25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
OCAK1992 KÜLTÜR-SANAT NÂZIM HİKMET HAFTASI I^Jâzım Hikmet aramızda • Kültür Servisi — Niâzrım Hikmet Vakfı'nın düz^enlediği "90. YJında NJâzım Hikmet" haftası bvıgün saat 14.00"te başlayacak etkinliklerle stirûyor. Saat 14.00'te T"ha. Mannara Oteli Toros Salonu'nda Nâzım Hikunet'in "Tiyatrc ve Sinema Çalışmalan" başlnklı bir panel gerçekleştirilecek. Onat Kutlar'ın yöneteceği paneje konuşmacı olarak Ali Özgentürk, Ali Taygun, Refik Erduran ve Yilmaz Onay katılacak. Lütfi Kırdar S~por Salonu'nda saat 20.00'de başlayacak etkinlik ise "Nâzım Hikmet Ararnızda" adını taşıyor. Açış konuşmasını Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın yapacağı geceye Joan Beaz, Genco ErkaJ ve Zülfî Livaneli katılacak. TİYATRO 'Parlak Teneke Kardeş' • kültur Servisi — Hadi Çaman-Yeditepe Oyuncuları yeni yıl için çocuk ızleyicilerine bir armağan hazırladılar. Topluluk Teşvikiye Rüştü Uzel Meslek Lisesi Tiyatro Salonu'nda (Teşvikiye Caddesi No: 160) Mustafa Gezeri'in yazdığı, müziklerini Vedat Akpınar'ın yaptığı, Güngör Varh'nın yonettiği "Parlak Teneke Kardeş" adlı iki bölumlük bir çocuk oyununa başladı. Her cumartesi ve pazar günii saat ll.OO'de sahnelenecek "Parlak Teneke Kardeş"te Osman Özçelik, Ayşe Selen, Şehsuvar Aktaş.Tarhan Yilmaz, Harika Özovalı, Ebru Çelik ve Gungör Varlı rol alıyor. Vedat Akpınar ise kendi bestelediği müziklerini çalarak eşlik ediyor. Öte yandan topluluğun bu yıl gerçekleştireceği "Yüksel Gözen Tiyatrosu Atölyesi", tiyatro kurslannın kayıtları devam ediyor. MÜZAYEDE 100 tablo müzayedesi • Kiiltür Servisi — Portokal Kultür ve Sanat Evi yeni yılın ilk müzayedesini bugiin gerçekleştiriyor. Portakal Kültur ve Sanat Evi'nde saat 15.00'te başlayacak müzayedenin başlığı, "1O0 Tablo Müzayedesi". Müzayedeyi Raffi Portakal yonetecek. Ali Çelebi, Ayetullah 'Sümer, Hayri Çizel, İsmail Hakkı, Şefik Bursalı, İbrahim Çallı, Cevat Dereli, Adnan Varınca, Naci Kalmukoğlu, Fikret Mualla, Namık Ismil gibi sanatçılann yapıtlannın satışa sunulacağı müzayedede Halil Paşa'nın 'Bahçede Kadınlar' adlı tablosu 350 milyon lira açış fiyatıyla en pahalı yapıt olarak belirlenirken, Nazmi Ziya'nın peyzajı, Halil Paşa'nın 'Sahilde Gezintisi'si, yine Halil Paşa'nın 'Halil Paşa'nın Eşi' başlıklı tablosu ve Fausto Zonaro'nın 'Istanbul' başlıklı resmi en pahalı beş eseri oluşturuyor. Pozıtıf Vibratıons Çağdaş Müzık Etkinliklerı 6 VVORLD SAXOPHONE OUARTET CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU 24 OCAK 1992 CUMA, 19:00. VE 21:15 Büetler Cemal Peşıt Rey 148 53 92, Vakkorama Taksım 151 28 88 Vakkorama Suadıye 350 87 42 Fıyatlaı 40 000 TL. oOrena 20.000 TL Yerler numaralıcır Orgaruaasyon POZİTIF 144 33 94 PHILIPS AUDIO CUMHURİYET/9 iki oyda bir, ayın onbeşinde yoyımlanan Kedi dergfsi aktı "Bir eksrtjimn Kedi dergisiydi 1 "(lemiyorsanrı, insan sevgisinm hoyvanlon do sevmeklefl geçfijini dujünüyorsanu.Tieden hanen gidip bir Kedi dergta olmıyorsunuz? Yo do doha ryfsî, niye sbone olmuyorsunuz? Solcak kedHerini de ev kedJteri ve öjjeronin kedisi kadar ieviytffsonız, bu yeni pkan "boyi kedisi'ne de bavJotoksmz. Abanehk lan Yopt-Kreıt Bonias Besiiclaş W>m 0S784B-4 no.hı hKobo50000îl Itomanı yelat! Moatodrea: PK 6S2 Beroghı-lstanbu) Joan Baez, bu gece Nâzım Hikmet için söyleyecek * 6 Hep bir davam olacak'Siyasal mücadele beni gerçekten mutlu eden tek öğeydi. Artık yavaş yavaş huzura kavuşuyorum. Bugüne kadar sağlayamadığım iç barışı kurmak zorunda hissediyorum kendimi. MtNE G. SALLMER ~ PARİS - Eğer "gönül ada- mı" sözü. yaşadığımız pazar ekonomisi egemenliğinde hâlâ bir şeyler ifade ediyorsa sizin için; eğer hâlâ dostluğa, içten- liğe ve insanlığa çıkarların ötesinde değer verenlerdense- niz, Joan Baez'le aynı dünyayı paylaştığınıza inanabilirsiniz. Bir gönül adamı Joan Baez. Eğer bu tanım içinde kadınlı- ğa da bir yer varsa güzel Türk- çemizde. Nâzım Hikmet'in 90. döğum yılı kutlamalanna bugün bir konserle katılacak olan Joan Baez. Nâzım için ve değerli meslektaşımız Zeynep Oral ile arkadaşlığı adına şu anda Türkiye'de. Kendisiyle Paris'te sizler için bir söyleşi yaptık. Fransızca konuştuk, ama gönül diliyle anlaştık: - Joan, siz 68'Ii diye adlan- dırılan özel bir kuşağı temsil ediyorsunuz. Ben kişisel olarak 70'li yılların özlemi içindeyim. Ve bu zaman kesitinden beri gerçekten yeni ve özgün fikir- ler, sanat akımları > aratılama- dığını düşünüyorum. Siz ne dersiniz bu konuda? BAEZ - Ben de zorluk ve haksızlıklarla dolu ülkelerde. sorunlan olan bir dünyada yaratıcılığın daha geniş. hayal gücünün daha yüksek olduğu- na inanıyorum. Bir baskının. acının söz konusu olduğu za- manlarda insanlar daha güzel şeyler yapıyorlar. Müzikte de böyle bu. Amerika'da insan- lar tembelleştiler. Tembellik etmeye zamanlan var artık. Her yerde de biraz böyle sanı- nm. Daha az esin kaynağı var. yaratmak için büyük davalar dönemi geride kaldı. Dünyanın bir köşesinde ki- mileri güzel şarkılar besteli- yor, güzel şiirler yazıyorlar belki. Ama bunlann büyük halk topluluklarına mal olabi- leceği ortam yok. Seslerini duyuracak uluslararası bir düşün platformu yok. Bir gün belki yeniden savaşmak gere- kirse bir dava uğruna müca- dele etmek yani. o zaman or- taya çıkacak yeni >aratıcılar. JOAN BAEZ VE VERA TL LYAKOVA — Nâzım Hikmet'in Tarabya'da kutlanan doğumgününe ünlü Amerikalı şarkıcı Joan Baez ve Nâzım'ın son eşi Vera Ttılyakova da katıldı. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL) Şiddeti yok etmek zor - Siz barış için çok "savaş- tınız". Özlediğiniz barış ger- çekleşti mi sizce? BAEZ - Hayır. Banş kav- ramındaki sorun. banşın as- lında "savaş yokluğu" demek oluşu. Ama geYçek banşın varlığından söz edemeyiz. Al- manya'ya bakın. Irkçıhğın. faşizmin yükselişine.. Ömrüm boyunca savaşsız. şiddetsiz bir dünya olamayacağını ileri sü- ren düşünceye karşı çıktım. Bugün belki de gerçekten şiddetin yok olduğu bir dün- yanın olamayacağını düşünü- yorunı. Sokaktaki şiddetin yok edilemeyeceğini yani. İn- sanlık. kendi imgesini bu şid- detten anndırabilir belki. Ama asıl sorun. arkalarındaki haritalara minik renkli iğneler saplayıp duran generaller. 18, 19 yaşındaki çocuklan o iğne- ler doğrultusunda) ölmeye gönderenlcr. - Biitün hatayı generallerin sırtına yüklemek biraz kolay- cılık olmuyor mu? Şu Doğu ülkelerindeki milliyetçilere ba- kın, ne kadar mutlu siviller var ellerine silah alıp sokaklara fır- layan. Askercilik oynamaya hepsi hevesli değil mi? Hepsi Vaclav Havel'in çevresinde çok akıllı insanlar var. George Bush gibi salaklarla çevrili oturmuyor. Havel'in entelektüel bir düzeyi var. geııcral olmak hırsını taşımı- yor mu içlerinde? BAEZ - Evet. Ne kadar •yeteneksiz hepsi! Yıllarca ikti- dar vegüç sahibi olamamamn ezikiiği içinde, Amerikalı "sı- fır numaralarımıza" bakıp on- lan taklit etmek. onlara ben- zemek hevesine düştüler. Herkes John \Vayne olmaya çalışıvor. Kımsenin Gandhi'- yc özendiği >ok. Kımliğini arayan küçük ülkelerde. um- madıklan bir gücü ansızın ele geçiren insanlar, haydutçuluk oynuNorlar. Oysa Gandhi gibi insanlar da geçti öyle ezikliklerin için- den. Gandhi bir John Wayne değildi. Kısa boylu idi. komik bir yüzü vardı, ama ne büyük adamdı! Ben Gandhileri seve- rim. Onlardır benim için ger- çek kahramanlar. Onların bittiklerini de söyleyemeyiz. Örneğin bir Vaclav Havel var. Çin'deki mayıs öğrencileri de onların soyundan. Ama ABD'de bile gençlerin ideali değiller. Umurlannda bile de- ğil gençlerin büyük insanlık örnekleri. Havel ilah gibi — Vacla> Havel'i biraz ilah yaptık galiba... BAEZ — Evet, benim için öyle. — Ama Komünist rejimin teksesliliğinden acı çeken Vac- lav Havel, bugün komünizmin yasaklanmasıyla aynı yanlışı tekrarlamıyor mu sizce? BAEZ - Evet, ama Vaclav Havelin çevresinde çok çok akıllı insanlar var. Örneğin George Bush gibi. salaklarla çevrili oturmuyor. Bush'un et- rafı beş para etmez. Havel'e bakıyorum. işbirliği yaptığı insanlar aydm ve akıllı. Şimdi altını çizdiğin yanlış konusun- da kendisiyle mücadele edi- yor. uyanyorlaronu. Havel'in komünizmi yasaklayacağını sanmıyorum. Hâlâ komünist olup çevresinde banndırdığı, konuştuğu ve tartıştığı insan- lar var çünkü. Akıllı insanlar. Ve şöyle bir baktığın zaman. yanlış yapsa da düzeltecektir Havel. Çünkü entelektüel bir düzeyi var. Çok yüksek bir düze>i. Çabuk hareket ediyor, yanlışlarını düzeltiyor. — Ya siz, yaşınızın ve mesle- ğinizin bu noktasında, kendi iç barışınızı sağlayabildiğinizi söyleyebilir misiniz? BAEZ - Yavaş yavaş hu- zura kavuşuyorum. İki >ıl önce başladı bu. İki yıldır kcn- dimi.aramaya başladım çün- kü. Önceleri. bütün Amerika- lılar gibi ben de epeyce psiko- lojik tedavidep geçtim. Ama elli vaştan sonra ken- dimi gerçekten çok derinlerde aramaja başladım. Pek çok şey keşfettim. Ve yavaş yavaş kendimle barışmaya başla- dım. Geç \e yavaş oldu bu. Çok çalıştım, ömrüm boyun- ca koşuşturdum. ürettim. Be- nim gibi insanların fazla zamanı olmuyor kendilerine ayıracak. Ama biraz durmam. yaşamaya zaman ayırmam ge- rekiyor. Örneğin Türkiye'deki bir haftayı kendi zevkim için geçireceğim. Keyif için gidiyc- rum Türkiye'ye. - Demek artık bir davadan çok kendiniz için yaşıyorsu- nuz? BAEZ - Evet. - Hâlâ bir "dava"nız var mı uğrunda mücadele edebileceği- niz? BAEZ - Evet, hep bir "da- vam" olacak. Ama durmasını da bilmek gerek. Durmak, dü- şünmek, bakmak, görmek ve karar verdikten sonra bir da- vanın peşine düşmek gerek. İlla dava olsun da uğrunda mücadele edilsin diye değil. gerçekten inandığım bir dü- şünce için bir şeyler yapmalı- yım. Siyasal mücadele, beni gerçekten mutlu eden tek ABD'de herkes John VVayne olmaya çalışıyor. Kimsenin Gandi'ye özendiği yok. Ben Gandiler'i severim. Onlardır , benim için gerçek kahramanlar. öğeydi yaşam içinde. Ama ar- tık durmak. sağlayamadığım iç barışı kurmak zorunda du- yumsuyorum kendimi. Benim için gerçek büyük mücadele belki de bu olacak. - Peki profesyonel alanda, yapmamaktan pişmanlık duy- duğunuz şeyler var mı? Çok geç kaldığınız girişimler örneğin? BAEZ - O bakımdan şan- sım var. İlk otuz yıl. politika- ya derinlemesine dalmıştım. Politika ile mesleğim birlikte yürüdü ve birbirlerini destek- lediler. Ama şimdı. kendimi siyasal desteksiz dinletebil- mek. -sesimi duyurabilmek için bir "menajer"e gereksinı- yorum. Arük benim de bir menajerim var. Bu işler böyle. Bir dönüm noktasındayım. hep aynı şarkılan söylemek is- temiyorum, yeni şarkılanmı dinletebilmek için de sisteme girmek gereki>or. - Biçeminizi değiştirmek mi istiyorsunuz? BAEZ - Bıçemimi çok de- ğiştirmek istemiyorum. Çok biçem dcncdim. Bazıları bana çok uygun. Baladlar. sesime yakışan ezgiler... Yeni kurum- lar var yeni şarkılanmla ilgile- nen, hoşuma gıdiyor. Çünkü ses. devam ediyor. O yönden sorun yok. Ses bir keman de- ğil. doğal bir alet. Elbette elli yaşında farklı çıkıyor, ama yi- ne dc sorun yok. Avnca mü- zikten başka şe\Ierle de ilgile- niyorum. resim yapıyorum, yazıyorum... - Ne yazıyorsunuz? BAEZ - Şiir yazıyorum bi- raz... Zeynep'tc (Öral) var örnekleri. - Bu şiirler şarkı olacak mı günün birinde? BAEZ — Sanmıyorum. Şarkı sözlerinden çok farklı şeyler yazıyorum. Ama çabuk yazıyorum ve yazmak çok ho- şuma gidiyor. Belki bir gün, şarkı söylemeyi bıtirdiğimde roman bile yazabiürim. Bir yerdeki erkek - Bizim yaşımıza gelince, *insan erkeklik ve kadınlık iistü- ne de düşünmeye başlıyor. Siz nerelerdesiniz bu düşünceler de. örneğin erkekleF-hakk-ma'a ne düşünüy or'sünu/'.'^rzi mdrfltt ettiler mi, yoksa hayal kırıklığı mı yaşadınız daha çok? BAEZ- Genellikle hayal kırıklığına uğradım. Mutlaka bir yerlerde hayal kırıklığına uğratma>acak erkekler \ardı. ama onlan aramak. bulmak gerekiyordu. Ben korktum, aramadım... - Berlin Duvan'nınçöküşü- nü, Doğu Bloku'nun çöküşünü nasıl değerlendiriyursunuz? İyi oldu mu? BAEZ - Evet. iyi oldu. Çünkü eski durum daha kö- tüvdü. Sorunlardeğişti. Şimdi Almanya tehlikesi var. Irkçı- lık. faşizm... Tarihi hiç yaşa- mamışçasına avnı vanhşlara başlıvorlar. Ben korkııduyu- yorum bundan. Nâzım'ın Çifesi' adlı kitabın yazan RadiFış, Nâzım Hikmefi anfotti Bütün dünyayı temsil edebilirdiREFİK DURBAŞ Radi Fiş bir süredir ülke- mizde. Türk okuru onu daha çok Nâzım Hikmet'in yaşamı- nı anlatan "Nâzım'ın Çilesi" kitabıyla tanıyorlar. Radi Fiş'le bir süre önce Rı- fat Ilgaz'ın 80. yaş günü dola- yısıyla bir Kastamonu gezisi de yaptık. Ama onunla Nâ- zım'ı konuşmayı ünlü şairimı- zin 90. yaş gününün kutlandı- ğı bugünlere bıraktık. 41 yıl önce Nâzım"ın Tarab- ya önlerinden yurtdışına "son" çıkışının çiçeklerle kut- landığı gün. Nâzım'ın çiçek- lerle "dönüş" günü daha doğ- rusu. Boğaz'ın aydınlık yüzüne bakarak Nâzım'ı bekliyoruz ikimiz de. Radi Fış'e soruyorum, "Nâzım nasıl bir insandı" di- ye... Gözleri b'uğulanıyor ve an- latmaya başlıyor: "Onu anlatmak ne mümkün? Onun için dört kitap yazdım, yalnız biri Türkçeye çevrildi. Şiirini, görüşlerini araştırdım. Hepsi Rusca basıldı." Radi Fiş. Nâzım'ı Mos- kova'ya gittiğinde tanımış. Tarih 1 Haziran 1951. Beş ay kadar edebi sekreterliğinde bulunmuş, ölümüne kadar da dostluğunda arkadaşlığında... Söz, Nâzım üzenne uçuyor: "Demokrat bir insandı. Her- kese "kardeşim" derdi. Oysa bizde "kızkardeşim" demek gerek bayanlara. Ama o aldır- maz, herkese "kardeşim" der- di. Bu da bazen gülüşmelere yol açardı. Şoföre de böyle derdi, yazara da... Herkes <mun için kardeşti, polis bile... NÂZIM'IN DOGüM GÜNÜNDE — Rus Türkolog Radi Fiş (solda). Nâzım Hikmet'in Tarabya'- da ulkeden ayrıldığı noktada kutlanan dogumgününde arkadaşımız Refik Durbaş'la birlikte. Çok yakışıklıydı. Müthiş bır adam yani. Başka dünya- lara temsilen bir adam gön- dermek gerekse bu ancak Nâzım olabıjirdi. Uzun boylu. zeki ve şair. Büyük şair olmak için büyük bir kişiliğin sahibi olmak ge- rek. Nâzım böyleydi işte..." Güneş. ışığını Boğaz'ın su- larına bırakıyor, oradan da Radi Fiş'in yüzüne. "Hayatımda böyle iki insan tanıdım" diye sürdürüyor- sonra. "Nâzım ve Şostakoviç. İkisi de eski deyimle tam bir "veli". Nâzım'ın bizim hayatı- mızda. dünya görüşümüzde büyük bir etkisi var. Onu tanı- dığımda 26 yaşındaydım. hâlâ da onunla yaşıyorum. Bedred- din'i ondan öğrendim, Mev- lana'yı da ... Onun şiirlerinden öğrendim." Söz, Nâzım'la ilgili anılara geliyor. Bir süre konuşmuyor Radi Fiş, düşünüyor. Sonra sanki o anları yaşarmış gibi... "Bir kahvede buluştuk bir- gün. Sabah, hem kahvaltı ya- pacağu hem de konuşacağız. Çay içtik, bir şeyler yedik. Garson hesabı getirdi. Nâzım 50 ruble çıkardı, fakat bozuk para yok. Hesap da üç ruble. Ben para çıkardım. Müthiş öf- kelendi, kızdı. Kafası kıpkır- mızı oldu. "Sen Türkolog sayı- lıyorsun, ama bizim âdetlen- mi7İ bilmiyorsun' dedi. 'Sen daha gençsın benim paramı vermek için' Şap şap diye eli- me vurdu. Sonra garsona para- yı bozdurttu. Ben tabii mahçup oldum." Başka apılar? "Müthiş bir Türkiye hasreti içindeydi. Ama pek bir şey söy- lemiyordu. Bu hasretini hep şi- irlerine döküyordu. Zaten her düşündüğü, her hissettiği şey onu şiire götürüyordu. Onun şi- irlerini bütünüyle okuyunca biyografisini de öğrenirsiniz. Yaşadığı ortam, dünyanın hali, düşündükleri, hissettikleri, her şey şiirlerinde... Bir gün gazete için bana bir şey dikteettiriy ordu. OTürkçe söylüyor, ben Rusça yazıyor- dum. Bazen de ben Türkçe, o Rusça... Çünkü ne zaman tar- tışma çıksa aramızda böyle yapıyorduk. Cümleyi bitirdim, baktım su- suyor. Ben de tabii. Birkaç dakika geçti. Gözleri dolu do- lu, birdenbire bana döndü, 'De- vam edelim" dedi. Türkiye haritası önünde durmuş. domıp kalmıştı. Aklına Türkiye düş- müştü yine... O an yüreğim cız etti. Bı^ Nâzım'ın sonsuzluğa kadar sü- recek yolunun başlangıcıydı sanki..." Anılann sonu gelecek gibi değil. Cebinden iki parça kâğıt çıkarıyor. Rusça yazılı. "İşte" diyor, "Nâzım'ın vasiyeti bu..." İmzasını göstenvor Nâ- zım'ın, noter mührünü göste- riyor. Tarih: lOEylül 1959. Dudaklarından kırık dökük şu sözcükler dökülüyor: "Benim hanıma, Andaç Mü- nevver ve benim oğluma. Andaç Mehmet'e Türkiye'de İstanbul Kadıköy, CevizMk Bakla So- kak bir numara adresi telif hakkımızdan yüzde yetmişbe- şin onlara, yüzde yirmibeşin Türkiye Komünist Partisi'ne verilmesi..." Radi Fiş, "Biz böyle davra- nıyoruz, Türkiye ne yapar bile- miyorum" diye ekliyor. Sonra Tarabva rıhtımında toplanmış genç şairleri göste- riyor. "Siz mutlu bir halksı- nız" diyor, "Böyle bir şairiniz olduğu için mutlu bir halksınız. Böyle bir şair yiiz y ılda bir geli- yor dünya yüzüne. O da sizden çıktı. İşte bu, Türkive'nin şan- sı..." "İşte bu Nâzım" diye söyle- niyor yalnızca artık... 'Fotoğraf Ornekleri • Kültür Servisi — İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi Fotoğraf Kulübü (İSÜF)tarafından periyodik olarak gerçekleştirilen etkinlikler çerçevesinde fotoğraf sanatçısı İsa Çelik, 24 ocak cuma günü bir dia gösterisi yapacak. İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi'nde(OKM) yapılacak olan "Fotoğraflanmdan Örnekler" konulu dia gösterisi saat 15.00'te başlayacak. Kültür tarihi tartışılacak • Kültür Servisi - Avusturya Kültür Ofısi, "Çeşitli Yönleriyle Kültür Tarihi" anabaşlığı altında bir dizi > uvarlak masaya başlıyor. Bu toplantılardan "21. Yüzyıla Girerken Kültür Tarihuıin Hedefleri ve Anlamı" başlıklı ilki, 22 ocak çarşamba günü saat 18.00'de Avusturya Kültür Ofisı'nin Teşvikiye'deki salonunda yapılacak. Enis Batur, Prof. Dr. Cevat Çapan ve Prof. Dr. Tahsin Yücel'in konuşmacı olarak katılacaklan toplantıyı Ahmet Cemal yonetecek. Jackson yine liste başı • İSTANBLL(İÜHA)- Michael Jackson'm "Dangerous" albümünde yer alan "Black or White" adh parça 7. haftada halen müzik listelerinde bir numara olmaya devem ediyor. USA f oday gazetesinde yer alan habere göreJackson'ın "Dangerous" adlı albümü AMerika'da 4 milyon satarken ülke dışında ise 6 milyon kopyalık birsatış gerçekleştirdi. İlkyedi Saftada lömilyon kasetle kazanılan bu başan Michael Jackson'ın "Bad" adlı albümünün 4 aylık satışınaeşit. Yeni oyunlar • ORDL (AA)-Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu. iki yeni oyunun hazırlıklanna başladı. Tiyatro. Eric Boşs'un yazdığı. Can Gürzap'ın Türkçeleştirdiği "Dans Eden Eşek' adlı oyuna, Hakan Altan yönetiminde hazırlannor. Oyunda, Ferda Turgut, Ali Kemal Tandoğan. Coşkun Çetinalp. Tahir Öner, Nurgül Altmışdört ve Fatma Demir rol alıyor. İkinci oyun olan Recep Bilginer'in yazdığı "San Naciye'yi ise İsa Küçük sahneye koyuyor. Oyunda. Aylin Gürsoy. Tahir Öner. Cüneyt Kalyoncu. Ferda Turgut. Seyhan Güngör. Hakan Altan. Hülya Alan, Fatma Demir. Mehmet Hartamacı. HüsnüCanik ve Şükran Şensoy rolleri paylaşıyor. Gitar dinletisi • İSTANBLL(AA)- Kartal Sanatevi Klasik Gitar Grubu öğrencileri, ilk dinletilerini20ocak pazartesi günü verecekler. Hüseyin Yeşiltepe yönetiminde Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi'nde saat 18.30'da gerçekleştirilecek ilk dinletide, 5.5 yaşındaki Simge Konanç. Beethoven'ın 9. Senfonisi'ni seslendirecek. 'Pretty Woman' kötü i i igiyiniyor • İSTANBUL (İLHA)- ÜnlafılmyıldızıJulia Roberts "Pretty Woman" adlı Fılmındeki başansından sonra adından sıkça söz ettirmeye devam ediyor. Suddeutsche Zeitung gazetesinde ver alan habere göreünlümodacı Blackvvell. geçen yıl Julia Roberts'ı dünyanın en kötü giyinen kadını olarak Wynonna Judd'dan önce listesinealdı. Blackvvell, yaptığı açıklamada. bu yılki listesine Barbara Streisand, LizTaylor. BetteMidlerve Chergibiünlülcri almadığını belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear