastalann lerin düzeltilmesi, amaçlann belirtilmesi ilk tedaviye büyük umutlarbesledikleri- gerektiğini vurguladı. ni, her türlü rahatsızlığı ve uğraşıyı göze Doç. Dr. Özkan, aksı davranışın has- aldıklannı ifade ederek cerrahi girişi- tanın yalnızlık ve terkedilmişlik duygu- min yapılacağını öğrendiklerinde ise suna kapılmasına yo! açacağmı kaydet- hastalarda kaygı ve özürlülük duygusu ti. uyandığını. bu nedenlerden dolayı da Kemoterapinin de ciddi bir nöropsi- hastalarda cerrahi girişimi erteleme ve kiyatrik ve psikolojik reaksiyonlar ya- cerrahi dışı yöntemler arama gibi reak- ratabileceğinı. ifade eden Doç. Dr. Öz- siyonlann görüldüğünü söyledi. kan, hastalara mümkün olduğu kadar fîziksel yakınlık ve ilgi gösterilmesinin de ruhsal açıdan önemli destek sağlaya- caifanı belirtti. Tedavi sonrası Doc. Dr. Sedat özkan, tedavi son- rasınaa ise hastalığın yeniden nüksede- bileceği endişesi ve uyum güçlüklerinin ön plana çıktığını belirterek hastalığın yinelemesiyle tanıda gösterilen reaksi- yonlardan daha şiddetli bir reaksiyo- nun ortaya çıkabileceğini bildirdi. Hastanın her aşamada bilgilendiril- mesi, her kürden sonra endişe ve kaygı- lannı ifade etmeye cesaretlendirilmesi gerektiğini vurgulandı, Ölüm korkusu. çaresizlik, yaşam ide- alierinin tehdit altında olması, otono- misini kaybedeceği, çevreye bağımlı olacağı, fîziksel yıkıma uğrayacağı gibi düşünce ve kaygılann. hastanın depres- yona girmesine neden olacağı doktorlar tarafından belirtiliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear