Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 75 AĞUSTOS 1990
Aydmlanımzm Tavm
Bugün artık şeriat özlemi güden kökten dinci akımlann, başta devlet
daireleri olmak üzere eğitimin her aşamasına yerleştiği, insanlann dini
kuralları uygulayıp uygulamamalanna göre işe alınıp terfı ettirildiği,
partilerle tarikatlann kol kola olduğu bir evreye gelmiş bulunuyoruz.
Prof.Dr.TURKANSAYLAN
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğ i Başkanı
Bir ülkenin gelişmesi, ilerlemesi. gerek teknık
gerekse toplumsal alanda tüm yenilıklere açıla-
bilmesi, yeni yetişeceklerin aydınlık kafalı, dûşü-
nen, araşüran. tartışan ve birbirini hoşgörmesi-
ni bilen çağdaş ve demokrat bireyler olabilmesi,
o ülkenin beyin takımı diye niteleyebileceğimiz
aydınlanna, onlann yol göstericiliğine bağlıdır
Aydın denen insanlann çoğunlukla bireyci,
benmerkezci olduklan söylenir, ancak sık görü-
len bu özellikler, ülke çıkarlan söz konusu oldu-
ğunda bir anda dayanışmaya. ortak payda altın-
da birleşmeye dönüşebilmektedir ve de pek çok
ülkede böyle olmuştur.
Ülkemiz aydınlannın çoğunun ise, koşullar ne
olursa olsun bisbirlerinden kopuk konumda ol-
mayı yeğledikleri, davranışlanyla bu kopukluğı
kalıcı kıldıklan ve bu durumu gıdermek için hıç-
bir çaba harcamadıklan gözlenmektedir. Glas-
nost sonrasında Türk sol kesimındekı karmaşa,
sosyal demokrat kesımlerimız arasındakı kıyası-
ya kavga, 141-142 ve 163 tartışmalanndakı kar-
maşa, bu gözlemleri acı bıçimde doğrulamakt-
dır.
^üysa çağdaş aydınlann en önemli işlevi, top-
lumlardakı yönelışleri gözlemek, irdelemek, sağ-
lıklı olup olmadıklannı saptamak ve kitleleri ay-
dınlatmak, davranışlara yön vermekür.
Aydınlann yapacaklan sağhklı saptamalar.
bir ülkeyi gönence ulaştırabileceği gibı, ilgisiz-
likleri de kaosa yol açabilir. Doğu Avrupa ülke-
lerindeki gelişmelerde ülke aydınlannın öncülü-
ğü umut vericidir.
Ülkemiz aydınlannın kendi bilimsel devinim-
leri yanında toplumsal olaylar ve sorunlarla da
ilgilendikleri, yazıp çizdikleri, konuşup tartıştık-
lan bir gerçektir. Ancak bu konuda ciddi çaba
harcayanlann, bir avuç kişiyi geçmediği de orta-
dadır. Pek çok insan kendileri yenne başkalan-
nın bir şeyler yapmasıyla yetınmeyi ilke edinmiş-
tir. Kendisinin her zaman bir özürü vardır ve
olup bitenlerin içinde olmamayı pek iyi başar-
maktadır. Uzaktan uzağa, yapılanlan eleştir-
mek ve hiçbir katkıda bulunmamak, bulunmayı
aklından bile geçirmemek, birçok insanın ardı-
na saklandığı alışılagelmiş bir yöntemdir.
Örneğın; demokrasıye ve insan haklanna
inanmış tüm aydınlann, kişisel görüşleri ne olur-
sa olsun, anti-demokratik olaylar karşısında tek
vücut halinde savaş vermeleri en doğal bır olgu
iken, ortada her zaman birkaç yürekli yazar, çi-
zer, genç ve aydından başta kimse yoktur. Ya-
zan. çızen, konuşan ve sırasında kovuşturmala-
ra uğrayıp tutuklanan, cezaevlerinde çile doldu-
ran insanlarla karşılaşınca sırtlannı sıvazlar,
"Arslansın, bir tanesin, seninle övünüyoruz" ya
da "Sizler olmazsanız halimiz nice olur?" gibi
beylik övgüleri sıralar, kendimizi kolayca rahat-
latınz,
Karabasan gibi...
Son yıllarda ülkemizin demokrasisine ve çağ-
daşlaşmasma bir karabasan gibi çöken kökten
dinci akımlann gelişmesi ve laiklik ilkesinin bü-
yük bir tehlikeye düşmesi olayı karşısında ay-
dınlann ne denîi birbirinden kopuk davTaıuşlar
sergiledığine hep birlikte tanık olduk.
Türkiye'nin cumhuriyetçi kimliğinin temel ta-
şı olan laiklik, önce tartışmaya açılıp sonra da
devlet eliyle desteklenerek ve dış ülkelerde mad-
di olanaklar sağlanarak yoğun bir örgüüenmeye
giren kökten dinci akımlarca yok edilirken, pek
çok '"çok okumuş"un olaya seyirci kaldığı, olup
bitenleri demokrasinin bir gereği (!) saydığı dö-
nemi hep birlikte yaşadık. Bu dönemde, nere-
deyse gerici, tutucu anlamı yükletilerek, "aman
kardeş onlar laik*", "modası geçmiş Atatürkçü-
ler", "fosilleşmiş Kemalistler" gibi küçümseyici
yorumlar, birçok yazının ve konuşmanın temeli-
nı oluşturdu. "Kişi mı laiktir, devlet mi, Müslü-
manlık mı, Hıristiyanlık mı?" diye laiklığin tar-
tışması sürüp giderken "evrensel insan haklan"
ve "uçsuz bucaksız özgürlük" yanlısı olmayı ça-
ğın gereği sayan aydınlanmız, olup bitenleri bü-
yük bir hoşgörüyle karşıladı.
Bugün artık şeriat özlemi güden kökten dinci
akımlann, başta devlet dairelen olmak üzere
eğitimin her aşamasına yerleştiği, insanlann dini
kurallan uygulayıp uygulamamalanna göre işe
alınıp terfı ettirildiği, partilerle tarikatlann kol
kola olduğu bir evreye gelmiş bulunuyoruz. Ba-
sınımız haberleriyle ve pek çok yazanmız yo-
rumlanyla bu gidışin ne denli tehlikeli olduğunu
son birkaç aydır daha yoğun bir duyarlılıkla iş-
lemekte, insanlanmızı uyarmaya çahşmaktadır:
ancak çok geç kahndığı yolundaki kanı yaygın-
dır.
Laik bir ülkede, birçok sağ ve sol aydınm fıkir
birliği ettiği şekilde "Tüm dinsel örgütlenmenin
serbest ve Diyanet Işleri'nin devletten aynlması
belki de en doğru yol olacaktır" savı çok geçerli
sayılabilir. Ancak kökten dinci akımlann laik ve
demokratik yapıya karşı örgütlenmesi çok yol
almış, geniş boyutlara varmış, buna karşın cum-
huriyetin temel taşlannm savunulmasına gere-
ken önem verilmemiştir. "Bana dokunmayan yı-
lan bin yaşasın" safsatası. bu olayda da tipik so-
nucunuyerrnişür.
Evet, ilericı aydınlanmız evrensellik uğruna
ulusallıkla ilgili karşı girişimleri hoşgörüyle kar-
şılarken, cumhuriyetimizin temellerine konan
dinamitleri görmezlikten gelmeyi kendi misyon-
lan gereği görmüşlerdir. Bu nedenle de laiklik il-
kesi dışlanmış. zedelenmiştir.
Bugün hoşgörüyle karşılamaya calıştığımız
bu kökten dinci akımlann yollan birbinnden
farklı gözükse de, ana amacın şeriat dûzeruni ge-
ri getirmek olduğunu ve istedikleri bu düzen ger-
çekleştığinde de kimsenin dilediği gibi davran-
ma, gıyınme, kuşanma, inanma ve de inanmama
özgürlüğüne sahip olamayacağı artık çok açık
ve seçik olarak belirgınleşmişür. Acaba toplu-
mu yönlendinne sonımluluğunu taşıyan aydın-
lanmız bu aşamadan sonra nasıl tavır alacaklar-
dır.?
EVET /HAYIR
OKTAYAKBAL
Her Şey Özal'a Teslim mi?
"Siz de muhalefet olacaksımz Eğer yüzde on barajı ge-
çerseniz"
Pazar günkü Meclis konuşmalarında DYP lideri Demirel
ANAP grubunun çıkardığı gürültüye karşı böyle konuştu.
Yüzde 20'lerin altına düşmüş iktidar partisınin TBMM'deki
milletvekılleri Inönü'nün, Demırel'ın en haklı sözlerine bile
şiddetli tepki gösteriyorlar. özal'ı canla başla savunuyorlar.
Varsın ûzal, anayasaya ters düşsün, varsın anayasayı
'tağyir' etme durumuna gelsin, tek başına koskoca bir ülke-
nin yazgısını elinde tutmak ıstesin, varsın kendi partisinin
hükümetinı bir yana atsın, vız geliyor ANAP grubuna!..
Doğrusu ya özal'ı kutlamak gerekır kendisine bu denli
bağlı bir Meclis grubu yarattığt için! İyi seçmiş adamlarını!
Her şeye her şeye karşın kendi yolunda gitmekten vazgeç-
meyen klşileri milletvekih yapmakta büyük maharet göster-
miş. Bugüne kadar hiçbir parti lideri bu denli uslu, itaatli, li-
derin izinden şaşmayan bir Meclis grubu oluşturamamıştı!
SHP lideri Inönü idi günûn yıldızı... Gerçek bir devlet ada-
mı olmanın örneğini verdi. Bağırmadan, kendisine söz atan-
ları terslemeye çalışmadan... Körfez bunalımı dolayısı ile
Türkiye'nin durumunu, nasıl davranması gerektiğini bir bir
anlattı. Inandırırcasına, doğruları ANAP'lılara beinmsetme-
ye çalışırcasına . DYP lideri ise ANAP'lıların anladığı dille
konuşmayı yeğledi Laf atanlara gereken yanıtı verdi. O da
ülkenin yazgısını özal'ın elinde tutmasınınanayasayaaykırı
olduğunu anlattı. Bu arada yazımın başına aldığım unutul-
maz sözü de söyledi: Siz de muhalefet olursanız, yani barajı
aşar da buraya gelirseniz ..
Bir ANAP'lı, beyaz giysiler giymiş bir ANAP milletveklli,
Inönü'nün 'diktatör olmak heveslisi' sözünden alındı, ortaya
fırladı, 'diktatör, Erdal Inönü'nün babasıdır. Elinde kamçı, al-
tında beyaz tren..." diye bağırdı. Ah o beyaz tren! İnsan bi-
raz sıkılır beyaz trenden söz ederken!. özal saltanatında
emre hazır bekleyen özel uçaklar nerde, üç beş vagonlu be-
yaz tren nerdel
Başbakan Akbulut'a gelince... Bellı ki iyi bir insan. Ne var
ki üstlendiği görev gereği kişiliğinin dışınaçıkıyor. Çıktıkça
da daha güç durumlara düşürüyor kendini... Muhalefet mil-
letvekilleri belli ki çok hoşlanıyorlar Başbakanı dinlemek-
ten. Bir gülmedir gidiyor Çünkü söyledikleri birbirini tutmu-
yor, özal'ı savunayım derken onu daha güç duruma düşürü-
yor. Bu arada ANAP'lılar bile ister istemez kendilerini bu ne-
şeli havaya kaptırıyorlar. özal anayasanın dışına çıkarak ül-
keyi hükümetin yönetimine bırakamıyorsa, Başbakan ve ba-
kanlarma güven duymadığından Ne yapsın? Akbulut'u de-
ğiştı rse yerine ya başkaldıran biri gelirse! En iyisi hem cum-
hurbaşkanı, hem başbakanlık görevini birlikte sürdürmek.
HükümetTürkiye'yesaldırı halinde savaşagirmeyetkisini
istiyor. Bu grup üyeleri, milletvekilliklerini elden kaçırma-
mak için özal'ın her dediğini benimsemeye hazır! Mende-
res'in 'Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz' diye ses-
lendiği DP grubu bile bu denli uysal, bu denli boynu eğik de-
ğildi Zamanı gelince Menderes'e karşı koymasını, bütûn
bakanlarını görevden uzaklaştırmasını bilm'ışti Amabugün-
kü durumda yüzde yirmilerin altına düşmüş ANAP'ın millet-
vekillerinin büyük bölümü, bir dahaki seçimi garantiye al-
mak, yeniden aday gösterilmek isteği uğruna özal'ı izleme-
ye hazır...
SHP lideri Erdal Inönü gereken uyarıyı yaptı. Türkiye'nin
savaş belasına girmemesi gerektiğini, Birleşmiş Milletler
ordu oluştursa bile Türk askerinin bu birliğe katılmamasını
istedi. Arap dünyasını karşımıza düşman olarak almamalıy-
dık. ABD'nin, NATO'nun her dediğine kendimizi kaptırma-
malıydık. Demirel de bu kanıyı belirtti. Ne varki ANAP grubu
bu denli ince düşüncelerin farkında değil, varsa yoksa özal
doğrultusunda gitmek, özal'ın yolundanşaşmamak...
Halkın Emek Partisı Genel Başanı Işıklar da güzel konuş-
tu. Ama TV'ciler bu konuşmayı yarıda kestiler. Üstelik Işık-
lar'ı yakın planda bir kez bile göstermediler Bu tür yantı
davranışlar ayıptır, çirkindır. TBMM'de dördüncü güç olan
bir partinin genel başkanı ulusal bir konuda konuşurken, böy-
le davranılmaz... Yandaşlığın bu kadarı aşırı kaçıyor!..
Pazar günkü oturumdan anladığımız, Özal'ın muhalefete,
ulus çoğunluğuna, gerçeklere, ulusal çıkarlara karşın 'tek
adamlık tutumundan vazgeçmeyeceğidir. Bu tutumunun ül-
kemizi karanlık çıkmazlara sokmamasını dileyelim. Böyle
birtehlike neyazık ki gündemdedir.
' bcıkiunİLiTUHİZMSEyAHAlv»TtCA.>. I
ÇIN'DE
SHOPING
7 GECE 8 GÜN PEKİN
16.08.1990'dan iübaren
Air China ile her hafla uçuyoruz.
PekindeHUAYUAN Ot elinde
konaklama, üstelik tam pansiyon olarak.
Tüm transfer ve şehir turlan
rehberimiz eşliğinde yapıltnaktadır.
Ücret: Sadece 1425.- Dolardır.
Tek oda farkı: Günde 15 Dolar.
Gerekli bilgi ve rezervasyon
için, Uitfen acentanuzı arayıruz.ISTANBUL TEL: 152 57 67- 149 00 25
İstiklal Cd. No. 198/4 GALATASARAY
Hacı Bektaş'la Olmak...
ABDÜLKADİR PAKSOY Anadolu Ekini Dergisi Yazı Işleri Md.
Ne kitaplar, ne müzeler, ne de başka bır
şey bir uygarlığı özüyle tanımaya yetebilir.
Ozellikle müze gezilerinden sonra bir algıla-
ma eksikliği duyanm. Beşduyumla duyum-
sayabileceğim bir nesneyi görmüş, kokla-
mış da dokunamamış gibi olurum. Illede gi-
dip o uygarlığın doğup geliştiği yerleri gör-
meli, o topraklarda yürümeli, havasını so-
lumalı, göğünü seyretmeli.
Işte geçen yılın ağustos ayında da bu ek-
siklik duygusu içinde dolanıp duruyordurr
Ankara'da. Anadolu Medeniyetleri Müze-
si'ni yenice gezmiştim. Frigya'nın başkenti
Gordion'a bir buçuk, Kırşehir, Nevşehir
yörelerine ise dört-beş saat uzaklıkta oldu-
ğum halde bir türlü gidemiyordum. Sıcak-
lardan, o günlerin kara haberlerinden çok
bu gidememek bunaltıyordu beni.
O günlerde nasıl olduysa, beklenmedik
bir durum oldu ve kendimı Hacıbektaş (il-
çesi) yolculuğunda buluverdim. Artık ra-
hatça gözümü yumup Frigyalı çobanlann
kaval seslerini, Tannyla bütünleşmek için
su gibi şarap içilen bağbozumu şenliklerinı
düşleyebilirdim. Bu yolculuğu Aziz Ne-
sin'le birlikte yapmak da işinengüzel yania-
nndan birisiydi. Kırşehir ovasından ay'ın
altında Hacıbektaş'a doğru süzülüşümüz,
yaşamımın sanınm en tatlı anlanydı. Bu.
ancak ayn bir yazının konusu olabilir.
Yıllardır Hacı Bektaş Veli adını duyar;
yaalanlan şöyle böyle okurdum. Ama işin
doğrusu pek oralı olmazdım. Onu da öteki
hacılar, veliler, şeyhlerle bir tutardım. Za-
ten, tarih boyunca başımıza ne kötülük gel-
mişse hep bu din kisvesi altına bürünenler-
den gelmemiş miydi! O haldeçağın gerekle-
rj dururken hacılarla, hocaîarla ugraşma-
nın yeri ve zamanı değildi...
Hactbektaş'a vanp da her şeyı "gönül gö-
züyle" göriince, ne kadar yanıldığımı anla-
dım. tşte size onu anlatmalıyım, Hacıbek-
taş'ta olmayı, HacıBektaş'la olmayı.
Anadolu'da Hacıbektaş'tan başka bir
yerde adı Hacı'yla başlayan, VeK'y'e biten
birinin heykeli var mıdır? Hiç sanmam. Ha-
cıbektaş'ta Haa Bektaş Veli'nin tunçtan
bir heykeli var. Ki bu gerçek bir sanat yapı-
tı. Hakkı Atamulu yapmış. Hani şu Sam-
sun"da müstehcen diye alanlardan kaldın-
lan yapıtlann sanatçısı. Belediye binası
önündeki bu anıtı görünce tamam dedim,
Hacı Bektaş Veli'yle daha yakından tanış-
makşartoldu.
Çağdaş, uygar bir ortam...
16-18 ağustos: Hacıbektaş Şenlikleri'ne
rastlayan günler. Hacıbektaş küçük bir ilçe.
Yalnız bu tarihlerde nüfusu dört-beş katına
çıkıyormuş. Benim gördüğüm, kapalı spor
salonunda beş bini aşkın kalabalığın varh-
ğıydı. Gençler çoğunlukta. Kızlar, kadınlar
da en az erkekler kadar var. Hepsi de uygar
giyimli insanlar. Ne erkeklerde çember sa-
kal, takke, şalvar; ne de kadınlarda türban,
çarşaf vb. Derinden bir oh çekiyorum. Ana-
dolu'nun ortasında çağdaş uygar bir or-
tamda olmak ne güzel! insanlann yüzü gü-
lüyor. Kimse kimseye kanşmıyor. Kadın
erkek eşit. Kaç göç yok. Semahlan izlerken,
bu gerçek kültür etkınliklerini görmekte ne
kadar geç kaldığımı anlıyor: hayıflanıyo-
rum. Kızlann, oğlanlann kırmızı ahnhldan
beni öyle uçunıyor ki. Coşuyor, umutlanı-
yorum. Karanlıklar aydınlanıyor. Gece ev
sahibimiz değirmenci Fuat Baba'yla vuru-
yoruz rakının gözüne. Yaşasm diyonisyak-
lar! Ben böyle temiz. böyle güzel hava solu-
madım. Ankara'da iki kadeh atınca başı-
mız döner, üstümüze bir ağırlık çöker; Ha-
cıbektaş'ta böyle bir şey yok. Ne kadar içer-
sen ıç, için dışın gökyüzü gibi pınl pınl. El-
bette kı Tann Dionysos'la burada müşerref
olunur.
Sabah, Aziz Nesin'i Gümüşkent Ote-
li'nden (Hacıbektaş'a on kilometre) alıp
türbeyi ziyarete gıttik. Dövenini, dirgenini
bir-iki günlüğüne bırakıp gelmiş köylüler
kehribar buğday başaklannı okşar gibi Ha-
cı Bektaş'tan ve yoldaşlanndan kalan eşya-
lan okşayip öpüyorlar. öyle başka türbe-
lerdeki gibi mistik bir hava yok. Başlar açık,
fotoğraf çekmek serbest, j'üzlerde korkuya
dayalı bir itaat değil, sevgiye dayalı bir say-
gı var. Gözler kısık ve karanlık değil, ışıklı,
ışıltılı. Aziz Nesin'i elinde kepçeyle Kara
Kazan'ın başında gözümün önüne getiriyo-
rum. Postnişin Aziz Nesin! Tarladan, bağ-
dan dönenlere "lokma" dağıtıyor. Şimdi bi-
le o koca kazandan tûm Hacıbektaş'ı doyu-
racak kadar yemek çıkar. Demek ki Hacı
Bektaş Veli 'alan' değil, 'veren'miş. 'Töke-
ten' değil 'üreten'miş. Ziyaret Tepesi'nden
Hacıbektaş ovasını seyrederken, bir za-
marüar hep birlikte orak sallayan, kazma
vuran, deste toplayan, "yârin" yanağından
gayn her yerde, her şeyde ortak olan kay-
tan bıyıklı erkekleri, buğday tenli kadınlan,
kızlan, binlerce köylüyü görür, duyar gibi
oluyorum.
Kimileri Türklerden önceki Anadolu uy-
garlıklannı görmek istemezler. Sahip çık-
mazlar. Türklerin Anadolu'nun eski halk-
lanyla kanşıp kaynaştıklannı kabul etmeye
yanaşmazlar. Böyle düşünenlere deritn ki
gidin Hacıbektaş'ı görün, Hacı Bektaş Veli
ile tanışın. Ne kadar yanıldığınızı anlaya-
caksmız.
Dedebağı'nda rakı kadehlerimizi avuçla-
nmıza alıp, ellerimizin dış yüzlerini birbiri-
ne değdirerek "can cana" derken Diony-
sos'la birlikte binlerce Bakkhayı gördüm.
Hacı Bektaş Veli'nin kucağmda uysal uysal
duran geyik ve arslana bakarken Orphe-
us'un gızemli çalgısını duydum. Hangi biri-
ni yazayım. Post, iki ağızlı balta, kazan, tes-
lim taşı... Binlerce yıl öncesine gıttim Ana-
dolu'nun Efes'te, Halikarnas'ta, Berga-
ma'da nasıl binlerce yıllık Anadolu tarihi
solunuyorsa, Haabektaş'ta da dokuz yüz
yıllık değil dokuz bin yıllık tarihimizi solu-
dum. Evet, bugünkü Anadolu insaru Ana-
dolu uygarlıklannın çoğunun torunudur.
Bununla gurur duymahyız.
Sürucü belgerai kaybettim.
Hükümsüzdür.
REMİN AĞAYAN
Stırucu belgemi kaybeltim.
Hukumsüzdür.
OHAKNES YANCI
ACI KAYBEVflZ
Istanbul Belediyesi eski Hesap Işleri Mudurü ve Denizcilik
Bankası Malzeme Komitesı eski Başkanı, ailemizın büyuğu
NİHATYALKUT
13 ağustos gunu aramızdan ayrıldı. Cena^esi 15 ağustos öğle
namazından sonra Erenkoy Galıppaşa Caraü'rıden kaldırılarak
Kozlu Mezarlığı'na defnedilecektir.
Çelenk gonderilmemesinı, bağışlann TEVe >apılmasını rıca
ederiz.
AİLESİ
EŞİ: SABtHA YALKUT
OĞLL: AT1L YALKUT
GELtNİ: AYDAN YALKLT
TORUNLARI: DEFNE ve KORAY YALKUT
ANMA
Sevgili
ÖZGÜR
ölümünün 1. yılında acın ilk günkü gibi
yüreğimizde. Seni özlemle anıyoruz.
SUNA AKARSU. ALİ AKARSU,
FÜSUN BALAMİR, AHMET BALAMİR,
ALP ENUYSAL
KENAN
ESKİ
Seni unutmayacağız.
TURGUT SEVİNÇ
YILMAZ DOLAMBAY
FATtH ÖNCİ
ORTADOĞU ORTADOĞU
HALKLARININDIR!
EMPERYALİZM
ORTADOĞU DAN ELİNİ
ÇEKMELİDİR!
ABD emperyalizmı, diğer emperyalist güçler ve kendi politika-
sını onaylayanlarla birlikte Ortadoğu halklarına karşı savaşa ha-
zırlanıyor.
Bu savaşa gozü kapalı "evet" demek. ABD emperyalızminın ve
petrol şeyhlerinin çıkarlarını korumak anlamına gelecektir
EMPERYALİST AMAÇLI SAVAŞLARA KARŞI ÇIKILMALIDIR!
Savaşların halklara getirdiği, her zaman daha çok baskı, daha
çok somüru ve daha çok yasak olmuştur.
Bağımsız ve özgür olmak için NATO'dan çıkılmasını, emperya-
listlerle yapılan ıkıli anlaşmaların feshedilmesım, ülkernftdeki ABD
ve NATO üslerinın kaldırılmasını ısteyelim.
DÜŞMANIMIZ ORTADOĞU HALKLARI
DEĞİL, EMPERYALİZMDİR!
MÜCADELE DERGİSİ
Kam-Sen mücadelemizin ürünüdür. 657
zincirini Kam-Sen'le kıracağız.
Mücadelemizi Kam-Sen'le yükselteceğiz.
Kam-Sen'in onurlu mücadelesini sonuna
dek destekliyor, mücadelesi
mücadelemizdir diyoruz.
Kam-Sen'e yapılan saldırılar bizlerin
mücadelesini yıldıramaz.
BEM-DERLİ MEMURLAR ADINA
ELMAS YALÇIN
1. Hamur kağıda çok temiz
O T O KOP
60 TL.Doğan Copy
16O78 28
Ortabahçe Cad.
No: 6O Beşiktaş
ASLI DINÇile
ORHAN ŞAD
nikahlandılar
Beyoğlu Evlendirme Dairesı 14.8.1990
İNGİLTERE'DE
AU-PAIR
• P-I"1
>as arası GENÇ
BAYANLAR
• Scçkın bır aılenın >anında,
anneye >ardımci olarak
• En az 6 a> >aşa>ıp
INGILİZCE»! verınde
oftrenmek ve gehşnrmek
ıstıyorsanız
• Rehberınız olabılırız'
• Bızı hcmcn arayın*
GB Lisan OkuUan Actnltsı
FEFA A.Ş.
Husrtt irtTfdc Cad. 142 3
S0290 leşvikiKİSTANBl L
Fax.: 160 37 10
Tel.: 13*18 68- 136 13 80
Türkiye'nin en güzel
düğün salonlan
NİŞANTAŞI
1 RESTAURANT
Düğün Salonlan
150 kışi için'
YemekB 1 785 000
Yemekli m«eh 2 175 000
Rez: 147 62 39-147 74 40
• Sahnkınrmz khmalıdır •
Şebekemi kaybettim.
hukumsuzdur.
HATtCE AKAR
ÇAT1NIZG0KYUZU,
S0HBETİNİ2
SEVGİYSE...
Dolunayı
kadehinizde yudumlamak
sizi şaşırtmasın.
Yudum yudum Doiunay
Yuöum yudum Marmaris
dileğiyte.
Sadece
Cumhuriyet Okurtanna
1 Hofta Yanm Pansiyon
250.000 TL
IstonOu' fa 130 71 87
cax 131 67 O
TBŞv*ıye. Şakor* Coa 13-27,?
Marmons <çtmler 156 &&
362 M (6<25) 1106 fa' (6125) 'K6