18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 Yeni Avrupa; Atlantik'ten Urallara, Kuzey Denizi'nden Akdeniz'e, Baltık'tanKaradeniz'euzanan, kendine özgü bir birlik olacaktı. Diplomatpolitikacı Owen, Rusya'yı dışlamıyordu, ama "Hiç tereddüt etmeden ilan ediyorum ki Türkiye Avrupa Topluluğu'na üye olamaz" diyordu. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER luluğu; Ispanya, Fransa ve İngiltere gibi soylu ve mağrur uluslara dayanıyordu. Yeni ortaklar da Avrupa'mn eski (saygm) uluslan arasından seçilecekti, çünkü Avrupa genişlemek ve gelişmek zorundaydı. llk aşamada Çekoslovakya, Macaristan, Avusturya ve PolonyaL nın adaylığı söz konusuydu. Doğu Almanya sorununu Batı Almanya çözümleyecekti. İngiltere ile Batı, Çekoslovakya'yı Hitler'e teslim ettiğini, Macaristan'ın Avusturya sınırını açmakla başlattığı ilk hareketi, Polonya işçilerinin direnç ve dayanışmasını unutamazdı. Ancak Polonya'nın yardıma gereksinimi vardı. Varlıklı tsveç ve Finlandiya, Orta Avrupa1 nın gelişmesine yardım edebildikleri oranda adaylıklarını pekiştirmiş olacaklardı (2010'lu yıllarda). Estonya, Letonya ve Litvanya, Sovyetlerce ilhakı asla kabul edilmemiş Avrupa ülkeleriydi. Baltık blokunun kabulünden sonra sıra Balkanlar'a (Arnavutluk, Yugoslavya, Bulgaristan ve Romanya'ya) ve Sovyetler Birliği'nden kopup Batı'ya katılmak için sırada bekleyen Ukrayna ve Beyaz Rusya'ya gelecekti. Bütün bu aşamalar ve sıralamalar, Avrupa1 nın tanımına ve sınırlarına bağhydı. Yeni Avrupa; Atlantik'ten Urallara, Kuzey Denizi'nden Akdeniz'e, Baltık'tan Karadeniz'e uzanan, kendine özgü bir birlik olacaktı. Diplomatpolitikacı Owen, Rusya'yı dışlamıyordu, ama "Hiç tereddüt etmeden ilan ediyorum ki Türkiye, Avrupa Topluluğu'na üye olamaz" diyordu. Deneyimli politikacı, İspanya'mn Karadeniz'i Kantabria bolgesinde Türklerin bulunabileceğine herhalde ihtimal vermemişti. Eğer vermiş olsaydı: "Türkiye'ııin üyelik başvurusu, dil, din, kültür farklanyla, insan hakları ve serbest pazar ekonomisine geçiş gibi önemli bagdaşım (cohesion) sorunlannın, zaman içinde ve yapısal çözümünü bekleyecektir" diyebilirdi. Mr. Owen, açık sözlülüğünden dolayı kendisini kutlayan ve teşekkür eden Türk meslektaşına, "Türklerin, İsrail'le ortakhk kunnasını" öneriyordu. Kapanış konuşmasını yapan Ispanya Milli Komisyonu Başkanı Romallo, "Sosyal bilimcilerin politikacılarla her zaman aynı görüşte olmadığını" söylemek inceliğini gösterdi. Kuşkusuz bütün sosyal bilimcilerin Dr. Galtung, bütün politikacıların Mr. Ovven, bütün yöneticilerin Romallo kadar açık sözlü olmaları beklenemezdi. Y eni Avrııpa'daki Türkiye... PENCERE 11 Yıl lkıtuklu... 30 TEMMUZ 1991 Prof.Dr. BOZKURT GÜVENÇ Türkler, Avrupalı mı? Kunılmakta olan Birlik'e üye olmalı mı olabilir mi olacak mı? Güncelliğini koruyan fakat tartışılmayan sorular!.. Dünya üzerinde her ulusun bir yeriyurdu var. Zamanmekân değişse de o yer, ülkenin imajım, kimliğini etkiliyor, yazgısını çiziyor beğenelim ya da beğenmeyelim. AT'ye üyelik başvurumuz geri çevrilirse geleceğimiz nice olur? Bu türden sorular, biz Türkler kadar Avrupalılan da ilgilendiriyor. Durumu ve yerimizi değerlendirirken Avrupahların neler düşündüğünü bilmemizde yarar olur sanıyorum. yorumlar yapıldı. Söz gelişi, toplantıya katılmayan Yunanistan adına kimi üyeler, "Kıbns1 taki Türk işgali"ni hatırlattılar. Trier Üniversitesi'nden Sosyolog Bernd Hamm, 'insan hakları' (Kürt) sorununa değindi. Gerçi, yabancı (konuk) işçilerin serbest dolaşımı, uyum ve kimlik sorunlan gündemdeydi, ama Alman dostlarımız, değer yargısından kaçındılar, sayısal sorunlann dışına çıkmadılar. Bu konulardaki düşünce, yorum ve savunmalarımız yanıtsız (karşılıksız) mı kalacak derken güzel bir sürpriz oldu. Kapanış oturumuna politikacı olarak davet edilen, Ingiliz Dışişleri Bakanlığ eski müsteşarlanndan ve halen parlamento üyesi olan Mr. David Owen, Avrupa'nın geleceğine ve gelişme sürecine ışık tutan ilke ve öncelikleri açıkladı. (Konuşmanın yazılı metni dağıtılmadığı için mealen özetliyorum.) Olumlu eğilimlerdavranışlar Doğrusu ya 24 mayıs 9 haziran tarihleri arasında Polonya'nın Krakow kentinde yapılan Avrupa Güvenlik ve Işbirliği Konferansının (AGİK) 'Avrupa Kültür Mirası Sempozyumu'ndan çok daha olumlu ve umut verici izlenimlerle dönmüştüm. Ancak hayallere kapılmayalım, kendimizi aldatmayalım. Uluslararası forumlarda, çok kültürlü, çok dilli ve çok dinli bir Avrupa birliği fikrini tutup tartışanlar arasmda, çeşitliliğe karşı çıkıp bağdaşımı savunan Avrupalılar da var. Başkan Havel ile Mitterrand'ın Prag'da düzenlediği 'Avrupa Konfederasyonu' toplantısına katılmış bulunan Maltalı Profesör S. Busuttil, enerji, çevre ve iletişim alanlarında işbirliği yapacak daha gevşek bir örgüt yapısından söz etti. Ilgi topladı. Varlıklı ve yoksul ülkelerin sorunlannı, Avrupa birliği çerçevesinde ve serbest pazar ekonomisi bağlamında eleştiren Nijeryalı Prof. A. Phillips, yapıcı önerilerde bulundu. Çoğu üyelerden övgü topladı. Küba Delegesi S. F. Lopez'in kapitalizrnin gelişmemiş ülkelerdeki başarısını sorgulayan sözleri ise yanıtsız kaldı. Çekoslovakyalı Sosyolog J. Musil, sandığı kadar sert ve korkutucu bulmadığı Türklere duyduğu derin hayranlığı tekrar tekrar dile getirirken Bulgar komşumuz Çavdar Kiuranov ile Romalı E. Masini, dostça tebessümlerini esirgemediler. Türkiye'ye neden hayır? Ispanya, UNESCO Milli Komisyonu'nun haziran sonunda Santabre kentinde düzenlediği 'Degişen Avrupa'da sosyal bilimlere düşen görev ve sorumluluklar' konferansı, ülkemiz açısından önemli bazı gelişmelere tamk oldu. Basın toplantılarında, gazete röportajlarında ve diplomatik demeçlerde yer almayan kimi gerçekler dile getirildi. Edindiğim bazı izlenirrüeri sunuyorum. Kurulan Avrupa'nın sosyal, kültürel ve etnik sorunlarını değerlendiren Norveçli Profesör J. Galtung, Türk delegenin görüşlerini şöyle yanıtladı: "Eleştirilerinizi tümüyle kabul ediyorum. Ama Brüksel'deki yöneticiler, Müslüman Türkiye'yi kabul etmiyorlar." Tartışılan konu, elbet Türkiye'nin ortakhğa kabulü değildi. Ancak profesör, herkesin bildiğini Türklerden saklamamıştı. Bu yargıya karşı bir ses yükselmedi. Özel eklemeler, kişisel Nasıl bir Avrupa? Mr. Owen'e göre yeni Avrupa ancak 'Cohesion' (uyuşma + tutarlılık ya da bağdaşım) ilkesi üzerine kurulabilirdi. Bugünkü ortaklar, insicam koşulunu yerine getiriyordu. Gerçi Portekiz, Ispanya ve Yunanistan'ın topluluğa katılması zor olmuştu, ama sonuç başarılıydı. Başarılıydı, çünkü topluluk daha 1970'lerde, bu ülkeleri kabul etmeye karar vermiş, onlar da ön koşullan yerine getirmeye çalışmışlardı. Uluslararası örgütlere üye olabilmek için önce 'ulus' olmak gerekiyordu. Avrupa Top ARADABIR DHterin ÇeşitliHği Bir Ustünlüktür... RAMtSDARA Uludağ Üniversitesi Tutusan Nokta de işte böylece sadece bir nokta olarak kalır. Pekiyi bari o nokta, insanlığa sonunda bir güvence, sağlık ve mutluluk getirdi mi? Onu da siz görüyorsunuz. Çelişkileri ve yeni tehlikeleri saymaya kalksam, bütün gazete dolar. Dünyanın öbür ucunu karşımıza getiren renkli cam kutulanmız var ama odayı radyasyonla dolduran bu aygna 4 metreden daha yakın oturmak ve en çok bir ÇELİKGÜLERSOY saatten fazla bakmamak gerektiğini, yine Ne kadar başdöndürücü bir hız kazandı şam tehlikeleri ve hayvanlarla ortak nitelik bilim adamları söylüyor. İnsan gözü, üstedeğil mi teknoloji ve ürünleri ne denli şa ler demektir. Düşünün ki bugün Avrupa de lik bu aygıta göre de değilmiş! Şimdi geneşırtıcı duruma geldi? Ama her yıl akıl al diğimiz uygarlık ve konfor diyannda, bir tik mühendisligi TV'ye uygun oknası için, maz bir yeniliğe kavuşan kitleler, özellikle buzul dönemi 30 bin yıl sürmüş. Yalınayak, alnın ortasında dürbün gibi tek ve kocaman de gençler, sanıyor ki dünya hep böyleydi. başı kabak, sırtına ancak bir post geçirebil göze sahip olacak yeni insanlar türetmek Bunu son yıllarda çevremde hep gözlemli miş insanoğlu, bu sürede ne yapar? (Buz üs için çalışıyormuş. Bunlann da tür (cins) adı, yorum. Herkes inanıyor ki insanlar oldum tünde paten ve dans olayının, ne kadar ye yine 'insan' mı olacak acaba? olası bir düğmeye basınca ortalığı ışığa bo ni olduğunu anlayın!) Milyonla yıl hayvan Daha sonra? Sonrası uzun. Fabrika bağabilmişti. Bir demir kuşa doluşunca me gibi emekleyerek geçmiş. Tek 'insanlık calarından çıkan dumanlar, yağmurla asit safeleri aşabilmişti, bir cam kutunun kar belirtisi' mağara duvanna çizilmiş figürler! olup iniyor. En 'ileri' ülkelerde ormanlar şısına oturunca, dünyanın öbür ucuna ba Uygarlık işaretleri, bu uzun çizgi üstünde kuruyup gidiyor. İskandinavya gölleri, hâkabilmişti... sadece finale doğru ve de hafif bir hareket lâ gözyaşı kadar dupduru (berrak). Ama Ne yanılgı! Bir an düşünen, insanlık ta tir. En çok 8 bin yılı var. içinde balık değil, yosun bile kalmamış. Karihinde bunların hepsinin, dün denecek ka 23 bin yıl önce bugünkü anlamıyla ilk radeniz'in dibi, asit, lağım ve nükleer santdar yeni bir zamarun ürünleri olduğunu an kültürsanat belirtileri çıkıyor. Gözalıcı bir rallerin küllerini içeren varillerle dolmuş. lar. Benim annemle babam 1920'li yıllarda mimarlık kendini gösteriyor. Tiyatro ve ki Sovyet bilginleri, koca denizin bir gün tuAnadolu'da bir yerden öbürüne giderken taplıklar bir iki yerde doğuyor. Ama felse tuşacagını belirtiyor. Osmanlı, olmayacak yayh araba bile bulamıyor, kendileri atla gi fe ve edebiyat yapmaya başlayan bu iki üç bir şeyi belirtmek için, "Meğer deryâ dutudiyor, eşyalarıru nedense, onu da bilemem kültür odağının, inanç dünyası korkunç il şa!" dermiş. Şimdi o da gündeme geldi. katırla taşıtıyordu. Ben 15 günlükken kun kel durumda. Genç kızlarını tapınaklarda Sağlık sektöründe, bir yandan şaşırtıcı dakta, kar fırtınalan içinde, at üstünde ta bacaklarından tuttukları gibi bağıraçağıra, şınmışım. Anadolu bakımsız olduğu için aşağıdaki ateşlere atıyorlar! Dünyaya başarılar, balonlar gibi uçup duruyor: Orbunun böyle olduğunu sanacak olan genç 'hukuk' kavramını getirmiş olan Roma ise gan nakilleri ve salgınların yok edilmesi giler, gördüİcleri fılmleri bir haürlasınlar. Ben eğlence için insanları yabanıl (vahşi) hay bi. Ama kaç yüz milyon insan, ilaca bağımlı yaştaki bir ABD'linin de büyükbabası ve ni vanlara parçalatırken zevkten ve kahkaha olarak yaşayabilir hale geldi? tlaçların yan nesi, üç tahta eşyasını bir arabaya yüklemiş dan kırılıyor. Ondan da bin yıl sonra lslam etkileri ile başka hastalıklar kazanan ya da gider ve kendilerine iki karış toprak arar hk öğretisi (doktrini) doğmuş ve ilk kez ge dünyadan ayrılan kitlelerin sayısı kaçtır? ken Kızılderili okları ile ya da kendi hem lişmiş akla uygun bir kozmik görüşün ve Bunun hesabı tutulmuyor. Biz sade vatancinslerinin kurşunları ile o iki karış topra gerçekten insancıl bir ekonomik felsefenin daşlar, Amerikalı Doktor Baily gibi "Moğa kavuşuyorlardı. esaslarını koymuş, ama anlaşılmaz bir bi dern tıp ancak bir yüz karasıdır" diye kiYine benim büyükbabamın en çok baba çimde birtakım ilkelliklere dokunmamış: tap yazan hekimleri okuyunca biraz aymış sıdır ki bir at arabasına binebilmek ayrıca İnsanların eşya gibi alınıp satılmalan ve ufa oluyoruz. Uygarlığımız, özetlersek, uzun grafık çizlığına kavuşmuştu. Onun gençliğinde ara cık suçlar için kolları bacakları satırla kesba, sadece saray hanımlarına özgü bir lüks me gibi. Bu paradoksları da içinde taşıyor. gisi üstünde, kırmızı keçe kalemle işaret editü. Kendisi parası varsa ancak bir ata bine Bütün bunların da aşılması ve insan hak lebilecek, sadece bir nokta çapında, efenbilirdi. Onun da babasının, bu taht şehri Is lannın anlaşılıp benimsenmesi için, tam bin dim. Tarihteki eniboyu bu. tanbul'daki statüsünü söyleyeyim mi? Eğer yıl daha geçmesi gerekmiş. Ve de şimdi bu kırmızı nokta, kendi kendüz bir hemşeri ise sadece tabana kuvvet dine tutuştu, çizgiyi de grafik kâğıdım da 18 ve 19. yüzyıllann ürünü gitmek durumundaydı! Ata binmek, padihatta odayı ve belki binayı da yakıp yok şah buyruğu ile belli kişilere tanınmış bir ay Uzun tarihte üstün bir sanat düzeyi ve hu edecek. CIA filmi 'Görevimiz Tehlike" dirıcalıktı. Bağdat Caddesi'nde gaza basan ve kuk güvenceleri olarak ne varsa, sadece 18. zisindeki 'mesaj bandı'nın, diyeceğini deyip 'anahtar teslimi yanş eden' yeni zengin ço ve 19. yy'lann ürünü. Çalışan ve ezilmiş kit sonra kendini yok etmesi gibi. cukları, bunları bilir mi? leler, haklannı 1800'lü yıllarda oluk gibi kan Çok karamsar oldu değil mi bu yazı? önce işin adını koymak gerekir: İnsan dökerek ancak 1930'lar başında o da kıs Ama önemli olan rengi değil, doğruluğu. lık tarihini duvarda bir kartona grafikleşti men kazanabildiler. Gelişmiş bir müzik ve "Bir hakikat kalmasın, Allah'ım, âlemde recek olursak, milyonla yılhk uzun bir geç ustalık gösteren resim sanatı da yine bu nihan!" Ne yapalım, gerçek aydınların gömişi ancak, dümdüz bir hat ile belirtebili 1700'lü ve 1800'lü yıllarda çıkabildi. Milyon revi, tehlike operasyonları düzmek değil, riz: Hiçbir iniş çıkışı olmayan bu çizginin la yılın içinde, yalnızca 200 yıl!.. gerçekleri, bıkmadan yazıp söylemektir. insan için anlamı yokluklar, her türden ya Uygarlık olayı, upuzun bir çizginin üstün Çünkü ellerinden, sadece o gelir. Uzun tarihte üstün bir sanat düzeyi ve hukuk güvenceleri olarak ne varsa, sadece 18. ve 19. yy'ların ürünü. Çalışan ve ezilmiş kitleler, haklarını 1800'lü yıllarda oluk gibi kan dökerek ancak 1930'lar başında o da kısmen kazanabildiler. Gelişmiş bir müzik ve ustalık gösteren resim sanatı da yine bu 1700'lü ve 1800'lü yıllarda çıkabildi. Milyonla yılın içinde, yalnızca 200 yıl!.. Çağımıza, iletişim çağı diyenler olduğu gibi, bunun türevi ya da sonucu olarak iletişimsizlik çağı diyenler de var. Bunlara göre, dünyanın en uzak noktaiarında olup bitenleri anında öğrenme şansımız artarken, bu 'şans', 'şanssızlığımız' da aynı zamanda. Kımsenin kimseyi, yanındakileri, çevresini dinleyecek, duyumsayacak, anlayacak zamanı yok. Sürekli 'dışanlık yaşama, icselliği boş veriş, beyne ve yüreğe fazla iş düşmemesi, insanın derinlhğini yok ediyor öte yandan da, geçim kaygısı ya da daha çok refah için sürekli koşuşturma, sürekli didinim! Bu tuhaf yarış içinde insanlar git git çevreye, başkalarına akjırmaz oluyorlar. Başkalarına aldırmıyorlar da kendileriyle araları çok mu iyi? Hayır. Yoğun bir yabancılaşma, ortaya çıkan. Kolaydan yabana atılacak bir görüş değil bu. Ancak ben yine de insana, ondaki töze güveniyor, teknik gelişmenin sonuçta onun için yararlı ve güzel olanı getireceğine, yarının daha güzel, daha yaşanası olacağına inanıyorum. Bu inanç yolunda en büyük dayanağım da dil, insanların diileri: Düşünce, duyariık üretlcileri ve tâşıyıcıları. Sanırım bu gidişle, teknotojik gelişim ve iletişimin yaygınlaşmasıyla, dil dışında insan topluluklarını birbirinden ayıran sınırlar iyiden belirsizleşecek. İnsanlar, şu ya da bu anakaranın, şu ya da bu bölgenin, hatta şu ya da bu ülkenin yurttaşı olmaktan çok, bir dünya yurttaşı olmakla önem kazanacak, öne gelecekler. Bu dediğim yakın yarının işi değil belki; ama uzak yannda bundan başka bir şey de düşünemiyorum. Ve o uzak gelecekteki 'dünya ülkesi'nin insanlarını birbirlerinden ayıran şey yalnızca dil olacak. Ama burada 'ayıran'a dikkat: Bu aynı zamanda 'biheştiren' de, yazgı birlikteliği de demekt Dünya ülkesinin iki üç bin 'dil eyaleti'nde soluk alıp veren insanlar, doğumlanndan başlayarak öğrendikleri dille yeni düşünceler, yeni duyariıklar üretecekler Bu üretim, çeviri aracıltğıyla bütün kanallara, yani dillere dağılarak yeni üretimlere açılacak. Boylece ne çok gelişkin dil varsa, utku da o ölçüde büyük olacak. Bütün insanlann konuştukları, yazdıkları tek bir dil yerine, Babil'deki karışıklık, dillerin çogalımı, tartışmasız bir üstünlük bu bağlamda. Aynı noktaya tek açıdan yapılan atış başka, üç yüz altmış derecelik bir açının bütün noktalanndan yaptlan atış daha başka sonuç verecek. özet olarak, insanlar git git bir dünya ülkesinin yurttaşları konumuna evrilirken; ayrı ayn dilleri, düşünce ve duyariık kanallannı islemeleri, dünya ülkesinde yasayanların sonsuz yararına olacak. Doğayla sonsuz bir uyum içinde, insanın sınırları genişleyecek, yeryüzü cennetine yaklaşılacak (ya da daha iyimserseniz), ulaşılacak. Bu durumda, bütün uluslar dillerine amsıkı sanlmalı; geleceklerinin, insan soyunun, 'dünya ülkesi yurttaşlan'nın gonenç ve erincinin bunda olduğunu kavramalıdır! Bu zorunlu imecede bizim payimıza düşen de kuşkusuz kendi dilimizi, Türkçemizi işlemek, ona sımsıkı sanlmak olacak. Yunus, ancak Türkçede, Nâzım ancak Türkçede, Sart Faik ve Yaşar Kemal ancak Türkçede ortaya çıkabilirdi; ortaya çıktı. Homeros Eski Yunancada, Shakespeare İngilizcede, Tolstoy ve Dostoyevski Rusçada, Sartre Fransızcada, Goethe Almancada, Dante İtalyancada ve Celâleddin Rumî Farsçada ortaya çıkabilirdi; ortaya çıktı. Bu son örneğe şaşıranlar var mıdır bilmiyorum. Sonsuz uykusunu bizim topraklanmızda uyuyan, Konya'da her yıl adh na düzenlenen özel bir haftayla antlan bu büyük mistik şair, Türk değil de Fars ya da İranlı mı? Hayır! Hayır, ama bütün yapıtnı Farsça olarak ortaya koyunca onu, Fars dilinin bir şairi, bir düşünürü ve din bilgini olarak anmaktan, böyle algılamaktan başka umarımız kalmıyor. 24 Mayıs 1991 tarihli Le Monde'un 'KitaplarDüşünceler' bölümünde Mesnevi'nin Fransızcaya tam metin çevirisi dolayısıyla yayımlanan yazıda, "bütün zamanların en büyük mistik dehalarından biri" Celâleddin Rumî'yle ilgili olarak 'Fars dilinin şairi' dendiğini, Türk sözcüğünün ancak onun mezarının bulunduğu kentin sıfatı olarak ve bir kez kullanılmış olduğunu görünce bayağı üzülmüştüm. "Yapıtını Farsça yazmış olan Türk şairi" diye belirtilmiş olmasını boşuna beklemiştim. Kabul etmek gerekir ki, sonunda, "Gel... Kim olursan gel..." diyen şair için, ulus ya da ırk değil; yazdığı dil önemliydi. Bu durum, yarın kaçınılmazlıkla daha bir böyle olacak. Anadilimize, Türkçemize sahip çıkmak, söyleyeceğimizi onun aracılıgıyla keskinleştirmek ve derinleştirmek: Gelecek için, bize kalan ya da düşen, tek bu! Temmuz sıcağı insanı bunaltıyor, terletiyor, güneş gökte sapsarı bir leke... Dikkat et, seni çarpmasın!.. Sen kimsin? Tam 11 yıl mahpushanede tutuklu kaldıktan sonra salıverilen sanıkl.. Sen kimsin? Kaç yaşındasın? 20 yaşında içeri girdiysen, yaşın 31; 25'inde zindana atıldıysan yaşın 36; bu iş, başına 30'unda geldiyse 41'ine bastın. Eğer 1990'da demir parmaklıklar arasına düşmüş olsaydın, 2001 yılında çıkacaktın. 18'inde mi tutuklandın? vah yavrum... Demek ki çocukken girmiştin, içeride büyüdün, 30'una merdiven dayadın... Ne serüven!.. Ancak palavra üzerine kurulu tarihsel romanlarda okunabilecek bu inanılmaz serüven, 21'inci yüzyıla doğru "çağ atlayan" Türkiye'de yaşandı. Batı uygarlığında suç olmayan bir suçtan ötürü suçlanan sen, suçu işleyip işlemediğin de bilinmeden, tam 11 yıl cezaevinde yaşatıldın. • Biz dışarıdaydık... Biz kimiz? Yazarım ben!.. İçimizde saygıdeğer yargıçlar var, yurtsever subaylar, ülkücü öğretmenler, ünlü gazeteciler, yüksek diplomatlar; üniversite profesörleri, dekanları, rektörleri; sanatçılarımız var, ressam, oyuncu, besteci, müzisyen, operacı, heykelci, mimar; avukatlarımız, mühendislerimiz, uygar işadamlarımız, Avrupa'yı günübirlik gezilerle kapıkomşu yapmış seçkinlerimiz var; politikacılarımız, yüksek mahkeme üyelerimiz, genelkurmay başkanlarımız, başbakanlarımız, cumhurbaşkanımız, üniversitelerimiz, akademilerimiz, büyük kentlerimiz, gökdelenlerimiz var... Seni 18 ya da 20 yaşında biz içeri attık, sanık tuttuk, 11 yıl zindanda yatırdık... Sen içeride yıllannı sayarken biz dışarıda doğum günü partileri verdik. Lüks gökdelenlerin, cafcaflı gece kulüplerinin görkemli salonlarında verilen doğum günü partilerinde milyarlar harcayarak yeni yaşımıza nasıl bastığımızı gazeteler renkli fotoğraflarla kamuoyuna duyurdular. Sen Batı uygarlığında suç sayılmayan bir suçu işlemekle suçlanıp zindanda yatarken bizim şampanya kadehlerimizin tıngırtısında Türkiye çağ atlıyordu. Borsayı palazlandırdık diye seviniyor, vitrinlerde ne ararsak buluyor, dışarıdan çikita muz getirtiyor, Türk Lirası'nın değerini düşürürken konvertibl yapmaya uğraşıyor, işlediğimiz suçun alnımıza kara leke gibi yapıştığını duyumsayamıyorduk... •k 11 yıl... Dile kolay... Tutuklu, suçlu değildir; hükümlü hiç değildir, sanıktır; tutukluluk bir ceza değil bir önlemdir; çağdaş hukuk, tutuklunun ileride aklanabileceğini düşündüğü için dışarıdaki yaşamına eş bir düzen içinde içeride yaşamasını sağlamaya çalışır; gecikmiş adalet adaletsizliktir. Biliyor muyduk bunları? Ya tutuklandığın suçun uygar dünyada suç sayılmadığını biliyor muyduk? Biliyorduk... Hem nasıl bilmeyiz canım!.. Avrupa'nın, Amerika'nın ünlü üniversitelerinde okumuş ve nice parlak diplomayı iç cebine yerleştirmiş kişilerden oluşan kadrolanmız var... Domuzuna biliyorduk... Ama insan olamadığımız için, seni haksız yere 11 yıl içeride yasattık; hayatını söndürdük; işlediğimiz cinayetin lohşçi alnımıza yapıstr; stltnmesi çok güçtür. •• •• » Artık zindandan çıktın, aramıza karıştın; bilmem k l y u z i P ne nasıl bakacağız? = = w = UFUKLAR İLKOKULU YENİ NORMAL USTÜ ZEK VE YETENEKTEKI ÇOCUKLAR KABUL EDİLIR # Z e k a testlerini üniversite ö ğ r e h m görevlileri y a p ı y o r #S ı n ı R a r l 5 ş k • Çocuk ilkokulu bitirdiği zaman bilaiği Türkçe kadar Ingilizce'yi öğrenmi} olacak • ResimMüzikBedenTiyatro ve Ingilizce öğrelmenleri yabancıdır • EğlHm ezbercilikten uzak, arajtırmaya yöneliktir • Eğitimi 10 ki>ilik birbillm kurulu yonlervdirıyor • Uluslararasınaaki yenilikler ve programlar yobancı uzmanlar kanalıyla aktarilaoak. YENİ UFUKLAR İLKOKULU bir AQ KAYBIMIZ Merhum Muzaffer Germaner ve merhum Mediha Germaner'in oğullan, merhume Maban, merhum Erdoğan, Prof. AIi Teoman ve Susen'in kardeşleri, Pervin Germaner'in kıymetli eşi, Murat ve Selim Germaner'in sevgili babaları, Lynn ve Banu Germaner'in kıymetli kayınpederi, Alp, Kenan ve Şahin'in biricik dedeleri ÇAĞRI Oglum MUSTAFA KEMAL KHJÇ (PAŞAM) Okul her şey demek degildir. Seni meıak ediyoruz. Evine dön. ENGLISH FAST KURULUŞUDUR Adres: Spor Cad No:2 Yakacık KARTAL TEL: 309 04 36 veya 309 00 45 • 309 00 46 SUNULLAH OĞUZ GERMANER 27 Temmuz 1991 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 30 Temmuz 1991 Salı günü (Bugün), 1. Levent Camii'nde kılınacak ikindi namazım müteakip, Rumelihisan Aşiyan Mezarbğı'ndaki ebedi istirahatgâhına tevdi edilecektir. Dost ve sevenlerine duyurulur. BABAN Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. NtLĞÜN GÜREStN VAN GESTEL T.C. ÎSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İŞLETME FAKÜLTESİ MUHAŞEBE ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 19911992 döneminde enstitümüz aşağıda listelenen yüksek Lisans Programlanna karşılarında belinilen tutarlarda Yüksek Lisans öğrencisi ahnacaktır. Adayların en geç 29 Ağustos 1991 tarihine kadar ön kayıt yaptırmalan gerekmektedir. tlgililere du>ıırulur. Yüksek Lisans Programı Kontenjan Giriş sınav gün ve saat 1) MuhasebeDenetim 40 kişi 03.09.1991 10.00 2) Yön.Muh. ve Fin.Kont. 40 kişi 03.09.1991 14.00 3) Sayısal Yöntemler 30 kişi 04.09.1991 10.00 4) Işletme Finansmam 30 kişi 04.09.1991 14.00 Ön kayıt için gerekli belgeler 1) Mezuniyet belgesi ve transcript (Mezun olmayan öğrencilerin okullanndan alacakları belge) 2) Noter tasdikli nüfus sureti 3) İkametgâh (muhtardan) 4) 4 adet fotoğraf Aynntüı bilgi ve ön kayıt Muhasebe Enstitüsü İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampüsü tşletme Fakültesi Binası 34854 İSTANBUL Basın: 32051 AİLESİ Not: Çelenk gönderilmemesi, arzu edenlerin TEV'e bağışta bulunmalan rica olunur. Yeni açılan otelımi/in tanıtımı amacıvla Şimdi Tatil Yapın OZEL BORA SURUCU KURSU 64. DÖNEM KAYITLARI BAŞUMIŞTIR 3 AĞUSTOS HAFTA ŞONU 6 AĞUSTOS HAFTA İÇİ DERSANE ÜSKÛOAR: 343 67 82 PİSTLERİMİZ K0ZYATA6I: 362 47 33 TMABYA: 162 0 8 18 TEK YOL EĞİTİM INGILTERE'DE BEDAVAINGILIZCE Bedava 2. Tatil Kazanın! HALUK ÖZKAN "Büyük Firar" ile aramıza hoşgeldin Çıktı/Tüm kasetçilerde ARMONİ MÜZİK PAZARLAMA SAN. ve Tic. LTD. ŞTİ. İ.M.Ç. 5. Blok No: 5301 UnkapanıİSTANBUL Tel: 527 62 35 GENEL DAĞITIM: OSKAR PLAK ve KASETÇİLİK İ.M.Ç. 6. Blok No: 6431 UnkapanıİSTANBUL Tel: 520 66 22 512 33 62 63 Bizi tanımadan karar vermeyin IST. 1351599 ANK.1365825 Sehitmuhtar C. 37/7 TaksimİST. DOĞAN ORGANİZASYON Genç Bayanlar AUPAIR'lik için Öğretmeninden lise ve ortaokullular için Üstelik isminizde bulunan PEDASA daki her harf için sürpriz indirimle. Olağanüstü manzarah bahçeli veya suit odalarda, sabahakşam açık büfe 7 gece kişi başına 590 bin TL. 18 yaşından küçükler ücretsizdir Ist.Irtibat: 157 60 87 MATEMATİK dersi verilir. Tel: 326 18 62 Niltur ı Elmadag 146 04 20/21/22/23 Kadıköy 337 30 06/337 40 06 Ankara 127 4107/08 lnnir 21 87 13/21 85 86 Bursa 21 0099/21 00 97
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear