23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
r MHURİYET/14 H U K U M E T T E N N E B E K L İ Y O R L A R ? 24 OCAK 1992 Üçlü uyum konseyi istiyoruzHükümet-işçi-işveren üçlüsü arasındaki uyum ve diyaloğu geliştirecek 'ekonomik ve sosyal konseyin kurulmasını istiyoruz. TÜSİAD, Fransa'da CNPF, Almanya'da BDI, tngiltere'de CBI gibi bir özel sektör sanayi federasyonu statüsünü haiz bir kuruluştur. Ancak Dernekler Kanunu'nun demokraük olmayan hükümleri nedeniyle, Türkiye'deki görünümü sadece bir dernek durumundadır. 17.5.1973 tarihinde, TÜSlAD'm "Türk" kdimesini kullanmasına izin verilmiş ve Bakanlar Kurulu 'nun 16.6.1981 tarihli karanyla da "kamu yarûnna faaliyet gösterdiği" tescil edilmiştir. TÜSlAD'm Atrupa'daki örnekleri gibi bir sanayi federasyonu statüsünde olduğu Avrupa Sanayici ve Işverenleri Konfederasyonu tarafından 1988 yılmda kabul edilerek ÜNICE'ye asli üyeliği gerçeklesmiştir. TÜSlAD'm UNICE üyeliği 9.3.1988 tarihinde Bakanlar Kurulu 'nca onaylanmıştır. Hükümet, UNICE üyeliğini onaylamak suretiyle TÜSİAD'ın "sanayi federasyonu" niteliğini resmen kabul etmiş olmaktadır. Ertuğrul thsan Özol (1930), TÜSİAD Genel Sekreteri'dir. J. ürk ekonomisindeki sorunların kay- nağını kronik enflasyon oluşturmaktadır. Enflasyonu'n tek haneli rakamlara diişü- rülebilmesi için istikrar programının etkin bir şekilde ve kararlılıkla uygulanması ge- rekmektedir. Ancak istikrar politikaları- nın uygulanmasında ekonomideki toplam arzı ve talebi arttıncı önlemler dikkatle se- çilraeli ve bu önJemlerin zaman içinde net etkisinin enflasyonu düşürecek ve sürekli olarak bu düşük seviyede kalmasını sağ- layacak nitelikte olmasına özen gösterilme- lidir. Uygulanacak politika tedbirlerinin so- nuçlarının değerlendirilmesi, gelişen şart- lar ışığında varsa alınması gereken yeni ön- lemlerin belirlenmesi ve hedeflenen prog- ramdan sapmaların düzeltilmesi için özel sektörün de katılacağı acele bir istikrar iz- leme komitesi kurulmalıdır. TÜSİAD böy- le bir komite için de hizmete hazırdır Enflasyonun temel nedenlerinin kamu kesimi açıklan olduğu tüm kesimlerce ka- bul edilmiştir. Ancak sürekli yükselen ve kronik bir yapı kazanan enflasyonun bir diğer önemli nedeninin de psikolojik fak- törler olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Ki- şilerin gelecek ile ilgili beklentilerinin yük- sek bir enflasyon olusacağı yönünde olma- sı ve özellikle tüm kontraıların bu beklen- tilerden yola çıkılarak belirlenmesi enflas- yonu sürekli beslemektedir. Bu nedenle ülke çapında kamu ve özel kesimin katıldığı çok kapsamlı bir tasar- ruf ve israfları önleme kampanyası baş- latılmalıdır. Geçmiş yıllarda uygulanan ve çok başarılı olan aşı kampanyası şeklinde, tüm ilgili kesimleri hedef alan böyle bir gi- rişimin psikolojik enflasyonist beklentile- rin kırılması açısından büyük yarar sağla- yacağını düşünüyoruz. Türkiye'de vergi adaletinin sağlanması ve etkin bir vergi denetim mekanızmasının geliştirilrtıesi için özel sektörün aktif şekil- de katılacağı bir vergi reform komisyonu kurulmalıdır. Çok yetersiz bulunan vergi kontrol sisteminin etkinliğini arttırma amacıyla yeminli mali müşavirlik sistemi süratle devreye sokulmalıdır. Son yıllarda bozulan çalışma banşının en kısa sürede sağlıklı bir yapıya kavuştu- rulması büyük önem taşımaktadır. 1991 yı- lında grevlerde kaybolan işgünü sayısında- ki rekor artış bu konuda önlemlerin süratle alınması gereğine işaret etmektedir. Son günlerde çalışma yasalarında önerilen ba- zı değişiklikler önemli sorunlara yol aça- cak niteliktedir. On bir AT ülkesinin dahi henüz onaylamadığı çalışma yaşamına iliş- kin bazı düzenlemelerin ülkemizde uygu- lamaya konmak istenmesi, daha verimli çalışma yöntemieri arayışındaki işletmele- rin bu amaçlarına ulaşmalarını engelleyi- ci niteliktedir. Bu nedenle, Türk sanayü için hayati önem taşıyan konuların tüm il- gili kesimlerde tartışıldıktan sonra uygu- !amaya konması gerekliliğine inanıyoruz. Ülkemizde piyasa ekonomisinin tam an- lamıyla işlerlik kazanması ve kaynaklann en etkin bir şekilde dağılımının sağlanabil- mesi için özelleştirme programınjn önemi artık tüm kesimlerce kabul edilmiştir. Bu konudaki çalışmalara hız verilmeli ve dev- letin sahip olduğu iktisadi işletmelerin sa- yısını en aza indirecek tüm yollar denen- melidir. Özelleştirme çalışmalannda çeşitli ke- simlerin görüş ve önerilerinin dikkate alın- masının sağlanması amacıyla bir özelleş- tirme danışma konseyi oluşturulmalı ve bu konseye işçi ve işveren kuruluşlan, üniver- siteler, sermaye piyasası vb. kesimlerden temsilcilerin katılımı sağlanmalıdır. Modern demokrasilerin özel kuruluşla- rına sağladığı en önemli olanak bunlann görüşlerini hükümete iletebilmeleri için ekonomik ve sosyal konsey adı altında özel bir organizasyon geliştirilmiş olmasıdır. Bu yolla merkezi hükümet ile çeşitli işçi ve iş- veren kuruluşlan arastnda diyalog arttın- labilirken, gerginlikler de en aza indirile- bilmektedir. Ülkemizde parlamento ve hü- kümet ekonomik ve sosyal konularda ışık tutacak, özel sektör ile ilgili sorunlarda hü- kümete danışmanlık yapacak, hükümet- işçi-işveren üçlüsü arasındaki uyum ve di- yaloğu gerçekleştirecek yeni bir orgamn kurulması şarttır. Belli başh gönüllü işçi- işveren kuruluşlanmn temsilcilerinden olu- şacak konseye bağlı olarak aşağıdaki ko- nularda kamu ve özel sektör ortak çahş- ma komiteleri oluşturulması programa alınmalıdır: 1) Stabilizasyon izleme. 2) Para ve kre- di işleri (banka ve borsa dahil). 3) İşçi- işveren ilişkileri. 4) Vergi reformu. 5) Bütçe reformu. 6) Özelleştirme. 7) Sanayideglo- balizasyon. 8) Ekonomik verimlilik ve ka- lite devrimi. 9) Arzı arttıncı tedbirler. 10) Kamu yönetiminde modernizasyon. StREtEK HABERLERIN DEVAMI OLAYLARIN ARDBNDAKI GERÇEK (Baftarafı 1. Sayfada) duğu gibi yine İnönü-Baykal hesap/aşmasıyla mı nokta-t lanacak? tkinci olasılık ağır basıyor. Oysa SHP'nin daha değişik kurullaylara gereksinmesi var. Çünkü hem SHP'nin içinde ya- şadığı sorunlar hem de genel olarak sosyal demokrasinin karşt karşıya bulunduğu çık- mazlar, dahafarklı kurultayları gerekli kı/ıyor. Seçim madde- sinden yoksun platformlarda, sorunların enine boyuna tartı- şılmasıyla kısırlık kapamndan daha kolay çıkılabilir. Gündemde ciddi konular yer alıyor: Sosyal demokrasinin bölün- müslüğü... Örgüt ve örgütlenme anlayısı... Yeniden yapılanma... Programda ve sö'ylemde yeni- leşme... Kitlelerde yaratılması şart olan geleceğe dönük olum- lu beklentilerle güven duygusu... Bunlann lümünün de çok ivedi olduğunu kimse yad- sımıyor. Genel başkan adayları haklı olarak bunları gerçekleştirmek için yarıştıklanm söyleyebi- lirler. Mugüne dek yapttkları gibi... A ma partide henüz kıstrdön- gü kırılabilmiş değil. Kıl payı farklarla ahnacak kurultaylar bu durumu değiştirebilir mi, kuşkuluyuz. Oysa Türkiye'de demokrasi- nin gerçekten güçlü bir sosyal demokrasiye çok ihtiyacı var. * * * Davos(Baftarafı 1. Sayfada) dostluğu- na katkıda bulunanlara iki yıl- da bir vcrilen "Abdi İpekçi Ba- rtş ve Dostluk Ödiilii" törenle- rine katılmak için Atina'da bu- lunan Akıman, Türk hüküme- tinden ya da başka bir liderden Mitsotakis'e hiçbir yazılı ya da sözlü mesaj getirm-ediğini söyledi. Şimdiki halde Akbank Sanat ve Kültür Danışmanlığı görevi- ni yürüten Akıman, Mitsotakis- le Demirel'in şu anda başbakan- lık koltuklannda oturmalarının Türk-Yunan ilişkilerinin gelece- ği için "olumlu" bir anlamı ola- bileceğini belirtti. Bu nedenle Türk ve Yunan başbakanlarının bu ay sonunda Dünya Ekono- mik Forumu Toplantısı için gi- decekleri Davos'ta yapacakları görüşmenin "olumlu sonuçlar" getirebileceğine inandığını kay- deden Akıman, "Demirel ve Mitsotakis, Türk-Yunan ilişkileri konusuna hâkim iki deneyimli devlet adamıdır" dedi. Öte yandan Davos görüşme- sine karşı oldukça duyarlı olma- sına karşın Yunan gazeteleri, Başbakan Mitsotakis'in Davos ziyaretine "resmen" eşlik ede- meyecekler. Hükümet sözcülü- ğünün yaptığı açıklamaya göre Mitsotakis, yanına sadece 6 eko- nomi muhabiri alacak. Davos'a gitmek isteyen diğer gazetecile- re ise masraflan "kendilerine ait olma şartıyla" gerekli kolayhk- lann sağianacağı duyuruldu. Oysa Mitsotakis bu gibi durum- larda vanına bir uçak dolusu ga- zeteci almakta ve bunlann mas- raflan ve rezervasyonları devlet bütçesinden karşılanmaktaydı. Mitsotakis'in bu tutumu, Gaze- teciler Cemiyeti'nin jiddetli tep- kisine yol açtı. Cudî'de operasyon sürüyorHaber Merkezi — Güney- doğu'da, Cudi Dağı ve çevresin- de PKK'ya yönelik operasyonun sürdüğü bildirildi. Bölgede dün yoğun hava hareketliliği yaşan- dı. Silopi'de bir mezraya zırhlı birliklerin düzenlediği operas- yonda 4 kişinin gözaltına alın- ması üzerine kalabalık bir grup ilçe merkezinde protesto yürü- yüşü yaptı. Tarsus'ta da bir jan- darma karakolu otomatik silah- larla tarandı. AA'nın Genelkurmay Basın ve Halkla llişkiler Şubesi yetki- lilerine dayanarak verdiği haber- de Cudi Dağı'nda odaklanan PKK'ya yönelik operasyonlarda, "böliicü eşkıyaya ağır zayiat ver- dirildigi yönünde bilgiler bulunduğu" kaydedildi. Şube yetkilileri, "Bölgede operasyon- lar dün de vardı, bugün de var- dı, yann da obcak" şeklinde ko- nuştular. öte yandan Şırnak ve Siirt yö- resinde dün, savaş uçakları ve vurucu gücü yüksek helikopter- lerden oluşan hava unsurların- da hareketlilik gözlendi. Siirt- in Eruh ılçesi yakınlannda, Gabar-Herekol-Cudi Dağı üçge- ninde, dün sabahtan itibaren Dikboğaz köyüne doğru önce asker, daha sonra da korucular, helikopterlerle taşındı. Şırnak'ta ise önceki gün öğ- leden sonra yaşanan hava hare- ketliliği, dün saat 16.00 suları- na kadar sürdıi. "Güneydoğu olayları gizlendi" Lice ve Kulp'ta meydana ge- len olayları yerinde incelemek- le görevlendirilen TBMM İnsan Hakları Inceleme Alt Komisyo- nu üyeleri, "basına sızar ve san- Bakan-mîlletvekîlî kapışması (Baftarafı 1. Sayfada) "Benim kimseye bir lira borcum yok. Şirketler çalışır. Şirketin borcu olur, alacağı olur. Döner o" karşılığını verdi. "Benim kimseye bir lira borcum yok. Şirketler çalışır. Şirketin borcu olur, alacağı olur. Döner o" karşılığını verdi. Çağlar, diğer sorulanmızı da şöyle yanıtladı: — Sayın Gedik'in sizinle ilgi- li bir soru önergesi daba var. Hisselerini devrettiğiniz şirketle- rinize ait banka ve SSK borçla- n olup olmadıgını soruyor. ÇAGLAR — Açıklanmaz ki onlar kardeşim. Adam söyler mi şimdi? Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'na gidiyorsun. Senin ne kadar borcun var? Ol- maz onlar. Saçma saçma şeyler bunlar. Çoluk çocuk diyorum ya. — SizİDİe ilgili çok sa>ıda yol- suzluk iddiası var. ANAP döne- minde didik didik arandığı hal- de bir şey bulunmadığını söylii- yorsunuz. Sizce bu iddialar ne- den ortaya atılıyor? mam. Bir gazetede o konuda haber çıkmış. Ben onun seviye- sine inmem. — Sayın Gedik'in sözlü soru önergesine yanıt verecek misi- niz? ÇAĞLAR — Soru bana so- rulmamış. Ama gerekli cevap verilir. Yılmaz'ın tepkisi ANAP'h Mehmet Gedik'in yolsuzluk iddiasıyla suçladığı bakanlardan Devlet Bakanı Mehmet Ali Yümaz, "Benim ne vergi borcum var ne de SSK bor- cum. Devlete bir kuruş bile bor- cum yok" d£di. Yümaz, 1980 y\- lından bu yana her yıl Trabzon L da vergi rekortmeni olduğunu belirterek şöyle konuştu: ' ANAP Milletvekili Mehmet Gedik, meseleyi araştırınadan Meclis'e getirdi ve bizlere çamur attı. Ama şimdi iş (ersine dön- dü. Kendisi ve ailesine ait ihale- terin hesabını versin. Bizi yıllar- dır herkes tanıyor. Yeni olan on- lar." ÇAGLAR - (Güierek) En Batallı'nın goruşu popüleri benim de ondan. — Yolsuzluk iddialannı sade- ce popülaritenize mi bağlıyorsu- nuz? ÇAGLAR — Yolsuzluk değil onlar. Olayı saptırmayın. Yol- suzluk olsa açıklanırdı. Sekiz se- ne iktidar onların elindeydi. Her şey açıktır. Ben kalkıp ne de- dim? '1980 öncesi ben de vergi- min bir kısmını vermemiş olabilirim' dedim. Ama vergi mevzuatı, '5 yJdan sonrssına kimseye soruşturma yapılamaz' der. — Vermediginiz vergilerin bo- yutları neydi? ÇAGLAR — O, 1980 önce- siydi. Bunlar artık kapandı, gü- nün konusu değil. Kamuoyu ar- tık bununla ilgilenmiyor. Hiç- kimse ilgilenmiyor. Kamuoyu böyle şeylerden bıkmış. Ben ka- muoyu önünde kendimı aklamı- şım. Bugüne kadar bir şey yok ki. Elli günde mi bir şeyler ol- muş? — Kamuoyu bunlarla ilgilen- miyor diyorsunuz, ama partiniz hesap sorma vaadiyle iktidara geldi. Bu yöndeki her adım da kamuoyunda büyük ilgi görii- yot. "Servetimi DYP için harcadım" ÇAGLAR— Kamuoyu be- nimle ilgili iddialarla ilgilenmi- yor. Bert on senedir DYP'yi ik- tidara getirmek için servetini harcamış adamım. ANAP bizim hesaplanmızı 72 kere kontrol et- tirmiş, bir şey çıkaramamış. Adama, 'Neredeydin kardeşim sekiz senedir' derler. — Sayın Gedik ile ilgili iddi- alanıuzı siz de Meclis'e getirecek misiniz? ÇAGLAR — Ben o işe karış- ANAP'h Mehmet Gedik'in suçladığı bakanlardan Devlet Bakanı Mehmet Batallı, devle- te hiçbir borcu bulunmadığını, az miktarda alacağı olduğunu söyledi. Batallı, 30 yıldır şirketi bulunduğunu ifade ederek şöy- le konuştu: "Çok çetin bir seçim dönemi gecirdik. Bizim Gaziantep kü- çük yerdir ve milletvekillerinin, adayların şeref ve haysiyetlerine çok önem verilir. Herhangi bir usulsüzlügümüz olsaydı, çoktan söylenirdi. Böyle şeylerin gizli kalması mümkiin değil. Bcn.m veremeyeceğim hiçbir hesap yoktur. Bugüne kadar da ben ve ailem baysiyetimize zarar vere- bilecek hiçbir davranışta veya iş- lerade bulunmadık." Gedik: İddiayı yine TBMM'ye getireceğim Cavit Çağlar'ın ga2etesi Bur- sa Olay, ANAP'lı Gedik'i "İha- lelerin gediklisi" olarak niteler- ken ANAP Bursa Milletvekili Mehmet Gedik, Devlet Bakanı Orhan Kilercioğlu'mın, beş tril- yoner bakan hakkındaki sorula- nna tatmin edici yanıtlar verme- diğini belirterek özellikle Devlet Bakanı Cavit Çağiar hakkında- ki iddiaları yeniden TBMM'ye getireceğini söyledi. Gedik, aile- sinin 1950 yılından başlayarak inşaatçıhk yaptyjını anlattı ve "Çig yemedik ki karnımız ağnsın" dedi. Gedik, 1989'dan itibaren beş il daimi encümen üyesinin DYP'li olduğunu, aile- sinin aldığı ihalelerde DYP'li bu üyelerin imzalan bulunduğunu kaydetti. Gedik, o dönemde DYP Grup Başkanvekili Turan Tayan ile DYP Bursa Milletve- kili Yümaz Ovah'nın da il dai- mi encümeni olarak görev yap- tıklarını ifade ederek "Sayın Ta- yan ile Sayın Ovalı'nın da aldı- gımız ihalelerde imzalan vardır. Bizim gizlimiz saklımız yok, kimseye veremeyecegimiz hesa- bımız da yok. Ben ve ailem hiç- bir zaman politikayı kullanarak, özel işlerimia yürütmedik" di- ye konuştu. ANAP'h Gedik, Cavit Çağ- lar'ın Bursa Olay gazetesinde, kendisini "thalelerin gediklisi" olarak niteleyen habere dikkati çekerek "Aldığımız bütün ihale- lerin hesabını vermeye hazınm. Sayın Çağlar öne çıksın, kendi- si hakkındaki kuşkularımızı gidersin" dedi. DYP Grup Başkanvekili Tu- ran Tayan ise il daimi encümeni olarak sadece yapılan ihalelere nezaret ettiklerini belirterek şun- lan söyledi: "İhalelerde puantajı yapan biz değiliz. thale yeterlilik bel- gesini de biz degil, Bayındııiık Bakanlığı verijor. Biz sadece ihale sırasında olacak, yapüacak usuLsiızlüklere müdahale edebi- liriz. Kaldı ki son yapılan birkaç ihalede Gedik ve yakınlarının firraalannın en yüksek puanı al- maları dikkat çekici göruldü ve Sayın Vali ikaz edildi. İhale sı- rasında biz ikaz ettik. En yük- sek puanı alan üç firmadan biri Gedik'in kendisine, biri ortagıy- la beraber kendisine, digeri de babasına aittir. Dikkatimizi çek- ti, tesadüf mü diye sorduk. Gü- nün şartları içinde yapacağımız başka bir şey yoktu, ihale yapıl- dı." DYP'li Tayan, Gedik hakkın- da ihaleler nedeniyle ortaya atı- lan bazı iddiaları TBMM'ye ge- tirmeyi düşünmediğini de kay- detti. Bu arada Çağlar'a yakmlığı ile tanınan Bursa Milletvekili İb- rahim Gürdal, ANAP'h Meh- met Gedik'in yakınlanna ait şir- ketlerin aldığı ihaleleri soru önergesi konusu yaptı. Gürdai, Mehmet Gedik'in milyarlık iha- leler aldıklarını belirterek "ANAP milletvekili Mehmet Gedik özellikle Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'na ait ibalelerin büyük bölümünü nasıl alabilmiştir" diye sordu. Gürdal, soru önergesinde şu görüşleri dile getirdi: "Kamuoyunda büyük yankı- lar uyandıran devlet hastanesi, sağlık ocağı ve okul inşaatı iha- lelerine, milletvekili sıfatını kul- lanarak babası ve aracası adına nasıl girmiştir? İhale dosyalannın puaniandı- nlmasında siyasi güç kullanılmış mıdır? Aldığı tüm ihaleler ait ol- duğu ilgili bakanlıkiarca bugü- ne kadar neden araştınlmadı?" Gürdal'ın hazırladığı listeye göre Mehmet Gedik'e ait Gedik inşaat Ltd'nin Çıraklık Eğitim Merkezi ve Ticaret Lisesi inşa- atı ihalelerinin keşif bedeli 1.5 milyar lira. * SOSYAÜST PARTİ Te): 144 12 94/ 145 44 81 TÜRK ve KÜRT MÜZİĞI OKYANUSLARLA KUCAKLAŞIYOR ENTERNASYONAL $ENLİK '92AFRİKADAN ModouSsckv* Arkad^lan KUBA'DAN Raferf 0* La Ton» Guamre RUSYA'DAN VifMika Top)u(uju EDİP AKBAYRAM *• DOSTLAR • CRUP DEVIL • MUSA EBOCLU • FIRAT BASKALE • BESIR BILICIER • MKM KOMA MEZRABOTAN* FEVZI KURTULUS • ALAATTIN US • TONCUC 25 OCAK CUMARTESİ / SAAT: 19.00 / ABDİ İPEKÇİ SPOR SALONU ZEYTİNBUBNU MLETLERIAŞAODAKİ MERKEZLEROEN ALABtLRSIHtZ DÛMÜŞ < M YETERLİ 0T06ÛS SAALANHÇT*). NİŞAMTAŞ»: AKADEMI KITABEV1 KADIKÛY: AKYUZ KITABEVİ, GENÇUK KlTABEVt. MODA SINEMASl • 10OOE OOCKU BEYOÛLU 8EYOĞLU SINEVHSI HAÇKA: OOSTLAB TIYATROSU • SP ISTANSUL İL VE İLÇE ÛRGÜTLERI sasyon olur" gerekçesi ile çok şeyi raporlanna yazmadıklarını söylediler. SHP Siirt Milletvekili ve İn- san Hakları Alt Komisyonu üyesi Zübeyir Aydar, UBA mu- habirinin bu konudaki soruları- nı cevaplandırırken "Orada yaptığımız göriişmelerin bir kıs- mını raporlara yansıtmadık. Bunun nedeni kişileri konımak- tı. Çünkü bunlann bir kısmı sohbet sırasında edinilen bilgi- lerdi ve rapora yazıldığı zaman devlet yetkilisi olan o kişileri sı- kınlıya sokardı" dedi. SHP'de son (Baftarafı 1. Sayfada) kökenli milletvekilini de listeye almayı düşünen tndnü'nün, Baykal yanlılarından bir iki isim almak konusunda henüz bir ka- rar vermediği belirtiliyor. Baykal'ın listesinin hazırlan- masında ise kurmayları İsmail Cem, Algan Hacaloğlu, Eşref Erdem, Enis TUtüncü gibi da- nışmanlanyla kendisini destek- leyen belediye başkanlan aktif rol oynuyor. Bu arada, Deniz Baykal'ın, adaylık konusunda bazı arka- daşlanndan "özveri"de bulun- malarını istediği öğrenildi. Bay- kal'ın bu isteğinin, "geniş yel- BUTÇEYE 2 TRILYONLUK EK Erken emeklilik Meclis'ten geçti ANKARA (Cumfluriyet Bü- rosu) — Yaş sınırı olmaksızın kadınların 20, erkeklerin ise 25 yılda emekli olmalannı öngören yasa önerisi, dün TBMM'de, ANAP'ın engellemelerine rağ- men kabul edildi. Devlet Baka- nı Şerif Ercan, yasayla 149 bin 560 kişinin emeklilik hakkı el- de edeceğini, bunlardan emekli olmaları beklenen yüzde 10 ve- ya 20'sinin bütçeye bir veya iki trilyon lira yük getireceğini söy- ledi. ANAP grubu adına konuşan Ateş Amiklioğlu erken emekli olacakların büyük bölü- münün devlet kadrolarında yer alacaklarını savundu. Erken emekliliğin hükümet tarafından saptırıldığını ve rakamlarla dü- ğüm haline getirildiğini kayde- den Amiklioğlu, kaynak aktanl- madan getirilecek düzenlemenin telafisi mümkün olmayan tah- ribatlara yol açacağını kaydet- ti. SHP grubu adına söz alan Mehmet Dönen, bir arabanın bir litre benzinle 100 kilometre gidemeyeceğini belirterek ANAP'lılara "Siz Türkiye'de insanlann hangi koşullarda ça- lışlığına biç baktmız mı? 16 ya- şında sigortalı olan bir kişinin mevcut yasaya göre 43.5 yıl ça- lışması gerekiyor.l980sonrasın- da çalışanlarımız yorulmuş, el- lerinden alınan demokratik hak- lan vuzuıHen çalışacak lakallan kalmamıştır. Bu kişilerin yerle- rine gelecek genç ve dinanük ki- şiler üretimi arttınr" diye ko- nuştu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay, ta- sarının yasallaşmasından sonra yaptığı teşekkür konuşmasında, önümüzdeki günlerde çalışan- larla emekliler arasındaki maaş farkını da giderid bir dizi ön- lemler getireceklerini kaydetti. i af£ı başlıyor (Baftarafı 1. Sayfada) sü Akın Gönen, Bakanlar Kuru- lu'nun Konut ve Şehircilik Ba- kanlığı kurulmasına ilişkin ya- sa tasansının TBMM'ye sevkini kararlaştırdığını bildirdi. Kayırma ve suiistimal iddiala- nnı önlemek için thale Yasası'n- da yeniden düzenlemeye gidile- ceğini açıklayan Gönen, Bakan- lar Kurulu'nda 3, 6 ve 9 aylık Hazine bonolarına uygulanan yüzde 10'luk stopaj oranlannın yüzde 15'e çıkanldığını, yüzde 10 olan 12 aylık Hazine bonosu stopaj oranının ise değiştirilme- diğini söyledi. Gönen'in verdiği bilgiye göre, Bakanlar Kurulu ekonomik pa- kette öngörülen vergi tahsilatı- nı kolaylaştırıcı önlemler içeren tasanyı kabul etti. Buna göre, vergi asıllarının ödenmesi koşu- luyla gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası alacakları- nın bir kısmının tahsilinden vaz- geçilecek. Gönen, tasanyla tah- silatın hızlandınlması ve ihtilaf- ların azaltılmasının amaçlandı- ğını belirterek şunları söyledi: "Bu kanunun yüriirlüge gir- diği tarih itibariyle (bu larih da- hil) vadesi geldiği halde öden- memiş olan ya da odeme süresi henüz geçmemiş bulunan; 213 sayüı Vergi Usul Kanunu kapsa- mına giren vergi, resim ve harç- lann tamamı ile bu alacak asıl- lanna isabet eden gecikmiş zam- mı, gecikme faizi ve vergi ceza- lannın ayn ayn yüzde 30'unun 3 eşit taksitte M Ağustos 1992 tarini sonuna kadar tamamen ödenmesi ve ihtilaf yaratılma- ması, yaratılmış ihtilaflardan vazgeçilmesi şartıyla gecikme pazeli ve parti içerisindeki tüm kanatlan kucaklayan" bir parti meclisi oluşturmak isteğinden kaynaklandığı belirtildi. Bay- kal'ın son şeklini vereceği liste- de, milletvekillerinin ağırlıkta olacağı kaydediliyor. Yeni Sol'un listesine "banko" girecek isimler arasında, İsmail Cem, Ali Dinçer, İsiemihan Ta- lay, Adnan Keskin, Enis Tütün- cü, Mümtaz Soysal, Ertuğrul Günay, Erol Tuncer, Eşref Er- dem, Fuat Atalay, Asaf Savaş Akat, Birgen Keleş, Güler Tan- yolaç, Asuntan Çiğiltepe ve Türkân Miçoğullan'nın adı ge- çiyor. Bunun yanında, Erzan Erzurumluoğlu, Tevfik Çavdar ile Veli Aksoy'un da adlarından söz ediliyor. Bu arada, Yenilikçi grubun önde gelen isimlerinden Ertuğ- rul Günay, Yeni Sol'un listesin- de yer alıp almayacağı yolunda- ki bir soruya, "Biz büyük bir parti meclisi istiyoruz. Partinin bütün tabanını, hatta bütün Türkiye'yi kapsa\-?bilmeli. Bu öneri hem Sayın İnonu'ye hem de Sayın Baykal'adır. Hiçbir liste pazarlıgımız yoktur" yanıtını Verdi. Taraflann ilgi odağı duru- munda olan HEP kökenli mil- letvekilleri cephesinde ise henüz netlik sağlanmadı. HEP kökenli milletvekillerinin genel merkez- den yana tavır alması bekleni- yor. Ancak, Yeni Sol, Güneydo- ğu'da delege ağırlığını sağlaya- bilmek için bölge milletvekille- ri ve HEP kökenlilerle temaslar- da bulunuyor. Baykal'ın Kstesin- de HEP kökenli milletvekillerin- den birkaçının yer alması için çaba harcandığı öne sürülüyor. SHP Batman Milletvekili Ab- dülkerim Zilan ise HEP köken- li milletvekilleriyle toplantı yap- tığı yolundaki haberlerin doğru olmadığını belirterek Cumhuri- vet'e "Bafman'dan gelen il ve il- çe başkanlan, dekgelerle görii- zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının kalan yüzde 70'inin tahsilinden vazgeçilmektecir. (Gecikmiş kısmi ödemelerde ay- nı oran uygulanacaktır.) Tasarı ile ayrıca, Gelir, Ku- rumiar ve Katma Değer vergile- rinde matrah arttırımı yapıl- makta, işyeri kapatma, kaçakçı- lık ve kaçakçılığa teşebbüs ceza- sının uygulanmaması öngöriil- mektedir." Matrah arttınmı Gönen, Gelir ve Kurumlar Vergisi yükümlülerinin 1987-1990 yıllanna ait vergiye ta- bi matrahlanm, tasanyla belir- lenen asgari nispet ve miktarlar- da arttırarak bu miktarlar üze- rinden Gelir Vergisi mükellefle- rinin yüzde 40, Kurumlar Vergisi mükelleflerinin de yüzde 50 ora- nında vergi ödemeleri halinde Cumhurbaşkanı ve Kararnameler (Baştarafı 2. Sayfada) sahip bulunması doğaldır. Aksini düşünmek, imza makamını, önüne gelen her evrakı oto- matik olarak imzalayacak bir robot gibi gör- mek olur. Hatırlanacağı gibi, Türk siyasal tarihinin parlamenter cumhurbaşkanı kaübına kuşku- suz en uygun cumhurbaşkanı olan rahmetli Fahri Konıtürk bile, böyle bir anlayısı, kendi- sinin "Çankaya noteri" olmadığı gerekçesiyle protesto etmişti (kaldı ki, noter de önüne gelen belgeyi hukuka uygunluk açısından inceleme- ye mecburdur). Şu halde, bir yürütme işleminde sorumsuz cumhurbaşkanı ile sorumlu hükümetin irade- lerinin birleşmesi zomnluluğu, yürütmenin bu iki unsuru arasında düzenli bir diyaloğu da zorunlu kılmaktadır. Bu diyaloğu da zorunlu kılmaktadır. Bu diyaloğun elbette. insana as- keri bir düzeni hatırlatan "haftalık olağan gö- rüşmeler" biçiminde gerçekleşmesi gerekmez. Cumhurbaşkanı ile başbakan arasında diya- log ve iletişimi sağlamanın çeşitli yollan ko- layca bulunabilir. Böyle bir diyalog, pek çok sorunu, daha ortaya çıkmadan olumlu bir çö- zûme ulaştırabilecektir. Yetkilerin sınırı Cumhurbaşkanının yürütme işleri üzerin- deki yetkileri, aynı zamanda bu yetkilerin sını- nnı da ortaya koymaktadır. Cumhurbaşkanı- nın yetkileri, kendisine bilgı verilme, danışıl- ma ve gerekırse uyarmadan bulunma sınınnı aşmamahdır. Diğer bir deyimle, cumhurbaş- kanı uyanda bulunduktan sonra hükümet ilk görüşünde ısrar ederse, cumhurbaşkanının bunu siyasal takdirin bir ifadesı olarak göre- rek kararnameyi imzalaması, parlamenter re- jimin ruhuna uygun olan yoldur. Gerçi cum- hurbaşkanının bir kararnameyi imzalama konusunda "hukuki" bir mecburiyet altmda olduğu söylenemezse de, sorumsuz cumhur- başkanının, Meclis'in güvenini taşıyan so- rumlu hükümetin siyasal programını gerçek- leştirmesini engellemesi sonunda ciddi bir siyasal ve anayasal bunalıma yol açabilir. Tür- kiye'de böyle bir durumun ortaya çıkması ha- linde, bundan en büyük zaran, sağlıklı bir pekişme (konsolidasyon) sürecine ginniş olan genç Türk demokrasisinin göreceğinden kim- senin şüphesi olmamalıdır. Memnuniyetle belirtmek gerekir ki, bu sa- tırların yazıldığı andaki gelişmeler, böyle bir kötümser beklentiye hak vel-dirmemektedir. Şu ana kadar ne Sayın özal nihai siyasal tak- dirin hükümette olduğunu inkâr etmiştir, ne Sayın Demirel cumhurbaşkanının bilgi edin- me, danışılma ve uyarma yetkilerini yok say- mıştır. ömürlerinin yandan çok fazlasını en üst kademelerde devlet hizmetine adamış olan bu iki devlet adamımızın, anayasa kurallanna uygun makul bir yetki bölüşümünün yöntem- lerini bulmakta zorlanmayacaklannı düşün- mek, herhalde aşın bir iyimserlik değildir. şüyoruz. Genel temayül, genel merkezin desteklenmesinden ya- nadır. Ama bu toplantılar süre- cek. Gerekirse civar illerin dele- geleriyle de gönişerek karar vereceğiz" dedi. SHP kurultayına katılacak delegeler, Stat, Dedeman, Kent, Bulvar gibi otellerde yoğunlaş- tılar. Bu otellerin lobilerinde ku- lis faaliyetleri sürerken, İnönü- yü destekleyen bir grup delege de Hâkim Evi'nde konuk edili- yorlar. Öte yandan, kurultay önce- sinde en çok tartışılan konu ha- line gelen "hükümette kalıp kalmama" sorunu, dün de gerek Inönü, gerekse bakanlar tarafın- dan gündeme getirildi. Genel BasJcan lnönü, "kaybederse" Başbakan Yardımcılığı'nı derhal bırakacağını kaydederken Ba- yındırlık ve İskân Bakanı Onur Kumbaracıbaşı da yönetim de- ğişikliği halinde SHP'li bakan- lann istifa etmesi gerektiğini sa- vundu. Kumbaracıbaşı, "parti- yi iyi yönetemedigi iddia edilen- lerin hükümette kalmasının bir çelişki olacağım" belirterek "Demokrasinin kurallan var. Kim daha iyi ise partiyi de ül- keyi de o yönetmelidir. Bu işle- ri hiçbir arkadaşımu koltuk sev- dası için yapmaz" dedi. SHP kurultayının "son vira- jında", delegeler kaldıkları otel- lerin lobilerinde ve başkentin büyük lokantalannda kulis fa- aliyetini yürüttüler. Delegeler. bugün de çeşitli toplantılara ka tılacaklar. Genel başkanük yanşı heyeca- nı giderek artarken kurultayın yapılacağı salonun hazırlanma- sına da bugün başlanıyor. Bay- kal yanlılan, bir "sürpriz" ola- rak Deniz Baykal'ın dev poste- rini salona asmaya hazırlanıyor. Bu arada, TRT'nin kurultayın bazı bölümlerini naklen verece- ği öğrenildi. TRT, Iiderlerin sa- lona gelişleriyle konuşmalarını ve sonucu naklen iletecek. söz konusu döneme ait defter ve belgeler üzerinde yılhk Gelir ve Kurumlar Vergisi incelemesi ya- pılmaması doğrultusunda dü- zenleme yapıldığmı söyledi. Gö- nen, "Aynı imkân KDV mükel- leflerine de biraz daha değişik bir yöntemle sağlanmaktadır" dedi. Akın Gönen, Gümrük Vergi- si ve resimlerinin asıllarının ta- mamı ile bunlara ait para ceza- ları ve gecikme zamlarının da, yüzde 30'unun ödenmesi koşu- luyla yüzde 70'lik bölümünün tahsüinden vazgeçileceğini açık- ladı. Bakan Gönen, bu yolla 50 milyar lira dolayında ek bir kay- nak sağlanacağının tahmin edil- diğini kaydetti. 'Alollk (Baftarafı 1. Sayfada) G.G., "İlk gece, beraberiiğin ilk adımıdır" dedikçe telefondaki kadın sesi G.G., heyecanla sar- sılıp, o anın güzel düşlerine da- lar. Sürdürür konuşmasını tele- fondaki kadın; "Unutmayın ki ilk gece bir sınav değildir. Umut- la beklediğiniz bir beraberiiğin başlangıcıdır. Hoş bir başlangıç sizin efiniidedir?'" G.G. her gün oıanaK DUIUUR- ça, bıkmadan usanmadan, cin- sel bilgiler veren "Alo Doktor" servisinin numaralanm çevirip, anlatılanlan dinleyerek pembe düşlere dahp gider. "Umutla bir başlangıcı" beklemektedir. G.G. Ama tath bir başlangıç yerine, PTT'nin telefon faturası çıkar gelir G.G.'lerin evine. Her ay 50 bin lirayı aşmayan ailenin tele- fon faturası, 680 bin lira olarak gelmiştir. Sonrası kötü olur G. için. Ba- bası demir bir tesisat borusunu kaptığı gibi hışımia saldırır kı- zının üzerine. Evdekilerin araya girmelerine karşın yine de has- tanelik edene kadar döver kızı- nı. G.G.'nin umutla ve sevgiyle beklediği "ilk gece" düşleri böy- lelikle kabarık bir telefon fatu- rası sonucu uçup gider.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear