23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 EKIM 1S*Z UUMARTESİ CUMHURrYET SAYFA DIZIYAZI 15 Mustafa Keıııalneyapmalıydı? Saltanat, şeriat ya da Sevr'i tercih etmeyipCumhuriyet'i seçen kadrolar, çağdaş ve bağınısız Türkiye'ninkapılannı açtılar ^ ^ • ^ ^ ^ ^ • mebuslar can korkusuyla kaçmış; softa- 1911 Martı'na kadar uzatıldı. Hüseyin denvedışandantorpilleniyordu. İçeride bırakılmış yığınlardı bunlar. Acaba CUMHURIYET'IN TARİHİ KÖKENLERİ Doc.YILDIZSERTEL mebuslar can korkusuyla kaçmış; softa- lar, askerler her bir yanı kaplarruştı. Hü- seyin Hilmi Paşa, Saraya gıdip. kabinesi- nin istifa etüğini bildirmiş, Padişah da bu istifayı kabul etmişti. Daha fenası. Padi- şah, softalann bütün isteklerini kabul etmiş, Başkatibi Ali Cevat'ı, hazırladığı iradeyi hem Ayasofya Meydanı'nda hem de Mecliste okumaya göndermişti. 1911 Martı'na kadar uzatıldı. Hüseyin Hilmi Paşa ıkincı defa sadrazam oldu. Kabineye giren ilk İttihatçı mebuslar, Selanik Mebusu. Cavit Bey ve Talat Bey'di. Talat Bey Dahiliye Nazın olmuş- tu. 1909 Temmuzu'nda, devrimin yıldö- nümü Selanik'te büyük gösteriler ve nu- tuklarla kutlandı. Birfîk, şeriatçılara den ve dışandan torpilleniyordu. İçeride şeriatçılar muhalefete devam ederken, dışanda imparatorluğu parçalamayı he- def eden büyük devletler, isyanlan des- teklemekle kalmayıp. kabineyi parçala- maya dahi muvaffak olmuşlardı. 1911 Trablusgarp Harbi, 1912'de patlak ve- ren Balkan Harbi, hürriyet ve eşitlik ilke- lerinin uygulanmasına olanak verme- Bufikir,Çarhk Rusyası'nda. Türkleri Ruslaştırmak, Türk kültürünü yok et- mek politikasına karşı bir tepki olarak Azerbaycan'da ve Kazan'da doğmuştur. 1908 devriminden sonra Çarhk Rus- yası'ndan kaçıp Türkiye'ye gelen Yusuf Akçura, Sadri Maksudi. Ahmed Ağaoğ- lu. Iyaz Ishakı gibi Kazanlı ve Kafkasya- h Türkler tarafından ılerı sürülmüştür. Asya'daki Türklerin Rus egemenliğin- den kurtuluşunu, "Turan" idealinde bu- lan bu Türk aydınlan, Ziya Gökalp"i de etkılemişlerdir. Ezılen Türk halklannın bağımsızlığa kavuşmalannın tek yolu- nu, tek bağımsız Türk devletiyle birleş- mekte buluyorlardı. J. ürkiye'ye "Turan" fıkrini yaymak maksadıyla gelen bu Türkler bir "Türk Yurdu" dergisi çıkararak Osmanlı Türklenne bu ideaÜ aşılamak ıstediler. Milliyetçilik adı altında ırkçı, iktisadi ve siyasi gayeler güden bu cereyan, çök- mekte olan imparatorluk içinde kendine taraftarlar da buldu. Imparatorluğa bağlı ülkeler, birer birer istiklal ilan et- meye başlamıştı, aşiret isyanlan, halk isyanlan da çöküntüyü hızlandınyordu. Bu hengâmede Türkun kendi varlığını ttüyük fedakârhklarla geliştirilmiş olgunlaştınlmış batıcılık, insancıllık, hukuk devleti, Cumhuriyet gjbi ilkelere bir tekme mi vurmalıydı? Mustafa Kemal bir diktatör değil miydi? Tek şef, tek parti sistemini kurmadı mı? Putiaştınlmadı mı? Evet öyleydi. Bunu tarihi koşullar içinde değerlendirmek gerekir. Mustafa Kemal gene de bir Hitler, bir Mussolini veya bir Stalin değildi. bulması gerekiyordu. Kendine destek arayan İttihat ve Terakki kadrosunun bir 'bölümü Enver ve Talat paşalar da bu ideale meyletmişler, Alman yardımıyla bir büyük Türk devleti kurmak hayaline kapılrruşlardı. Yusuf Akçura, Balkan harbinin sonunda, I. Dünya Savaşı'nın arifesinde şöyle yazıyordu: Türk Ocaklan "İslam âleminin, Türklüğün ve Doğu Avrupa'nın gelecekteki hayaünda önemli amillerden sayılacak olan şu tari- hi günlerde, Slavların hummalı faaliyet- lerine rağmen, tabiı düşmanlanndan olan Türk, Germen, Arnavutlar arasın- da fikir ve hareket birliğinin belirtilerini hâlâ görmemek cidden teessüre değer." (1) Turancüar, "Türk Yurdu"ndan baş- ka, Türk ocaklannda da fıkırlerini yay- mışlar ve hatta Ziya Gökalp'in; emper- yalizme ve imparatorluğun içindeki milli hareketlere karşı Türk varlığını koruma- yı hedef edinen milliyetçilik cereyanını da kendi cereyanlanyla birleşürmeye ça- hşmışlardır ve bir süre için bunu başar- tnışlardır da. Diğer akımlar Ne var ki bu akım, günün tek milliyet- çilik akımı değildi. 1. Cihan Harbi bo- yunca, Osmanlı mılliyetçiliği, Türkçülük ve Turancılık konulan tartışılmıştı. Sa- vaş sonunda İstanbul'da Halıde Edip, Ömer Seyfeddin ve diğer yazarlann çı- kardığı "Büyük Mecmua"da değjşik milliyetçilik görüşleri tartışıhyordu. Ki- mi Türkçülügün kökenlerini geçmişten aldığını belirtiyor; kimi Turan'a gitmek- ten söz açıyor; kimi ise hedefın yurtdışı Türkleri kurtarmak değil, yurdu emper- yalizme ve yabancı sermayeye karşı ko- rumak olduğunu ileri süriiyordu. Buna, "olumlu milliyetçilik" deniyordu. Dergı- nin imtiyaz sahibi M. Zekeriya'nın Ömer Seyfeddin'in ve diğerlerinin de sa- vunduğu bu tez, sonradan Mustafa Kemarin benimsediği, Misakı Milli sı- nırlan içinde bir Türk devleti. Anti- emperyalist milliyetçilik tezine çok ya- kındı. x^umhuriyet dönemindeki milliyet- çilik, Atatürk mılliyetcılıği ırkçı değildi. Asya'da, Kafkaslar'daki Türkleri kur- tarmak gibi bir hedefı yoktu. Aksine bu dönemde ırkçıhğa, Turancılığa bir tehli- ke olarak bakıhruşu. JLJr\JJr karşıdevrimiMeşnıtiyete ve demokrasiye indirilmiş ağır bir dar- beydi. lstanbul'da, Jön Türkler'in yerin- de bıraküğı Kamil Paşa hükümeti, İtti- OLUMLU DİKTATÖR'- Tanzimat FermanTyla başlayan batılılaşma hareketi, Ziya Gökalp gibi isinıkrin Turanfikrindenetkilenmeleri Osmanlıya tartışmanın içine batıcılık- doğuculuk, Ueridlik- gericilik çelişkisini yaşatıyordu. Ne > arki dış etkenler -Balkan Savaşı gjbi- bir yandan içerde de şeriatçdann sarav a yürümesi, Harekât Ordusu'- nun tstanbul'a gelip Abdülhamid'i indirmesi >e ardından gelen Birind Dünya sa>aşı sonun başlangıcını gösteren işaretlerdi. Mustafa Kemal tüm olan bitenin dışında yaşamış Anadoluya geçtiğinde ûlke baştan başa paylaşılnuştı. O günün koşullan gözönünde tutulursa Mustafa Kemal'a 'olumlu diktatör' diyebiliriz. Doğu- Batı; Anadolu-Rumeli; veya Tutuctı-tlerici diye ikiye bölünmüş bir imparatorluğun çökünrtileri üzerine kuruhnuş bir Cumhuriyette ne yapdabilirdi? hat ve Terakki'nin ilkelerine uygun hareket ediyordu. İttihatçılar, yurdun kalkınması için birtakım sosyal, kültü- rel. ekonomik teşebbüslere girişmışlerdi. Ne var ki iç isyanlarla çalkalanan (özel likle Balkanlar'da), borçlar yüzünden yabana boyunduruk altına girmiş olan imparatorluğu çöküntüden kurtarmak kolay değildi. Içeriden ve dışandan yıkıcı olaylar birbirini izliyordu. 5 Ekim 1908*de Bulganstan istiklalını istemişti. 8 ekimde. İstanbul'da Hoca Ali Efendi önderliğinde büyük bir Ramazan kalabalığı, Saraya yürümüş, Abdülha- mid pencerede göründüğünde, "Meşru tiyet ıstemiyoruz!.. Şeriat!.. Şeriat!.. Şe- riatı gen getirin. Ey Padışahımız, yeni- den ümmetinin başına geç! Me>'haneleri kapat, fotoğraf çıkanlmasını, kadınlann çarşafsız sokağa çıkmasıru yasaklaL" diye bağırmışlardı. mi 'eriatçılar acaba kendiliklerinden arekete geçmişlerdi, yoksa Abdül- hamid'in bir oyunu muydu bu? Bazılan, padişarun, büyük müttefiki dıni irtıca- nın yardımıyla 1878'de olduğu gibi 1908 devrimini de boğmak için, gizliden gjzli- ye faaliyete geçtiğini düşünüyorlardı. Gerçek ne olursa olsun, parlamenter re- jime, hürriyetlere, reformlara karşı tep- kinin şeriatçılardan geldiği açıktı. Onlar da, sırtlannı toplumun yüzyıllar boyun- ca cahil bırakılmış, yoksulluk içinde din- den medet ummuş geniş yığınlanna da- yıyorlardı. İmparatorluk içinde bir Baücıhk-Doğucuhık, ilericiÛk-tutucu- luk çelişkisiydi bu. Bundan sonra, "İttihadi Muhamme- din" Cemiyeti ve Şeriatçılann çıkardığı "Volkan" gazetesı bu karşıdevrimci fi- kirleri yaymaya devam ettiler. Nihayet, 31 Mart 1909 sabahı, 1. Ordu'ya bağlı bazı birliklerin de katıldığı bir İslam ka- labalığı, Ayasofya Meydanı'nda toplan- dıktan sonra saraya yürüdü. Bu sefer askere de dayanan softalar güçlüydüler. Selanik'e ulaşan haberlere göre, İstanbul bir keşmekeş içindeydi remiyet üyesi Böylece karşı devrim başanya ulaşmış, haber Selanik'te bir bomba gibi patla- mıştı. Şehirde hemen de bütün gazeteler, yurttaşlan karşı devrime karşı savaşa ça- ğırmaya başladılar. Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyetinin: Talat Bey, İsmaıl Cambulat Bey, Mithat Şükrü Bey gibi müitanlan, derhal Abdülhamid'e karşı gizli faaliyeti örgütlemeye gjriştiler. Bu işte Mason localanndan geniş ölçüde faydalanıbyordu. Merkezi Selanik ol- mak üzere bütün Makedonya'da yaygm karşı. dış düşmana karşı sayaş öneriJi- yordu. İşin can sıkıcı tarafı, İstanbul'da I yeni kurulan hükümetin, Meşrutiyeti I muhafaza için hürriyetleri kısıtlayan ba- zı kararlar almasıydı. Baskı, daha ziyade "Hürnyet ve İtilaf', "Halaskârani Va- tan", "Ahali" gibi devrimden menfaatle- ri sarsılan zümreleri temsil eden siyasi partiler ve şahıslara karşıydı. Sıkıyöne- tım. askere sdvil işlere kanşma yetkisini tanımışu. Her ne kadar Mahmut Şevket Paşa, subaylara siyasetle alakalannı kes- İ920'de Büyük Millet Meclisi, 1923'te Cumhuriyet kurulduğu günlerde, bu yeni düzen ağalara, eşrafa, Anadolu tüccarlanna, kentli aydınlara dayanıyordu. Kurtuluş Savaşı sırasında % Müdafaa-i Hukuİc' cemiyetlerini kurmuş olan zümreler bunlardı. Rumeli'nin büyük bölümü imparatorluktan kopmuştu. Zaferi Mustafa Kemal'in kurduğu muntazam ordu kazanmıştı. Mecliste ve hükümette, Mustafa Kemal'in çevresindeki subaylann bulunması doğaldı. bir faaliyet, bir mukavemet hareketi baş- laülmıştı. Nihayet 24 nisanda, 3. Ordu Başkomutanı Mahmut Şevket Paşa, Se- lanik'te bulunan 6000 kişilik bir güçle İstanbul'a yürüdü. Bu hareket Selanik sokaklannda yapılan büyük gösterilerle destekleniyordu. Mahmut Şevket Paşa'- nın, "Hareket Ordusu", İstanbul'u çevi- rip işgal ettikten sonra Abdülhamid'i tahttan indirtti, yerine kardeşi Mehmet Reşad'ı geçirdi. Abdülhamit, Selanik'e götürülüp, "Ordu Köşkü" adı verilen "Alattini" köşkünde hapsedildi. Böylece Meşrutiyet korunmuş oluyordu. Ne var ki dızginler sivillerden, ordunun, paşala- nn eline geçiyordu. Mahmut Şevket Paşa anayasayı koru- mak için Selanik'e döndü. Sıkıyönetim me öğüdünü verdiyse de, Meşrutiyetten önce başlamış olan bu geleneği yenmek zordu. Zaten yeni kabinenin bir kısmı ordudan gelen subaylardı. Hükümetle fırka arasında da birhk yoktu. Mahmut Şevket Paşa, Sait Halim Paşa, İslam itti- hadi siyasetini güdüyor; Enver Paşa Almanya ile birleşip Rusya'ya İngütere ve Fransa'ya karşı harb etmek, Kaf- kasya'daki Türkleri imparatorluğa ekle- meİc emelini güdüyor; Cavit Bey, Fransa ile beraber yürüyen bir pobtikayı müda- fa ediyordu. Bundan başka bir kısım aydınlar ve "Hürnyet ve itilaf' Fırkası, İngiliz dostluğu siyasetini güdüyorlardı. Böylece Meşrutiyet devrimi içeri- mişti. Balkan Harbi'nin sonlanna doğru ise kabinenin askeri kanadı. Alman yar- dımına dayanarak, batıda batan impa- ratorluğu Asya Türkleriyle birleşerek doguda kurmak hayaline kapılmışlardı. Mustafa Kemal. Enver Paşa'nın (o gün- kü savunma bakaru) bu Turan'a politi- kasına karşıydı. 1914 harbi patlak verdi- ği günlerde. imparatorluğun, Almanya'- dan yana harbe girmesini önlemek ıçın Sultana kadar çıkmışü. Mustafa Kemal-Enver Paşa çelişkisi ta o günlere ve hatta daha öncesine dayanır. Daha cihan harbinin başlangjcında, "emperyalizme karşı milli birlik" görüşünü seçtiği, Enver Paşa'nın yayılmacı politikasını ise çok tehlikeli bir macera saydığı görülüyor. Onca bu tehlikeyi önlemenin yolu, Türk vatamnı konımak için bütün askeri güçleri Anadolu'da toplamak, Türkün varlığını savunmakü. ilü Kurtuluş Savaşı sırasında "Misakı Milli" tezini ortaya atması da buradan geliyordu. Bu harekete karşı çı- kanlar gene, emperyalistlere boyun eğ- miş olan padişah ve onun etrafındaki şeriatçılardı. Padışahın fetvalan yüzün- den Mustafa Kemal, sultana ve halifeye bağlı dindar köylü yığınlan milli davaya kazanmakta büyük güçlükler çekmişti.^ 1920'de Büyük Millet Meclisi, 1923'te cumhuriyet kurulduğu günlerde bu yeni düzen ağalara, eşrafa, Anadolu tüccarla- nna, şehirli aydınlara dayanıyordu. Kurtuluş Savaşı sırasında, "Müdafaa-i Hukuk" cemiyetlerini kurmuş olan zümreler bunlardı. Rumeli'nin büyük bölümü (Balkanlar) imparatorluktan kopmuştu. Zaferi, Mustafa Kemal'in kurduğu muntazam ordu kazanmıştı. Mecliste ve hükümette, Mustafa Ke- mal'in çevresindeki subaylann bulun- ması doğaldı. Yeni kurulan cumhuriyet- te, nüfusun büyük çoğunluğu Anadolu- luydu, köylüydü. En az bir yanm yüzyıl- dan beri devam etmekte olan devrimle- rin, fikir eylemlerinin tamamen dışında bırakıhnış yığınlardı bunlar. Acaba Mustafa Kemal bu çoğunluğa bakarak, tarihin akışını durdurmalı; toplumun ge- lişmiş bölümünü şeriatçılann ve emper- yalizmin boyundunığunda mı bırakma- bydı? Büyük fedakarhklarla gehştirilmiş, olgunlaştınlmış Baüahk, insanalhk, hu- kuk devleti, cumhuriyet gibi ilkelere bir tekme mi vurmalıydı? Şimdi sorabilirsiniz, büyük çoğunluğu, kaale almayan Mustafa Kemal bir dık- tatör değil miydi? Tek şef-tek parti siste- mini kurmadı mı? Putiaştınlmadı mı? Evet öyleydi. Ancak bu olayı önce ta- rihi koşullar içinde değerlendirmek gere- kir. İç ve dış düşmanlarla savaşmak durumunda olan Mustafa Kemal gene de bir Hitler, bir Mussolini veya bir Sta- lin değildi. Biz ne toplama kamplan gör- dük, ne gaz çemberleri, ne de Sibirya sürgünleri. "istiklal Mahkemesi", öz- gürlükleri kısıtlayan kanunlar, evet. Ama acaba hangi devrimden sonra bir baskı dönemi yaşanmamış? Gerekçe dai- ma devrimin düşmandan korunmaa olmuştu. Devrimden sonra demokrasiye ulaşabilen tek ülke Fransa da uzun bir giyotin ve terör dönemi yaşadı. Bundan kurtulabildiyse, bunun nedeni Franaz devriminin arkasında güçlü bir burjuva sınıfı bulunmasıydı. Kapitalizmin o aşa- masında artık, krallann mutlak hakimi- yetine, derebeylerin egemenliğine yer yoktu. Sanayileşen ve şehirleşen toplum artık burjuva demokratik devrimıne ha- zırdı. V^ssmanlı toplumu bu düzeyden çok uzaktı. Osmanlı toplum yapıst, 18.-19. yüzyıl Fransası'ndan çok farkhydı. O günün koşuilannı göz önünde tutarsak, Mustafa Kemal'e ancak, tarihin akışını devam ettiren bir "olumlu diktatör" ola- X eni kurulan Cumhunyette, nûtusun büyük çoğunluğu Anadoluluydu, köylüydü. Yanm yüz yıldan beri devam eden devrimlerin, fikir eylemlerinin dışında bırakılmışlardı. Mustafa Kemal bu çoğunluğa bakarak, tarihin akışını durdurmalı; toplumun gelişmiş bölümünü : I şeriatçılann ve emperyalizmin boyundunığunda mı bırakmalıydı? rak bakabiliriz. O bizi tarihimizden ko- pamıadı. Tarihimizde başlamış olan devrimleri devam ettirdi. gerçekleştirdi. Karşı devrimcileri yenmeden ilerici re- fonnlann yapılamayacağmı tarih gös- gösterrhişti. Öadece Latin harflerini kabul eder- ken, Arap harfleriyle dilini okullardan kaldırmakla, tarihimizin incelenmesini güçleştirdiği, bu açıdan bizi tarihimizden kopardığı söylenebilir. Bu doğrudur. Ne var ki bu reform da Mustafa Kemal'in kafasından çıkmamışür. Bu dizide gör- düğümüz gibi, tartışmalan daha Tanzi- mat döneminde başlamışür. Batıcılık, positivizm, milbyetçilik gibi fıkirleri be- nimseyen Tanzimatçılar, Servet-i Fü- nuncular, Jön Türklerin birçoğu Os- manlı toplumunun geri kalmasının nedenini Doğu medeniyetine, İslama, Araba bağlanmakta görüyor, bu mede- niyetten kökten kopmak istiyorlardı. Selanik'te, Jön Türkler hareketinin or- dudaki bir gizli hücresinde çahşmış olan Mustafa Kemal'in, kendi gününün ileri- ci düşünce akımlanndan etkilenmemiş olması düşünülemez. Kaldı ki, alfabe re- formuyla beraber halk dershanelen, hal- kevleri. köy okullan açılmıştı. Bu refor- mun temel nedeni, okuma yazma bilme- yenlerin % 80'e ulaşüğı bir ülkede, Türkçeye daha uygun görünen Latin harflerinin cehalete karşı savaşı kolay- laştıracağı düşüncesiydi. Tarihimizden koptuk diyebilmek için, tarihimizi, toplumsal yapımızı bilmek gerekir. Doğu-Baü; Anadolu-RumeB veya tutucu-üerici diye ikiye bölünmüş bir imparatorluğun çöküntüleri üzerine kurulmuş bir cumhuriyette ne yapılabi- lirdi? Yakın tarihimiz, Tanzimattan Cumhuriyete ve hatta bugüne kadar bir ilericilik-gericilik savaşının içinde bulun- duğumuzu gösteriyor. Bir kurtuluş sava- şı verilip, II. Meşrutiyet'in temelleri üstü- ne bağımsız bir cumhuriyet kurukiuktan sonra ne yapılmaüydı? DemoJfrasi ve Türk bağımsızbğı; çogunluk olan tutu- culann, onlan alet olarak kullanan şeri- atçılann, emperyalistlerin çizmesi altın- da ezdirilmelı miydi? "Olumlu dıktatör- lük", bağunsız bir Türkiye sağladı. Reformlanyla modern devletin, insan haklanrun, demokrasinin kapılannı açtı. Ya bunun alternatifi neydi? Saltanat, şe- riat, Sevr. İstenen bu mudur? Kaynaklar l.Sabıha Sertel. Tevfık Fikret, Felsefea ve ldeolojisı" 1957 2. Şevket Süreyya Aydemir - 'Tek Adam Mıutafa Kemal", Remzi Yayınevi. 3. Yunus Nadi - "Kurtulu; Savay Ambn", BİTTİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear