18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı Cumhun>el Matbaacılık ve Gazetecıbk Turk ^ o n ı m Şırketı acLna Nadir Nadl 0 Genel Yavın Muduru Hasan Cemal, Muessese Müdurj EınıiK Lşaklıgıt. ^azı tslen Muduru Oka} Gonensin. 0 Haber Merkezı Muduru \alçın Bayer, Savfa Duzens Yönetmenı Ah Srar 0 Temsıkıler \NKARA Ahmet Tan. İZMİR HHnKl Çetmkaya AD-\SA Çttia Yıjnıojlu 1. Pol.tıka CHıl Baılaat*. D>s Habcrler E f | " *aan, Il-Sendıka- Şduaa t m d , Kullur Crial Iflcr. isunbul Habsrlen Ktnal Kaçak Eğıtım Geaca» Şaylan Yurt Haberkn NcrdH Dofaa. Spor Daniîmanı \M«lkadir Yactaauii. Dızı \azilar ajma Çaltşkaa. Ara;'ırma ŞaUa Alpay. Duzrttme Abdattsk l a u a 0 ICoorci-naıûr AaaMI fcarubaa 0 Malı Işkr E/ol Ertal 0 Muhascbt BlUnu fan 0 Butçe Planlamî Snfi Oıı..ı>r|r»jl. 0 Rrkla-n W Tonm 0 Ek Yavınlaı Halvı \kyol 0 ;da-r Hasevin Garw 0 lîlcme Û**r Çrtlk 0 Bıtgı Işlem NaH taal 0 Prrtone Sc^ı Bostaacıotla Yav n Kunıtu Başkan Naria- Nadi Okay \kbml Imlç» b n , H a u C«Bal HıkBMt Çrtıalu^, Ofcıj GOMIUIII Ifsr MnmL, llaaa S«içıjk Kb Ikmt*, Ahıael Taa Basan vr hiMW Cumhumet Matbaacılık vt Gaznealık T A Ş TOrk Ocagı Ctd 39/41 Cajaio|hl 3«Î4 ]s- PK 2 « ljıanbul Td SI2 05 05 (20 hal). Tdoı 222<6 Fa» (I) 52« « 72 0 Burotar \akara: Zıya Gokalp Blv İRkılap 5 No I9'4. Td 133 II 41-47. Tciet: 42344. Fax (4) 133 05 6* 0 baur H Zıya Bh 1352 S. 2/3. Tet 13 12 30. Teicn. 52359, Fax. (51) 19 53 60 0 Uaaa. lnOnu Cad 119 S No 1 Ka: 1. Td 19 37 52 (4 h»I). Tda. 62155. fix (71) 19 25 7» TAKVİM: 19 HAZlRAN 1991 Imsak 3 23 Güneş: 5.24 Oğle: 13.10 Ikindı: 17.10 Akşam: 20.46 Yatsı: 22.37 Tarihi Galata Köprüsü anılara kanşıyor, yakında yenisi açılacak... Köprü değil, gemi batıyor Haliçîe REFİK DURBAŞ Kadıköy-Sirkeci vapurunun güvertesinden Bu kadar ışıktan yoksun mu kalacaktı köprü? Yeni Galata indıği beyanındadır: Günlerdir uzerinde yürüyo- rum. Kadıkoy-Sirkeci vapuru- nun güvertesinden bakıyorum. Alt mahzenlerinde dolaşıyorum. Kopru değil, bir batık gemi. Kendini koyvermiş sulara go- mülüyor giderek... Bir gece onceden gaz teneke- lerinde ateş yakıp çiğ istavritle 'Mutuk' şarabı içen balıkçılar terk-i diyar etmışler ama, balı- ğın ve şarabın kokusu hâlâ du- ruyor gun ışığının koprunun alt geçitlerıne vuran sessızliğinde... Haliç'e bakan 'Gıcırtı' Resto- ran kapılarını kapamış ebedi- yen. 'Adalar'da denîze gircnekten korkmayın' iHtanbul Haber Servisi — İS- tanbul'da Buyukada ve Sedefa- dası kıyı ve plajlarının yazın de- nize girılebilecek temizlikte ol- duğu saptandı. Adalar Belediye- si'nce İstanbul Büyükşehir Be- lediyesi Sağlık Işleri Mudürlüğü Hıfzıssıhha Enstitusü'nde yap- tırılan tahlillerde Büyükada ve Sedefadasf ndaki kıyı ve plajlar- da deniz kirliliğinin, 7 bin koli- form olan tavan sınırının altın- da olduğu belirlendi. Adalar Belediyesi gönül ra-( hathğıyla denize girilebilecek kı- yı ve plajları belirlemek amacıy- la çeşitlı yerlerden alınan numu- ne deniz sularıru Hıfzıssıhha Enstitusü'nde tahli] ettirdi. Tah- lil sonuçlarının Adalılara duyu- rulduğu anonslarda Adalar Be- lediye Başkanı Recep Koç'un "Adalar'da denize girmekten korkmayın" şeklinde mesajı sık sık tekrarlanıyor. Tahlil sonuçlanna göre Büyü- kada'nın en temiz kıyılarını, Dilburnu'nun sağ tarafındaki serbest plaj ile Orman Kampı önu oluşturuyor. Bu kıyılarda deniz suyunda litrede 230 koli- forma rastlandı. Buna karşılık Yörukali Plajı'nın orta kısrm ile sol tarafında litrede 2 bin 100 koliform deniz kirliliği belirlen- di. Sedefadası'nda ise en temiz kıyının, plajın sağ tarafı oldu- ğu anlaşıldı. Burada litrede an- cak 80 koliforma rastlandı. Ev- ren Parkı havuz onündeki kir- lilik oranı da litrede 1.800 koli- form olarak belirlendi. sabahm bakıyorum. Alt mahzenlerinde dolaşıyorum. Köprü köprünün azman gölgesi altında bu kadar ezilip J _ ^ * 1 1 _ T ! _ J. _ 1 _ * Tf J * _-. * 1 _ _ _ _ _ _ - - _ _ _... • 1 — _. _. n l-ı w% A / t a l / t>*vi *•« T«*J •* ^ D ı i r\ 1_- c* o w> • ır a t « r» v> s\i ™ lr r% »•* n l i A i değil, bir batık gemi. Kendini koyvermiş, sulara gömülüyor giderek. Sabahın elinden tutan "Köprüaltı Çocukları" dağılın artık kentin ara sokaklarına. silinecek miydi? Bu akşam 'Kemancı' kapalı. Ama müdavimleri boş bırakmamışlar yine. Fıçı biraları üzerine tezgâhlar kurulmuş. Biranın soğukluğu bile kalmamış. O da mı küsmüş... Eminonu tarafında Cansın Restoran'da dün geceden kalmış bir kaç turist. Bir batık gemi artık kopru. Arkasında yeni kopru, de\ ağzını açmış yutacak gibı... Marmara guneşinin altında yılların ağarttığı griliği okunmaz olmuş... 'Ümmii Giilsüm' çaye- vi daha kaç yıl yaşar anıların defterinde demli çayının koku- su, nargilenin ateşi? Sabahın elinden tutan 'Kop- rualtı Çocukları' dağılın artık kentin ara sokaklarına; sızın de şiiriniz, romanınız, öykülerinız köpruyle birlikte Haliç'in gri su- larında değil mi? Galata Köprüsu'ne akşamın ındiği beyanındadır: Tabelası dahi kalmamış köp- ru karakolunun. Bir bekçi, ka- rakolun önune bir sandalye at- mış Sarayburnu onlerinı gözlu- vor. Balık, o da Norveç Biraı ötesinde aluminyum palamutu' beş bin liradan baş- tepsisine bademleri doldurmuş |jyOr buradan. Eminönu'ne doğ- bir adam. "Eskiden buz üzerin- r U ı ortalarda dört bin, Eminö- de satariardı bademi" dıyorum. nıı'nden yarım ekmeğe iki bin... Yanıt dahi vermiyor. Kapılar, pencereler sokülmüs, Karakoy tarafından yurüyo- geçitlerin yanlarına boynu bii- rum. Çiçek Pasajı yandığında kuk dizilmişler. burayı mesken tutan restoranlar Bir zamanlar, daha bir kaç yıl birer birer kapanmış. Bir o n c e s j bu geçitler ki balık avı Olimpiyat-Canlı Balıklar' açık. malzemesi satan tezgâhlarla do- Karadeniz Restoran' kapalı. ıu y du. Hiçbiri kalmamış... Köprünün ayaklarında balık tutanlar da... Romanyalılardan aldığı bi- çimsiz bebeklerin kutularını bir adam koprunun ayaklarından denize boca ediyor. Bir çiçekçi boynu bükuk çi- çekleriyle yeni koprunun beton golgesine sığınmış duşünuyor. Yanına oturuyorum. 'Ali Rıza' diyor adım. "Çiçek mi >e- tişir bu betonda?" Sesı kırılıp Akşamın Haliç'e inişini seyir için oturup bir bira içmenin zamanı... Arkada yeni köprü. Dev agzuu açmış yvtacak gibi. flFotograf: Muharrem Aydın) duşüyor Haliç'e... Akşamın Haliç'e inişini seyir için 'Kemancı Dancing'e oturup bir bira içmenin zamanı. Dip masalarda mumlar yakıl- mış. Ne akşam, ne Haliç? Göziinun perdesinde yeni koprunun açılışa hazır beton dükkânları. Ve onunde simsiyah bir su birikintisi. Bulent, Boğazıçi'nde öğrenci, 'Direneceğiz' diyor. "Belediye şimdi dükkânları miihürliiyor, bizi yerimizden yurdurauzdan edecekler. Son giın kopru gider- ken uzerinde eylem koyacagız. Ateş yakıp biralarıraızı kopru- nun uzerinde içeceğiz!" 'Yeni kopriı' diyecek oluyo- rum. "Tutar mı bunun yerini. Bak- sana açmış ağzını. yutacak, yut- tu bile." Biranın soğukluğu bile kal- mamış. O da mı kusmüş... Ki bira koprunun neşidesi... Galata Koprusu'ne gecenin ındiği beyanındadır: Bu kadar ışıktan yoksun mu kalacaktı kopru. Yeni koprunun azman gölgesi altında bu kadar ezilip silinecek miydi? Bu akşam 'Kemancı' kapalı. Ama müdavimleri boş bırakma- mışlar yine. Fıçı biraları uzeri- ne tezgâhlar kurulmuş. Bira sı- cakmış, olsun... Rustem gitarını getirmiş, sesı yeni köprunün siluetine duşü- yor: "Adidas'ı giyersin / Lahma- cunu kemirirsin / Viskini içer- sin / Ne bayvansın be abi..." Daha dun köprü altının gar- sonları önunü keserdi 'taze balık' diye... Bir soğuk sessizlik şimdi gecede... Köprü uzerine çıkıyorum. Karşıda ışıklar içinde Sepetçi Kasn, arkasında Topkapı Sara- yı... Banco Di Roma'nm, Vakıf- bank'ın, Kodak'jn, Yapı Kredi 1 nin, Bayer'in, Türk Ticaret Ban- kası'nın Karaköy cihetinden ya- nar döner ışıkları köprünün üzerine düşuyor. El arabalarıyla satıcılar geçi- yor. Erikçiler, karpuzcular, bir midyeci... Gemi batıyor. Anılara kanştı derken, karışıyor işte... Kanştı bile... Külleri yeni köprünün tozu dumanı içinde... Ve diyor ki Haliç'e dağılan se- si: Bir şair: Orhan Veli. Şiirini yazmıştı. Bir çiçek: Kemancı Dancing. Yakında "Kapalı!' Bir iskele: Adalar. Kaldırıldı. Bir çocuk: Köprüaltı çocuğu. Artık romanı yazılmayacak. Bir köprü: Galata. Yenisine buyurun. Bir olüm: Öper olmuş al ye- lesiyle şimdi... 1914yüında kurulan Amerikan Ürüversite Öğretim ÜyeleriBirliği'nin Genel SekreteriDr. Benjamin: ABD'de öğrenci sesini duyuranuyor YILDIZ YAĞCI WASHINGTON — Amerikan Üniversite öğretim Üye- leri Birliği (American Association of University Profes- sors) 1914'te bir grup öğretim üyesi tarafından akademik özgürlükleri ve öğretim üyelerinin yasal haklarını koru- mak amacıyla kuruldu. Oğretim üyelerinin yedi yıl söz- leşmeli çalıştıktan sonra, sürekü istihdam (tenüre) statü- süne geçirilinesi esasını getiren derneğin geliştirdiği ilke- lere genellikle tüm kurumlar uyuyor. Buna rağmen ai- dat ödeyen 43 bin üyesi olan derneğe öğretim üyelerin- den yılda 1200 kadar şikâyet geliyor. Bu şikâyetlerin bü- yük çoğunluğu kısa sürede, kurumun, dernek yönetmeliğini uygulamasıyla sonuçlandınlıyor. Ancak ba- zı durumlarda bu süre uzayabiliyor. Derneğin atadığı bir grup öğretim üyesi söz konusu üni- versiteye gidip somşturma yapıyor ve rapor derneğin ya- yın organı olan Academe'de basdarak tum akademik çev- relere bildiriliyor. Derneğin yıllık toplantısında tartışıl- dıktan sonra da söz konusu üniversite veya kolej, derne- ğin "kara liste"sine giriyor. Şu anda listede 50 üniversite var. Yükseköğretim kurumu ancak derneğin yönetmeli- ğini uyguladığı zaman kara listeden çıkanlıyor. Washington'da Birliğin Genel Sekreteri Dr. Ernst Ben- jamin yaptığımız görüşmede şuniarı söyledi: Akademik özgürlükleri ve öğretim üyelerinin yasal haklarını korumak amacıyla kurulan Amerikan Üniversite öğretim Üyeleri Birliği'nin 43 bin üyesi bulunuyor. Derneğe yılda 1200 kadar şikâyet mektubu geliyor. Genel Sekreter Benjamin, "Paylaşmalı yönetim diye tanımlanan bir sistem öneriyoruz. Yönetici ve öğretim üyelerinin akademik kararları birlikte alabileceği bir sistem" diyor. — ABD, yerieşmiş demokratik kunımları olan bir iil- ke. Üniversiteler için de aynı şey söylenebilir mi? Benjamin: Kişilerin demokrasiyi nasıl tanımiadıklan- na bağlı. 1960'h yıllarda öğrencilerin çok büyük rolü ol- du. Şimdi de, örneğin Latin Amerika'daki öğrencilerin aksine, bizim öğrenciler seslerini pek duyuramıyorlar. Ya- ni öğrencilerin akademik yönetimde söz sahibi olmalan açısından demokratik değil. "Paylaşmalı yönetim" diye tarumladjgımız bir sistem öneriyoruz. Yöneticiler ve öğ- retim üyelerinin akademik kararları birlikte alabileceği bir sistem. Müfredatla ilgili kararlarda öğretim üyeleri- nin, bütçeyle ilgili kararlarda da yöneticilerin daha fazla söz sahibi olmasını öneriyoruz. Yönetim kunülan en yuk- sek otorite. Ender de olsa, yönetim kurulunun, yönetici- lerin veya öğretim üyelerinin önerilerini onaylamadığı du- rumlar olabiliyor. Fakat genellikle yönetim kumllan öğ- retim üyelerinin önerilerini kabul ediyorlar. — Clifford Adelman, görüşmemizde federal hükiime- tin, iiniversiteleri anayasa hükttmlerine uyup uymadık- lan konusnnda denetledigini söyledi. Federal hükümet ve- ye Eğitim Bakanlıgı bunda ne derece başanlı oluyor? Benjamin: Yüzde ytiz değilse de başarıh oluyor diye- bilirim. öğretim üyeleri, haksız yere işten çıkanldığı bir- kaç davada, mahkeme sonucu işlerine geri döndüler. Ka- dınlar, kendilerine ayrımcı davranıldığını veya cinsel sal- dın yapıldığını iddia ettikleri davalarda da kazandılar. Bu- na karşılık sonuç alınamayan davalar da oluyor. Bu tip davalan genellikle biz üstlenip mahkemeye gitmeden çö- züyoruz. — Birçok kolej ve üniversitede kadm araşünnalan kttr- siüeri var. Fakat. kadın öğretim üyesi oranı çok düşük. Bu konuda sizce bir gelişme var mı? Benjamin: Var, ama çok yavas. lstatistiklere baktığı- mızda kadın öğretim üyelerinin çoğunun yarım gün ça- hştığmı, sürekli istihdama gecmediğiııi ve alt düzey gö- revlerde çaüştığını görüyoruz. Biz sürekli istihdama geç- meden çalışmanın karşısındayız. Ancak sürekli istihdam dışı bir öğretim üyesinden yayın yapması beklenmiyor. — Akademik özgürlügün kısıtlanması, pratikte ne gi- bi sorunlara neden oluyor? Benjamin: Akademik özgürlük, öğretimdeki en temel öğelerden biri. Somut bir-iki örnek vereyim. öğrencilere dürustçe not vermeyi ele alalım. tş güvenliğiniz tam yoksa ve üniversite, kayıtlan arttınnaya veya futbol takımı fa- lan kurmaya çalışıyorsa, yanlış öğrenciyi sınıfta bırakma- nız başmızı derde sokabilir. Bilimsel araştırmalarda da benzeri sorunlar çıkabilir. Uygulamalı kimyasal araştırma yaptığınızı düşünün. Su- yun kirli olduğunu buldunuz. Halka kullandıklan suyun sağlığa zararh olduğunu açıklamak istiyorsunuz. Böyle bir durum işten atılmanıza neden olabüir. Bunun için, mesleki güvence, cezalandırma tehlikesi olmadan sorum- luluklannızı yerine getirmenizi sağlar. Diğer yandan iş güvencesi, mesleki yetersizliğe göz yumulması şeklinde anlasılmamalı. Mesleki yetersizlik işten uzaklaştınlma ne- deni olabilir. Türkmenistan ile üişkiler • İZMİR (AA) — Türkmenistan Kültür Bakanı Aşir Murat Mamüiyev, Türkiye ile Türkmenistan arasında ilk kerpiçin konulduğunu beh'rterek "Şimdi sarayı yapabiliriz. Neden uzun yıllar birbirimizi görmedik ki" dedi. Turkmenistan- Türkçe sözluğünün hazırhk çalışmalarına başlandığını açıklayan Murat Mamüiyev, Yunus Emre'nin bir güldestesinin Türkmenceye çevrildiğini, Türkiye'de basımına başlanan bu şiir kitabının ekim ayında Türkmenistan'da piyasaya sunulacağını duyurdu. Konuk bakan, gelecek yılın nisan ayında Türkiye'de "Türkmenistan Günleri", ekim ayında ise Türkmenistan'da "Türkiye Günleri" ile "Yunus Emre Günu" duzenleyeceklerini kaydetti. Ölen Türk hacılan • MEKKE (AA) — Kutsal topraklara geien Turk hacı adaylanndan bugune kadar 11 kişının öldüğü bildirildi. Adana kafilesinden Niğde doğumlu Kemal özbay'ın ölmesi uzerine, sayı ll'e ytlkseldi. Çeşitli nedenlerle ölenlerin kimlikleri ve kafileleri şöyle: Refaki Ekman (İstanbul), Ali Akpınar (Adana), Fatma Yılmazbaş (Adana), Ibrahim Solmaz (Ankara), Hüseyin Yeşilkaya (İstanbul), Fikri Güler (İstanbul), Aysel Yılmaz (Almanya), Ahmet Bingöl (Adana), Ahmet Duran (Adana) ve Ali lslamoğlu (Ankara). Yetkililer, Kmlay ekiplerinin yaptıkları sağlık kontrollerinde hacı adaylarında en çok solunum ve görmeyle ilgili rahatsızhklarla güneş çarpmasına rastlandığım söylediler. Bütünleme kalkıyor • ANKARA (AA) — MUli Eğitim Bakanı Avni Akyol, okullarda ders geçme sistemi ve ağırlıklı not uygulamasına geçileceğini, bütünleme sınavlannın da kaldınlacağını söyledi. özel Dershaneler Birliği Derneği (Özde-Bir) tarafından, 1990-1991 öğretim yılında düzenlenen deneme sınavlarında, ilk 10'a giren öğrencilere, ödülleri törenle verildi. Milli Eğitim Bakanı Akyol, ödul töreninde yaptığı konuşmada yeni ders geçme sistemi olarak uzerinde çalışılan "ağırlıkh not" uygulamasına, önümüzdeki yıl başlanacağını, butünlemelerin de kaldınlacağını söyledi. öğrenci seçme sınavına yapılan basvuruların bu yıl önceki yıla göre düşük olduğuna da dikkati çeken Bakan Akyol, LtMME projesinin önemini de vurguladı. Akyol, "Eğitim, yönetme ya da yöneltme değil, sadece yönlendirme şeklinde olmalı" dedi. lavşanlılda deprem • TAVŞANLI (AA) — Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde dUn akşam hafıf şiddette deprem oldu. Kandilli Rasathanesi yetkilileri, depremin merkez üssünün İavşanh-Kütahya olduğunu, sarsıntının 4 şiddetinde gözlendiğini bildirdiler. Saat 17.51'de hissedilen depremde, can ve mal kaybı olmadı. Birleşik Devletler Öğrenci Birliği'nin Başkan Yardımcısı TojelShah: Üniversiteler paraya değil yeteneğe bakmalı 2.5 milyon üyesi olan Birleşik Devletler Öğrenci Birliği, Amerika'mn en eski ve en büyük öğrenci örgütü. Başkan Yardımcısı Shah, üniversite harçlarmdaki artıştan yakımyor. "Yapılmakta olan zamları durdurmak amacıyla öğrencileri etkin kampanyalar yürütebilmeleri için eğitiyoruz" diyor. WASHINGTON (Cumhuri- yet) — 1947'de kurulan Birleşik Devletler Öğrenci Birliği (Uruted States Student Association) Amerika'mn en eski ve en bu- yuk öğrenci örgutu. 350 yuk- seköğrenim kurumundan 2.5 milyon uyesi var. Kongre'de tek öğrenci Iobisi olarak ABD'nin toplam 13 milyon üniversite oğ- rencisini temsil ediyor. Washing- ton'dakı merkezlerinde Başkan Yardımcısı Tojel Shah ile çeşitlı öğrenci sorunları uzerine go- rüştuk. — Federasyonun gundeminde ne gibi konular var? SHAH — Şu anda en onemli konu mali desteklerde yapılan kesintiler. Amerika'da öğrenci- lere verilen mali desteğin "'o 72'si federal hukumetten geliyor. Geri kalanı da evalet hukumetlerı ve unıversitelerden geliyor. Ancak son 10 yılda bu destekte çok onemli kısıntılar oldu. — Bu kesintilerin nedenleri sizce ne? SHAH — Birçok nedenı var. En onemlisi sosyal programlara para ayırmayı gereksız gorme, yuksekoğretime oncelik verme- me, yuksekoğretimden parayı odeyebilen yararlansın, odeye- meyen de halk kolejine girsın ve- ya çalışsın anlayışı. Biz eğıtimın, kişınin sosyoekonomik durumu ne olursa olsun, herkese tanınan bir hak olması gerektiğıne ina- nıyoruz Yeteneğıme ve secımi- me gore en pahalı universıteve de, meslek okuluna da gıdebıl- melıyim \e bunun için gerekli olanak verılmelı. Birçok öğren- ci başka seçenek olmadığı için askerı okullara gidiyor. Çunku onlar burs veriyor. Öğrencinin birincı seçeneği askerı okula git- mek değilse, başka olanak lar da tanınmalı. Gundemimizdeki diğer bir konu da, üniversite harçlannda- kı artışlar Yapılmakta olan zamlan durdurmak amacıyla öğrencileri etkin kampanyalar yürütebilmeleri için eğitiyoruz. — Öğrencilerin tepkisi ne oluyor? SHAH — Bazı öğrenciler "biz fazla para odemeye razıyız, yeter ki dersleri azaltmasınlar" diyor. Biz de onlara, bu konu- ya federal duzeyde önem veril- diğinde, para artışına da gerek kalmayacağını anlatmaya çalışı- yoruz. Azınlık öğrencilere de çe- şıtli sorunlarıyla ilgili kampan- yalar organize etmelerinde yar- dımcı oluyoruz. Yuksekoğretim- den mezun olan azınlık öğrenci sayısı kaydolanlardan çok az. — İ niversite ve kolej mezun- ları kolay iş bulabiliyor mu? SHAH — Şu anda büyük bir ekonomik durgunluk içindeyiz. Bundan dolayı iş başvurulanna olumsuz yanıt alanların sayısı çok yüksek. Birçoğumuz gar- sonluk, tezgâhtarhk gibi işler yapmak zorunda kalıyor. Birkaç yıl once üniversite diplomasıy- la iş yapmak mümkundu, şim- di en az master gerekiyor. — Dr. Benjamin 60larda öğ- rencilerin yiikseköğrelimde onemli rol oynadıklannı, giinu- müzde ise rotlerinin azaldıgını söyledi. Bu göruşe katılıvor musunuz? SHAH — Hayır katılmıyo- rum. 60'larda öğrencilerin ilgısı birkaç temel konu uzerinde odaklaşmıştı. Şimdi ise sorunlar çok değişik ve çeşitli. Yani du- rum çok farklı. Ben kendi uni- versitemde mufredatın değiştiril- mesi için çalıştım. Buradaki ar- kadaşların hepsi, universitelerin- de, değişik konularda çalışıyor. Biri Meksika kökenli öğrencile- rin, diğeri kadın öğrencilerin so- runları vb. gibi konularla uğra- şıyorlar. Bir anlamda bizim ku- şağımız yıllarca önce kazanılmış fakat nedense sonradan yitiril- miş hakları tekrar elde etme sa- vaşımı veriyor. — Nasıl yitirildi bu haklar? SHAH — İdeolojılerde geri- ye doğru yön değiştirme ve Ana- yasa Mahkemesi'ne yapılan son atamalar sonucu. Öğrencilerin daha guçsuz veya daha pasıf ol- duğunu sanmıyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear