18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 TEMMUZ 1991 HABERLER C UM1İ UK1 itL 1 Akyol, 40 bin kadroya ihtiyaç olduğu halde 12 bininin alınabildiğini söyledi Binlerce ©ğretmeıı boşta BushDe CuellarDenktaş ALİStRMEIN Prof. Genç: Yetistirdigimiz öğretmen adaylannın büyük kısmı İŞM/.. Bakanhğın fLUiiLcııjaııı ile eğitim fakültelerine MMlli işsiz. DaKaııııgııı kontenjanı ııc C^J ftSrpnri aiimı arasınHn naralplnk oimfliı öğrenci alımı arasında paralellik olmalı. MERtH AK DTJNYADA BUGUN n Akyol: Gönlüm alamıyorsak yetiştirmeyelim bu çocukları diyor. Bazı uzmanlarla anlaşamıyoruz. Eğitim ıakültesini bitirmiş herkesin görev almasını istiyor gönlüm. fakultesi var. Çeşitn' kunımlann yetiştirdiği öğretmen adayları arasında büyük farklılıklar var. Ancak yine de son yıllarda öğretmen kalitesinde büyük bir yflkselme oldu" diye konuştu. ni bitirmiş berkesin görev almasını istiyor. Amı nasılı konusunu bilmiyorum" dedi. Öğretmenliğin iki yıl önce "intihar" noktasına geldiğini belirten Avni Akyol, üniversiteyi kazanamayacağım anlayan öğrencilerin bir zamanlar bu mesleğe yöneldiğini söyledi. Bakan Akyol, alınan önlemlerle "intihar" noktasından kurtulunduğunu savunarak şunları söyledi: "Üniversite tercihlerinde 10. sıranın altındaydı öğretmenlik. Ancak çıkardığımız kanunla öğretmenlik mesleğini olması gereken yere getinneyi başardık. Artık herkes öğretmen olamıyor. Bu buyük bir mutluluk. Sınavla alıyor ve seçiyonız." tZMİR öğretmenlik yeterlilik sınavına başvurular her geçen yıl artarken yeterli kontenjan sağlanamaması nedeniyle birçok öğretmen adayı boşta kahyor. 1985 yıkndan bu yana yapılan öğretmenlik yeterlilik sınavlanna yaklaşık 250 bin öğretmen adayı başvurdu. Bunlardan sadece 74 bin 345'i öğretmenlik formasyonunu kazandı. Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, öğretmenlik mesleğinde gelinen "intihar" noktasından son iki yılda aldıklan önlemlerle uzaklaşıldığuu söyledi. Akyol, "40 bin kadroya ihtiyacımız var. Bu yü, ancak 12 bin kişi alabilece litede olduğunu söylemenin ğiz. Gönöl ister ki tüm ğ kontenjana girebildi. fakültesi mezunlannı istihdam Gazi Üniversitesi Eğitim Fa mümkün olmayacağını dile geedelim" dedi. kültesi Dekanı Prof. E>r. Reşat tirdi. öğretmen Yeterlilik Sınavı'nın Türkiye'de öğretmen açığı gi Genç, "Yerleştirdiğimiz öğretderek büyürken, eğitim fakülte men adaylannın büyük bir kıs aslında bir sıralama sınavı oldulerinden mezun olan binlerce mı işsiz kalıyor. Bunlann başka ğunu belirten Dokuz Eylül Üniaday, öğretmen olabilmek için kunımlarda iş bulmalan da ol versitesi Buca Eğitim Fakultesi birbirleri ile yanşıyor. 1985 yı dukca zor. Kanımca Milli Eği Dekanı Prof. Dr. Galip Karagölından bu yana yapılan öğret tim Rakanhgı'nın kontenjanı ilezoğlu, öğretmen adaylannın men yeterlilik sınavlanna başvu eğitim fakülteterine öğrenci alı okulu bitirdikten sonra öğretran öğretmen aday sayısı hızla mı arasında bir paralellik olma men formasyonu için yeterli olduğunu savundu. Milli Eğitim artıyor. Milli Eğitim Bakanlığı lı" dedi. Bakanlığı'nın açtığı öğretmen mn yeteri kadar kadro ayıramaProf. Dr. Genç, büyük kent kontenjanına büyük bir başvuması nedeniyle birçok öğretmen adayı dışanda bekliyor. 1988 yı lerde öğretmen yığılmasının ya ru olduğuna dikkat çeken Prof. lında iki kez yapılan sınavlarda şanmasına karşın Türkiye'de bü Dr. Karagözoğlu, burada sına52 bin 086 öğretmen adayından yük ölçüde öğretmen açığı ya vm kaçınılmaz olduğunu savunsadece 17 bin 643'ü kazanabil şandığını savundu. Öğretmenin, du. Prof. Dr. Karagözoğlu, "Sıdi. Yine 1989 yılında sınava gi eğitimin temeli olduğuna dikkat navda öğretmenlerin bügisinin ren 48 bin 282 öğretmen adayınçeken Prof. Dr. Genç, şu anda yeterli olup olmadığı ölçülmüdan sadece 7 bin 35O'si açılan öğretmenlerin tümünün aynı ka yor. Türkiye'de 17 tane eğitim Bakan da şikâyetçi Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol ise öğretmen yeterlilik sınavlarının yanhş değerlendirildiğini belirterek kadro verilmemesinden yakındı. Bakanhğın 40 bin kadroya ihtiyacı bulunduğunu belirten Bakan Akyol, "B« yıl 12 bin kadro aldık. Bazı uzmanlarla anlaşamıyoruz. Şu katı kalıpçılık duvarfauuu bir yıkabilsek. Alamıyorsak yetiştirmeyelim bu çocuklan diyor gönlüm. Gönlüm, eğitim fakültesi Âtlas müze AYŞE SAYIN ANKARA Kültür Bakanı Gökhan Maraş, Orhun Yazıtlan'nın kopyaamn Meclis'e dikilmesi girişiminin ardından 1071 sonrası Türk tarihi ile ilgili eserlerden oluşacak bir açıkhava müzesi kurulması için çalışma başlattı. Müze, Ankara'da 200 dönümlük bir alana kurulacak. Kültür Bakanlığı kaynaklanndan edinilen bilgiye göre gerçekleştirilmesi planlanan müze "tarih atlası" görünümünde olacak. Bakanlık görevlileri, arsa için araştırmaya önümüzdeki günlerde başlayacaklar. Bu konuda ilk ödenek 1992 bütçesinden aynlacak. Ankara'ya yakın bir yerde kurulması planlanan müzede her ilin tarihi ve doğal güzelliklerini yansıtan mekân donammı da yapılacak. Bakanlık yetkilileri, müzenin sadece tarihi eserlere merakiı olanlan değil, daha geniş bir kesimi çekmesi için çahşacaklarını söylediler. Arkeologlar, Kültür Bakanlığı'nın bu girişimini "bilimsel" bulmadıklarını belirttiler. Anadolu'da bugüne kadar 36 uygarhk yaşadığını vurgulayan bu Orhun Yazıtlan'ndan sonra ikinci girişim Kültür Bakanı Gökhan Maraş, Türk tarihi ile ilgili eserlerden oluşacak bir açıkhava müzesi kurulması için çalışma başlattı. Planlanan müze 200 dönümlük bir alana kurulacak ve "tarih atlası" görünümünde olacak. Ankara'ya yakın bir yerde kurulması planlanan müzede her ilin tarihi ve doğal güzelliklerini yansıtan mekân donammı yapılacak. Maraş'tan ikinci emir. çevreler, "Bütün bu uygarlıklan bir yana itip Anadolu'yu Türklerle özdeşleştinnek, bu topraklan fakiıîeştirmek olur. Böyle bir müze düşünülüyorsa, biünen tüm uygariıklan da bünyesinde bulundurmalı" göruşunü ortaya koydular. Arkeolog Prof. Dr. Baki Öğün, bu tür açıkhava müzelerinin daha çok etnografık nitelikli olduğunu ve yakın tarihi yansıtmak amacıyla kunılduğunu söyledi. ö p n , açıkhava müzelerinin, o ülkenin fazla tanınmayan, ön plana çıkamamış de ğerlerini tanıtmak amacıyla kurulduğunu anımsatarak "Örneğin bugün Anadolu'da hâlâ kagnı kullanan yerler var. Onlann hatta insanlanyla birtikte getirip iskân ediyorlar. Böylece memleketin tüm tarihini daha çok bogünkü çeşim* bölgelerinin yaşantısında canlandınyorlar" dedi. öğün, Türkiye'de böyle bir açıkhava müzesinden çok, milli bir müzeye acil gereksinim olduğunu söyledi. öğün, Türkiye'de çok değerli eserlerin, değişik müzelerde dağımk bulunması nedeniyle gereğince tanıtılamadığını söyledi. öğün, şöyle konuştu: "Bence bugün müzeler konusunda ele alınacak ilk olay, yapılacak bir milli müzenin inşaatına bemen başlanması. Bu çok önemli. Louvre, Berlin Müzesi veya British Museum gibi en seçme eserlerin sergileneceği bir müze olmalı. Fransa'da müze dendiğinde akla Louvre gelir. oysa başka müzeler de vardır, ama akla Uk o gelir. Böyle bir müzenin yapılmasının zamanı gelmiştir. Bizde maalesef eserler değişik müzelerde dağımk durumdadır ve maalesef gerçek değerini alamamaktadır." Bo Vr\f\f^n £ a z i V ' Universitesi'nden, 199091 yüında mezun olan 1192 öğl l l t l t l l reılci< t ö r e n j e diplomalanm aldı. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Vviri 1 Q ^ n u v n ı n Prof. Ergün Toğrol, bu yıl diploma törenlerinin 124'üncüsünün Ü U l X " ^ I l l G Z l L n yapıldığını belirterek "öğrenciye ve insani değeıiere verilen önem, her dönem eğitim ve öğretimimizin temelini oluştunıyor" dedi. Toğrol, 199091 öğretim yılında 1950 yeni öğrencinin kaydının yapıldığını ve 974 yuksek lisans, 171 doktora olmak üzere 1145 lisansüstü öğrencisinin öğrenim gördüğünü belirtti. 1991 mezunlan adına konuşan Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü mezunu Hakan Zihnioğlu, "Boğaziçi Üniversitesi'nde, üniversite kavramını beklediğimizin ötesinde yaşadık. Çünkü bizler, çağdaş eğitim olanaklanna ve bağımsız araştırmaya, yetenekli öğrenciler yetiştirmeyi amaç edinen esnek bir eğitim politikasına sahiptik" dedi. (Fotoğraf: AA) Köşk Atatürk'ün yaşadığı dönemdeki gibi dizayn edilecek AYŞE YILDIRIM Atatürk dahil yedi cumhurbaşkanına hizmet veren Florya'daki Cumhurbaskanlığı Köşkü, üç yıl aradan sonra "Atatürk Müzesi" olarak hanrlanmaya başladı. Eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in ancak iki yaz kalabildiği Trabya'daki Huber Köşkü de sahipsiz kaldı. 7 cumhurbaşkanının yaz çalışmalarım yürüttüğü Florya Cumhurbaskanlığı Deniz Köşkü, Evren'in Huber Köşkü'ne taşınmasıyla birlikte Milli Saraylar'a bağlı olduğu için Meclis'e devredilmişti. 193536 yıllannda Atatürk için yapılan köşk, Milli Saraylar tarafından restore edilerek gelecek baharda "Atatürk Müzesi" olarak açılacak. Milli Saraylar yetkilileri, daha önce köşkün müze, bahçedeki yaver binalannın ise milletvekillerine dinlenme tesisi olarak düşünülmesine karşın milletvekilleri için sadece kafeterya projesi üzerinde durulduğunu belirttiler. Köşkün Atatürk'ten sonraki dönemlerde birçok değişikliğe uğratıldığını, özellikle 6. Cumhurbaşkam Fahri Konıtürk zamamnda çatının bile değiştirildiğini kaydeden yetkililer, bu nedenle restorasyon işleminin neredeyse köşkün yeniden yapılması şekline dönüştüğünü bildirdiler. Evren, son iki yazım Florya'da geçirdikten sonra yapımn eski olması nedeniyle Huber Köşkü'ne taşınmıştı. Milli Saraylar yetkilileri, Evren'in Florya'dan taşınırken Atatürk zamanından kalma bazı eşyaları da Huber Köşkü'ne gotürdüğünü, müzenin tamamlanmasından sonra bunlann Cumhurbaşkanı Özal'dan geri isteneceğini ifade ederek şöyle dediler: "Evren, beğendiği eşyalan götürmüş. Bizim, köşkü restore etmemiz de yetmez, eşyalan bulup Atatürk /amanınHnki gibi yerleştirmemiz gerekir. Envanterieri inceleyip hangi eşyalann Huber'de bulunduğunu çıkartmamız gerekir. Özellikle Atatürk'ün zeytin kaplama çalışma masa Huber sahipsiz, Florya müze oluyor Başkan Bush'un, büyük bölümünü Yunanistan ve Türkiye'deki günlerinin oluşturacağı gezisine çıkmadan önce, çeşitli ülkelerin gazetecilerine yaptığı açıklamada, Kıbrıs sorunundan söz ederken yalnızca Mitsotakis, Özal ve Vasiliu'yu anması, Denktaş'ın adını ağzına bile almaması KKTC Cumhurbaşkanı'nı son derece rahatsız etmiştlr. Denktaş rahatsızlığında haklıdır ve Dışişleri Bakanlığı'nın Sungar aracılığıyla yaptığı açıklama da kaygıları gidermeye yetmemektedir. Zaten, herkesin de bildiği gibi çok tecrübeli bir politikacı olan Denktaş, Bush'un Ankara gezisinden duyduğu kaygıyı Başkan'ın gazetelere demecinden önce de dile getirmiştir. Kıbrıs konusuna girmeden önce, ABD Başkanı'nın gezisinin anlamı ve zamanına dokunmak istiyoruz. Başkan Bush bölgeye, artık ABD'nin tek süper güç olduğu, çılgın Saddam'ın girişimi üzerine bir kez daha tartışmasız btçimde kanıtladığı bir dönemde geliyor. Atlantik'in öte yakasında "dünyanın tek egemeni olunduğu ve 'Pax Americana'nın önündeki küçük pürüzlerin de artık ortadan kaldırılması zamanının geldiği" düşüncesi yaygındır. Beyaz Saray ve yönetimin bütün kademelerinde de yankı bulduğu söylenebilecek bu görüşün doğal sonucu Sam Amca'nın kendi barışını çekiştirmesi için Kıbrıs konusunun da çözümünde kararlı olmasıdır. Bu yüzdendir ki taraflara görüş götürmeyeceğini, ancak katalizör rolünü oynayacağını söyleyen Bush'un bu açıklamalarını büyük bir ihtiyat ve kuşkuyla karşılamamak elde değildir. Reagan'dan çok daha değişik bir yapıya sahip bulunan Bush'un, Kıbrıs konusundan söz ederken Denktaş'ın adını ağzına almamasının da, böyiesine kendine özgü bir dönemde yapılacak gezi öncesinde, basit bir unutkanhk olduğuna inanmak güçleşiyor. O Denktaş ki, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın Bush'un konuşmasından bir gün sonra verdiği demecte övülmüştür. Genel Sekreter, Denktaş'ın, çözümün önünde engel olup olmadığı sorusunu gayet gerçekçi bir biçimde, "güçlüklerin kişilerden değil, sorunun kendisinden kayhaklandığım" belirterek yamtlamıştır. De Cuellar'ın Kıbns'ta sorunun özüne yaklaşımı da doğrudur. Genel Sekreter, Kıbrıs sorununun özünün, iki toplum arasındaki güven bunalımı olduğunu görmekte ve söylemektedir. De Cuellar Kıbns'ta iki tarafın bulunduğu gerçeğini iyi kavramış ve bu olguyu konuşmasının her yerinde ortaya sermiştir. Gurülüyor ki Bush ile De Cuellar'ın, konuşmaları olaylara değişik açılardan yaklaştıklarını ortaya koyuyor. Burada bir noktayı vurgulamak gerekir: Kıbns'ta iki toplumun varlığını göz ardı eden, Türkleri basit bir azınlık statüsüne indiren veya iki toplumun bir kanadına yeterli güven^ celeri getirmeyen çözümler, ne denli başarılı ve kalıcı görünürlerse görünsünler, kısa bir süre sonra başarısız kalmaya mahkumdurlar. Kıbns olayı ile uzaktan yakından ilgili olan hemen herkes bu gerçeği görüyor. Herkesin bu gerçeği gördüğünü kabul ettiğimiz zaman da şu soru kaçınılmaz olarak gündeme geliyor: "Madem ki herkes Türk tarafına yeterli güvenceyi vermeyen çözümün geçersiz olacağını görüyor, o zaman Denktaş Busn'tan neden korkuyor?" Önce şu noktayı açıklığa kavuşturalım: Kişiliğinden veya içerideki desteğinin gücünden çok uluslararası konjonktürden dolayı, son zamanların en güçlü Amerikan Başkan'ı durumunda olmasına karşın Denktaş'ı asıl korkutan Bush değil özal'dır. Denktaş'ın korkusu uluslararası plarformda çok güçlü olan Bush'un Ankara'ya gelişinde, Türkiye'nin son otuz yıldır Amerikan bastuşına ep açık, en dirençsiz iktidarıyla karşılaşacak oimasıdır. L ... . t.. Özal, bu dirençsizliğini, bu ABD'nin ya da 'Prezident Bush^ un politikasına endekslenmiş tutumunun kamuoyunun en gözüne batacak örneğini de protokolü çiğneyip 'arkadaşını' taa havaalanına giderek karşılama kararıyla fütursuzca ortaya seriyor. Bu durumda Denktaş'ın korkusunun haklı olduğunu kabul etmek zorundayız. Özal'ın 'Prezident Bush' karşısındaki dirençsizliğinin sonuçlarına gelince: Bunlann en hafifi, ilgili taraflara yanlış umutlar vererek gerçekçilikten uzak önerilerle çözümsüzlüğün biraz daha uzamasına yol açmasıdır. En ağır sonucun ne olabileceğini yazmaya ise insanın gerçekten eli varmıyor. ON ARILIYÜR 193536 yıllannda yapılan Florya Deniz Köşkü TBMM Milli Saraylar Başkanlığı'na gectikten sonra onanlmaya başiandı. Köşk, bundan sonra "Atatürk Müzesi" olarak değerlendirilecek ve millletvekillerinin yararlanacağı kafeterya da yapılacak. (Fotoğraf: Muharrem Aydın) sı Huber'de, onu bibyonız. Ama denijor ki 'Huber'de hiçbir şey yok.' Depodalar mı, ne derece kuUanılıyor, envanterlere bakıp isteyeceğiz. Özal'm eşyalan verecegini sanıyoruz, çünkü Huber de boş dunıyor, kullanılmıyor ki." Cumhurbaşkanlığı'na yaknı çevreler de şu anda Huber Köşkü'nde, Atatürk dönemine ait eşya bulunmadığını, Evren'in buraya geçerken Florya'dan birşey getirmediğini, içerisini basit mobilyalarla döşediğini belirtiyorlar. Evren'in, Florya'yı boşaltmasmdan sonra içerideki kalan eşyalann büyük bir kısmı Dolmabahçe Sarayı'nın deposuna nakledildi. Köşkün Atatürk'ün yaşadığı dönemdeki gibi dizayn edilmesi için manevi kızı Ülkü, Sabiha Gökçen ve Erdal Inönü ile de görüşme yapmayı ve o döneme ait fotoğraflan incelemeyi planladıklannı beUrten yetkililer, köşkte şantiyenin 3 haftadır devam ettiğini ancak restorasyon işleminin uzun süreceğini bildirerek "Şimdiye dek tüm cumhurbaşkanlan kaldılar Florya'da, bu nedenle çok fazla değişikliğe uğramış. Içeriye bölmeler yapılmış, boyalar değiştirilmiş, hatta çatı bile değişmiş, orijinal değil. Özellikle Korutürk zamamnda çok fazla değişiklik yapüdığı söyleniyor. Çabsımn resünlerine baktığınızda dümdüz olma sı gerekirken kırma çatı yapılmış, üzerine eternit konmuş. Çatı akıyormuş, Korutürk zamanında askerlerce böyle yapılmış. Bunlann değişmesi gerek. Ahsaplar çürümüş" dediler. Huber Köşkü'nün de boşu boşuna bekletildiğini, değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Milli Saraylar yetkililerinin aksine Cumhurbaskanlığı Genel Sekreteri Kemal Yamak, Huber Köşkü'nün Cumhurbaşkanlığı'na tahsis edilmiş olduğunu, halen mevcut kullanım şeklinin devam ettiğini, bunun dışında başka bir amaçla İcullanılması yolunda bir proje olmadığını belirterek "Cumhurbaşkanımız yaz çalışmalan için düşünürse gidecek, geçen yıl öyle bir şey düşünmedi" dedi. öte yandan Cumhurbaşkanlığı'na yakın çevreler, Ozal'ın Huber'i kullanmayı düşünmediğini, Evren'in bıraktığı günden beri hiçbir şeye dokunuhnadığını ifade ederek şöyle konuştular: "İstanbul'da yaz tatilini geçinnek isteseydi en azından köşkte tadilat ve iç düzenleme yaptınrdı. Çünkü Evren çok sade mobilyaları tercih etmiş. İçerisinin Cumhurbaskanlığı ile uzaktan yakından ilgisi yok. Evren bekârdı, çoluk çocuğu da yoktu, bir de tkinci Dünya Harbi'nden çıkan bir insanın hayat felsefesi değişik oluyor, o nedenle sadece döşetmeyi tercih etmiş. Bu haliyle ne Özallar ne de yabancı devlet konuklan burada ağırlanabilir. Köşkün ttst tarafmda 180 dönüm orman var. Cumhurbaşkam buraya geldiği zaman özel kalem müdürii, doktora, yaveriyle gelir. Bunlann hepsinin emniyetini almak gerek. Evren Paşa geldiği zaman 3 ay kalıyordu. tstanbul'dan 4050 polis, Ankara Muhafız Birliği'nden 110 er gelip emniyeti sağlıyordu. Bu da, mali portrenin büyüklüğünü gösterir. Sayın Özal da çok yoğun, her işin içinde. Huber'e gelip de 23 ay kalamaz. O mali portreye değmez bile. Bir de Huber Köşkü'nde Hilton, Çırağan, Harbiye Orduevi gibi teşkilatyok." KlSA KISA • Trabzon, Gümüşhane ve Giresun'da sel ve heyelandan evleri zarar gören aileler için toplam 2 bin 638 afet konutu yaptırıhyor. Bayındırhk ve iskân il müdürlüklerinden alınan bilgiye göre 52 milyar 760 milyon liraya mal olacak afet evleri 2 yıl içinde bitirilerek sahiplerine dağıtılacak. • Sarp Sımr Kapısı'ndan Türkiye'ye gelen Sovyet turist sayısında önemli ölçüde azalma olduğu bildirildi. Sovyetler'in 1 temmuzdan itibaren bazı mallann girişçıkışında aldığı vergi miktannı arttırması, turistlerin Türkiye'ye girişini azalttı. Yetkililer, bölgedeki esnafın da bundan olumsuz etkilendiğini, turizm acentelerinin güç durumda kaldığını söylediler. • 1991 öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı'nın ikinci basamağında bir soru iptal edildi. öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkam Fethi Toker, yaptığı açıklamada, iptal edilen sonınun sosyal bilimler testinin Türkiye'deki bakır üretimi ile ilgili A kitapçığındaki 50., B kitapçığındaki 48. soru olduğunu bildirdi. Toker, sorunun, coğrafya ders kitabında bu konuda iki farklı bilgi bulunması nedeniyle iptal edildiğini beUrtti. • Kocaeli'nin Körfez ilçesinde yetiştirilen ve dünyaca tamnan 'yarımca kirazı' bölgedeki sanayi kuruluşlannın atıkları ve düzensiz yapılaşma nedeniyle zamanla yok oluyor. Bu ürünün adeta orudan kalkmış ohnası 1971'den , bu yana düzenlenen Altın Kiraz Festivali'ne 'sembolik' bir , hava kazandınyor. • ODTÜ, Türkiye'de en fazla yabancı öğretim elemanına sahip üniversite durumunda. 129 yabancı öğretim elemanı " çlan ODTÜ'yü, 120 yabancı öğretim elemanı ile Bilkent Üniversitesi izliyor. OSYM verilerine göre Türkiye'deki 29 üniversiteden 24'ünde toplam 468 yabancı öğretim elemanı bulunuyor, bu da tüm öğretim elemanlannın yüzde 1.3'ünü oluşturuyor. • Yüksek öğretim Kuralu (YÖK), Gazi Üniversitesi'ndekü ek ders ücreti uygulamalanyla ilgili sonışturma başlattı. ' GÜ Iktisadi ve İdari Bilimler Fakultesi öğretim üyelerindaç Prof.Dr. Mustafa Altıntaş'ın, üniversiteye bağlı fakülte, enstitü, yüksekokul ve Jbenzeri büimlerdeki ek ders ücreti yolsuzluğunun incelenmesi için YÖK'e yaptığı başvunı kabul edildi. • Yalova îskele Meydanı'nda bulunan Emlak Bankası şubesi, önceki gece kimliği büinmeyen kişilerce soyulmak istendi. Olay Ue ilgili sonışturma sürüyor. • Blrleşmiş Milletler (BM), çalışmaJanna gençliğin de katkılannı sağlamak amaayla 'Gençlik Kolu' kurdu. • Antalya Belediye Meclisi'nce, Narenciye Araştırma Enstitüsü'nün bulunduğu 200 dönümlük alan, SİT bölgesi ilan edildi. Antalya Belediye Başkanhğı'ndan ahnan bilgiye göre yıllardır Antalya'mn simgesi haline gelen Narenciye Araşturna Enstitüsü'nün bulunduğu alan, koruma altına ahndı. Kültür ve Tabiat Varlıklan Bölge Kurulu'nca da 1990 yılı kasım ayında SİT alam ilan edilen enstitü bahçesi, belediye meclisince de koruma altına alınarak yapıyasağı getirildi. • Aydın'ın NazilU ilçesinde Halk Eğitim Merkezi Müdur Yardimcısı Ercan Taşdemir, bıçaklanarak öldürüldü. Olay pazar yerinde meydana geldi. Alacak meselesi yüzünden çıkan kavgada, kahveci Yusuf Karançınar'm başına şişe ile vurduğu 3 çocuk babası Ercan Taşdemir, Mehmet Toprak adh esnaf tarafından da bıçaklandı. Müdür Yardıması Taşdemir, ağır yarah olarak kaldınldığı Nazilli Devlet Hastanesi'nde öldü. Samklar, yakalanarak gözaltma ahndı. Ismet bey enflasyonu yenemiyor, ama iyi bir mücadele veriyor. 1 Ay:%55.5 3Ay:%64.5 CITIBANKG CITIBANKİSTANBUL Tel. 14143 00 Atılla Arslan CITIBANK ANKARA Tel: 11750 60 Tanju Yuksel CITIBANK IZMİR Tel 25 92 65 Ahmet Görkmen WE MAKE YOUR MONEY GO ROUND.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear