Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI 20 HAZÎRAN1990
Akbulut: Kardeşime kefilim
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Başbakan
Yıldırun AkbuJut, dün Anayasa Mahkemesi, Yargıtay,
Cumhuriyet Başsavcılığı ile Cumhurbaşkanlığı ve
Başbakanlık Muhabirleri Derneği'ni ziyaret etti. Akbulut,
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu ile birlikte Anayasa
Mahkemesi Başkanı Necdet Darıcıoğlu'nu ziyaneti
sırasında yaptığı konuşmada, Anayasa Mahkemesi'nin
"anayasanın uygulanması ve devletin işleyişinde büyük
rol oynadığını" söyledi. Akbulut, Cumhurbaşkanlığı ve
Basbakanhk Muhabirleri DerneğTnin genel merkezini
ziyzreti sırasında, ağabeyi Yılmaz Akbulut'un mali
durumuyla ilgili haberleri hatırlatan gazetecilere, "Ben
tûm kardeşlerimin icraatlarına kefilim, kazançlarına
kefilim. Hayat boyunca yapmış olduğu işlere de kefilim"
dedi. Akbulut, ağabeyi Yılmaz Akbulut'un 30 yıl
RAlmanya'da çalıştığını anlatarak, "Şu an sadece iki
dairesi varsa, yazık etmiş o kadar çalışmaya, ben daha
fazla olduğunu sanırım" diye konuştu.
MİT. basınla bulnşııyor
• ANKARA (Cumhuriye! Bürosu) — Milli Jstihbarat
Teşkilatı (MtT) Müsteşarı Korgeneral Teoman Koman,
bazı basın örgütlerinin yöneticileriyle gazetelerin Ankara
temsilcileri ve Ankara'daki bazı köşe yazarlanyla bugün
bir sohbet toplantısı düzenliyor. MİT Müsteşarı
Koman'ın yemekli sohbet toplantısına Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent, Basın Konseyi
Başkanı Oktay Ekşi, Anadolu Basın Birliği Başkanı Lfltfi
Akcan, Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Beyhan
Cenkçi, Polis ve Adliye Muhabirleri Derneği Başkanı
Ünal Inanç ile Cumhuriyet, Günaydın, Güneş, Hürriyet,
Milliyet, Sabah, Tercüman, Türkiye, Yeni Asır, Yeni
Düşünce, Zarnan gazetelerinden temsilci ve yazarlar
çağrıldı. MtT Müsteşarhğı ilk kez basın temsilcileriyle bu
tür bir sohbet toplantısı düzenliyor.
Nesin'in Evren davasına ret
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Yazar Aziz
Nesin'in Aydınlar Dilekçesi'ni imzalayanlar için "vatan
haini" sözünü kullandığı gerekçesiyle eski
Cumhurbaşkanı Kenan Evren hakkında açtığı ikinci dava
da dün reddedildi. Ankara 15. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde 2 milyon 100 bin lira manevi tazminat
istemiyle açılan davanın dün yapılan duruşmasında,
Nesin'in avukatı Emin Değer, Evren'in, sorumsuzluk,
zaman aşımı gibi zırhlarının ardına geçmek yerine, bu
sözlerini yüreklilikle kabul etmesini istediklerini,
kimsenin kimseye "vatan haini" diyemeyeceğini de
belirterek, "Bunun hesabını soruyoruz. Çağdaş bir insan
olarak, onurlu bir çağdaş olarak" dedi. Evren'in avukatı
Ahmet lyimaya ise "sorumsuzluk" kuralının mahkemeyi
bağlayacağını belirterek, davanın reddedilmesini istedi.
Yargıç İsmail Özmen de Nesin'in daha önce açılan
davanın Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce
reddedildiğini, bunun da Yargıtay'ca onanıp kesinieştiğini
anımsatarak, davayı bu nedenle reddetti.
SHP'de rapor krizi
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SHP'de
Güneydoğu konusunda MYK tarafından görevlendirilen
alt komitenin, 7 klasörlük bir Güne>'doğu raporu
hazırladığı öğrenildi. SHP genel merkezinde dün
Güneydoğu raporunun bir klasörünün bir gazetenin eline
geçtiğinin öğrenilmesi ûzerine bir kfiz yaşandı. SHP
Genel Saymanı Fuat Atalay, klasörü basına SHP genel
merkezindeki görevli personelden birinin sızdırdığının
saptanması halinde o personelin görevine son verileceğini
söyledi.
Kanserli kardeş için iziıı
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Izmir Bağımsız
Milletvekili Kemal Anadol, TÖB-DER Genel Başkanı
Gültekin Gazioğlu'nun Türkiye'ye geri dönmesine olanak
unınmasını istedi. Anadol, kanserden ölmek üzere
bulunan kardeşiyle Gazioğlu'nun son kez
görüştürülmeleri için yetkililere çağnda bulundu.
Anadol, dün yaptığı açıklamada, "Gültekin
Gazioğlu'nun Türkiye'deki kardeşi Samiye Bal mide
kanseridir. Yaşamından umut kesilmiştir, doktorlar
tedaviyi bırakmışlardır. Gazioğlu, kardeşini son kez
görebilmek için Türkiye'ye gelmek istemektedir.
Başbakan'a, lçişleri Bakanı'na ve diğer yetkililere insanlık
adına ve halkın temsilcisi olarak sesleniyorum; bu iki
kardeşi ölmeden evvel birbiriyle görüştüninüz, Türkiyc'yi
bir ayıptan, dünya önünde aşağılanmaktan kurtannız.
Nasıl yurttaşlıktan çıkarılan Cem Karaca'yı yurda kabul
edip tekrar vatandaşhk statüsüne kavuşturduysanız,
doğru olan bu işlemi diğerlerine de uygu!ayınız"dedi.
APden katliama kınanıa
• ANKARA (AA) — Türkiye - AT Karma Parlamento
Komisyonu Eş Başkanı Alman Metten, 10 haziranda
Şırnak'a bağh Çevrimli köyünde 27 kişinin bölücü bir
örgüt tarafından katledilmesini kınadı. Metten, Türkiye -
AT Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Bülent
Akarcalı'ya gönderdiği mektupta, delegasyonun, Avrupa
Parlamentosu tarafından geçen ay kabul edilen tavsiye
kararını anımsatarak, bütün terör eylemlerini ve şiddeti
kesin bir biçimde kınadığını bildirdi. Metten mektubunda
şöyle dedi: "Delegasyonumuz, Avrupa Parlamentosu
tarafından geçen ay kabul edilen tavsiye karannı
hatırlatarak, bütün terör eylemlerini ve şiddeti en kesin
biçimde kınadığını yineler".
Selden 4 kişi bognldu
• CEYHAN (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu) —
Adana'nın Ceyhan ilçesine bağh Doruk kasabasında sel
sularına kapılan dört kişi boğularak yaşamını yitirdi.
Doruk kasabası ve çevresinde pazar gününden bu yana
etkisini sürdüren yağışlar sırasında önceki akşam sel
sularına kapılan su moturunu kurtarmak isteyen Hayati
Cintay boğulma tehlikesi geçirdi. Bunun üzerine Hayati
Cintay'ı kurtarmak üzere annesi Urkiye Cintay (45) ile
kardeşleri Yılmaz (24), Elif (17) ve Nuriye Cintay da (15)
suya girdiler. Hayati Cintay kendi çabasıyla kurtulmayı
başarırken, annesi ile üç kardeşi sel sularına kapılarak
yasamlarını kaybettiler.
Trafik kazaları: 12 ölü
• Haber Merkezi — Yurdun çeşitli yerlerinde dün
meydana gelen trafik kazalarında 12 kişi öldü, 4'ii ağır
57 kişi de yaralandı. İzmir'den Adana'ya gitmekte olan
hacı adaylarını taşıyan otobüsün Konya kent merkezinde
kamyonla çarpışması sonucu Safiye Yeğen ile Hanım
Yurdabakan öldü. Kazada yaralanan diğer hacı adaylan
Konya Devlet Hastanesi'nde tedavi altına ahndılar.
Malatya'nın Akçadağ, Kürecik kasabası yakınlannda
meydana gelen trafik kazasında da îbrahim Aldamer,
Cemil Dağlıoğlu ve kimliği belirlenemeyen bir yolcu
hayatını kaybetti. Uşak'ta meydana gelen kazada ise
Hafize Antalyalı ile Dondü Gunay öldüler. İstanbul'daki
iki ayn kazada da Ali Kılıç ve Meryem Demirkan,
hayatını kaybetti. Yalova, Adana ve Konya'da meydana
gelen kazalarda da Atilla Dede, Şevket Dağacan ve
Gülbahar Karakaya yaşamiannı yitirdiler.
Le Monde, Türkiye Radyo Televizyonu'nu TVekine kapakyaptı
'Türkiye yayıncılığı iki dünya sınırında'Kültür Servisi — Fransız "Le
Monde" gazetesi, bu haftaki
'Radyo-TV' ekine Türkiye'yi ka-
pak yapo. Gazetenin Türkiye Mu-
habiri Nicole Pope'un gözlemle-
rine dayanarak Alain Woodrow'-
un kaleme aldığı yazıda Türkiye'-
nin doğu ile batı arasmda ikilem
yaşadığı, bunun "görsel-işitsel
idana" da yansıdığı görüşüne yer
verildi.
"Turist gözüyle Istanbul ide-
nimi" şeklinde başlayan yazıda,
trafıği, mutfağı ve konuk sever-
tiğiyle Türkiye'nin bir "portresi"
çizekrek "Bogazka üzerindeid ye-
ni köpründen geçen" bir turistin
gerçekte Avrupa'da Asya'ya geç-
tiğini fark edeceği, Türkiye'nin de
aslında bu ikilemi yaşadığı vurgu-
landı. Yazıda "6 asıriık Osmanlı
tmparatoriugu ve Atatürk'un ku-
rucuu olduğu 70 yılhk laik cum-
buriyetten sonra Türkiye kimli-
ğiuden emin degil. Oryantal geç-
mişini inkftr ebneden, ama NATO
•yesi ve AT adayı bir ülke olarak
Avnıpa'nın kapısını çalıyor. Bu
ikilem görsel-işitsel alanda daha
•et bir şekilde kendini gösleriyor.
Türkiye hem Avrupa Yayıu Bir-
Hğf ne hem de Asya Yayın Birii-
gi'ne üye olan tek iilke" tanımla-
masına yer verildi.
Bauhlaşma sürecinin Türkiye'-
deki "tderizyon açlığı" sayesin-
de hızlandığının belirtildiği yazı-
da "TuvaJetten fazla televizyon
abau bulunan ülkede çanak an-
ten sayısı, 200 bin gibi bir rmkamla
Fraasa'dan fazla. Beili baslı dev-
let kanallarının dışında bu saye-
de 10'a yakın yabancı kanalı da
mümkün" deniliyor. Ya-
TRT'nin radyo ve TV
yayınları konusunda geniş
bilgiye yer veren Le
Monde'un 'Radyo-
Televizyon' ekindeki yazıda
Magic Box'tan "korsan
kanal" diye söz edildi. Özal
politikalarından Asil Nadir'in
girişimlerine kadar birçok
konunun yanı sıra özel TV
konusunun da ele alındığı
'Türkiye'de Radyo-
Televizyon" yazısında TRT
Genei Sekreteri Ziya Arıkan
ve Sedat Önsel'in görüşleri
yer aldı.
RADIO TELEVISION
ut ntuyo rutvi&Kmı rvttaur
Au\ confins de deux mondes
zıda Türkiye bir tarım ulkesi ola-
rak tanımlanıyor ve radyo ve te-
levizyonun ilerleme yolunda
önemli rol oynadığı, bu rolün de
eğlendirici olmaktan önce politik
ve eğitici olduğu belirtiliyor.
Radyonun yaygın bir şekilde
dinlendiği vurgulanarak "60 yı-
dan fada bir aaunandır yayın ya-
pan radyo, özellikle taşrada yay-
gın bir şekilde dinleaiyor. Radyo
ağının dört ana istasyonunun ya-
yınlan tüm üikeyi kapsıyor" de-
nilen yazıda Turiznı Radyosu ça-
ljşmalanndan da söz edilerek 5
kanallı radyo yayınlan tanıtüıyor.
Hiçbir özel radyonun bulunmadı-
ğı belirtilirken tüm istasyonlann
TRTKurumu ile devlet tekelinde
olduğu da aynca vurgulanıyor.
TRT'nin "radyo nostaljikkri"nce
yönetildiğinin söylendiği yazıda
TRT Genel Sekreteri Ziya An-
kan'ın "Hiç televizyon izlemem.
Kaybedecek zamamm yok. Rad-
yo dinJerken de çaJışabiliyonım"
sözlerine yer veriliyor.
Yazıda, "Buna karşıhk köçük
ekran, gençleri ve şehirlileri
çekiyor" denilerek TV kanaUarı-
mn ya)nnsaatleri ve izJeme oran-
larıyla ilgili bilgilere yer veriliyor.
TV-l'in en çok izlenen kanal ol-
duğu, TV 2 ve TV-3'ün ise gele-
neksel müzik, belgeseller, özeüikle
de yabancı fılmler konusunda uz-
manlaştığının vurgulandıgı haber-
de GAP Televizyonu'nunda
"Kürtlerin çoğunluku oldugu fa-
kir Güneydofn'ya bölgesei yayın
yapbği" belirtilerek bunun bir
"TürUeştirme girisimi olduğu"
görüşüne yer veriliyor. TV-5'in
Türkiye dışında yaşayanları "ye-
niden Turkieştinne" amacuıda ol-
duğu vurgulanarak Sedat Örsel'-
in sözlerinden alıntı yapılıyor.
"...Sözgelimi Almanya'da yaşa-
yan bizden insaniara yabancı bir
akvaryum içinde balıklar olduk-
lannı ve içinde bulunduklan su-
yun da Müslüman degil Huistiyan
olduğunu anlamalannı sağiamak.
Mutlaka uyum sağiamak lazım
ama, Allahlan laik bir devletiz.
Belgesellerimiz Turk oldugu ka-
dar Alman küitüriinü de işleye-
cektir."
TRT tesislerinin ve tekjıolojisi-
nin üretici ve çağdaş olduğu,
1992'de Türkiye'nin kendi uydu-
su Türksat'ı devreye sokmayı
planladığı beiirtileo yazıda Meh-
met Ali Birand'ın "Insanlardan
çok (eknolojiye yatınm lercih
edildi" söderi yer alıyor. Le Mon-
de Türkiye muhabirinin "Prog-
ramlann kalitesi çok düşük. Ha-
ber bültefiierinde de her gece cum-
hurbaskanlığı ailesine yanm saat
aynlıyor. Aynca Kürt sorunu ve
ordunun rolü gibi tabu konular
var" sözleriyle "habercilik" ko-
nusunda dafikirverüirken, Meh-
met An' Birand'ın "32. Gün"
programırun her ay 45 milyon iz-
leyiciyi nasıl topladığı yine kendi
sözlerinden alıntılarla anlatılıyor:
"Hiçbir zaman televizyon, prog-
ramıma sansür uygulamadj. Üs-
telik Kıbns konusunda Yunanlı-
larla, insan haklan gibi 'hassas'
dosyalan ele aurken Helraut Kohl
ya da Margaret Thalcher gibi dev-
let adamianyia roportajlar vap-
tım. Ama ben yaklaşıma dikkat
ediyorum. Ve Kürt sorunu gibi ta-
bu konular olduğunu göz önüııe
alıyorum."
Le Monde'un elinde Financial
Times'ın Türkiye muhabirı Jim
Bodgener'in "TRT her şeyden
önce politik bir araç. Teoride
özerk olmasına karşın otosansür
çok etkili. Hukumet çogunlukla
müdahale ediyor, hatta bazen
dogrudan dogruya ve Cumbur-
başkanı Özal'ın ailesi yayın dal-
gaian üzerinde tamamen oransız
bir konumdan yararianıyorlar"
sözJeriyle Genel Sekreter Ziya
Ankan'ın "Hükümetin TRT'yi
elinde tuttuğunu çünkü kaynak-
lann iplerinin de elinde
olduğunu" kabul ettiği de yazıla-
rak tekeli kırmaktaki çözümün
özel televizyondan gectiği, bunun
için de yasalan değiştirmek gerek-
tiği çözüm olarak gösteriliyor.
Magic Box'ı bir "korsaa
kanal" olarak tanımlayan Le
Monde, şimdilik hükümetin bu-
nu görmezh'kten geldiği, hatta
Turgut özal'ın konuya olumlu
baktığımn söylendiğinin de altıru
çizerek "Olumlu bakıyor, çünki
bir tarafUn 1992 secimlerini kay-
bederse bu kanal çıkarlanna ya-
rayacak, diger yandan da ogl«
Abmet Özal projenin içinde" gö-
rüşüne yer veriyor. Ziya Ankan'-
ın Magic Box'ı 'Truva Aü'na ben-
zetmesinden de söz eden yazıda
Ankan'ın "Magic Box'ı kim 5-
nanse ediyor? Reklamlarla yasa-
yamaz. Bir yanda önemli oranda
çanak anten stokunu Türklere in-
dirim yaparak kaydımaya çahsaa
Alman sanayicileri, diger yanda
petrodolarlanyla propagaadasua
yapmaya çalısan Suudi ArabU-
tan" kaygılan dile getiriliyor. Ya-
zıda aynca Asil Nadir'den, özel
televizyon hazırlıklarından da söz
ediliyor ve Mehrnet Ali Birand'-
ın "Özel televizyon kaçınılmaz,
TRT'nin son yıllannı yaşadığı
söylenebilir" görüşüne yer verili-
yor. Le Monde yazan Alain Wo-
odrow, Birand'ın bu sözlerine
karşın Magic Box'ın "yüldü" tek-
lifıni reddettiğini ekleyerek "An-
laşılan Türk teievizyonu yakında
biamkine benzeyecek" yorumu-
nu yapıyor.
Üazıcıoğlıı istifa etti
(Baparafi 1. Sayfada)
ulaşraıştır" denildi.
Başbakanlık Basın Merkezi'n-
den açıklama yapılmadan yakla-
şık 1.5 saat önce, Cumhurbaşkan-
lığı ve Başbakanlık Muhabirleri
Derneği'nden çıkarken gazetecile-
rin konuyla ilgili sorulannı yanıt-
layan Yıldırım Akbulut, "Yazıcı-
oflu'nun istifasını istemedigini,
ederse kabul edilecegini" ifade et-
ti.
Yayınevine bomba
Soruşturmada
ipııcu yok
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Diyanet Vakfı Yayınevi'ne
karşı girişilen bombalı saldın ola-
yı, eylemi herhangi bir örgütün
üstienmemesi nedeniyle aydınlatı-
lamıyor. Saldınnın aıdından çıkan
yangının söndürülmesi için itfai-
yenin sıktığı suyun, yayınevinde
patlayan bombanın parçalarında
tahribata yol açtığı, bu nedenle
bombanın tipinin belirlenmesinin
de tehlikeye girebileceği bildirildi.
Soruşturmayı, bundan sonra An-
kara EH3M Savcıhğı'mn yurütece-
ği açıklandı.
Necatibey Caddesi'ndeki Diya-
net Vakfı Yaymevi'ne karşı girişi-
len bombah saldınyı henüz her-
hangi bir örgütün üstlenmediği
kaydedildi. Polisin de saldınya
ilişkin herhangi bir ipucu elde ede-
mediği öğrenildi.
Polisin, önemli bir ipucu olarak
niteledigi patlayıcı parçaian üze-
rinde yapılacak incelemede elde
edilecek bulgular ise, yayınevinde
çıkan yangının söndürülmesi
amacıyla itfaiyenin sıktığı su ne-
deniyle tehlikeye düştü. Suyun,
patlayıcı maddeler üzerinde tah-
rip etkisi olduğunu belirten uz-
manlar, yayınevinde bulunan ve
suyla temas eden bazı parçacıkla-
nn polis laboıatuvanna gönderil-
diğini, bu parçacıklar üzerinde
araştırmalann sürdüğünü bildir-
diler.
Kâğıda %7.3 zam
Başbakan Akbulut gazetecile-
rin, Yazıcıoğlu'nun istifa edip et-
mediği, istifanın kabul edilip edil-
meyeceği şeklindeki sorulan üze-
rine şunları söyledi:
"Ben istifasını istemedim, isti-
fasını vermişse, vermiştir. tslifa-
sını vermişse kabul edilir."
Yazıcıoğlu'nun, Suudi Arabis-
tan hükümetinin hacı adaylan ile
ilgili kontenjan kısıtlamasına git-
mesi üzerine geçen hafta patlak
veren "hac skandalı" nedeniyle
istifa ettiği belirtiliyor. Kamuo-
yunda "hac skandalı"ndan birin-
ci derecede sorumlu tutulanlar
arasında yer alan Prof. Yazıcıoğ-
lu, olaydan Suudi Arabistan hü-
kumetinin sorumlu olduğuna iliş-
kin açıklamalar yaparak dikkat-
leri üzerine çekmişti.
Bu arada Suudi Arabistan Bü-
yükelçiligi, Diyanet Işleri Başkan-
lığı'nın "Suudi Arabistan hükü-
meti hacı adaylarına izin
vermiyor" şeklindeki açıklaması
üzerine sorunun Türkiye'den kay-
naklandığını bildirmişti. Suudi
Arabistan'ın Ankara Büyükelçi-
si Abdülaziz Mukyeddin Hoca şu
açıklamayı yapmıştı:
"ICO (Islam Konferansı Örgu-
tü) karan açıktır. Türk hiiküme-
ti bu karan başından beri biliyor-
du. Yalnızca Türkiye'ye değil. bü-
tün Islam ülkelerine nüfuslarının
binde biri oranında hacı aday ko-
tası uygulanıyor. Türkiye dışında
sorun çıkaran ülke olmadı."
Suudi Arabistan'ın Türkiye için
belirlediği 55 bin kişilik hac kon-
tenjanına karşın bu yıl yaklaşık
150 bin kişi başvurmuş, Türkiye
Diyanet Vakfı da 120 binin üze-
rinde hacı adayından para topla-
mıştı. Diyanet tşleri Başkanlığı'n-
ca geçen hafta, karayoluyla hac
çıkışlarının iptal edilmesi ve yak-
laşık 100 bin kişinin açıkta kalma-
sı hacı adaylarının çeşitli illerde
protestolarına neden olmuş, ön-
ceki gün Türkiye Diyanet Vakfı'-
nın Ankara Necatibey Caddesi'n-
deki yayınevinin bombalanması-
nın "hac krizT'ne tepki olabilece-
ği ileri sürulmüştü.
KUMK.\PI'DA YEMEK — tstanbul'a iki gün önce turist olarak gelen, kendilerini 19601ı yılUrda ABD'de
Beat Generation (dövüfmüş, eziimiş kuşak) olarak tanıtan ozanlar arasında yer alan Allen Ginsberg
ile birlikte gelen yakın dostu besteci Philipp Glas ve diğer bazı müzikçiler. dün akşam Kumkapı Kara-
kartallar Restaurant'da yemek yediler. Yemeğe Allen Ginsberg ve bestçci Philipp Glass'ın yanı sıra ünlü
rock grubu Rolling Stones ile çalışan Nancy Geffries. Kurt Munckscasi ve Elyse Stanley Grinstein ile
şair Can Yücel, Orhan Duru ve Sezer Duru katıldı. (Fotograf: Uygar Gürkan)
6
Beat' şairi Allen Gînsberg
(Baştarafı 1. Sayfada)
"Büyücünün Yaşamı"yla ilgili
olarak yaptığı açıklamada Glass,
"endüstriyel ve teknolojik yaşam
biçimleri tarafından hızla tüketi-
len topraga bağh Lçuncu Dünya
kültürlerini yansıtbklannı" söy-
ledi. Glass, böylelikle, insanlann
doğanın yok olusunu "biraz sar-
sılarak da olsa" anlayacaklannı
belirtti.
Nepal'deki Budist tapınaklann-
dan Brezilya'daki altın madenle-
rine, Sao Paulo sokaklanndan
Kenya ve Peru'ya kadar değişik
mekânlarda çekilen "Büyücünün
Yasanu" sözsüz, yalnızca görün-
tülerle müziğin şiirsel kaynaşımın-
dan oluşan bir film.
Glass'la birlikte Türkiye'yi zi-
yaret eden Allen Ginsberg ise Jack
Kerouac ve VVUliam Burroughs gi-
bi yazarlarla birlikte ABD'de
"Beat" hareketinin oluşumuna
öncülük etmiş bir şair. 1956'da
yayımlanan ilk kitabı "Çıglık ve
Başka Şörier" Beat Kuşağı'nın en
önemli ürünlerinden biri olarak
nitelenen Ginsberg'in bu yapıtı,
Amerikan toplumuna karşı öfke
dolu bir haykınş olarak değerlen-
dirildi.
ikinci Dünya Savaşı sonrası
Amerikan toplumunun, insanla-
n robotlaştıran, duygusuz ve du-
yarsız kılan yapısına, çıkar, mad-
diyat ve savaş üzerinde yükselen
değerlerine karşı bir başkaldın ni-
teliği taşıyan "Beat" akımının ün-
lü ozanı Ginsberg, eşcinsellik, ko-
münizm, uyuşturucu kullanımı gi-
bi Amerikan toplumunca onay-
lanmayan konulan büyük bir
açıksözlülDkJe ele aldı. Uzakdo-
ğu'ya yaptığı gezilerle Budizmi
yakından tanıyan Ginsberg, Do-
ğu düşuncesinin ABD'de yaygın-
lık kazanmasında da eıkili oldu.
Minimal müzik akımının öncü-
lerinden Philip Glass, minimal
müzikle pop müziğini bileştirerek
bu müziği geniş çevrelere ulaştır-
mayı başarmış bir besteci. Eins-
tein ve Gandi gibi ünlüleri konu
alan operalanyla tanınan Glass,
1960'larda Paris'te Hinth' müzis-
yen Ravi Shankar'la çalıştıktan
sonra Hint müziğine ilgisini
ABD'deki çauşmalannda da sür-
dürdü.
6
Çıplak Silah' filmine Hıımeyııi makası
KOCAELİ (Cumhuriyet) —
SEKA, kâğıt ve karton fıyatları-
na yüzde 4 ile yüzde 7.9 oranında
zam yaptı. Zamma gerekçe olarak
"girdi fiyallanndaki arlış" göste-
rildi.
Fiyatı artan kâğıt türleri ara-
sında gazete kâğıdı da bulunuyor.
Gazete kâğıdının tonu, yapılan
>uzac ı.i uidiunda zamla, 1 mil-
yon 500 bin liradan 1 milyon 610
bin liraya yükseldi. SEKA, bun-
dan önceki zammı 17 nisanda
yapmış, o dönemde kâğıt ve kar-
ton fiyatları yüzde 10 ile 18.1 ara-
sında yükseltilmişti. Son zam ise
bugünden itibaren yürürlüğe gire-
cek.
TüfûfToııl
TaKvıye karton (B)
Dubleks gri karton (B)
230-750 gr
Beyaz süffit kâğ. (B)
40-60 gr
Gazete kâğıdı (B) 50-54 gr.
1. Hamur kâğıt (8) 60 gr
2. Hamur kâğ. (B)
60-150 gr
Kraft layner (B) 120-150 gr
EskiHyat
(TL)
2.500.000
1.288.000
a 150.000
1500.000
2.960.000
2.14O0O0
i5iaooo
YeniFiyat
(Tl)
2.600.000
1.350.00
3.340.000
1.610.000
1190.000
2.310.000
1630000
Arnş
m4
4.8
6
72
n
73
7.9
(Baştarafı 1. Sayfada)
'Gandhi' filmi Türkiye'de gös-
terUmemişti. Çıplak SUah'la ilgili
olarak degerlendirme yapıyonız"
dedi.
Geçen cuma günüfilmin göste-
rime girmesinden sonra sinemala-
ra telefon eden kimliği beürsiz ki-
şiler, Iran Islam Cumhuriyeti lide-
ri Ayetullah Humeyni'nin bazı
sahnelerde bir "punkçı"olarak
gösterildiğini, bir Amerikan teğ-
meninden tokat yediğini belirterek
bu sahnelerin kesilmesini istedik-
lerini, aksi takdirde sinemanın
bombalanacağım söylediler. Bu-
nun üzerine sinema işletmecüerin-
den bir bölümü tehditlere aldınş
etmeyerek filmin tamamıru göste-
rirken bir bölümü de girişte yer
alan bu sahneleri keserek gösteri-
mini sürdürmeye başladı.
Konuyla ilgili olarak sorulan-
mızı yanıtlayan Bakırköy Sinema
74'ün müdürü, bu sahneleri ikin-
ci günde fark ettiklerini ve hemen
ertesi gün 7-8 dakika süren bu bö-
lümleri kestiklerini söyledi. Mü-
dür, "Gerçekten de Humeyni'yi
yerio dibine batırao çok çirldn
sabnelerdi. Biz de zaten kesmeyi
düşttnüvorduk. Bu sahoeler dene-
timden nasıl geçmiş anlamadık"
dedi. Filmin gösterildiği salonlar-
dan Suadiye Atlaııtik, Harbiye As
ve Bakırköy 74'ün sahibi olan Ah-
met Akçakaya ise sorumuzu yanıt-
larken önce gelen tehditler üzeri-
ne "yarunşar metrelik birkaç kü-
çük bölümün" kesildiğini söyler-
ken daha sonra hiçbir sinemada
kesinti yapmadjklannı iddia etti.
Akçakaya bu tehditlerin "filmin
gişesini kıskanan" diğer sinema
salonu sahiplerinden gelmiş ola-
bileceğini de öne sürdü.
Dünya Sinaması ve Ankara
Metropol Sineması yetkilileri ise
kendilerine de tehdit telefonlan
geldiğini, ancak filmi kesmeden
gösterime devam ettiklerini, bu tür
tehditlerin zaten sık sık tekrarlan-
dığıru söylediler.
"Çıplak SUab"ın dağıtımcısı
UIP şirketi ise daha sonra yaptı-
ğı açıklamada, filmin bazı salon-
larda birkaç seans kesintili olarak
gösterildiğini, ancak daha sonra
kendiierinin müdahale ederek bu
bölümleri yeniden filme ekledik-
lerini belirtti.
"Çıplak Sflah" pohtika, teıör ve
polisiye filmlerle "dalga geçen"
bir film. Humeyni, Gorbaçov, ldi
Amin, Kaddafi ve Yaser Arafat-
ın Beyrut'takı büyük buluşmasıyla
baslayan film, Amerikalı polis
teğmeni Frank Drebin'in bu buluş-
mayı böhnesiyle sürüyor. Dünya-
yı ele geçirmeyi planiayan bu "seç-
Idn çeteyle" uğraşmaya başlayan
"geçkia bir Rambo" kimliginde-
ki teğmen, onlan birer okul çocu-
ğuymuşçasma pataldıyor, Humey-
ni'yi sakallarından çekiyor, Gor-
baçov'un kelindeki lekeleri kazı-
yor ve "tkinizi de bir daha Ame-
rika'da görmeyeyim" diyor. Bu
arada sanğı başından düşen Hu-
meyni "punkçı kafasıyla" ortalık-
ta kalıyor. David Zucker, Jim Ab-
rahams ve Jerry Zucker'dan olu-
şan ZAZ ekibinin bu son kome-
disinde yönetmen David Zucker.
Priscilla Presley'in de rol aldığı
filmde beceriksiz ve sarsak polis
teğmeni Frank Drebin'i Leslie Ni-
elsen canlandınyor.
İzmit
78 parça
tarihi eser
ele geçirildi
AHMET KURT
tZMTT — Kocaeli Emniyet
Müdürlüğfl ekipleri antika değe-
ri çok yüksek 78 parça tarihi ese-
ri kaçırmak isteyen kacakçüan ya-
kaladılar. Olayla ilgili olarak si-
nema sanatçısı Orhan Günşıny'm
kızı Arife Ashhan Günşıray ile ta-
rihi eserleri taşıyan kamyon şofö-
rü gözaltına alındı.
Geçen pazar günü tznût E-5 ka-
rayolu SEKA fabrikası önünde
trafik ekiplerinin şüphesi üzerine
Şababettin Kayahancı yöneümin-
deki 60 AK O18 plakalı kamyon-
da yapılan aramada 78 adet pa-
ha biçilemeyecek değerde tanhi
eser bulundu. Kamyon sürücüsû
Şahabettin Kayahancı'nın sorgu-
laması sırasında tarihi eserlerin
Tokat ve Amasya'dan Hasan Ab-
naz, Mustafa Kızılöz ve BirUa
Menderes adlı kişilerden teslim
alındığı öğrenildi. Tarihi eserlerin
sinema sanatçısı Orhan Günşı-
ray'ın kıa Arife Aslıhan Günşı-
ray ve'annesi Zeynep Sayhan'a
götürüleceğinin öğrenilmesi üze-
rine Arife Ashhan Günşıray po-
lis tarafından gözaltına alındı.
Olayla ilgili diğer 4 kişinin ise
arandığı bildirildi.
İzmit Muzesi yetkilileri tarafın-
dan çok değerli olduğu bildirilen
etnoğrafik eserier İzmit Müzesi'n-
de koruma altına alındı.
SSCB uçaöı
Pilot sorguda,
uçak iade
ediliyor
Haber Merkezi — Dışişleri Ba-
kanlığı Sözcüsü Murat Sungar,
önceki gün Kocaeli yakınlanndaki
Kumcağız mevkiine sivil bir uçak
ile inerek iltica talebinde bulunan
Sovyet pilotun durumunun ince-
lendiğüu, yçağın ise Soyyetler Bir-
liği'ne iade edilecegini bildirdi.
Sovyet pilot Valeri Yuriçeviç ve
uçağın iadesi için Sovyet makam-
larının Türk Dışişleri'ne başvuru-
da bulunduklan öğrenildi. Sovyet
pilotun, Kocaeli ll Jandarma
Alay Komutanlığı'nda siyasi po-
lis ve MİT tarafından sorgulan-
maya başlandığı kaydedildi. Ko-
mutanlık yetkilileri, uçağın tz-
mit'teki Cengiz Topel Askeri Ha-
vaalam'na götürüleceğini, ancak
iniş yaptığı yerden havalanması-
nın güç olması nedeniyle parçala-
ra aynlarak nakledilmesinin plan-
ladığuu ifade ettiler.
Kocaeli Valisi thsan Dede ile
görüşen sovyet pilotun, Türkiye'-
de kalmak istediğini soylediği öğ-
renildi.
Doğan: Avrupa standardında hak istiyoruz
(Baftarafı 1. Sayfada)
den. Sofya'da görüştüğümüz
Türk azmlık lideri, söze "Çok yo-
nJdık, 66 mitiag ve 9 bin kilo-
metre yol katettik" diye başlıyor.
36 yaşında, genç, ama yorgun
görünüşlü esmer adam yıllar sü-
ren hapislik ve mücadele günleri-
nin izlerini taşıyor yüzünde. Bir-
biri ardına yakıp söndürdüğü si-
garalann dumamnda son 6 yıhn
bir belgesel görüntüsü seyrediie-
biliyor.
Üniversitede Marksist felsefe
okumasına karşın Komünist Par-
ti'nin üyesi olmamış Ahmet Do-
ğan. "Zaten" diyor, "Marksizmi
çok iyi dgrenen birinin Marksist
olması mümkün degil."
"Efendim, tüm dünyarn felse-
fe bilimi, kitaplar, okumak, öğ-
reumek, araştırmak, uzmanhk
alanımda ilerlemekti. Hanrard
Ünirersitesi'nde çaltşmalar yapa-
bilmek, profesör Wülard Quine
ile çahşmak en büyük idealimdi...
84'te isimleri değiştirmeye başla-
dıiar... 85 başında olaylar, dire-
nişler ve politikanın içindeydim..
Çok sevdigim ontoloji (varlık fel-
sefesi) biliminden de ayn kalma
pabasına."
1986'nın 12 haziranında 18 ar-
kadaşıyla birlikte hapse girişi, 9'u
ölüm hücresinde, 17 aylık hücre
hapsi ve Sofya, Eski Zagra, Pa-
zarcık hapishanelerinde dört yıl...
Türkiye'de çok ünlü "Bdene
adasT'nı soruyoruz. "Yok" di-
yor, "Pazarcık ve eski Zagra bir
başkaydı... Bdene'nin adı çıkmıs.
Efendim, haklanmızı ve adlarunı-
n istiyoruz şianyla mücadeleyi ör-
gütledik ve sürdürduk. 1989 Şu-
bat ve Mayıs arası Deüorrnan (ku-
zey) ve Kırcaali (guney) bölgele-
rinde yaygın gösteriler örgütlen-
di. 9 ölü, 50'den fazla yaralı ver-
dik."
Ahmet Doğan'ı bir zindandan
ötekine dolaştırmış Jivkov yöne-
tinü, "Efendim, kriminaller (adi
suçlular) ile birlikte yatırdılar ki,
siyasi aktiviteden uzaklaşUrsınlar
Ama fayda etmedi."
Ahmet Doğan, Türk azınlığın
hak ve özgürlükler hareketinin
amacını tek bir cümleyle özetliyor:
"Avrupa standardında bak ve
özgürlükler"
Şu anda değişmekte olan Bul-
garistan'da Jivkov yönetiminde-
ki baskı ve sindirme kampanya-
sının kalktığı, isimlerin geri veril-
me yolunun açıldığı, Türkçe ko-
nuşmanın artık suç sayılmadığı,
camilere girilebildiği, sünnet dü-
ğünü yapılabildiği bir ortamda,
insanlann kalkıp da "İşte artık
hakkınız verildi. Daha ne müca-
deksi?" diye sormalan halinde ne
yapacaklannı soruyoruz. Doğan,
başını "hayır" anlamında sallıyor
ve anlatıyor:
"Efendim, Avrupa standardı.
diyonım... Balkan standardı de-
ğil. Avrupa standardında hak ve
özgürlükler yalnız biçimsel değil,
özde insan haklanna saygıdır. Or-
neğin tahsil meselesi. Şu anda
Bulgaristan'da 110 bin üniversi-
te studenti (öğrencisi) var. Bizim
sadece 100 gendmiz okuyabiliyor.
Tıp faküllesine adam almazlar.
Kültür kurumlanmız yok. Tiyat-
romuz olsun, gazetemiz olsun.
Okullarda Türkçe derslerimiz ol-
sun istiyoruz. Avrupa standardı
böyle olur."
Bulgaristan'ın Avrupa'ya
"çıkmasının" ancak böyle müm-
kün olduğunun altını çiziyor Do-
ğan. Bir gün önce yaptığı bir ba-
sın toplantısında "Bulgaristan
Avrupa'ya Boğazlar ve Arapkir
üzerinden çıkabilir" sözlerinin
Bulgar basımnda sert elestirilere
hedef olduğunu anlatıyor ve açık-
hyor:
"Bu sözler, Bulgaristan'ın
Türkiye ile ve dolayısıyla Ortado-
ğu'da Arap ülkeleriyle iyi Uişki-
ler kurmadan Avrupa'ya açılama-
yacağını anlatmak, ekonomik ve
siyasi sorunlannı çözmeden Av-
rupalı olamayacağım vurgulaınak
için söylenmiştir."
Karadeniz kıyısındaki Varna
kentinin Halaçlı (Drindar) köyün-
de doğan Ahmet, 120 haneli kö-
yünden şu anda 300 kişinin kal-
dığını söylerken lafı, "Türkiye'-
ye göçe" getiriyor. "Gidenlerin
çogu yetişmis insanlar. Bize bu-
rada lazım onlar. Yann kendi di-
limizde ögrenim yapma mücade-
lesi verirken öğretmen, aydın,
okumuş insanlara ihtiyacımıı
var."
Abmet Doğan'ın adı birkaç ay
öncesine kadar ne Türkiye'de ne
de Bulgaristan'daki Türk azmlık
arasında çok fazla duyulmuş an-
cak mücadelesi hissedilmiş, "set
getirmiş' bir lider. Parlamentoya
şu anda kendisi de dahil 23 mil-
letvekili sokmayı başaran bir si-
yasi hareketin, kendi deyimi ve
akıllıca konmuş ismiyle "Hak ve
Özgürlükler Hareketi"nin loko-
motifi.
Uzun sohbetimizin sonunda,
"öoleriııdeki yolun ne denM zor ve
dikenü oldufunu" vurguluyor ve
milliyetçi akımlarla yönetimdeki
Jivkovist unsurlann kendilerine
yönelik saldınlanna karşı uyanık
olmanın gerekliliğine dikkat çeki-
yor.