23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 7 OCAK 1992 HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN Ç BakanlıOı Meteofotoji Ğen* MûdûriûOü'nden alınan Mgjye göre Doğu Karadeniz kryıian yaOmurtu, Doflu Kara- denfein tç keamteri He Doğu Anadokı'nun dogusu kar ya- Otşlı, ötetd yerter açık geçe- cek. Marmara ile yurdun iç hBSimlerinde yer yer yoğun o(- mafc ûzere sts görûtecek. HA- MkSKAKUĞi-.ÖnemHbirde- Öişik»* oimayacak. RÛZGÂR: Kuzey ve doğu yönterden ara Mana Adapaan Mryonun Atycn AJrı Antara Anöfcys Antatya Artvin sıra orta kuvvette esecek. Denizterde rûzgâr: Ka- radeniz'de gûnbabsı ve karayel, öteki denizlerde yıl- dız ve poyrazdan saatte 10-21 deniz mili hızla ese- cek. Van Gölü kar yağışlı. Bitoctt BngAİ Brtfc Bokj Buna ÇanMak Çoun A 13° 4°nyart>*>r A S°-13°Mma S W <° Edrr» S 10° f K.Ums A KJ°-2°Erancar A 0°-4» Umiıı S 4° -2» Eraırum K -7° -M°ltaO»» S 0°-6°GaaanW) A 11° -4° NıfrJe A 12° 2°Ores«ı Y 11" •POrtu A 16° S°GûnûştıaneK 0°-*° «ze K 2°-2°Hakan K -4° -t3°Samsun A 13° flıpartı S 5°-*° Siirt S W-î° tetmbut S 11° 4°Snop S 4°-2°izmir A W 2°S«« A -3° -9° K»re K -4° -tt°Mo<lı$ K -3° -8° Kasomonu S 0°-6°Waon S t° -5° Kayseri S -4° -1Q°VK(i S 0° 1°K»Waret S tO° 2°U«ak S 14° e°Kony9 S -3°-8° «w S 1° -4° Kjötıya S 8* -1* Vozoat A 9°-1° Matatya A 4°-1° Zongukük A 9° 1° A 12° 2° A 1S° 8° A 13° f K -8° M° S -1° -8° »If f Y 11° 4° A W S> A 3°-4° A 11° 4° S -3°-8° S 10° 4» Y 11° 4° A r-r S 9°-1° K -3°-8° S 0°-«° S 12° 3° * ya0mukı *-** B-Dulu«u G-gûneş* K-Urt S-sısk Y-yaflmuriu BULMACA S O L D A N S A G A : 1 2 3 4 5 1/ tnce bulgur. 2/ 1 Kale hendeği... Kesi- ci ve batıcı araçların 2 kesen ya da batan q bölümü. 3/ Halk ° edebiyatında redife 4 verilen ad... Asya'da birırmak.4/Gözle- 5 ri görmeyen... _ Yabanpazıa da deni- ° len, saplan etli biı 7 ot. 5/ Gözeten, ko- nıyan... Bir cetvel 8 türii. 6/ "Toprağa ' — olmuş nazik ten- ° leri/Söylenıekten kalmış tatlı dilleri" (Yunas Emre)... Bir nota. 7/ Soyundan gelinen kim- se... Yavrularıru sırtında taşıyan ke- seli sıçan. 8/ Altmış beş santimetre tutannda bir uzunluk ölçüsfl. 9/ Bir rsnk... Beddua. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Eklembacaklılarda başm ön bö- lümünde bulunan duyu alma orga- nı. 21 Faiz... Kınk kemikleri bir ara- da tutmak amacıyla kullanılan tah- ta gifci düz nesne. 3/ Suudi Arabistan'da bir kent. 4/ Aza... Bir renk... Yapısına girdiği sözcüğü "iki, çift" anlamı katan yaban- cı c^nek. 5/ Bir noktanın deniz yüzeyinden olan yüksekliği... 11- kel bir su taşıtı. 6/ Klorun simgesi... Ciltçilikte, kitap yaprakla- nnı düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit. 7/ Afrika'nın gtine>' ucundaki burnun adı... Evliya. 8/ ölen bir kimseden ya- kınlanna kalan rr.al ya da mülk.9/ Haritasını çıkannak için bir alanı Uçgenlere bölme işi. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Alpullu fabrikası TOR\A PLASYA FREZE DESTERE 7 OCAK 1932 Alpullu şeker fabrikası istihsâl ettiği şekerleri nefaset itibarile Avrupa şekerleri derecesine çıkarmağa muvaffak olmuştur. Fabrika bu sene küp şeker imalinedebaşlamıştır. tlk tecrübede çıkan şekerlerin lüzumu derecede sertlik verilemediğinden çuvallar içinde kınldığı görülmüş ise de muahharem bu mahzurda izaleedilmiştir. Alpullu fabrikası mamulâtı, fiatlann yükselmemesinde hususile ihtikâr yapılmamasında âmil ve müessir olmaktadır. Hükûmet te gerek Uşak, gerekse Alpullu şeker fabrikalanrun istihsalâtını ve memleketin umumi şeker istihlâkâtını nazari itibara alarak kontenjan tatbik etmektedir. 30 YIL ÖNCE CumhuriYet Cezayir kanştı 7 OCAK 1962 Bu sabah şafaktan az sonra Cezayir'de tedhişçiler iki darbe indirmişür. Kasbah'ta bir tedhişçi bir Avrupalı tüccan ağır yaralamış, biraz sonra diğer bir tedhişçi diğer bir Avrupalıyı tabanca ile öldürmüştür. Kuzey Fransa'da Gizli Ordu mensuplannın yerleştirdiği bir bomba Lille şehrindeki Komünist Parti binasının ön cephesini harapetmiştin Lille'deki komünistler bunun üzerine bugün Paris'te olacağı açıklandığı gibi bir protesto mitingi terüplemişlerdir. Bu arada Fransız Emniyet makamlan Belçika-Fransa hududunda sıkı emniyet tedbirleri almaya başlamışlardır. Asi generallerden ve Gizli Ordu Teşkilâtının başında bulunan General Raoul Salanın Belçika'ya geçtiğihe dair bir haber gelmesi üzerine Fransızlann bu generalin kaçak olarak Fransaya girememesi için tedbirler almakta olduklan anlaşılmaktadır. Fransa İçişleri Bakanlığı, Paris'e 5.000 munzam şok pohsinin getirildiğini açıklamıştır. Bunlar bu akşam komünistlerin faşizm aîeyhinde tertiplediği mitinge mâni olmak için vazifeyeçağınlmışür. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet îşçiler kararlı 7 OCAK 1991 "Büyük Yürüyüş"ün üçüncü gününde on binlerce madenci Mengen'den 12 kilometre yürüdükten sonra yûzlerce jandarma komandosu ve çevik kuvvetin dozerler de kullanarak Deller Köprüsü'nde kurduklan barikatla durduruldu. Ankara'da İçişleri Bakanhğı'nda yapılan toplantıda, madencilerin yürüyüşünün "seyahat amaçlı olmadığı" sonucuna vanlarak "kanunsuz yürüyüş" yapan işçilerin Zonguldak'ı Ankara-İstanbul'a bağlayan E-5'e çıkanlmaması konusunda valilere talimat verilmesi kararlaştınldı. Öte yandan dün Ankara'da yapılan girişimlerde, hükümetin "yürüyüşe son vermezlerse görüşmeyiz" tutumunu sürdürdüğü ortaya çıkarken Genel Maden-İş Başkanı Denizer, yeni bir teklif gelmeden görüşmeyeceklerini yineledi. Bu yaklaşımlar nedeniyle taraflar arasındaki kilitlenme giderilmedi. Tebrız • Sam Kahıre • DÜNYA'DA BUGUM Aram» Bmataa Y 10° Y 13» S 8° Y 13° A 13° 8° 8° Cmmn CUdt O S S A S 4° S 8° A 17» Y 13° S 8° Y 18° K -1° Y 15° K 3° S 8° Y 1S° Londra Madnd Milano Monlnal MOSKM MMı K 2° Y 12° A 9° S 3° (Mo Pans Png 5Î «Avn Uius Zürtt K 0» . A If S S° Y 14° S 5° S 9° Y 11» A 5° S 7° 1 S 8° T.C. ADANA ASLİYE 4. HUKUK MAHKEMESÎ Esas No: 1990/448 Karar No: 1991,899 Davacı Osman Avşar vekili Avukat Ahmet Yetiz tarafmdan. davalı Zübeyde Avşar aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda: Afyon ili, Bolvadin ilçesi, Kurucaova Köyü, Cilt: 050 01, Sayfa: 20, Kütük: 9'da nüfusa kayıtlı bulunan davacı Battal ve Fende oğlu 1336 doğumlu Osman Avşar ile eşi davalı Dursun ve Emine kızı 1960 do- ğumlu Zübeyde Avşar'ın geçimsizlik ve aile birliğinin sarsilmış olması ve eşlerin bir süreden beri de ayn yaşamalan nedeniyle, Tûrk Medeni Yasası'nın 134. maddesi geregince eşlerin boşanmalanna, Harçlar K.na göre peşin harcın mahsubu ile bakıye 2.700 TL mah- keme ilam harcımn davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedılmesı- ne, 100.000 TL avukathk ücretinin davalıdan alınarak davacıya veril- mesine, Davacı tarafmdan yapılan 45.000 TL yargı giderinin davalıdan alı- narak davacıya verilraesine dair Yargıtay yolu açık olmak üzere veri- len karar davalı Zübeyde Avşar'a tebliğ yerine geçerlı olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 17015 1ÂRTISMA Eşît İşe Eşit Ücret Ne Zaman GerçeMeşecek? Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nden ilk teklif tüm müze araştırmacılannın teknik hizmetler sınıfına alınması doğrultusundaydı. Ancak Maliye Bakanlığı yetkililerinin itirazlarıyla bilim dallarının bir kısmı çıkarılarak, bugünkü haksızlığın temeli atılmış oldu. 17 Eylül 1989 tarihli. 19577 sayıh Res- ki Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğû'- mi Gazete'de yayjmlanan 87/12018 sayılı nün merkez ve taşra teşkilatında: Arkeo- Bakarilar Kurulu kararıyla, üniversitele- lojik kazı, sondaj, tespit ve tescil, müze rin arkeoloji ve sanat tanhi bölürnlerinin teşhiri ve tanzimi, envanter ve müzecili- Prehistorya, Protohistorya ve ö n Asya ğin tüm fonksiyonlannı birlikte yapan Arkeolojisi, Klasik Arkeoloji Ana Bilim k d l ) A k l j i A d l l d l l 657 l kdallanndan mezun olanlar, 657 sayılı ka- nunun değişik 36. maddesinin Ortak HükUmler Bölümü'nün A bendinin 4. fıkrası kapsamında Teknik Hizmetler Sı- nıfı'na alınmışlardır. Buraya kadar çok gyzel. Gerçekten de yaptıklan iş nedeniyle, 365 günlük yılın neredeyse yansını arazide geçiren bu in- sanlar, haklan teslim edilerek belli bir geçim standardına kavuşiurulmnşlardır. Bu olayı, tüm müze araştırmacılan ola- rak geç kalmış bir karar da olsa destekli- yor ve savunuyoruz. Ancak bir kısım insanlann haklan teslim edilirken, aynı işi yapan ve aynı fakültelerin değişik bö- lümlerinden mezun olan insanlar, ikinci sınıf memur statüsüne indirgenmiştir. Kültür Bakanlığı bünyesinde bulunan Es- (yapmak zorunda olan) Arkeoloji, Ânt- ropoloji, Etnoloji, Sanat Tarihi bölümle- rinden mezun olan müze araştırmacılan arasında yapay bir ayncalık 1988 yılında yaratümıştır. Şu anda Kültür Bakanlığı'n- da ilgili bilim dallarından insanlann ça- lıştığı iki genel müdürlük bulunmakta- dır. Bunlar Kültür ve Tabiat Varhklannı Koruma Genel Müdürlüğü ve Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'dür. Yıllar- dır aynı kurumlarda, aynı işi yapan ve orijinlen aynı olan bu çalışanlar<arasın- da, iş banşını ve verimliliğini düşüren açık bir haksızlık bile bile uygulanmakta- dır. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdür- lüğü'nden ilk teklif, tüm müze araştırma- cılannın teknik hizmetler sınıfına alın- ması doğrultusundavdı. Ancak Maliye Bakanlığı yetkililerinin itirazlanyla bilim dallarının bir kısmı çıkanlarak, bugünkü haksızlığın temeli atılmış oldu. Kültür ve Tabiat Variıklannı Koruma Başkanlığı'nın 7 Mayıs 1989 gün ve 3202 sayılı yazısıyla müze araştırmacılannın yaptıklan işler ve nitelikleri belirtilerek özetle: Bunlann teknik hizmetlere dahil edilmeleri istenmiş ve bu konuda YÖK'- ün 24 Kasım 1989 gün ve 28130 sayılı yazısıyla Kültür Bakanlığı'na olumlu gö- rüş bildirilmiştir. Ancak konu dönüp dolaşıp Maliye Bakanhğı'nda tıkanmış- trr. Şimdi, "Eşit işe eşit ücret" ilkesiyle (anayasal ilke) yola çıkan hükümetin Kültür Bakanf ndan bu konuda açık ve net bir yanıt bekliyoruz. Sayın Bakan, müze araştırmacılannın ne yaptığını, bu konudaki izlenen yolun ne olduğunu ve bu zamana kadar sonınu neden çözeme- diklerini sanıyoruz ilgili genel müdürle- rinden soracaklardır. Genç ve dinamik yeni Bakanımızın bu handikapı çözerek, geleceğimizin güvencesi olan kültür ve doğal varlıklarımızı koruyan insanlar arasındaki eşgüdümü yeniden sağlayaca- ğına inanıyoruz, DENİZ SELÇUK tstanbnl Insan Haklan Günüve ÇoksesMHk Sizler ileri sürmekte olduğunuz fıkirlerle nereye varmak istiyorsunuz? Cevaplarınızdaki açıklık sizlere güvenimizi arttıracak. Yoksa "bunlar mı bizi yönetecek" gibi talihsiz bir soru, devamlı olarak kafamızı kurcalayacaktır. İnsan Haklan Günü nedeniyle düzenle- kürsüye gelen Sayın İbrahim Halil Çelik'- nen toplantı ve panellerde dıle getirilen in işkence dışındaki sözleri ise inandıncı konulan, çeşitli yayıri organlan aracılığı ile öğrendik. Bunlann arasında işkence- lerle ilgili olarak çok haklı değınişler. hemen hemen tüm yurttaşlanmız tara- fından desteklenmiştir. Nitekim, koalis- yon hükümetinin de konu üzerine ağırlı- ğını koyarak eğilmesi halkımızın yüzünü güldürmektedir. Ancak bu arada değini- len bazı konulann. çoğunluk tarafmdan benimsenmediği de bir gerçektir. Bunla- ra örnek göstermek gerekirse Ankara'da TBMM Insan Haklan Komisyonu Baş- kanı Sayın Ahmet Türk tarafmdan dü- zenlenen basın toplantısinda ileri sürü- lenler başta gelir. Sayın Türk'ün Kürt sorununa ağırlık verdiği konuşmasında, "Bir insanlık su- çu" olan işkenceyle de ilgileneceklerini belirtmesi yerinde bir sesleniştir. Bu ara- da. Sayın ökkeş (Kenger) Şendiller ile Sayın Hasan Mezarcı'nın ve son olarak değildir. Ve kanımızca maksatlıdır. Şöyle ki: Sayın Şendiller'in ileri sürdüğü, "Or- duda subayların dini inançlannı yerine getinnelerine izin verilmiyor" sözü ise as- la gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü ordu, ne dün ne de bugün dini inançlara sırt çevirmerniştir, yann da çevireceği beklenmemelidir. Sayın Çelik; "Bir Kürt ve inanan bir Kürt" olarak kendini tanıttıktan sonra "Meclis'te kendi inançlarına göre yemin edenlere tahammül edemeyenlerin, bu so- runları çözeceğini sanmıyorum"*demiştir. Bu, onun kendi görüşüdür ve bu görüşe karşı da kimsenin bir şey demeye hakkı yoktur. Fakat, "Kemalist rejimi sorgula- mak zorundasınız, var mısınız? Hodri meydan" deyişiyle kendisinden ayn dü- şüncede olanlara bir nevi gözdağı ver- mektedir. tşte bu, yenilir tutulur bir öneri değil. Kemalizm'den kastmın, Atatürk ilke ve inkılaplan olduğu cteellikle de la 1 ikliğin, bu önerisinin kapsamı içinde bu- lunduğu aşikârdır. Sayın Mezarcı'nın da "Allah'ın vartığının tartışılageldiği bir ül- kede Mustafa Kemal'e dokunulmazlık getirmek gibi birtakım çağdtşı yasalar kalduılmalıdır" sözleri ise yüzyıla çağ at- layarak gkeceğimizi savladığımız bir aşamada, çağdaş düzeye ulaştıracağına inandığımız Atatürk ilke ve inkılaplan- nın silinmesini hedefleyen bir giz taşı» maktadır. Şimdi ben; değinmekte olduk- lan ve kafamda bazı sorulann yer alma- sına neden olan sözlerinin, ne demeye geldiğini bu sayın milletvekillerinden bir vatandaş olarak soruyorum: Sizler ileri sürmekte olduğunuz fıkirlerle nereye varmak istiyorsunuz? Cevaplannızdaki açıklık sizlere güvenimizi arttıracak. Yoksa, "bunlar mı bizi yönetecek" gibi talihsiz bir soru devamlı olarak kafamızı kurcalayacaktır. ZEKİERGUN Em. Kur. Alb. / Karamürsel îhsan Haklam Şimdiya da4 Aciz' Servlsler! Ülkemiz yasaları çalışma süresini haftada 45 saatle sınırlandırmış, fazlaçahşmanın ücretle karşılanacağını belirtmiş, anayasamız angaryayı yasaklamıştır. Yoğun zihinsel ve bedensel çalışma nı orada çahşanlara bırakıyorum. öze- temposu içerisinde çalışmakta olan he- leştirilerini de yaparak aksayan yönleri kimlerimize çağnlar yapıyoruz: Güler- varsa gidersjnler, ilgîliye de gereken ceva- yüzlü olun, insan haklannı ihlal edenlere bı versinler. Benim sözünü etmek istedi- karşı çıkın, görevinizi eksiksiz yapuı... ğimnokta. belli bir yeregelmiş insanlann bile olaylara atgözlüğü ile bakmalan, kı- Bu güzel çağnların zaten işi gereği insan S aak gözlemlere dayanarak okurlanna sevgisi ile dolu olması gereken hekimleri- tek yönlü mesaj vermeleri. mizce kabul görmüş olduğundan kimse şüphe etmiyor. Ancak bir i^i olumsuz ör- nek yine de gazetelerde manşet edilip sa- tır aralanna da tüm hekimleri karalaya- cak cümleler dikkatle serpiştiriliyor. Ülkerhız yasalan çalışma süresini haf- tada 45 saatle sınırlandırmış, fazla çalış- manın ücretle karşılanacağını belirtmiş, anayasamız angaryayı yasaklamıştır. örneğin bir köşe yazan belki de ömründe Oysa üniversite hastanelerinde görev ya- bir kez gittiği büyük bir hastanenin acil servisi için başhğını şöyle attığj bir yazı yazıyor: Aciz Servis... Türkiye'nin en iyi organize olmuş acil servislerinden birisi, sözünü ettiği. Ancak yine de savunması- pan hekimler haftada 114, ayda 484 saate dek çahştınlmakta ve fazla çalışmalan için hiçbir ücret almamaktadırlar. Nor- mal mesaisinin yaklaşık 3 katı kadar çalı- şan hekimin yorgunluğu. dinlenmeye, eğlenmeye zaman ayıramayışı, ailesine, çevresine karşı olan sorumluluklannı ye- rine getiremediği, nöbetlerinin fazla me- sai sayılmadığı nedense "sağhk eleştirme- ni" tarafmdan hiç kaleme alınmamıştır. Hangi memuru ya da işçiyi bir ayhk maa- şı ile 3 ay çalıştırabiliyorsunuz ki hekim- den 184 saatlik ücretle 484 saat çalışması- nı istiyorsunuz. Üstelik de istekleriniz- den birisi güleryüz. Bu elbette hakkınız, ama bu koşullarda çalışan siz olsaydınız yine de gülümseyebilir miydiniz? "Aciz Servis"ler olmasın istiyorsanız -ki ben istiyorum- kaleminizi insan hak- lan için, bu arada hekimlerin insanca ça- lışma ve yaşamı hakkını da dahil ederek kullamn. tnsan haklan şimdi ya da aciz servisler! Yok bunun başka yolu. Sağhklı yaşamak hakkının herkes için en kısa sürede gerçekleşmesi dileğiyle... MEHMETVARAN Trabzon İLTER TURAN SHP'nin Gelenekçiliği... Geleneksel ve gelenekçi, aynı kökten türemiş ancak farklı anlamları olan iki sözcük. Yine de çoğu zaman an- lamlarını birbirine karıştırmadan edemiyoruz. Halbuki ge- leneksellik bir durumu, gelenekçilik ise bir tutumu anlat- mak için kullanılıyor. Anlatmaya çalışayım. Bir olayın ya da olgunun gelenekselleşmiş oiması, onun uzun süredir aynı biçimde yapılması, yürütülmesi ya da uygulanması anlamına gelir. Geleneksel Kırkpınar Yağlı Güreşleri dediğimiz zaman, yıllardır düzenli olarak yine- lenen, herkesoe bilinen, tanınan ve ilgiyle izlenen, diğer bir deyişle gelenekselleşmiş bir spor şöleninden söz et- miş oluyoruz. Geleneksel deyimi, yarattığı olumlu çağrışım nedeniy- le bazen 'geleneksel' bir durumdan çok, bir özlemi dile getirmek için de kullanılabiliyor. Sözgelimi, düzenledik- leri faaliyete Bağlıkkfy Birinci Geleneksel Kiraz Festivali adını veren belediye yetkilileri, yeni başlattıkları girişimin yerleşmesi ve uzun ömürlü olması dileğini ifade etmek- tedirier. Yoksa, geleneksel olgular bilinir ve tanınır; isim- lerinin başına geleneksel sıfatını eklememiz dahi gerek- mez. Geleneksellik siyasal yaşamımızda da özlediğimiz bir nitelik, örneğin dönem dönem parlamentoda kulağa hoş gelmeyen sözler, beğenilmesi mümkün olmayan itişme ve kakışmalar ortaya çıktığı zaman, bunları, ülkemizde paıiamenter geleneklerin yeterince yerleşmemiş olması- na bağlıyoruz. Demek oluyor ki geleneksizlik toplumsal sorunlar do- ğuruyor; kuralsızlık, belirsizlik, bilinmezlik ve tanınmaz- lık gibi olumsuz çağrışımlar yaratıyor. Dolayısıyla, gele- nekler oluşturmak, kaçınmamız gereken değil, aksine ger- çekleştirmek istediğimiz bir durum. Gelenekçilik deyiminin anlamı ise geleneksellik sözüy-- le kastettiklerimizden çok farklı. Gelenekçilik, koşullar ve gereksinmeler ne kadar de- ğişirse değişsin, ge- Devletçilik geleneğlnln sahibi olduğunu sdyleyen ve ilke olarak KİTIerin özelleştlrilmesini bir tûrlû benlmseyemeyen SHP, bu dunımda galiba tam bir gelenekçilik örneğl sergilemektedlr. leneklerin korunma- sı gerektiğine ilişkin inançtır. Başka bir biçimde ifade ede- cek olursak, gele- nekçilik, gelenekle- re salt gelenek ol- duklan için bağlı kalmakta ısrar et- mektir. Gelenekçilik, si- yasi yaşamımızda da sıkça görülüyor. Üstelik sanılabileceği gibi daha sağ- da yer alan ve tutucu diye nitelendirebileceğimiz siyasal akımlara ve partilere özgü değil. Siyaset yelpazesinin her kesiminde rastlanması mümkün. Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin devletçilik ve bunun bir uzantısı olarak özelleş- tirmeye karşı olan tutumunu ele alalım. Devletçilik, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ülkede bir tür- lü gerçekleşemeyen sanayi hamlesini başlatmak için oluş- turduğu bir kalkınma yolu idi. Ülkemizdeki sanayileşme çabalanndakf öncü rolü inkâr edilemez. Devletçi siyasa- lar aracılığıyla ülkemizde daha önce üretilemeyen birçok raal üretilmiş, daha sonra yaygıniaşan sanayileşmenin kadroları devletin kurduğu işletmelerde ilk deneyimini edinmiş, belki de bunlann hepsinden daha önemli ola- rak, Türk toplumu sanayileşmenin gerçekleştirilebilecek bir hedef olduğunu görmüş ve benimsemiştir. i Daha sonraki yıllarda özel girişim büyük gelişme gös- termiş, bir dönemin öncü devlet girişimleri ise işlevlerini yitirerek kalitesi güçlü olmayan malları daha pahalıya üre- ten duruma gelmişlerdir. Bundan daha önemlisi, kamunun sahip olduğu ikttsa- di teşekküller ilk kuruldukları dönemden farklı olarak, gi- derek siyaset dışında hiçbir amaca hizmet etmeyen ku- ruluşlara dönüşmüşlerdir. Örneğin hemen hemen tümünde görülen aşın istihdam, siyasal partilerin iktidarda bulundukları zaman militanla- nna iş bulma gayretlerinin bir ürünüdür. Hatta, bir dönemde uçlarda yer alan iki partimiz bu ku- ruluşlara kendi adamlannı yerleştirerek kurduklan ege- menlikten yarartanıp iki tane yeni sendikal konfederasyon oluşturmayı bile başarmışlardı. Pahalı yapılıp ucuza satı- lan ürünlerin siyasi mülahazalarla bireyleri iktisaden zen- gin etmenin fazla yaratıcılık gerektirmeyen bir yolu oldu- ğu herkesçe bilinmektedir. > Bugün, çoğu kamu iktisadi teşekkülû büyük zarar ede- rek enflasyonu körüklemekte, devletin gelirlerini ipotek ederek birçok hizmetin kaynaksızlıktan karşılanmaması- na yol açmaktadırlar. Devletçilik geleneğinin sahibi oldu- ğunu söyleyen ve ilke olarak KİT'lerin özelleştirilmesini bir türlü benimseyemeyen SHP, bu durumda galiba tam bir gelenekçilik örneği sergilemektedir. Geleneksellik, değişmeyi olağanlaştırma ile sonuçlanı- yor. Gelenekçilik ise değişmeyi engellemeyi, reddetme- yi, görmezlikten gelmeyi içeriyor. Gelenekselleşmeyi başarmak toplumların, örgütlerin, kurumların ömrünü uzatıyor. Gelenekçilik ise değişmey- le başedememenin bir göstergesi. Değişmeyte başedemeyen türler, yaşamayı beceremi- yoriar. Silinip gidiyoriar. Galeri •Atölye 232 64 26 • 230 21 87 Cuma Ocaklı Resim Sergisi 13Ocak-6Şubat 1992 Y A P I K R E D İ KÂZIM TAŞKENT SANAT GALERİSİ Istıkiâl Caddesı-Beyogiu Serdar Okan Resim Sergisi 6 0ak-31 0cakl992 Y A P I K R E D İ B E Y O Ö L U SANAT GALERİSİ Istıkiâl Caddea Beyogiu p o/nırı:\kResim Sergisi 10 Ocak'92-28 Ocak'92 RAMKO SANAT MERKEZ! Atiyc Sok. No: 8 Teşvikiye Tci 156 l î 58 Fsut 136 18 82 Ph~J< tcsı III» ALİ DEMİR Resim Sergisi 2SAnlık'91/17acak'92 Karadut Sok. No: 15 Albyd : 345 4» 06 c10SANATCM0İS:CKnut B a yer C a n a n B e y k a l Seltm B i r sel Cengiz Çehil Osman Ay ş e E r k m e n Se rba t Kiraz F ü M u n O n u r İ s m a 11 S a r a y A d e m Y11 m a z Yaptmcı Berat Madra ••-•—CROSST GORBON İBRAHİM ÇİFTÇİOGLU Resim Sergisi 7 Ocak-31 Ocak 1992 CHRISTINE GRUNBERG-FAVRE Besim Sergisi T A K I C A L E R İ S İ Vapur lakatesl Sok. No: 5 OrtJkfty T«t 15» 1» 11 galeri atölye 232 64 26 23O 21 87 S m T GALERİSİ SELMA GÜRBÜZ "Meleklerin Cmsiyeti" Resim ve Heykel 4 Oa*-1$ttb«t 1992 Sanat Galerisi'nd* Prof. ZEKİ FINDIKOGLU Çağdaş Tasarımla Gelerteksel Resımler 10 Ocak-5 Şuhat Tel: 524 35 93 G ü l d e n K u t Resim Seıgsi 8 • 29 Oa* 1992, UÛ0-1&Û0 (Pazargimkridışında) Modern Sanat G l i Valikonağı Caddesi No. U7/2 Nişantaşı-lstanbul Tfel: ,130 39 80 7-28 Ocak 1992,11.00-18J» (Panrgünlen&şında) Isnkial Caddesi 141 Beyojlu-İstanbul W-1521698 Abdülcanbaz Desenleri ve Karjkatürler Serşsi 5 0 . S A N A T V I L i TURHAN SELÇUK G A R A N T I S A N A T G A L E R İ S İ ANKARA ASLtYE ONBtRtNCİ HUKUK HAKtMLtĞtNDEN Esas No: 1990/408 Davacı Remzi Koçak vekili Av. Kemal ŞENER tarafmdan Davalı Günsu Barbara KOÇAK aleyhine açüan BOŞANMA da- vusumı yapüan yargüaması sı- rasında; Bilinen en son adresi Kırko- naklar MahaUesi, 15 Sokak No: 46 ANKARA adresi bulunan Davalı Günsu Barbara KO- ÇAK'ın adresi meçbul bulundu- gu tespit edildiJiiKİen dava dilek- çesinin ve duruşma gününün adı geçen davalıya ilanen tebliğine karar veriletek durusma 7Z1992 günü saat 10.40"e bırakılmıştır. Belirtilen gün ve saatte adı ge- çen dunısmada hazır bulunma- dıganı veya kendini bir veküle temsil ettirmediği takdirde yar- gılamaya yokluğunda devam edileceği ve gerektiğinde yoklu- ğunda hüküm verileceği davalı Günsu Barbara KOÇAK'a ila- nen tebliğ olunur. Basın: 47615 Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdür. OKAN KALYONCU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear