23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10TEMMJZ1992CUMA CUMHURİYET _ŞAYFA 17 SAVARONA RESEPSlYONU-Atatûrk'ün kıdlandığı Sava- rona yatının yeniden restore edilerek hizmete girmesi dolayısıv- la Çubuklu İ9'da »erilen resepsivona Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve eşi Semra Özal da katıldı. 182 mil> ar harcanarak resto- re edilen Savarona için verilen vemekte Başbakan Vekili Erdal İnö'ıui ve eşi Sevinc İnönü de bulundu. 4 Tele-Vizyon'a beraat ANKARA (ANKA) - Tele- vizvonun bırinci kanalında geçen vıl \a\ınlanan "Tele-Viz- >on" programında mahkeme karan olmadığı halde Çapa Tıp Fakültesi Tahakkuk Me- muru Mehmet Ali Berber hak- kındaki zimmet suçlamasını ckrana getirerek hakaret suçu- nu ışledikleri gcrckçesıyle hak- lannda ceza davası açılan ga- zeteci Uğur Dündar. Osman Balcıgil ve Kadir Çelik beraat cttiter. Dündar ve arkadaşlan, M. Ali Berber'i kamuoyu önünde kiiçük düşürmek sa- vıyla vc 6 aydan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle Ankara 2. AsliyeCeza Mahkemesi'nde açılan davada lutuksuz olarak yargılandılar. Boğazda dev transatlantik- BirTürkde- nizciuk firması tarafından Amerika Birleşik Deıletleri'nden satın alanınan ve diinyamn 3. btiyiik > olcu gemisi olarak bili- nen 'United States', TürkiyeV getirildi. Romörklerin çekti- ği 302 metrelik dev yolcu gemisinin gecisi sırasmda Çanak- kale boğazı trafîğe kapandı. Gemiz Tuzla tersanelerinde bakıma alınıp kullanıma sokulacak. Torul'da toplu mezar TORUL (AA) - Gümüşhane'- nin Torul ilçesinde, köylüler tarafından toplu mezar bulun- du. 20\e yakın kafatasının or- taya çıktığı toplu mezann açıl- ması ve konunun araştınlması isteniyor. Torul Kaymakamı Sebahat- tin Öztürk, toplu mezarın orta- ya çıkanldığı köye gidip incele- melerde bulunduğunu belirte- rek "Bu toplu mezar Ermeni katliamında ölen masum in- sanlara mı, yoksa savaş sıra- sında ölen Tiirk askerlerine mi ait? Yoksa salgın hastalıktan ölen insanlann topluca gömül- düğü bir yer mi? Konunun sağlıklı bir şekilde araştınlması gerekir" dedi. Cool World'da oynuyor- Arrekalı sanatçı Kim Bassinger,son olarak çevirdiği çizgivegerçek kahramanlann biraraya geldiği 'CoolWorid' fil.ndedeğişik roller alıyor. Bassinger, MollVHood kaldırımlarına kazınan adınm önünegelerekde mensuplanna poz vermektengeri kalmadı. HABERLEREV DEVAMI OLAYLARIN AGEK'ten Bosna- Hersek atam ARDEVDAKI GERÇEK • Baştarafi ). Sayfada ğını da görüyoruz. Söz gelimi demokratikleşme sürecinde yargı reformunu ko- alisyon ortakları arasında bir konu sayamayız; Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyeleriyle ölçe- meyiz. DYP grubundan gelen direnmelerle geciktirilen demok- ratikleşmenin, Helsinki'de Baş- bakan'ın daha rahat, daha ağır- lıklı ve başanlı olmasına katkı- da bulunacağını milletvekilleri Meclis koridorlarında düşüne- bilmişler miydi? Demokrasinin yolunu açmak, Türkiye'nm dünyadayolunu aç- makla anlamdaştır. DYP grubunun içinde de- mokratikleşmeyi SHP'nin ge- reksiz bir fantezisi ya da solcu- luğu sayanlar varsa, yanılgıya düşüyorlar. Başbakan Süleyman Demirel, demokratikleşme eyle- minin rüzgârtnı arkasına aldığı oranda rahatlayıp başanya yü- rüyebilir. Yaz tatilinden sonra Meclis i te bu gerçeğin biraz daha anla- şılmasında çok yarar var. De- mokratikleşmeyi iktidarpartile- rinin arasını açacak ve koalisyo- nu çatlatacak bir sorun olarak görmek, DYP'nin de çıkarlan- na aykındır. I Baştarafi 1. Sayfada çekleşeceğine inandığmı söyledi. tzzetbegoviç müdahale is- teğini dün Başkan Bush ile yap- tığı 35 dakikalık görüşmede de dile getirdi. Bosna-Hersek lideri görüşmeden sonra yap- tığı açıklamada, Bush'un keodi- sine ABD ve Avrupa'nın Bosna- Hersek'te banşçı bir çözüm sağlanması için tüm seçenekleri değerlendıreceğini ve ABD'nin Bosna-Hersek'in toprak bü- tünlüğünü tanıdığını söylediği- ni belirtti. Sırplar • • • • Baştarafi 1. Sayfada mermısı duştü. Kentın öteki bü- yük oıeli olan Holiday Inn'de. çok sayıda gazeteci, geceyi top ve mermi sesleri arasında geçir- di. Daha önce defalarca isabet alan otele. gazetecilerin bulun- ması nedeniyle ateş açılmadığı öğrenildı. Saldınlardan sonra. Bosna- Hersek radyosu. halkı >eni sal- dınlara karşı uyaran ya>ınlar yaptı. Radyo geri püskürtülen Sırplann bu kez federal güçle- rin desteği ile hava saldınsına geçebileceğini bildirdi. Bosna-Hersek Savunma Ba- kanı Marıofıl Ljubic, dlerinde- ki kısıtlı olanaklara rağmen. Sırp saldınlannı püskürttükle- rini belirtirken, uluslararası güçlerin bir an önce harekete geçmesini istedi. Boynunda zeytin tanelerinden oluşan ve ucunda haç sallanan tespihle dikkati çeken Ljubic. Sırplan durdurmak için askeri miida- halenin kaçınılmaz olduğunu belirtti ve AGİK zirvesinde çö- züm aranırken, Sırp saldınlan- nın yeniden yoğunlaşmasının dikkatçekici olduğunu bildirdi. Yıkılan ve boşaltılan çok sa- yıdaki binanın "'hayalet kent"e dönüştürdüğü Sarav bosna'da kendini saldınlardan koruma- ya çalışan halk. temel ihtiyaçla- nnı karşılamada da büyük sı- kıntı çekiyor. Kente. düzenli elektrik verilemiyor. BM Banş Gücü denetimindeki havaala- nına her gün birçok uçağın yar- dım malzemesi taşımasına İcar- şın, halk yardunın kendilerine ulaştınlmamasından ^kını- yor. Yardımlann dağıtımj için Sa- raybosna'da muhtarlar kullanı- lıyor. Banş Gücü >ardımı muhtarlara veriyor. onlar da halka dağuımı yapıyor. Ancak halkın büvük bölümüne ulaşan yardım, örneğin, İtalyanlann gönderdiği iki kesme şeker. ikı içimlik nescafe. dört bisküvi \e iki parça kekten oluşuyor. Saraybosna'da yardımın ye- terince dağıtılmamasma karşın. karaborsa dikkati çekiyor. Halk. yardımın kendileri yerine tüecarlann eline geçtiğini öne sürûyor. Saraybosna'da sıkıntısı çeki- len 5nemli bir konuyu da ula- şım oiuşturuyor. Toplu taşım aradan çahşmadığı gibi. özel araç da bulunamıyor. Özel aradan olanlar, ancak kara- borsa benzinleyola çıkabiliyor- lar. Çok sayıda yabancı gazete- ci d; karaborsa benzin alarak çalısabiliyor. Ancak, bu araçla- radıateşaçılıyor. Tîm olumsuz koşullara ve Sırrlann saldınlannı yeniden yoğjnlaştırmalanna karşın Sa- raytosna halkının gözü kulağı Hehnkfde. Halk. AGİK zirve- sâncEn çıkacak bir askeri müda- raalckarannı umutia bekliyor. Başkan Bush'tan Sırp ordu sunun tüm silahlannın ulusla- rarası kuvvetlerin kontrolü altı- na verilmesini istediğini kayde- den İzzetbegoviç. "Eğer bu mümkün değilse, bu silahlann imha edilmesi için askeri müda- hale yapılmasını istedim. Bosna-Hersek'te bu kadar çok silah olursa, banş sağlanması- na imkan yok" diye konuştu. İzzetbegoviç, Bushun askeri miyoruz" ifadesını kullandı. Türk önerisine destek Helsinki zirvesinde Türkıye- nin Yugoslavya'nın dağılma- sıyla ortaya çıkan sorunlann yayılması ve Balkanlar'ı sarma- sını engellemek amacıyla baş- lattığı girişim de AGİK ülkele- rinceolumlu karşılandı. AGİK Kıdemli Memurlar Komitesi'- ne bu konuda sunulan Türk müdahale yap.Iacağına ılışkın -önerisi. ilgıli on ülkeden oluşa- bırşey soylemedığını belırtır- c a k b i r y ü r ütme grubu kurul- ken. "Bağışlarla yaşamak ıste- masını öngörüyor. Diplomatik kaynaklann ver- diği bilgive göre. sorunlann daha büyük boyutlara varma- dan durduruiması için oluştu- rulacak grupta Türki>e"nin >anısıra ABD. Rusya, Alman- va. İngiltere. İtalya, Avusturya. İCanada İsviçre ve İsveç yerala- cak. Bu grubun Helsinki zirve- sinin bitiminden hemen sonra devreye girmesi ve Kosova, Sancak ve Voyvodina'da hiz- met vermesi öngörülüyor. Yü- rütme grubunca görevlendirile- cek heyetler bu bölgelerde GIJNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Müdahale edelimHELSİNKİ - AGİK zirvesinde elimize iki fırsat geçti. Bi- rinı kullanamadık. ötekini kaçırdık. Bırinci fırsat, ABD Başkanı Bush'un Başbakan Demi- rel'le görüşme isteğiyle başladı. Dün saat 12.30da bir araya gelen Bush ile Demirel, özellikle bizi çok yakın- dan ilgilendiren Kuzey Irak'taki durumla ilgili ilginç bir konuşma yaptılar. Demirel- Bush görüşmesi gecikerek başladı. Bush'un, Begoviç'le yaptığı görüşme uzayınca, Demirel buluşması biraz geçe sarktı. Ne var ki daha önceden 20 dakikayla sınırlandırılan görüşme uzadı, 40 dakika sürdü. llk 15 dakikada hangi konular ele alınacaksa, onlar açıldı. Her iki lider, zirve- ye katılan 52 devlet önderinin topluca resim çektirecegi yere gitmek için konuşmaları birara kestiler. Belirlenen yere giderken konuşmaları sürdürdüler. Fakat gecikmişlerdi. Helsinki 1992 AGİK zirvesinin ta- rihsel fotoğraflarında ne Bush, ne de Demirel var. Görüşmelere başladıklan odaya dönerken konuşma- lara kaldıkları yerden devam ettiler. Zamanla yarışıyor- lardı, ama bir 15 dakika daha konuştular. Bu kez resmi öğle yemeğine gitmek üzere kalktılar. Belirlenen ye- mek salonuna giderken yine görüşmeleri sürdürüyor- lardı. Yemek salonunun kapısından girdiklerinde karşı- larına Azerbaycan Cumhurbaşkanı Elçibey çıktı. Demirel, Elçibey'i, Bush'a tanıştırdı. Elçibey, "gerek Demirel'den ve gerekse Bush'tan bölgesi için çok olum- lu sözler işitmekten mutlu olduğunu" söyledi. Ama Bushun ilgisi başka yöndeydi. Elçibey'e bu ka- dar ince nasıl kalabildiğini soruyordu. Koşuyor muydu, ne yapıyordu da kilo almıyordu. Elçibey ise doğuştan ve doğadan ince ve uzun kaldığı yanıtını veriyordu. Türk heyetinde bulunan Demirel'in danışmanı ilnur Çevik, iki lider arasında ayaküstü fconuşmalar dışında ele alınan konuları üçe ayırarak kimi ayrıntılar verdi. önce Kuzey Irak'taki Kürt devleti sorunu ele alınmıştı. Ardından Bosna-Hersek'in durumu konuşulmuş, Kıbrıs konusu görüşmelerin odak noktalarından biri olmuştu. Kuzey Irak'taki durumu gündeme Başkan Bush getir- di. iki lider arasındaki görüşmeler şöyle gelişti: Demirel: Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulması- na karşıyız. Daha önceleri de çeşitli zamanlarda ABD Kongresi'nden Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması- nı gerektiren kararlar da çıktı. Amerikan hükümetleri çeşitli zamanlarda aynı doğrultuda açıklamalar yaptı. Ama bu açıklamaları sürdürmekte büyük yararlar görü- yorum. Bush: Katılıyorum. Demirel: Kuzey Irak'taki insanlar bizim kardeşleri- mizdir. Herhangi bir baskı, bir tahakküm altında olma- maları bizim de arzumuzdur. Ve bu kardeşlerimizin Irak'ın tahakkümü altına girmesini kabul etmiyoruz. Bush: Zaten liderliğinızde Çekiç Güç'ün sürdürülmesi kararını geçırdiniz. Demirel: Çekiç Güç'ün süresini uzatma kararını hükü- metimiz de alabilirdi. Fakat bu kararın Meclis'ten çık- ması, hem bu kararı güçlendirmiş hem de Meclis'in iradesini göstermiştir. Bu bakımdan önemlidir. Bush' Bu Madam Mitterrand olayı nedir? Demirel: Kuzey Irak'ta türlü gruplar var. Bir devlet boşluğu var. Kanun hâkimiyeti yok. Otorite yok. Bu şart- larda Madam Mitterrand'ın Kuzey Irak'a gitmemesi ge- rekirdi. Gitmesi sakıncalıydı. Fakat istiyordu, biz de elimizden gelen yardımı kendisine yaptık. Ülkemize uçakla geldi, helikopterle oraya geçti. Kendisi geldi, kendisi yaptı. Görüşmeler daha sonra Bosna-Hersek teki duruma yöneldi: Demirel: Bölgede büyük bir vahşet yaşanıyor. Bush: Bu sabah sizden önce görüştüm, Begoviç'i de siz buraya getirmişsiniz. Çok tehlikeli bir durum yaşanı- yormuş orada. Uçağa binmek için Zagrebe geçmek zorunda kalmış. Hikmet Çetin, (Başkan Bush'a, Begoviç'i almak için gittiği Zagreb'de gördüklerini özet\eyen bilgiler verdi). Demirel: Bosna-Hersek'te BM müdahalesi gerekiyor. Dikkat ettinizse, bu sabah zirvede konuşan her lider, müdahalenin gerekli olduğunu söylüyor. Bir müdahale bu bakımdan zorunlu görünüyor. Bush: Pekı bu müdahale askeri mi olacak, nasıl ola- cak? Demirel: Her türlü imkânla, her türlü müdahaleden bahsediyorum. Bush: Ama nasıl olacak? Demirel: Elbette Kuveyt gibi olacak. BM bir karar çıka- racak, bir müdahalenin yapılabilirliğini söyleyecek. Çünku sorun Türkiye ile Sırbistan ya da ABD ile Sırbis- tan arasında bir sorun değil, dünyanın çözmesi gereken bir sorun. O bakımdan tıpkı Kuveyt'e benzer bir müda- hale gerekli görülüyor. ABD Başkanı Bush ile Demirel'in gerek resim çektir- me, gerekse lokantaya giderken baş başa kaJarak yap- tıkları ayaku. '.onuşmaların içeriğini daha sonra öğreneceğız. Başbakan'a yakın çevrelerin söylediğine göre Demirel, geceyarısına doğru Türk basınıyla yapa- cağı söyleşide hem daha geniş bilgiler verecek hem de gorüşmenin içeriğı hakkında yorumlarda bulunacak. Ancak saptanabildiği kadar Başkan Bush, Demirel'in Yunan Başbakanı Mitsotakis ile yaptığı görüşmelerden büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti. Demirel ise bugün buluşacağı Yunan Başbakanı ile ikili görüşmele- ri sürdüreceğini Başkan Bush'a iletti. İki fırsat Kaçırılan ya da kullanılamayan fırsatlar, işte bu nokta- dan itibaren açıklık kazanıyor. Türkiye'nin Çekiç Güç'ün süresini uzatmadan önce başta ABD ve Ingiltere'ye sözlü olarak duyurduğu bir kaygısı var. Bu kaygı, Batılı- ların Kuzey Irak'ta Çekiç Güç şemsiyesi altında bir Kürt devletinin kurulmasına yardımcı olduklarını içeriyor. Ne var ki, Batılıların bir Kürt devletinin kurulmasına karşı olduklarını açıklamaları, Ankara hükümetini do- yurmuyor. Örneğin, Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'in, meslektaşlarına, başta ABD Dışişleri Bakanı James Ba- ker'a şöyle konuştuğu biliniyor: "Memleketimizde bir kamuoyu var, basın var, parla- mento var. Bu kesimlerde giderek pekişen ve gelişen bir kuşku yaşanıyor. O da Türkiye'nin katkısıyla bölgede ve özellikle Kuzey Irak'ta yer eden Çekiç Güç'ün bir Kürt devletinin kurulmasına yardımcı olacağı." Bu kaygılarla kuşkuları, örneğin ABD Dışişleri Bakanı James Baker, "bir Kürt devletinin kurulmasına karşı ol- duklarını" ifade ederek karşılıyor. Ancak Ankara hükümeti artık sözlü güvencelerle yeti- nemiyor. Kuzey Irak'ta nedeni şu ya da bu olsun, bir seçim yapılıyor. Ardından savunma, dışişleri bakanla- rıyla bir hükümet kuruluyor. Gidiş, bir Kürt devletinin yakında kurulmak üzere olduğunu gösteriyor. Nedense Ankara hükümeti, Türk kamuoyunu hatta si- yaset odak noktalarını doyuracak bir istemde bulunamı- yor ABD'den ya da ingiltere'den. O da şu: "İster mektup şekliyle olsun, isterse ABD Kongresi'nden ve BM'den çıkan Irak'ın toprak bütünlüğüyle ilgili kararların benim- sendiğini ifade eden bir yazılı metin olsun. Kâğıda dö- külmüş, güvenceleri daha sağlıklı buluyor." Böylece Bush'la yeni bir temas yaptığımız sırada gü- venceleri daha sağlama bağlayacak bir istemde bulun- ma fırsatını kaçırdığımız gözleniyor. Demirel'in Bush'la yürürken yaptıklan konuşmalarda bu konulara değindi- ğimiz oranda ve biçimde değinip değinmediklerini bil- miyoruz. Eğer Türkiye, Kürt devleti konusunda daha sağlam güvenceler istediyse. bunu da daha sonra Baş- bakan Demirel'in basına yapacağı açıklamalardan öğ- renebileceğiz. Kullanamadığımız fırsata gelince, çok basit. 7 zengin ülkenin Münih'te yaptığı son toplantıdan. AGİK zirvesin- de imzalanan bütün belgelerin hemen her paragrafında demokratikleşmenin ön şart olduğundan sözediliyor. Hatta zengin ülkelerden yardım alabilmek için de- mokratikleşme sürecine geçilmesi ön koşul olarak ifade ediliyor. Türkiye, örneğin Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'- ndaki değişiklikleri, daha doğrusu demokratikleşme öğelerini içeren yasayı TBMM'nin yaz tatilinden önce geçirebilseydi, Helsinki'deki görüntüsü daha görkemli, dahaetkili olacaktı. Şu ya da bu nedenle. demokratikleşmeyle ilgili yasa- ların Helsinki zirvesinden önce Meclis'ten geçmemesi, dünya çapında bir fırsatı kaçırmamıza neden oldu. Bir iki renkli noktayı belirtmekte yarar var. Bush- De- mirel görüşmesi başlamadan önce foto muhabirleri içe- ri alındı. Başkan Bush, Türk basınına Demirel'in kişili- ğinde önemli bir liderliği gördüklerini ve Demirel'in liderliğinde Türkiye'nin bundan sonra da istikrarı sağla- mada rol oynayacağına inandıklarını söyledi. Demirel, bu sözleri gülümseyerek ancak çok dikkatle izliyordu. İki liderin görüşmesi küçük büroda dikdörtgen şeklinde sıralanmış koltuklara heyetlerin yerleşmesiyle başladı. Türk heyetinde Demirel'in dışında Dışişleri Ba- kanı Hikmet Çetin, Devlet Bakanı Cavit Çağlar, Dışişleri Müsteşarı Özdem Sanberk, Danışman İlnur Çevik, Da- nışman Prof. Emre Gönensay, Dışişleri Bakanı'nın da- nışmanı Büyükelçi Faruk Loğoğlu bulunuyordu. ABD tarafında ise Bush'un yanında Dışişleri Bakanı James Baker, Danışman Scowcroft ve öteki ulusal uz- manlar bulunuyordu Demirel. dün öğleden sonra saat 16.45'te Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand ile görüştü. Fransa ile yapı- lan görüşmeierde de Kuzey Irak'taki durumun ele alın- dığı, Mitterrand'ın eşinin başına gelen suikast olayıyla ilgili hem teşekkür ettiği hem de bilgi almaya çalıştığı öne sürüldü. Türkiye ile Fransa'nm Kürt devleti konusundaki gö- rüşleri birbirinden çok farklı Fransa, Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulmasını destekliyor sürekli kalacaklar ve çıkması olası çatışmalan önlemeye çalı- şacaklar. Helsinki'de dün bir araya ge- len Almanya. Çekoslavakya ve İsveç dışişleri bakanlan, Dağlık Karabağ'a yüz kişiden oluşan bir askeri gözlemciler heyetının gönderilmesini kararlaştırdı. Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hans Schumaher dün >aptığı açıklamada, Karabağ"a askeri gözlemci heyetinin gön- deriimesiyle. AGİK'in ilk kez bir bölgede banşı korumak amacıyla askeri düzeyde giri- şimde bulunacağını söyledi. Azınlıklar AGİK Kıdemli Memurlar Komitesi tarafından son şekli verilen ve zirvesinde benimsen- mesi beklenen Helsinki Dekle- rasyonu. AGİK'in Avrupa'da banşı ve güvenliği sağlayacak bölgesel bir örgüte dönüşmesi- ni öngörüyor. AGİK"in yeni misyonu çerçevesinde kurula- cak Azınlıklar Yüksek Komi- serliği'ne. uiuslararası alanda tanınan ve güvenilir bir siyasi kariveri bulunanlar arasından seçilecck kişi atanacak. Türkiye bu maddenin tartı- şıldığı Kıdemli Memurlar Komitesi toplantısı sırasında yaptığı girişimlerle. konuya hem açıklık getirdi. hem de bazı aynmlann yapılmasını sağladı. Buna göre. teröre kanşmış kişi- ler, yalnızca azınlık mensubu olduklan gerekçesiyle koruma- dan yararlanamayacak. Ayn- ca. azınlıklarla ilgili kararlar uzlaşma yöntemiyîe ele alına- cak. Bu arada göçmen işçilerin haklan da sonuç bildirisine gir- di. Buna göre, Avrupa ülkele- nnde yasal oturma ve çalışma hakkına sahip bulunan yabancı işçilerin topluma uyum sağla- malan teşvik edilecek, aile birle- şimleri kolaylaştınlacak. An- cak bu kişilere siyasal haklar verilmesi konusu bildiride yer almadı. Tarihı zirve bölgedeki tüm çatışmalara son verilmesi çağrı- sı>la başladı. Zirvenin açılış konuşmasını vapan e\ sahıbı Finlandiya'nın Devlet Başkanı Mauno Koivisto. "Tüm insan- lık adına. çatışmalardan so- rumlu olanlan geçerli ve kalıcı bir ateşkes anlaşma>a çağın^o- ruz. Bölgemizdeki çatışmalar- da sivilleri hedef alan saldınlar- dan ciddi kavgı duyuvoruz. Öncelikli görevimiz. bu masum kurbanlara ınsani yardım sağ- la>abrlmek için işbirliği vap- maktır"dedı. Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand zirvede yaptığı konuşmada. dünya üze- nnde banşın sağlanması için zamanın akıp gittiğini, AGİK'- in bu nedenle "daha aktif' bir rol üstlenmesi gerektiğini sövle- di. Fransa'nm Bosna-Hersek dahıl dünyanın her yerinde ba- nş istediğini beliren Mitter- rand. "elimizi çabuk tutmalıyız. Her geçen gün insanlar ölüyor" dedi. Almanva Başbakanı Helmuı Kohl ise konuşmasında milli- yetçiliğe dikkat çekti. Dünya- daki hızlı değişimlere paralel olarak artış gösteren milliyctçi eğilimlere "dur" demck gerekti- ğini söyleyen Kohl. aşırı akım- lann üzerine kararhlıkla gidil- mesi gerektiğini belirtti ve""bu akımlan etkisiz hale getirecek yollar aramalıyız" dedi. George Bush, "neye mal olursa olsun" Sırbistan'a yöne- lik yaptırımların sürdürülmesi ve Bosna-Hersek'e insani yar- dım gönderilmesi çağrısında bu- lundu. Bush, Helsinki'de gerçekleş- tirilen Avrupa Güvenlik ve İş- birliği Konferansı (AGİK) zirve toplantısında yaptığı konuşma- da şöyle dedi: "Eğer AGİK'in bu yeni dün- ya düzeninde gerçek bir anlamı varsa, acil amacımız şu olmalı- dır: Öncelikle neye mal olursa olsun yardım ulaştırıldığını gös- termeliyiz. İkinci olarak, BM yaptınmlannın uygulandığını göstermeliyiz. Üçüncü olarak, bu anlaşmazlığın sona ermesi için elimizden geleni yapmalıyız. Dördüncü olarak ise hepimiz Yugoslavya'daki tüm cepheler- de ateşkes yapılması için, tek ses olarak, çağrıda bulunmahyız." GOZLEM UĞUR MUMCU • Baştarafi 1. Sayfada TO ülkelerine de sıçramasından endişe ettiğini belirterek şu uyarıda bulundu: Kurt sorunu, patlamaya hazır saatli bir bombadır. Pat- ladığında NA TO üyesi Türkiye 'yi de kapsayacaktır. Kuzey Irak'ta Çekiç Güç'ün koruması altında bir Kürt devleti kuruldu. Böylece 10Ağustos 1920tarihli Sevr Ant- laşması'nın 62 ve 64. maddeleriyle kurulmak istenen Kürt devleti, 62 yıl sonra kurulmuş oldu. Kürtler açısından Sevr Antlaşması, 'Batı desteği ile Kürt devleti kurmak' anlamına gelmektedir. Bu amaç ABD desteği ve KYB lideri Çelal Talabani ve KDP lideri Mesut Barzani'nin ortak çabalarıyla gerçekleşti. Durum bu. Bu gelişmeler karşısında şöyle düşünenler de olabilir: Sınırlarının dışındaki bu oluşumlar bizleri ilgilendir- mez; üstelik Türkiye, Talabani ve Barzani aracıltğı ile PKK yı köşeye sıkıştırmıştır. Bu düşünceler, gelecek için hiç de güven vermeyen bugünkü yapay, geçici uzlaşma ve çelişkilere dayanıyor. Bu uzlaşma ve çelişkiler her an degışebilir. Sevr Antlaşması'ndaki özerk Kürt devleti planı, Ulusal Kurtuluş Savaşı ile bozuldu. Sevr'den sonraki Kürt dev- leti, Şeyh Mahmut Berzenci tarafından kurulmak istendi. Berzenci'nin 1930 yılında başlattığı ayaklanma ingiliz ve Irak kuvvetlerince bastırıldı. 1946yılındakurulan MehabadKürtCumhuriyeti'birytl sonra yıkıldı. Barzani, 1958yılınakadar Sovyetler Birliği"- nde yaşadı. 1958 Irak ihtilalinden beklediği özerkliği elde edemeyen Barzani, Irak'taki Baas rejimine karşı silahlı ayaklanmayı başlattı. Kürt ulusal otonomi' istekleri, 196O'lı yıllann başında Molla Mustafa Barzani tarafından dile getirilmeye başlandı. 1945 yılında kurulan Kürdistan Demokrat Partisi, 29 Eylül 1964 günü düzenlediği halk konferansı' ile bu amaç için örgütlenme kararı aldı. Celal Talabani ile Barzani arasındaki çatışma da bu ta- nhlerde başladı. Talabani, KDP'den ayrılarak Irak yöneti- mi ile uzlaştı. Irak yönetimi ile Kürtler, 11 Mart 1970 tarihinde bir özerklik anlaşması imzaladılar. Bu anlaşma, Baas rejimi tarafından uygulanmayınca Barzani, 1974 yılında ABD ve Irak'ın silahlı destekleri ile ayaklanmayı başlattı. Bu destek, iran Şahı ile Baas rejimi arasındaki 6 Mart 1975 günü Cezayir'deki 'Şat-ül-Arap' Anlaşması'ndan sonra kesildi. Celal Talabani, 1 Nisan 1988 günü PKK lideri Öcalan ile Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı silahlı mücadeleyı'sürdü- receklerini açıklayan bildiriyi yayımladı. Hangi Kürt grubunun veya aşiretinin kiminle, ne za- man, ne amaçla işbirliği yaptığını kestirmek çok güçtür. Örneğin Molla Mustafa Barzani'nin kayınbabası Zibari Aşireti reisi Mahmut' damadına karşı Irak hükümeti ile birlikte savaşmadı mı? Barzani'nin oğullarından Übey- dullah Barzani, Baas rejimi ile uzlaşmamış mıydı? 1940lı yıllarda Sovyetler'e sığınan, 1974 yılına kadar Sovyetler'- den destek alan Barzani, 1974 yılında Amerikan desteği ile ayaklanmamış mıydı? 1974sonrası Barzani ileçatışan ve 1988 yılında PKK ile anlaşan Talabani, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin baş konuklarından değil midir? PKK bugün 'savaş hükümeti' kurup 'ulusal kongre'yi toplamak istiyor. {Almanya'da yayımlanan PKK'nın ya- yın organı Berxwedan, 15 eylul, 30 eylül ve 15 ekim 1991 tarihli sayıları) Eski İngiltere Başbakanı Callagan, NATO toplantısında "Kürt sorunu saatli bombadır, Türkiye'de patlayacaktır" derken acaba ne gibi olası olaylan anlat- mak istiyor? Denizden abluka • Baştarafi I. Sayfada yönünde karar almalan bekle- niyor. BAB'ın önde gelen etkin üyeleri İngjltere. Fransa ve İtalva'nın değişik nedenlerle destekledikleri plan uyannca "şimdilik" kaydı ile BAB. savaş gemilerini Adriyatik'e göndere- rek Yugoslav limanlanna giriş çıkışlan "uzaktan" denetlemeyı planlıyor. Gemilere doğrudan müdahale için ise ancak BM Güvenlik Konseyi karan gere- keceği ifade edilmekte. BAB'ın "sınırlı" ablukasının amacı. Bosna Hersek'e yapıl- makta olan insancıl yardımın aksatılmasına v önelik eylemler- den Sırplan caydırmak. İngiltere, Bosna Hersek'e, kara gücü dışında her türlü yar- dım ve müdahalenin > apılması- nı destekliyor. Nitekim. şu sıra- da Saraybosna'ya şürdürülen insancıl yardım için İngiliz Ha- va Kuvvetleri'ne bağlı Hercules tipi ağır nakliye uçaklan kulla- nılıvor. İngilizler. 300 sağlık personelinden oluşan bir sahıa İıastanesinı de Bosna Hersek'e gönderdiler. Şimdi de BAB'ın savaş gemilerini Adrivatik'e vollavarak "gövde gösterisi" vapmasını destekliyoriar. İngiliz Deniz Kuvvetleri'nin halen Akdeniz'de bulunan "Nottingham" destroyeri ile "Avenger" fırkateyninin derhal görevlendirilebileceği acıklan- dı. BAB'ın Avrupa savunma kav ramına daha etkin katılma- sını savunan Fransa da Adriya- tik'te •"sınırh" bir ablukayı des- tekliyor. BABdönembaşkanlı- ğını Almanya'dan henüz devralan İtalya. Yugosiavya bunalımınm başından beri her türlü müdahaleye en fazla yeşil ışık yakan BAB üyesi. Halen ül- kede bulunan l milyonu aşkın vizesiz kaçak göçmenin yanı sı- ra geçen >ıl Amavutluk bunalı- mında olduğu türden. bu kez de Yugoslavya'dan daha da bü- yük bir sığınmacı sorunu ile karşılaşmak istemiyor. İtalya. Trieste bölgesinde halen Yu- goslav sığınmacılar için mer- kezler kurmuş durumda. Diğer BAB üvelcrinin de "gambot gösterisi yapma" fıkrini olumlu İcarşılaması beklenmekte. BAKIRKÖYSPOR KULÜBÜ DERNEĞİ OLAĞANÜSTL GENEL KLRUL TOPLANTISI | (îündıin: I - "N6I s.ıvılı vasanın 27. maddesı hükümlcrine göre karar alın- ııı.ık iı/ere Bakırkövspor Kulübü Derneğı Genel Kurulu'nun 25 tn. ll >92 tanhınde saal 10.00'da Bakırkövspor V;rkfı Sosyal TeNİslen'ndeyapılnıaMna, 2- Ekserıvel iiğlanamadığı lakdirde toplantının 01.08.1992 tari- hındc vıai 10 OO'da av nı verde ekseriyet aranmaksızın yapılması- ııa karar verılmışlır B\KIRKÖ> SPOR KL I.CBİ DERNEĞf NÖNETİMKLRfLl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear