18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyef Sahıbl Cumhurıyel Matbaacıhk *e Gazeıecılık Turk -\nonım Şırketı adına Nfldtr Nsdl 0 Genel Ya>m Mudurü Hasan Omıl. \fuess«e Mudurj Emınc l şafcflglf, Vazı fşlerı Muduru Okty GoneiHin. 0 Habcr Merice7i Müduru Valçıa Bayer Savfa Duzenı Yönetmenı Ali Kcmr £ Temsllcder \NKARA \)>mtt T«n. İ2MİR Hıkrnd Çetfnkayl, ADANA Çttin Yıgenoglu K Potıtıki CHal I^İU(K. Oı; Hlbcrler fjj.. Mkı. lş SCTdıki. Şafcru blcsn. Kultur Cdal l<Ur lııanbul Habericn k m KJH.1 Ebıım C«K>> ^>ta«. 'ı«n Hıbeılerı Nec*l D<*u. Spor Dsn»nj«Jii A U a U k t n U . Du Vinlar Kcn* Çftafcın An!*: -na Şafcia 4ipay Düzrftmc AbaAfe toorı 0 Koordınator Umt Kor^tu % Malı Ijfer Erol Eriut % Muhasrtıe M n ı \ncr Q Buuc Planluu Sop O_ulx*otta 0 RıtUu» AJF Ttm 0 Ek YaymJır Hdn Aky»l 0 ld«rc HuqHı C«nr 0 Ijkımc Oafer Çdlk 0 Bılfi Islem Sıil lnl ( Perotıel S^ Yaytn Kuntlu BajKan \rft Nadl Okt» \Llal. t * u l»tr H ı « Hfknrt Çetiafcra, Oka> l|ar Mn«ı /Iba, . Al s™». Ataet T«a &KOJI *e Yayön CtuahunyK MKbucıllk « Gazeleajık TJK Ş Türk Oca£ CMÖ 39' 343» İSL PK 24« lıuıbul TH 512 <tt 05 (20 h.0. Tda 22246 Fu (I) 5M «0 72 0 Buroiar- Aalan. Zıva Gökılp BK Inkılap S No 19/4 Tei 133 11 41-47 TeleL 42344, Fıx (4) 133 03 6' 0 lour H Zıy» Blv 1352 S 2/3. Tefc 13 12 30 Tde» 52359. Fu. (51) 19 53 60 İDönll Cad 119 S No I I l l l i H 19 37 52 |4 halX Tela. «2153, f»t (71) 19 2} "» TAKVÎM: 21 HAZIRAN 1991 trasak: 3.24 Güneş: 5.25 ögle: 13.10 tkindi: 17.10 Akşam: 20.46 Yatsı: 22.37 Ankara çayında inceleme anDeterj kirletiyorLAB knrtaramadı Ankara atık sularının boşaldığı çayda yapılan incelemede deterjanlarda LAB kullanılmasının da kirliliği önlemeye yetmediği saptandı. ANKARA (AA) — Deter- janların çevreye verdiği zararı azaltmak amacıyla 1987 yıhn- da, ureümde katkı maddesi DDB kullanımından LAB'a ge- çilmesinın, beklenen faydayı sağlamadığı belirlendi. Ankara Üniversitesi Eczacı- lık Fakultesi Farmasotık Toksi- koloji Bölumu'nden Prof. Dr. Nevin Vural, Yard. Doç. Dr. Halil Kumbur ıle uzman Yalçın Duydu, başkentin kanalızasyon ve endustriyei atık sulannın bo- şaldığı Ankara Çayı'nda bır araştırma yaptılar. Uzman Yalçın Duydu, deter- jan uretiminde, çevrede yuzde 80'ın uzerınde parçalanabıhr, aktif madde kullanılması zo- runluluğunun getirilmesiyle TBS'nin (Tetrapolipilen Benzen Sülfonat-DDB) yasaklandığını hatırlatarak şunları söyledi: "Bu karardan sonra deterjan uretiminde, çevrede çok daba kolav parçalanabilen ve balk arasında LAB denilen LAS (Li- near Alkil Benzen Sülfonat) kullanılmaya başlandı. Buna rağmen Ankara Çayı'ndaki de- terjan kirliliği, yaptığımız araş- tırmada çok »uksek çıktı." Duydu'nun verdiği bilgıye göre araştırmada, Ankara Ça- yı'ndaki asıl temizleme işlemı- ni yapan anyonik aktif madde- lerle, daha özel amaçlarla kul- lanılan noniyonik aktif madde- ler ayn ayrı saptandı. îki mad- denin temizleme gucu çok ol- duğu için piyasadaki deterjan- larda birlikte kullanıldığını kaydeden Duydu, çevTe sulann- da, anyonik deterjan kirliliği görulduğunu soyledı. Ankara Ça>ı'nda, 1980-1981 yılları arasında da deterjan kır- lılığı olçumu yaptıklarını hatır- latan Duydu, 1980 mayısında ölçulen anyonik deterjan kirli- liğinin, litrede 0.43 miligram iken bu yılın mayıs ayında lit- rede 3 miligrama çıktığını belir- lediklerini büdırdı. Antika kaçakçılan ve kıyıyağmacılan arkeologlan ölümle tehdit ediyorlar Arkejolojide terörÖZGEN ACAR ANKARA — Antika kaçak- çıları ile kıyı yağmacılan Turk \e yabancı arkeologlara karşı te- ror uygulamaya bağladı. Kısa bır sure once Çanakka- le"de duzenlenen "13. Uluslara- rası Kazı. Araştırma ve Arkeo- metri Serapozyumu'nda" 150 bilimsel bıldirinın sunulduğu bu toplantıda ilk kez ortaya atılan bu iddiaları araştırdığımda tuy- ler urperten bir dizi trajık ve va- him olayla karşılaştım. Gerek bu sempozyumda yapılan konuş- malardan ve gerek görgü tanık- lanndan derledığim arkeolojiye yönelık bazı terör ve tehdit olay- lan özetle şöyle: Antalya'nın Fınike ilçesi yakı- nındaki Ltmyra antik kentını Avusturya adına kazan Alman arkeolog Jıırgen Borchhardt, çe- şitlı ülkelerden gelmış bilım adamlarma buluntulannı anla- tırken "Bu arada size 25'i 26 ağnstos'a (1990) bağlayan gece, Idmliği beürtenemeyen kişiler ta- rafından Hereon deposunun ya- kıldığmdan söz etmek isterim" dedikten sonra konuşmasını şöyle surdurdü: "Orada depolanmakta olan eserierden yuzde 50'si tamamen (ahrip oldu. Kazı başkanlıgı bâ- \i bu barbarca olajdan kimin Çanakkale'de tarihi eser kaçakçıları ören yerine nitrogliserin koyarak, kaçak kazı yapmaya çalışıyor ve arkeologların can güvenliğini tehdit ediyorlar. Seferihisar'daki Teos antik kentinde nekropol alanını SÎT kapsamma aldıran Prof. Mustafa Uz'u kooperatif mafyası ölümle tehdit etti. Birçok eser dozerlerle tahrip edildi. sonımlu oldugunu bilemiyor." Aynı toplantıda Ege Unıver- sıtesı arkeologlanndan Prof. Dr. Tomris Bakir ıse Bandırma ya- kınında Daskylelon antik ken- tinde bır tumulusun kazısı sıra- sında karşılaşılan olayı şu soz- lerle dile getirdı: "Kocahoyuk tumulusunde kaçakçılar son derece profesyo- nel yontemlerle geceleri işbaşın- da idiler. Jandarmalann yardınunı iste- >ip Balıkesir'den bomba imfaa uzmanlan temin ettik ve bu ola- ğanustu ivedi koşullar altında gerekli ön bilimsel araştınnala- n dahi yapmadan kazıya başla- mak zonıda kaldık. Kazımız sı- rasında padajıcı maddenin ne- den olduğu bir çukur da ortaya çıktı. Kaçakçılann patlatmak iizere bazıria>ıp tumulusun (op- rağına gomdukleri, toz şekere emdirilmiş 3 kg nitrogliserini de daba sonraki bir araştırmamu- da ele geçirdik." tzmir polisi yaptığı inceleme- den sonra bunun toz şekere em- dirilmiş üç kiloluk nitrogliserin olduğunu ve 12 tonluk bir kaya kutlesini tozduman edeceğini açıkladı. Üçüncü olayı Prof. Halet Çambel aktardı. Karatepe- Aslantaş'da çıkan buluntuları korumak için Maliye'den bir bekçi istenmiş, ancak bu istek yerine getirilmemiştı. Bir yıl sonra kaa bölgesine yeniden dö- nen arkeologlar bir önceki yıl bulunan geç Hitit dönemine ait bazalt taştan yapılmış bir boğa heykel kaıdesinin "içind* defî- ne oldugu" duşuncesi ile kaçak- çılarca dinamıtle parçalandığını görmuşlerdı. Ortadoğu Teknik Ünıversite- sı profesorlerınden Mustafa Uz'un sorunu ıse öliım tehditleri ve tahnp edilen dünyaca unlü 22 lahit... Seferihısar-Sığacık'taki antik Teos kenti 1978 yıhnda SİT alanı kapsarruna alınmış. Ancak dört yıl sonra SİT alanı daraltılırken bir dikkatsizlik so- nucu kentin "nekropol-ölüler kenti" bölumu, yanı antik me- zarlığı da SİT kapsamı dışına çı- kanlmış. Tetıkte bekleyen kıyı yağma- cısı kooperatıfler bundan yarar- lanarak kale içınden buldozer- Ierle yol geçirmekle kalmamış, ıkı tumülusu yerle bir ettikten sonra dunyaca unlü "Klazome- nal Tipi" denilen pişmiş toprak- tan yapılmış, resimli 22 lahti de tahrip etmişler. Ancak Prof. Uz. deyreye gi- rip nekropol alanını yeniden SÎT bölgesi içıne aldınnca, yazlık ev peşindeki kooperatifçiler ve kı- yı yağmacılan kendisi ile birlikte bilim heyetinin öteki üyelerinı ölümle tehdide başlamış. Tehdit- lenn surdüğu bıldiriliyor. Ege Üniversitesi arkeolog profesörlerinden Giiven Baldr'in de kıyı yağmacılanyla başı be- lada. Teos'da tahrip edilen lahit- lerin ana vatanı olan Urla'daki Klazomenal antik kentinde yap- tığı arkeolojik çalışmalardan dolayı gerek kendisi ve gerek meslektaşlan sürekli olarak ölum tehdidi altında yaşıyor. Erzurum Müzesi'nden genç bır ara$tırmaci arkeolog dıinya- da ve özellikle Anadolu'da en- der kalıntılardan olan "Transkafkas" uygarlıkların Muş yöresindekı gömütlerden kaçınldığını saptar. Genç arke- oloğun, bölgeye gittiğinde "Bir daha bu koylere ayak basügı takdirde muze yetkJlilerince an- cak cesetinin bulunabileceginin uyan olarak" kendisine birkaç değışık kışı tarafından söylendı- ğını Anıtlar ve Müzeler Genel Mudürlüğu'ne yazılı olarak bil- dirdiği öğrenildi. Erdek yakınındaki Kyzikos antik kentini kazan Erzurum Üniversitesi Profesörü Abdullah Yaylalı ve Muğla'da Balbura an- tik kenti çevresinde yuzey araş- tırmalan yapan lngiliz arkeolog John Cames Coulton da bura- lardaki eski eser kaçaklannın ağır tahribaıına dikkati çekiyor- lar. YENİ BULUŞ Kalbinin motorunu beline bağla! ABD'de kalp nakli öncesinde rahatsız kalpler için hastaların yanında taşıyabileceği, küçük elektrik motorlu kalp protezleri üretildi. Dış Haberler Servisi — Ho- uston'daki St. Luke's EpiscopaJ Hospıtal'a bağlı kalp merkezın- de gorevli cerrahlar mayıs ayın- da ılk kez kalp hastası bir erkek- te taşınır bır yarı kalp protezı nakli gerçekleştirdiler. Minicık bır elektrıkli motor- la çalışan bu taşınır alet, uretici firma "Tbenno Cardios>stems Inc"un Başkanı Victor Poirier'e göre nakilden bu yana faaliye- tinı arıza yapmaksızın surduru- yor. Amerikalı cerrahlar, bu yı- lın başında yetkili makamlarca kalp odacağı protezini beş has- ta uzerinde deneme iznını al- mışlardı. Haberi veren haftalık Alman "Der Spiegel" dergisıne göre daha öncekılerle kıyasla bu ya rı kalp protezı daha ınceltilmıj bir pompalama tekniğine sahip. Bugune dek kuçuk elektriklı motor yenne hasta yatağına monte ediien bır basınç meka- nızması yapay kalp odacıklan- nın faaliyetinı surdurmelennı sağlıyordu. Bu nedenle hasta zorunlu olarak hasta yatağına bağb kalıyordu. Taşınır kalp protezi ise has- taya müdahaleden kısa bir süre sonra özgurce hareket etme ola- nağını venyor. Motorun aküle- ri hasta uyuduğunda tekrar dol- duruluyor. Amerikalı bılim adamları kalp hastasını bu me- kanizma için gereklj olan ve ka- nn ortusunden dışanya fırlayan "kablo salatasından" da kur- tarmayı planlıyorlar. Hasta sol kalp odacağının yu- kunu hafifletmeyi amaçlayan bu taşınır protez kuşkusuz su- reklı bir çözum getirmiyor. An- cak kalp nakli için uygun bir kalp bulununcaya kadarki sure- de geçicı olarak hasta kalbin fonksiyonlarını ustleniyor. Bu taşınır protez arızalı kalp iflas etmeye başladığında, dolaşımı stabilize ederek akcığer, karaci- ğer ve bobrekler gıbı dığer or- ganların zarar gormesıni en- gellıyor. Yalnızca Amerika Birleşık Devletleri'nde yaklaşık 30 bın kişınin kalp nakli için sıra bek- lediğı ve geçen yıl yalnızca 1600 naklın gerçekleştu-ilebildiği göz önunde bulundurulduğunda, bu geçicı çozum daha da önem ka- zanıyor. Amerikan Ulusal Kalp Enstıtusu'nden Claude Lenfant bu aleti "sureli yarım-kalp protezi" yolunda "onerali bir adııtı" olarak nitelendiriyor. Kalp naklıne kadar faaliyeti- nı surduren bu elektriklı pompa aynı zamanda sol kalp odacığı ile aort arasındakı bağlantıyı da oluşturuyor. Akcığerde oksijen ıle zengınleştırılmış kan bır hor- tum aracılığıyla ağır hasta kalp odacığından yapay pompa kas- larına iletılıyor. Buradan da "yaşam suyu" -pompa tumuv- le dolduktan sonra- şahdamara pompalanıyor. Alman Kalp Merkezı Mudu- ru Prof. Roland Hetzer'in "fe- laketin aşılması" yontemı ola- rak nitelendirdıği bu protez 300 bin marka satı^a sunuldu. SANATIN SOYAGACI — Ressam özdcmir AlUn, gelen çalışmalan büyük pano üstiindeki soyagacına numarasına göre yerleştirip yeni bir yapıt oluşturuyor. (Fotograf: Enis Onat) ÖzdemirAltan 24 metrekarelik birfonda 30sanatçının 62 çalışmasını özgün biryöntemle birleştiriyor Köpek gezdirme alanlannı yaygınlaştırmaAltan Bilinen bir resmi üçüncü defadır tekrar ediyorum. Uyum sağlamasın diye, yan yana gelecek şeylerin tümünü habersiz kıhyorum. Gerçek bir risk bu. Ama sanat zaten bir risktir. Tasdik edilmiş güzel üzerine çahşmamalıyız. Yanlışı yapmalıyız, geıeceğin doğrultusu o... Kültür Servisi — Yağmur, altı yaşmda. Daha şimdiden, ressam olmak istiyor. Üstelik resimle- rini sergileme olanağı da buluyor. Yağmur, ressam Özdemir Altan'ın torunu. Öz- demir Altan'ın 30 ressamın birbirlerinden haber- siz yaptıklan resimleri birleştirdiğı calışmada Yağ- mur'un da iki resmi var. Aralannda resim kursu gören 6-10 yaş arası çocukJann da bulunduğu 30 sanatçının 62 çalışmasını bir araya getiren yapıt, Istanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde sergi- leniyor. Bu projeye dört yıl önce gıriştigıni belirten Öz- demir AJtan, daha önce iki kez denediği bu tur çahşmalar sırasında kendini tutamayıp birleştı- rici bazı ekler yaptığım söylüyor. Ama bu ekler- den rahatsız olduğunu, bu kez en küçuk bir mu- dahalede bulunmadığını vurgulamadan da ede- miyor. Uzun suredir sanatı meydana getiren öğelerin kavram ve koken farklılıklarıyla oluştuğunu ile- ri süren özdemir Altan, 24 metrekarelik bir fon üzerine bir "soyagaa" çizmis. Soyağaanın üstun- de çeşitü numaralar var. Gelen çalışmalar bu nu- maralann uzerine çakılıyor. Söz konusu proje, bir kampus projesi. Adı: "Köpek Gezdinne Alan- lannı Yaygınlaştırma"... Projenin adı, Altan'ın daha önce yaptığı aynı adlı bir resimden geliyor. Uyguladıkları proje de aynı resim zaten. özdemir Altan, yeni bır resim yapmamasının nedenini, "yeni bir resmin surprizine ve guzelli- gine sıgınmaktan kaçmak" olarak acıklıyor. Boy- lece bir yapıtta "mantık, köken ve kavram" fark- ülıklan olan öğelerin bır araya gelebileceğini ka- nıtladığını belirtiyor: "Bilinen bir resmi ufiıncu defadır tekrar edi- yorum. Bir koJaylık sıiflamasin dive. Yani guzel- leşmesi için bütun tedbirleri alıyorum. Bu, gö- ruyorsunuz, tam bir ihtilalci tavır. Uyum sağla- masın diye, yan yana gelecek şeylerin tumunu ha- bersiz kıhyorum. Gerçi bu bir risk. Ama sanat zaten bir risktir. Uçurum kenannda dolaşmak zorunludur. Iutarsa tam tutar. Tutmazsa, hiçbir zaman tutmayacaktır. Kesinlikk gtizel bir şcy yapmaya calışmamalıyu. Gözd, tasdik edilmiş bir şeydir, o zaman az de onon başka bir verai- yonunu yapıyorsunuz. Biz ise güzd olmayaıu, yanlışı yapmalıyız. Gelecegin dogrnsudur o!.." Özdemir AJtan, sanatın özgur bırakılıp kendi anlamını yine kendisinin bulmasına izin verümesi gerektiği kanısmda. Çalışmalarmda, sanatta önemli bir yen olan "rastlantı"mn kullaıuldıği- nı vurgulayan Altan, bilımde bıle buluşların ço- ğunda rastlantı payının bulunduğunu söyleme- den edemiyor. Altan'a bakılırsa, çakşmalannın kökeninde Freudcu anlayış yatıyor. Altan, gerçeküstülücü- lüğün, Dadacılığin, soyut dışavurumculuğun ve otomatizmin kökenlerinde hep Freud'un, yani iç dunyanın denetimsiz olarak özgurce bosalabil- mesinin yattığı görüşünde. Türkiye'nin en ünlü tarihiyerlerinden birinde ulaşım ve ilgiyetersizliği egemen Nemrut'ta turizm ayıbıAdıyaman'ın en önemli turistik merkezi sayılan Nemrut'a ulaşım ve görevlilerin davranışları, burada turizmin geliştirilmesi bakımından hiç de "özendirici" değil. UFUK TEKİN ADIYAMAN — Ister Kâhta- dan çıkın yola, ıster Adıyaman- dan Nemrut'a ulaşmak bir savaş âdeta. Nemrut'ta guneşın doğu- şunu ızlemek ıçın duzenlenen turlar, turistik rahatlıktan çok uzak. Aslında Adıyaman'dan da çıksanız 35 kilometrelik asfalt yolu asıp Kâhta'dan geçmek zo- rundasınız. Usunuza hemen "Kâhta'dan gıderiz daha ucuza gelır" diye bır duşunce takılabı- hr. Ancak sabahın 02.00'sınde hareket edeceğiniz Kâhta'da, 'IVemrut'a çıkacak minibus bulmak' o denlı kolay değil. Bu işı yapan belkı 50 minibusçu var. Ama gecenin bir yarısında oner- dığı rakam uzerinde fazla pazar- lık etme şansınız yok. Hele de birlikte yola çıkacağınız grupta çok sayıda kışı varsa, her geçen dakika, rakamın vukselmesine yol açıyor duşmesine değil. Çukurova Üniversitesi Iktısa- dı ve Idan Bilımler Fakultesi öğ- rencilerının "Nemrut yolculuğu" kıran kırana pazar- lıklann da otesınde, yore ınsanı- nın bır turlu anlaşılamavan "ta- >ırları"yla golgeleniyordu. Mı- nıbus şoforlerının butun uyarı- lara karşın "Nemrut Trophy" yaparcasına bozuk ve dar dağ yolunda araba surmesi, kimi oğ- rencılerın krız geçırmesine ne- den oluyordu. Sekiz minibus şo- forunden 7'sının bırbırıni bazen "sağlayarak" dar yokuşta varış yapması, Kâhta'daki bır emnıyet gorevlısi tarafından "Hıçbir şey- den korkmayızı kanıtlamaya ça- hşıyorlar" diye yorumlanıyor- du.' Oğrencılerin sabahın 03.45'inde ulaştığı son mola ye- rındekı konaklama tesısınin 'kapalı' tutulduğunu gormeleri, 'Nemrut Trophy'den sonra kat- lanıhr şe> değil. Belkı 10 dakı- ka yalvar yakar durumda 'gorev- li'nın kapıyı açmasını bekliyor- lar. Çay, pasta-çorek hatta ıçki, neyı varsa satın alacağız. Iİcna ettikten sonra ancak açılıyor ka- pı. 80 ziyaretçıyı bır anda karşı- sında gormenın şaşkınlığıyla go- revlının, değil bır yabancı dili, Turkçeyı de pek istemeyerek ko- nuşması, gerçekten uzucu. 10 >ıldır Nemrut'a çıkanlara yar- dımcı olduğunu anlatan görevli Mustafa Çoban, çayı 500 lıraya, bırayı da 3500 liraya satarak 'asık yuzünu' unutturmaya ça- lışıyor. Konaklama tesislerinde elektrik yok. Sabahın 04.30'unda 'son start' veriliyor. Öğrenciler tam 25 dakika karaniıkta ve iki kişı- nin yan yana olamayacağı kadar dar patika yolda Nemrut'a çıkı- yorlar. Yol uzadıkça uzuyor. Ayaz muthış. Kazaklar, yun ço- raplar kâr etmiyor. Bir haziran sabahında Nemrut'un tepesine ulaşan donuyor. Gene nazlana- rak sıyrılıyor bulutlann arasın- dan. Bir renk cümbuşu, kızıllık sarıyor her yanı. Çıkar çıkmaz da her şey bir anda gizini yitirı- yor. 'Nemrut Trophy' bozuk dağ yolu, "sosyal tesıslerdeki görev- lınin asık yuzu", Kommanege Krallığı hakkında verılen bilgi- lerı unutturmaya yetiyor. Yerlı- si ve yabancısıyla turistler, "Kommanege halkı, heykelleri nasıl getirdiler Nemrut'un tepesine" sorusuyla soylene söy- lene dağdan iniyorlar. Bursa'da festival • BURSA (AA) — Bursa Kultur Sanat ve Turizm Vakfı tarafından duzenlenen ve 12 haziranda Ahmed Adnan Saygun'un 'Yunus Emre Oratoryosu' ile başlayan '30. Uluslararası Bursa Festivali' çeşıtli etkinliklerle sürüyor. Festival kapsamında Külturpark Açık Hava Tiyatrosu'nda gerçekleştirilen konser, tiyatro ve halk oyunian gibi etkinliklere Bursalılar daha fazla ilgi gösteriyor. Vakıf, bu nedenle geçen yıllarda çeşitli mekânlarda duzenlediği önemli etkinlikleri bu yıl Kulturpark Açık Hava Tiyatrosu'nda sunuyor. Ifoylalar şenleniyor • TRABZON (AA) — Doğasıyla ve tarihi eserleriyle ünlü Doğu Karadeniz Bölgesi'nde geçen ay başlayan yaylalara göç ile birlikte yayla şenliklerinin de hazırhklanna hız verildi. Yerel yönetimler tarafından yapılan belirlemelere göre 21 haziranda Trabzon- Akçaabat Mesabat Tepesi, 23 Haziran Trabzon- Çaykara Sultan Murat Yaylası Şehitlerini Anma Günü, 27 haziranda Artvın Kafkasör Festivah', 1-3 temmuz Artvin-Arhavi Sanat Festivali, 19 temmuz Trabzon-Vakfıkebir Kadırga Yayla ve Sisdağı Yaylası Şenlikleri yapılacak. Zeııs a 20 bin inıza daha • Haber Merkezi — Teknik Elemanlar Derneği'nin (TE-DER) tstanbul çapında yüruttüğü Zeus Sunağı'nı geri almayı amaçlayan kampanyada 20 bin imza toplandı. Meslek odaları, dernekler ve demokratik kuruluşlarm da desteği ile yurütülen kampanyanın genişleyerek devam edeceği belirtiuyor. Dernek tarafından yapılan yazılı açıkiamada, bu konuda kamuoyu daha duyarlı olmaya ve kultur değerlerimizin takipçisi ve koruyucusu olmaya çağnldı. Çevreciler Foça kampında • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Çevreciler, Foca'da uluslararası banş dostluk ve ekoloji kampı düzenliyorlar. 22 haziranda başlayacak olan kamp, 30 hazirana dek sürecek. Kampa Yunanıstan ve Ispanya'nın yanı sıra Gürcistan'dan da çevrecılenn katılacağı açıklandı. Ekoloji kampı için 'Çadırını al ve gel' cagnsı yapıldı. Izmir'de SOS Akdeniz Bürosu'nun çevrecilerle ortaklaşa duzenlediği kampta turizmin Akdeniz ülkelerinde yarattığı çevre sorunları, buna karşı alınması gereken önlemler, Körfez savaşırun yarattığı yıkım ve banş ağırlıklı olarak ele alınacak konular arasında yer alıyor. Kastamonu'da guatr yüzde 57 • ANKARA (AA) — Cerrahpaşa Tıp Fakultesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre Kastamonu halkımn ortalama yuzde 50'si guatr hastası. Kastamonu Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mikaıl Kaya, Cerrahpaşa Tîp Fakultesı'nin sekiz bin 300 kışi uzerinde yaptığı araştırmada, halkın yuzde 57'sinde 'elle hissedilebüir guatr' hastalığı saptandığım bildirdi. Dr. Kaya, Kastamonu Merkez ilçede yüzde 71, Çatalzeytin'de yüzde 87, Azdavay'da yuzde 69, Cıde'de yuzde 65, înebolu ve Tosya'da yuzde 60, Bozkurt'ta yuzde 50, Araç'ta yüzde 46, Devrek'te yuzde 40 ve Tasköpru'de ise yuzde 30 oranında guatr hastalığı tespıt edildiğini kaydetti. bekleniyor • ANKARA (Aa) — Sağlık Bakanlığı'nın organ nakli konusunda çalışmalan sürerken Turkiye'de hastanelerde halen 2 bin 376 kişinin organ nakli beklediği belirlendi. Sağlık Bakanlığı verilerine göre hastalardan 2 bin 162'si böbrek, 172*si kalp, 14'u pankreas, 8'i karaciğer, 20'si de kemik iliği nakli bekliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear