18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 HAZİRAN 1991 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19 Nev'i Şahsına Münhasır Zat... (Baştarafı 1. Sayfada) Bu soru karşısında önce bocalamadı de- ğil Akbulut. Hayli içtenlikle "Vallahi bunu düşünmemiştim" otöu ilk tepkisi. Sonra ken- disini topartayarak devam etti: "Demokrasilerde yazılı kurallar kadar ge- leneklerin de önemi vardır. Buna aykın dav- ranılacağını sanmam." Genel olarak yerindeydi Akbulut'un bu ya- nıtı. Ama bu karşılık ister istemez haklı bir soruyu davet etti: "Sayın Başbakan, demokrasilerde yazılı kurallar kadar yazısız kuralların da gelenek ve göreneklerin de öneminden söz ettiniz. Haklısınız. Peki o zaman anayasaya göre ta- rafsız, partilerüstü olması gereken bir Cum- hurbaşkanı'nın birpartinin iç işleriyle, kong- resiyte bu kadar yakından Hgilenmesine ne dt- yorsunuz?" Kısa bir sessizlik ve Akbulut'un yanıtı: "Nev'i şahsına münhasır bir zattır bizim Cumhurbaşkanımız." Ne denir?.. Sonra dikkat ettik, aynı deyimi üç kez da- ha yineledi Akbulut. Omer Asım Aksoy'un 'Deyimler Sözlü- ğü'nde "Nev'i şahsına münhasır"\n anlamı- na ilişkin şu yazılı: "Kendi türünde benzeri yok..." Acaba Sayın Başbakan, Sayın Cumhur- başkanı hakkında ikide bir "Nev'i şahsına münhasır zat" derken ne kastediyordu? Bu soru kendisine yönettildiğinde önce du- raladı, sonra o her zamanki tekdüze ve ağır aksak temposuyla konuştu: "Nev'i şahsına münhasır usulleri vardır Sa- yın Cumhurbaşkanı'nın. Hakikaten öyle, her zaman rastlanılan bir zat değil. Bilgisiyle, tec- rübesiyle. Sonra partimizin kurucusu, manevi lideri... Onun için nev'i şahsına münhasır bir kişidir." Gerçekten öyledir. Demokrasinin yazılı yazısız kuralları bir ya- na, o bir yana. Anayasanın öngördüğü par- tilerüstü konum, tarafsızlık vs. vız geliyor ona. Ama bütün bunlar ohun tek adam yöneti- mini kurtarabilecek mi? Çok zor. O da bunun farkında olmalı ki sinir siste- mi her geçen gün bozuluyor. Son günlerde önüne gelen herkese çatmaya başladı. Cuma akşamı Cemal Reşit Rey Salonu'n- da ekonomik gelişmeleri eleştiren işadam- larına çıkışmış: "Biraz sabtrlı otun kardeşim. Siz bu işi iyi bilen insanlar değilsiniz. Siz ekonomiye kan- şacağınıza işlerinizi daha iyi yapsanız olmaz mı? Ama hayır, ille de bir yerleri karıştıracak- lar. Bizim Türkiye'de çok horoz var ötmeye meraklı." Üslup bu. Yazık. Çünkü bu üslubun sahibi herhangi bir ki- şi değil, Çankaya Köşkü'nde oturuyor. Ama aynı zamanda böylesi bir üslup, dile vuran böylesine bir hırçınlık, bir dönemin so- nunun yaklaştığına, denizin bitmekte oluşu- na da işaret etmiyor mu?.. SOSYALİST ENTERNASYONAL Ayala'dan SHP'ye övgü Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Ayala, sah günü başlayacak toplantılarda "Ortadoğu'da banş ve güvenlik", "Doğu ve Orta Avrupa'da demokrasinin geliştirilmesi" konulannın işleneceğini bildirdi. Ayala, İnönü ve partinin diğer üyejerinin, ekonomi, demokrasi ve çevre konulannda büyük çabalar harcadığını belirterek "Biz Türkiye'de sosyal demokrasinin ve SHP'nin geleceğini iyi olarak görüyorvz" dedi. Horoz kavgası (Baştarafı 1. Sayfada) n yapanz. Ama unutmayuı ser- best ekonomik bir diizen tahmi- nimizden daha fazla kendi ken- dini düzeltir. Ekonomimize kimsenin mttdahalesine gerek yoktur. Nisan mayıs ayları için gerçeğe uymayan ekonomik portreler ortaya attılar. Körfez kria sırasında bankalardan bi- raz fazla para çekilince hemen Türk ekonomisini kötüye çı- kartmaya başladılar. " özal, muhalefetin ANAP ik- tidanna sürekli haksız yere eleş- tiri yaptığına dikkat çekerek sözlerini şoyle sürdürdü: "Her şeyi elestiriyorlar. Ön- ce Körfez krizinden Türkiye ne kazandı diye tutturdular. 4.5 milyar dolar kazandık. Bunun 2.5 milyar doları geldi. gerisi de DEMİREL yapmış ANKARA (A A) — DYP Ge- nel Baçkanı Suleyman Demirel, "Kendisine hakaret ettirmeyi, sövdürmeyi geçim kaynağı ha- line getirmiş bir kişinin değil Çankaya'da, Türkiye'nin hiçbir yerinde oturmaya hakkı yok- tur" dedi. • Demirel, parti genel merke- zinde partilileri kabul ederek bir süre görüştu. Demirel, Yuksek Haysiyet Divanı uyeleri ile de bir toplantı yaptı. Demirel top- lantıdan sonra gazetecilerin çe- şitli konulardaki sorularını ce- vaplandırdı. Demirel, bir gaze- tecinin cumhurbaşkanının gaze- telerden yaklaşık 900 milyon li- ra tazminat aldığına ilişkin dün- kü açıklamasını hatırlatması üzerine "Bu tazminatın vergisi yok mu acaba? Vergisini ödemiş mi? Yoksa vergisi çıktıktan son- ra mı bu kadar" dedi. Demirel, şoyle konuştu: "Yalnız bir başbakan veya bir cumhurbaşkanı kendisine sövülür hale gelmiş, hakaret edilir hale gelmişse tazminatla bunun tamiri mümkün değildir. Bu bir nevi irirafiır. İtibannı yi- tirdiğini ve saygınlığını kaybet- tiğini itiraf ediyor. Çok acıdır Türkiye için. Çankaya'da otu- ran zalın hakaret edilir makam haline gelmiş olması karşılığın- da 'Zenginleştim' diye millete beyanda bulunması, orada otur- maya hakkı olmadığını beyan etmekten başka bir şey değildir. Kendisine sövdürmeyi, haka- reti geçim vasıtası yapmış bir ki- şinin değil Çankaya'da, devle- tin hiçbir yerinde oturmaya hakkı yoktur." VEIİEFENDİ HJPODROMIPNDAN FİKRETDAĞLIOĞLU ~T7~Koşu: F: Şubat (1), P: Esenyel (2). 2. koşu:F:GeneKelly(l), P: Paco (2). . 3. Koşu: F: Buskashi (2), P: Misket (1), PP: Fehmiço (3), S: Solero (7). 4. Koşu: F: Cankut (3), P: Engüı (5), PP: Ersoy (7), S: Al- bayıra (1). 5. Koşu: F: Butter Fly (13), P: Cmekitt (8), PP: Dare De- vil (3», S: Raşomon (4). 6. Koşu: F: Baby Villa (9), P: Meliie (14), PP: Öztorun (4), PP; Rising Sun (5), S: Apricot (2), 7. Koşu: F: Mertkan (10), P: Aslaıım (8), PP: Doğubatur (4), 5: Türkay (3). peyderpey gelecek. Biz gerekli yardımı alan İ rdiin ve Mıstr'- dan sonra üçuncu ulkeyiz. Hem biz Mısır gibi asker de gönder- medik. Bazı çevreler eieştirileri- ni bu kez 'niye Irak'la aran açık, banş' diye sürdürdüler. Bizim Irak'la bir problemimiz yok. Türkiye'den Irak'ı bomba- lamalanna rağmen Iraklı yöne- ticilerden en ufak aleyhimize bir tepki geldi mi? Hayır. Adam Türkiye Körfez krizinden son- ra gelmek istedi. Dur hele baka- lım dedim. O sırada güney sını- nmızda yığılmalar var. Hele bu bir açıklığa kavuşsun, sonra ge- lirsin dedim. Nilekiıtı o problem geçişti. Şimdi gel dedim. Ecevit de geldi. Irak'a yardım etmemi istedi." Dünya Ekonomi Forumu'na katılan davetlilerin kendisine sorduklan soruların başmda "Niye BAB'a girmiyorsunuz ge- liyor" diyen Özal şunlan söyle- di: "Ben başta da söyledim. BAB'a girersem AT'ye de gjre- rim dedim. Hatta onlara Aşık Veysel'in 'Uzun ince bir yolda- yım, gidiyorum gündüz gece' mısraım batıriatarak bizim AT'- ye başvurduğumuzda önümüz- de uzun bir yol olduğunun bi- lincinde olduğumuzu vurgula- dım. AT'ye girmek bizim için çok önemli dedim." Ahmet Özal'ın da 25 milyon lira bağış yaptığı gecede lpek Yolu adb bir firmanın defilesi de sergilenirken Nükhet Duru, tbrahim Tatlıses, Sibel Can ve Osman Yağmurdereli birer kon- ser verdi. Gecede biletlerden ve bağışlardan 1.5 milyar lira ge- lir elde edildiği belirtildi. Özal'a yanıt Turgut Ozal'ın, "Siz bu işi bilen insanlar değilsiniz. Bi- zim Türkiye'de ötmeye merak- lı çok horoz var" diyerek suç- ladığı iş dünyasının mesleki temsilcilerinden Odalar Birliği Sanayi Konseyi Başkanı ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Şinasi Ertan, "Cum- hurbaşkanımız demek ki kendi- sinden başka horoz ötsün istemiyor" dedi. Şinasi Ertan, Cumhuriyet Ege Bürosu'na ko- nuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Eğer horozsak, biz seneler- den beri bunu muhafaza ediyo- ruz. Baş horoz belli. Biz de onu dinliyonız. Duşüncelerimizi her dönemde açıkça söyledik. Söy- lemeye de devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız, demek ki kendisinden başka horoz ötsün istemiyor. Bizim ekonotninin gi- dişatı hakkında gorüşlerimiz belli. Bu konuda söyleyebilece- ğim daha fazla bir şey yok." Türkiye Odalar Birliği Başka- nı Yalım Erez ise Ankara Cum- huriyet Bürosu'nun sorularını yanıtlarken, "Sayın Cumhur- başkanı, hem söyleyip hem de arkasından kendi kendine değerlendiriyor" dedi. Erez, Cumhurbaşkanı Özal'ın "Oda- lar, modalar, bir de TÜSİAD ve benzeri ekonomik dernek baş- kanlan hemen fırsatını buldular mı, gazetelerde isimleri çıksın diye ekonomi kötüye gidiyor di- ye yapıştınyoriar" biçimindeki suçlamasıyla ilgili olarak da şunlan söyledi: "Biz, fırsat buldukça gazete- ye çıkmak için değil. ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sı- kıntıları dile getiriyoruz. Kimin ne kadar haklı olduğu da kamu- oyunun gösterdiği alakadan bel- li oluyor." Belediyelere çattı Cumhurbaşkanı Turgut Özal, "Çevre İzcileri Günü" için 79 il- den gelen temsilcilerle birlikte Ankara'da dün düzenlenen tö- rende yaptığı konuşmada çevre konusunda muhalefet belediye- lerine çattı. Özal, Çevre İzcileri Günü'nun doğuş biçimini anla- tırken, "Bir >ıl kadar evvel ts- tanbul Kandilli'de deniz kena- nnda otunırken. çocuklar yanı- ma geldi ve bana çevre kiriiliğin- den ve belediyelerin bu konuya gerekli önemi vermediklerinden acı acı bahsettiler" dedi. Özal, torende izcilere ant içirerek, Türkiye'nin doğal güzelliklerini çocuklara emanet etti. Cumhurbaşkanı Ozal öğleden sonra özel ucağıyla Antalya'ya gitti. îşadamı Ağa Ceylan'a ait Çamyuva'daki Simena Tatil Kö- yü'ne geçen Özal, burada ABD Ticaret Bakanı Robert Mosbac- her ve heyeti ile bir gorüşme yaptı. Cumhurbaşkanı'nın bir suredir devam eden Denizkurdu 2/1991 tatbikatının son bölümü- nü izleyeceği öğrenildi. Dış Haberier Servisi — Sos- yalist Enternasyonal toplantısı önümüzdeki salı günü tstan- bul'da başlıyor. Konuklar dün- den itibaren İstanbul'a gelmeye başladılar. Toplantı öncesinde bu akşam Almanya Başkonsolosluğu'nda, toplantı için bugün Türkiye'ye gelecek olan Sosyalist Enternas- yonal Başkanı VVilly Brandt onuruna bir resepsiyon düzen- leniyor. Yarın akşam SHP Ge- nel Sekreteri Hikmet Çetin, sa- lı gecesi de SHP Genel Başkanı Erdal İnönü toplantıya katıla- caklar onuruna birer resepsiyon veriyorlar. Sosyalist Enternasyonal top- lantısı öncesinde dün orgüt Ge- nel Sekreteri Luis Ayala bir ba- sın toplantısı düzenledi, daha sonra da Sosyalist Enternasyo- nal Kadıntar Kolu toplantısı ya- pıldı. Toplantıda SHP Genel Başkanı İnönü de konuştu. Genel Sekreter Ayala, basın toplantısında, tstanbul'daki oturumlarda "Ortadoğu'da ba- nş ve güvenlik", "Dogu ve Or- ta Avrupa'da demokrasinin geliştirilmesi" konulannın ağır- hklı olarak ele alınacağını bildir- di. Dünyada meydana gelen son gelişmeler üzerine BM'nin bun- dan sonra oynayacağı rolün de DİYARBAKIR (Cumhuriyet) — Şırnak ili merkez ve Cizre il- çelerinin kırsal kesimlerinde gü- venlik güçleri ile teröristler ara- sında çıkan çatışmalarda 5 terö- ristin ölü ele geçirildiği, bir erin de şehit olduğu bildirildi. Olağanüstu Hal Bölge Valili- ği'nden yapılan açıklamaya gö- re ilk çatışma, Şırnak Kömur Iş- letmeleri tesislerinde bulunan jandarma karakoluna bir grup teröristin ateş açması ve güven- lik güçlerinin karşılık vermesi üzerine başladı, teröristler olay bölgesinden kaçtılar. Kaçan te- röristlerin yakalanması için sür- dürülen takip ve operasyonlar- da Şırnak'a bağlı Toptepe köyü- nün dağhk kesiminde Fır ü£ı- nakta saklanan teröristlerle ye- niden temas sağlandı. Burada çı- kan silahlı çatışmada üç terörist ölü olarak ele geçirildi. Bu ara- da teröristlerin açtığı ilk ateş es- nasında Jandarma Onbaşı Saf- fet Güven şehit oldu. Açıklamada, Şırnak ilinde devriye gorevi yüruten bir aske- ri aracın Şırnak-Eruh karayo- lunda seyir halindeyken Sevda- ele alınacak konulardan biri ol- duğunu kaydeden Ayala toplan- tıda konuların aynntılı bir bi- çimde görüşüleceğıni belirtti. Ayala, Sosyalist Enternasyo- nal'in BM'nin Irak'la ilgili bu- tün kararlannı desteklediğini, bu toplantıda da savaş sonrası Irak'taki durumun değerlendi- rileceğini ifade etti. Türkiye'nin Ortadoğu'ya ve Avrupa'ya yakuılığı, Sovyetler Birliği ile de sınır komşusu ol- ması nedeniyle merkezi bir ko- numda olduğunu anlatan Aya- la, "Türkiye, çeşitli alanlarda Doğu ve Orta Avrupa'da de- mokrasinin geliştirilmesi, Orta- doğu ve buna benzer çeşitli ko- nularda gerçekten bir öncü ro- lü oynayabilir", diye konuştu: Ayala sözlerini şöyle surdur- dü: "Türkiye'de Sosyalist Enter- nasyonal'e üye bir partinin bu- lunmasından ve bu partinin Türk halkının buyük bir kısmı- nı lemsil etmesinden, oniann se- sinin duyulmasından memnun- luk duyuyoruz. SHP son yıllar- da Sosyalist Enternasyonal'in gerçek bir temsilcisi olmuş >e onu çalışmalarına yansıtmıştır. SHP Genel Başkanı Erdal inö- nü ve partinin diğer üyeleri çe- şitli konularda ekonomi, de- mokrasi, çevre gibi konularda 1 er şehit tepe bölgesinde asfalt yol üze- rinde bırakılan patlayıcı madde- nin kablo yardımı ile uzaktan patlatıldığı, bu sırada güvenlik güçlerine ateş açan bir teröristin de olu olarak ele geçirildiği bil- dirildi. Ölen teröristin üzerinde bir uzun namlulu silah, bir el bombası ve bir durbun ele geçi- rildi. "4 asker şehit" Bu arada Olağanustü Hal Bölge Valiliğj'nin bir başka acık- lamasında da Çukurca ve Bey- tüşşebap ilçesindeki çatışmala- ra ilişkin gazetelerde dün yayım- lanan haberlerin "abartılı" oldu- ğu belirtildi. Açıklamada, Bey- tüşşebap ilçesinin kırsal kesi- mindeki olayda teğmen Kaan Adnan Türe ve er Celal Maden- dere'nin, Çukurca'nın Aslan- kaplan mevkiindeki olayda da Selahattin Çevik ve Ruşen Kılıç adlı erlerin şehit olduğu belirtil- di. Bölge Valiliği açıklamasında, "İsimleri açıklanan 4 gürevlimiz dışında bu olayda şehit düşen başka güvenlik görevlimiz bulunmamaktadır" denildi. Talabani yîne geldi (Baştarafı 1. Sayfada) su burada bir soru üzerine, Ta- labani'nin Türkiye'ye gelişinden haberi olduğunu, ancak progra- mı hakkında bilgisi bulunmadı- ğını söyledi. Bakanın havaalanından ayrıl- masını bekleyen basın mensup- lan, Talabani'nin nerede olduğu konusunda bilgi alamadılar. Bu arada NATO Dışişleri Ba- kanlarının Kopenhag'daki top- lantısından dönen Dışişleri Ba- kanı Ahmet Kurtcebe Alptemo- çin, Talabani'nin Türkiye'ye gel- mesi ve İstanbul'daki Sosyalist Enternasyonal toplantısına ka- tılacağını açıklamasına ilişkin bir soruyu yanıtlarken, bu ko- nuda henüz bilgi sahibi olmadı- ğını söyledi. Alptemoçin, "Toplantıya ka- tılacaklar listesinde Talabani'nin adı bulunuyor. Sosyalist Enter- nasyonal'e katılıyor olması ko- nusunda şu anda bilgi yok" de- di. Alptemoçin, bu konuda de- taylı bilgileri, daha ayrıntılı bir araştırma yaptıktan sonra vere- bileceğini kaydetti. çok büyuk çabalar harcamakta- dır. Biz Türkiye'de sosyal de- mokrasinin ve SHP'nin gelece- ğini de iyi olarak görüyoruz. Fakat biz buradaki toplantı- da partinin ve Türkiye'nin iç meselelen ile ilgilenmiyoruz. Sosyalist Enternasyonal buraya sadece Türkiye'yi ve Türk hal- kım ilgilendiren meselelen gö- rüşmeye gelmeraiştir. Fakat ta- bii ki Türk meslektaşlanmızla bazı göriişmeter yapacağız." Ayala, DSP'nin katılması ile ilgili bir soru üzerine DSP'yi da- vet ettiklerini ve toplantıya ka- tılmaJarı için hiçbir engel olma- dığını da kaydetti. Kadınlar kolu toplantısı Sosyalist Enternasyonal'in kadınlar kolu toplantısırun baş- langıcında önce SHP Parti Mec- lisi üyesi Bahriye Üçok için say- gı duruşunda bulunuldu. Daha sonra söz alan kadınlar kolu başkanı Anita Gradin, siyasi ya- şama kadınların daha çok katıl- masının demokrasinin bir gere- ği olduğunu ve mutlaka karar verme mercilerinde yer almala- n gerektiğini kaydetti. SHP Genel Başkanı İnönü de Atatürk'ün, cumhuriyetin kuru- luşunun ardından hemen hemen tum okullann, mesleklenn ka- pılannı Türk kadınlanna açtığı- nı belirtti. Kadınlara sadece yasal olarak eşit haklar tanınmasının yeterli olmadığını ifade eden Inonü, "Vuzyıllar boyunca sürdürülen âdetlerin. sosyal engellerin ve kultürel önyargıların olumsuz miraslarından kurtulmak için kadınlar. demokratik bir yanş için rekabete erkeklere karşı nis- bi bir avantajla başlamalıdır- lar," diye konuştu. "îş ve meslek dunyasını insan ırkının öteki yarısına da yer aça- cak şekilde yeniden düzenlemek gerektiğini" kaydeden İnönü, kadınlann sadece politika ala- nında değil, ekonomik, sosyal ve kultürel alanlarda da örgüt- lenmeleri gerektiğini söyledi. İnönü, şunlan söyledi: "Benim önerimin amacı, ka- dınlar için yeni ifade, tanınma ve katılma yollan yaratmaktır. Doğal olarak kadınların bu yo- ğun katılımı. başlangıçta toplu- mun mevcut kurumsal yapılan içinde gerçekleşecektir. Ancak, hiç kuşku yok ki, toplumun her düzeyinde kadınların eşit olarak yer almaları. zamanla yeni lip- te sosyal ve politik orgüte yol açacaklır. Kadınlar loplumdan adil bir pay sahibi olmakla da- ha yüksek düzeylerde eşitlik, banş, katılım, paylaşma ve kar- deşliğin kurulmasında katkıda bulunacaklardır." Kadınların "Politik Eğitimi ve Örgütlendirilmeleri" konulu ve iki gün sürecek toplantının dünkü oturumunda, SHP İzmir Milletvekili Türkân Akyol, Tu- nus Milletvekili Emna Aouidj ve Finlandiya Belediye Meclis üyesi Anja Savolainen, kadınla- rın politik eğitimi \e örgütlen- dirilmeleri ile ilgili birer konuş- ma yaptılar. İnönü, dun aynca, gazeteci- lerle yaptığı sohbette Sosyalist Enternasyonal'in gündeminde bulunan "BM'ye yeni statü kazandınlması" konusundaki bir soruya şu karşılığı verdi: "BM'ye ihtiyaç çok daha art- tı. Son Körfez krizinde gördük. Irak'ın Kuveyt'ten çıkması me- selesini BM kendi başına sagla- yamadı. Bugün dünyanın kü- çülmesi, bir bütün hale gelmesi karşısında BM'nin etkinliğinin artması bir ihliyaçtır." A1YJ4 BL Uvdl 170 Bvhfdc Mokinsti FulUiız» model. • Dünya Oandarthnndo • Boyutlar 85 X 60 x-60 an • tfrhjmc kapasümt. 12 kiulık standcrt yamak fokmı. UHUNLlt AR-351 ı TCK KAPILt ARJC i ' f t t t » AR 450 l TCK KAPIU ARY-t/S MIHı ARY71A SANZIMANJ FUIIAUTO¥AT1C '600 ICYOI 170 BUIAŞIK MAKIN15I ABY4! K! KURUTMA MAK'NESI ARS-15 TOHNADO ARS 16 TOÜNADO PIUS 1. SIÇIHIK HflNAT+S TAKSİT PtfiHAT Vt TAKSİT TOKAM FITAT 325 000 385 000 415 000 135 000 300X0 570 000 665 000 235 000 105 000 1950 000 2 310 000 2 490 000 SW0O0 '800000 3 420 000 3990000 14)0 000 630 000 708 000 M //. StÇtNlK İİNATt 9 TAKSİT HflHAT VIIAKSIT IOMJUI HW 215 000 250 000 270 000 89 000 '95 000 365 OCC 435 000 155 000 65000 75 000 2 150 000 2 500 000 2 700 000 890 000 ! 950 000 3 650 000 4 350 000 1550 000 650000 750 000 Yandaki labloda görülen Arçelik'lerin hepsi şimdi çok uygun taksitlerle... Yaz gelmeden siz Arçelik'e gelinl Bu kampanyadan yararlanın. Dilediğiniz modeli seçin, dilediğiniz koşullarda ödeyin. H E M E N GELİNI H E M E N ALI N I. . . . Unutmayın: Arçelik'in gerçek ve yaygın Servis Teşkilatı satıştan yıllar sonra bîle hizmetinizdedir. GOZLEM UGURMUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) DemireTe göre Sosyalist Enternasyonal'e girmek "hüküm- ranlık haklarına aykırıydı." Mantık şuydu: — Sosyalizm komünizm demekti. Bütün komünistier de Moskova'ya bağlıdır. Birinci Enternasyonal nasıl kurulmuştu? "İkind Enternas- yonal"üe yollar niçin ayrılmıştı? Neydi "Komintern?" 1951 Frankfurt Kongresi hangi ilkeleri kabul etmişti? Leninizm neydi ve neydi demokratik sosyalizm? Beyier niçin araştırsın bu konuları? Silahlar hazırdı: — Kahrolsun komünizm... — Komünistier Moskova'ya... — Ortanın solu Moskova yolu... — Sosyalist Enternasyonal komünist örgütüdür... Türkiye'de yıllarca bu yalanlar ve kaba demagojiler ege- men oldu. Türkiye'deki Marksistler, "Güney Afrika'nın zencileri" gi- biydiler. "Komünist tevkifatlan" çok partili yaşama girerken daha da arttı. Marksistler, 141 ve 142 balyozlanyla sekiz yıldan on-onbeş yıla kadar ağır hapis cezalarına çarptırıldılar: MİT ve siyasi polis tarafından yıllarca adım adım izlendiler; polis rapor- ları ile fişlendiler; bu yüzden hiçbir kamu görevine alınma- dılar, yükseköğrenim yapmış olanlara yedeksubaylık hakkı bile tamnmadı, askerlik görevlerıni gözetim altında sürgün kıtalannda "sakıncah personel" olarak yaptılar, hiçbirine pa- saport verilmedi, devlet çarkları arasında yıllarca acımasızca ezildiler. Devlet, sosyalist partilerin yasal yöneticilerini "sizler komü- nistlersiniz" diye suçlayarak hapsetti. "Alaturka McCartizm" devletin yıllarca resmi ideolojisi ol- du. Sosyal demokrasi de bu antikomünizm dalgasından pa- yını aldı. Sosyal demokratlar da yıllarca komünistlikle suç- landılar. Bugün ulaşılan nokta ilginç değil mi? Sosyalist Enternasyonal İstanbul'da toplanıyor ve SHP Genel Başkanı İnönü'nün de Enternasyonal'e başkan yar- dımcısı olacağı ileri sürülüyor. Herhalde Suleyman Demirel de artık "ortanın solu Mos- kova yolu" demiyor. Sosyalist Enternasyonal'e girmeyi "hü- kümranlık haklanna" da aykın bulmuyor. Demirel, iki ihtilal geçirdikten sonra olgunlaştı. Siyasal görüşleri de değişti. Demirel'deki bu gelişme için ne diyor Aziz Nesin: — Bir ihtilal daha olursa komünist olacak! Hiç gerek yok. Nasıl olsa komünistier değiştiler. TKP, ANAP'ı kendisine "en yakın parti" ilan etmedi mi? Bugün sosyalizm konusunda bir başka demagoji yaşa- nıyor. Bu demagoji de "sosyalizm, eşittir komünizm, o da esittir Leninizm" hesabına dayanıyor. Leninizm, Sovyet Marksizmiydi, sosyalizmin Sovyet top- lumundaki özel uygulamasıydı. Ve sosyalizm tarihi içinde seksen yıllık süreci kaplayan bir parantezdi. Başarı ve ba- şansızlıklarıyla tarihe karıştı. Sovyet uygulaması ile sosyalizmin ne yolla kurulamaya- cağı anlaşıldı. Bundan sonra sosyalizmin, katılımcı, özgür- lükçü, barışçı ve demokratik özü ön plana geçecek. Sermaye varsa.. işçi sınıfı varsa.. artı değer varsa.. sö- mürü varsa.. emek, sermaye çelişkisi varsa sosyalizm de vardır. Ve var olacaktır. Yıllarca "kahrolsun komünizm" yaygaralan dinledik, şimdi de "komünizm öldü, öyleyse sosyalizmin yanhşlığı anlaşıldı" demagojilerıni dinliyoruz. Sömürü bitti mi? - - Bittiyse hep birlikte "sınrfsız toplumda" yaşıyoruz da bun- dan hiçbirimizin haberi yok! PENCEREBaştarafı 2. Sayfada —Ekonomide çağ atladık; bir günde üniversıte sayısını 29'dan 73'e çıkardık; kişi başına ulusal geliri bir günde ikiye katlayıp 1300 dolardan 2600 dolara sıçrattık; bütün dünya bizi alkışlıyor; Türkiye'nin serbest piyasa ekonomisine geçişi hay- ranlık uyandırıyor; plyasada mal darlığı yok; ne ararsan bu- lunuyor; Cumhurbaşkanı'nın oğlu 800 milyonluk araba alı- yor... Oh, ne güzel!.. Evet, halkımızın ekonomiye yaklaşımı, sıradan yurttaşın tıb- ba bakışı gibidir. Bilgiçlik, uzmanlık, ukalalık sökmez; ya 'iğneyi vurup" has- talığın önüne geçeceksin; ya da istediğin kadar tıp literatürü üzerine edebiyat yap!.. Çiftçi, esnaf, işçi, işsiz, orta çapta işadamı ve küçük me- murun canı burnunda... Doktorun da başarısı kendinden menkul. İlk seçimde has- ta, hekimi değiştirecek; çoğu gitti, azı kaldı; şunun şurasın- da 1992'ye altı ay var. Kendini bir matah sanan beceriksiz köftehorun günleri sayılıdır. DUNYADA BUGUN ALtSİRMEN (Baştarafı 3. Sayfada) mesi anlamını taşımıyor. SHP'nin devrimcilik ilkesi ile karşı devrimci askeri darbeleri birbirine karıştırmak gerçekten şa- şırtıcıdır. Devrimcilik ilkesi, cumhuriyet devriminin kazanım- larını demokratik mücadele ile savunmak konusundaki istenci simgeler. Unutmayalım ki, hiçbir devrim hiçbir zaman tümüyle kazanılmış değildir. Eşitlik, kardeşlik ve özgürlük ilkelerini irv sanlığa mal ettikten çok sonra, Fransa kadınların özgürlüğü ve eşitlıği aşamasına gelebilmiştir. Hiç kuşku yok ki, bu ge- lişme aydınlanma çağının ve Fransız Devrimi'nin zamanımt- za kadar uzayan yeni bir gelişmesinden başka bir şey değil- dir SHP programının değiştirilmekten çok, tarihi gelişmenin ışığında iyice okunup kavranması ve geleceğe yönelik yorum- larla ele alınıp açıklanması gerekmektedir. Gerisi özgün olma tutkusuyla ileri sürülen tutarsız görüş- lerdir ki ancak geçmişindeki yanılgılarından, tümüyle zıt yön- de yeni yanılgılarla kurtulmaya nafile çabalayanların deste- ğini sağlayabilir. 6 Hileli boşanmada artış (Baştarafı 1. Sayfada) lar aracılığıylaborçlu kişinin eve sürekli gelip gelmediğini sapta- maya çalışıyorlar. Ankara Ba- rosu avukatlanndan Raif Bin- göl, konuya ilişkin şu örneği verdi: "Borçlanm ödeyemeyen bir konfeksiyoncu, icra işlemlerin- den kurtulmak amacıyla karısı- nı ikna ederek açtığı boşanma davasında geçinemediklerini söyleyerek bir celsede boşandı- lar. Boşandıktan sonra icra me- murian eşyalan almak üzere ev- lerine geldi ve elleri boş döndü- ler. Ancak icra memurlannın gitmesinden sonra, adam yıllar- dır boşanmayı arzuladığını açık- layarak evi terk etti. Bunun üze- rine eşi, karan bozmak için Yar- gıtay'a hileli boşanma yaptıkla- nnı açıklayıp, başvurdu. Yargı- tay karan bozdu. Ancak kadı- nın güveni sarsıldıgından yeni- den boşanma davası açtı ve bo- şandüar." Sosyal Sigortalar Kurumu ve Emekli Sandığı'ndan dul maa- şı alabilmek amacıyla açılan "hileli boşanma" davaları da son yıllarda arttı. Bu şekilde açı- lan bir hileli davayı Avukat Bin- göl şöyle özetledi: " Almanya'da geçirdiği bir iş kazası nedeniyle ölen babasın- dan maaş bağlatabilmek ama- cıyla evli olan kızı boşanma da- vası açtı. Boşanan çift, gayri resmi olarak birlikte yaşamaya devam ediyor." Devlet lstatistik Enstitüsü'- nün verilerine göre daha çok ka- dınlar boşanma davası açıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear