23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 1920'deki siyasal ıkilemden arınmış cumhuriyet yönetimi kendi ıdeolojik yapısı içinde "mukadderat"ına ayrı bir önem verecektir. örneğin 1923 yılında Rauf Bey'le Halk Fırkası Grubu arasında bir çatışma çıkmış ve "mukadderat" ile ilgili tartışmalar yeni bir devletin politik edebiyatına girmiştir. Rauf Bey, cumhuriyet rejiminin "acele" ılan edildiğıni, bu bakımdan sorumsuz kişilerin duruma egemen oldukları izlenimini verdiğini tstanbul'da gazetecilere verdiği bir demeçte söylüyordu Halk Fırkası (CHP) mebuslan bu sözleri dolayısıyla Rauf Bey'i "sıygaya" çekmişler ve tartışmalı toplantı 8 saat sürmüştü. 1923'ün politik "şahsiyetlen" bu konuşmalar sırasında, yaşadıkları zamanın koşullannı belirten konuşmalar yapmışlardır. Bu arada "milletin mukadderatı" üzerindekı tartışmalarda bazı farklılıklar görmemek olanaksı?dır. "Saltanatı altı saat içinde kaldırdıklarım" söyleycnler, "cumhuriyetın ilanf'nda duraksamalar (tereddutler) içinde olmuşlardır. Cumhuriyeti ilan edenler, hılafetin kaldırılmasında tereddütlüdürler. Bir kısım devnmcılerde ıse "tereddüf'ten cscr yoktur! Işte Ismet Paşa: "... Bu memleket idaresinin mesuliyeti vardır, prensibi vardır ki takip edilir. Bu memlekette medeni ve lubii hayatı siyasiye cari olacaktır. An'anfilı (gelenekleri) muhafaza etmek ve başka bir ictihadı muhafaza clmek isteyenlerle karşı karşıya bulunacagı/. Ve bu tabii şekilde memlekelin 'mukadderat'ını idare edecegu. Bir prensip yolunda insanlar, kavaide merbul (kurallara baglı) olarak ve yekdigerimize kuvvetlerimizi ekleyerek yürüyeceglz." "Milletin mukadderatı", yenı kurulan bir devletin temel felsefesi içinde çok güçlü bir yer tutar ve bu bakımdan TUrk devriminin tüm canlılığını taşır. Ve yine bu bakımdan bugün 82 yıl önce (23 Temmuz 1908'de) ilan edilen Meşrutiyet'ten, yani Talat Paşaların yorumlarından ne kadar farklı olduğunu gösterir. Ama her şeyden önce "mukadderat" zayıf hükümetler elinde gücünü yitirebilir ve dışandan çizilen bir yazgı haline dönüşebilir. 23 TEMMUZ 1990 miş (rol oyııanııs) midir? Milletin Harbi Umumi'ye girmek için mcyelânı kalbi var mıydı? Ben zannediyorum ki yoklu. Çunku Harbi Umumi'ye girmeden evvelki devirlerin her biri bir felakete münTarıh ılerledıkçe, ınsanlar da yaşlandıkça, birer birer ortadan yok cer safahat ile dolu idi. Zarureti kat'iye olmadıkça millet istemezdi ki harb olsun! Mamafih harbe olmaya başladıkça karşılaştırmalar daha keskin, daha somut bir pirmiş ise kabahat kendisinin degildir diyebilir midurum alıyor. Geçmişin karanlık koridorları aydınlanıyor. Talat yiz? Hayır! Kabahat maatteessııf kendisindedir. Paşa'nın "mukadderaf'ıyla Mustafa Kemal Paşa'nın "mukadderaf'ı Çıinkü hâkimiyetini başka ellere vermiştir." arasmdaki fark çok açık olarak ortaya çıkıyor. Bu sözler henüz cumhuriyet ilan edılmeden Eskişehir'de halkla konuşan Mustafa Kemal Paşa'ya aittir ve tamamıyla aktif ve hâlâ da devrimin Prof. Dr. TARIK ZAFER TUNAYA gerıliminı taşıyan bir hava ıçındc söylcnmıştır. Çok 1914 ağustosunun ıkinci günü UnlU Maliye Na d e r a f l a n kendilerinin eseri olmamıştır. Sanki Ta kısa bir zaman parçası içinde bırbmnc tamamen zın Cavit Bey, Sadrıâzam Sait Halim Paşa'nın Ye lat Paşa'nın o tek sözcüklük yanıtını, Mondros Mü zıt ikı görüşün bu şekılde çarpışmalan siyasal tariniköy'deki yalısma gelir. Alt kattaki bir salonda tarekesi'ne kadar sırtlannda taşıyacaklardır. Itti himizin çok ilginç bir tablosudur. Çunkü ıkı ayrı Sadrıâzam yazı masasının başında bir şeyler yaz hatçılara göre "mukadderat"ın pasif bir anlamı "mukadderat" anlayısını açıklayıeıdır. Bu tür çarmaktadır. Öteki salonda da Alman Büyükelçiliği olmuştur. Egemen olamadıkları bir olaylar zinciri pışmalar ve çatışmalar birbirini yok etmek isteyen BaştercUmanı Weber bir beklenti içinde oturmak içinde başka kuvvetlerin çizdikleri bir yönü izlemeye iki kuvvet arasında olduğu gibi devrimcı kadro içintadır. Cavit Bey ortadaki salona alınır, o gün et mecburdurlar. Belkı de bu onların değiştiremeye de de gelişmişlerdir. Fakat asıl sorun başkasının rafta bir başkalık sezer. Biraz sonra Talat Bey (Pa cekleri bir alınyazısı olmuştur. Talat Paşa'nın Ca egemen olduğu "mukadderaf'a boyun eğmekle bir şa) yalıya gelir, Cavit Bey ondan bir şeyler öğren vit Bey'e söylemek istediği yığıntarca şey arasında milletin yazgısını ("mukadderat"ını) yeniden yamek için sorar: "Bana bir şey var gibi geliyor, sa bu görüşü hesaba katarak konuştuğu açıktır. Ca ratmak, keşfetmek ve tarih içindeki yolu hiç şaşkın Almanya'yla ittifak akdetmiyesiniz?" Talat Bey vit Bey, Talat Paşa'yı uyardığı için daha soğukkanlı madan izlemektir. o anda bir şey söyleyemeyeceği yanıtını verir. En olabiliyordu. Kaderin yumağı büyük bir hızla çöBazen öyle şaşırtıcı durunılar olmaktadır ki kurver Paşa ile Halil Bey de bu sırada içeri girerler. zülecek ve gerçek bütün renklerıyle ortaya çıkacakSaıt Halim Paşa, bir süre sonra yazdığı yazıyı tır. Kabinede «vaşa girmek isteyenlerle istemeyen tuimak isteyenler kendi "mukadderat"larını keşzarf içine koyarak VVeber'e verir. VVeber ayrıldık ler ayrılığı başgösterecek ve "mukadderat" dedik fedemezken karşı ve düşman taraf, ufuklarda yeni bir yazgının doğmakta olduğunu görebılır. 1919 tan sonra da orada bulunanlara yazdıklarını okur. leri şeye dogru hızla gidilecektir. yılında Istanbul'da Ismail Hakkı Hoca, Ayasofya Cavit Bey, Sadnâzam'ın tercümana verdiği yazıCamii'nden Ittihatçılara küfredip ölu bir saltananın Almanya ile yapılmış anlaşmanın metni oldu Devrimin yanıtı tın hâlâ koruyuculuğunu yaparken Ingıliz Amırali ğunu kısa bir süre sonra Talat Bey'den öğrenecekSadrıâzam Sait Halim Paşa'nın yahsındaki sahtir. Akşam üstü Talat Bey'le tekrar Sait Halim Pa neden 9 yıl sonra Eskişehir'deki bir toplantıda söy De Robeck de aynı yıl Türklerın gerçek "mukadderaf'ını belırtıyordu: "Anadolu'da her şey şa'nın yalısına giderken tüm uyarı ve eleştirilerini lenen şu sözlere kulak veriniz: Müdafaaı Hukuk'a dayanan bir cumhuriyetın geyapar. Otomobilden indikleri anda Talat Bey ken"Hflkimlyetini herhangi blrisine tevdi eden (bıdine özgü haliyle fazla söyleyecek söz bulamama rakan) bir insan, kendi iradesinin Isllmâl ve tatbik lişini adeta müjdelemekteydi." Ama bunu Istannın sıkıntısı içinde, Maliye Nazırı'na tek sözcükle olunacagından (kullanıp uygulanacağından) emin bul'un köhne kafasından görmek olanaksızdı. her şeyi açıklayıcı bir yanıt verir: Tarih ilerledikçe, insanlar da yaşlandıkça, birer olamaz. Bunun için insanlar, milletler kendi iradelerini, kendi vicdanlarının meyelânını (yonelimi birer ortadan yok olmaya başladıkça karşılaştırma Mukadderat! "Mukadderat" (günümüz diliyle yazgı) özellik ni) icra ve tatbik etmek islerlerse hflkimiyetlerini lar daha keskin, daha somut bir durum alıyor. Geçle Türkiye'nin siyasal edebiyatında çok kullanılan behemehal (mutlaka) ellerinde tutmak mecburiye mişin karanlık koridorları aydınlanıyor. Talat Pabir sözcüktür. Ittihatçılara göre kendi iradeleriyle tlndcdirler. Şimdiye kadar milletimizin başına ge şa'nın "mukadderat"ıyla Mustafa Kemal Paşa'başa çıkamadıkları, dışandan geleıt bir baskı an len bütün felakeller, kendi lalih ve mukadderat'ı nın "mukadderat"ı arasındakı fark çok açık olalamındadır. Akıntı o kadar kuvvetlidir ki tttihat nı başka birislnin eline terketmesinden nes'el etmiş rak ortaya çıkıyur. çılar onun götüreceğı yere kadar gitmeyi kabul et tir (kaynaklanmıştır). mişlerdir. Onlar için bu sürükleniş, tarihin ve "kaEn yakın bir misali hatırlayalım! Mesela Harbi Demokratik bir yorum der"in beraberce çizdikleri yoldur. Kendi "mukad Umumi'ye girmek için milletin iradesi taalluk etDaha sonra çatışmalardan kurtulmuş ve 'Mııkadderat' OKURLARA. OKAY GÖNENSİN Yazı Işleri Müdürümüz Okay Gönensin, yıllık izninin bir bölümünu kullanığından yazısını bu hafta yayınlayamıyoruz. RESSAM CEWT DERELTyi Aramızdan ayrılışının birinci yılında saygı, sevgi, özlemle anıyoruz. MÎNEERDOĞAN SÜBAR TEŞEKKUR Geçirmİ!; olduğum haslalığın teshıs ve tedavısındc yakın ılgilerini esirgemeyen SSK Okmeydanı Hastanesı 4. Dahiliye Servıs Şefı Sayın Doç. Dr. N. TÜRKAJN ERDEM'e, Şef Yar. llz. Dr. ENİSE ABDÜLLATÎF'e, Ba« AİHtan U«. Dr. ÎSM AÎL ARIKOĞLU'na, AsiMan Dr. HACER BALTAOĞLli'na. AHİutun Dr. EYİIP SABRİ ŞEFOCLU'na, Asistan Dr. CIIMHIIK DEMİRV, AsİHtan Dr. KOKAY TUlNCER'e, hemşireler SÜREYYA ENÇEVİK ve CİÜLTEN DIJRMUŞ ile tüm hastane personeline teşekkürü borç bilirim. NECİP KARA GULSER COŞKUN OKTaYAKBAL EVET/HAYIR Diiııya Bozuluyor TALİP APAYDIN Bundan otuzotuz beş yıl önce bir dergide yayımlanan karikatürü unutamıyorum. Dünya bir elmaya benzetilmiş. Bir sürü kemirgen dünyayı kemiriyor. Ikinci kare, üçüncü kare... Dördüncü karede dünyanın sadece çöpü kalmış. Dünyanın taşı toprağı, denizi bitmeyecek, ama hızla bozuluyor. Bilim adamları, çevreciler sık sık uyarıyorlar, dünya hızla bozuluyor. Son otuzkırk yılda, bütün tarihi boyunca bu denli tahrip edilmemiş. Baş döndürücü hızla gelişen sanayi yanlış kullanıldığından, dünya tüm canlılar için yaşanırlığını yitiriyor. Ormanlar çölleşiyor, ırmaklar irin gibi akıyor, denizler kirlcniyor, havamız oksijensiz kalıyor, göğümüz kararıyor. Denizde, karada, havada canlılar can çekişiyor. Ne olacak bunun sonu? Dünya nereye gidiyor? Bir kısım insanlar sait kendi çıkarları uğruna dünyamızı yaşanır olmaktan uzaklaştırıyor. Gelişmiş dediğimiz sanayi ülkeleri zehirli fabrika atıklarını ya götürüp denize döküyorlar ya da getirip geri kalmış ülkelerin topraklarına bırakıyorlar. Hatta gübredir, katı yakıttır diyerek satıyorlar. Bunun için milyarlık taşıma şirketleri kuruluyor. , Eski sömürgecilik yenı yöatemlerle çirkin yüzünü saklayarak geri kalmış Ulkeleri evire çevire aldatıyor, dolandırıyor. Bunun için yerli işbirlikçıler bulup onları kullanıyor. Dünyada mevcut 900 mılyon hektar tropikal ormanın II milyon hektan her yıl yok ediliyor. Balta girmemiş ormanlar giderek çölleşiyor. O yörelerin insanları yoklukla, açlıkla başbaşa bırakılıyor. Dünyanın oksijen kaynağı kabul edilen on bin yıllık Amazon ormanları dipten kesilirken milyarlarca insanın ve canlının oksijensiz kalması tehlikesi büyüyor. Kutuplarda ozon tabakası deliniyor; iklimler yağışlar aksıyor. Kaynaklar kuruyor. Dünya yaşanır olmaktan her yıl biraz daha uzaklaşıyor. Geri kalmış Ulkelerde nüfusun hızla artması açlığı getiriyor. Televizyonlarda ıkide bir gösterilen Afrika'nın, Asya'nın yoksul insanları, aç çocukları yürek burkan görüntüler çıziyor. öbür yanda Amerıka'nın, Avrupa'nın varsıl kesimleri sözcüğün tam anlamı ile tüketim çılgınlığı yaşıyorlar. Parayı nereye harcayacaklarını bilemiyorlar. Kapitalist dünya geri kalmış ülkelerden her yıl Türkiye bütçesinin üç katını faiz olarak geri alıyor. DUnyanın tüm kaynaklarına el konmuş. Sömürgecilik olanca çirkinliği ile sürüyor. Silah fabrikatörleri ve tüccarları yeni yeni savaşlar çıkarıyor, durmadan silah üretip satıyorlar. Alıcıların çoğu geri kalmış ülkeler. Bugün dünyada silahlanmaya harcanan para sağlığa ve eğitime harcansa, geri kalmış ülkeler çok değil, birkaç yılda kurtulabilir. Dengesizlik, çürümüşlük, bozukluk dünyamızı yiyip bitiriyor. Uygarlık insan aklının ve bilimin eseri. Her doğruyu insan aklı buluyor. Ama nasıl oluyor da dünyada bunca yanlış işler yapılabiliyor? Üstelik bilimin ve uygarlığın en çok geliştiği kesimlerden dünyamızı hızla bozan, tehdit eden yoz davranışlar geliyor. Nasıl açıklanabilir bu? tnsanların içindeki bencillik, "önce benim çıkarlarım" diyen ses, başka bir deyişle faşist eğilim silinmedikçe dünyanın bozulma süreci durdurulamayacak. Bunca kaynaşmaların, didişmelerin kaynağı bu, bencillik! "Hep bana, önce bana" değil, "hem sana hem bana" tutumu ycrleşmedikçe, insancıl kültür tüm ınsanlığın ortak bir davranışı haline gelmedikçe hem dünyamız hem insanlık kurtulamayacak. Yeni bir eğitim anlayışı mı devreye girecek, yönetim biçimleri tekrar gözden mi geçirilecek, bunun bir yolu bulunmalı. Çünkü dünyamız hızla bozuluyor. ISTANBUL BAROSU BAŞKANLIÛI ile TURGAY ARAS Bugün evleniyoruz. 23.7.1990 PENDİK "Türk Dil Kurumu" adlı devlet dairesinin atanmış başkanı Bay Hasan Eren'in gönderdiği açıklamayı dün bu sütunda okudunuz. Tutarsızlıkla, yanlışlarla dolu bir açıklama! Eski kitapların yeni baskılarını o da yanlışlarla dolu olarak yapmışlar En çok övundükleri yeni yapıtlar ıse Sayın Prof. Dr. Talat Tekin'in! Oysa bıldığınız gıbı Talat Tekin yedi yıllık bir direnmeden sonra dil daıresı üyelığinden ayrılmıştır Dr. Tekın, 'Dil Dairesi Ne Halde?' başlıklı yazım üzerine ilginç bir mektup gönderdi. Sanırım Bay Hasan Eren'in açıklamasından sonra Türk dili profesörü Dr. Talat Tekin'in mektubunu okumanız çok yararlı olacak. Prof. Talat Tekin'in mektubunu olduğu gibi okurlarıma ve ilgili çevrelere sunuyorum: 9 Temmuz 1990 tarihli Cumhuriyet'te yayımlanan "Dil Dairesi Ne Halde?" başlıklı yazınızı okudum. TDK'ndan istifam dolayısiyle yazdığınız bu yazı için size çok teşekkür ederim. istifamı olumlu karşılamanıza, bunu beklemekle birlikte yine de çok sevindim. Söz konusu yazınızda bana eleştirller de yöneltiyorsunuz. Diyorsunuz ki: Talat Tekin bir dil bilginidir. Gerçi eski TDK ile de arası pek iyi değildi, eski kuruma da zaman zaman eleştlriler , , , •ı'.ı ... \< Sayın Oktay Akbal, Dil Dairesinin İçyiizü! DENETIME BOYUN EĞMEYECEĞİZ BASKIYA BOYUN EĞMEYECEĞİZ Bir yandan, yargı yılı açılışında TBB adına yapılacak konuşmayı denetleme, öte yandan Adalet Bakanı'nın isteği üzerine İstanbul Barosu organlarını feshetme girişimleriyle ilgili olarak 25.7.1990 çarşamba günü, saat 11 'de, Gazeteciler Cemiyeti'nde bir basın toplantısı yapılacaktır. TBB Başkanı Av. ÖNDER SAV ile istanbul Barosu Başkanı Av. TURGUT KAZAN tarafından yapılacak bu basın toplantısında, Türkiye barolannın hukuk devleti yolundaki mücadelelerıne yılmadan devam edecekleri, denetlme ve baskıya boyun eğmeyecekleri vurgulanacaktır. Önemle duyuruyoruz. (Arkası f6. Spyfacfp) , , , İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI Avrupa'da milyonlarca ev hanımının kullandığı Persil şimdi Türkiye'de! Orijinal Alman formüllü Persil'in sağladığı temizlik garantisine güvenin, yıkama problemlerinizi rümüyle unutun! manya'nın Unlü Markası Persil, şimdi Türkiye'de!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear