18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 DİZİRÖPORTAJ 21 MAYIS 1991 Kürtçe kaset bürokrasi çıkmazında Kültür Bakanhğı ve Adalet Bakarüığı "Kiirtçe kasete izin" başvurulannı top gibi birbirine atıyor KURTLER Lozan'da Kürtler için tartışmaıar ALPA¥ KABACALl Emperyaîist devletîerin Birsnci Dünya Savası sonrasındaki gîrişîmlerine değinmişdk. Musul sorununa geemeden önce birkaç belge daha aktarahns. Ijtanbul'daki ABD Yüfcsek Komiseri Mark L. Bristoi, Washlngton'a, Dîşişleri Bakam'na gortderdiği 20 Şubat 1922 günlü yaztda, Askeri ataşenin hazırladsği "Ktirt Ajakiaaması" başfakh raporu sunarken, "Şimdi, Kürdistaa'jn ünlü petroi y«takisn sedeaiyie yabaBcı eBtrikaisr kuşkusuz başisdığı içis ciddi soauçlar çıkabük. İrtgtHzier heriiJtlâe Kürdistaa'ı deaeüm altma ahaak için Körtieri Türklere karşı kttBanmak Jsteyeceklerdlr, Tarkler de Kuzey Mezopotamya'yı eie geçinnek için aynı şeyi yapaeaktır, Kürdistafl'ı özei bir etfci bölgesi sayan Frsaauiar da Türkİagiiiz sürtüşmesinden cıkar sagiamakt» bir an duraksamayacaklardır" diyor. (O, Duru: Amerikan Gizii Beigeieriyie Türkiye'nia Kartuluş Yıllan, îst. 1978, s.160161). Fransiz askeri istihbaratma dayanan söz kormsu raporun sonunda, "Moskova'dan bir kurulun Tebriz'e gîttiği, Simko ile görüşîüp, Bolşevik çjkarianna ilişmediği süreee onlara kanşmayacakîanmn biîdiriîdiği, Kafkasya Federasyonu'na katılma çağnsında buiunulduğu" bildiriiiyor. Şekkak aşireti reisi îsmail Ağa, (Simko), o yıl çcvrcdeki Nasturilere saidırıiarda bulunduktan sonra Iran'daki ayakianma böigesini Ermeniye'ye kadar ilerletti ve burayı merkez edindi. Iran hükümcti, üzerine biriikler gönderdi. Kaniı çarpışmalar sonucu yenilgiye uğrayan Îsmail Ağa Revandız'a geçti ve oraya yerleşti. Veteriner Nuri'nin yazdığına göre yine 1922 yslında, KUrt haklannı korumak amacıyla "Cibraniı Miraiay Hallt Bcy'in başkanlıgında ve Bitlis Mebıısu Yusuf Ziya ile birçok Kürf subayımn katüımıyla Erzurum'da Azadi Kürdi (Kürt îstiklal Cemiyeti) adiı bir partt kunıimuştu. Bu parti iie işbiriiği yapan Kürt sobay ve aydmlannın maksadı, biitün Kttrdistan'ı kavrayan bir örgut yaratmakiı." 1925 yıhnda patlak verecek Şeyh Sait Ayaklanması'nın kökeni bu girişime dayandınlmaktadır. Yine aynı yıl tngiMer, Kürtlerle ilişki kurarak şimdiki Irak smtrlan içindeki Suleymaniye'nin Berzenci aşiretinden Şeyh Mahmut'u, Süleymaniye Valiliği'ne getirdiier. Şeyh Mahmut Berzenci, bağımsıziığtnı eide etmek amacıyla ayaklandı, çok geçmeden de Süleymaniye'yi başkent, kendisini kral iian etti, îngilizler, kuvvet kullanarak "Şeyh Mahmut Hükümeti"ne son verdiler. Kültür Bakanhğı kendisine yapılan "Kürtçe kasete izin" başvuruları üzerine Adalet Bakanlığı'na yazılı soru göndererek belgelere 'Ülkesi: Türkiye, Dili: Kürtçe' yazılıp • . ' yazılamayacağını sordu. Bu konuda nasıl bir yol izleneceğine açıklık getirilmesini istedi. GÜNSELİ ÖNAL TURAN YILMAZ buldu. Ceza hukukçusu Doç. Dr. Hasan Bıyıklı, 2932 sayıiı yasanın kalkmasıyla biriikte herhangi bir hukuksal boşluk doğmadığını belirterek "Söz konusu yasanın yürürlükten kaldınlmasıyla herhangi bir yabancı dilde; Türkiye dahilinde 'konusu suç içermemek' şartıyla şarkı, türkU, makale, öykü vb. türden yayın yapmak serbest bırakılnuştır" dedi. Avukat Hsiit Çeienk de "suç oioşturmsdtğt" takdirde, Kürtlerin tarihini, küîtüröntt, geleneklerisi, edebiyatmı inceleınenin ve bunian yayımlaınanijî herhangi bir hukuksal satanca taşınıadiğmı vurguîads. Kürtçe yayında yasal engel Adalet Bakanhğı ise Kültür Bakanlığı'na gönderdiği yanıtta konuya açıklık getirmedi. Konu üzerine Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Kürtçenin tescilini üstlenmemek için Adalet Bakanhğı ve Başbakanhğa yeniden yazılı soru gönderdi. Şimdi yanıt bekleniy or. sında nasıl bir yol izleneceği konusuna açıklık getirilmesini istedi. Adalet Bakanhğı da verdiği "yetersiz" yanıt ile sorumhıluğu yeniden Kültür Bakanlığı'na yükledi. Adalet Bakanhğı Müsteşar Yardımcısı Engin Doğu imzasıyla gönderilen yanıtla, Kürtçe eserîerin tescili konusunda herhangi bir açıklayıcı bilgi verilmediği gibi kullanılan bazı ifadelerle Kültür Bakanhğı bürokrasisinin düşünceleri daha da bulanıklaşt:. Adalet Bakanisğsmn yanjUnda şöyîe denildî: "2713 sayıh Terörie Mueadeie Kaaununan 23. maddesi ile 2932 sayth Türkçeden Başka Diiierde Yapılacak Yayıalar HakkiBda Yasa'da sözü edllea yasak dil, açık ve belli olmadığına göre müzik yapımlan fle sinema eserleri yapımlannın kayıt vetesciliiçin yapılacak denetimln, 3257 sayıiı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu'nda ifade olunan şekilde yerine getirilmesinden sonra, olumlu bulunacak eserîerin kayıt ve tescilinin yapılması, kayıt ve tescil sırasmda eserin menşei ve eserde kullamlan dil göz önüne aiınarak işletme bdgesinin doldurulması gerektigi düşüaüimektedir." önünde yiğıiart Kürtçe kaset başvurulan her gön artan Küîtür Bakanlığî, bu yanıtı yetersiz buîdu. Kürtçenin tescili konusunda soruffîSuSuğu üstlenmeme karariıhğını sürdüıen Kültür Bakam Namık KemaJ Zeybek, bu kez bizzat, Başbakanlık ve Adalet Bakanlığs'na birer yazs yazarak, aynı soruyu yineledi ve konuya açiklsk istedi. Zeybek'ia bu başvurulansa henüz bir yanıt gelmedi. Bakanlık, yanst aiamadiğs için bandrol başvurulannı sonuçiandırsnazken Kürtçe müzik kaseti başvurulanna, îstanbuî'da, Türkçe bir filme Kürtçe dublaj yapilarak hazsrlanan sinema filmi de eklendi. Kültür Bakanhğı yetkiîileri, Kürtçe yayınların tescili sorununun, ancak 2932 sayıii yasanın yürürlükten kalkmasıyla ortaya çıkan hukuki duruma açıklık getirecek bir genelge ile çözüme kavuşacağıns söylediler. Yetkililer, bu genelgenin beklentisi içinde olduklanm, ancak genelgeyi ktmin ve ne zaman çıkaracağının henüz belli oimadığını ifade ettiler. ANKARA Kürtçe yayınlann önünde herhangi bir yasal engel kalmamasma karşın, hükümetin "siyasi engellemesi" surüyor. Hukukçular, "konusu suç içermemek" koşuluyla Türkiye^ de her tür Kürtçe yayın yapılabileceğini dile getiriyorlar. Ancak Kültür ve Adalet bakanlıklanmn, Kürtçe yapıtlann tescili konusunda sorumiuluk almaktan kaçmmaları, Kürtçe kasetlerin bandrol aimassnda sorun yaratts. Küstçeye yasak getiren 2932 sayjiı yasanaı yıirüritikten kaidınlmasiyia biriikte, Kürtçe yayıniara iüşkin yasal engeîîer de son kalmamasma karşın, resmi kuruluşlar "konusu suç içermemek" koşulunu yerine getirse bile Kürtçe yayınlarda çekingen bir tutum takınıyorlar. Yapıtlar için yapılan tescil başvuruları, yalnızca "Kürtçe" olduklan için yanıtsız bırakılıyor. Bürokraside bu "Kürtçe şaşkınlıgı", 'ilgili makam"ın gerekli siyasi seçeneğini henüz net olarak ortaya koymamasından kaynaklamyor. Sorun, önce Kürtçe yapıtlara bandrol verecek olan Kültür Bakanlığı'nda gündeme geldi. Bakanhk, ba eserlere bandro! vermek için işjetme beigesim doldunsrken "meBşet ve dffl" böîümünde ükandı. Kürtçe eserîerin "yerli mi yabancı mı" sorusunu, sorumiuluk üstlenerek yanıtlamak istemeyen Kültür Bakanhğı, topu hemen Adalet Bakanlığı'na attı. Adalet Bakanlığı'na gönderilen bir yazı ile sorun dile getirildi. Fşletme belgesinde "menşei, ülke ve dili"nin ayrı ayn gösterildiğine dikkat çeküerek "Kürtçe olarak seslendirilmiş sinema, video ve müzik eserlerinin kayıt ve tescili sırasmda işletme belgesindeki menşei ülke sütununa Türkiye", di!i sütununa 'Kürtçe* yazüsp yazjimayacaği konusunun açıklıfa kavuşturuînsaij" istendi. Kültür Bakaniığı, Adalet Bakanhğî'Rdan, Türkçeden başka yerel diîlerdeki yapıîlann kayjt ve tescilsnin yapjîmasi sıra Bandrol oyunu Kürtçe kasetler bandrol için Kültür BakanhğVnda beklerken kimi yapımcılar bürokrasiye karşj hile yoiuna saparak engelleri aşmaya çahşıyorlar. Yapımcılar, Kültür Bakanlığı'nca "bandrol oyunu" diye nitelenen yolla, "Türkçe kaset" başvurusu yapıp aldıklan bandrol ile Kürtçe kaset çıkanyorlar. Bu yolla, ya tümü Kürtçe olan ya da içine Kürtçe şarkılar serpiştirümiş kasetler pivasada sa' tılıyor. Kültür Bakanhğı yetkilileri, bu olaydan haberdar olmalarına karşm, Kürtçe yasağınm kalkmasından sonraki uygulamalarda "bir talsızlık" olmaması için yasal önlemlere başvurmadıklanm söylediler. Yetkililer, yapımcıları, aldıklan bandrol doğrultusunda hareket etmeleri yönünde uyarmakla yetindikIerini kaydettiler. ŞIVAN VE LEYDİ Dt IngUtere'de Wembley Stadı'nda 13 mayısta Kürtler için verilen konseröncesindeKürt sanatçı Şıvan Perwer,Lady Diana ile konuşurken (OrUda Lavine Hudson). Şıvan bu konserde Kürtçe şarkılar okudu. (Fotograf: AP) Jjıönü, Lozan'da Musul'un Türkiye'ye bağlanmasını savunurken şöyle diyordu: "Musul vilayeti halkımn büyük çoğunluğu Türk ve Kürttür. Bu vüayet ulkemizin birçok öteki parçalan gibi sözleşmeye aykın olarak bizden alınmıştır." înönü TBMM'deki Kürt mületvekillerinin eşit şartlarla seçildiğini de söylüyordu. Ankara hükümetinin zaferi kazanmasının ve Sevr Antlaşması'nın geçersiz kalmasının ardından, 20 Kasım 1922'de toplanan Lozan Barış Konferansı aylar boyu sürdü. Buradaki Misakı Milli (Ulusal Ant) sınırlan içinde olan Musul gündeme geldiğinde, Türkiye Başdelegesi Ismet Paşa (Inönü), "Musul vilayeti halkının büyük çoğunluğu Türk ve Kürttür. Bu vilâyet, üİkemizin birçok öteki parçalan gibi savaşın durmasından sonra yapılmış sözleşmelere aykın olarak bizden alınmıştır" görüşünU savundu. Bu arada, "TBMM'deki Kürt miUetvekUleri de bütün öteki bölgelerdekine eşit özgiirliik ve bağımsızlık koşullan içinde seçümişlerdir" dedi. Lord Curzon ise Kürtlerle Araplann, getirenin başma atacak kadar, seçim sandığmı tammadıklarını öne sürdü. Her iki taraf da Musul konusunda direndiğinden Lozan Antlaşması'na sorunun TUrklerle Ingilizlerin görüşmeleri yoluyla çözümlenmesi, bu yoldan çözümlenemezse Milletler Cemiyeti'ne başvurulması yolunda bir hüküm konuldu. Konu daha sonra 19 Mayıs 1924'te Istanbul'da toplanan Haliç Konferansı'na getirildiyse de, yine sonuç alınamadı. Sonunda Türkiye, Milletler Cemiyeti'ne başvurdu. Belçikalı, Macar ve İsveçli üyelerden oluşan üç kişilik bir kurul görevlendirildi. Kurulun raporunda, bölgedeki Kürtlerle ilgili şu değerlendirmeler vardı: "Kendi bölgelerinin yönetimi, adaletin sağlanması, okullarda öğretimin Kürt ırkından olanlar tarafından yttrtttttlmesi, bütttn bu taizmetlerin yerlne getirilmesinde Kttrtçenin resmi dil olraası yolundaki Kürt istekleri gözönttne alınmaiıdır. tngilizlerle Irak arasındaki dört yülık anlaşmamn (Irak, Ingiliz mandası altındaydı) bitiminden ve Milletler Cemiyeti'nin buradaki denetlm yetkisi sona erdiklen sonra Kürtler, istekleri kabul edilip özerklik verilmezse Türk hiikümeti yönetimine geçmeyi, Irak sınınnda kalmaya yegllyorlar." Musul sorununun çözümü için getirilen öneriler arasında, 1928 sonunda bitecek Irak üzerindeki Ingiliz mandasının 25 yıl daha uzatılması durumunda Musul'un manda yönetimine bırakılması da vardı. Türkiye bu raporu kabul etmediğini belirterek Lahey Adalet Divanı'na başvurdu. Divan, Estonyalı general Laider'i bölgede soruşturma yapmakla görevlendirdi. Generalin bölgedeki Hıristiyanlara Türklerin kötü davrandıkları yolundaki raporu üzerine Milletler Cemiyeti 16 Arahk 1925 günlü kararıyla o güne kadarki fiili sınırı TUrkiye'Irak sınırı saydı. Böylece Musul, Irak sınırlan içinde kalmış oldu. Şıvan'ın kaseti yasağı deldî başvurumuzda belirtmedik. KaYurtdışında yaşayan Kürt sanatçı Şıvan enstriimantal Perwer'in "Kırivo" adlı kaseti "Ttirkçe yapıt" set, önce tümüyleçıktı. Yasanın olarak piyasaya olarak tescil edilince piyasaya çıktı. Ancak kaldınlması gündeme gelince, içinde Kürtçe sözlü şarkılar da yer alıyor. Nepa biz kasetteki beş parçaya Kürtçe söz de ekledik. Yine Türkçe yetkilileri, Kürtçe kaset konusunda resmi bandrol Ue pimakamların sorumluluktan kaçındığını söylediler, olarak aldığımızBunun üzerine, yasada satıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür Bakanhğı'nın Kürtçe kaset başvurulanna bandrol vermemesi, müzik yapımcılarını "yasadışı" yola itti. Yapımcılar, Kürtçe kasetler için "TÎirkçe yapıttır" başvurusu ile bandrol aldılar. Nepa Müzik Yapım Pazarlama, bu yolla iki Kürtçe kaset için bandrol alarak piyasaya çıkardı. Bunlardan, ilki "Nevroz" ikincisi de Şıvan Perwer'in "Kırivo" adh kasetleri oldu. Nepa Müzik Yapım Pazarlama'nın sahibi Nezih Küıçkuu, bu iki kasetin "yasak delme" öyküsünü şöyle anlattı: "tlk kasetimizi 2932 sayüı yasa henüz kalkmadan önce çıkardık. Enstriimantal olarak çıkardık, ancak Kürtçe oldugunu Ardından Şıvan Penver'in 'Kırivo' adh kaseti için Türkçe diye başvuru yaparak bandrol aldık ve piyasaya çıkardık. Şimdi, bakanlığın bu konudaki yönetmeliginde belirtilen, ikinci kez yanlış beyanda bulununca, işletme ruhsatının iptal edilecebakanlıktan 'yanlış beyan ğine ilişkin hükmün bize uyguverdiğimiz* gerekçesiyle bir uyarı lanmasını bekliyonık. Herhalde aldık. Sonra, iki ayn başvuru ruhsatımızı iptal edecekler." daha yapfık. Önce Şıvan Perwer'in eşi GüKınçknu, bakanüğa yaptıklan listan Penver'in 'Hazal' adlı başvurularda, hiçkimsenin Kürtçe kaseti için, Kürtçe oldu Kürtçe kaset konusunda sorumgunu belirterek bandrol başvu iuluk almak istemediğine dikkat rusu yaptık. Buna, henüz ilgili çekti. Yaptıklan işi bir "yasak yönetmelik çıkmadığı gerekçe delme" olarak niteleyen Küıçkım siyle bir yanıt alamadıkşöyle dedi: "Bakanlıktaki tered Nepa Fazarlama, Kürtçe şarkı sözjerinin de tndunduğu kaseie Türhçeyapıf diye i&n aldı düt, bu kasetlerin menşei ve dili konusunda ne denilecegi yönünde. Bu kasetin menşei TC olacak. Kürtçe konuşan bu insanlar TUrkiye'de yaşıyorlar. Fransa'da, Almanya'da yaşayan insanlar degiller ki. Sonuçta da kasetleri, Türkiye'de yaşayan bu insanlar çtkarıyor." Kılıçkını, bandrolde yer alan menşei bölümüne "TC", dili bölümüne de "Kürtçe" yazdması gerektiğini belirtti. Kılıçkını, bu konudaki sorunlann, Kültür, Adalet ve Içişleri bakanlıklarının topu birbirlerine atmalan nedeniyle geciken yönetmeliğin çıkması ile çözüme kavuşabileceğini de bildirdi. Kürtçe TV yayını HEP Kars Milletvekili Mahmut Alınak, radyo programlarının bir bölümü ile TV kanallarından en az birinde Türkçeden başka dilde de yayın yapılmasını öngören bir yasa önerisini TBMM BaşkanhğYna verdi. Alınak önerisinde, Türkçeden başka dilleri yaygm bir biçimde 'kullanan yurttaşlann sağhklı bir şekilde aydınlatılması, kültürlerinin yaşatılması için bu dillerde dengeli ve eşit biçimde yayın yapılmasını istedi. Bölgede değişik din ve müliyetlerden grupkmn 6 ayn bayrarm var, ama Nevruz ortak kutlamyor îdiTde yaşayan Mezopotamya mozaiği 7 ŞENAY KALKAN manın sorumluğu budur." Hasip Kaplan'ın eşi Sabahat geliyor az sonra. Daha önceden komşularına söz verdiği için özür diliyor. Siyah bir etek, sarı kısa kollu şık bir bluz var üzerinde. Çocukları Güneş ve BerivanIşık da kot pantolon ve gomlekliler. 11 yaşındaki Güneş Kürtçe oğrenmiş, 5 yaşındaki Berivan da Türkçeyle beraber Kurtçeyi de oğreniyor. Hasip Kaplan yörenin büyük aşiretlerinden Meman aşiretinden. Babası dört kez evlenmiş. Birinci eşi kendi aşiretinden, dison iki yıldan bu yana ilk kez 21 marttaki Nevruz kutlamalarında giyinmiş, suslenmiş, halay çekip şenlik yapmışlar. Kaplan, bölgede ikisi Sünnilerin, ikisi Süryanilerin, ikisi Yezidilerin olmak üzere 6 ayrı bayram kutlandığını ama hepsinin ortak bayramının Nevruz oldugunu söylüyor. Nevruz'a bu yıl asker, polis mudahale etmediği için olaysız geçmiş ve çok guzel bir şekilde kutlanmış. Hemen butun Idillilerin katıldığı şenlikte binlerce insan el ele, kol kola halay çekuyanış engellenmez, tersine artar. O zaman her köye bir cezaevi açmak zorunda kalırlar. Bu baskı ortamı sürdükçe illegalite de belirleyici olacaktır. Ben diyorum ki tam bir demokrasi için önce anayasa değişikliği yapılmalıv düşünce ve örgütlenme özgurlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır." İngiliz gizli belgeleri Bu dönem, özcllikle Kürt sorunuyla ilgili gelişmeler ve Doğu'daki olaylar yönünden karanlıklar içinde. Yalnızca yabancı kaynaklarda birtakım bilgi kırıntılarına rastlanıyor. Örneğin tstanbul'daki Ingiliz maslahatgüzârı Henderson'dan Ingiltere Dışişleri Bakanı MacDonald'a gönderilen 16 Eylül 1924 günlü gizli raporda, hiçbir kaynakta hakkında bilgiye rastlayamadığımız TUrkKürt Kongresi'nden söz ediliyor (Belgeler şu kaynaklardân: Bilal N. Şimşir: tngiliz Gizli Belgeleriyde Türkiye de "Kurt Sorunu" (19241938), Dışişleri Bakanhğı Basımevi, Ank. 1975, buradaki belgelerden birçoğunun Türkçesi: "Dogu Anadolu Olaylan 19241938", Çev. Cahit Düzel, Poütika, 18 Ocak 26 Şubat 1977). Yarm: Nasturi ayaklanması Kürtlerin gelenek, görenekleri, yaşama kültürleriyle ilgili gezimizin son durağı Idil. Cizre'ye arabayla yarım saat uzakhktaki İdil için avukat Hasip Kaplan, "Tam bir Mezopotamya mozaiği" diyor. İdil'de Kürtler, Süryaniler, Yezıdiler iç içe yaşıyor. İdil'e Düzova Jandarma Karakolu'ndaki kimlik kontrolünden sonra giriyoruz. Hasip Kaplan bizi bürosunda bekliyor. Burada polis, jandarma ve özel tim daha çok göze batıyor. Hasip Kaplan bizi evine davet ediyor daha rahat soyleşebilelim diye. Kapıdan girerken de "İdil'in en modern evine geldiniz" diye şaka yapıyor. Soylediğı şaka değil gerçek oysa. Kaplan evinı yöredeki evler gibi döşememiş. lstanbul'daki evi nasıldıysa idil'de de aynı eşyaları kullanıyormuş: "Burada, aydınlar topluma ters duşmemek için onlar gibi yaşamaya başlıyorlar. Oysa bu yanlış, bu feodaliteyi sürdürmekten başka bir şeye yaramıyor. Biz 1984'e kadar tstanbul'daydık. 84'ten sonra dayanamadım. Kendi insanlanma hizmet edebilmek için İdil'e geldim. Ama bu, benim yaşam tarzımı da onlar gibi duzenlememi getirmez. Tersine ben onlara bir seyler katmalıyım. Değişen, gelişen çağa uymalıyız. Aydın ol Koruculuğa destek Kaplan'a göre katıhmcı demokrasi ortamının yaratılması ve onun unsurları olan özgür örgütlenme ortamı oluşturulması gu ayakta tutuyor. Devlet koruyuculuğunu, bir anlamda cahil köylüye ihale etmiştir. Bence en acil çözüm koşulsuz genel af ve koşulsuz düşünce özgüriüğü ortamı. Cebir elbette yasalarda suç olacaktır. Her türlu düşünce savunulmalı, ama şiddeüe eyleme dönüşürse cezası olmalıdır. Ancak bu özgürlük ortamı yaratılırsa Doğu ve Güneydogu'da siyasi partiler gerçek kimliklerini bulur. Şu anda ise belirleyici olan partilerin kendisi değil, adayların hangi aşiretten olduğu, akrabalıklar, arkadaşlık tdil'de avukat Hasip Kaplan bölgede hızlı bir sosyal uyanış oldugunu belirtirken şöyle konuşuyor: "Siyasi partiler bu değişim ve gelişimi yakalayamadı. Devletin baskısı sorunu çözmek yerine illegaliteyi güçlendirdi." ğerlerinden bırı Alikan, biri Domana, biri de Ömerkan aşiretinden. "Ama ben aşiret ilişkilerine hiç girmedim" diyor Kaplan: "Bizler okuyan, universite bitiren insanlar olarak ailelerimi/in, yöremizin geri yanlarını korüklemek yerine onları geliştirmeli, geligmelerinde önayak olmalıyız. Örneğin bugün Cizre'de kadınlar hâlâ çarşaf içindeyse bu, oralı aydınların ayıbıdır. Tepki göstermeleri lazım." Idil ve civarında son yıllarda en yaygın olanın taziyeler, ölümler, acılar oldugunu öğreniyoruz. Son iki yıldır neredeyse hiç duğun olmamış. ldilliler miş, türkü söylemiş, zılgıt çekmiş. Hasip Kaplan, yörede çok hızlı bir sosyal uyanış, bilinçlenme oldugunu söylüyor: "Siyasi partiler bu değişim ve gelişimi yakalayamadı. Devletin baskısı sorunu çozmek yerine illegaliteyi güçlendirdi. Çözümün demokraside olduğu yalnız TUrkiye'de değil bütün dünyada kanıtlandı. Kürt sorununun çözümu tam bir demokrasidir. 1978'de ilan edilen sıkıyönetim, olağanüstü hale donüştü; bugün de anti terör yasasıyla aynı baskı sürdürülüyor. Baskıyla bir yere vanlamayacağı gbriılmelidir. Bu bakış açısıyla yöredeki sosyal Cizre'ye otomobille yarım saat uzaklıktaki İdil'de Kürtler, Süryaniler, Yezidiler iç içe yaşıyorlar. İdil'de son iki yıldır taziyeler, ölümler, acılar ağır basıyor. İlk kez Nevruz'u halay çekip şenlik yaparak kutlamışlar. sonrasında bütün sorunlar açıkça, rahatça tartışılabilir ve doğru çözumleı e de ancak o zaman ulaşılabilir. Kaplan, bu konuda siyasi partilere buyük görev düştüğünü vurguluyor: "Bunu mevcut sağ siyasi partilerin yapacağını sanmak hayal. Onları memurların, işçilerin orgütlenmesi Kürt ulusal hareketinden daha çok ürkütüyor. Depolitizasyon bilinçlice sürdürülüyor. Bu yöredeki olaylardan da medet umuyor gibiler. Terör olaylan gerekçe gösterilerek düşünme, örgütlenme özgüriüğü engelleniyor. Devlet de feodaliteyi, aşiret düzenini, koruculular vs." Yörede gezerken hemen her kesimden Kürtle geleceğe ilişkin ne istedikleri üzerine konuştuğumuzu, bir kesim külturel özerklik ve ekonomide iyileştirmelerin, tam demokrasinin sağlanrnasımn sorunu çözeceğini "savunurken bir kesimin bağımsız devletten yana oldugunu soylediğini anlatıyoruz Hasip Kaplan'a. Bağımsız devleti savunanlar da ikiye ayrıhyor belli belirsiz. Kimileri kultürel özerkliğin 2932'nin kaldınlması gibi göz boyamadarı ote geçmeyeceğini, baskının belki de daha da şid detlenerek sıireceğinden endişeli olduklarını, Türk hükümetlerinin samimiyetlerine inanmadıklarını belirterek "Tek çare bayrağımızı dikmek" derken bir kısmı daha kararlı bir şekilde "Kürt ulusu kendi devletine kavuşmalıdır. Tek çözüm budur" diyordu. Külturel özerklik, demokrasi, eşitlik isteyenler ise en fazla federasyona kadar götürüyorlardı gelecek beklentilerini. Hasip Kaplan'ın bu konudaki göruşlerini sorduğumuzda şunları anlattı: "Şu anda Kürt bağımsız devletinin koşulları yok. KUrt ulusu Türkiye'de, Suriye, tran ve Iıak'taki parçalardan daha çok kaynaşmış durumda ve bu giderek daha da pekişiyor. Ekonomik alanda, sosyal alanda iç içe. Çok gerilere gitmeye gerek yok; örneğin Kıbrıs savaşında KürtlerTürkler biriikte savaştılar. Yani Türkiye'de Kürtlerle Türklerin biriikte yaşama koşulları nesnel olarak mevcut. Biriikte yaşadıklan takdirde çok daha mullu olacaklanna inanıyorum. Ancak bu, tıpkı bir evlilik gibi gönüllu birliktelik şeklinde olmalı. Özetle, gönüllu birliktelik esaslanna dayanırsa, tam bir demokrasi sağlanır; ekonomik, sosyal, külturel alanlarda eşitsizlikler kaldırılırsa biriikte yaşamanın mutluluğu güçlenir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear