23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11EYLÜL1992CUMA 12 DIZIYAZI Bahailer, yılda iki kez bir araya gelerek bilgi ve görgülerini tazeliyor Kamplar,Bahai yaşamımn örııeği•2- Yaz kampı Bodrum-Ortakent'teki bir motelde yapılacak. Yalnız Türkiye'den değil, başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere yurt dışından da gelen Bahailer var. İlk gün ulaşanlann sayısı 130 civa- nnda. Kamp düzenleme komitesindeki- ler hafta ortasında gelecekleri de düşü- nerek etraftaki pansiyonlardan da oda kiralamışlar. Kampın bir günlüğü tam pansiyon 75 bin lira. Herkes kendi para- sım ödüyor. Biz merakla geleni-gideni gözlerken ve özlemle birbirlerine sanlan insanlann neler konuştuğunu dinlemeye çalışırken, çok kısa bir süre sonra onla- nn da bizi gözlediğini farkediyoruz. "Al- lahuebha" diye selamlaşmıyor olmamız- dan Bahai olmadığımızı hemen anlıyor- larçünkü. Konuk olduğumuzu öğrenin- ce de bize yardımcı olabilme telaşına kapılıyorlar. Kokteyüi açılış Kampın resmi açılışı akşam verile- cek kokteylle yapılacak. Gelenlerin bir kısmı odalanna çekiliyor bir kısmı ha- vuza bir kısmı deniz kenanna iniyor. Biz de bu boşluktan yararlanarak in- sanlarla söyleşiyoruz. Büyük çoğunlu- ğu ya annesi ya da babası Bahai oldu- ğu için Bahailikle tanışmış ve daha sonra Bahailiğı seçmiş. Çok azı kanla- n ya da kocalan sayesinde veya kom- şulanndan. arkadaşlanndan duymuş Bahailiğı sonra da Bahai olmuş.Tanış- tıklanmızın arasında İran asıllılann çoğunluğu dikkatimizi çekiyor. Zaten Bahailik de İran çıkışlı. Iran'da doğan Hazreti Bahaullah Bahailjğj Bağdat'ta kurmuş. Gelenlerin kadın erkek genç yaşlı hemen hepsi bir meslek saîubi. Büyük çoğunluğu da Farsça-Arapça ve Ingilizce biliyor. Nedenini araştırdı- ğnnızda, "Bahailiğin iikeleri" çıkıyor karşımıza. Bahailikte "Evrensel eği- tim'Y'Bireylerin yeteneklerinin gelişti- rilmesi" ve en temel ilke olan "Dünya birliği" için "ortak dil" çok önemli. Aynca bu nihai amaca ulaşabilmek için gereken iletişimi de ancak ortak bir dille sağlayabilecek olmalan Ba- haileri birkaç dil öğrenmeye yönelti- yor. Bahailik İran çıkışlı olduğu için Farscanın ise ayn bir önemi var. Kampa Hollanda 'dan katılan Ba- hai çiftin öyküsü çok ilginç. Gerrit Vernhout, İngilizce öğretmeni ve ate- ist (Tann-din tanımaz), kansı Janni ise Hollanda'da papaz yardımcılığına ka- dar yükselmiş koyu bir Hıristiyan imiş. Janni, Bahaılığe merak salmış. Gerrit ise Hıristiyanlıkla olduğu gibi Bahai- likle de başlangıçta pek ilgilenmemiş. Fakat araştırdıkça, öğrendikçe ikisi birden Bahai olmaya karar vermişler. Bir zamanlar ateist olan Gerrit olan şimdi son derece inana bütün bir Bahai. Vernhout çifti geçen yıl tatil için gel- dikleri Ayvalık'ta yerleşmeye karar vermişler. Çiftin Ayvalık'a yerleşmeleri de ilginç. Janni Vernhout şöyle anlatı- yor: "Hollanda'dayken bir gece güzel bir rüya gördüm. Deniz kenannda, yeşil- likler arasında, 6aşı örtülü bir kadın bana domates veriyordu. Neden bil- mem, bu rüyadan çok etkilenmiştim. Birkaç ay sonra tatil için Türkiye'ye geldik ve Ayvalık civannda karavanı- mızla kamp yapmaya başladık. Daha ilk gün bir kadın geldi ve bize bir tepsi dolusu domates verdi. Kadın. kamp yeri yakınlanndaki tarlasında doma- tes yetiştiriyormuş ve o gün topladığı domateslerden bize ikram etmek iste- miş. Çok konuksever bir kadındı. Hemen rüyamı hatırladım ve bunun ilahi bir işaret olduğunu düşündüm. Gerrit de emekli olmuştu. Ayvalık'a yerleşmeye karar verdik. Burada yaşı- yor olmaktan çok mutluyuz. İyi ki o rüyayı görmüşüm." Kutsal yıl "Bahai Dini 1992 Bodrum Yaz Kampf'nın resmi açılışı motelin kong- re salonu haline getirilen üst katındaki bir kokteylle yapılacak. Bahailikle ilgi- li kitaplann da satışa sunulduğu salo- nun duvarlan yurt içinde ve dışında yapılan Bahai toplantılannın afişleriv- le süslenmiş. Kokteyl öncesi Türkiye Bahaüeri Milli Mahfıli Başkanı Celal Çelebi bir konuşma yapıyor. Hazreti Bahauiiah'ın ölümünün 100. yılı ol- ması nedeniyle 1992'nin bütün dünya- da Bahailer için ""Kutsal Yıl" ilan edil- diğini hatırlatarak konuşmasına baş- layan Celal Çelebi. Hazreti Bahaullah ve onun kurduğu Bahailik hakkında genel bilgiler veriyor. Dünya birliği ve banşının sağlanmasırun Bahailer için en büyük amaç olduğunu, bugün için- de bulunulan ortamda bunun onemi- nin çok daha iyi ortaya çıktığını vur- guluyor. "Kutsal Yıl"ın Türkiye'deki Bahailer için de uğurlu geldiğini, ülke- deki demokratikleşmeden duyduklan memnuniyeti dile getiriyor. Geçmiş yıllarda çeşitli baskılarla karşılaştıkla- nna değinen Çelebi, bu nedenle yanlış anlamalara meydan vermemek için toplantılanna "yaz okulu" yerine "yaz kampı" dediklerini belirtiyor. Tür- kiye'nin .Hazreti Bahaullah'ın bir süre İstanbul ve Edirne'de yaşamış olması nedeniyle dünya Bahaileri arasında önemli bir yeri olduğuna dikkat çeken Çelebi, bunun da büyük bir turizm po- tansiyeli yaratabileceğini diğer ülke- lerdeki Bahai mabetlerinin ziyaretçi sayılanyla örnekleyerek anlatıyor. Celal Çelebi'nin açış konuşmasının ardından, yaz kampına katılanlann tanışmasına geçiliyor. Sırayla herkes ayağa kalkıp geldiğj ülke. il ya da ilçeyi ve adını soyadını söylüyor. Ülke, il. il- çe adı söylenirken de örneğin, "Bursa ahbaplanndan, İzmir ahbaplanndan, İstanbul ahbaplanndan" deniyor. Ba- hailer birbirlerinden söz ederken "ah- bap" sözcüğünü kullaruyor. Kampa katılanlar şimdilik. Türkiye'den İzmir, Ankara, İstanbul, Kars, Tarsus, İs- kenderun, Trabzon, Bursa, Kırklareli, Edime illerinde yoğunlaşıyor. Daha BAHAİLİK NEDİR, BAHAİLER KİMLERDİR? ŞENAY KALKAN Oahailerin yaz kamplan biraz da 'tatiie' yönelik ama kış kamplannda din eğitimi ön plana çıkıyor. Kamplarda Bahailer amaçladıklan düzenin küçük örneklerini yaşama geçiriyorlar. Yaz Kampı'nda sabah ve akşam üstleri Bahai dini ve dünya görüşü hakkındaki konferanslarla, öğleden sonralan denize girip güneşlenerek, akşaırüan da hep birlikte eğlenerekgeçiyor. Dua Saati- Yaz Kampı'nda bütün topUntıIar dua okunarak başlıyor, dua okunarak bitiyor. sonra başka illerden de katılım olacak. Kampa aynca Ürdün, Lübnan ve Bir- leşik Arap Emirlikleri ile Humeyni döneminde İran'dan kaçarak çeşitli ülkelere yerleşen Bahailer de katılıyor. Daha sonra meyve suyu ve cips da- ğjtılan kokteyl başlıyor. Alkollü içecek yok. Çünkü Bahailik'te alkol, uyuştu- rucu madde kesinlikle ve kesinlikle yasak. Sigara konusunda bir yasak yok ama 130 kişilik grup içinde sigara içenler de parmakla sayılabilecek ka- daraz. Akşam yemeği motelin bahçesinde topluca yendikten sonra herkes yol yorgunluğunu atmak için odasına çe- kiliyor. Çünkü ertesi günkü program "sabah duası"yla saat 06.30'da başla- vacak. Kampın ilk günü Günün ilk ışıklanyla son derece şık- güzel yazlık giysiler içindeki kadınlar. erkekler, çocuklar motelin toplantı sa- lonunda buluşuyor. Fakat katılım az. Gelenfer toplantı düzeninde yerieştiri- len sandalyelere oturuyorlar. Bir kişi kürsü olarak kullanılan masaya gide- rek dua okumaya başlıyor. Her top- lantı dualar okunarak başlıyor ve dualar okunarak bitiriliyor. Herduayı bir başka kişi ve istediği dilde okuyabi- liyor. Dinleyenler de kollanru göğüsle- rinde birleştirerek büyük bir saygıyla duayı dinliyorlar. Dua okunması sıra- sında önemli olan konsantre olarak "ruhanileşmek". Bu nedenle olsa ge- rek bazılan gözlerini kapatıp başlannı öne eğiyor ki dış dünyayla, çevreleriyle bağlan kesilebilsin ve yoğunlaşabilsin- ler. Duadan sonra bahçedeki yemek bö- lümünde kahvaltı ediliyor ardından yine yukan toplantı salonuna çıkılı- yor. Bu kez kampa katılan herkes sa- londa. Önce, kampı düzenleyen "Yaz Okullan Heyeti" üyesi Tangül Alten, hafta boyunca neler yapılacağını anla- tıyor. Buna göre, her gün sabah duası- nın ardından, çeşitli konularda konuş- malar yapılacak, öğle yemeğinden sonra akşam 17.00'ye kadar serbest, akşam yine konferanslar var, akşam yemeğinden sonra da çeşitli eğlenceler düzenlenecek .2-12 yaşındaki çocukla- ra bu konferanslar sırasında motelin bir başka bölümünde Bahailik hak- kında bilgiler verilecek, sorulan yanıt- lanacak. Aynca "Kutsal Yıl". "Bahai- lik'in yaygınlaştınlmasının yöntemle- ri", "Ruhani Mahfıllerin işleyişi ve meşveretin önemi". "Kadın-erkek eşiıliği". "İnsan Haklan" gibi konu- larda da "Work shop" gruplan oluş- turulacak. Kamp sonunda da bu gruplar çalışmalannı ve elde ettikleri sonuçlan gruba anlatacaklar. Sabah ve akşam konferanslannda ise Hazreti Bahaullah ve Bahailik hakkındaki bil- giler, "ruhanileşme" ve "duanın öne- alar. henüz Bahai eğitimi veren okul- lar olmadığı için yaz kamplannın bilgiyi artürmak. yenilemek ve Bahai- likte derinleşebilmek bakımından taşı- dığı önemi vurguluyorlar. Yaz ve kış kamplannın ulaşılması hedeflenilen "Dünya Birliğf'nin ve o birlik sağlan- dığında gerçekleşecek Bahai yaşamı- nın küçük örnekleri olduğunu belirti- yorlar. Konuşmaalardan biri Ege Üniver- sitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlı- ğı bölümü doçentlerinden Aydın Güney. İlk gün Hazreti Bahaullah'ın kişiliği ve görüşlerini, Bahailiğin tarih- çesini anlatan Aydın Güney daha son- Serbest zaman- Konferanslardan arta kalan zamanlarda kampa katılanlar ya havuza ya denize girerek tatil yapıyor. mi" gibi doğrudan dini ele alan konuş- malann yanı sıra "Evlilik ve çocuk eğitimi". "Bahailik'te ekonomik ya- şam", "Gençlere verilmesi gereken eğitim ve genel olarak eğitimin öne- mi", "Sağlıklı yaşamanın koşullan- Hazreti Bahaullah'ın sağlık konusun- daki görüşleri" v.b konular da işlene- cek. Aynca, her gün bir çocuk Bahai- lik hakkında öğrendiklerini kendi algılayışı ve cümleleriyle gruba anlata- cak. İlk günkü konuşmalar daha çok yaz kampının önemi ve Bahailik'in tarih- çesi üzerinde yoğunlaşıyor. Konuşma- raki günlerde dünyanm çeşitli ülkele- rindeki Bahailerin yaptığı çalışmalar- dan örnekler içeren ve Bahailikte insan haklanna verilen önemi belirten konuşmalar yapıyor. Konuşmacılar kampa katılan Ba- hailer'den oluşuyor. fsteyen, istediği bir konuda, tabii bir süre önceden kampı düzenleyenlere bildirerek, dü- şündüklerinı yada yaptığı araştırmayı sunuyor. Dinleyiciler de konuşmacıla- ra soru sorabiliyor ya da kendi sapta- malannı yapabiliyorlar. Bahailer en çok konferanslann bu bölümüne önem veriyor. Çünkü bu bir tür " meş- veret " yani görüş alış verişi sayılıyor ki bu da birlik için. kendilerini ve bir- birlerini Bahailik'te geliştirmek için çok önemli. Kampın birinci günün konferans bölümü, ilk eğitimlerini alan çocukJa- nn sürpriziyle sonuçlanıyor. 9-10 yaş arasındaki çocuklar, Türkçe, Farsça, Arapça. İngilizce, Almanya. Fransız- ca, Italyanca, İspanyolca "Biz Baha'- nın kullanyız" şarkısını scylüyorlar. Kapanış duasının ardından yemeğc geçiliyor. Konferans bölümleri ve o bölümler- de de okunan dualar dışında Bodrum- Ortakent'teki Panltı Motel'de hiç bir "olağan dışı" durum yok. Olsa olsa havuz başına asılan "Bahai dini 1992 Bodrum Yaz Kampı" pankartına ta- kılabilir insan. Nitekim, motelin Ba- hailer dışındaki "olağan" konuklan için "hiç bir değişik durum yok". Yal- nız, "nasıl oluyor da bu kadar çok bir- birini tanıyan insan (180 kişi) bir anda tatile çıkabiliyor?" diye merak ediyor- lar. Merak edip soranlara da Bahailik anlatılıyor. Bahailer bunu seve seve yapıyorlar çünkü zaten onlar da ne kadar çok kişiye anlatırlarsa Bahailiği o kadar mutlu oluyorlar. Kaldı ki din- leri de bunu buyuruyor. Akşam yemeğinden sonra "eğlen- ce" başlıyor. Herkesin ortak isteği Cem'in (Aras) gösteri yapması ve Şe- hin hanımın Azeri türküler söylemesi. Gündüzleri kansı Filiz'le birlikte üyesi olduğu Bursa Mahalli Mahfıli'nin ge- lirini arttırmak için hazırlattıklan . Bahai rozeü, Bahai amblemi olan ti- şörtleri ve bloknotlan şatan Cem za- ten hazırbğmı yapmış. Önce "Kamp- tan Haberîer" sunuyor: Sabah duası- na katılımın az olmasını, hem öğlen hem akşam yemeğinde makarna çık- masını, gruptakilerin espn yapılmaya uygun özeliklerini kendine özgü şive- siyle hicvediyor. Ardından bir de pan- domim sergiliyor. Şehin hanımın söy- lediği birbirinden güzel Azeri türküle- rin ardından "disco" saati başlıyor. Gençler son moda danslardan örnek- ler sunarken. genç olmayanlar hay- ranlıkla onlan izliyor. SClRECEK BAHAİLİK NEDİR? Prensipleri ve dünya görüşüBahailik'e göre. dinler insan toplu- munun ruhani olgunluğunun birer aşa- rnalan. Bahaullah'ın amacı da kendi- sinden önce gelen pejgamberlenn öğretilerindeki esas hakikatlen, içinde yaşadığımız yüzyılın gereksinmelerine yanıt verecek şekilde yeniden ortaya koymak. Çeşitli kaynaklarda Bahailik'- in temel prensipleri şöyle sıralanıyor: 1-Din, sevgi vedostluk sebebi olmalı- dır: Bahai dininde sevgi ve dostluk her- kesi kapsıyor. Yani, yalnız aynı inancı taşı>anlar arasında değil, sevgi ve dost- luk herkese karşı gösterilmelidir. Bahai- lik'te gerek kendi içlerinde gerek başka inançlara sahip insanlara karşı u>oış- mazlıklar karşısında her iki tarafın ısra- n ve bundan dolayı tartışmak ve farkb fikirler etrafında gruplar oluşturulması hoş göriilmüyor. Bahailik'te sövme. yerme ve sevgiyi ortadan kaldırari hare- ketler yasak. Cihad (din için savaş) hük- mü yok. Zulüm ve işkencelere karşı aynı şekilde karşılık vermek doğnı de- ğil. kişisel yargı ve ceza vermek de ya- sak. 2- İnsan toplumunun birliği: Bahai- lik'e göre. din, dil, renk, ırk, sınıf ve cins farkı gözetmeden bütün insanlar eşit. Bu prensibe. Bahaullah'ın "Ey cihan halkı. Hepiniz bir ağacın meyveleri ve bir dalın yapraklansınız" sözleri örnek gösteriliyor. 3-Bağnazlıklann bırakılması; Bahai dınınde, insanlar arasındaki uyuşmaz- lıklann ve savaşlann belli başlı sebeple- n, dinde, millıyette, ırkta ve siyasetteki bağnazlıklar. Bu nedsnle bu konularda- kı bağnazlıklar her şevden daha tehlike- li görülüyor. Abdülbaha'nın bu konu- lara ilişkin görüşleri özetle şöyle: Din. kalpleri birleştirmeli. uyuşmazlıklan ve savaşjan kaldırmalı, sevgi ve ruhaniyet yaratmalı, herkese aydınlık, sağlık \e güven getirmelidir. Aynlığa sebep olur- sa bırakılması daha doğrudur. Mıllet ve ırk üstünlükleri birer kuruntu ve bağ- nazlıktır. Milletıni sevmek doğal bir duygudur ama kendi milletini diğerle- rinden üstün saymak yanlıştır. Tann'- nın yanında milletler arasında fark yoktur Bütün insanlar bir ulustur. Hepsi Adem'in soy ağacından üremiş- lerdir. Ağaan aslı Adem'dir ve tektır. Farklı uluslar ağaan dallan gibidir. Ki- şiler de yaprak. çiçek ve meyvedır. Öy- leyse kan dökmek, insan topluluklannı yok etmek bilgisizlikten ve ulusal bağ- nazlıktan ileri gelmektedir. Vatan, kişi- nin yuva kurduğu, huzur ve mutluluk içinde oturduğu çalıştığı, kazandığı yer- dir. Buyerdünyanın herhangi biryerin- de olabilir. Sınırlar, insanlar tarafından çizilmiştir. Bahailer burada bir noktaya dikkat çekiyorlar:" Bu görüşler bazı kişiler ta- rafından Bahai'îerin din. ulus. vatan kavramlannı ortadan kaldırmak iste- dikleri şeklinde yorumlanıyor. Oysa Bahaiiik bu kavramlardaki bağnazîık- lan, fanatikliği, kin ve nefrete yol aça- cak üstünlük savunulannı reddetmek- tedirler. Bahai'ler, uluslann birbiriyle anlaşmasını. her vatan parcasında otu- ranlann birbiriyle anlayış ve dostluk duygulan içerisinde mutlu yaşamalannı istiyorlar." 4-Genel banş: Bahai'lere göre bütün uluslann birbiriyle iyi ilişkıler kurarak. birlik ve beraberlik içinde yaşaması. yardımlaşma ve dayanışma halinde ol- malan. devamlı ve savaştau 'îzak bir güvenlik içinde yaşamalan için genel banşm kurulması gerekir. Banş ortamı içinde meydana gelecek anlaşmazlıklar da uluslararası yüce mahkemeye havale edilerek. orada hak ve adalet ile venle- cek kararlarla çözülür. Bu kararlar dünya merkez hükümeıının emrindeki uluslararası kuvvetle ıcra edilir. Yalnız ülkelerin iç güvenlıklerinin sağlanması için her ülke küçük bir kuvvet bulundu- racaktır. 5-Dil ve yazı birliği: İki kişinin birbi- rini sevmesi. onlann anlaşmalanyla. bu anlaşma da birbirinin dilini konuşabili- yor olmalanyla mümkündür. O halde insanlar için ortak bir dile gerek vardır. Bu ortak dil, doğu ile baüyı birbirine yaklaştınr. Birbirinin sanat. kültür, edebiyat ve bilimsel yapıtlanndan ha- berdar eder ve faydalandınr. Bu neden- le Bahai dini, okullarda çocuklann iki dil öğrenmesini istiyor. Biri ana dil, di- ğeri ise genel dil. Bu genel dil ya kullanı- lan dillerden en yaygın olanı olabilir ya da yeniden türetilecek bir dil. Bu şekilde okullarda zamana göre ve uluslann ege- menliğine göre değişen bir dil değil. dünyanın her yerinde ana dilden başka okutulan bir genel dil olacaktır. Kişi dünyanın neresinde olursa olsun, böy- lece bu ortak dille kolayca herkesle an- laşacak, birbirinin dert ve isteklerini öğrenecektir. O zaman Bahaullah'ın dediği gibi "Dünya bir vatan ve bütün insanlar bir toplum" olacaktır. 6-Genel ve Zorunlu Eğitim ve Öğre- tim: Bahai dininde ilk öğretim ve eği- tim, genel ve zorunlu. Birinci görev ise çocuklann anne ve babalanna düşüyor. Eğer aile çocuklannı okutamayacak dunımdaysa Mahalli Ruhani Mahfiller çocuklann eğitim masraflannı üstleni- yor. Anne olacağı ve doğacak çocukla- nn ilk eğitimlerinde büyük rol üstlene- ceği için kız çocuklarının eğitimi ise erkeklere oranla çok daha önemli. 7-Kadın ve Erkek eşıthğı: Bahai di- ninde kadın ve erkek, varlık olarak sos- ya) haklarda, ruhani ve ahlaki konular- da eşitler. Kadınlar, toplumlann sosyal konulanna daha çok kanştınlmah ki erkek düşünce ve davranışlan biraz da- ha yumuşasın ve sorunlar sevgiyle şef- katle ele alınarak genel banşın temeli daha sağlam atılsın. 8-Siyasal işlerden uzaklaşma: Bahai'- îerin uymak zorunda olduklan bir ku- ral da idaresi altında yaşadıklan devlet- lere karşı dürüstlük ve bağlılık göster- meleri gerektiği. Buna göre Bahai'ler yaşadıklan ülkelerin bütün kurallanru, yasalannı kabul ederler. Siyasete gir- mek aynlıklan, anlaşmazlıklan ön pla- na çıkaracağı için kesinlikle siyasetle uğraşmazlar. Örneğin bir Bahai kesin- likle belediye başkanhğına. milletvekil- liğine aday olamaz. Eğcr olursa Bahai'- likten çıkması gerekir. Aynı şekilde siyasetle uğraşan kişiler de Bahai olma- ya karar verirlerse si>asetle bütün ilişki- lerini kesmek zonındadırlar. Kimler, nasıl Bahai olur? Bahailik'in temel ilkelerini kabul eden, Hazreti Bab'dan başlayarak, Hazreti Bahaullah'a ve ondan sonra yetkili kılınan kişilerin görüşlerine inanan herkes Bahai olabilir. Bahai olmak için herhangi bir tören yapıl- mıyor. Sadece bulunduğu yerdeki Mahfil'e tescil olması gerekiyor. 15 yaşını doldurmuş insanlar tescil ola- biliyor. Bahai'ier bunun istatistiki bil- giler için gerekli olduğunu söylüyor- lar. Bir de 21 yaşını aşmış Bahai'ler mahfil üyelerini secme ve mahfıl üyesi olarak seçilebilme hakkını elde edi- yorlar. Tescil bu nedenle de gerekli. Bahai olanlar eğer temel ilkelerden uzaklaşır (siyasete girme, aynlık ya- ratma, toplum kurallanna uymama gibi)ya da yüz kızartıcı bir suç işlerler- se (alkollü içki içme, kumar oynama, hırsızhk v.b)önce uyanlıyorlar. An- cak kişi bu tutum ve davranışlarda ısrarlı olursa o zaman Bahaihk'ten tart ediliyorlar. Bahailer tart edilen kişilerin çok az olduğunu söylüyor. ANKARA...ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Gazeteci ve Yağmur Kapı çaldı, "kim o" diye sordum. - isim babanız. Açtım, bana 'Körfez Ana' adını veren okurumu gördüm karşımda. ören'e gelmiş bana bir merhaba demek istiyor. Elbet çok hoşlandım. Ondan daha önce söz ettim bu köşe- de. Izmir'de oturuyor. Akçay'da tatil yapıyor. Çok yönlü yaşayan kişilerden. Mesleği eczacılık, aynca müzikle uğ- raşıyor, doğayı korumak için savaş veriyor, sanat tarihin- den hoşlanıyor, 68 kuşağından. Geriye bakınca romantik buluyor birçok olayı. Eleştiri mi bilmem, romantik olmak eleştirilemez bence. Romantizmin de bir gerçeği var değil mi? Balkonda oturduk, söyleştik biraz. Ida tepelerinden, As- sos'tan, Karşıyaka'daki palmiye ağacından, müzikten ve de gazetelerden. Bir süredir gazete az okuduğunu söyle- di. Radyo dinlemeyi yeğliyor. Kısa dalga istasyonlarında dolaşıyor. İlginç söyleşiler, yorumlar, tartışmalar dinliyor. Oyorumlardan biri de gazetecilik üzerine. Galiba BBC'de ünlü bir kişi gazeteciyi çok ilginç tanımlıyor. Gazete bir yağmur; toprağa değil, denize yagar! Genç okurum gitti. Bir de heykelcik getirmiş bana. Bir su tanrısı. Armağan satan dükkânda başka tanrı kalmamış, bunu getirdim dedi. Masada su tanrısı, karşımda deniz, ben de yağmur! Karaya değil, denize yağdığımızı söyle- şen kişi biraz acımasız mı diye düşündüm. Belki de değil? Bana Körfez Ana diyor genç okurum, zarif bir sesleniş, ama Körfez Ana olarak ne yapabildim? Ege'nin mavilikle- rini sevgiyle kucakladım ancak. Kirlenmesin diyeyaptığım uyarılar neye yaradı? Işte bu yaz da geçiyor, ama Körfez 1 - in kirlenmemesi için gerekli önlemler nerede? Arıtma te- s.islerinden ne haber? Çevre Bakanlığı, Turizm Bakanlığı Körfez'e nasıl bakıyor, kirlenmesini önlemek için neler ötv görüyor? Bu hızlı ve çarpık kentleşme sürdükçe çevre kir- lenmesi nasıl önlenir! Kıyıları betonlaştıran sitelerin, deni- ze atık sular getiren derelerin denetimi yapılmazsa bu mavi deniz kirlenmez, kararmaz mı? Benim denize gire- ceğim yıllar azahyor giderek, bu mavi cenneti uzun yıllar yaşadım, mavi Körfez'e bulandım yıllarca, ama gelecek kuşaklar pislığe bulanacak bu gidişle! Denize giderken Polonyalı bir karı-kocayla karşılaştım geçen sabah. Erkek ortopedist, kadın çocuk doktoru. Kra- kow yakınlarında bir klinikte çalışıyorlar. Biraz konuştuk, ' birbirimizden hoşlandık, akşamüstü çaya çağırdım, söyle- şiyi uzattık sonra. Polonyalı Papa'dan, Valesa'dan, istan- bul'da tatil yerlerinde kurulan Polonya pazarlarından söz ettik, sonra Chopin'den. Türkiye'de ilk kez tatil yapıyorlar. önceleri Baltık kıyılarına giderlermiş. ören'i sevmişler, önümüzdeki yaz yeniden gelmeyi tasarlıyorlar. Ber- gama'ya, Pamukkale'ye gitmeyi düşünüyorlar. Güzel bir ülke, doğası da, kültür varlrkları da dileriz bozulmaz diyor- lar. Güneş batarken şaraplar içtik Polonyalı doktorlarla. De- niz de şarap çanagına dönüştü giderek. Polonyalı kadın baktı. - Denizi de, güneşi de özleyeceğiz dedi. Buyurun bakalım. bu satırları yetkili kişi ve kuruluşları uyarmak için yazıyorum. Okusunlar, birkaç yağmur dam- lasıyla biraz ıslansınlar diye! Otel yapmak yetmiyor, doğa- yı korumak gerekiyor, denizi kirletmemek. Turizme bağla- nan umutlar da erir gider sonra! Telefon çaldı derken. Niğde'den bir okurum, genç ve gü- zel bir kadın. Onu CSO konser salonunda gördüm bir ak- şam. Yanında oğlu Çağdaş. Niğde'den konser dinlemeye geliyor başkente. Yazılarınızdan yürekleniyorum, oğlu- muza müzik öğrenimi yaptıracağız dedi. Şimdi de Bil- kent'e kaydedildiğini müjdeliyor. Ne hoş değil mi? Arka- dan başka telefonlar ve mektuplar. Kalemimin yeşerdiğini hissettim birden. Bu yıl konservatuvara, üniversitelerin tiyatro bölümüne, Bilkent Üniversitesi Müzik Fakültesi'ne büyük llgi ve bin- lerce başvuru var. Profesör Ersin Onay sınavlarda yeni yöntemler uyguluyor, yetenekli çocuklann seçimini çok iyi elekten geçirmeye özen gösteriyor. Gelecek yıl için de başka tasarıları var. Dijital bir piyanoyla Anadolu illerini dolaşarak daha geniş bir katılım sağlanacak. Bu yıl başvu- ru çok sayıda, ama Anadolu illerinden kaç çocuk gelebildi acaba? Büyük kente gelmek başlıbaşına bir sorun değil mi? Kimi çocuklann yol parası da yok belki, yeteneğini na- sıl geliştirsin, sınava nasıl girsin? Oysa geniş katılımla daha iyi eleme yapılır, nice yetenekli çocuk müzik öğreni- mine olanak bulur. Her dalda yıldızlar parlar o zaman. Bence bu konuya özenle eğilmek gerekiyor. Bu yılki büyük ilgi radyo ve TV'ye de yansıyan konserlerden kaynaklanı- yor. Bir müzik olayı, müziğe sevgi ve ilgiyi üretiyor. Müzik öğrenimi yapmak istiyor çocuklar, müzikle uğraşmayı, gü- zellikler üretmeyi özlüyorlar. Geleceğin yıldızlarını sevgiyle kutluyorum. Onlar için ne güzel yazı lar yazacağım kimbilir. BULMACA SOLDAN SACA: 1 2 1/ Akdeniz çevresin- de çok yetisen, yap- rakları güzel kokulu bir bitki. 2/ Piston... Bir gösterme sıfatı. 3/ Tırpana balığına verilen bir başka ad... Kira. 4/ Yaba- nıl hayvan barına- &... Hindistan cevi- zi ile romdan yapılan hafif alkollü bir içki. 5/ Bazı kâgıt oyun- lannda, ortaya sürü- lecek parayı odeye- bilmek için her oyuncunun kendi önüne koyduğu toplam para... Saç örgüsü. 6/ Sermaye. 7/ Kerestesi da- yanıklı bir orman ağacı... Konut. 8/ Genelev isleten kadın... Sınır nişanı. 9/ Dökme demir... Ritim. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Her- hangi bir biçimde edinilen deneyim- lerin ve bilgilerin toplanu. 2/ özen... Bir tembih sözü. 3/ Kuşun yavrusu- na taşıdığı yem... Kürkü değerli yır- tıcı bir hayvan. 4/ Kuran'da bir su- re... Havadaki su buhan. 5/ Bir nota... Yünden dövülerek yapı- lan kalın ve kaba kumaş... Peygamberleri Hud'u dinlemedikle- ri için Tann tarafından yok edilen kavim. 6/ "Ufak, tefek, eğri büğrü" örneklerinde olduğu gibi anlatımı güçlendirmek için ses- çe benzer sözcüklerin üst üste kullanılmasına verilen ad. 7/ Yur- dumuzda kurulmuş yirmi bir köy enstitüsünden biri. 8/ Dağ- kırlangıa... Renyum elementinin simgesi. 9/ Soy, sülale... Bir Asya ülkesinin başkenti. Mi&osoıft® Wiadows 3.1 Türkçe!Windows3.1 Türkçe....™ 250$ • Netıvork 5 kullanıcı 750 $ • Neıwork 1 kullanıcı 150 $ Windows3.1 TR Upgrade 150$ KtSA BİR SÜRE % 12 KDV DAHİLDİR W6j* ÛBÜMLtR ^i» AJUTtNIZ BYINTERFIXAO YAZILIMDA TÜRKİYENIN U2MAN (1)338 01 02-346 85 51 ÖZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU 91.DÖNEMKAYITLARI DEVAM EDİYORI Hafta sonu-Hafta içi ve Akşam kursları devam ediyor. Dershane: ÛSKÜDAR. 343 67 82-310 «2 86 K0ZYATAĞI:362 47 33 TARABYA: Z«2 « «
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear