Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 1992 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Kimbilir kaç gün sürdü kitap yangını, çıkan alevler kimbilir kaç gece gökyüzünü aydınlattı?
Sadecekitaptırgeriye kalaıı
KITABIN
D A N S I
SULEYMAN EGE
Ma
— 1 1 —
Lahkeme kurulu, duruşmadan
sonra ayru gün Başbakanlık'tan imha
belgelerinin istenmesine karar verdi.,
Mahkeme, ara karannda şöyle diyor-
du:.
"İşin esası daha sonra görüşülmek
üzere uyuşmazlığm çözümlenebilmesi
için 2577 sayüı Idari Yargılama Usulü
Yasası 'riın 20. maddesi uyarınca:
1- Davacınm duruşmadukı savunma-
sında '28 Mayıs 1985 tarihli imha emri-
nin yerine getirilerek kitaplarımn yakd-
dığmı' beyan ettiği anlaşıldığmdan, 28
Mayıs 1985 tarihli imha emrinin ve
yakma tutanağmin davalı idareden is-
tenmesine veya kitapların imhasına iliş-
kin başka karar \e luıanak varsa bu
belgelerin Başbakanlık'tan istenmesi-
ne,
2- Kitapların imha tarihinin açık ola-
rak sondmasına ve kitapların imha edil-
diği hususunun davacıya hangi tarihte
lebliğ edildiğinin sorulup, tebliğe ilişkin
belgenin istenmesine,
Ara kararı gereğinin yerine getiril-
mesi için bu kararm tebliğinden itibaren
Basbakanlığa 30 gün süre verilmesine.
ara kararı gereği yerine getirilmediği
takdirde dosyadaki bilgi ve belge ile ye-
tinileceği hususunun tebliğine, 26.11.
1987 tarihinde oybirliği ile karar veril-
dV
Önemli karar
Bu. sorumlulan bir açmazla karşı
karşıya bırakan önemli bir karardı.
Başbakanlık şimdi. ya yakma tutana-
ğını ve imha emrini mahkemeye vere-
cek ya da bu belgeleri gizlemeyi sür-
dürmesi durumunda kitaplann yakı-
larak imha edildiğini yine de kabul
eüniş olacaktı.
doğrudeğildi.
"Maksadım aydınlatmaktı. bir yan-
lışlığa meydan vermemek için" diye bu
konuda Cumhuriyet'e, Erbil Tuşalp'a
yapılan "açıklama" doğru değildi.
Sıkıyönetim Komutanlığı'nın bıze
yanıtlannda ""bildirdiği" iki ayn imha
emri doğru değıldı.
Demek ki Başbakanlığın üç yıla ya-
kın bir zamandır mahkemeye imha
olayına ilişkin •'açıklama"lanrun hiç-
biri doğru değildi.
Olayı örtme, çarpıtma planı tutma-
mışü.
ıha emri ve yakma tutanağı
mahkemeye "gizlidir" damgasıyla gel-
di.
Davacı olarak biz göremeyelim, bil-
meyelim...
"Devlet" adına yapılan bu kutsal iş-
lem ve eylemi kimse bilmesin...
Bu kutsal ateş dansında kımler kut-
sal görevlerini yerine getirmişler, kim-
se bilmesin...
Kitaplanm yakılalı üç yıla yaklaş-
mış. yakma belgelerini gızlemişler, bu
konuda ilgisız "açıklama"lar yapmış-
lar... Şimdi de yakma belgelerini mah-
kemeye vermek zorunda kalınca,
buna bir şekil bulmuşlar:
"Gizlidir".
Lahkeme başkanı, "gjzlidir"
damgasıyla gelen belgelere bakarak:
"Yalnızca şu kadannı bilin". demiş-
ti bize, "İmha emri 28 Mayıs 1985'te
verilmiş, imha tutanağı da 3 Haziran
1985 tarihini taşıyor."
Bu "gizlidir" damgalı zarfin icinde
kimbilir neyi gizliyorlardı... Sıkıyöne-
tim komutanının imha emri acaba
nasıl bir şeydi? Komutanlık kalemin-
de Çelenk'e yazıcı erin uzaktan göster-
diği yakma tutanağı acaba daha ya-
kından bakıldığında ne söylüyordu?
Kitaplan kim yakmıştı? Nerede yak-
mışlardı?..
Bu sorulann bir kısım yanıtını mah-
kemenin karanndan öğrenecektim.
"Gizli" imha belgelerini inceleyen An-
kara Beşinci İdare Mahkemesi. 18
Şubat 1988 tarihli "görevsizlik kara-
nnda şöyle diyordu:
"Dava dosyasmm incelenmesinaen,
dava dilekçesinde kitapların yakıldığı-
nın iddia olunduğu, savunmaaa ise ki-
tapların SEKA 'ya teslim edildiğinin
belirtildiği, mahkememizin 26.11.1987
tarihli ara kararı üzerine gönderilen
belgeler arasmda yer alan imha tutana-
ğından ise Sıkıyönetim Komutanlığı'n-
da görevli üç askeri. bir sivil personelin
nezaretinde kitapların Sıkıyönetim Ko-
mutanlığı nca imha edildiği anlaşılmak-
tadır."
Karann bir başka yerinde de. "...
ara karan uyannca gönderilen imha
tutanağında. imha işleminin Sıkıyöne-
tim bünyesinde asker kişiler tarafm-
dan gerçekleştirilmiş olduğunun gö-
rülmesi ve olayın kendine özgü niteli-
ği..." aniatımına yer veriliyordu.
"lay, işte kendi belgeleriylc ka-
bak gibi ortadaydı.
O "yanık kokusu" haberinin, o za-
man sıcağı sıcağına ulaşmış olduğu
şimdi daha iyi anlaşıhyordu.
Yalanlar... Yalanlar...
Demek ki Emniyet Müdürlüğü'n-
deki o bayan komiserin, "İki yıi oldu
kitaplar SEKA'ya gönderileli" demesi
doğru değildi. ,
Mamak'ta. Sıkıyönetim Adli Müşa-
viri'nin. "Emri Icişleri'ne havale ettik.
onlar da yerine getirdiler" demesi doğ-
ru değildi.
Sıkıyönetim KomutanlığYnca, "Ki-
taplann SEKA'ya gönderildiği" yo-
lunda basına yapılan '"açıklama"lar
'oğrunun şimdi. sıcağı sıcağına
ulaşan "yanık kokusu" haberinde ve
Komutanlık kalemindeki yazıcı erin
tutanak üzerinden verdiği bilgide ol-
duğu apaçık ortaya çıkmıştı.
Ankara Sıkıyönetim Komutanı.
Ankara'da sıkıyönetimin sona ereceği
tarihi belirleyen Milli Güvenlik Kuru-
lu karanrun yayımlanmasından he-
men iki gün sonra. 28 Mayıs I985'te.
Bilim ve Sosyalizm Yayınlan'mn üç
yıla yakın bir süre Mamak'ta tutulan
kitaplannın imha edilmesini emret-
miş, 7 kamyonla götürdükleri 133 bin
607 kitap. 3 Haziran 1985te sonucla-
kurmay Başkanı ve Başbakan olarak
şekillendiğine göre bu yönetimlerin iş-
lem ve eylemlerinde husumetin Başba-
kana izafetle Basbakanlığa yöneltilme-
si zorunlu bulunmaktadır. Nitekim
davanın bu mercie karşı açddığı görül-
mektedir.
Zarara neden olduğu öne sürûlen iş-
lem veuygulama 1402 sayüı yasanm 20.
maddesinde ifade edilen 'asker kişileri
ilgilendiren ve askeri hizmele ilişkin' bir
işlem ve eylem değildir. Bu açıdan dava
Askeri Yüksek Idare Mahkemesi'nin
görev atanına girmez. Ancak bu gibi iş-
lem ve eylemlerin idari nitelik taşıyıp
taşımadıkları duraksamaya yer verebi-
lir. Sıkıyönetim genel idare kuruluşuna
dahil olmamakla birlikıe anayasanm
vürüttne bölümünde ver almış bir ola-
ğanüstü yönetim biçimidir. Bu yöneti-
min yürüttüğü hizmet dolayısıyla orta-
ya çıkan zararlann dayürütme ve idare
faalivetlerinde olduğu gibi devletçe kar-
şılanması gerekir. Aksi halde bir kamu
gücünün kullanûmasından kamu patri-
muanınm hiçbir şekilde sorumlu tutula-
mayacağı gibi hukukun genelkuralları-
na ve anayasanm getirdiği hukuk devle-
ti ilkesi ile hak arama hürriyetine
tamamen aykırı sonuçlar ortaya çıkabi-
lir. O halde Askeri Yüksek İdare Mah-
kemesi görevine girmeyen bu davanm,
bizzat Başbakanca almmış bir karara
dayanmaması da göz önüne alınarak
genelgörevli İdare Mahkemesi'nce çö-
zümlenmesi gerekmektedir."
na sunulmak üzere mahkemeye veri-
len 17 Ağustos 1987 tarihli temyiz di-
lekçesi şöyledir:
"Temyiz sebepleri:
Temyizen incelenmesi talep edilen
karar, usul ve kanuna aykıruiır. Şöyle
ki:
Savunmalarımızda da ifade edildiği
üzere, 4. Kolordu ve Sıkıyönetim Ko-
mutanlığı 'nın işlemi, 1402 sayılı yasa-
nın 3;c maddesine istinaden ve kamu
düzeni açısından gerekli görerek tesis
ettiği, bu işlemin yasaya uygun olduğu,
dolayısıyla bir hizmet kusurundan söz
edilemeyeceğinin İdare Mahkemesi'nce
de kabul edildiği anlaşılmaktadtr.
'aşkan Şerafettin Kaya. üyeler
Selahattin Palay, Salim Özkan, Erol
Dündar ve Aysel Pekiner'den oluşan
Danıştay 10. Dairesi Kurulu. 30 Hazi-
ran 1988'de aynı gerekçeyle temyizi-
mizi kabul ederek davanın İdare
Mahkemesi'nin görev alanına girdiği-
ne oybirliğiyle karar verdi.
Böylece dava yeniden görevli İdare
Mahkemesi'ne döndü.
Tam bir vıl aradan sonra davanın
ncak idarenin kusur dişında ka-
lan sorumlMİuğumm temelini izahta
doktrinde deftkir birliği mevcut değil-
dir. Kusursuz sorumluluk için genelola-
rak hukuk devleti, kamu yükümleri
karşısında eşitlik, imkân vefırsat eşitli-
ği, sosyal devlet, sosyal hukuk devleti
gibi kavramlarm temel almdığı görül-
mektedir. Ancak bu kavramlara istina-
den idare aleyhine tazminata hükmedi-
lirken zarara uğrayanm da hiçbir
kusurunun bulunmaması gerektiği kuş-
kusuzdur.
İmha edilen kitaplar hakkında savcı-
lıklar tarafmdan soruşturma yapıldığı,
bazılarmm yayımı nedeniyle ilgilileri
hakkında dava açıldığı, ancak soruştur-
ma ve kovuşturmaların takipsizlik ve
beraat kararları ile sonuçlandığı bilin-
mektedir. Sıkıyönetim döneminde dahi
faaliyetlerini hiçbir takibaıa uğramak-
sızın serbestçe yürüten yayımcılar bu-
lunduğuna göre 1402 sayılı kanunun 3ic
maddesini 'bir kanun hükmü ile meşru
ve zararsız bir faaliyetin yasak edilme-
si' olarak kabul etmek ve vayımcmın
elinde bulunan yaymlarm bedelinm taz-
mini gerektiğini söylemek mümkün gö-
rülmemektedir. Çünkü bu madde ile
kamu düzenini. genelgüvenliği ve asavi-
şi bozmaya yönelik yayıniarm imhası
lekçemizle aynntılı bir biçimde yanıt-
ladık.
Yarutımıza karşı Başbakanlık'ın 5
Ekim 89 tarihini taşıyan yanıtı da şöy-
ledir:
"Cevabmuz:
1- Dava konusu edilen Ankara Sıkı-
yönetim Komutanlığı nın işleminin
1402 sayılı yasa hükümlerine uygun
olarak yapıldığı, bu nedenle vasava ay-
kırı bir işlemden bahsedilemeyeceği
daha önceki layihalarımızda dilegetiril-
mişti. Nitekim bu husus, temvizen ince-
lenmesi istenilen kararda da kabul edil-
miştir. Ancak anılan kararda işlemin
kanuna uygun olduğu vurgulandıkıan
sonra davacı hakkında anılan kitapla-
rın yayımı nedeniyle dava açılıp suçlu-
luğuna hükmediİse idi, tayin edilen
cezanın yanında kitapların müsaderesi
nedeniyle uğrayacağı zarara da katla-
nacaktı. Bunun aksine kitaplar nede-
niyle açılan davalarda suç unsuru bu-
lunmadığından elkonulan 133.607 adet
kitabın imhası nedeniyle uğradığı zararı
yüklenmesi düşünülemez' denilerek ve
hakkaniyet, kamu hizmetleri ve kamu
mükellefiyetleri karşısında hukuki eşit-
lik gibi kavramlara aayanüarak davacı
lehine tazminata hükmedümesi, bir çe-
lişki olarak görülmüştür. Zira kitapla-
rın suç konusu teşkil etmemesi nedeniy-
le müsadere edilmemiş olması 1402
sayılı kanunun 3'c maddesi gereğince
imha edilmelerine bir engel teşkil etme-
mektedir. Anılan maddede. sıkıyönetim
komutanlarma, toplattıkları yaymlarm
'müsaaeresine karar verilmemekle bir-
likte sıkıyönetim komutanlıklarmca
sahiplerine iadesinde sakınca görülenle-
rin imhası için gerekli önlemleri almak'
yetkisi, çok açık bir şekilde tanmmış
bulunmaktadır. Stkıvönetim Komutan-
lığı buyetkiyi kullanırken bir ceza mah-
kemesi gibi kitaplarda ceza kanunlarm-
da unsurlan açıkça tayin ve tespit edilen
bir suçun mevcut olup ohnadığmı araş-
tırmavacaktır. Araştırılacak olan, ki-
nan bir eylemle "Sıkıyönetim bünye-
sinde Sıkıyönetim Komutanlığı'nda
görevli üç askeri, bir sivil personelin
gözeüminde" yakılarak imha edilmiş-
ü.
Sonradan. Mamak'tan tahliye olan
bir genç arkadaş anlatmıştı: O zaman
orada günlerce alevler yükselmiş dur-
muş. Ne olduğunu anlayamamışlar..
açıldığı tarihe göre de üç buçuk yıl
sonra Ankara Beşinci İdare Mahke-
mesi, 27 Haziran 1989'da karannı ver-
di, Başbakanlığı. 133 bın kitabın
imhasından doğ?n zaran ödemeye
mahkûm etti. Mahkeme Kurulu, Baş-
kan Gülsen Yenişehirli, üyeler Sema
Altıparmak ve Sevgi Aydın'dan olu-
şuyordu.
.imbilir bu ateş dansı kaç uzun
gün sürdü, alevler kaç gecenin karanlı-
ğını yaladı.
Kitap... İnsanın. insan beyninin ev-
rensel ürünü... İnsan deneyiminin,
düşüncenin, bilimin, bilgjnin, kültü-
rün geçmişten geleceğe, kuşaktan ku-
şağa hep daha da çoğaltılarak. yeni
öğelerle zenginleştirilerek. geliştirile-
rek aktanldığı uygarhk zincirinin hal-
kalan... Tüm insanhğm. tüm tarihin
evrensel kahü, ortak hazinesi... Bunu
kim yakabilir?
Mahkeme karardeğiştiriyor
İdare mahkemesi imha belgelerini
inceledikten sonra 18 Şubat 1988'de.
daha önce "görevlilik karan" vermesi-
ne karşın. bu kez "görevsizlik karan"
verdi. Mahkeme Başkanı Gülsen Ye-
nişehirli'nin karşı oy kullandığı karar-
da, "imha tutanağında imha işleminin
sıkıyönetim bünyesinde asker kişiler
tarafından gerçekleştirilmiş olduğu-
nun görülmesi ve olayın kendine özgü
nitelıği dikkate alındığında davaya
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nce
bakılması gerektiği göriişüne vanlmış-
tır" deniliyordu.
Oysa yasaya göre davaya Askeri
Yüksek Idare Mahkemesi'nce bakıla-
bilmesi için benim "asker kişi" ol-
mam. hem de kitap yakma eyleminin
"askeri hizmete ilişkin" olması gereki-
vordu.
B
K.aran temyiz ettik.
Davayı görev yönünden inceleyen
Danıştay Savcısı Ülkümen Osmana-
ğaoğlu'nun "düşüncesi" şöyleydi:
"Sıkıyönetimin organik ve hiyerarşik
bağı, Sıkıyönetim Komutanı -Genel-
aşbakanhk "zaran ödemeye"
mahkûm edildi. Ancak kararda iste-
mimizin bir kısmı karşılandı. "Davacı-
nın fıziksel kıymet ve yeteneklerinde
bir eksilme ve manevi bir elem ve ıstı-
rap söz konusu olmadığı" gerekçesiyle
manevi tazminat istemimiz kabul edil-
medi. Aynca "davanın taraflan ara-
sında ticari bir ilişkiden söz edilemeye-
ceği" nedeniyle tazminat miktanna
ticari faiz işletilmesi istemimiz redde-
dildi. "Davalı idareye başvuru tarihi
olan 8 Ağustos 1985'ten itibaren işleti-
lecek yasal faiziyle birlikte kabulüne"
karar verilen maddi tazminat miktan
da, kitaplann 1982'deki "teslim tuta-
nağında belirtlen adet ve fiyatlara göre
yapılan hesapla" 35 milyon lira olarak
belirlendi.
A m a İdare Mahkemesi'nin kara-
n. Sıkıyönetim Komutanlığı'nca imha
edilen kitaplann ödenmesi yargısına
varan önemli bir karardı. Davayı.
"esas"tan kazanmıştım.
M. abii, İdare Mahkemesi'nin ka-
rannı, karşılanmayan hukuksal istem-
lerimiz yönünden temyiz ettik. Davayı
"esas"tan kazanmıştık, ama karar ne-
redeyse 133 bin kitabı imha edenlere
yaptıklannı, yanlanna kâr bırakma
sonucunu veren göstermelik bir tazmi-
nat yükümlülüğü getiriyordu. Temyiz
dilekçemizde, maddi tazminat mikta-
nnın kitaplann yakıldığı tarihteki ki-
tap-forma değerlerine göre hesaplan-
masını. manevi tazminata karar veril-
mesini ve toplam tazminat miktanna
ticari faiz işletilmesini istedik.
Karan Başbakanlık da temyiz etti.
Başbakan adına Danıştay Başİcanlığı-
amaçlanmıştır. Bu nedenledir ki davacı-
nm zarara uğramasmda kendisinin ku-
suru bulunmaması şartmm bu davada
tahakkuk etmediğine inanılmaktadır.
Zira hangi görüşün temsikisi olursa ol-
sunfiil ve davranışlarıyla ülkeyi 12 Ey-
lül 1980 öncesi ortama sürükleyenlerin
eylemleri, kanunen tanımlanmış olan
suç tarifine uymasa da tamamen kusur-
suz olduklarını iddia etmek de kolay
olmasa gerekir.
A yrıca Danışıay Onuncu Dairesi'nin
23.2.1983 gün ve E:198213856, K:
1983\356 sayılı kararına konu olayda
sözü edilen dergilerin yargı yolundan
geçerek suç unsuru bulunup bulunmadı-
ğı yönünden kesinlik kazanmaması ne-
deniyle her iki olayın farklı olduğunu
kabul eden temyiz konusu karardaki
gerekçeye iştirak edilememiştir. Bu ka-
rara konu olan dergilerin sorumlulan
hakkında da bir mahkumiyet hükmü
bulunmadığına göre her iki davanm
benzer nitelikte olduğunun kabulü ge-
rekmektedir. Bu takdirde de aynı olay
hakkında Danıştay Onuncu Dairesi ile
Ankara Beşinci İdare Mahkemesi ka-
rarmm çelişik olduğu sonucu çıkmakta-
dır.
taplarm saJıibine iadesinin (bunun so-
nucu olarak da halka dağıtımmmj
kamu düzenini bozup bozmayacağıdır. ••
Danıştay'daki duruşma 17 Nisan
1990'dayapıldı.
Oldukça büyük bir salonun izleyici-
ler bölümü dolmuş, gazeteciler not
almaya hazır bekliyorlardı. Davacı ye-
rinde avukat arkadaşlanm Çelenk ve
Günsan'la birlikteyim. Davalı yerinde
Başbakan adına Başbakanlık hukuk
müşavirleri...
*u itibarla kommun temyizen in-
celenip bozulmasını ve davanm reddini
Yüksek Mahkemenizden talep etmek
zarureli hasıl olmuştur.
Sonuç:
Yukanda ve savunmalarımızda arze-
dilen sebepler ve 2577 sayılı kanunun
49. maddesi uyarınca yerinde görülme-
ven kararm temyizen incelenerek bo-
zulmasını, davanm reddini ve yargılama
giderlerinin davacıya tahmiîini arz ve
talep ederitn."
Kusur icat ermeye yönelik
savlar
Hak anlayışının. hukuksal yaklaşı-
mın gölgesi düşmemiş. hukuka davalı
bir devlet düzeninde yargının işlevine,
yargı karannın anlamına tümüyle ya-
bancı bir kafa... Bayat, sığ ve bulanık
yöntemlerle kusur icat etmeye yönelik
savlar... Bunlan 26 Eylül 89 günlü di-
'anıştay 10. Dairesi Kurulu,
Başkan Şerafettin Kaya, üyeler Galip
Tannöver, Salim Özkan, Erol Dündar
ve Aysel Pekiner'den oluşuyordu. Da-
nıştay İnceleme Yargıcı: Tülin Öz-
genç. Danıştay Savcısı: Ülkümen
Osmanağaoğlu.
Davacı olarak ilk söz bizimdi. Sa-
vunmamızı sırasıyla önce ben. sonra
Günsan ve Çelenk yaptı. Daha sonra
Başbakanlık kendini savundu.
Son savunmalar yapıldıktan sonra.
Danıştay Savcısı "düşüncesi"ni açık-
ladı. Böylece iki saate yakın bir zaman
alan duruşma son bulmuştu. Artık söz
yargıçlanndı.
Başkan Şerafettin Kaya, üyeler Ga-
lip Tannöver, Salim Özkan, Erol
Dündar ve Aysel Pekiner'den oluşan
Danıştay Onuncu Dairesi Kurulu, du-
ruşmadan sonra aynı gün karannı ver-
di. Oybirliğiyle alınan karar "olayda
devietin sorumluluğurtu gerektirecek
ağırlıkta bir hizmet kusuru bulunduğu
tartışmasızdır" yargısını içeriyordu.
Böylece. dava amacına ulaşmış. An-
kara Sıkıyönetim Komutanı'nın 133
bin 607 kitabı yaktırması olayında
"devietin sorumluluğunu gerektirecek
ağırlıkta bir hizmet kusuru bulunduğu
tartışmasızdır" yargısına varan Danış-
tay 10. Dairesi'nin karanyla Başba-
kanlık maddi ve manevi tazminat
ödemeye mahkûm edilmişti.
Kitap yakanlann eylemleri. kitabın
ateşle dansında kör bir kıvılcım gibi
sönüp gitti.
Yine kitaptı geriye kalan...
BİTTI
POLITIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
GfiHerde Kamış Olmak...
Ruşen Hakkı coşkulu bir gününde şöyle diyor: "Bir yol
uzanır hüzne / Tam da rakı zamanıdır." Şair Ruşen Hakkı
da bilir ki, buna eskiler "kerahat vaktı" derler. Sunturlu
Osmanlıcası "Vakt-i Kerahat"tir. Dalgınlığınagelmiş!.. Bir
yerde Ceyhun Atuf Kansu'nun iki dizesine rastladrm, içki-
ye heveslenir gibi yaklaşıyordu:
Bir salkım üzümü sıkar düşünde
Dönüştürür kaçak rakıya
Eray Canberk son kitabında tanıdığı şair ve yazarları
anlatırken, nedense, en çok yeri ilhami Bekir'e ayırmış.
Ben İlhami Bekir'i son yıllarında Kadıköy meyhanelerinde
tanıdım. Birazdüşkünyıllarıydı, kendini kapıpkoyvermişti.
Elimde Kemal Sülkerdostumun "içki veToplum" adlı kita-
bı var, içkiyle ülfetini bir okula başlarcasına anlatır ilhami
Bekir...
"İlk kez rakıyı Çanakkalenin Ezine ilçesinde 18yaşında
içtim. Akşamcılıga 21 yaşında Balıkpazan'nda başladım.
Niceyıllarıakşamcılıklageçirdim. işsiz günlerimdesabahı
şarapla eder, öğjeyin Sirkeci'de köfteci dükkanlarında ka-
çak rakı içerdim. Bir gece Balıkpazan'nda Galatasaray
Lisesi önünde söylev vermişim. Tevfik Fikret için "Ey bü-
yük şair, lisenin erdemli müdürü, başını kaldır da memle-
ketin haline bak!" demişim. Yaka paça götürmüşler."
Şairin kimi böyle söylerken, kimi de "Iç bade güzel sev!"
der. Burada bade, alaturka anlatımıyla rakıdır. Adam Do-
ğulu ise rakıdan başkasmı içmez. Alafranga anlatımıyla
bade; şarap, votka, cin, rom, viski ve benzerleridir. Şair
"Güzel sev!.." diyor ya, güzel her zaman aranacaktır. Gü-
zel canlı olmuş, hayali olmuş fark etmez!
Babıali'nin eski içkicilerinden çoğunu Kemal Sülkerta-
nıyor. Bunlardan biri de Ömer Rıza Doğrul'dur, şöyle anla-
tır:
"1938de Tan gazetesinde tanıştığımız vakit 45 yaşların-
daydı. Dış politika yazarıydı. Her akşam küçük bir şişe rakı
getirtir, Sirkeci'nin ünlü lokantası Konyalı'dan yemek ister,
cnlasında hem demlenir hem çalışırdı. Tan'dan aynlıp
Cumhuriyet'e geçtikten sonra da Pembe Köşk'ün ikinci
katındaki geniş odasında aynı düzeni sürdürdü. Yaz ayla-
rında hademeye bir kova su getirtir, buzaldırır, rakıyı buz-
lu kovada soğuturdu. Akşam keyfini böyle sürdürürdü.
ingilizce bildiği için BBC'yi dinler, Arapça bildiği için Kahi-
re radyosunun yayınlarını not ederdi. Bütün bunlardan
sonra siyasal yorumunu yazardı.
Bir akşam, birlikte Sirkeci'deki Bahçeli lokantasında
içerken şef garson rakı ve su servisini yapmakta gecikti.
Servisi ben yaptım, suyu ve rakıyı koydum. Doğrul rakıya
su katmaz, rakıyı ve suyu ayn ayn içerdi. Rakısından bir
yudum alır almaz hemen püskürdü, şef garsona bağırma-
ya başladı:
"Kaç kez soyleyeceğim Barba. açık şişeden bana rakı
getirmeyin, diye... Bir büyük açın, sonra küçük şişeye ko-
yun!.. Barba yanlışlığı anlamış, istediğini yerine getirmiş-
ti."
Şair ve aktör Câhit Irgat, "indir kepenkleri Apostol / sa-
bahlara kadar içelim" derken Oktay Rifat da Beyoğlu Ba-
lıkpazan'nı şöyle anlatır:
Gittim baktım şıkır şıkırBalıkpazarı
Üç tek attım sarhoş oldum ayak üzeri
Üçdoluyaüçtanecikbademşekeri r
Topçiçeğim.destegülüm
Canım İstanbullum
Aman badem şekeri
Bunların ardından gelsin Orhan Veli'nin "Bir de rakı şi-
şesinde balık olsam" demeleri... Ahmet Haşim'in "göller-
de kamış olmaları..."
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Kimi türleri evler-
de süs bitkisi olarak
yetiştirilen, kimi tür-
lerinden de dokuma-
lık iplik elde edilen
bir palmiye. 2/ Bit-
kisel ya da hayvansal
maddelerin etkili
özü... Uzun omuz
atkısı. 3/ Halk ede-
biyatında aruz ölçü-
süyle yazılan şiir tür-
lerinden biri. 4/ Fa-
iz... Danimarka'nm
plaka işareti. 5/ Ke-
nar süsü... Acele, tez.
6/ Bir nesneye zorunlu olarak bağlı
olmayan ve onun özünde bulunma-
yan nitelik... Japon lirik dramı. 7/
Mal alıp karşılığında mal vererek
ödeşme... Şarap. 8/Bir nota... Kaba-
dayı. 9/ Yiyeceklerin besin değerini
belirlemekte kullanılan enerji biri-
mi... Su.
YUKARmAN AŞAĞIYA:
1/ Akyuvar. 2/ Üye... Ünsüzle biten
bir sözcüğün ünlüyle başlayan söz-
cüğe bağlanarak okunması. 3/ Güreşçi erkek deve... Bazı dil-
lerde, ad ve eylem çekimlerinde iki kişi ya da nesneyi göster-
mek için kullanılan tekil ve çoğuldan farklı nicelik.
4/Gümüşbalığı. 5/ Türk müziğinde bir makam. 6/ Çekerek pe-
şinden götürmek... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kul-
lanılan deyim sözü. 7/ Tanntanımaz... Berilyum elementinin sim-
gesi. 8/ Bir poliçenin arkasına yazılan havale emri. 9/ Kemik-
lerin içindeki yağlı madde... Geminin rüzgâr alan yanı.
Gerçek dost,
değerli ağabeyimiz
URALARMATı
kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz.
SHP SİNOP MERKEZ
İLÇE ÖRGÜTÜ
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1992/7 Vas.name,
Kadıköy Moda Cad. Lötfü Bey Sok. No: 17 Da. 3'te ikamet ettiği
sırada vasiyetname tanzim edilen ve daha sonra Kadıköy Moda Cad.
Hüseyinbey Sok. Rüyam Apt. da. l'de ikamet etmekte iken vefat eden
murîs HAFİZE SELMA FIRATLI'nın vasiyetnamesi hâkimliğimize
ihbar edilmiş olup adı geçenin mirasçılarının tespitine gidıldığınden,
(Muris Hafize Selma Fıratlı sağlı^nda Istanbul 2. Noter. 4.3.1974
tarih ve 04768 yevmiye sayüı vasiyetnamesi tebliğden itibaren 1 ay için-
de itiraz etmediğiniz, iptal veya tenkisi zımnında derkenar ibraz et-
mediğiniz takdirde M.K. 538. maddesi gereğince musaleyhe mirascılık
belgesi verileceği) aşağıda ismi yazıh mirasçüar adına ilanen tebliğ olu-
nur. 24.9.1992
Mirasçıltr. Ayşe Nevin. Şehrazat Fıratlı, Kaan Fıratlı
Basın: 10855