18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER "benim okulum" demekten kaçınmaktadırlar. Genç insanlarrim durumda bırakmaya cla hakkımızın olmadığı bilinmelidir. Bu yıl açılacak 50 okulla sayılan 160'a ulaşacak bu yüksek meslek okullanna bir çekidüzen vermenin zamam gelmiştir. Yapıiması gereken ilk iş üniversitelerden ayırmaktır. Sonra, degişen çağdaş üretim biçim ve yöntemlerine göre yeniden yapılandırılmalı, Köy Enstitüleri'nde olduğu gibi iş içinde, iş yoluyla ve iş için ilkeleriyle eğitim yapar duruma^getirilmelidirler. Yüksek Kent Enstitüsü adı verilecek bu kurumiar bilgiyi bir süs, bir gösteriş oîmaktan kurtaran ve yaşama uygulayan "enstitü" adına yakışır eğitim vermelidirler. Bunlar her kentte, daha doğnısu eğitim biçimine uygun her yerde, yerel yönetimlerin de katkısıyla açümahdır. Ozgün bir biçim taşıyan YKE'nin öğretmen ve öğrencileri okullanna, tıpkı Köy Enstitülüler gibi sahip çıkmalılar ve "biz yüksek kent enstitülüyüz" diye övünebilmelidirler. "Yüksek Kent Enstitüleri"nin sahibi Milli Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetimler olmalıdır. Bu kurumiar üniversiteler dışına çıkarılarak özgün bir yönetim şekline kavuşturulmahdır. Bugünkü yanlış uyguiamaya, daha doğrusu bütün yükseköğretim kurumiannı üaiverskelere bağJayan ve Milii Eğitisı Bakaniığım devre dışiBa itmey« son verilraelîdîr, Üniversiteier kendi öz işieri oian araştırmaya yöselmelidirler. Şu anda eğitim yapas 84 iki yıihk, 69 dört yiflik îöeslek yüksekokuîunda 95.608 öğıenci vard». Bu okuliann hepsinde i l l profesör vardır ki, okui başma bir profesör böe düsmemektedir. BÜ da bize, bu genç kurumlann ne kadar gözardı edildiğini ve öıâversiteler tarafmdan dışlasdığtra açıkça göstermektedir. önerdiğimiz aniamda bir çatıda toplansalar, öğrenci sayrfan birkaç kat artabilir, kendilerine özgü öğretim görevliîeri bulabilir ve iş içinde eğitimle kaynak yaratabilirler. En önemiisi kurumsal bir kişiiiğe bürünürler. Üaiversiteler de tam anlamıyla gerçek işlevlerine dönme şansjnj yakalayabilirler. Üniversitelerle "Yüksek Kent Enstitüieri" arasında organik ilişkiyi kurucu düzeıüemeîer yapıîmalıdır. Enstitülerin öğretim görevliîerine akademik unvan kazandsncı oîanaklar sağianmaiıdır. Üniversite öğretim üyeleri, uygüiamanm ve uretmenin kaynağj oian bu okuîîarda belli sürelerle görev yapmahdırlar. Böyle bir uygulamayla biîim ve teknolojideki gelişmeler YKE'ye de yansımış oîacaktır. Yüksek Köy Enstitüsü'nde ders veren pek çok öğretim üyesinin üniversitelerden geidikleri bilinmektedir. Ortaöğretimdeki fırsat eşitsizliği nedeniyle YKE'nin öğrencileri genelde yoksul, işçi, köylü ve küçük memur çocuklan oîacaktır. Bu gerçeği saklamanın ve yadsımarun anlamı yoktur. Meslek yüksekokullanndaki günümüz gerçeği de bu yöndedir. Ortaöğretimdeki dengesizlik surdüğü sürece sonuç hep böyle olacaktır. Bu nedenle, YKE'yi bitiren başanh öğrencilere Üniversitelere girme şansı tanınmahdır. Bununla, üstün yetenekli sosyal ve ekonomik statüsü düşük aile çocuklanna yükselme olanağı sağlanacaktır. ö t e yandan enstitüyü bitiren on binlerce öğrenci mesleğini yürütme erkini kendinde görecek ve topluma yük oîmaktan, devlet kapısmda memur olmak beklentisinden kurtulacaktır. \ iiksek Keııt ftnstitüstt Yüksek Kent Enstitüsü, bir öneridir. Amaç iş içinde, iş yoluyla ve iş için insan yetiştirmektir. öte yandan üniversiteleri evrensel niteliklerine kavuşturacaktır. Universite kapılarında bekleyen yüz binlerce öğrenci bu kurumlarla meslek insanı olma şansını bulacaklardır. PENCERE 22 MAYIS 199 Resmi "farih, unl 'brth!.. 19 Mayts Bayrarm'nda 'Zamarf gazetesi, birinci sayfasır baştan aşağıya bir konuyla donattı. Soylediği şu: "Atatürk Samsun'a Inglliz vizesiyle çıktı." Peki, nedir bu coşku? Uğur Mumcu, ertesi gunü köşesinde Atatürk'ün Anadolu'yı geçiş öykOsünü aynntılanyia anlattı. Ben bu yazımda dayır bir başka boyutunu ele almak istiyorum. 'Rosmi taıih", kimi zaman, ister istemez, bfr zorunluğa dö nüşür. Mao Çe Tung, 1 Ekim 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti'nir kuruldugunu açıkladı. De bakalım şimdi: Okullarda hangi ta rih kKabı okutulacak? O yıl Çin 800 milyon nüfuslu. Tarih yazmak bir sorun. Kitabı basmak bir sorun. Afyon sömOrgesi' Çin uyanmış, geçmişine yeniden bakmak istiyor. Iç savaşta yenilgiye uğrayan General Çan Kay Şek de kaçıp Tayvan adasına sığınmış; bir de devlet kurmuş. Ona da bir tarih gerekiyor; hem ivedilikle... Tayvan ile Çin arasında Formoza Boğazı var; iki yakada iki ayrı tarih okutulacak. * 9 Eylüi 1922'de, Yunanlı, izmir'de denize döküldü; gemi!ere doluşup gHti. De bakalfm, Yunan, tarihirti nasıi yazacak? Prof. Dr. M. TAHİR HATİBOĞLU Gazi Tıp Fakültesi Yükseköğretim yapmak üzere her yü yüz ve %41'dir. Nicel olarak köylü nüfus 1940'a binlerce öğrenci başvurmaktadır. Bu yıl baş göre çok olsa da iletişim araçları ve teknoloji vuran 870 bin öğrencinin 170 bini bir yüksek nedeniyle köylü de kenti yaşar duruma gelöğretim kurumuna girebilecektir. önümüzde miştir. Zamanla köylü nüfus daha da azalaki yıllarda başvuruda artış yükselecek, ancak caktır. AT ülkelerinde köylü nüfus «%7'dir. gidişata göre alınan öğrenci sayısında fazla ar öyleyse, yeni eğitim kurumu, Köy Enstitületış olmayacaktır. Ülkenin gündemindeki pek ri'nden yola çıkmalı, kentli nüfusun çağa uyçok önemli sorundan birisi budur. Küskün ve gun gereksinmelerine yanıt vermelidir. yılgın yüz binlerce genç insana ilgisiz kalmak Köy Enstitüleri'nde ilke ve kural nedir? Bu ve bunlara "sen okuma" demek son derece kurumlarda eğitim "iş içinde, iş yoluyla, iş acı ve utanç vericidir. Bir zamanlar okuyacak için" yapılmaktadır. Bunlara enstitü adının insan bulmada güçlük çeken Türkiye için bun verilmesinin anlamı da budur. Bakan Hasan dan daha ayıp bir olgu olamaz. Âli Yücel, neden enstitü dendiğini şu şekilde On yıldır yükseköğretimin sorumlusu oian açıklar: "Buna enstitü denmesinin nedeni, YÖK'ün kuruluş gerekçeleri arasında 'konten içinde, öğrencisini uygulamah etkinliğe yönJaa soraaa'îöi çözıuek de vardıt. Ancak gö îendirici, uyguîama yaptıncı, beceri kazaadırüidü ki YÖK bu sorunda ösesüi bir adun n a birtakım işliklerin ve derslikleria oimasıatamamsş vç tass tersîne ünsverssteleri kanş d î i " . Ksraiacak Yüksek Keat Eastiiüierf'nürmakîan öte bir iş yapamarraştır. Bandaa de de eğstinj bu anlayjş içişde yapılmalıdîr. sonra yapıiması gerekes kanşan üaiversiteieri Bugün raeslek iasaaı yetiş&rrsesi düşünüîen düzene sokmak, üniversite kapmnda bekîe YÖK'e bağh mestek yüksekokullansda b ö > yen yüz binlere yeni kurumlarda okama şanst ie bir eğitim verilmiyor. Sonuçta buralan bitaıumaktır. öncelikle ve ivedilikle çözühnesi ürenler öğreürnie yetinmiş ve iş bümez geaç gereken bu iki sorun için düşünen her insan insaniar olmuşlardır. çözüm üretroelîdir. YÖK, öğrenci sayısıra arttırmak içk çok saKontenjan arüşı için yapıiması gereken ük yıda meslek yüksekokulu (MYÖ) açmıştır, iş yeni ve çağa uygun eğitim kurumlan oiuş (Yüksek afaü başa geîmeliydi. Bu kuilanış biturmakür. Üikemiz 1940'larda bir 'Köy çirrti yanhşftr). îki yıl süreli oian MYO, acılEnstitüleri' deneyini yaşamıştır. Kısa ömür rsadan önce hiç duşünüimemiş ve o yüzden lü oian bu kurumiar o yıfiarda çok önemii îş belli bir izîencesi olrnayan kurumlardır. Hepsi ler yapnuşlar, 17 bin köy çocuğuna aydınian üniversitelere bağb bu kurumiar universiteîerma yoîunu açrruşiardır. Onun için Köy Ens de "üvey kurum" oîmaktan öteye gidememiştitüleri'nin izîeri bugün bile siîinsnemiştir. Bu tir. Geneîde lisede iyi eğitim aimarruş, dar gegüzei ve özgün eğitim kunımiarmı çağdaş dü lirli ve kırsaî aîan çocukian bu okullara gidezertiemeîerie yeniden açmak yarariı oîacaktır. biîraektedir. Bu çocukîar iyi eğitim almadıkian için mesieklerini yürütmekten uzaktıriar. Köy Enstittileri gibi... Üniversitelerin iğreti ve yük olarafc gördükKöy Enstitusu ilke ve kuraiiannı "Yüksek leri bu okuüarda öğretîci kadro da yoktur. FaKent Enstitüleri (YKE)" adh yeni yükseköğ kültelerden ders venneleri için görevlendiriretim kurumîannda yaşama geçirmek, Türki len öğretim üyeleri çoğu kez yardımcılannî ye'de yeni bir aühmın başlamasını sağlaya göndermekteler ve bunlar da işi ciddi olarak caktır. Türkiye hızh bir kenüeşme içindedır. ele almadıklan için bu kurumiar, yetersiz, klaArtık bugün köye ve köylüye değil kente ve sik bilgi veren "gayri ciddi" okullar olmakkentliye çözüm aramak gerekir. 1940*ta okur tan öteye gidememişlerdir. Bunlarda bellî bir yazar oranı %19, köyde yaşayan insan sayısı okul kımliği yoktur. öğreticisi ve öğrencisi %76'dır. 1990 sayımına göre bu sayılar %85 durumdan memnun değildir ve çoğu kez de Sonuç Yüksek Kent Enstitüsü, bir öneridir. Amaç iş içinde, iş yoluyla ve iş için insan yetiştirmektir. öte yandan üniversiteleri evrensel niteliklerine kavuşturacaktır. Üniversite kapılarında bekleyen yüz binlerce öğrenci bu kurumlarla meslek insanı olma şansını bulacaklardır. Bu okullar iş içinde kendi kaynaklarmı yaratabilecekler ve devlete yük olmayacaklardır. Bu uyguîama Milli Eğitim BakanlığYnı ve yerei yönetimieri devreye sokacağı için eğitim için bu kurumlans olanaklan rahatça kuilaraiabüecektir. Ayrıca, topiumun gereksinme duyduğu meslekierin bötümleri açüabilecek ve bakan araalıği iîe haîkeastitü dsyaloğu daha iyi kurulacakür. YKE'nin kvaulacagı aianiar olarak bugün kent içieriade kalmış geniş askeri alanlar kullaıulabslir. YÖK'ün batması geçmiş deneyieri dışlamasıdır. Turkiye'nin aitîmş yîida açtığı ve yarariı olmuş pek çok kurumu vardır. Bu kurusüan s birikimleri yok sayîlmış ye başka ülkelerin kurumlan ve Sayın Dogramacı'nın kişisel görüşieri egemen kılınmışür ki yükseköğretim tam bir ifiasra eşiğine gelmiştir. Yükseköğretimi iflastan kurtarmak yine bu kurumlann insaruna düşüyor. Onîar baürdı diye düşünmez ve önermez olmak kurtuluş değildir. öyieyse bütün aydıniar ve düşünürier ülke gerçeklerine uygun yepyeni ve çağdaş yeni kurunilar önennek zorundadırîar, kuşkusuz universiteieri YÖK batağırtdan kurtarmak için de. Kaynaklar: 1. OSYM. İ98990 öğretim Yıîı Yükseköğretim Istaüstikleri, 1990 2. Kanar, H.: Köy Enstitüsü Eğitimde Atdım. Selvi Yaymları, 1991. 3. özkucur, A.: Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü. Selvi Yayınlan, 1990. Şöyle mi: "Yt g py y yts 19W'da kmk'e ç * & TOrkbr, Anadoiu'Ytt kuFtarmak Içiti örguüsndilor. Ulusai Kurtuluş Savaşı üç yıl sürdu, Sonunda &ÖYunanb, çocuguna okufda tarihi böyle mi beHetif? Yoksa kendine göre mi yazar? öyieyse Ege'nin iki yakassnda tarih aynt değifdir; geçmişe ayn bakıiir. •* Bir uiusal kurtuiuş savaştnda empervaüst düşmart yeniimana karşı bJriesip ortak cephe oiuşturantopJumsalgöçler arasmda iktidar savaşımi görtdeme girer. 1922'den sonra Törkiye'de bu süreç yaşandı; Kemafîstier, düşmania işbirllğî yapan sarayt ve yandaşiannt altettiier. Tersi d e oiabilirdi; o zaman ne cumhuriyet devrimt gerçekleşirdi, m d e saüanat ve hilafet yiktfcrdı. 1923'te cumhuriyet ilan ediidi. Okulda ögrencitere beHeöiecek bir tarih yazmak gerekîyordu. O güne kadar isiam haiifeteri ve Osmartiı suftanlannın beiteteni tarih gibi geçertiydi; ama artık uiusal bir devlet kurulmuştu. Rönesans'ın, R&form'un, 'Aydıntanmtfnm, daha başka deyişie uygaritk tarihinin dersini çocuklanmıza okutmayacak mtydık? Bizde 'resmi tarih' öyküsü budur. * Gerçekte aydıntmız gözünu acarsa, Türkiye'de bir tarih devriminin gerçekleştiğini de aniayacakttr. • Biztm 'fBsmi taıihlmizöe Mustafa Ksmal Paşa'nın istanbuP dan Anadoiu'ya Dokuzuncu Ordu Müfettişi olarak 'resmi' görevle gectiği yazıffdır; giziisi saklısı yok. O sırada Istanbul'dan Anadoiu'ya emperyalizmin vizesi oimadan 'resmen' kimse gecemezdi. Yalnız Mustafa Kemal mi? Herkes denetieniyordu. Albay Bekir Sami çarptcı bir örnekttr; 20 Mayts 1919 günü istanbul'da Harbiye Nazın Şevket Turgut Paşa'nın elini öperken, cebinde Geneikurmay'ın emri vardı; 21 mayıs sabahı Bandırma'ya gitmek üzere vapura bindi; itilaf devietleri ortak poiisi (ingilizFranstzltalyan) KızkuSesi açıklannda gemiyi çevirerek denetlediier Ülke o duruma düşmüştü ki, ingilizin ruhsatını almadan Istanbul'dan Anadoiu'ya geçmek olanağı kalmamıştı. Mustafa Ksmal, bu utançtan ve felaketten ülkeyi kurtarmak için yoia çtkmış; meğer ne büyük bir iş yapmış!.. YenögkJen yengiye, düsman işgalinden k ^ r t t ^ u ş a p ^ u yfirumenin öykusüdür bul.. • ! Resmi tarih boyie yazar. * , ] ö z e l tarih ne yazar? \ Şimdilik dişe dokunur bir şey yazamıyor; her sabah göz{ lerimizi laik Türkiye Cumhuriyeti'nde açıyoruz; eğer bu rüyai değilse, 'resmi tarih' doğru demektir. ! EVET/HAyiR OKTMAKBAL ANMA îşçi suııfının mücadele bayrağı şimdi de ERDEMÎR işçilcrinin elinde. Siyasi iktidar binlerce işçiyi sokağa atıyor. İşçi düşmaru politikalara karşı koymarun en etkili yoîu birleşik işçi hareketiyle başlar. ERDEMİR işçileri ve tüm mücadele eden işçilerle dayanışma içinde olduğumuzu açıklıyor, Türkiye işçi smıfını mücadele eden sınıf kardeşleriyîe MÜRAT ÖZKAN 19541990 Derookratik memur mücadelemizde YAŞIYORSUN YAŞATACAĞIZ 22.5.1991 çarşamba günü (Bugün) saai 14.00'te mezarı başmda oiacağız. KADIKÖY BELEDtYESt ZiVBITA TEŞKÎLAH ADCVA *~™~ f R E " Nadir Nadi Örneği... "Törkiye'de demokrasinin yaşaması için geniş katkıiarda bulunan, özgürlüklerden yana, insan hakianndan yana, demokrasıden yana yılmaz savaşımını günümüze dek surdüren..." izmtr Anakent Beiedıye Başkanı Yüksel Çakmur'un rju sözlerle tanmığı ktşt kım olabılir? Yarım yuzyıidan beri sürdürdüğü Kemalıst devrım savaşımı maratonundan bir an bile geri dönmeyen yazar etbst Nadir Nadi'dir. Başkası oiabiiir mi? Evrenlerin yoziaştırıimtş, tanınmaz ktltğa sokulmuş sözde Atatürkçülüğü karştsında 'Eğer Atatörkçülük buysa ben Atatürkçü değilım' diye sestnı yükseiten k'tşi... "Aydınlanmanın, uygarlığın, AtatürkçölDğün okulu 'Cumhuriyet' gazetesini babası Yunus Nadi'dan devralarak bugüne getıren;aynı çizgide.aynı inançta, aynı güvenirlikte, aynı aniamda yaşatan bir yazar... 'Yıltn Atatürkçüsü: Daha doğrusu yılların Atatürkçüsü, Atatürk devrimcisi... Geçen pazar günü gazetemizde tarihsel bir olay yaşandı. Izmir Anakent Belediye Başkanı Yüksel Çakmur başyazartmtza bir plaket ve bir berat sundu. İzmir'de bir caddeye de 'Nadir Nadi' adı verildi. Bu değerbilirlik gözyaşartıcıdır. Nitekim bu ödül törenine tanık olanlar bir anda bütün bir yarım yüzyılı yaşadıiar. Bitip tükenmeyen bir savaşım, zamanla daha da çok anlam kazanmış bir demokrasi kavgası, uygarlık, aydınlanma için sürekli verilen bir uğraş... Nadir Nadi neden "Ben Atatürkçü Değilim" adlı bir kitap yayımlamak gereğini duydu? Burtu d a niye mart 1982'de yaptı. Evren cuntasının en güçlü olduğu bir dönemde!.. Demek istedi ki bu kişılerin dilinden Atatürk adı düşmüyor, ama iyi bilinsin ki Atatürk'ün yarattığı, sürdürdüğü devrimlerle hiçbir ilgisi yoktur yapılanların, söylenenlerin. Evrenlerin bütün çabası iyi nıyetle ya da kötü niyetle Atatürk'e ve devrimci Türkiye'ye bambaşka bir anlam kazandırmaktır. 'Ben Atatürkçü Değilim' demek, Evren Atatürkçülüğüne karşı uyarıdır, cephe alıştır. Yeni bir şey değiidi Evrenlerin yaptıklarıl 1965'lerde başlamıştı Atatürk devriminin başka bir çizgıye doğru çekılmeye başlanması. 'Ben Atatürkçü Değilim' yazısı 1965'te yazılıp yayımlanmıştı. Nadir Bey, daha o günlerde görmüş bir çıkmaza doğru yüründüğünü... Şöyle diyordu o yazıstnda: "Yanılmış olmak ayıp değildir. Atatürk hayatta iken onun başarmak ıstediği devrim atılımlarına karşı direnenleri düşüncelerınden ötürü kınamak aklımızdan geçmez." A m a bir de sahte 'Atatürkçüler' vardı ki bunlar çok daha tehlıkelı ıdiler. Nadir Bey onlar için şöyle yazıyordu: "Fakat Atatürkçülüğe açıkça karşı çıkmayan, karşı çıkmadığı için de Atatürkçülük maske6i altında sınsı sınsı Atatürkçülüğü yoziaştırmaya çaba gösteren günumüz yobazlarına ne dersiniz? Ölümünden kısa bir süre sonra büyük Türkün adı(Arkası 19. Sayfada) dayanışmaya ÇAĞIRIYORUZ! lei: 516 06 Basmkent IVte satılık dublex vilia. Tcl: 582 23 93 Tel: 516 57 97 SÖYLEV (Belgeler Bölümü: Cüt 3) Hıfzı V. Velidcdeoğlu 3. bası 5.000 iira (KDV içinde) Çağdaş Yaytnkm Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlulslanbul ÖdemeU göndcriimez. Basınkent IVte satılık dubiex villa. Neden yaza Taunusia ginneli? Çttnkü çocukîar bu yar hayatlannın en uzun yolculuğuna çıkacak. Çocukîar hassastır: Taunus'un gazlı arka amortisftrlerl onlara her türlü zeminde en küçük sarsıntayı bile hlsscttirnıcyecek. öğle uykulannı geniş ve rahat arka koltukta uyuyacaklar. özel olarak dokunmuş koltuk kumaşlan sayeslnde terlemeyecekkr. Çocukîar yerlnde duramaz: Taunus'un arka koHuğunda sadece onlara degll, onlardan daha hareketli dostUnna da yer var. Çocukîar değerlldlr: Yolcu kablnlni darbelere karşı koruyan ttzel gövde yapısıyU Taunus Turkiye'nin güvenll yerll otomobill. Çocukîar zor beğenln Bırıksanız her gece Taunus'da uyuyacaklar. İ9TANSUL TEL 1T7 <» S
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear