23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22AĞUSTOS1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Turizmcilerin yüzü göldü • ANTALt A (AA) - Sezon başından buyana istenen doluluğu yakalayamayan Antalya yöresindeki turistik tesisler, ağustos başından itibaren dolmaya başladı. Yöredeki lüks otel ve tatil köylerininyanısıra, belediye belgeli pansiyonlar da i!k kez yüzde I00"e\arandoluluğa ulaştılar. Sezonun en hareketli geçmesi beklenen dönemleri olan. haziran-temmuz aylannda, ortalama y üzde 50 dolulukla çalışan turistik tesislerde. doluluk oranı yüzde 80'lere ulaştı. Kozlu'ya 36 milyon sterlin kredi • ZONGULDAK(AA)- Kozlu"da meydana gelen grizu faciasından sonra bu ocaklarda yeniden üretime geçilmesi için Ingiltere'den 36 milyon sterlinlik kredi sağlandı.DYPGrup Başkanvekili Güneş Müftüoğlu bu kredinin yüzde 40ının hibe olduğunu söyledi. Sağlanan kredi ile TTK Kozlu kömür üretim bölgesinin rehabilite edıleceğıni anlatan Müftüoğlu, "Grizu, can kaybıyla birlikle ocaklanmıza büyük tahribatayolaçtı. Ocaklanmıan yeniden tam kapasite ile üretime geçmesi, yeni üretim alanlannın belirlenmesi için gerekli yatınmlar yapılacaktır" dedi. Belediyelerde sözleşme • ANKARA(AA)- Çankaya Belediye Başkan vekili Mahmut Bayram, Toplu iş sözleşmesi görüşmelerindesendika ile lam olarak anlaşmaya vardıklannı bildirerek, 'Sözleşmenin imzası için sendikacılan bekliyoruz" dedi. Bayram, Ankara'da Belediye-İş Sendikası ile metropol ilçe belediyeleri arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinın kesilmesinin kendileri ile ılgili olmadığını, kendilerinın her türlü maddede scndika ile görüş birliğine vardıklannı bildirdi. Japonlardan çevreye destek • ANKARA (AA) - Japonya Orta Doğu Araştırma Enstitüsü(MEIJ) Başkanı Wasuke Niyake Japonya'nın önümüzdeki 5 yıl için kalkınmaktaolan ülkelerdeki çevre projelerini desteklemek üzere büyük bir kaynak ayırdığmı belirterek "Türkiye'deki çevre projelerini destekleyebiliriz" dedi. MEIJ Başkanı Miyake, Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada. Japonya'nın bugün dünyada çevre projeleri için en büyük desteği sağlavan tek ülke olduğunu hatırlatarak. ülkesinin bu konuda diplomatik kanallardan yapılacak her türlü başvuruya açık olduğunu duyurdu. İSO'nun anketi • Ekonomi Servisi - Küçük ve orta boy işletmelerde (KOBİ)l992yılınınilküç ayında, birönceki yılın aynı dönemine göre, kapasite kullanım oranı yaklaşık bir puan artü. İstanbul Sanayi Odası'nca (İSO) 6 bin 500 küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşunda gerçekleştirilen anket sonuçlan yayıniandı. Araştırma sonuçlanna göre, yılın ilk üç ayında bir öncki yılın aynı dönemine göre kapasite kullanımoranlannda birmiktarartış kaydedildı. Batı Sigorta'dan 80 milyar prim • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Batı Sigorta'nın l992'ninilk7ayında80 milyar lira prim topladığı bildirildi. Batı Sigorta Genel Müdürü Faral Omrüuzak, şirketin kuruluşundan bu yana gelişme trendinin övünülecek boyutlara ulaştığını söyledi. Batı Sigorta'nın sigortalılan 30.7 milyar hasar ödemesinde bulunduğunu belırten Omrüuzak, "'Elde edıien veriler itibanyla şirket 1992 yılında gerek istihsal gerekse kârlılık açısından belırlenen hedeflere ulaştı. Şirketimizin başansında personelimizin ve acentelerimizin payı büyüktür"dedı. Sigortacıiıkta en önemli sorunlardan birtanesinin para alımı olduğunu vurgulayan Omrüuzak, sektörde alınacak tedbirlerle buzorluğun kısa sürede aşı>acağını dile getirdi. KonfeksiyonihracatçısıyorgunGiyim sanayicileri Başbakan Şüleyman Demirel'e "Önümüzde- ki engelleri kaldırın dünyayı yerinden oynatalım" garantisini verdi. Demirel, sanayi- cilerden sorunlannı muhtıra halinde bildir- melerini istedi. EStN SUNGUR Konfeksiyon ihracatçılan "yorgun" düştü. Pamuk ve pa- muk ipliğini Türkiye'de dünya fiyatlannın çok üzerinde al- maktan ve teknoloji yatınmla- nna kaynak ayıramamaktan yakınan ihracatçılar, bu engel- lere rağmen ihracatı arttırma savaşımı vermekten "yorgun" düjtüler. Önceki gün Başbakan Süley- man Demirel'e dertlerini anla- tıp •Önümüzdeki engelleri kaldınn. dünyayı yerinden oy- natalım" diyen ihracatçılar, Demirel'den "İsteklerinizi te- ker teker bir muhüra halinde yazıp verin, çözelim" sözünü aldılar. Giyim Sanayicileri Deme- ği(GSD)'nin yönetim kurulu üyeleri Nur Madenci ile Bülent Atuk, Başbakan'a verilen bri- fıngde. konfeksiyon sektörü- nün 1978 yılından bu yana gös- terdiği gelişmeyi anlatarak, sek- törün 1992 yılındaki profılini çıkardılar. Buna göre 1978 Tekstil ihraç fiyatları (1 kg/S) Çırçırlanmış pamuk Ham ipllk İşlenmiş kumaş 1.40$ 10$ Markalı ceket TShirt Maıfcalı T-Shirt 26 $ 90$ 140$ yılında temelleri atılan konfek- siyon sektörü 1980'de dışanya açılıyor ve 1985'te altyapı yeter- sizliklerine rağmen doruk nok- tasına ulaşan sektörde 1988'- den itibaren yaprak dökümü başlıypr. Altyapı ve kaynak ye- tersizliğinin gelip dayattığı sek- törde 1990'dan itibaren "her şeye rağmen ihracat" savaşımı veriliyor. 1992 yılına gelindiğinde sek- tör, dünyada mega ABD. Uzakdoğu, AT gjbi coğrafı de- ğil, ekonomik sınırlara bölün- müş bir pazar; Türkiye'de ise pahalı hammadde, çalışmayan üretim ve ticaret serbest bölge- leri. ithalatta damping tehdidi gibi engellerle karşılaşıyor. Konfeksiyon sektörünün bu perspektifinde, 1 milyon kişiye istihdam yaratması, 3.2 milyar dolarlık ihracatıyla toplam ih- racatın yüzde 24'ünü gerçekleş- tirmesi ve yarattığı katma değer ile yine de Türkiye'nin lokomo- tif sektörü olduğunu belirten GSD üyeleri, sektöre yapılacak her bin dolarlıLyatınmın 2 kişi- ye istihdam ve 7 bin dolarlık ih- racat yaratacağını savunarak, katma değer potansiyeli konu- sunda şu örneği verdiler: "1 kilogram çırçırianmış pa- muğun ihraç fıyaü 1.4 dolar, ham ipliğın 3 dolar, kumaşın ise 10 dolar iken, aynı miktarda standart tişört 26 dolara, mar- kalı tişört 90 dolara, markalı pamuklu ceket ise 140 dolara ahcı buluyor." Başbakana, önlerindeki en- gelleri kaldırdığı takdirde 10 milyar dolarlık ihracat yapma sözü de veren giyim sanayicile- rinin sıraladıklan sorunlar şöy- le: - Pahalı hammadde: "İhraca- tımız pamı'k ıpliğine bağlı" di- yen giyim sanayicileri. istikrarh bir pamuk politikası izlenmesi- ni isteyerek. çiftçinin üretim safhasında desteklenmesini, destekleme alımı ve taban fıyat- lann ekonomik yükünün sana- yiciye ödettirilmemesini savun- dular. Türk pamuğunun dünya fıyatlanndan yüzde 70 daha pa- halıya satıldığını hatırlatan sa- nayiciler, dünya borsalanyla entegre olmuş bir pamuk bor- sası kurulmasını önerdiler. - Kâğıt üstiinde kalan teşvik- ler: Küçük ve orta boy işletme- lerde yapılan konfeksiyon üre- timinin çağdaş teknolojiyi ya- kalaması için yatınm yapması, bunun için de kaynak gerektiği- ni belirten sanayiciler. Resmi Gazete'de yayımlandığı halde hala uygulamaya girmeyen fon kaynaklı yatınm kredilerine iş- lerlik kazandınlmasını istediler. Sanayiciler, bu teşviğin, fason atölyelerde teşvikli makine parkı kullanmaya ve boya- baskı-apre tesisleriyle entegre olan sanayiciyi yine hazır gi- yimci saymaya izin vermesini önerdiler. - İhracataflnansmandesteği: Giyim sanayicileri, Eximbank kredilerinin, sektörlerin ihracat içindeki ağırlıklanna göre dağı- tılarak konfeksiyona hak ettiği payın verilmesini istedi. Iş dünyası 'ahlak' arayışında• İsdünvasi,işhavatindaahlakideğerleriolusturup kitapta şu görüş dile geürildi: başına çözümleyerrIşdünyası, işhayatında ahlakideğerleri oluşturup yerleştirerek işadamlan için yeni bir kimlik yarat- ma arayışına girdi. TÜGİAD'dan sonra TÜSİAD'- da bir "İş Ahlaki" kitabı yayımladı. Çeviri ola- rak yayınlanan kitapta, işin ve işçinin sadece bir pa- ra kazanma aracı olarak görülmemesi gerektiği. asıl amacın topluma hizmet olduğu vurgulandı. İş-Ekonomi Servisi - Baülı anlamda yeni bir kimlik arayı- şına giren iş dünyası. "ahlak" kavramı üzerinde yoğunlaştı. Türkiye Genç İşadamlan Der- neği (TÜGIAD)'dan sonra, işadamlannın etkin -kuruluşu TÜSİAD da, bir "iş ahlaki kı- tabı" yayınladı. TÜSİAD, iş ahlaki konusunda genç patron- lannki gibi Türkiye çapında bir anket düzenlemek yerine. Francis P. Mchung-Mcmillan Education tarafından bu konu- da hazırlanan kitabı Türkçe'ye çevirip yayınlamayı tercih etti. Orijinal adı "Ethics" olan ve ış ahlakını iş dünyasında hü- küm süren doğru ve yanlış dav- ranışlar olarak geniş bakışla ele alan kitapta, bu terimin çatı- şan taleplerin tartışıldığı bir platform olduğu da vurgulanı- yor. İş ahlakının, işletmelenn kâr amacı veçabasıyla, sosyal olgu- lar ve insani değerlerin uyumlu zemini olarak değerlendirildiği "Burada iş sağlığı, stratejisi ve güvenliği sözkonusudur. İş ahlaki eşit çalışma fırsatı sağ- lamak, içinde bulunan çevre ile temas halinde bulunmak de- mektir. Bazı şirketler, başlıca görev- lerinin kar etmek olduğunu, bunun dışında her şeyin ikinci planda kaldığı varsayımı ile iş görmektedirler. Oysa ticaretin amacı topluma hizmettir. Sade- ce para kazanmak değil. Kâr ise topluma yapılan bir hizmetin ödülüdür" İş ahlaki kitabında kânn kötü bir anlam ifade etmediği de vur- gulanarak. kâr olmadan, büyü- me, kalkınma, yatınm ve geniş- lemelerin kesinlikle olamaya- cağıdilegetirildi. Kâr amacının iş dünyasındaki çatışmalan ve gerilimleri tek çözümleyemeyeceği kaydedilerek, kânn bir hizmet aracı ve hizmetin karşılığı ol- duğu hatırlatıldı. Kitapta buna rağmen, bu konuda ankete tabi tutulan 130 firma tarafının bü- yük bölümünde kâr ve paranın temel amaç olarak gösterilme- sine dikkat çekildi. Kitapta mali başannın tek başına bir iş- letmenin performansını ortaya koymaya yetmeyeceği de savu- nularak, iş ahlaki çerçevesinde amaç ve hedefler belirlenirken. başka şirket değerleri ve uygu- lamalannın da gözönünde bu- lundurulması gerektiği ifade edildi. TÜSİAD tarafından yayınla- nan kitapta ayrıca, "Yöneti- cilerin unutmamalan gereken bir şey de, çalışanlan sadece kâr aracı olarak görmemeleridir" uyansı dile getirildi. Asil Nadir9 in oteline Israil talip• Kayyımla yönetilen Asil Nadir'e ait Shera- ton Voyager Hotel'i adı açıklanmayan bir İsrail fırması satın alma giri- şiminde bulundu. İngiliz kayyım heyetinin otel için istediği fiyat 80 mil- yon dolar. BÜLENT ECEVTT ANTALYA - Türkiye-İsrail arasında turizm bağlantısı gj- derek büyüyor AY. haftada 4 kez Tel Aviv'e uçarken, İsrail hava yollan El Al da tarifeli olarak pazartesi ve perşembe günleri uçuyor. Gelen yolcu sayısına göre El Al uçuş sayısıru arttınrken carter seferleri de yapılıyor. Sadece İsrail'den turist geti- ren seyahat acentelerinin sayısında da artış gözleniyor. Acente yetkilileri, haftada 2 bin-3 bin arasında İsraillinin Antalya'ya geldiğini belirtiyor- lar. Bu arada kayyımla yöneti- len Asil Nadir'e ait Sheraton Voyager Hotel için İsrailli bir turizm firması satınalma giri- şimlerinde bulunuyor. Adı açıklanmayan bir israil turizm firması, Sheraton Ho- tel'i almak için müracaat etti. İngiliz kayyım heyetinin otel için istediği fıyat 80 milyon do- lar. Geçen aylarda Doğuş fir- ması da 40 milyon dolar teklif etmesine karşın. kayyım bu fi- yatı düşük bulmuştu. Ancak Doğuş AŞ. 60 milyon dolara *-AST I 0 DAYS Nadir'e ait Sheraton Voyager Hotel için İngiliz kayyım heyeti 80 milyon dolar istiyor. satın alabileceğini de ilgililere bildirmiş, kayyımdan yanıt bekliyordu. israil fırmasının gi- rişimleri geçen hafta içinde baş- ladı. Görüşmelerin devam etti- ği bildirilirken, fıyat konusun- da kayyımın indirim yapmayı düşünmediği de öne sürülüyor. Antalya'ya gelen İsrailli gruplar daha çok kumar turiz- mineyöneliyor. Clkelerinde kumann yasak olması nedeniyle Antalya'ya gelen İsrailliler. kaldıklan Tal- ya. Sheraton, Falez ve Dede- man otellerinin casinolannı dolduruyor. İsrail ile çalışan Esta Tu- rizm'in Genel Müdürü Abdul- lah Nayman, İsrail'den gelen turist sayısını hesaplayamadık- larını belirtirken, Tel Avi ile karşılıklı uçak sayısının arttığı- na dikkat çekiyor. Nayman, "Türk turizmi için yeni bir ge- lişme sayılabilir israil. Haftada en az on uçak geliyor. Bu de- mektir ki haftada iki-üç bin İsrailli geliyor. Bu da 4-5 otelin dolması anlamına geliyor. Aynca ku- mar oynayarak büyük para harayorlar" diye konuştu. İsrailli gruplardan konakla- ma sektörü memnun değil. Ge- nelde gelir düzeyi düşük ol- duğundan harcamalan yok. Turizm beldelerindeki halı, ki- lim, deri, kuyumcular, İsrailli- lerin alış veriş yapmadıkla- nndan yakınıyorlar. Kumar için gelen gruplara oteller yatak fıyatlannda çok düşük fıyat ve- rirken, özellikle kış aylannda kumar için gelenlerden yatak •ücreti alınmıyor. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliğj (AKTOB) sözcüsü Turgay Alp, İsraıl'den gelenlerin turistlerin ucuz turist grubuna girdiklerini belirtti Zararlı atikithali yasaklandı CEMtL CtĞERtM MEHMET ÖZDEMtR Gelişmiş ülkeler tarafından üretilen tehlikeli sanayi atık- larının hammadde adı altın- da yasadışı yollarla yurdu- nıuza ithali yasaklandı. "Yasadışı yollarla yur- dumuza ithal edilen zararlı atıklar" konusunda Çevre Bakanı Doğancan Akyürek imzası ile yayımlanan genel- gede. BASEL sözleşmesine göre Türkiye'nin atık ithalini yasaklama hakkını kul- landığı bildirilerek "2872 sa- yılı, Çevre Yasası'nın geçici 2. maddesinde 'her türlü yakıt, atık, artık ve kimyasal maddenin ithali çevre ba- kanınm onayına tabidir' hük- mü bulunmaktadır" görüşü savunuldu. Bakanlıklara. valiliklere, belediyelere. Devlet Planla- ma Müsteşarlığı'na, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'- na ve Sanayi Odalan ile Baro- lar Birliği'ne gönderilen ge- nelgede özetle şöyle denildi: "Dünyadaki tehlikeli sana- yi atıklannın büyük kısmının gelişmiş ülkeler tarafından ürctildiğı bilinmektedir. An- cak tehlikeli atıklann oluştu- ğu ülkelerde bertaraf edilme- sinin ekonomik gerekçelerle ve alan yetersizliği nedeni ile güç olması yönünden, geliş- mekte olan ülkelere ham- madde adı altında kanun dışı yollarla ihraç edildiği bilin- mektedir. Türkiye de bu olumsuz gelişmeden önemli ölçüde etkilenmekte oldu- ğundan 1989 yılında Tehlikeli Atıklann Sınırlarötesi Ta- şınımının ve Bertarafının Kontrolü (BASEL) sözleş- mesini imzalamış ve onayla- ma sürecini başlatmıştır. Bu nedenle hazırlanmakta olan ulusal mevzuatımız, BASEL sözleşmesinde yer alan 'ül- kelerin atık ithalini yasakla- ma hakkının kullanılması' hükmünü de gözönüne ala- rak hazırlanmakta olup, her türlü atığın ülkemize ithalinin yasaklanmasını öngörmekte- dir. Bu arada uluslararası platformda, özellikle OECD teşkilatı tarafından tehlikeli atıklann sınırlarötesi taşınımı konusunda BASEL sözleş- mesine aykın olarak alık lis- teleri oluşturma ve bunlara hammadde kodlan vererek ticaretlerinin kanuni hale ge- tirilmesi konusunda çalış- malar sürdürülmektedir. " Işçi çıkarmalarla ISO-9000 işlemez Kimya Mühendisleri Odası, işverenlerin insan çalıştırma anlayışlannı değiştirmesi gerektiği görüşünde İş-Ekonomi Senisi- Sanayide kalite ve standardın izlenen işçi çıkarmalan politikalan nedeni ile sağlanmasının söz konusu olamayacağı vurgulandı. Sü- rekli yenilenen ve düşük ücretlerle ça- lıştınlan personelin eğitilmesi ve istenen verimliliğin , sorumluluğun elde edil- mcsinin söz konusu olamayacağı bclir- tildı. Kimya Mühendisleri Odası Ege Böl- ge Şube Başkanı Cengiz B. Toygur Türk sanayiinin de uymakla yükümlü bulunduğu ve son günlerde yaygın bi- çimde tartışılan kalite güvencesi stan- dartlan "ISO-9000 serisi" üzerinde yaptığı açıklamada. işverenlerin bugün- kü insan çalıştınna anlayışlan değişmc- dikçe. kalıtenın gerçekleştinlmesınin de söz konusu olamıyacağını söyledi. İşçi çıkarması uygulanan bir firmada kalite- nin yerleştirilemeyeceğine işaret ederek- "Kalite güvenlik sistemlerinin en iyi uy- gulandığ ülke olan Japonya'da, kişi çok büyük bir hata yapmadıkça ilk işe başladığı fırmadan emekli olmaktadır. Sürekli japonya örneğinden bahseden sanayicilerimizin ISO-9000 kalite gü- vencesi sisteminin oluşturulup uygulan- masında, iş güvencesinde önemli bir et- kiye sahip olduğunu anlamalannda bü- yük yarar vardır."dedi. Sanayinin gündemine hızlı giriş ya- pan ISO-9000 serisi kalite güvencesi sis- teminin Türkiye'de dc uyulması zorun- luluğu ve özellikleri hakkında bilgi ve- ren Toygür. ISO-9000 ve benzeri kalite güvenliksistemlerındeanaılkenıntezgâh başındaki işçiden, genel müdüre kadar her kademedeki çalışanın kaliteden so- rumlu olması olduğuna anlattı. Doğal olarak kaliteden sorumlu olan kişilerin eğitiminin öne çıktığını. kalite- yi verimliliğin etkilediğini. tüm çalışan- İann sürekli eğitiminin zorunlu olduğu- nu vurgulayarak özetle şöyle devam etti: "Buraya kadar ISO-9000 kalite gü- vencesi sisteminde insan unsurunun önemini vurgulamaya çalıştık. Şimdi de ülkemizde son yıllarda uygulanan per- sonel polilikalanna bir göz alalını. Özellikle özel sektörde her toplusözleş- me döneminde binlerce işçi işten atıla- rak yerine asgari ücretten yenileri alı- nmakta. işlerin önemli bir İcısmı fırma ile direkt bağı olmayan taşeron işçile- rine yaptınlmaktadır. Hatta bu uygula- malar zaman zaman kapsam dışı perso- nel olarak tanımlanan mühendis ve di- ğer çalışanlara kadar uzanmaktadır. Sürekli işten atılma korkusu ve gele- cek endişesi taşıyan bin insana nasıl ka- lite konusunda ek sorumluluklaryükle- yebilirsiniz. Her iki senede bir yenilenen personele eğitim vermek. onlardan is- tenen verimliliği elde etmek mümkün değildir. Böyle bir firmada kalite güven- lik sistemi yerlcştirmek de çok zordur." IŞÇENIN EVRENINDEN ŞÜKRANKETENCİ KaliteIş dünyasında, bir ölçüde gazetelerin ekonomi sayfalarına da yansıyan bir "ISO-9000" kalite güvencesi sistemi tartışma- sı var. Konuya ilgi duymamış okur için kısaca, uluslararası, bizım sanayimizin de ihracat yapacaksa uyması gerekecek, bir kalite güvence sisteminin kısaltılmış adı olarak açıklanabi- lir. Ürünün kalite standardının, işyerindeki en yetkili genel müdürden en son ışçisine kadar ortak sorumlulukla elde edi- lebıleceğinı öngören ve kalitede sorumluluğu paylaştıran bir sistem. Sayfamızda bu konuya ilişkin ilginç bir haber var: Sürekli işçi çıkaran, işlerin önemli bir kısmını taşeron işçilerine yaptı- ran, işçisinı uzun süreli ciddı eğıtımden geçirmeyen işletme- lerin "ISO-9000" standartlarını tutturamayacaklarına işaret edilıyor. Yine sayfamızda yer alan bir diğer haber ise Genç iş Adamları'ndan sonra TÜSİAD'm da "iş ahlaki" üzerine bas- tırdığı kıtaptan söz ediyor. İki kitabın içeriği de uluslararası temel bılgılerın çevırısi niteliğinde. Ancak iş dünyasında gi- derek daha çok hissedilen bir eksikliğin dile getirilişi olarak bir anlam taşıyor. önceki gece İSO'nun kuruluş yıldönümü kokteylirtde karşı- laştığımız işadamlan, şartlı refleks' gibisinden bir tepki ile sözü, işçi ve sendikacıların kalitesizliğinden açtılar. Üretimin bu yüzden çok önemli zarar gördüğünden yakındılar. Yukarıdaki örnekler bir araya gelince, iş dünyasında ger- çekten bir kalite sorununun gündeme geldiğini gösteriyor. Iç piyasa ile yaşama şansının azalması, sanayiciyi ister iste- mez her alanda bir kalite sorunu ile karşı karşıya getirmiş bulunuyor. Bunu görmeye başlamaları, kaliteyi gündeme ge- tirmeleri gerçekten sevindirici. Ancak gözlemimiz o ki, konu- nun gündeme gelişı, konuyu benimsemek, özümsemekten çok, zorunluluklardan kaynaklanıyor. Doğal olarak da sağlıklı çözüm arayışlarından çok, durumu kurtarma arayışları gün- deme geliyor. Ne yapmalı etmelı de ISO-9000 kalite güvence sistem standart belgesi almalı? işçinin çok düşük olan üretim verimini yükseltmeli? Ya da işletmede sorumluluğu da payla- şacak, ilkeleri tartışabilecek sendikacılık hareketine, kadrola- rınaulaşabilmeli?.. iş dünyamızın, özellikle sendikacıların kalitesizliğinden, onlarla aynı dili konuşamamaktan, iletişim kuramamaktan yakınan yöneticilerine "Bu sizin seçiminız. Bu yapıyı siz seç- tiniz, siz yarattınız. Oözmek de sızin sorununuz" dedığımiz- de, önce şiddetli bir itiraz geliyor. Ancak nedenler sayılınca, ucundan da olsa ıtiraflar, doğrulama, kabullenme geliyor. Yanlışları düzeltme anlamında sözcükler ise hâlâ telaffuz edilmiyor. Evet, her alanda olduğu gibi, üretimin her alanında da ciddi bir kalite sorunu var. Çökmüş sendikacılık hareketımizin de buna olumsuz katkıları tartışılamaz. Türkiye'de hiçbir değer yargısı, ilkesi kalmamış bu sendikacılık hareketı nasıl yerleş- tı? 12 Eylül hukukuna, anayasa ve yasalarda istedikleri yasak- çı düzeni yerleştirirlerken, iş dünyamızın temsilcilerini, kale- mimiz elverdıği, dilımiz döndüğü ölçüde çok uyarmaya çalış- tık. iş dünyasına en yakın uzman hukukçular da dahil her kesimden gelen uyarılara, yasa koyucuyu yönlendirme gücü- nü ellerinde tutan ışverenlerimiz nedense kulak tıkadılar. Sendikal hak ve özgürlüklerin yasaklar zincirine alınmasının, sendika demokrasisini, özgürlüğünü yok eden düzenlemele- rın, işverene kö)e sendikacılığın yaratılmasının, sonunda iş- vereıilere de yaramayacağı çok anlatılmaya çalışıldı. işve- renlerimize, siyasi iktidar ve ışveren denetimindeki köle sendikacılık önce çok çekici geldi. Ancak yıllar içinde iş dün- yasının bundan çok büyük kazançları olduysa da, günümüz- de bazı sorunlar gündeme geldı işçi üzerinde saygınlığını, etkinliğini yitirmiş, işçinin çok gerısınde kalan bir sendikacılık hareketi. Dünyadaki ve ülkemizdeki değişimi izleyemeyen, izlese bile uyum sağlayamayan ya da çıkarlarını özdeşleşti- remeyen lider kadrolar, işverenlere bağımlı olsalar da işve- renlerin işine yaramaz olmaya başladılar. Elbette işverenlerimiz, bedeli ışçiyeolan bu kendilerine, si- yasal iktidara bağımlı kalitesizlikten çok şikâyetçi değiller. Yine de bugün gelinen noktada onların da zararları oluyor. örneğin sözleşme masasında verıp, sonra kitlesel işçi çıka- rarak verdikleri zam yükünden kolayca kurtuluyorlar. Yine de işyerinde sosyal barış yara almış oluyor. Her zaman, çıkarı- lan işçi birikiminde, deneyimınde işçıyı bu kez çok düşük ûc- retle işe almak kolay olmuyor. İşyerlerinde verimlilik, kalite büyük çapta düşüyor. Dahası, kalıtesız, standartsız sendika- cılığın ne zaman ne yapacağı pek belli olmuyor. işçiden yana, ilkeli, bilinçli sendikacıya, bir ışletmenin özel koşullarındaya- pılması gerekenleri anlatabilirsınız. Sorumluluğunun gereği- ni yerine getirir. Üretimin karşılığı, yaratılan değerlerin karşı- lığı ilkeli bir ücret sistemi görüşülebilir. Bazen yandaş, ilkesiz sendikacı, işveren karşısındakı ilkeli ve sorumiu sendikacı- dan çok çok daha fazla zararlı da olabilir. işverenlerimiz son zamanlarda bu kadar çok yakınmaya başladıklarına göre, galiba bu türden örnekler çoğalmışa benziyor. İşverenlerimiz çok fazla kaygılanmamalılar. Bizceçözümü öyle çok zor değil. Gerçek demokratik sendikal hakları önce eksiksız kabul edip benimsesinler. Gereken anayasal ve ya- sal değişiklik için siyasi iktidar üzerindeki güçlerini göstersin- ler. Sorunun gerisi eşyanın tabiatı gereğı, özgür sendikacılı- ğın örgütlenmesi içinde gelişir. işçi zaman zaman yanılgıya düşse de, zaman içinde sorumlu sendikacılığı ve sorumlu seıidikacıyı yaratmayı becerir. Bu, onun en doğal hakkı ve çı- karını korumanın tek yolu çünkü... ' Sabancı Cîrubu'nun veni model midibüsü Temsa atağa geçtî İş-Ekonomi Ser>isi - Sa- ladı. bancı grubu yeni şehirlerarası yolcu otobüsü "Prenses" ve iç pazara sunduğu "Prestij" isimli midibüs ile bu alanda atağa geçti. Sabancı grubunun otomotiv sektöründeki kuru- luşu Temsa'nın Yönetim Ku- rulu Başkanı Özdemir Sa- bancı Mitsubishi ile yürüttük- leri ortaklığın ilk meyvesi Ma- raton'dan beklediklerinden iyi sonuçlar aldıklannı ve pazar paylannın yüzde 50'yi aştığını belirtti. Sabancı, Türkiye'nin yakın gelecekte otobüs ihra- catçısı ülke olacağını söyledi. 1990'h yıllarda her sektör- de. ama özellikle ulaşım sektö- ründe Cumhuriyet tarihinin en canlı dönemlerinden biri- nin yaşanacağını belirten Öz- demir Sabancı. son birkaç yıldır ilgi duymaya başladık- lan otomotiv sektöründe kendileriyle beraber önemli değişiklikler görülmeye baş- landığını. sektörün rekabetle daha da gelişeceğini vurgu- Otobüs üretiminde Mitsu- bishi ile birlikteliklerinin ve- rimli bir biçimde sürdüğünü belirten Sabancı, pazar payı bakımından da iyi bir sonuca ulaştıklannı söyledi. Bu ara- da, Otomotiv Sanayicileri Derneği'nin verdiği pazar payı rakamlannın yanıltıcı ol- duğunu iddia eden Özdemir Sabancı pazar payy dağılımının üretim adedine göre değil, plakası alınmış araç sayısı üzerinden yapı- lması gerektiğini belirtti. Sa- bancı. satın alınan otobüs sayısı bakımından Temsa'nın pazar payının yüzde 50'nin üzerine çıktığını öne sürdü. Amaçlannın çok üretmek değil, kaliteye öncelik vermek, olduğunu vurgulayan Sa- bancı, "Önce müşteri mem- nuniyetini ön planda tutuyo- ruz. Kaliteden fedakârlık et- meye niyetimiz yok. Bu diğer firmalan da kalitcli üretim yapmaya yöneltecektir" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear