Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 AĞUSTOS 1990 CUMHURİYET/15
KORFEZ KRİZÎ...KÖRFEZ KKİZİ... KORFEZ HRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖ
AKABELİMANI
Kamyonlar gemi bekliyorIrak'a mal taşıyan gemilerin geri çevrilmesi ve Kral
Hüseyin'in buna 'okey' demesi Akabe Limanı'nda hemen
duyuldu. Ancak Irak'a şeker getiren Hint bandıralı geminin
boşaltılması dün öğleden sonraya kadar sürdü. Limandan
'cuma tatili olmasma karşın' gelen haberler Akabe'de artık
Irak için mal taşıyan gemilerin boşaltılmayacağı şeklindeydi.
Liman girişinde onlarca kamyondan oluşan konvoy bekliyordu.
FATİH M. YILMAZ
AKABE — Milliyetçi Pan-Arabik Baas
Partisi'ni 1947 yüında Şam'da kuran Mfc-
bd Aflak, bugün konuşabilseydi, Irak Dev-
let Başkanı Saddam Huseyın'e "Bnrvo As-
huum, Baas'ın adı Esad'ın kimliginde de-
gil, seninkinde yasayacak' derdi kuşkusuz.
ABD, böyle bir belaya çatacağını bilse,
tran'la yaptığj savaşta Irak'a verdiği 2 rnil-
yar doları bir kibntle yakıp, yapınu süren
Bağdat-Akabe petrol boru hattını da o za-
man havaya uçururdu.
Ürdün Kralı Hüseyin ise ülkesindeki Fi-
listinlilerin milliyetçi duygulanna gem vur-
mak için radikal islamcı hareketleri destek-
lemez ve böylece ulkesıni şimdilerde saran
"CDıad" çığlıklanna kolayca kulaklannı ü-
kayabilirdi.
Akabe'de Kral Deniz'in acak sulanna
ayaklannızı uzaûp bunlan düşünürken tsa1
nın havariierine, Musa'ya, Muhammed'e, iri
siyah gözlü Arap ve Yahudi kadınlarına
haksızbk ettiğiniz geliyor aklınıza. Hele bir-
kaç yüz metre uzakta> ken, kum tepelerinin
ardında yolunuzu bekleyen hayduüan, kut-
sal topraklann kutsal insanlannı, Rudolpb
Valenüao'nun filmlerini düşlemenizi dağar-
cığınızın bunlara ilişkin bobinlerini harekete
geçirmenizi hemen karşısınızda yuklerini
Irak'a gidecek kamyonlara yükleyen gemi-
lerin görüntttleri engelliyor.
Bir engel de hemen yanınızdan geçen Fi-
listinlilerden geliyor. Akabe'de yaşayan Fi-
listirüüerin çoğunu, tran'daki mollalardan
ayınnak hemen hemen imkânsız. 1974 Ra-
bat Arap Zirvesi'nden sonra ulusallık ara-
yışlannı hıziandıran Filistinliler, şimdi fa-
natizm rüzgârlan önünde sürukleniyorlar.
Ürdün'deki Filistinliler, Arafat'tan çok,
"Müslüman Kardeşler" ve "lslami Tahrir"
gibi fanatik tslami grupların etkisindeler.
Bu nedenle, Irak Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin'in "tihal" çağnsı Ürdün'de kolayca
yandaş bulabiliyor. Filistinlilerin fanatizm
batağına saplanmalanndaki bir etken de bu
kuşkusuz. Kral Hüseyin, FKÖ'nün ve Ara-
fat'ın Ürdün'de etkin bir rol oynamaJannı
engellemek için çareyi radikal İslamcı grup-
lan desteklemekte bulan ancak bu tutumun-
dan 1985 yılında vazgeçti Kral, amacına
ulaşmış görülüyor.
Konuştuğumuz Filistinlilerin büyük ço-
ğunluğu, Filistin uhısal kimliğinden önce se-
riatı savunduklannı ve Saddam'ı çok sev-
diklerini söylüyorlar. Radikal Islamcılann
ve onların etkisindeki Filistinlilerin Irak'a
verdikleri bu destek, aynı zamanda bir çe-
lişkiyi de içinde banndırıyor: tslam enter-
nasyonalizmi ile Baas milliyetçiliginin ne öl-
çude çakışabileceginı Baas'ın kurucusu Af-
lak'ın mirasçısı olarak kendisini gören ve bu
konuda Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad
ile yıllardır cekişen Irak lideri Saddam Hü-
seyin, şu an için Ortadoğu'da yukselen fa-
natizmi ve Filistinlilerin dunımunu iyi ana-
liz etmişe benziyor. Ürdün'den başlayarak
tsrail'in işgali altındaki Batı Şeria ve Gaz-
ze'deki Filistinli gruplar, Saddam'a yürek-
ten destek verirken Irak lideri, tızun vade-
de imkânsız görünen Pan- Arabizm ile İs-
lamcı enternasyonalizmin birlesmesi yolun-
da yoğun çaba harcıyor. Ancak Filistinli-
ler, Saddam'dan aynı zamanda Kuveyt'e yer-
leştirilmelerini de istiyorlar. Irak liderinin,
bu yönde girişimlerde bulunduğu ve Kuveyt-
lilerin yerine Iraklılann ve Filistinlilerin yer-
leştirileceği Ürdün'de ağızdan ağıza ya-
yüıyor.
Kızıldeniz çataJının ikinci ucu Akabe
Körfezi'nde dun tüm gözler ufukta belire-
cek savaş gemilerini aradı. 1984 yılında fi-
lizlenen ve Kazablanka'da 1985 yılında ya-
pılan Arap zirvesi ile ortaya çıkan "Üçltt lt-
tifak"ın (Irak, Ürdün, FKÖ) kriz sonucu
güçlenen dayanışması, ABD Başkanı Bush1
un sinirlerini bozuyor. Akabe'de, Irak'a mal
taşıyan gemilerin geri çevrilmesi yolunda
Bush'un verdiği emir ayyuka çıkarken dün
Umman'da bulunan 7 gemi yuklerini bo-
şaltmayı sürdürdüler. ABD'deki temaslann-
da Güvenlik Konseyi kararını destekledik-
lerini öne süren Ürdün Kralı Huseyin'in bu
konuda gerçeği söylemedığini görmemek
için kör, sağır ve düsiz olmak gerek.
ABD'nin rahatsızlığına ve bu konudaki
baskılanna boyun eğmek zorunda kalan
Kral Hüseyin'in, Bush'tan uğrayacağı zarar-
lannjcarşılığı olarak yüklu bir 'meblag' ko-
parmayı başardığı da Ürdün'de konuşulu-
yor. Ancak Akabe'de gemi acenteliği yapan
Adom Mobaideen'in söylediği gibi "Ürdnn
mallan 'Kendıme alıyorum' deyip bunu
Irak'a verirse, kim ne diyebilir". Basra Kör-
fezi'ndeki kriz Akabe'yi önumuzdeki gün-
lerde daha da saracak gibi göninıiyor. Irak-
ın, kendisi açısmdan tek nefes borusu özel-
liği taşıyan Akabe'nin ablukaya alınması
karşısında Ürdün'e neler diyeceği de merak-
la bekleniyor.
Akabe'de Kızıldeniz'in 30 dereceyi aşan
sulanna ayaklannızı uzatarak, hemen kar-
şımzdaki limanda yuklerini boşaltan gemi-
leri seyredip, bunlan düşünürken yine de
gözlerinizin önünden Valentino'nun "seyk'
filmindeki sahneler, ikı siyah gözlü kadın-
lar, haydutlar 'hızlı çekim' geçiyor. Sıcağın
etkisinin azaldığjnı hissediyorsunuz. Hem
de Kızıldeniz'in gizemli sulanndan basını
uzatan Nostradamus'a, "Üçüncü Dünya Sa-
vaşı'nın Arap dünyası yüzünden çıkacagı
yolundaki kehânetin dogru değil" deme gü-
cünu kendinizde bulabiliyorsunuz.
THE INDEPENDENT
Arap
dünyasının
addar
ahramanı
The Independent gazetesinde 16 ağustos
tarihinde yayımlanan bu yazı, Irak Devlet
Başkanı Saddam Hüseyin'in, Arap dünya-
sındaki yerini ve dayanaklanm ortaya ko-
yuyor. Robert Fısk tarafından kaleme alı-
nan yazının bir özetini sunuyoruz:
Saddam Hûseyin, botün konuşmalann-
da buyük bir guven vaat ediyor. Saddara-
ın konuşmalan bugunlerde Arap milliyet-
çiliğıne yonelık. Tam ^menkalılar Saddam'ı
koşeye sıkıştırdıklarını sandıkları bir sıra-
da Saddam, tsrail'i, işgal ettiği Arap top-
raklarından çıkmaya davet ediyor. Ameri-
kaJılar Irak'ın ekonomik olarak çökeceği-
ni iddia ederken Saddam, Iran'a barış çağ-
nsı yapıyor. Doğu cephesini sağlama alır-
ken Batı'ya saldınyor. tlk kez iki Arap dev-
letini birleştiren bir birleştirici oluveriyor.
Arap milliyetçiligınin kökeni, ilk kez 40"b
yıllarda Suriye'de Saü Al Hossari'nin bası-
nı çektiği bir grup aydının kültürel etnik bir-
lik fıkirleriru ortaya atmalanyla başladı.
Türk yönetiminin ardından, Birinci Dünya
Savaşı, Suriye ve Lubnan'da on binkrin ölü-
müne yol açan açlıktan sonra tngiltere ve
Fransa'nın yönetimleri ve pek çok Avrupa-
h Yahudi'nin Fiüstin'e göçünü izleyen Arap-
lar, Al-Hossari'den etkilendi.
1941'de Bağdat'ta Ingilizlere karşı Raşid
AH Al-Oaylani hareketi olduğunda, bütun
Araplar arasında sempati topladı. lngiliz ta-
rih kitaplanna Nazi yanlısı bir hareket ola-
rak geçen hareket, Araplara 'yeniden yoğuş'
olarak nitelendirildi. Pun-Araplar laiklik ve
din arasındaki çelişkiyi sürekli yaşadılar.
Buna rağmen Baas, Al-Hossari'nin mesa-
jını sahiplendi ve genelde laik bir parti ola-
rak kaldı. Firavunluk iddialan Arap kimli-
ğine karşı Taha Hüseyin ve Salama Mosa
adlı yazarlar tarafından savunuldu. Saü Al
Hossari ise, Firavunluk kimliğini 'mumva-
lanmış bir geçmiş' olarak nitelendirdi. Mı-
sırlılar Arap milliyetçiliği ile yeniden Nasır
dönemindc ilgilenmeye başladılar. 1958'de
Suriye'ye karşı dış tehlikeler, Nasır'ı Birle-
şik Arap Cumhuriyeti'ne itti. Suriye ve Mısır
üç yıl boyunca tek millet oldular.
Mısır-Suriye birliğinin çözülmesinden
sonra Nasır, Arap milliyetçiliği rüyasını ya-
şattı ve 1961'de Yemen'i işgal için bir keşif
birliği gönderdi.
Bu adımlann başansızlığı, Arap diinya-
sını böldu.
Saddam, şu anda bu sorunlann hepsine
birden cevap veriyor. Bir yandan petrol zen-
gini bir ulkeye saldınrken diğer yandan
Arap miUiyetçiliğini guçlendirmeye çabalı-
yor. Arap ıhmlılığının bir işe yaramadıgını
kanıtlamaya çalışıyor.
Saddam'ın sosyalizmini yaşatacak aydm-
lar da yok artık. Bunların birçoğu ya ha-
piste ya da ölü. Irak, Arap milliyetçiliğine
Pan-lslam bir içerik verebilecek durumda
değil. Saddam emellerinde başansızhğa uğ-
rasa bile, etkileri ölümünden çok sonra da
hissedilecek, Robert Fisk
WASHINGTON
'Kürtler'
konusunda
güvenceANKARA (Cnmhuriyet Burosu) — ABD
yönetimi, Kürt sorunu konusundaki tutu-
munun değişmediğini ve Saddam Hüseyin
yönetimine karşı ayaklanma çıkarma hazır-
hğındaki Kürdistan Yurtsever Birliği lideri
Cdal Talabani'ye destek verilmesinin söz
konusu olmadığım Ankara'ya bildirdi. Bu
bildirimin dun diplomatik kanallardan ya-
pddığı ve konunun ABD yönetiminin "Af-
gan direnişi" konusundaki özel temsilcisi
Peter Tomsen'in Aıikara'daki temaslannda
da gündeme geldiği öğrenildi.
Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edi-
nilen bilgjye göre ABD yönetiminin kendi-
sine destek vermesi halinde 30 bin kişüik bir
ordu ile ayaklanma başlatabileceğini Ame-
rikan basuuna açıklayan Kürdistan Yurtse-
ver Birliği lideri Talabani, Washington'da
hiçbir ABD'li yetkiliyle göruşmedi.
Ankara'daki ABD kaynaklanıun Cum-
huriyet'e verdiği bilgilerde ise ABD yöneti-
minin Kürt sorunu konusundaki görüşlerini
aynen surdürdüğu vurgulandı. Bu kaynak-
lar, Washington'un Kürtlerin meşru istem-
lerini anlayışla karşüadığını, ancak bu is-
temlerin ancak mevcut devletlerle yapılacak
görüşmelerde gtindeme getirilebileceği gö-
rüşunü taşıdığını belirttiler.
KORFEZ YOLUNDA — ABD'nin Irak'a karşı Suudi Arabistan'a yaptığı büyük askeri yıgınak suruyor. Her giin >eni kara ve deniz birlikleri tüm teçhizatlanyla biriikte usle-
rinden Körfez'e dogru >olako)ulu>orlar.Yola çıkma haurlığıyapan ha>a indirme birliği askerleri 105 mm çapındaki Howitzer topunu gemiye \üklüyorlar. (Fotoğraf: Reuter)
DIŞ BASINDA KORFEZ KRİZİ
Zaman, Saddam'ın lehine işliyorEconomist dergisi, dün yayımlanan sayısında Körfez'deki
gerginlik sürdükçe Arap dünyasında Saddam'a verilen
desteğin artacağını savundu.
tı'nın Akdeniz tarafındaki en sadık Arap
hizmetkân duruyor. Kral Hüseyin'in tahtı-
nın, benim baskıma daha ne kadar taham-
mül edeceğini sanıyorsunuz? Irak'la Israil'i
ayıran ülkenin adı neydi? (17 ağustos)Saddam Hüseyin, dünyada kendisine kar-
şı uyanan nefretten korkmuyor ve hatta bu
nefreti beslemeye gayret ediyor. ÇünkU bu
nefret, Arap ulkelerinde sokaktaki insanın
kendisine verdiği desteği güçlendirmesi an-
lamına da geliyor. Üstelik bu cehennemi di-
yalektikle istediği gibi oynuyor. Sanki Batı
dünyasında meydana gelen Saddam karşıtı
her soylev, destekçileri arasında kendisine
olan katılımı kuvvetlendiriyor. Zira Bağdat
diktatöru, kendi "Ortadoğu"sunu avcunun
içi gibi tanıyor. Gerçi Irak ambargo yüzun-
den acı çekecek, ama halkın en azından bir
bölürnünun aşın yurtseverliği, Baas polisi-
nin gücüne eklendiğinde, daha uzunca bir
zaman rahat nefes alabilir. Bu süre içinde
de Kuveyt işgaünden dolayı kendisine kar-
şı uyanan tepkileri zayıflatabilir. TV spike-
ri aracüığıyla bağırıp çağıran kendisi oldu-
ğu halde bolgenin kendine özgü garip kim-
yası yuzünden, rakipleri, gürültü koparan
iktidarsızlar olarak yansıyor. Saddam'ın me-
sajı Kral Hüseyin'in Georgc Bush ile buluş-
masından bir saat önce gerçekleşti. Bu ol-
gu şu anlama gelmiyor mu? Karşınızda Ba-
LE FIGARO
Başka zaman olsa sozle ve askeri malze-
me yollamak suretiyle SSCB Irak'a destek
verirdi. Günümüzde, SSCB Amerikan gu-
cünü, emperyalizmin öncü müfrezesi ola-
rak değerlendirmediği gibi BM'deki Sovyet
Buyükelçisi Amerika ile beraber oy kulla-
nıyor. MarKsizmin çökuşünden berı kendi-
ni tekrar tarihin bir aktöru sanmaya başla-
yan, Avrupa zayıflıklarını sergilemeye de-
vam ediyor. Eski kıta, Amerika'ya oranla
daha fazla Ortadoğu'nun petrolüne muh-
taç, ama şımdiye kadar ortak bir savunma
gücu oluşturamadığı için Avrupa, Ameri-
kan kalkanı olmadan yaşayamayacağını ka-
nıtladı. Washington, tum muttefıklerini İn-
giltere kadar kararlı olmaya ikna edebilmiş
değil. Fransa ambargoya taraftar, ama ab-
lukaya karşı. Almanya Batı donanmasına
katılma konusunda kararsız. Japonya, pa-
rasal yardım olanaklarını araştırmakla ye-
tinmeyi tercih ediyor. Bütün bu bölunmüş-
luk, ABD liderliğıni dolduracak başka bir
guç olmadığım bir kez daha kamtlıyor. (17
ağustos)
Saddam, Kuveyt'i ele geçirmesinin nede-
ninin Füistin'i özgurlüğune kavuşturmak ol-
duğunu söylüyor. Bu yalana inamlacak
olursa, Israil var olmasaydı dahi Arap dik-
tatörlerin, tsrail'i icat etmeleri gerekecekti
demektir. Irak diktatöru 2 ağustosta hata
etti ve o gunden beri de düşuncesizce hare-
ketlerini, hatalannı sürdurdüğünu gösteri-
yor. Öte yandan, gerginlik sürdükçe Sad-
dam'ın desteği de artacak. Arap dünyasın-
da laik milliyetçilik ve militan tslam iki
akım. Milliyetçiler, tamamen Araplan ilgi-
lendiren bir konuda Turkiye, Ingütere, Fran-
sa gibi bölgedeki eski imparatorlukları dü-
şündüren "yabancı" ülkelerin mudahalesi-
ne uğradıkları görüşünde. tslamcılar, ya-
bancılann Suudi Arabistan'a davet edilme-
sinden ofkeli. Saddam, böylece kendini Batı
tarafından saldınya uğramış mağrur bir
Arap olarak gösterebilir, Araplann arkasm-
da yer almalannı sağlamaya çahşabilir.
(17 ağustos)
Yunan hukumeti, Basra Körfezi'ndeki ge-
Uşmelerini gözden geçirmek ve buyuk bir
olasılıkla Körfez'e Yunan askerinin gonde-
rilmesi için önumuzdeki pazartesi gunü ba-
kanlar kurulunu topluyor. Kuveyt'in sür-
gundeki hukümet uyeleri Cumhurbaşkanı
Konstantin Karamanlis'ten, Yunanıstan'ın
da yardımını resmen istemesinden sonra yu-
nan hukumeti Körfez'e asker gönderme eği-
limini göstermeye başladı.
Ancak bunun başka bir boyutu daha var.
Körfez'deki gelişmelerle biriikte Turkiye'nin
korkunç derecede önemini arttırması huku-
meti düşündürmeye başladı. Türkiye'ye Ba-
tı'dan yağan yardım Ege'deki güç dengesi-
ni bozabilir. Şunu unutmamalıdır ki Anka-
ra'nın hedefi, Ege ve Trakya'yı kullanarak
(Batı kimliğini) kazanmaktır. Turkiye'nin
ABD'den 40 adet savaş uçağı alacağı bildi-
riliyor. Yunanistan'ın buna hiçbir itirazı
yoktur. Yeter ki Yunanistan'a da payına dti-
şen 28 adet Phantom savaş uçağı verilsin.
Durumiar oldukça ciddileşiyor. Kuveyt,
Yunanistan'ın resmen yardımını istedi. Ku-
veyt, Ankara'dan istediği yardımın karşılı-
ğında birçok şeyler elde edebiliyor. Biz ne-
ler sağlayabilıriz? Türk diplomasisinden ba-
zı şeyleri öğrenmemizin zamanı gelmiştir.
"Basra Körfezi'ndeki gelişmelerle ilgili
Batı dunyasına yansıtılan haberlere göre
Irak, Kuveyt'ten çekilmezse, bölgedeki sa-
vaşın kaçınılmaz doğrultusunda bulunuyor.
ABD'de yapılan nabız yoklamalan ise her-
kesin bolgede (aktif) bir çözümden yana ol-
duğunu gosteriyor. (17 ağustos)
ÖSS — ÖYS Hazırlıklarınız İçin
BSA
Vakit Nakittir"
ÖSS-ÖYS zamanla yanştır...
Çok Hızlı Okuma (Ç.H.O.)
uygulamalan ile %100 zaman kazancı...
1990-91 Ö0r»(im yılında AŞAMA DERSANESl'nde yılnızca Ayifim Sı
nnma katılan »• basanlı olan öjrencller öörenim
NOT S'nava katılmaK ıçm oncpûer a r Ioloğrafıni2ia tjaŞK
ntü tH<\if£ti Trt<taY *\(f
Halita^a Cad Kı»anç Sok. No: 7 KadıkoylST T«l: 345 00 22 - 336 8? 61
Arnavutköy
BAR
Müzikte değişmeyen
kalite ve kişilik
KOCATEPE
Arnavutköy Vapur İskclesi Karşısı
163 23 05-163 55 14
OLTANSUNGURLU
Turkiye'nin
fonksiyonu
azaldıHükümete savaş izni verilmesi
gerektiğini savunan Adalet
Bakaru, 'Bush'ta, Mitterrand'da,
Thatcher'da yetki var, ama Türk
hükümetinde böyle bir yetki y o k "
dedi.
ANKARA (Cumhnriyet Burosu) — Ada-
let Bakaru OHan Sunguriu, Turkiye'nin, Or-
tadoğu krizinin birinci derecede etkiledigi
ülke olduğunu belinerek hükümete savaş
ilanı izni verilmesi gerektiğini savundu. Sun-
guriu, savaş ilanı iznine ilişkin tezkerenin
TBMM'de sınırlandırılmasından sonra
Türkiye'nin fonksiyonunun azaldığım ifa-
de ederek, "Saddam harbe karar veriyor ve-
ya venniyor, Bush karar veriyor veya ver-
miyor, Mitterrand, Thatcher'da yetki var,
Suudi Arap Krah'nda var, Türk hükumeti-
nin elinde şu anda böyle bir yetki yok. Törk-
i>e bu ülkelerin arasında 'Durun bakalım,
meseleyi bir daha Meclis'te konuşalım' de-
mek durumundadır" şeklinde konuştu.
Sungurlu, hükümete savaş ilanı izni ve-
rilmesıne ilişkin tezkereyi değerlendirirken,
Meclis'in bu tezkerede sınırlamaya gitme-
sinden sonra Türkiye'nin fonksiyonel olma
vasfının azaldığım söyledi. Tezkerenin ilk bi-
çimiyle anayasa>a uygun olmadığım, ancak
böyle bir durumda "anayasanın lafana
a|ınııııyı" da doğru bulmadığıru anlatan
Sungurlu, "Mecös bu yetkiyi devretmek zo-
mnda. Başka türiii de olmaz. Meclis otu-
nıp da hangi tugayın ya da birligin aereye
gidecegine karar veremez. Meclis hüküme-
te yetki verecek, hukumet de bu yetkiyi Ge-
nelkurmay Başkanı'na devredecek" dedi.
Bütün inisiyatifin Cumhurbaşkanı Tnr-
gut Özal'da olduğu yolundaki eleştirilere ka-
tılmadığını da vurgulayan Sungurlu, "Omı-
burbaşkanı olayın ilk başından beri gerek-
li bütün girişimleri yapnuştır. Ama bu fonk-
siyonnn devamı zarureti de vardır" şeklin-
de konuştu.
Sungurlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şu anda bükümetin savaş ilanı, başka
ulkeye asker gönderme veya yabancı asker-
leri Türkiye'ye cağırma yetkisi bulunmuyor.
Çünkü Meclis'te bunlar ulkeye bir tecavuz
dıunmuna baglanmış. Hukumette yetki ol-
madıgına gore, şimdi verilecek her kararda
Meclis toplanmak zorunda. Bir yetki veri-
len makam yok. Her olayda ister Cumhnr-
baskanı, ister Başbakan olsun Meclis'i top-
lamak zorunda. Diğer ülkeler menfaatJeri
icabı ya harbe girecekler ya da girmeyecek-
ler. Türkiye'de bu yetkiyi hukumete verme-
yelim dersek, o zaman aktiviteyi yitinniş
oimmz. Suunmuda acak durum devam edi-
yor. Türkiye'de bu meseleyi konuşmaya yet-
kili kimse kimdir? Hökumette icap ederse
harbe girelim yetkisi olraalı mı olmamalı
mı? Bu yetki Bush'un, Thatcber'ın, Mitter-
rand'ın, Suudi Kralı'nın elinde var, Irak-
ta, Saddam'da var. Türkiye'de kimsema
elinde böyle bir yetki yok."
Sungurlu, Türkiye'nin kendisini çok ya-
kından ilgilendiren bu konuda
"fonksiyonel" olması gerektiğini de belir-
terek şunları söyledi:
"Türk hükumetinin elinde bugün bir sa-
vaş yetkisi yok. Diğer ulkeler ile es.it dıizey-
de bir yetki sahibi degilsin. Türkiye, 'Du-
run bakalım, meseleyi bir daha Meclis'te
konuşalım' demek durumunda olan bir ul-
ke. Bizim için belki daha iyi olmnştur, ama
fonksiyonel olma vasfımızın da büyuk çapta
azaldıgı kanaalindeyim. Cumhurbaskam-
nın yetkisi var mı yok mu tartışması yeri-
ne, Türkiye'nin bu işte fonksiyonel olması
gerekir mi gerekmez mi, ona bakmak lazım-
TEPKİ
Taksim'de ABD'yi
protesto
tstanbul Haber Servisi — ABD'nin,
Irak'ın Kuveyt'i işgalinde izlediği politika-
yı protesto etmek amacıyla Taksim'de kor-
san gösten yapan bir grup, polisle taşlı-
sopalı çatışmaya girdi. Polis 40 kişiyi göz-
altına aldı.
Ellerinde "ABD emperyalizmi Ortadoğu
1
dan elini çeksin" yazılı ve Dev-Sol imzah
pankartlar taşıyan grup, bu sırada karşıdan
gelen bir polis ekibiyle taşlı-sopalı çatışmaya
girdi. Polisin havaya birkaç el ateş açması
sonucu 500 kişilik grup polislere doğru taş
ve sopa atmaya başladı. Gosteridler daha
sonra Tophane'ye doğru dağılmaya başla-
dı. "Bağımsız Türkiye", "Ortadoğu bakla-
n Ortadoğu'nundur'* ve "Kahrolsun ABD-
nîn kuklası Özal iktidan" şeklinde slogan
atan göstericiler polisin takibi uzerine Ci-
hangir'de ara sokaklara dağıldılar. Polisin
Cihangir ve çevresinde yaptığı aramalarda
kuikulu gorulen 40 kişiyi gozaltına aldığı
bildirildı.