23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZfRAN 1992 PAZARTESİ 16 HABERLERIN DEVAMI BIZBIZE ERDAL ATABEK Apış Arasmda Terör... -Gönderin şunları hastaneye... Kızlıkları sağlam mı de- ğil mi, anlaşılsın... Gönderin de akılları başlarına gelsin... Simav'da imam-hatip lisesi öğrencisi dört genç kızı "ba- kirelik muayenesi'ne gönderen kişi böyle mi söylemişti, bilmiyorum. Ama bu işlemdeki tutumun özü budur. Genç kızları "apış aralarıyla" korkutmak, aşağılamak, cezalan- dirmak... Bunu terör saymamak, bunu işkence saymamak ya konuyu bilmemektir ya da -daha doğrusu- bilmezden gelerek bu işe ortak olmaktır... Haberi okuduğum zaman Almanya'daydım. Bu işleme uğrayan dört genç kızdan ikisinin özkıyım girişiminde bu- lunduğu; birinin öidüğü, öbürünün ise komada olduğu yazılıyordu. içim ctz etmişti. Ondan sonraki konuşmala- nmda bu konuyu hep anlattım. Herkesi bu konuya ortak etmek istedim. Ülkemizde cinselliğin kadınlar için nasıi sürekli bir tehdit konusu yapıldığını tartışalım istedim. Ka- dınları apış aralarıyla hayat boyu tehdit altında tutmak... Bu suçtur, suç... Hem de terör suçu, işkence suçudur... In- sanlık suçudur... -Gönderin muayeneye, kız mıdır kadın mıdır, anlaşıl- sın... -Seni şimdi muayeneye gönderirim, görürsün gününü... -Gönderin zühreviye... -Gönderin meni muayenesine... Yukardan aşağıya süzen bakışlara eşlik eden tehdit edi- ci parmağm karşısında aşağılanan insanın uğradığı "cin- sel yaralanma" nasıl onarılır ki? Böylesine haksızlığa uğrayan insanın belki uzun yıilar sürecek korkularına kim (ya da kimler) yanıt verebilecek ki?.. Erkekler de cinsel terörün kurbanı olmaktan kurtulama- mıştır. Erkek cinsel organma elektrik vermek, sonra da "artık erkekliğin kalmadı" demek, yapılan işkenceyi kalıcı kılan yeni bir işkence değil mi? Makada sokulan cop, sa- dece fiziksel bir acı mıdır? Buralarda yaralanan insan ru- hunu kim, nasıl onarabilir ki?.. Ama kadınlara yönelik "apış arası terörü" sadece ka- ranlık odalarda yaşamıyor, gündüz aydınlığında da, okul odalarında da, kız yurtlarında da, sokakta da süreklj yaşa- yan bir tehdit olarak aramızda geziyor. -Gönderirim şimdi seni kızlık muayenesine... Bu tehditle yaşayan "kadın kimliği", yeni evlenen çiftin yatak odasından kafası kızan yetkilinin makamına kadar hayatın her alanını bir kadın için cehenneme çeviriyorsa, orada hepimizin karşı çıkması gereken bir "insan hakları sorunu" var demektir. Böylesine tehdit altındaki "kadın kimliği" içinde yaşamak zorunda bırakılan kadın, nasıl "özgür" olabilir? Bu kadın, cinselliğini nasıl sorunsuz ya- şayabilir? Bu kadın, korkularını, içe kapanmalarını, toplum içindeki sarmallarını nasıl aşabilir? Bu kadın, kadınlığıyla nasıl gurur duyabilir? Düşünmemiz gereken, hem de hep birlikte düşünmemiz gereken konu budur... "Apış arası terörü"ne karşı çıkmak, sadece kadın hakla- nna yandaş olmak değildir, aynı zamanda insan haklarına sahip çıkmaktır, demokrâsiye sahip çıkmaktır, özgürlükle- re sahip çıkmaktır. Toplumdaki değer yargılarımızın insa- nı ezen yanlışlarını görmezden gelerek ne çağdaş olabili- riz ne de demokrasiye ulaşabiliriz. Toplumdaki "ahlak" ve "namus" kavramlarının arkasına saklanarak genç kızlara, kadınlara (fırsat bulunca erkeklere de) uygulanan "apış arası terörü"nü gün ışığına çıkarmadan, sorgulamadan, açıkça konuşmadan hiçbir çağdaş doğruyu bulamayız. Gençlerimize, insanlarımıza bu biçimde -davranmayı açıkça suç saymalıyız. Böyle bir davranış hiç kimsenin, hiçbir nedenle yapamayacağı bir işlem sayılmalıdır. Eğer bir demokratikleşme süreci yaşanıyorsa, bu konunun çö- zümlendiğini görmek hepimizin hakkı olmalıdır. Bu ülkenin eğitimcileri, toplumbilimcileri, ruhbilimcileri, yöneticileri, politikacıları, üniversiteleri, siyasal partileri, meslek kuruluşları, dernekleri hepinize, hepimize gö- rev düşüyor. İnsan olmak görevi hepimizin değil mi?.. 60 YIL ÖNCE CumhuriY e( Hayat pahalılığı ıı. î\.2»l. \. ^ I I>W> uUJU** , JOBH tuâ SMU'Elfc* H««>» k— »». KL hiat » . « p... $£» leZlİJMfLi.. Ui N m m Beym : Kİİ4Z: «»., ,.„ «ITb KlUıi u Mtıkür Plâklar revKalaaea... 1 HAZİRAN 1932 Memleketteucuzistihsale ra &?în , bilh fssa &0 *maddelennde ucuzluk olmadığını. vasat derecede ve daha noksan kazançlı tabakanın çok sıkıntı çektiğini takdir eden Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Bey bütün vilayetlere mühim bir tamim göndermiştir. Bunda umumi buhran ve memleketin vaziyeti mütalea ediferek istihsal memleketi olmak hususiyetinin verdiği kolaylık ve nisbi bolluk kaydolunduktan sonra gıda maddelerinin lüzumu kadar ucuz bulunmadığı tebarüz ettirilmekte ve idare amirlerine kanuni, iktisadi ve idari tedbirler geniş bir direktif halinde tebliğ edilmektedir.Kanuni tedbirler meyanında azami fiat tesbiti, icabında ihtikâra mani olmak üzere havayici _ zaruriye alım ve satımı, stok tedariki ve saire vardır. İdari tedbir olarak açık pazar yerlerinin tanzimi, günlerin çoğaltılması. alıa satıcı arasına mutavassıt girmemesini temin, iktisadi tedbir olarak da istihlak kooperatifleri teşkil ve idaresi gösterilmektedir. Amerika gelmezse... Teşrii mehafil ile mesai fırkası mehafıli umumiyetle Lozan konfcransının münakaşa sahasının genişletılmesi hususunda M. Makdonald tarafından Lossicmouth'da bulunduğu sıralarda şahsi olarak iltizam edilen noktai nazann lehine görünmektedir. Cihan iktisadi vaziyetinin salâhına müsait olacak bütün mes'elelerin nazari tetkikten geçirilmeden evvel Lozan konferansının nihayet bulması imkânı olmadığı söylenmektedir. Tahmin edildiğine göre tamirat ve harp borçlan mes'eleleri beynelmilel ticaret ve nakit siyaseti üzerindeki tesirleri itibarile tetkik edilecektir. Diğer taraftan M. Makdonald'ın Cemahiri Müttehidenin konferansa iştiraki ihtimaliniselbedebilecek her türlü mânilerirefetmeğeuğraştığına da nazari dikkat celbolunmaktadır. Memur maaşı eridi • Baştarafi 1. Sayfada yınde yüzde 71.1 oranında ger- çekleşti. Uygulanan ekonomik politi- kalar ve yüksek enflasyon so- nucu, maaş ve ücretli kesimin ulusal gelirden aldıklan pay da eiderek azaldı. 1979 yıh 100 ka- bul edildiğinde. 1988'deendeks 39.2'ye düştü. 1990'da 48.5 dü- zeyinde gerçekleşti. Yani, 1979'da maaş ve ücretler milli gelirden yüzde 32,8'lik pay alır- İcen 1988'de bu oran yüzde 14'e geriledi. Üstkademeile alt kademe uçurumu Memur maaşlanndaki katsa- yı artışlan, taban-tavan arasın- daki ücret açıklığını yükselti- yor. Katsayı artışlan; alt kademe maaşlannda daha az. üst kademe maşalannda ise da- ha çok artış getiriyor. Bu uçu- rumun nedeni, üst yönetim görevliierine, temel ödeme reji- mi dışında çeşitli ek ödeme tür- leri geıirilmesi ve bunlann hep- sinin katsayı ile ilintiiendirilme- sine bağlanıyor. Katsayı artış- lannda, bu ödemelerin tümü birden devreye gjrerek üst dere- celere daha fazla artış sağlanı- yor. Örneğin; 1 ocak 1992'de katsayının 470'den 523'e çıka- nlması, en yüksek devlet me- muru aylığında yüzde 57 ora- nında artış sağlarken en düşük devlet memuru aylığında yüzde 27,1 oranında yükselmeye ne- den oldu. 1980'de 3.97 olan bu açıkhk, 1987'de 5.98, 1990'da 6.8. 1991'de 8.1, 1992'de 11.3 düzeyine ulaştı. Katsayı yöntemi yeterli ol- madığmdan temel ücret sistemı dışındaki ek ödemeler alabildi- ğine yaygınlaşü. Ayncahklı gruplar, katsayı artışı ile tüm devlet memurlannın yararlana- cağı artışlar yerine, çeşitli taz- minatlar ve ödeneklerle, kitleyi bütünüyle kapsamayan artış el- de etme çabalan içine girdi. Aylık dışı ek ödemeler aylığı geçti. Bu ek ödemelere, şu ör- nekler verilebilir: "Ek gösterge, ış güçlüğü, iş riski teminindeki güçlük zam- mı, özel hizmet tazminatı, ma- kam tazminatı, taban aylığı. kıdem aylığı. çeşitli meslek taz- minatlan (üniversite, hâkimler, TSK personeli, mülki idare, eğitim-öğretim) fazla çalışma tazminatı, tayin bedeli, lojman tazminatı, aile ve çocuk yardı- tnı, mahrumiyet yeri ödeneği, olağanüstü hal tazminatı, prim, ikramiye." Üst yönetim kademelennde aylığa ek olarak saptanan ek gösterge, yüksek oranlı özel hizmet tazminatı gibi ödeme türlerinin hiçbirisi alt kademe memurlara çoğunlukla uygu- lanmıyor. Diğer ek ödemelerle ücret dengesizliği daha belirgin hale gelebiliyor. Örneğin; bir bakanhkta müsteşar 7 milyon 333 bin 163 lira maaş alırken en alt düzeydeki memura 1 milyon 143 bin 344 lira ödeniyor. Böy- lece, müsteşann maaşı, memu- run maaşının 6.4 kaü olabili- yor. En üst ve en alt düzeydeki memurlann maaşlannda uçu- rum yaşanırken sınıflar arasın- daki denge de bozuldu. Başlan- gıçta, kamu sektörüne eleman çekebilmek için teknik ve sağlık hizmetlen sınıfına ödenen yan ödemelerde fark yapılmışken 1980'den sonra bu fark özellik- le emniyet hizmetleri ile din hiz- metlen sınıfı personeli önemli ayncalıklar sağladılar. Aynca, kummlar arasında aynı işi yapanlar açısından ol- ması gereken denge de bozuldu. Örneğin: daktilograf, tüm ku- rum ve kuruluşlard» aynı tür- den bir hizmet olmasına karşın maaşı kurumlara göre farklılık gösteriyor. Başbakanhk'ta 10-15 yıl hizmeti olan bir dakti- lograf 2 milyon 2OO bin lira maaş alırken Devlet Personel BaşkanlığVndaki 1 milyon 464 bin, Devlet Malzeme Ofisi'nde- ki 1 milyon 800 bin, Halk Ban- kası'ndaki 2 milyon 32 bin 32O lira ile 2 milyon 770 bin lira ara- sında maaşa sahip oluyor. Devlet memurlannın maaş rejimini yakından izleyen uz- manlar, çeşitli personel gruplan lıraya ulaşıyor. Profesörün eli- ne 6 milyon 438 bin lira geçer- ken 1. sınıf hâkimin maaşı 7 milyon 900 bin lira düzeyinden ödeniyor. İŞÇİHmemur avrunı Uzmanlar, memur ve işçi üc- retleri arasında farkın da me- murlan huzursuz edecek bo- yutlara ulaştığını ifade ediyor- lar. Konuya ilişkin hazırlanan raporlarda. özetle şu görüşlere yer yeriliyor: "Öncelikle aynı işyerinde ça- lışan, hatta aynı işi yapan bir memur ile işçi ücreti arasında farklılık belirgin hale gelmiştir. İlkokul mezunu bir büro işçisı- nin eline (vasıfsız işçi) ikramiye ve sosyal yardımlar dahil edile- rek ortalama 5.5-6 milyon net ücret gecmektedir. Aynı nitelik- te bir devlet memurunun aldığı maaş ise 1 milyon 500 bin lira dolaylanndadır. Genellikle ilkokul- ortaokul ve lise dengı okul mezunu oian işçilerin giydirilmiş ücretleri kı- demlerine göre 5-11 milyon lira arasında değişmektedir. Buna karşın yetki ve sorumluluk üst- lenmiş. milyarlann sorumlulu- ğunu üzerine alan ve işçileri denetleme yetkisine sahip bir bölge müdürii 4- 4,5 milyon lira dolayında, teknik personel 3,5-4 milyon arasında, lise ve ortaokul mezunu personel ise 1.5-2 milyon lira arasmda maaş almaktadır." MaliyeveGümrük Bakanlığı yetkilileri. temmuz ayı başında uygulanacak olan yeni katsayı çalışmalanrun henüz başlatıl- madığını söylemelerine karşın özellikle Başbakanhk'ta kimi seçenekli hazırlıklar üzerinde durulduğu öğrenildi. Bir taslak hazırlığa göre 523 olan maaş katsayısının 65O'ye yükseltilmesi öneriliyor. Öneri, laban aylığı katsayının 2 bin, yan ödeme katsayısının 220 ol- masını da içeriyor. Bu durum- da, 7 milyon 333 bin 163 olan müsteşar maaşı yüzde 29 bir ar- tışla 9 milyon 465 bin 960 liraya jıkarken 15. derecedeki bir me- murun 1 milyon 143 bin 344 lira- lık maaşı vüzde 89'luk yüksel- meyle 2 milyon 171 bin 190'na ulaşacak. Bu öneride, memurlar arasında var olan dengesizliklerin bir öl- çüde gidenleceği savunuldu. Öneriye göre giderilcn denge- sizlikler şöyie sıralanıyor: •'- Maaş katsayısı yerine ta- ban aylığı katsayısı yüksek tu- tularak taban-tavan farkı azal- ülmış, yelpaze daraltılarak 4,36'ya indirilmiştir. - Alt kademcdeki memurlara yüzde 100'e yakın bir artış geti- rilerek işçi ücretleri seviyesine yükseltilmiş ve bu düzeyde me- mur-işçi ücretleri arasındaki farkın kapanması sağlanmıştır. -Emekliler ile çalışanlar ara- sındaki ücret uçurumu da bir ölçüde kapatılmıştır. -Bir genel müdürün. sekrete- rinden daha düşük aylık alması gibi onaylanamayacak durum önlenmiştir. -Tüm memurlar için enflas- yonun çok üstünde bir artış sağlanarak köklü düzenleme yapılıncaya kadar rahatlama olanağı yaratılmıştır." Trilyonlıık dosyalar var • Baştaraft 1. Sayfada Başbakan Sûkvman Demirel Tiran Havaalanı'nda Arnavut- luk Cumhurbaşkanı Sali Berisha tarafından karşüandı. Demîrere "Hoşgeldin Baba" karşılaması TİRAN(AA)-Arnavutluk Cumhurbaşkanı Sali Berisha'- nın resmi konuğu olarak Ti- ran'a giden Başbakan Süley- man Demirel, "Hoşgelidin Baba" pankartıyla karşılandı. Müslüman Arnavutlann ken- disi için kurban kestiği Demi- rel." Bu ülke ve Arnavut halkı bizim kardeşimizdir" dedi. İki ülke arasında dostluk, iyi kom- şuluk ve işbirliği anlaşması im- zalanması konusunda görüş- birliğine vanldı. Başbakan Süleyman Demirel 2 günlük resmi bir ziyarette bu- lunmak üzere gittiği Tiran'da askeri törenle karşılandı. Cum- hurbaşkanı Berisha ve Başba- kan Aleksandr Meksi'nin uca- ğın kapısında karşıladığj Demirel, daha tören başlama- dan Arnavutluk Televizyonu*- nun sorulanyla karşılaştı. Demirel, Balkanlar'daki duru- ma ilişkin bir soru üzerine "Bu ülke ve Arnavutluk halkı bizim kardeşimizdir. Çok iyi ilişkileri- miz vardır. Bu ilişkilerimizin artacağını ümit ediyorum." de- di. Başbakan Süleyman Demi- rel'in Tiran kent merkezine giri- şi sırasında Müslüman Arna- vutlar ile Türkiye'den gelen Amavutlar konvoyu durdur- dular ve Demirel için kurban kestiler. Bazı Amavutlar ara- andan inerek şapkasıyla halkı selamlayan Demirel'in elini öp- tüler. Demirel ikametine tahsis edi- len devlet konukevinde Başba- kan Aleksandr Meksi ile yaptı- ğı görüşmede. kendisini seçimle nır değışiklikleridir" diye ko- nuştu. Iki ülke arasındaki resmi gö- rüşmeler de dün başladı. Türk heyetine Başbakan Süleyman Demirel'in, Arnavutluk heyeti- ne de Cumhurbaşkanı Sali Be- risha"nın başkanlık ettiği görüş- meler sonucu, dostluk, iyi komşuluk ve işbirliği anlaşma- sırun bugün imzalanması konu- sunda görüş birliğ^ne vanldı. Aynca edinilen bilgiye göre Türkiye Arnavutluk'a 15,15ve 20 milyon dolarlık dilimler ha- lınde kredi olanağı sağlayacak. yanıtlan verdı: — Kurulun son dönemdeki çalışmalann hangi aşamada? GÜVEN -"Kurul doğrudan Başbakanlığa bağlıdır. Teftiş Kurulu'nun görevi, bakanlıkla- nn teftiş kurulian arasında eş- güdümü sağlamaktır. Birkaç bakanlığın çalışmasını ilgilendi- ren konularda. soruşturmaya gerek varsa, o zaman devreye girer. Kurul, özellikle son altı ay içerisinde oldukça geniş kap- samh ve ıçerikli bir çalışma dönemi başlatmıştır. Eskiden devam eden soruşturmalann yanı sıra bu dönemde intikal eden soruşturmalar sayısal ola- rak rekor düzeydedir. Yılın ilk dört ayında gelen evrak sayısı 498'dir. Bu dosyalann hepsinin aynı ciddi boyutlarda olduğu- nu söylemek mümkün değildir. Biz, bir konu ile ilgili incelemeyi yapar, gerekli çalışmalan bitir- dikten sonra Sayın Başbakan'- dan izin alarak, soruşturmaya geçeriz. Soruşturmanın biti- minde, dosyayı, gerek görülür- se, cumhuriyet savcılıklanna veririz. Burası mahkeme değil- dir, biz yalnızca soruşturma yapanz, yargılamayız. Kurul gerekli gördüğü durumlarda Başbakan adına ilgili konulann uzmanlannı ister ve soruştur- mayı bu uzmanlarla yürütür. Örneğin, son olarak hayali ih- racat soruşturmasında konuyla ilgili 25'i aşan insanla çalıştık. Bu soruşturma daha sonra Meclis'te kurulan bir komisyo- na devredildi. Dosyalan onlara teslim ettik. — Hayali ihracat soruştur- ması daha önce başlaülmışü. Si- zin soruşturmanızın o soruştur- madan farklı bir içeriği mi var? GU VEN - Evet, farklı bir yö- nü var. Bu soruştunmada, ha- yali ihracata neden olan tüm kamu görevlilerinin araşünl- ması için Başbakan'dan olur alındı. Eskisi hayali ihracat üze- rinde bir inceleme yapılması amacını taşıyordu. Orida, da- ha çok konu araştınldı. burada sorumlular araştınlmıştır. Bu konuda 1983 yılından başlaya- rak, Türk Ceza Kanunu'nun 104. maddesindeki ve daha yu- kandaki maddelerden dolayı zaman aşımı söz konusu ol- muştur. Bunlar için dava aç- mak artık mümkün değil. Bu dosyalardaki bazı kamu görev- lileri için soruşturma izni veril- diği tarihte bile zaman aşımı söz konusu olmuştu. 1987, 88, 89 yıllanndaki yapılan işlemler için bunlar söz konusudur. Ma- liye Bakanlığı Hesap Uzmanla- n Kurulu tarafından o dosya- larda vergi mükellefı bazında işlemler yapılmıştır. Ama, dev- letin yine 300 milyar liraya ya- kın kaybı söz konusudur. Kamu görevlileri olup bu zara- yunun ilgisi çok fazla. Bunun yanında devletin zarannın işin sansasyon yönünden fazla ol- duğu, gözden kaçıyor. Bunlar, rutin bir çalışma sonucu ortaya çıkar, kamuoyu bunlara fazla ilgi göstermiyor. Böyle çalışma- lar çok fazladır. ancak bunlara "bu da varmış" diye bakılıyor. Devletin zarannın çok az oldu- ğu, kebapçıdan alıp getirilen birkaç mil>onluk kebap hesabı- na daha fazla ilgj var. Kamuo- yunun ılgisine saygı duyuyo- rum. Devletin bir kuruşunun zarara uğraması ile bir trilyonu- nun zarara uğraması arasında rakamsal orandan başka bir fark yoktur. önemli olan kasıt unsurudur. Miktar, suç vasfını değiştirmez. Yalnızca cezanın az ya da çok olmasım etkiler. Emlak Bankası olayında evle- rin kimlere verildiğiyle ilgilenil- di, oysa devlet orada trilyonluk zarar içinde. — Iktidar partileri, yolsuz- luklann soruşturulması savuıı seçim meydanlarında sık sık yi- nelediler, şu an iktidardalar. Halkta bir beklenti doğdu. Siz bu beklentilere yanıt verildiğini söyleyebilir misiniz? GÜVEN - Türkiye'de nerede bir yolsuzluk iddiası ortaya atıl- mışsa, gerek Başbakanlık Teftiş Kurulu, gerekse de bakanlıkla- nn teftiş kurullan orada derhal soruşturmaya başlamışlardır. Ancak, devletin her ünitesinde ne olduğunu bilebilmek uzun süre ister. Bir bakanlığın bütün çalışmasını dilim dilim incele- mek, çok kısa sürede yapıla- maz. Bizim burada yaptığımız 6 ay içerisinde ya da daha önce bildirilen bazı varsayımlan de- ğerlendirme çalışmasıdır. Bun- lar da verdiğim sayılara göre az değildir. Yapılan bir şey hak- kında bir ihbar, iddia gelmiyor- sa bunu resen almak mümkün değil. Türkiye'de bütün iddiala- nn üzerine gjdilmektedir. Bazı- lan incelemeye alınmış, geniş soruşturmalar siirmektedir. Çevrezirvesi MBaştarafil. Sayfada | a . cak. Konferansta 12-14haziran tarihleri arasında, devlet ve hü- kümet başkanlannın katılacağı bir doruk yapılacak. 174 ülkeden 50 bin delegenin katılacağı konferansa Türkiye v e hükümet başkanlannın ım- 40 kişilik heyetle katılıyor. Çev- zafina sunulacak. Iklim Değişmesi Sözleşmesi: Karbondioksit gazının kullan- Bugüne kadar cumhuriyet sav- cılıklanna, Danıştay'a dosyalar gönderilmiştir. Elimizde yüz- lerce dosya var daha. Örneğin, Türkiye bütçesinden yüzde 2.5 pay alabilen bir Sağlık Bakan- hğı'nın tamamının soruşturul- ması hemen bitmez. — Kısa sürede bu kadar dos- yanın gelmesi, bu konulann bu- güne değin soruşturulmadığı izlenimini uyandınyor. Bu artı- şın ve bazı dosyalann soruştur- malannın bitirilememiş olması- nın nedeni nedir? GÜVEN - Konu ile ilgili baş- vuru yapılmış, hatta yargıya intikal etmiş dosyalar var. Ke- sin karar verilmiş durumlar bi- le, iktidar değişince yeniden gündeme getirilmektedir. Ör- neğin, 1953 yıhnda acılmış olan, ancak 1971 yılında biten bir dava, açanın tatmin olma- masından dolayı 1992 yılında yeniden gündeme getirildi. Ba- kanhklann teftiş kurullannın yeterince ilgjlenmediğı durum- lar da var. Bu, denetime verilen önemileilgilidir.' — Sorusturmalann büyük bö- lumunun tamamlanması ne kadar sürer? GÜVEN - Teftiş Kurulu Başkanı olduğum zaman, ikti- dar degişiklıkleri sonucu yol- suzluk soruşturmalannda artış olmasının normal olduğu görii- şündeydim. Ama bu bir süre kesilir. normale döner sanıyor- dum. Fakat 5 aydan beri azal- madan. tersine artarak gelen bir sayıyla karşı karşıya kaldım. Her geçen gün oldukça yüklü dosyalar geliyor. Soruştunna- nın boyutlan önceden kestirile- miyor. Soruşturma başlayınca genişliyor. Zaman tahmini yap- mak güç. Örneğin, bir göçmen konutlan olayı var. Soruştur- ma halen sürmektedir, her ge- çen gün büyümektedir. Her müfettişin üstünde oldukça faz- la iş vardır. İşlere yetişmeye ça- lışıyoruz. tı sonunda dünya ülkelerinin uyması gereken sloganlan ka- biıl edecekler. İnsanlann temel ihtiyaa, doğal kaynaklan kul- lanma hakkı, çevre ve kalkınma entegrasyonu gibi şartlar devlet re Bakanı Doğancan Akyürek bas*anhğındaki heyet dün konfe- ransa kaülmak üzere İstanbul'- dan Brezilya'nın başkenti Rio'- ya hareket etti. Atatürk Havaa- lanı'ndan aynlmadan önce bir basın toplantısı düzenleyen Doğancan Akyürek, Türkiye'- nin "gelişmiş ülke" sıfaüyla davet edildıği konferansta Ik- lim Sözleşmesi'ne imza atma- yacağını söyledi. Iklim Sözleş- ra sebebiyet verenlerin bir bölü- m e s ^ n e J ° « gelişmiş ülkelerin mü için zaman aşımı var. Bun- lann bir bölümü için de soruş- turmalar sürmektedir. — Açıklanan, soruşturmalan bitirilmiş, kamuoyunda bilinen dosyalar var. Örneğin, Emlak Bankası olayı. GÜVEN - Sansasyonel gö- rüntü veren olaylarda kamuo- Zarar gören yolcuya • Baştarafi 1. Sayfada mak istemiyordu. 300 yolcu var. Mürettebat başma 4 yolcu düşüyor. Kaldı ki mürettebatın bir bölümü o durumda bile gö- revini sürdürmek zorunda. Bü- tün bunlara rağmen yolcular kurtanldı. Filikalar anzalıydı deniyor. Öyleyse onca yolcu nasıl geçti öbür gemilere. Filikalann tıpa- sının çalışmadığı da doğru de- ğil. Televizyonda izledik kur- tarma çalışmalannı. Yalnızca bir filika indirilirken tutukluk yaptı. Herkesin elinde can ye- lekleri vardı, ama o anda panik cıktığı için yolcular şaşkındı. Şişme botlann patlak olduğu söyleniyor. Bunun için soruş- turma yapacağız. Kurtanlan yolculann olayın etkisi altında bunlan söylediklerini sanıyo- rum." Ulaşlırma Bakanı Topçu, yangın sırasında yolculann yar- karşılanıyor. Araçlann dışında eşyalan zarar gören yolcular varsa bunlann zararlan da kar- şılanacak. ama bunun ödene- bilmesi için eşyanın ve zarannın ispat edilrnesi gerekir. Gemi şu anda Tekirdağ'da, güvenlik al- tında. Gemide hâlâ eşyalan olanlar varsa buradan alabile- cekler." Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu dün Tekirdağ'a gelerek limandaki eski iskeleye çekilen İstanbul Feribotu'ndaki çalış- malan izledi. Su boşaltma çalış- malannı bir süre izleyen Ulaş- tırma Bakanı Vali Şenol Engin. gemi kaptanı Muammer Bezir- ci ve diğer ilgililerden bilgi aldı. Bakan Topçu İstanbul Feri- botu'ndaki yangınla ilgili ola- rak basında çıkan bazı eleştiri- leri de cevaplayarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Elimizdeki denizcilik filo- muz maalesef yaşlıdır. Bu gemi kirletecek en küçük bir harekette dahi bulunamayaca- ğmı, karbondioksit yayma ora- nını 1990 yıh değerlerine indir- mesi gerekeceğini belirten Akyürek. "Bizim irademiz dı- şında gelişmiş ülkeler listesine alındık. Gelişmemiş ülkelere bir sınırlama koymamışlar. Bunu kabul etmediİc. Bu adaletsiz bir uygulama. Birçok ülke de bu sözleşmeyi imzalamayacak. Sözleşme bir sene imzaya açık kalacak" dedi. Doğancan Akyürek, zirvede alınacak kararlardan sonra dünyanın çevre konusunda ge- leceğinin belirleneceğini söyle- di. Akyürek. zirvede tam anla- mıyla bir diyaloğun sağlana- mayacağını da ifade ederek şunlan söyledi: "Ülkeler artık tek başına ha- reket edemeyeceklerinin bilin- cindedirler. "Burası benim ül- kem kirletirim" diyemeyecekler. Artık çevresel sorunlar global hale gelmiştir. Uluslararası da- yanışma ve uygulama efektif olmalı. Alınmış olan kararlann uygulamaya konulması gereki- yor. Uygulanamayan kararla- nn süsten farkı yoktur." Çevre zirvesinin gündeminde 4 ana konu var. Bu konular şöyle: Rio Deklerasyonu: Rio"da biraraya gelecek ülkeler toplan- ma oranının artması uzenne dünya ısınma eğiliminde oldu- ğu belirlendi. Karbondioksiti en çok kullanan ülkelerin bu oranını 1990 yılı seviyesine in- dinnesini isteyen sözleşmede, gelişmiş ülkelere çevreyi kirlet- meleri halinde ağır yaptınmla- nn uygulanması isteniyor. Buna rağmen gelişmekte olan ülkelerden bu şartlan yerine ge- tirmesi beklenmiyor. Türkiye bu sözleşmeye imza koymaya- cak. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşme- si: Dünya ekolojik dengesinin bozulmaması için yapılması ge- rekenler bir sözleşme haline ge- ürilerek ülkelerin imzasma sunulacak. Türkiye bu sözleş- meye imza atacak. Gündem 21: Çevrenin ko- runması için gelişmiş ülkelerin gelişmemiş ülkelere yardım et- mesini öngörüyor. Devlet ve hükümet başkanlannın onayı- na sunulacak. Öte yandan. "Dünya Çevre Günü" bugün başlayacak ve 5 Haziran'a kadar sürecek çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Etkin- likler çercevesinde ilk tören bugün saat 11.00'de Anıtka- bir'de gerçekleştirilecek. 2-3 Haziran tanhlerinde de gönüllü kuruluşlarca kamuoyunu çevre konusunda bilinçlendirme top- lantılan yapılacak. Vakıflar Bankası Genel Müdürlüğü Konferans Salonu'nda 4 Hazi- ran'da bir panel düzenlenecek. 5 Haziran'da ise Türkiye gene- linde şiir, resim kompozisyon ve karikatür dallannda yapılan "Türkiye'de Çevre Korumada Öncelikler Nelerdir?" konulu yanşmada dereceye giren öğ- rencilere para ödülleri verile- cek. nıaıııar, vcşıuı personeı grupıan ç^ ç——v"*""~- "••»•«—«•- ~» - jaııgjıı^uasıııuajıuıuuıaııııyar- uıuı UUKUUU ;afmu. uu gkiuı _ # — arasındaki ücret dengesinin de iküdara gelmış olmasından do- dımına yalnızca bir Romen şile- del9 yıllıktır, ancak bazı yolcu- H İ İ K İ İ m P t i S 1 C H K t C I H l l l l l Z bozulduğunu savunuyorlar. Uzmanlar, bir müsteşarla bir orgeneral ya da 1. derece bir hâ- kimle bir profesör arasında öz- lük haklan açısından olması gereken dengenin bozulduğunu ve bazı personel gruplannın di- ğerlerine oranla maddi yönden daha üstün duruma getirildik- lerini dile getirdiler. Örneğin, bakanlık müsteşan 7 milyon 333 bin 163 lira ahrken bir orge- neralin maaşı 9 milyon 180 bin layı kutladı. Arnavutluk Baş- bakanı Meksi'nin "Türkiye büyük bir devlet, büyük sorum- luluklan var" demesi üzerine Demirel,"Türkiye dünyanın alacağı yeni şekilde söz sahibi- dir. Bir büyük devlet olarak, iti- bar edilen bir devlet olarak. sorumluluklan vardır. Yugos- lavya'da olanlar Makedonya"- da olanlar bizi çok yakından ilgilendirmektedir. Bizim ve dünyanın hassas olduğu şey sı- HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE OUNYA'DA Devlet Bakanlığı MetBoro(o(i Genel Mûtûrtûğtfnden aJınan bılgıye göre yurdun Kıaey ke- sımten parç^ı yer ^ f çok bu- lutlu, ötekj yeher az buiutlu « açık geçecek. Hava sıcak- lığı değışmeyecek Rûzgâr, güney ve batı yönlerden or- ta kuvvette esecek. Oenızfe- rimızde rûzgâr, Doğu Akde nız'de günbatısı ve lodos, Marmara, Ege ve Batı Akdenız'de yıltlız ve karayel, Karadenız'de yıldız ve poyrazdan 3-5 kuvvetınde saatte 10-21 denız milı hızia esecek. Van Gölü'nde hava az bulutiu ve açık geçecek. Rûzgâr kuzey ve batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. *?k DuluSu yaOmurtu ss» * açık B-tnjlutiu G-gOnes* K-kartı S-stsiı Y-yaömurtu binin yetiştiği iddialannın da gerçeği yansıtmadığını belirte- rek. "Olay yerine en yakın gemi Romen gemisiydi. O nedenle ilk imdada yetişen o oldu. ama Türk gemileri de yardıma yetiş- ti. Onca yolcunun hepsini Ro- men gemisi mi kurtardı ki böyle söyleniyor. Ayıp ediyorlar"- diye konuştu. Olayda bir ihmal ya da kasıt olup olmadığının yapılacak in- celeme ve soruşturma sonunda anlaşılacağını belirten Topçu, "Gemi bakımdan yeni çıkmıştı. Her türlü kontrolü yapılmıştı ama yine de durumu inceleye- ceğiz " dedi. Topçu. feribottaki araçlardan hiçbirinin yangın- dan etkilenmediğjnı belirledik- lerini de bildirerek, araçlann yalnızca yangın söndürme ça- lışmalan sırasında ıslandığını söyledi. Zarar gören araç varsa bunun tazmin edileceğini de bil- diren Topçu şunlan söyledi: "Gemi kulüp sigortası ile si- gortalıydı. Bir denizcilik sigor- tası olan bu sigortaya göre, bu tür kazalarda gemi sahibinin özel bir kusuru yoksa. gemideki bütün mal ve eşyanın zaran lann olayın etkisine kapılarak yaptığı iddialar çok üzücüdür. istanbul Ferdibotu tercübe se- ferini yapmıştır. Filikalannm çalışmadığı tapalann bulunma- dığı yolundaki iddialar tama- men yanlıştır. Mürettabat dahil 370 kişinin burnu kanamadan, eli parmağı çizilmeden bir ge- miden diğerine geçirilmesi Al- lah'm lütfunun yanı sıra özveri- h bir çalışma ile gerçekleştiril- miştir. " Feribotta çıkan yangın sıra- sında kurtarma çalışmalannı yönetirken geçirdiği kalp krizi sonucu ölen güverte lostromo- su Cevat Şahinkayanın cena- zesi dün Acıbadem İkbaliye camiinde kılınan ikindi nama- zından sonra Karacaahmet Mezarhğında topraağa verildi. Cenazeye Cevat Şahinkaya'nın yakınlan, çalışma arkadaşlan ve Denizcilik işletmelerinden yetkililer katıldı. Cenazede bulunan İstanbul Feribotunun süvarisi Muam- mer Bezirci bazı yolculann ga- zete ve televizyonlara verdikleri açıklamalann biraz abartılı ol- duğunu. söyledi. • Baştarafi 1. Sayfada ting ve Ankara'ya yürüyüş'' gibi bir dizi etkinlik gerçekleşti- recekler. Bu etkinlikler. Memur Plat- formu'nu oluşturan 9 sendika tarafından Ankara'da düzenle- nen "Tüm çalışanlann grevli toplusözleşmeli sendika hakkı ve sözleşmeli personel uygula- malan" konulu panelle başladı. Sendikalar. yann yapılacak olan ILO toplantısına "işçi, me- mur ve sözleşmeli tüm kamu çaüşanlannın bir çatı alünda örgütlennıesi, Türkiye'de ge- çerli olan ve ILO maddeleriyle çelişen maddelerin (657 sayıh Devlet Memurlan Kanunu) kaldınlması, sendikalaşmamn genel çerçevesinin yasalarla bi- çimlendirilmesi, ILO'nun 151 ve 87 nolu kamu çalışanlanna toplusözleşme ve-grev hakkı ta- nıyan maddelerin uygulanma- sı" istemlerini ifade eden mek- tup ve telgraflar gönderecekler. 4 haziranda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde ba- sın açıklaması yapacak olan Eğit-Sen, Tüm-Bel-Sen. Tüm- Mahye-Sen, Maden-Sen, Tüm- Haber-Sen, Tanm-Sen, Tüm- Yargı-Sen ve Tüm-Sosyal- Sen'den oluşan 9 sendikanın temsilcileri, ülke capında sendi- ka üyelerinin katılımıyla İstan- bul. Izmir, Bursa, Mersin, Adana, Trabzon ve Kayseri'- den Ankara'ya yürüyecekler. Sendikalar genel merkez ve şu- be yöneticilerinin önderliğinde gerçekleştirilecek olan yürüyüş, Ankara'da tüm kamu işkolla- nnda otunna eylemi yapılarak desteklenecek. 16 haziran günü sabah saat 08.00'de Ankara'- daki memurlar, merkezi otobüs duraklannda buluşarak işyerle- rine toplu olarak gidecekler. Yüksel Caddesı ve Zafer Çar- şısı'nda da bordro sergisi açıla- çak. 20 haziranda Ankara ve İstanbul'da memur miting^ya- pılacak. Ankara'ya gelen me- murlar 22 haziran günü Başba- kanlık ve TBMM'nin önüne gelerek, maaş katsayısının arttı- nlması ve hükümetin memur- larla toplusözleşme masasma oturmak için zorlanması ama- cıyla oturma eylemi yapacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear