18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 HAZİRAN 1991 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/9 Gorbaçov'dan tarıma destek • MOSKOVA (AA) — SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov, önceki gün yayımladığı bir kararnameyle, tanm sektöruyle tanmsal sanayii işletmelerinin verimini arttıracak bir uygulama başlattı. Sovyet televizyonundan yayımlanan kararnameye göre tanmsal sanayi işletmeleri ve tanmsal üreticiler, ihraç edebildikleri mallar * karşıhğında kazandıkları dövizi devlet bütçesine aktarmadan kendileri kullanabilecekler. Bincedid * istifa etti • CEZAYtR (AA) — Cezayir Devlet Başkanı Şadli Bincedid, Ulusal Özgürlük Cephesi Partisi Genel BaşkanlığYnda istifa etti. Cezayir'deki iyi haber alan kaynaklar, Bincedid'in 10 haziran tarihli istifasını bildiren mektubun, parti genel merkezinde önceki günden bu yana aralıksız devam eden toplantıda okunduğunu bildirdiler. Muhalefetin isteği üzerine, partiyi "diğerlerinden farksız bir parti", devlet başkanım da "tüm Cezayirlilerin başkanı" haline getirmek Uzere istifa ettiğini açıklayan Bincedid, ancak partinin savunduğu hareketi temelde desteklemeye devam edeceğini belirtti. Mitsotakis Iran yolcusıı • ATİNA (AA) — Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis'in İran'ı ziyaret edeceği açıklandı. Yunanistan'ı ziyaret eden tran Imar Iskan Bakanı Seraceddin Kazerumi'yle görüştükten sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Mitsotakis, Dışişleri Bakanı Andonis Samaras'ın T~.hran'a yaptığı ziyaretin karşılığında Iran Dışişleri Bakanı'nın önümüzdeki birkaç ay içinde Atina'ya geleceğini belirtti. Mitsotakis, "Bu ziyaretten sonra tarafıma yapılan daveti memnuniyetle yerine getireceğim" dedi. Ülkesinin Iran'la ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerinin hızla gelişmekte olduğunu vurgulayan Yunanistan Başbakanı, "Siyasi açıdan birçok konuda görüş birliği içindeyiz. Ekonomik açıdan da Iran'la birlikte araştırmaya kararlı olduğumuz büyük pratik imkânlar olduğunu teyid etmiş bulunuyoruz" şeklinde konuştu. Mandela ve De Klerk'e ödtil • PARİS (AA) — UNESCO, Felix Houphouet-Boigny Barış Ödülü'nü, "uluslararası barışa yaptıklan katkılar ve önyargıları yıkmak için gösterdikleri çabaların devamı yönünde onlara cesaret vermek amacıyla", Afrika Ulusal Kongresi Başkan Yardımcısı Nelson Mandela ile Güney Afrika Devlet Başkanı Frederik de Klerk arasında paylaştınldı. UNESCO'nun gelecek genel toplantısında sahiplerini bulacak olan 133.000 dolar değerindeki bu ödül, 1989 yılında konulmuştu ve ilk kez veriliyor. Bulgar iddiası: Kıbrıs'a döneriz • VVASHINGTON (AA) — Balkanlar'da azınlıklar sorunu yaygınlaşırken Bulgaristan basını da Türkiye ile çekişme olduğu yolundaki iddiaları gündeme getirmeye çalışıyor. Bulgar haber ajansının VVashington muhabiri, ABD'nin AGİK temsilcisi Büyükelçi Max Kampelman ve Beyaz Saray Sözciisu Roman Popadiuk'a Türk azınlık yüzünden Türkiye'nin Bulgaristan'ı tehdit ettiğini, Sofya'nın "korunma" için Moskova ile askeri anlaşma imzalamak ihtiyacı içinde olduğunu bildirerek AGlK'in Türkiye'ye karşı Bulgaristan'a güvence verip venneyeceğini sordu. ABDScmımmBakankğıMüsteşmFüıd Wdfowtâden Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine bakış NÂK) çerçevesinde stratejik işbirliği Wolfowitz, Türk gazetecilere yaptığı açıklamalarda, stratejik işbirliğini NATO ile ilişkilere alternatif değil, tamamlayan bir bakışla ele aldı.Wolfowitz, stratejik işbirliğini alan dışı güvenlik gereksinmeleriyle bütünleştirmek ve NATD'yu Türkiye üzerinden alan dışı güvenlik sorunlarına bağlamak istiyor. Paul Wolfowitz, Balkanlar'dan Orta Asya'ya uzanan çizgide bir istikrarsızlık havzası belirdiğini, Türkiye'nin de "talihsü" bir şekilde bu havzanm ortasında yer aldığını söyledi. Wolfowitz, bu nedenle, NATO Çevik Gücü'nün en fazla gitme olasıhğı bulunan ülkenin Türkiye olduğunu kaydetti. Silopi'de Kürtler için üslendirilmesi düşünülen çokuluslu tugayın NATO Çevik Gücü kavramının küçük ölçekli bir uygulaması olup olmadığı sorusuna Wolfowitz, "îki ayrı şey, ama benzerlikler var. Eğer küçük olanı büyüğünün içine girerse o zaman müstakbel bir irtibat kurulabiÜr" dedi. UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON — Siyasi konularda ABD Savunma Ba- kanlığı'nın iki numarası Paul Wolf owitz, bir grup Türk gaze- teciyle yaptığı söyleşide, yeni dönemde Türk-Amerikan ilişki- lerinin hangi yörüngede gelişe- ceği konusundaki Amerikan gö- rüşlerini anlattı. Wolfowitz'in açıklamalann- dan, ABD'nin stratejik işbirli- ğini iki boyutlu olarak gördüğü anlaşılıyor. Birincisi, Balkanlar- dan Orta Asya'ya uzanan bir çizgide askeri-siyasi diyaloğun derinleştirilmesi, ikincisi de as- keri konularda ortak çıkarlann korunmasına hizmet edecek iş- birliğinin arttırılması. ABD bu kapsamda NATO hızlı mukabe- le gücünün Türkiye ile ilişkisi- nin daha fazla 'kodifiye' edil- mesini istiyor. Yani stratejik iş- birliğini, Türkiye'nin NATO ile ilişkilerine alternatif değil, ta- mamlayan bir bakışla ele alıyor. Stratejik işbirliğini NATO'nun alan dışı güvenlik gereksinmele- ri ile bir ölçüde entegre etmek istiyor. Bir başka yaklaşımla da, NATO'yu Türkiye üzerinden alan dışı güvenlik konulanna ir- tibatlamak istiyor. Bu bakışı da "soguk savaş sırasında raerkez cepbeye olan muazzam tehdit güney kanada olan tehdidin kii- çumsenmesine yol açıyordu. Merkez cepheye olan tehdit or- tadan kalkıp Körfez savaşı de- neyimi de \aşanınca güney ka- nadın ne ciddi sorunlarla karşı karşıya oldugu daha göriiniir bir hale geldi" değerlendirmesi- ne dayandınyor. Wolfowitz'in yaptığı açıklamada, stratejik iş- birliğinde ekonomi ve ticaret ağırlıklı bir üçüncü boyuta yer verilmiyor. ABD Savunma Bakanlığı Müsteşan'nagöre Amerika'nın önümüzdeki dönemde Türkiye merceğinden izleyeceği bir baş- ka dosya, SSCB'deki Türk kö- kenli cumhuriyetler. Wolfowitz, cumhuriyetlerde bir çözülme olup Türkiye yeni bir mülteci akını ile karşı karşıya kalırsa, bunun bir "NATO meselesi" olarak kabul edilmesi gerektiği- ni düşünüyor. Wolfowitz, ayn- ca Türkiye'nin Kuzey Irak'a dö- nük kontenjanlar için kurulması beklenen çokuluslu tugaya "ne kadar çok katkıda bulunursa o kadar iyi olacagım ' kaydediyor ve "Türkiye bunun için en uy- gun yer; işler oiumlu yönde ge- lişiyor, umutiuyuz" diyor. Wolfowitz'in, Türkiye'nin yeni başbakanı Mesut Yılmaz hakkmdaki sözleri de şöyle: "Hükümetlere, başbakanlara not vermek, iyi veya kötü ilan etmek gibi bir alışkanlığımız yoktur, ama başkalarından duyduğum kadanyla çok etkile- yki olduğu soyleniyor. Kendine güvenii çetin bir müzakereci. Dışişleri bakanıyken burada iş ilişkisi içinde olduğu kişileri et- kilemiş. Göriişmek için sabırsız- lanıyorum." Wolfowitz'in, aralarında Cumhuriyet de olan bir grup Türk gazetesinin temsilcisiyle söyleşisinde en dikkat ceken yaklaşımlanndan birisi, yaptığı tehdit değerlendirmesiydi. Müs- teşar, Balkanlar'dan Orta As- ya'ya uzanan, oradan da Kör- fez'e inen bir daire çiziyor ve son kırk yılda uluslararası iliş- kilere egemen olan dengenin sarsılması sonunda bu dairede gerek eskiden küçümsenen, ge- rekse geleneksel dengenin yıkıl- masıyla uç veren bir istikrarsız- lık havası belirdiğini, sadece dar açıdan değil, arzettiği model ne- deniyle tarihi açıdan da strate- jik bir ülke olan Türkiye'nin "talihsiz" bir şekilde bu havza- nın tam ortasında yer aldığını anlatıyor. Batının talihinin ise, bu havzanın tam ortasındaki Türkiye'nin "Müslümanlık ve demokrasinin bir arada olama- yacagı iddiasındaki baa Batılı- lan yalaocı çıkarması" olduğu- nu söylüyor. İçinde yaşadığı is- tikrarsızlık havzası dolayısıyla bir kriz anında NATO çevik mukabele gücünün en fazla git- me olasıhğı bulunan ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini kaydeden Wolfowitz, "Bu yiiz- den de daha yakın bir planiama ve işbirliği yapmalıyız. Hızlı mukabele gücünü kâğıt üzerin- de kalan bir kavram olmaktan çıkarmalıyız. Gerektiğinde hız- la (Türkiye'ye) harekete geçire- bilmeliyiz. Körfez krizi sırasın- da bu konuda edmdiguniz dene- yimden yararlanabiliriz" diye konuşuyor ve "Aramızda diya- logu derinleşürerek NATO da- hil herkese yardımcı olabüiriz" diye ekliyor. Wolfowitz, Silopi'de üslendi- BM Genel Sekreteri Kıbns mporunu GüvenlikKonseyi'ne sundu ve destek aldı Cuellar, 'zirveden önce toprak' diyor Perez de Cuellar, Kıbns sorununun çözümüne ilişkin olarak hıluslararası konferans' toplanması için toprak ve yerlerinden edilenler konularının çözümlenmesi gerektiğini belirtti. Cuellar'm bu görüşü, Güvenlik Konseyi başkanlığı tarafından yapılan açıklamada desteklendi. ŞEBNEM ATtYAS NEW YORK — BM Güverüik Konseyi dün bir başkanlık acıklaması yaparak Kıbns için "Ulus- lararası herhangi bir zirvenin şartının" öncelik- le toprak ve göçmen sorununun çözülmesi oldu- ğunu taahhüt etti. Güvenlik Konseyi'nin başkan- lık acıklaması önceki gün Genel Sekreter Perez de Cuellar'ın konseye verdiği sözlü raporu des- tekledi. Başkanlık açıklamasmda: "Konsey pye- leri bütün ilgili tarafları, sözü geçen konularda vakit geçirroeden çözüm bulma anlayışı içinde ge- nel sekreter ile işbirltğine devam etmeye çagırır" denildi. Başkanlık acıklaması genel sekretere, temmuz ve ağustos ayı içinde taraflarla yapılacak temas- larda 'önerilerde' bulunmasını tavsiye etti. Bu tav- siye Cuellar'a gerektiğinde tarafları "Anlaşma menziline getirecek tavsiyelerde bulunabilmesi" esnekliği sağhyor. Örneğin Cuellar Türk tarafı- na toprak ve göçmenler konusunda bir alterna- tif öneride bulunabilecek. Cuellar önceki gün Güvenlik Konseyi'ne ver- diği sözlüraporda"Uhıslarası zirvenin niteltgi ko- nusunda Güvenlik Konseyi'nden yol göstermesini" istedi. Cuellar herhangi bir ulus- lararası zirve şartının "lvedilikie toprak ve göç- men sorununun halledilmesi olduğunu" belirt- ti. Genel Sekreter en önemli iki konunun halen "Toprak düzenlemeleri ve bu düzenlemeye göre ayarlanacak olan göçmenler" olduğunu belirtti. Genel Sekreter, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın dortlü, Yunanistan Başbakanı Konstantin Mit- sotakis'in Güvenlik Konseyi üyeleri ve Kıbns Cumhurbaşkanı Yorgo Vasiliu dahil dokuzlu zir- ve önerilerini Güvenlik Konseyi'ne bildirdi. Cu- ellar zirve fikrinin beklentileri yükselterek taraf- lar üzerinde anlaşma yönünde oiumlu rol oyna- cağını söyledi. Bu nedenle zirve fikrini beğendi- ğini vuıguladı. Ancak Cuellar zirve önerileri ara- sında bir tercih yapmaktan kaçındı, raporu bo- yunca zirve fikirlerinin tümünü içerecek şekilde 'uluslararası toplantı' terimini kullanmayı tercih etti. Muhtemelen Cuellar toplantının biçimi konu- sunda Güvenlik Konseyi'ne bir öneride buluna- cak. Toplantıya katılacak olan taraflar toplantı öncesinde Birleşmiş Milletler'e bir metin imza- lama garantisi verecekler. Bütün işler yolunda gi- derse Güvenlik Konseyi ağustos ayında böyle bir toplantının kimlerin arasmda vamlacağı, nerede ve ne sürede gerçekleşeceği konusunda bir karar verecek. Genel Sekreterlik ve Güvenlik Konseyi diplo- matlarının verdiği izlenim 'dortlü zirve' Türki- ye'nin toprak ve göçmenler konusunda adım at- ma$ı koşuluyla dokuzlu zirveye kıyasla daha sem- patik. Yani Türkiye'nin adım atması sağlanabi- İirse "Rum tarafı da dortlü zirveye ikna edilebi- lir." Ancak bunun koşulu yine de Türkiye'nin toprak ve göçmen konusunda Rum tarafının ka- bul edebileceği bir pazarhk düzeyine inmesidir. Cuellar Rum tarafından da siyasi eşitlik ko- nusunda tanım ve anlayış bildirmesini istedi. ANKARA Kıbrıs raporuna oiumlu yakl BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın raporunu "tüm nüansları" ile inceleyen Dışişleri çevreleri, raporun "Türk beklentilerini yansıttığım" bildirdiler. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — BM Genel Sekreteri Pe- rez de Coellar'ın Güvenlik Kon- seyi'ne önceki gün sözlü olarak sunduğu Kıbns raporu Ankara 1 da "oiumlu" karşılandı. Rapo- ru "tüm nüansian" ile inceleyen Dışişleri çevreleri, genel sekrete- rin yaklaşımının "Türk beklen- tilerini yansıttığım" bildirdiler. De Cuellar'ın "siyasi eşitlik" kavramı konusunda taraflardan görüş istemesınin "Rum kesimi- ne yönelik bir mesaj" olduğunu kaydeden soz konusu çevreler, raporda "toprak" ve "göçmen" konularının Kıbns konusunda yapılacak bir zirveye "ön koşul" olarak gösterilmesinin Türk ta- rafınca "engelleyici bulunmadığını" bildirdiler. öte yandan De Cuellar'ın, "Uluslararası loplantı" konusu- nu gündeme getirirken Cumhur- başkanı Özal'ın "dortlü zirve" önerisinden söz etmemesi Anka- ra'da rahatsızlık yaratmadı. Dışişleri çevreleri, genel sek- reterin geçen günlerde Ankara, Atina ve Kıbns'taki iki toplu- mun liderlerine gönderdiği mek- tuplarda "Quadrapartite" (Dortlü) toplantı kavramına yer verdiğini bildirdiler. Buna ve "BM çevrelerinden yansıyan du- yumlara dayanarak", De Cuel- lar'ın Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis'in "do- kuzlu zirve" önerisine oranla Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın önerisine "daha yakın olduğunu" kaydettiler. Bu arada De Cuellar'ın rapo- ru, temmuz ve ağustos aylann- da taraflar arasında yoğun dip- lomatik temaslar ön görürken, Kıbns konusunda olası bir zir- venin bu durumda en erken ba- harda gerçekleşebileceği sanılı- yor. Ankara'nın genel sekreterin raporuna "oiumlu" bakmasının temelindeki başlıca gerekçeler şu şekilde sıralanıyor: 1- Genel sekreter amacını, "tki toplum liderini büliinlük- lü bir anlaşma planı üzerin.'le uzlaşmak üzere bir zirveye davet etmek" olarak tanınüıyor. Bu da Türk tarafının, Kıbns sorunun, "belirli konular" şeklinde değil, "Bir bütün olarak" ele alınma- sı gerektiği tezini yansıtıyor. 2- Bu amacına ulaşamadığını bildirmesine karşın genel sekre- terin Kıbns özel temsilcisi Oscar Camillion ve yardımcısı Gustav FeissePin temmuz ve ağustos ay- larında anlaşma planının sekiz başlığı konusunda ilgili taraflar- la temaslannı sürdüreceklerini belirtiyor. Türk tarafı son aylar- da Rum tarafının hareketsizli- ğinden şikâyet ediyordu. De Cu- aşımellar'm bu çerçevede öngördüğu mekik diplomasisi sayesinde, BM sekreteryası ile son dönem- de sürekli temas halinde olan Türk tarafının "tek taraflı tan- gosu"nun böylece sona ereceği umuluyor. Başka bir ifadeyle, Rum tarafının sürekli kactığı "ringe çekilmesi" bekleniyor. 3- Genel sekreter taraflardan, "siyasi eşitlik tanımı ve anlayışı" konusunda görüşlenni bildirme- lerini istiyor. Türk tarafının gö- rüşü defalarca bildirilmiş bulu- nuyor. Gerek BM Güvenlik Konseyi'nin 649 sayılı kararı ge- rekse genel sekreterin 27 Mart 1991 tarihli sözlü raporu taraf- ların siyasi olarak eşit olduğunu vurguluyor. Bu durumda eşitlik kavramından ne anladığını acık- layacak olan taraf bu konuda bugüne kadar sessiz kalan Rum tarafıdır. Türk tarafının başın- dan beri beklentisi Rum tarafı- nın bu konuda görüşünü net olarak bildirmesiydi. 4- Genel sekreterin olası bir zirveden önce çözümlenmesi ge- reken konular arasında, Türk ta- rafından toprak ve yerlerinden edilen insanlarla ilgili olarak ge- lecek somut önerileri göstermesi ise engelleyici değil. Bu konula- rı görüşmeye hazır olan Türk ta- rafı buna rağmen konunun bü- tünlüğü içinde Rum tarafının si- yasi eşitliğe ilişkin yaklaşımını bekliyor. Bu temel kavramın Rumlar tarafından anlaşılır bir şekilde kabul edilmesinden son- ra, sorunun diğer unsurları üze- rinde müzakereler için yol açıl- mış olacak. Bush, olayı bteşkesn ihlali' olarak niteledi Irak, BM heyetine ateş açtıDış Haberler Servisi — Irak-ABD gerginliği yeniden tırmanıyor. Irak askerlerinin. dün bir as- keri tesisi incelemek isteyen BM uzmanlarını en- gellemek için havaya ateş açmalan ABD Başkanı George Bush tarafından ateşkes koşullannın ih- lali olarak nitelendirildi. Ajansların bildirdiğine göre, Irak'taki Fellu- ce kasabası yakınlannda bulunan bir askeri te- sisi incelemek isteyen BM uzmanlarını engelle- mek için, havaya ateş açıldı. Olayda yaralanan olmadı. Ebu Haraib nükleer tesisinden kaçırıldığı sa- nılan bazı nükleer malzemenin, bu askeri tesise depolandığından şüphelenen BM uzmanlanna, fotoğraf ve film çekmelerini engellemek için ateş açıldığı sanıhyor. BM diplomatik kaynakları, konunun, BM'nin Irak'taki kitle imha sîlahlarının bulunup yok edilmesinden sorumlu özel komisyonunun şefı Rolf Ekeus tarafından BM Genel Sekreteri Pe- rez de Cuellar'a iletildiğini kaydettiler. Bu gelişmelerden sor.ra, ABD Başkanı Bush, Ulusal Güvenlik Danışmanlarını Beyaz Saray'a çağırarak bir görüşme yaptı. Toplantıya, ABD Savunma Bakanı Rkhard Chenev, Ulusal Gü- venlik Danışmanı Brendt Scowcroft ve Genel- kurmay Başkanı Colin Powell katıldılar. Ajanslar, toplantının, Irak'ın BM uzmanla- nna karşı giriştiği engelleme hareketinin sonu- cunu değerlendirmek üzere yapıldığını bildirdi- ler. ABD basınında önceki gün çıkan bazı ha- berlerde, Irak'ın nükleer silah üretimini sürdür- meye çalıştığı doğrulanırsa, ABD'nin, yeni bir askeri müdahalede bulunabileceği öne sürülmüş- tü.Toplantı sonrastnda bir açıklama yapan ABD Başkanı George Bush, Irak'ın nükleer silahlara sahip olma yolundaki isteğine hiçbir zaman izin verilmeyeceğini söyledi. AFP'nin haberine göre, Bush, gazetecilere yaptığı açıklamada, Saddam'ın "utanmaz" ol- duğunu belinerek, "Dünya, hiçbir zaman Irak'- ın nükleer silahlara sahip olmasına izin verme- vecektir. Irak'ın BM uzmanlanna karşı giriştiği son hareket ateşkes anlaşmasının açık bir ihlalidir" dedi. Irak'ta dün BM uzmanlar heyetini engellemek için havaya ateş açılması uzerine, Güvenlik Kon- seyi Bağdat'a derhal, BM ve Atom Enerjisi Ku- rumu üst düzey yetlcililerinden oluşacak bir he- yet gonderme kararı aldı. LENtN'tN DEĞİŞMEYEN KADERİ — tktidar defişikliğuıe uğrayan Dogu Avrupa ulkelerin- den çoktan elini etegini çeken Sovyet lider, kendi ülkesinde de Istenmiyor 1 . SSCB liderinin karşısınadikilen engellerin arkası kesümiyor Lenin yine 'devrildfDış Haberler Servisi — Sovyetler Birliği'nde açıkhk ve yeniden yapılanma politikalannı uygulayacağı yolundaki sözleri ile iktidarına başlayan Mihail Gorbaçov'a muhafazakârlar tarafından karşı çıkmalar sürerken yerinden indirilen Lenin heykellerine dün bir yenisi daha eklendi. Moldavya'nın Kiçinov kentinde ana meydanı süsleyen Lenin heykeli, bir kaynakçının dikkatli çalışmaları ile demir kafese yerleştirildikten sonra kaldınldı. SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un birliği bir arada tutmayı başaran ve piyasa ekonomisine geçişi sağlayan lider olma isteğine karşı çıkanlan engellerin arkası kesümiyor. Başkanlık sözcüsü Vitaly Ignatenko, önceki gün yaptığı açıklamada, Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta 'siyah bereli' askerlerin giriştiği eylemin, Gorbaçov'a verilen ve Batı'dan gelecek yardımı baltalamaya yönelik olduğunu ileri sürdu. SSCB'nin ekonomik açıdan Rusya'dan sonra ikinci en önemli cumhuriyeti olan Ukrayna'da parlamento, halkın yoğun protesto gösterileri üzerine, yeni birlik sözleşmesini imzalama konusundaki karannı eylül ayma kadar erteledi. AA'nm haberine göre Ukrayna Cumhuriyeti'nin bu karanyla, Başkan Mihail Gorbaçov'un yeni birlik sözleşmesini ağustos ayından önce imzalama planlan da bozulmuş oidu. Interfaks Ajansı'nın bildirdiğine göre dün yuzlerce radikal gösterici, yeni birlik sözleşmesi taslağını görüşmeye başlayan Ukrayna Parlamentosu'nu kuşattı. Azerbaycan Parlamentosu'ndaki, Halk Cephesi ve öteki demokratik gruplara bağlı 35 parlamenter, meclisin, 8 eylülde yapılacak devlet başkanlığı seçimi öncesinde olağanüstü durumu kaldırmayı reddetmesi ve yeni birlik sözleşmesini onaylaması üzerine, "alternatif parlamento" olarak hareket etmek amacıyla Azerbaycan Parlamentosu'ndan çekildiklerini acıkladılar. rilmesi düşünülen çokuluslu tu- gayın, NATO hızlı mukabele gücü kavramının küçük ölçekli bir uygulaması olup olmadığı sorusuna ise şöyle yanıt vertyor: "İki ayn şey, ama benzerlik- ler var. Eğer küçük olanı büyü- ğünün içine girerse o zaman müstakbel bir irtibat kunılabi- lir. Dogu Anadolu'da küçük bir şey olacak, ama bahsettigim ge- nel kavram içine girebilir. (...) Mudaaalemiz sayesinde, şu an- da Türkiye'de aç yaşayacak iki milyon insan evlerine döndü. Sorunun tamamen çözüldügünü düşünecek kadar saf degilim, ama bu büyük bir başanydı. Her ne kadar bu, koalisyonuo bir başansı olsa da aslında nü- vesi Türk-Amerikan ikili ilişki- lerine dayamyordu. Yani ikili ilişkilerin yelpazesi tamamen NATO ile ilgili bir konuyu kap- syordu. Demek ki ikili iliskiier- den NATO'ya uzanan geniş bir yelpaze var. Yelpazede bu iki- sinin karması olan noktalar da var." Wolfowitz'in bu yaklaşımın- dan, ABD'nin, NATO'nun alan dışı güvenlik sorunu gibi çok ta- raflı bir konuyu Türk- Amerikan ikili işbirliği ile irti- batlamak istediği anlaşıhyor. Bu bakış açısı, "Eger Türİd cnmho- riyetlerde bir çözülme olup Türkiye'ye mülteci akını başlar- sa bu NATO sorunu mu ohır?" sorusuna verdiği yanıtta da ken- disini hissettiriyor. "(Uzun bir sessidik ve gü- lümsemeden sonra) Bu, Türki- ye için bir sorun olur. Türkiye için sorun olunca Amerika için de sorun olur. Aynı derecede değil tabii, ama bizim için de so- run olur. Kişisel göriişüm, bu- nun NATO sorunu olraası ve NATO tarafından ele almması gerektiği yonündedir. (...) Türkiye ile ABD arasındaki ya- kın ilişki NATO hızlı mukabe- le gücünün ne tür tehditlere kar- şı konuşlandınlacağımn ortaya çıkmasına yardımcı olabilir. Bu- nun şartlannın tanımlanmasına yardım edecek deneyim sahibi olduk Kürt olayları sırasında. Umanm olmaz, ama Güney Sovyetler'den Türkiye'ye yogun bir mülteci akını gibi bir hayali senary oyu da demin siz ifade et- tiniz. Deneyim sahibi oldugu- muz için artık eskisinden daha hızlı hareket edebiliriz. Bu de- neyimimizi, bundan, kimbilir 2-3 yü sonra yeniden böyle bir tehditle karşılaşmayı bekleyene kadar rafa kaldırmamız yazık olur." Wolfowitz, Kuzey Irak'ta ya- şananlann tekrarlanmaması için Silopi'de konuşlandınlması dü- şünülen çokuluslu tugay konu- sunda umutlu görünüyor. "Herkesin, mülteci sorununvn tekrarlanmasına yol acacak şartlan yaratmadan nasıl Kuzey Irak'taki koaüs>on güçlerini ge- ri çekebiliriz" hedefinde birleş- tiğini belirten müsteşar, sorulan şöyle yanıtlıyor. — Tüm müttefiklerin teşbis- te birleştigini söylediniz. tlaçta da birleşiliyor mu? WOLFOWITZ — Aynntıla- ra girmek istemiyorum. Henüz anlaşmaya vanldığıru söylemek için erken. Ama danışmalar iyi ilerliyor. — Oiumlu yönde mi? WOLFOWTTZ — Büyük en- geller olduğunu söyleyemem. — Irak'a yeniden girilmesine kim karar verecek? WOLF0WITZ — Bu elbette bir sorun. Ama Irakhlar kendi- lerine karşı birleşmiş bir güç ol- duğuna ikna olduğu sürece bu sorunla karşılaşma olasılığı az. — Türk hükümetinin bu güç için izin vereceği jönünde umut- lu musunuz? WOLFOWTTZ — Türkiye bu güce ne kadar çok katkıda bulunursa bu gücün başansı o kadar artar. Amaç konusunda zaten genel bir anlayış birliği var. — Nedir bu anlayış birliği? WOLFOWTTZ — Etkili bir caydıncı gücü en uygun olan yerde bulundurmak. — Peki Türkiye'ain katkısı kendi açısından yükler yarat- maz mı? WOLFOWITZ — Aptalca bir şey yapılırsa evet. Ama siz bu gücü öyle düzenlersiniz ki, yaratmaz (...) Zaten biraz önce 'yerine getiremeyeceği, meyve vermeyecek taleplerle Türkiye'- nin karşısına çıkmayız' derken bunu kastediyordum. Örneğin askeri Uleplerimizin ne olduğu konusunda bizim bazı düşünce- lerimiz vardır. Bunun yarataca- ğı yükler konusunda da sizin düşünceleriniz vardır. Bunlar diyaloğun derinleştirilmesi kav- ramı çerçevesinde ele alınır ve Türkiye'ye yük yaratmayacak yollar buiûnur. İNSAN SICAĞI ErdalAtabefc 5. bası 8.000 lira (KDV içinde) Odemeli (jooderilraeı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear