23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/5 Adalet Bakanı Oktayyargıda ikinci reform paketini hazırlatıyor Hızlı adalete ilk achıııYargının iş yükünü azaltıp, davaların kısa sürede sonuçlandırılmasına yönelik bir çalışma başlatıldı. Çalışma, halen Türkiye'de her yıl açılan yaklaşık 7.5 milyon davanın yarı yarıya azaltılmasım amaçlıyor. Orman, trafik, çek-senet, bazı vergi suçları, kira ve kamulaştırma gibi davaların idari düzenlemelerle çözülmesi, yargının en son "itiraz kurumu" olması düşünülüyor. TURAN YILMAZ ANKARA — Adalet Bakan- lığı, yargı reform paketinin ikin- ci onemli ackmı olan "hızlı ada- let"in sağlanması konusundaki çalışmalara hız verdi. Yargıcın, davaya ilişkın belge ve biJgilerin tumunu topladıktan sonra yar- gılamaya başlaması düşünülü- yor. Yargı sürecinde avukatın daha etkin görev üstlenmesi, yargılamayı geciktiren bürokra- tik işlemierin de giderilmesi amaçlanıyor. Her yıl açılan yak- lasık 7.5 milyon davanın yargı- da yarattığı ağır iş yükünün de azaltılmasına çalışılıyor. Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Türk yargı sistemini, gelişmiş, çağdaş Batı ülkelerinin standart- lanna getirmek amacıyla çalış- maların tüm hızıyla sürdüğünu soyledi. Oktay, "hızlı ve adil" bir yargı düzenini yaşama geçirme- ye çalıştıklarını, bu amaçla sis- temin tümüyle gözden geçirildi- ğini kaydetti. Bakanlık bünye- sinde oluştunılan komisyonla- rın, konunun uzmanlarının da göruşlerini alarak bu çalışmayı yaptıklarını belirten Oktay, bu konudaki yasal duzenlemenin de kısa sürede Meclis gündemi- ne getirileceğini bildirdi. Bu çerçevede, öncelikle yargı- lamayı geciktiren bürokratik iş- lemierin en aza indirilmesini ve bu konudaki yazışmaların kısa sürede gerçekleştirilmesini sag- layacak yeni duzenlemelere ağır- lık veriliyor. Ayrıca davaya iliş- kin belge ve bilgilerin, davanın görülmesine başlanmadan önce yargıç tarafından sağlanıp dava- ya öyle başlanması düşünülüyor. Böylece, yargılamanın, kimi ba- sit yazışmalar nedeniyle uzama- sının da önüne geçilmesi amaç- lanıyor. Bu arada, avukatlara da görülen davalarda daha aktif görev verilmesi tasarlanıyor. Bir- çok kanıt ve belgenin avukatlar tarafından da sağlanabilmesine de böylece olanak tanınmış olu- nacak. Cumhuriyet savcılarımn yu- ruttukleri soruşturmalarda, da- va açmak için gerekli kanıtları sağlamalan, ancak dava açılma- sını gerektirecek guçlü kanıtla- rı bulmaları halinde dava açma- lan yönünde bir duzenlemenin de düşünüldüğü öğrenildi. Bu- nunla, hem yargıdaki iş yükü- nün hafifletilmesi hem de güç- lü kanıtlara dayanılmaksızın açı- lan davalar nedeniyle, gelişmiş ülkelere oranla yüksek olan be- raat kararlarının aşağıya çekil- mesi amaçlanıyor. Hukukçular, güçlü kanıtlara dayanılmaksızın açılan ve sonuçta beraatle so- nuçlanan davalar nedeniyle bir- çok insanın, karşılanması müm- kün olmayan zararlara uğradık- larını anımsatıyorlar. Adalet Bakanlığı, her yıl açı- lan yaklaşık 7.5 milyon davanın yargıda neden olduğu ağır iş yu- künun de azaltılması amacıyla başlattığı çalışmalannı sürdüru- yor. Uzmanlann da görüşlerine başvurulan bu çalışma çerçeve- sinde, kimi idari düzenlemeler- le yargının üzerinden alınabile- cek suçların belirlenmesine ça- lışılıyor. Bu konuda özellikle or- man, trafik, çek-senet, yazar ka- sa tutulmasını da kapsayan ba- zı vergi st'çlan, kira ve kamulaş- tırma davalarının, yargıya gel- meksizin çözüme kavuşturulma- sı üzerinde duruluyor. Bu suç- larda yargının, verilecek idari karann hukuka uygunluk dene- timini yapması düşünülüyor. Uzmanlar, söz konusu suçla- ra ilişkin yapılacak bu tür dü- zenlemelerle, yargının iş yüku- nün yüzde 50'ye yakın bir oran- da azalacağını belirtiyorlar. Ankara Barosu'nca Adalet reformu konusunda hazırlanan raporda, Anayasa'nın tümüyle ele alınıp değiştirilmesi gerekti- ği belirtilirken, "1982 Anayasası getirdiği kurumlar ve kurallar- la çoğulcu demokrasiye ve hu- kuk değerlerine ters düşmektedir" denildi. Ankara Barosu'nun Adalet Bakanlığı'na sunulan 7 sayfalık raporu, Başbakan Siileyman Demirel ile Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Erdal tnö- nü'ye de gönderildi. Baro Başkanı Özdemir Özok'un inzasını taşıyan rapor- da Ceza Yargüama Usulü ve As- keri Yargılama Usulü'nün değaş- tirilmesi gerektiği belirtilerek özetle şu görüşlere yer verildi: "Ceza yargılama usuliimüz 19. yüzyü anlayışına dayalı bir yasadan alınmıştır. Çağdaş yar- gılama yöntemi yargılama diya- lektigine dayanmaktadır. Sav, savunma, yargı üçlemesiade sav- la savunmayı eşit sayan bu an- layışın tümüyle yargılama yasa- sına esas alınması için bazı de- ğişiklikler yeterli olamaz. Yeni bir yasa yapılması zorun- ludur. Ancak uzun ve köklü ça- lışmayı gerektiren bu diizenleme yapılıncaya kadar yüriirlükteki yasada yer alan hazırlık sonış- turmasının gizliligj esasınm kal- dınlması ve avukatın soruştur- manın her aşamasında sanıga hukuki yardımda bulunabüme- sinin sağlanması yerinde olacak- tır." Seçim yasası ANAP Anayasa Mahkemesi yolunda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — ANAP, ara yerel seçimlerin yılda iki kez yapıl- masına ilişkin yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuru hazırlığı yapıyor. Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından geri çeyrildik- ten sonra TBMM'de ikinci kez kabul edilmesi üzerine önceki gün onaylanarak yürürlüğe gi- ren yasa, ANAP tarafından incelemeye alındı. Yasanın ip- tali için Anayasa Mahkemesi'- ne başvurma konusunda ha- zırlık yapılıyor. ANAP Genel Sekreteri Mustafa Tasar, yasanın yürür- lüğe girişi konusunun pazarte- si günü yapılacak ANAP Baş- kanlık Divanı'nda görüşülerek karara bağlanacağını söyledi. Cumhurbaşkanı 'nın yasa- nın iptali için Anayasa Mah- kemesi'ne başvurup başvur- mayacağı konusu ise henüz netlik kazanmadı. Anayasa Mahkemesi 'Sözlü sınav yargıç güvencesiyle bağdaşmaz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Hâkim ve savcı adayları için mesleğe girişte yapılan "yazüı sınav"ı kaldı- rarak bunun yerine "sözlü sınav" uygulaması getiren ya- sa hükmünü iptal eden Anaya- sa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı açıklandı. Resmi Gazete'de yayımla- nan gerekçeli kararda, sözlü sınav uygulamasının adaylann bu işleme karşı dava hakları- nı ve yargıç güvencesini orta- dan kaldırdığı belirtilerek özetle şöyle denildi: "Yeni düzenleme ile eskiden yazılı olarak yapılmakta olan sınavın sözlüye çevrilmesi, adaylann bu işleme karşı da- va haklannı biçim yönünden degilse de fülen ortadan kal- dınnaktadır. Nesnelliği husu- sunda görev verebilecek ve adaylann yalnız biçimsd degil, fülen de yargısal haklannı kul- lanmalanna olanak saglaya- cak bir yöntem yerine öznel de^erlendirmelere açık, sözlü sınavın tek başına sonucu et- kikmesine irin vermek, anaya- sanın yargıç ve savcüara aday- lık döneminden itibaren tanı- dığı güvence ile bağdaşma- msktadır. Bu nedenle berkesin eşit koşullarda yanşmasını saglayan yazılı sınav yerine, kusku uyandırabilecek ögeler taşıyan ve her zaman öznel de- ğerlendirmeyi birligindc geti- ren sözlü suıavın yeglenmesi- ni kamu yaran düşüncesiyle bagdaştırmak güçtür." Gerekçeli kararda, yasanın, KHK çıkarma süresini uzatan ge;ici 2. maddesinin de TBMM'nin yetkisinin devri ni- telğinde görüldüğünden ip- tal edildiği belirtildi. 2802 sayüı Hâkimler ve Sav- cılar Kanunu ile 3221 sayılı Hikim ve Savcı Adayları Eği- tin Merkezi Kuruluş ve Gö- reTİeri Hakkında Kanun'da detişiklik yapılmasına dair ka- nun hükmünde kararnamenin kabulü hakkındaki kanunun iptali için SHP tarafından Aaayasa Mahkemesi'ne dava açlmıştı. Anayasa Mahkemesi d« kanunun 9 ayrı maddesin- d«ı 7'sinin hakkındaki iptal isemıni yerinde görmeyerek rddetmiş, 7. ve geçici 2. mad- deerini ise anayasaya aykırı b-Uarak oybirliği ile iptalini, 2< Kasım 1990 tarihinde ka- rarlastırmıştı. Yaşlı komünistler, HaydarKutlu ve arkadaşlarına ateş püskürüyor Eski tüfekler TBKP'yi terk etti Türkiye'nin en yaşlı komünistlerinden üçü, Genel Sekreter Haydar Kutlu ve 'ekibini' Marksizmi tasfiye etmeye çalışmakla suçlayıp TBKP'den istifa ettiler. İç Politika Servisi — Kendı- lerını "71 vıllık komünist hare- ketin emektarları" olarak nı- teleşen 3 kişı Türkiye Bırleşık Komünist Partisi' (TBKP) üvelıği vevöneticiliğınden isti- fa ettıklerını açıkladı Daha sonra kcndileri gibı "emek- tar" 20 arkadaşlarıyla birlikte bir çağrı yayımlayan 3 "eski tüfek" Sos>alıst Bırlik Par- tisı'ni (SBP') desteklediklennı belirtti. Türki>e'nin en >aşlı komü- nıstlennden Mehmet Bozışık. Rasih Nuri İleri ve Şahabettin Bakırsan. TBKP Genel Sekre- teri Havdar Kutlu ve yakın çevresıni suçlayarak TBKP'- den istifa ettiklerıni ve SBP'yı desteklediklerini belirttiler. '•Sosyalizm mücadelesinde emektar olunup emekli olun- mayacağı bilinci ile" hareket ettiklerini söyleven üç yaşlı komünist, Kuılu \e "ekibini". Türkı\e'de "Marksizmi ideo- lojik ve örgütsel olarak 'çözme'ye çalışmak" ile suçla- dı. Bozışık, İlen \e Bakırsan suçlamalarını şöyle ayrıntı- iandırdı: "Önce yenileme örtûsü altın- da TBKP Kongre Tezlerı" ile Marksist teoriyi temelden red- derme girişimini başlatmışlar- dı. Sonra tezlen" TBKP Kong- TBKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu ve "ekibini" suçlayarak partiden istifa eden (soldan sağa) Rasih Nuri İleri, Mehmet Bozışık ve Şahabettin Bakırsan, tüm komünist, Marksist ve sosyalistleri SBP'ye çagınyortar. (Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAYA) resi'nde onaylatarak Marksiz- min Komünist Partisi eliyle reddini sağlamak istemişlerdi. Bu arada TBKP'nin katılmaya hazırlandığı SBP'nin Marksist olma\an bir 'değişim partisi' olarak kurulmasını sağlamak için çalışmışlardı. Üç eski tüfek, SBP'nin, TBKP Kongre Tezleri'ni onayla- mayıp, kendisini "Marksist- lerin Birlik Partisi" olarak tanımlamasıyla "çözme girişi- minin ideolojik ve örgütsel ola- rak amacına ulaşmasını önledi- ğini" ıddıa ettı. Kutlu \e arkadaşlannın TBKP'yi "SBP'nin bir eleştiri forumu" halıne getirdiğını vurgulayan üç eski tüfek, avnı kişilen TBKP'nin son kaİan kımı politık ve maddı olanak- larını "sağlıklı olmayan bir doğrultuda kullanmaya yöne- lik bir \akıf kurma girişimi" \ ürüımekle suçladı. Bozışık, İleri \e Bakırsan açıklamalarını şö\le tamam- ladılar: "Görevimizin, jşçi sını- fımızın, emekçi halkımızın demokratik ve sos>alist gelece- ği için komünizmin vüce ideal- lerinin dün\ada ve Türkiye'de yaşama geçmesi için mücadele olduğunun bilincindeyiz. Bu görevimizi TBKP kongre ka- rarları gereği Türk »e Kürt Marksistlerinin birlik partisi olan SBP'de yerine getirmeye deyam edeceğiz." Öte yandan. Bozışık. İleri ve Bakırsan. kendilerinı emektar komünist ve sosvalist olarak nitele\en20arkadaşla- n>la birlikte kaleme aldıkîan açıklamayla "Marksistleri, ko- münistlcri, sosyalistleri sosya- lizm mücadelesinde SBP'yi desteklemeye" çağırdılar. Çağrıyı imzalayan 23 kişi- nın adları yaş sıralamasına göre şöyle: Mehmet Bozışık, Cemal Hakkı Selek. Kadri Ço- kuğurlu, tdris Erdinç, Fadıl Barkan, Mecit Bilge, Rasih Nuri İleri, Şahabettin Bakır- san, Hüsamettin Dinç, Ahmet Bilge, Bilal Sen, Sıdıka Su, Av- ni Memetoğlu, Muhittin Ba- kırsan, Sabahattin Dikmen, Nihat Tunalı, Şükrü Ünal, Mustafa Karayol, Cemal Ki- ra!, Halil Oyman, Ali Eriş, HaUlÇelen. Demirağ-Yurdatapan çifti, 11 yıl sonra geldikleri Türkiye'ye doyamadılar 'Memleketin kedüeri bile farkh'TURAN YILMAZ ANKARA — Minik, kapka- ra kedi yavrusu tüm şirinliği ile çevresinden ayrılmıyor. önce, çizmelerinin bağcıklannı kemi- rip bacaklarına sürtünüyor. Sonra işi ilerletiyor. Kucağına tırmanıp, kazağım çekiştirmeye başlıyor. Bununla da yetinmi- yor. Bir yün yumağı ile oynu- yormuşçasma, boynundaki kol- yeye yöneliyor. Minik patileriy- le, art arda fiskeler indiriyor... 11 yıl aradan sonra memleket özlemi gideren Melike Demirag, bir yandan kedi yavrusu ile mü- cadele ediyor, bir yandan da so- rulanmızı yanıtlamaya çalışı- yor: "Memleketin kedileri bile farklı. Şu şirinliğe, şu sıcaklığa bakın. Alinanya'da, çağırsan gelmezler." Melike Demirağ-Şanar Yur- datapan çifti, İstanbul'dan son- raki durakları Ankara'da, Mu- zaffer Ohan Erdost'un sahibi ol- duğu İlhan Ilhan Kitabevi'nde, memleket izlenimlerini aktarı- yorlar. Erdost'un sokakta bu- lup yanında getirdiği minik ke- di de şirinliği ile katılıyor söy- leşiye. İlk sonımuz haliyle "tstan- bul'da olmak var şimdi, anası- m satayım" şarkısıyla, hüzün- lü bir öyküyü anlatan Demi- rağ'a oluyor. "tstanbul'da ol- mak nasıl bir şey?" "Çok güzel" diye başlıyor. Sonra kalabalıktan, hiç boş yer kalmamasından, çıldırtıcı tra- fıkten yakınıyor. Ortaköy'de balık-ekînek yemenin keyfinden söz ediyor. Bütün bunlar bir araya getirildiğinde, "sevinç" ile "hayal kınklığı" içeren izle- nimler seziliyor. Sonra bağlıyor sözü: "tstanbul'da da olduk, ana- sını satayım..." Yurdatapan, tum yazılıp çizı- lenin, anlatılanın aksine, olduk- ça kibar davranan taksi şoför- 11 yıl sonra Alman pasaportuvla Turkiye'ye dönen Melike Demirag, Şanar Yurdatapan çifti, 'büyuk bir iç rahatlığı>la' ama 'memlekellerine doyamadan" 8 ocakta Almanya'ya dönüyorlar. Geri gel- mek için her fırsatı değerlendireceklerini söyluyorlar. (Fotoğraf: RIZA EZER) lerine takılmış kalmış. Bir de üzerine şarkılar yazılan "ma- gandalar"a rastlayamamaya. Yurdatapan, İstanbul'u bı- raktıkları gibi bulamamaktan yakınıyor. Son İstanbul silüeti- ne ilişkin örneklemesi ise şöyle: "Güzel, nadide bir halıyı dü- şünün. Siz, tüylerini tıraş edi- yorsunuz ve üzerine belki de si- ze para kazandıracak, ama o güzelliği ka> beden bir şeyler di- kiyorsunuz. Bunu nasıl yapabi- lir misiniz?" Bir gozlemi de bu kadar ha- rap olan kentin insanlannın, ay- nı oranda harap olmaması. "İn- sanlar, her seye her şeye karşın, yine de konıyabilmişler kendi- lerini" diyor. Ankara'yı ise daha düzenli, daha guzel bulmuşlar. Hatta, Avrupa'nın bazı kentleri ile kı- yaslayacak kadar da temiz. "Herhalde. o şarkınızı, Anka- ra ve İstanbul gözlemlerinizden sonra yazmış olsaydınız, sanı- rım olmak istediğiniz yer degi- şirdi" diyoruz, ama onlar, in- sanları kıracak polemiklere gir- mek istemediklerini belirterek, soruyu geçiştiriyorlar. Sonra ek- liyorlar: "Burada olmak bizi çok mut.- lu etti..." Sonra geçmişe dönüyoruz. İlk yurtdışına çıkış günlerine. Her ikisi de ellerini kollannı sal- layarak çıkmışlar. Dönüp dön- meme kararı daha sonra alın- mış. Kalmaya karar vermişler. Ama hiç de kolay olmamış. De- mirağ, •'Benim tecrübem de var. Ülkemden uzak, uzun sü- re kalamazdım. Yurtdışına çık- tığımda, donüş biraz uzadığın- da, iki gözüm iki çeşme hemen dönerdim" diyor. Dönmeme kararı vermelerine karşın, uzun sure bavullarını da öyle çok fazla açmamışlar. Her an dönmeye hazır bir bekleyiş olmuş. Yurdatapan'ın deyişiyle, "Kök salmamaya özen göster- mişler." Önce, arkadaş evlerın- de misafirlikler sonra iki odalı bir catı katı dairesi. Turkiye'den gelen olumsuz haberler üzerine olmuş kök salma, ama o da ya- vaş yavaş. Önceleri ekonomik sıkıntı da çekilmiş. Ama uğraşı alanlan, bu dönemi kısa sürede atlatma- lanna neden olmuş. Ancak ora- daki diğer politik göçmenlerin durumlan için a>-nı şeyi söyle- yemiyorlar. "Çok yoksulluk, çok acı çeken insanlar tanıdık, gördük" diyorlar. Demirag, "Paris'te kapıcıhk yapan bir doktor gördük" diyor. Sonra ekliyor: "Kapıcüığı küçümsediğinden değil. ama onca emekle yetişti- rilmiş bir doktorun kapıcıhk yapmak zorunda kalması..." 11 yıl kaldıklan anımsatılın- ca da hiç bu kadar uzayacağını tahmin etmediklerini ifiraf edi- yorlar. "Yurda kesin donüş yönün- de alınmış bir karar var mı?" Demirag, "hayır" diyor. Bu konuda, öncelikle, yurtdışına çıktıklarında 1 yaşında, şimdi ise 12 yaşında olan kızları Zey- nep'in durumu onlar için önem taşıyor. Almanya'da büyüyen, o ülkede eğitim gören kızlarını, ahştığı çevreden koparmak iste- miyorlar. Ama "Bir ayağımız artık Türkiye'de olacak" diyor- lar. Çok sık gidip gelecekîerini, tatilleri artık başka ülkeler ye- rine Türkiye'de geçireceklerini söyluyorlar. "Ya ileriye dönuk proje- ler..." Işte, o konuda çok ciddi dü- şünceleri var her ikisinin de, De- mirağ, Türkiye'de konser ver- mek istiyor. Ama bu ilk "mer- haba"nın, çok iyi hazırlanmış bir organizasyon olması gerek- tiğini söylüyor. Bu bahar, İstan- bul ya da Ankara'da konser verme düşüncesi ağır basıyor. Yakın arkadaşı Sezen Aksu ile nerelerde konser verilebileceği- ni de ayrıntıh bir biçimde ko- nuşmuş zaten. Sonra "Güzel bir 12 Eylül fümi " bir de TV'de program yapmak istiyor. İlk, seçim öncesi yayın yapan SHP'nin Mega 10'u ile ekrana çıkmışlar. Şimdi, TRT'den do- laylı bir öneri geimiş. Ancak parçalannın denetimden geçme- si koşulu getirilmiş. Demirag, böyle bir denetime kesinlikle "hayır" diyor. Onun için geliş- meleri beküyorlar. Yurdatapan da "müzik" olan mesleğini sürdürmek isti- yor. Özgün eserler üretmek, film müzikleri yapmak... Son olarak, 8 ocakta Alman- ya'ya döneceklerini anımsata- rak, "Nasıl duygularla aynlacaksınız" sorusunu yönel- tiyoruz. Yurdatapan, "Büyük bir iç rahatlığı ile" diyor. Demi- rag, ekliyor: "Ama doyamadan. Hiçbir zaman da doyamayız." Demirag, önümüzdeki aylar- da Ankara'da yapılacak film şenliği için yeniden gelebilecek- lerini söylüyor. BAŞKENTTEN AHMET TAN Anayasa Şıklığı Demirel'e soru: "Cumhurbaşkanı, sizce koalisyona ortak mı olmak isti- yor?" Yanıt: "Onu ne sen sor ne ben söyleyeyim. Her şeyi söyletme- yin canım. Uyumu muhafazaya çalışıyoruz." Demirel, uyumu muhafazaya çalışıyor. Öyle ki Özal'ın "TRTde yanıt hakkı" istemesini bile hoş karşılıyor: "Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yanıt hakkı mı olurmuş canım... Bir o çıkar, bir biz çıkarız..." Sonunu biz getirelim: "Gül gibi geçinir gideriz." Ama öyle anlaşılıyor ki "ekran paylaşma" daveti bile Cumhurbaşkanı'nı yumuşatmaya, gül gibi geçinmeye yet- miyor. Dün Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi ile konuş- tuk. "TRTnin, Başbakan'ın programından dolayı Cumhur- başkanı'na yanıt hakkı doğduğuna karar verdiğini" söyle- dik. Toperi, "yanıt hakkı"mn pek önemli olmadığını, bura- da önemli olan unsurun TRT'deki saldırılara karşı Cum- hurbaşkanı'nın savunmasız kaldığını belirtti. "Cumhurbaşkanı, sizce koalisyona ortak mı olmak istiyor" sorusunu bu kez telefonda Erdal inönü'ye yönelt- tik. İnönü güldü, "Bu konuda ben, dilerseniz, parti başkanı sıfatımla konuşayım" dedi. İnönü, "görev, yetki ve sorumluluk" konusunda Cumhur- başkanı'na bir titizlik örneği sunmak istiyordu herhalde... SHP lideri, koalis- yon ortağı yetkileri is- teyen Cumhurbaşka- nı'nın tutumunu, "es- ki alışkanlığı" diye ni- teledi. İnönü'ye göre "Cumhurbaşkanı'nın muhalefet gibi dav- ranmasına da gerek yoktu. Hükümetin kar- şısında muhalefet partileri zaten vardı." Demirel de, İnönü de koalisyona başka "ortak" istemiyor. Özal'ın, "Bana danışılsın, bilgi verilsin" ısran, açıkça ik- tidardan pay isteme anlamına geliyor. Zaten Cumhurbaşkanı bunu açıkça ilan ediyor: "Anayasaya göre Cumhurbaşkanı yürütmenin birparça- sıdır. Ayrıca devletin başıdır. Devletin bütünlüğünü temsil eder. Attığı imzaların sembolik olduğu iddia edilemez." Cumhurbaşkanı, hükümetle arasındaki "sıkıntı"n\n üze- rine gidiyor. "Kuvvetler ayrılığı"nda kendisine bir yer gös- terilmesini istiyor. Demirel'i, sertleştirmeye yöneltir gibi bir havası var. Örneğın Demirel'e sormadan ve o tarihte Ankara'da olup olmadığını belirlemeden 8 ocak çarşamba günü programına "Çankaya'da Başbakan'ı kabul randevusu" koyduruyor. Bunu da "bir memuru" aracılığıyla Başbakarv lık'a bildiriyor. Bunda hafiften bir sıkıntıyı tırmandırma ko- kusu var. Nitekim Demirel, dün bu kokuyu alarak gazetecilere şu açıklamayı yaptı: "Bir 'görüşme' programı yazıp bunu ilgililere tebliğ et- mek yanlış. Bir defa konuşsalar, iş daha kolay olurdu. Bir kâğıt yazıp şu saatte 'Başbakan ile görüşecektir' yazmak şık olmadı." Özal'ın, gerçek Baba'nın değişmediğinı kamuoyuna göstermek ister gibi bir amacı var. Demirel bunu açıkça hissediyor. "Koalisyona Cumhurbaşkanı ortak mı olmak istiyor" so- rusuna, "Onu ne sen sor ne ben söyleyeyim. Her şeyi söy~ letmeyin canım, uyumu muhafaza etmek istiyoruz" demesi bu yüzden... Kendisini zor frenlediği öylesine belirgin ki... Demirel, Cumhurbaşkanı'ndan "şıklık" istiyor. Hem de anayasa şıklığı... Demirel'in isteğini Özal'ın yerine getirmesi kolay değil. Çünkü herkes biliyor ki Cumhurbaşkanımız rahat giyim- den yanadır ve giyimde kafasına göre takılır. Demirel, uyumu muhafazaya çalışıyor. Öyle ki Özal'ın "TRT'de yanıt hakkı" istemesini bile hoş karşılıyor: "Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yanıt hakkı mı olurmuş nanım... Bir o çıkar, bir biz çıkarız..." 'TMMOB'nin açıklaması' • ANKARA (AA) - Türk Mühendıs ve MımarOdaları Bırliği'nin. ülkede tırmanma eğilimi gösteren terör hareketleri ile Güneydoğu'da yaşanan olayları kaygıyla ızlediği bıldirildı. TMMOB'den dün yapılan yazılı açıklamada. hükümetin >akıngeçmişte\aşananolumsuzluklandışla\an. demokratikleşmeyi temel alan bir anlayış doğrultusundaki programının kamuoyudesteği sağladığı belirtilerek. özetle şöyle denildi. "Hükümet, ortaya koyduğu programını uvgulamadaki kararhlığını zedeleyecek, antidemokratık > önelişlere zorlayacak, demokrasi karşıtı güçleri > üreklendirecek, her türlü etkileşimden uzakta kalmalıdır. Milletvekillerine para cezası • ANKARA (ANKA) — Meclis'e devamı ve genel kuruldaki görüşmelerin "sağlıkh ve huzurlu" geçmesini sağlamak için milletvekillerüıe "para cezası" sistemi getiriliyor. Özellikle son terör konusundaki genel görüşme sırasında SHP Grup Başkanvekili Mahmut Ahnak'ın DYP'li milletvekillerince kürsüden zorla indirilmesinden sonra TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk "para cezası" düşüncesini tartışmaya açtı. Cindoruk, başkanlık divanı üyelerine ve grup başkanvekillerine, konuşmaayı kürsüden zorla indirmenin bir yaptınmı olması gerektiğini, bu şekilde davranan milletvekillerine ceza getirilmesini istedi. ^Ibplumsal Uzlaşma' paneli • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — TÜSES'in 1992 toplantıları kapsamında düzenlenen "Toplumsal Uzlaşma" konulu panel, bugün İzmir'de yapılacak. Kultür Park eski belediye meclisi salonunda Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Nuri Bilgin'in yöneteceği panele, eski İzmir Belediye Başkanı Burhan Ozfatura, SBP'li Zülfü Dicleli ile sosyaldemokrat kesimden İskender Odabaşı konuşmacı olarak katılacaklar. SHP il kongresi • ZONGULDAK (Cumhuriyet) — SHP'nin bu ay sonu toplanacak olan olağanustu kurultayı oncesinde Zonguldak il kongresi yarın yapılacak. Bartın'ın il olmasının ardıdan yeni kurultay delegelerinin belirlenmesi amacıyla yapılması kararlaştırılan il kongresi için hazırlıklar surerken adaylar da destek arayışlarını sürdüruyorlar. Şu anda SHP il başkanlığına Kamil Papila, Ali Osman Odabaş ve Şerafettin Turpçu aday. Şerafettin Turpçu, yenilikçilerin adayı olarak gösterilirken mevcut İl Başkanı Ali Turan Başar ise adaylığını koymuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear