Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MHURİYET/16 • Mlmar Slnan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ile Tasarım Dergisi'nin birlikte düzenledikleri "1. Kentsel Tasarım ve Uygulamalar" konulu sempozyum, saat 10.30'da Fındıklı'daki Oditoryum'da başlayacak. • 9. Tarihl Türk Evleri Haftası bugün başlıyor. Hafta nedeniyle Alarko Konferans Salonu'nda düzenlenen topiantı saat 10.30, panel ise 14.00'te. Akşam 18.30'da "Bizim Evierimiz" sergisinin açılışı var. KENTYAŞAM Terör ÇEVRE SEMPOZYUMU ASELSAN'a silahh baskın' ASELSAN'm Levent'teki bölge müdürlüğü binasım basan biri kadm, 3 kişi bomba süsü verilmiş paket bırakarak kaçtüar. ANAP'm Ümraniye ilçe binasına patlayıcv madde atıldı. ^Istîsmara son verîlsin' BELEDÎYE CjEREKLİ TELEFONLAR B PottS nttdltt 055 • ktalye:OOO • iandanM. 056 • ZalMU MMOlMta: 527 57 00 • MnttMdar Midirtujfl: 172 13 73 7475 ve 088 • İSKİ ama: 068 • Sft&JK: Huır Acll: 077 Saglık MMftıtttf: 511 89 18 C«rtafcpa*a Ttp: 588 48 00 Çapa Tıp: 525 92 30 Mamara Tıp: 340 01 00 Haytorpsş* HHMIM: 345 46 80 23 MAYIŞW MEKTUP Yeşilsaha çöplüğe dondü • G&öej» Trafik Ekipler Amirliği'aia arkasmdaki 115 döBumlük yeşil saha, beledsYenin de iigisizHğî nedeniyie çöpJüğe döndü. Bir vandan ççvre .binaiann kaiorifet yaka ksileri döküîörkes, öte yandan feetediye araçian da buradan süreklt toprak çekiyor. FUZULt BULIÎT Ora! ve Hatice Dilek Asiaa'u» ceaaze törenise kalabahk bir grap katıidj. <S«at Koriuklu) Kndıköy baskını Meclis\e SHF Tunceîi Miîietvekiii Kamer Genç bir soru önergesiyîe operasyonu gündeme getirdi. Bakan Aksu "Sağ eie geçirmek için tüm çabayı gösterdik. Onîar bize topia tüfekle,Kalaşnikofla saldırduBu durumda çiçekmi verseydik" dedi. İstanbut Haber Seryisi Kadsköy'de siyasi poHsin operasyonu sırasmda ölü olarak ele geçiriien tsmail Oral ve Hatice Dilek Arsian'ın cenazeleri dün yoğun güvenlik öniemkri altmda toprağa verildi. Hasanpaşa Hacı Necip Usta Sokak II numaralı dairede yaşamlanm yitiıen Arslas ve Oral'ın cenazçleri dUn sabah saatkrinde Cerrahpaşa Adli Tıp Morgu'ndan aîındı. Oral'ın cenazesi amcası Barbaros Oral ve kardeşkrince tzmit'e götürülerek Bağçeşme Mezarlığı'nda toprağa verildi. Hatice Dilek Arsîan'ın cenazesi ise polisin geniş güvenlik önlerm altmda Kanal Güîsuyu5ndaki anne ve babasının evine getirildi. Bir konvoy halinde And Sokak'a getirikn Arsian'ın cenazesi yakmlarma gösterildi, Arslan, Gülsuyu Camii'nde kıhnan öğie namazından sonra bin ksşiye yaksn bir konvoy tarafmdan mezartiğa taşmarak götürüldü. Polisin, yüriiyüşyapîlmaması yoiunda uyarsda buîunmasma karşm, konvoy ellerinde pankart ve dövizlerle yürümeyi sürdürdü. Polis çetnberi alttnda Gülsuyu Mezarltğı'na giren kalabahk Hatice Dilek Arsian'ın mezan başmda bir dakikahk sayg! duruşunda buhmduktan sonra, sessizce dağüdı. Cenazeye Arsian'ın ailesi, yakmları, arkadaşlan katıtdı. Hatice Dilek Arslan'ın avukalı Mihriban Kırdök, adli tıp otopsi tutanağının ilk incekme sorrocunu aldıklanns belîrterek, "Hatice'de tek kurşun gözüküyor. tsmaii Onri'ın da öiüm nedeni tek kurşun. Sadece boynunu başka bir kurşun sıyırroış. Yani çatışma çıkmış olsaydı, tek kurşunla ölmeleri mumkun olabtlir miydi? Aynca, Hatice, olaydan tam 1.5 saat sonra 10 dakika uzaklıktaki Haydarpaşa Hcmnpaşa'daki opetmyonda ökn 2 k$ topmğa verikü Numune Hastanest'ne geürilmiş. Kavftlara böyle geçmiş. 23.60'$e olay oiuyor. l.S saat nasıi geçti" diye sordu. SHP Tunceii Milietvekili Kamer Genç, Başbakan Ytiâıntn AkbuJut'un yamtîanıass amacıySa dün TBMM Baskanhği'na verdip soru önergesinde operasyonla ilgili iddialarm henüz açskhğa kavuşturulmadığin! bildîrdi. Genç, soru önergesinde Arslan ve Oral'sn poüs tarafsdan işyerieri bilindi|i halde neden evde operasyon düzenlendiğini sordu. Sosyalist Parti Geneî Baskam Ferit tlsever de emniyet güçlerince Istanburda özel ekipler oluşturuîup baskıiarm arttınldığını belirterek, "Soruşturma bir an önce yapılmaiı ve suçlular yargıianmahdır" dedi. Bu arada, îçişleri Bakam Abdütkadir Aksu, operasyonla iigili gazetecilerin "Evdekiler sağ yakaianamaz mjydı?" sorusuna şu karsihğı verdi: *'Sağ ele geçirmek için tüm çabayı gösterdik. Oniar bize lopla tüfekle, kaiaşnikofla saldırdi. Bu durumda onlara çiçek mi verseydîk. Öldürülenlerin erkek olanı örgiitün İstanbııl böigesi beyin takimından." TGHV 1 yaşmda İstanbu! Haber Servisi Türk Gençliğine Hizmeî Vakfı^ nın{TGHV) 1. kuraluşyüdönumü kutlamalan yann başhyor. Cemaî Reşit Rey Salonu'nda iki gün sürecek kutlamalarda "GeçmişteulusaigençiikdrguUerinin hizmetetkinUk ve eyiemleri", "Güııümüzde gencliğin soranlan" ve "Siyasi partiier ve Hgili kurumlann gençlik sorunlanna yakiaşunSan ve çöztiın onerSeti" konulu bir dizi paneî düzenkndi. Aynca, gençlik örgütkrinin 195072 ytüan arasında basmda yer alan haber ve fotograflannm yer aidığı sergi açılacak, TGHV Yönetim Kurulu'nca yaptfan açıklamada, üikemizde genç nüfusun hızla en büyük kesim haline geidiğine, sorunlanmn da giderek buyudüğüne değinildi. Gençlik sorunîannmdemokratik, çoğulcu ve bağsmsız yasal gençlik örgütkriyk, geçmişte kamuoyuna duyurulduğu ve bu örgütlerin hizmet ve etkinlikieri ile pek çok konuda olumlu geiişmeterin &aglanabüdiğini belirtiîdi. tstaobul Haber Servisi Kisa ads ASELSAN olan Askeri Etektronsk Sanayi ve Tkaret A.Ş.'nin Levent'teki böîge başmüdürltiğö bjnası, dün biri kadm silahls üç kişi tarafaadan basslds. AN AP Ümraniye iiçe binasma bomba atıldi. Levem Caddesi Krizantem Sokak'ta buîunan ASELSAN tstanb\il Bötge BaşmUdürlüğü'ne saat 14,30 ssraîarjnda geîea üç kişi, içeride bulunan sekreter ve çay servssi yapan kadm Ue binaya daha sonra geien Önter Hoplamaz adh teknisyeni, bodrum katma iadirerek ei ve ayakianndaa bağladilar. "Bizim sizinle işiraiz yok. Işiısiz pstronlaria. Sakıa kaîaianmzı kaldırmaym, hareketsiz yatm" uyarssmda bulunan ktşikr, içeride yaklaşsk 45 dakika kadar kahp bomba süsü verilmiş bir paket bırakarak binadan aynldılar. Yetküîler, idari ve saüş işlemlerinin yürütüldüğü müdürlük binasında giziilik dereceli bazı evraklar bulunduğunu belirterek, şahıslann hangi amaçla binayı bastığmm anlaşvîması için soruşturmanın çok yönlü oiarak sürdürüldüğünü açskladüar. ANAP'm Ümraniye Akmdar Caddesi üzerinde Yıldınm Pasajrnın 3. katındaki ilçe merkezine dün akşam saat 21.15 stralarında ses bombası atıldı. Bu arada Göztepe'de bir bakkal dükkânı silahli bir kişi tarafmdan soyulmak istendi. Göztepe tzzet Bertan Sokak Huzur Apartmanı 16 numarada bulunan bakkal dükkâmna dün akşam saat 23.00 sıralannda gekn silahli bir kişi soygun yapmak istedi. tstanbul Haber Servisi rası bir sorun olduğu ve bu yüz"Uluslarar»sı Çevre Sorunlan den her türlü girişimin evrensel Sempozyurau"nda konuşan boyutta düşünüîerek hareket Boğaziçi Üniversitesi öğretim edilmesi gerektiği kaydedildi. Sempozyumun koordinatörüyesi Prof. Dr. Kriton Cari, 1986 yıhndan bu yana gelişmiş lüğünü yapan B.Ü. öğretim ülkelerden, gelişmekte olan ül üyesi Prof. Dr. Kriton Curi, gekelere 160 milyon ton atık gön lişmekte olan ülkelerin çevresel derildiğini söyledi. Gelişmiş ül istismarına son verilmesini istekekrin uluslararası şirketlerce, yen bir düekçeyi jmzaya açtı. tüm kirlt teknoîojiicrini geiiş Tttrkiye genelinde topîanacak mekte oîan ö!imzalar, kelere taşimayı Breziltercjh ettiklerinj ya'da yapsiacak beisrten Curi, oian Birieşmiş Türkiye'nJn de Müietler Çevre bu istismardan Konîeransı'na payaa aidigını vargaladı. Atarin feu kosuya tstanbal Hsber Servisi türk Kültür tepküeri dSe geM e r k e z i ' n d e İstanbui Büyükşehir Beleditküecek. îmzadün başlayan yesi, Çevre Kanunu'mm uyya açslan meön sempozyumun guîanmasmda görtiien.akşoyie: açsljşsna katüan saklskiaria ilgili bir rapor "BizbayaaTBMM Başka hazîrladî BüyukşeMr Belem Kaya &nkm, diyesi bünyesinde haarîanan konuşmasında raporda çevre kirüliğini öngezegesımızı sağlam ve uy lemek, çevreyi kotumak ve tehdii eden en guîanabüir bir ssiah ctmek içia Çevre Kanudaeıaii tehlikeçevre politikasi nuYnun en kssa zamanda delerdert biri oli ğiştiriSnvesi istendi. Bekdiye yetkiiiieri, Çevre Yasasi'm ve buniann beîediye oîarak uygulamakde, çevre kirtüiğ£iti& ülke ssnın ta zoriuk çeküklerini ve etlarsma sfe des kiü olamadığını beiirtüier. tanusadss tüm tekienmesi geHazırlanan raporda, Çev ffisanhgı etkiterektiğine işaret re Kanunu'nun bol kurailı ve etti. tstanbul yaptmmı olraayan madderak, hükümetBüyükşehk Be lerden oîuştuğu vc Büyükşeiere, BM'ye ve lediye Başkans hir Bekdiyesi Kanunu ile tüm insanSara, Nurettin Sözen Çevre Kanunu arasmda kogelişmiş ülkeleise konuşmasın pukluk olduğu beiirtiîdi. da doğanın mişlerin çevregünden güne kirlendiğini belirt sel istismarianna son vermeye ti. UNESCO, Dünya Sağlık ör davet ederiz. Bu amacın gerçekgütü (WHO) ve îngiltere adına leşmesi için, sempozyuma katılan uzmanlar, a) Bir ülkenin diğer bir ülkedeniz kirlüiğinin çevre ve insan de kurmayı düsündügü yabansağlığı üzerine etkilerini içeren cı sermayeli kuruîuşlar, bu ültebliğlerini sunduîar. Aym an kedeki çevrenin ve/veya halk da bir diğer salonda gerçekles sağhğinın korunması ile ilgili tirikn oturumda isehava kirli mevzuann yetersidiklerinden isîiği, temiz kömür kullamlması tifade etıneyip, merkezi buiunv« konutlarm yahtımı ile enerji duğu iilkede veya kunjlacağı ttttasarrufu konuian tartışıldı. kede ahnması öngöriilen tedbirîtalya'dan katılan Prof. Dr. lerin en cidditerini uygulamaya Laura Voiterra, denizdeki "aig mecbur tutulmalıdır. b) Bir ülkede imal edilen patlamalan ve redtide" olayım anlatırken, FAO temsilcisi firünlerin, diger bir ülkede satıGabriel Gabrialides " M E D labilmesi için yerine getirilmesi POL" programı çevresinde gereken tüm şartlar yerine geti"Ekotoksikolojinin önemini" riimeden thraç ediimentetidir. vurguladı. Sempozyumda, deniz ve hava kirliliğinin ulusîara Mkelere ihraç edilmemelidir." Ştfll EtM: 131 22 09 Ukskn hkjırtn»: 152 43 00 SSK Samtyr. 588 44 00 SSK OkMytam 132 30 00 SSK Uztape: 358 67 60 >TM¥: kf HaHar. 573 13 31, 8 * H»8*r. 574 23 00 £ 5 fcaî), > Saa&afc s?4 n OD, Jttrenosgat: 574 82 98 $45fcaî) Yasa a 88*. SME«C$ 8aM*tt, 527 «3 50, «.fl» Sa*tf*l 348 88 28 Şt«f 8»Ö*B: 526 40 26. Î44 42 33. *&arslKuaz*. irtutMt: 526 $2 74, 150 83 55, 348 71 40 bt«*«l: S22 97 83, Bey«İte: 14? 5t 10, tottbir. 345 83 94, mvtuetk: Elektrik kesintisi • İSÎANBÜL (AA> îstanbul'da trafo bakım çaîişmalan nedeniyie 2427 mayıs tarihlcri arasmda bazı semtkre 5 saat süreyle eiektrik veriSemeyeceği bildirüdi. Saat 09.0014.00 saatleri arasmda elektrik verilemeyecek bölgekr şunlar: tKadıköy'den Şair Naiîi, ^ Hasanpaşa, însaniye alt sokaklar, Paşakapısı, Kız Kulesi, Şemsipaşa, ReSsam Ali Bostan, înhisar Baştan Sokakîar, Ümraniye'den Atatürk Mahaliesi, Emekevler Yapı Kooperatifi ve civan, Güneş Sokak, Vaniköy'den Paşamandıra, Beykoz'dan, Deri Kundura Fabrikası, Seîviburnu, Hayrî Baran, Kartal'dan Küçükyah tren geçidi, Başıbüyük Yolu, PTT Santralt, tş Bankası Apt. Dolayoba'dan Velibaba Caddesi ve Sultançiftliği. HABERLERIN DEVAMI Yü/eğmin öyküsünü anlatan dogaçlama ustası cazcı Jan Garbanek anlatıyor Ateş ve buznn dost olduğu bir nef es halde çarptı, "Bu da nesi?" diye meraklandım. Programm son parçasıymış, ardından "caz saati sona erdi" diye anons yapttlar. Fırladiğtm gibi soluğu plakçı mağazasında aldım. "Bana bir caz plağı verir misiniz?" dedim. Bir plak verdikr. Eve dönüp pikaba yerleştirdim, ama sonuç büyük bir düş kırıkhğıydı. Çünkü Gene Krupa'nm bir albümünü almışım. Coltrane böyle çalrmyordu tabüî Radyoevini aradım, o parçanın ne olduğunu öğrenmek için. "Adı Countdovvn'dır" dediler, "John Coltrane'in Giant Steps albiimünde yer alır." Ertesi gün yine kente indim ve albümü buİarak döndüm. Ve o günden itibaren her sabah okula gitmeden önce o parçayı çaldım. Bu herhalde iki yıl kadar böyle sürdü. Kafamda hep o parçayla ilgili imgeler var: Dişimi fırçalıyorum, kahve içiyorum, giyiniyorum. Coltrane gibi çalmak istedim tabii. Bana derhal bir saksofon almaları için ebeveynime taarruza geçtim. O zamanlar sıkıştepiş dairelerle dolu dev bir apartmanda yaşamaktaydık; saksofonun sesi de malurn! Bu yüzden benimkiler fikri pek cazip bulmadılar. Vazgeçmediğimi görünce "Peki, tamam" dediler. Eh, ne de olsa müzik o çağdaki biri için sağlıkh bir uğraşıydı. Ve ilk nefesten itibaren, Coltrane ne yaptıysa onu taklit etmeye çalışüm. 1950'lerin Coltrane'i mi, sonrası mı? 1960 sonrası. önceleri eski Coltrane'ler beni pek ilgilendirmemişti. Klasik dörtlüsü ile yaptıklanydı beni çeken; Elvin Jones, McCoy Tyner ve Jimmy Garrison'la. Bence erişilmesi gereken doruk noktası oydu. Tarz mıydı seni çeken? Hayır tarz değildi bunu sonradan fark ettim, çünkü Coltrane sık sık tarz değiştiriyordu. Başından beıi onda gizH olan bir şeydi çekici olan: Ne çalarsa çalsın, nasıl çalarsa çalsın, ortaya çıkan bir ruh, bir iç dinamizm. Hâlâetkisini yoğun biçimde hissetüğim bir güç. Sanırım Pharoah Sanders ve Archie Shepp'i etkileyen de aynı guçtür. Aynca bu ikisinden de etkilendiğimi belirteyim bu arada. Ama sonradan anladım ki, hepsinin yaptıklannın kökeni 1930 ve 40'larda. Biraz da şanslıydım ben: Oslo'da bir arkadaşımın dev bir jazz koleksiyonu vardı. Sık sık evıne gidvyor ve eskileri dinliyordum. O da bana bilgi veriyordu. Coleman farkh bir şey. Ama nedir, tam olarak açıklayamam. Yaşadığım dönüşümün en önemli itici gücü Don Cherry idi. 1960'larda îsveç'te yaşıyordu, arada sırada Norveç'e de geliyordu. Her gelişinde birlikte çahyorduk. Don her türlü müzikten etkilenmişti, özellikle de Türk müziğinden. Bize sık sık trompetiyk Türk melodileri çalardı, çok şey öğrendik ondan. Bir gün birlikte radyo için kayıt yapıyorduk, Don birden, biraz Norveç halk ezgileri çalmamızı, bir de şarkıcı çağırmamızı önerdi. Galiba 196S yıhydı. O kayıdı daha sonra Norveçli bir şarkıcının da katkısıyla tamamladık. Norveç müziğinin benim için nasıl bir altın madeni olduğunu o zaman anladım. Gürül GARBAREK VE BAYDAR Stockholm'ün caz kulübü Fasching'de muhabirimiz Yavuz Bay gürül bir kaynaktı bu. Gelişmiş dar'ın sorulannı yanıtlayan Jan Garbarek, tstanbul Festivali'ndeki konserini anımsatınca " O kente cazla değil, ama arkaik cazla pek çok ortak yanı vardı. Tonal dönmek lazım" dedi. yapı açısından sözgelimi. Havvkins, Ben VVebster, Lester ziksel gücü, o çalgıyla insan se inki bile bana biraz tuhaf geliJ Bir tür 'büyülü Young. sini ne kadar iyi taklit ederse o yordu. Tenoru tercih ediyorkadar artıyor. En azından ne dum. Düz soprano bana hep ya gerçekçilik" mi? "Gerçeğin üs Don Byas. Dexter Gordon, Staıi feslilerde bunu kesinlikle savla bancı geldi, sahki saksofondan tünde yükselen büyü?" öyle, evet. Ama büyünün başka bir çalgıymış gibi. KlarGetz, hepsi. Dolayısıyla caz ta mam mümkün. rihi ve saksofonun gelişmesi ko Otodidakt bir müzisyen net gibi... 1969'du galiba, de temelle bağlantısı olmalı. O nusunda yeterli bilgiyi edinebil sin. Bu kadar derinleşme nasıi Stockholm'e bir konser için gel bakımdan ben büyüyü gerçekmiştik. Müzik aletleri satan bir liğin bir başka formu olarak gödim. oldu? Peki» müzik dünyasına Otodidakt olmak olanak mağazanın vitrininde kıvrımlı rüyorum. Peki, cazın müziğindeki Garbarek'i armagan eden Colt sız bir şey. Mutlaka birisinden bir soprano çarptı gözüme. "En rane'i canlı oiarak Garbarek bir şey öğrenmek gerekiyor. Be azından saksofona benziyor" yeri/rolü nedir? Kişisel sound çok önemli. dinleme olanağı buldu mu? nim öğrenme yolum, plakları dedim. Bu arada Johnny Hoddinkmek ve başka müzisyenler ges'ın bir ara böyle kıvrımlı bir Doğaçlamada pek çok şey yapa Evet, bir kez. Oslo"da. le çalmak oldu. Okula gitme sopranosu olduğunu duymuş bilirsin, ama aynı zamanda "bir Çarpıcı mıydı? • Müthişti. Sanırım doğru dim, ders de almadım. Hiçbir tum. O gün bu gündur çalıyo şey" de yapman gerekir. Başkasözcük bu. Eh, 17 yaşındaydım zaman bir hoca bana ne yapa rum. Çalaıicen sesini de daha lartnın yapmadığı, yüreğinden cağımı göstermedi. Bir şeyi sev net duyabiliyorum. Tutuşu da gekn, sana ait "bir şey". Çüno zaman. kü caz tarihinde kim kişisel bir Üniü dörtlüyle mi çaldı? diysem kulaklarımı dört açtım bana daha doğal geliyor. Evet. Bir film gibiydi; ger ve kavramaya çahştım. Benim Sopranoda özgün bir tarz iz bırakmışsa çalış tarzları ve çek dışı. Galiba bu izlcnim onun hocalanm, dinkdiğim kişikrdi. yaratmak tenordan da zor gali dilleriyle, hepsinin kişinin içine beni müziğe iten temel güç ol Hepsi bu. Günümüzde, biliyor ba. Ortada sen de dahil bir avuç işleyen bir gizil gücü var. Tarzı sun, plaklar var, filmler var vs. insan var: Steve Lacy, Shorter, ne olursa olsun gizil gücünü ormasından da kaynaklanıyor. Artık yüzyüze gelmeden hoca Bill Evans, David Liebman... taya dökebilen her müzisyen Jan, ton ve telaffuz açısından saksofon stnırlı bir çalgı nı seçebiliyorsun. Yeryüzünün Branford Marsaiis bile kendi di işin içine kendisini katmış, birey olmuş demektir. Müziğin her mı? Bunu sorarken saksofona öteki yuzünde otursa bile sana lini daha yaratabilmiş değil. türü için geçerlidir bu: Cazda bu evrim yaşatan Hawkins'i, Yo rahatça çok şey öğretebiliyor. Doğru. Ama Branford daung'ı, John Gilm Ore'u, VVebs Coltrane biriydi; Miles Davis di ha çok genç. Geniş bir birikimi en açık biçimde ortaya çıkıyor. ğeri. Tabii birlikte çaldığın mü var, ama olgunlaşacak. Kendi Klasikte her şeyi gerçekten iyi ter'i, Joe Henderson'ı, VV'ayne Shorter'ı, Brecker'ı ve seni dü zisyenler de hocalann arasında. "şarkısını" bulmak zorunda, bilmek gerekiyor; nüanslardan geçmek. Caz ise dramatik ve şünüyorum. Saksofonda kişisel çözümü bu. korunmasız. lcracılar arasında Keith Jarrett, Gismonti... bir tarz yaratmak, özgünlüğü Jan, müziğinin temel çıkış ki farklar çok daha belirgin. tki yakalamak sence gitgide güçie Sözgelimi. Davulcu Jon noktasının caz olduğu ortada. Chopin yorumunu ayırabilmek şiyor mu? Christensen'le 18 yıldır çalıyo Ama bu noktadan son 20 yıl için geniş bilgi lazım. Beni da Sanmıyorum. Tümüyle ruz. Birlikte çok şey öğrendik. içinde kişisel rengi son derece ha toyken çarpan şey, cazın draherhangi bir nesneye nasıl yak Birlikte çaldıklarınla durum belirgin, coğrafi dokusu son de matik özelliği oldu. Şu da var: laştığına/baktığına bağlı bence. farkh'oluyor: 300 kadar konser rece karmaşık bir müziğe uzan Ben Coltrane'i keşfettiğim sıraBir atomun içinde bile bir baş den sonra kişi birden ne çok şey dın. Nedir bu müzik? Caz mı, da, onun Hint müziğiyle yakınetnikjazz mı, doğaçlamalı çağ dan ilgikndiğini okumuştum. ka evren gizli. Sınır; bence gö oğrendiğini fark e'diyor. receli bir kavram. Saksofon tek Kıvrımlı soprano saksofo daş müzik mi, yoksa başka bir Dolayısıyla Ravi Shankar, başına sınırsızdır demiyorum, nun alışılmışın dışındaki görün şey mi? 1964'tü galiba, Oslo'ya geldiama yeni olasılıklar bir kişi ile tüsüyle bana bep Dizzy Gilîespii'eJ Böyle bir soruya yanıt ver ğinde konserindeydim. Çunkü saksofonun birlikteliğinden do nin şemsiye gibi trompetini mede her zaman güçlük çekiyo Coltrane Shankar dinliyordu, ğuyor ve bazı durumlarda sınır anımsatıyor. Neden duz sopra rum. Bütün söyleyebileceğim benim de dinlemem kaçınılmazların sanıldığı yerde olmadığı no kullanmıyorsun? Sesi için şu: Cazdan esinlenmeseydim, dı! Yani caz beni başka türkre anlaşıhyor. Joe Henderson ya mi? bugünkü müziğim kesinlikle or de itti, bilmediğim derinlikleri da Joe Lovano buna tipik birer Çok uzun bir sure sopra taya çıkmazdı. Doğaçlama her buldum böylece. örnek bence. no çalmadım. Çünku sound'u halde en önemli unsur. Ama şu Bir çalgıyı çalan kişinin mü hoşuma gitmiyordu. Coltrane' anda yaptığun müzik cazdan Halk müziğindeki derinlikler, öyle görüniiyor ki, senin için hâlâ çok çekici. Norveçli şarkıcı Agnes Buen Garnas'la yaptığın "Rosensfole" ve son olarak " I Took Up The Runes"daki Lapon ezgileri... Bu, arada snada bir "yuvaya dönüş" gereksinimi olarak beliriyor bende. 1978'de Nana ve Haden'la "Fotk Songs" da böyle bir duygunun ürünüydü. Son zamanlarda bu gereksinimin gücu arttı mı bilemiyorum, ama biraz da ne çalacağımı zamansn bendeki izkri tayin ediyor. Sezgisel kararlar söz konusu samyomm. Şu sıralarda "halk kökeni" daha güçlü galiba. Sözlü müzik konusunda düşüncelerin neler? Sözler sence müziksel yorumun olanaklannı dinleyici açısından daraltıp, onun ilgisini dilsel olana çekip müziğin nüanslarından uzaklaştırmıyor mu? Evet, beni de düşündüren bir sorudur bu. Bana öyle geliyor ki, durum müziği nasıl dinlemek ve araştırmak istediğinize bağlı. Bazılan sözkrin yorumunun geleneklerle bağlantısını/kopukluğunu incelemek de isteyebilir. Bu bir yaklaşım. Ya da eskiden ritmik olan, ama sonralan bu özelliğini yitirmiş bir şarkı söyleme tarzını alalım. Biliyorsun, son biTkaç yüzyıl Avrupa vurmah çalgıtarı aforoz etmişti, Hıristiyanlığın muhalefeti nedeniyle. Ben Agnes'le yaptığım albümde, sözlerdeki melodiyi ritm unsuru olarak da kullanmaya çahştım. Çünkü ritm önceleri o melodilerde yokmuş gibiydi, ama tüm yoğunluğuyla vardı aslında. Şimdi, bunu sözsüz müzik gibi dinkmek de mümkün. Sözgelimi Hindistan'da enstrümantal müziğin amacı, onu olduğunca insan sesine benzetmektir. Bu da bir başka yaklaşım. Ben, kendi payıma, özgür kalmak istiyorum. Kendini en yakın hissettiğin albümün hangisi? En çok hangisinden hoşnutsun? Zor bir soru, ama benim için en iyi albümüm hemen her zaman en sonuncusu olmuştur. Çünkü içinde bulunduğum ruh haline en yakın olan odur. Öte yandan hepsi bir gelişmenin ayrılmaz parçalan. Bunlara bütünlük içinde baktığımda farkh yönelişler görüyorum, yakın bağlantılar görüyorum. Belki baktşım beş yıl sonra değişecek, yeni şeyler göreceğim. Benim için hepsi, her şeyden önce, belli zamanlarda belli yerlerde gerçekkşmiş müzik beraberlikkrinin sesli fotoğrafları. Gbzler orduya çevrildi (Baştarafı I. Soyfada) YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM Garbarek'in saksofununu dinkmek, kişinin kendisini ansızın büyüleyici bir gerilimin, ürpertici bir gizemin ortasında bulması ile sonuçlamr. Soluğu saksofondan geçerken yakıcı bir kutup esintisine dönüşür. Ateş ve buz nefesinde dost olmuştur. Garbarek alışılmış bir caz müzisyeni değildir elbette; ama yureğinin öyküsünü sindke sindire anlatmasını bilen bir doğaçlama ustasıdır. Beste başhklanm tsveçü ozan Tomas Tranströmer'in dizelerinden alan tt's OK To Listen To The Gray Voice; Paths, Prints, Eventyr gibi başyapıtları bu öykünün bölümlerini içerir. Muhafazakâr, "iyi ama," diyecektir, "Yetersiz. Doğru diizgiin caz çalamıyor. Garip garip şeyler yaptıkları!" Ona göre Garbarek'in hatası, kendisini olduğu gibi anlatmanın özgün diüni / yolunu bulmasıdır. Oysa modern müzikte Garbarek'in kaçınılmazlığı, buradan doğmaktadır. Bir akşamüstü Stockholm'ün caz kulübü Fasching'de buluştuk bu ilginç müzisyenle. Konserinin başlamasına iki saat kala, sahnenin kıyısında saksofonunu ısıtıyordu. O sakin ve yumuşak haliyle hiç kırmadan söyleşi masasma kadar izledi beni. Istanbul Festivali'ndeki konserini anımsatınca gülümsedi hafifçe, " O kente dönmek lazım" dedi. Hemen her doğaçlama müzisyeni gibi uyumlu ve kendisiyk barışık bir kişiliği var Garbarek'in. Ses tonu yumuşak; sorular üzerinde dikkatle duşünüyor, içtenlikli yanıt vermeye çahşıyor. Jan, Tiirkiye'de bugün pek çok caz tutkunu müzigini büyük bir keyifle dinliyor. Saksofonun en olmadık yerlerde, sözgelimi bir giyim magazasında ya da bir bakkalda karşısına çıkabiliyor kişinin. Çok sevîlen bir müzisyen olduğun muhakkak. Ama pek çok kişi senin müziğe hiç beklenmedik bir biçimde, oldukça geç bir yaşta, büyük usta Coltrane'in bir parçasını duyduktan sonra girmeye karar verdiğini bilmiyor. Doğru. 14 yaşındayken bir gün Oslo'da radyoyu açtım. O tamanlar müziğin hiçbir türüyle ilgim yoktu. Her yaşıüm gibi sporla uğraşıyor, sağda solda geziniyordum. Ama radyoda duyduğum o müzik beni fena kaybma uğrayacağını, ekonomik ve siyasi abiuka üe karşı karşıya kalacağım belirtiyor. Komneniç, 'YugosUvya'yı Sırplann yarattıgım' ifade ederek Sırplann bu nedenle bu üîkeyi yıkmak istemediklerini kaydediyor. Ordu müdahalesi Görüştüğümüz Batılı dipîomatlar, bir ordu müdahaiesinin iki gelişme üzerine gerçekkşebileceğini beürtiyorlar. Bunlar, federal hükümetin düşmesi ve federal meclisin dağüması. Bu koşullarm gerçekkşmesi sonucunda ordunun, 1974 anayasanm kendisine verdiği 'iç ve dış smırı korumak' ve 'ülkenin bütünlüğünü kollamak' görevkrine dayanarak yönetime el koyabikceği söykniyor. Bu noktada, 28 mayısta federal hükümet hakkmda yapılacak olan güvenoylaması, büyük önem taşıyor. Sırbistan Cumhuriyet^ne bağlı Voyyodina özerk bölgesi temsilcilerinin başvurusu üzerine gerçekleşecek olan güvenoylaması sonucu federal hükümetin düşmesi durumunda, Yugoslavya'nın yaşadığı krizin çok derinleşeceği belirtiliyor. Böylesi bir sonucun, federal meclisin dağılmasma yol açabileceği, bunun da ülkeyi bir iç savaş ortamına sokabileceği vurgulamyor. Bu gelişmenin kaçınılmaz sonucu ise ordunun müdahalesi olarak görülüyor. ABD'nin geçen hafta sonun da Yugoslavya'ya yaptığı yardı mı durdurduğunu açıklaması bu çerçevede önemli bir yen oturuyor. ABD, iki ay kada önce Senato'dan çıkan bir ka rarla Yugoslavya'ya yaptığı yaı dımlarda bundan böyle cumhv riyetkr arasmda farkhlık göz< teceğini açıklamıştı. Cumhur yetler arasında yapılacak kayı mada temel kriter ise yönetin de sosyalistkrin olup olmadı? Bu kararın aslında Sırbistan yönelik bir tavır olduğu, Bel rad'daki gözlemcikrin ortak k nısı. Ülkede süregiden siyasi ki gaşanın günlük yaşamın akış etkilemediği gözleniyor. Be radhlar, bir Yugoslav meslek şm deyişiyk, 'siyasi sıkıntıl dan sıkılmış' durumdalar. Be rad'daki genel hava, halkın ] litikaya ilgisiz kaldığı yolun Belgradlılar, her şey normal diyormuş gibi kafeleri doldu yorlar, biralarını yudum yorlar ve sevgililerine rand veriyorlar.