Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20MAYIS 1990 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE DE BUGUN
Wleteoro(o|i Genei Mudurtugu nden
alınan bıigtye gore yurdun kuzey ke
sımlen parçaiı ve cok buluttu Marma
ranın doğusu Karadenız ıle Iç Ana
dolu nun kuzeyı yajmur yer yer sağa
nak yağışl otekı yerler u bulutlu ge
çecek HAVA »CAKLIĞI Değışmeye
cek RUZGAR Yurdun kuzey kesım-
lennde kuzey ve batı olekı yerierde gu
ney ve batı yonterden hafıf ara sıra
orta kuvvette esecek Denızlerde ruz
gar gunbatısı ve todos zamanla Ka
radenızde yıldız ve karayelden 3 5 bulutlu geçecek Ruzgar guney ve batı yonlerden tıatıt ara sıra
kuvvetınde saatte 20-21 denız rmlı orta kuvvette esecek Göl kuçuk dalgalı olacak goruş uzaklığı
fıızla esecek Denız mutedıl dalgalı 10 km dolaymda bulunacak
olacak Van Gotunde nava Parçalı
Adana
Aflapazan
Adıyaman
Afyon
Ağn
Antara
Anukya
Antâlya
Artvn
A*dr
Balıkesr
Bıleak
Bıngöl
Bıllıs
Bolu
Bursa
Canatkaie
A 28° 1=° Dıyartıatoı
A 21° 9°Edıme
A 26°13°Eroncan
B 23° 10° Efzurum
A 22" 8°Estaset«r
Y 24° O°Gazıantep
A 27° 17° Gııesun
A 29° 10 Marasa
A 27° 11° K Maras
A 22° 9°Meran
A 20° 5°Mugia
Y 25° 9°Muş
A 27° 12° Nı$de
Y 16° 13° Ordu
A 26° 14° Gumuşhaie Y 18° 8 ° t a
Deneiı
Y 19° 9°Hakldn
A 29° 15° Isparta
A 27° 7°lstantut
A 23° 9°lzmır
A 26° 12° Kars
A 22° 11° Kasamonu
Y 21° 7°Kayser
A 25° 8°Kıric]arei
A 28°12°Konya
Y 21° 10° KuBhya
A 27° 14° Malatya
19° 14° Sıırt
19° 14° Snop
28° 15° Sıvas
19° 6°İBkınJaS
22° 7°tahzon
22° 10° iıncek
21° 11° Uşak
22° 8° van
24° 9°tagal
26° 12° Zonguldak
A 28° 13°
A 26° 15°
A 25° 19°
A 26° 12°
A 25° 9°
Y 20° 9°
Y 17° 13°
Y 16° 12°
Y 17° 12°
A 26° 13°
Y 17° 13°
Y 19° 8°
A 26° 12°
Y 16° 13°
A 26° 11°
B 23° 10°
A 25° 9°
Y 22° 10°
Y 18° 14°
•0. aç* yağmurlu (arl A açık B-butuOu G-«ur«şlı K kart S ssfc Y-yajmurlu
DUNYA'DA BUGÛN
Amsterdam A 1*"
Amman A 37°
Atna
Ba§dat
Barcetore
Basel
Beıgrad
Beriın
Boreı
Bn*sa
Buöapeşte
Cenevre
Cezayır
CKMC
Ouba
Ffankfur;
a™
Helsnkı
Kahıre •
Kalare
Kopenhag
Leflıo$a
A 27°
A 39°
Y 25°
Y 22°
Y 24°
A 16°
A 19°
A 16°
A 21°
Y 20°
A 27°
A 44°
A 43°
A 20°
A 27°
ı 14°
A 35°
A 15°
A 19°
A 27°
Lenıngrad
londra
Madnd
Uılano
Monlreai
Mosfcova
Murah
New Ybrk
Oslo
Pans
Pfag
Rıyac
Ronu
Sofya
Sam
lel Avıv
Tunus
1/iyana
B 11°
A 14°
Y 24°
Y 24°
A 27°
Y 12°
A 21°
A 28°
A 15°
A 21°
A 16°
A 43°
A 23°
Y 25°
A 31°
A 29°
A 30°
A 15°
A 18°
A 20°
VVashınglon A 25°
Zunh Y 22°
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Istanbul'un eskı
adlanndan bırı 2/
Çev resı yollarla belır-
lenmış olan arsa
Endonezya'yı oluştu-
ran adalardan bın 3/
Bır nota Eskıden
Turk'e vabancı olan
kımse ya da topluluk-
lara verılen ad Na-
zı partısının hucum
kıtasını sımgeleyen
harfler 4/ Goğus
Yoneten kımse. 5/ Bır
tıyatro oyuncusunun,
sankı dığer oyuncular
duymuyormuş gıbı ama seyırcılenn du-
>acağı bıçımde duşunmesı ya da ko-
nuşmas: Asya'da bır başkent 6/ Şoh
ret Bır çeşıt tellı burumcuk 7/ Iran'ın
plaka ışaretı Soğurma, emme Gu-
muşun sımgesı 8/ Taban Derebey-
lık Japonyası'nda en aşağı sınıfı oluş-
turan halka verılen ad 9/ Ozellıkle
ABD'de yaygın olan ve bırden çok ka
dmla evlenmeyı gereklı goren bır dırun
mensuplarına verılen ad
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Fı>at duşmesını onlemek amacıyla urûnlenn pıyasaya sürulme-
yıp tahnp edılmesı 2/ Buyuk erkek kardeş Tahıtılı kadınlardan
esınlenılmış bır plaj gıjsısı 3/ Eskı Mısır'da guneş tannsı . tskâm-
bılde bır kâğıt Ingılızce 'ba>' sozcuğunun kısa yazıhşı 4/ Evde
>a da odada savgıdeğer kışılerın oturduğu baş koşe. Arap abe«-
sınde bır harf 5/ Kâğıtları bır arada tutmaya yarar madenı çen-
gel Tıyatroda sahne 6/ Jlışkın, değgın Zulfu Livaneli'nın, pek
çok ödul kazanmış filmı 7/ Bır Avrupa ulkesının para bınmını sım-
geleyen harfler Ince kum ve çımentoyla yapılan duzgun döşeme
sıvası Yabancı 8/ III jeolojık çağın, memelılerın oluştuğu do-
nemı Cet 9/ 21 Ekım 18O5'te Amiral Ndson'un Fransız-îspanyol
donanmasına karşı kazandığı denız savaşı
60 YIL ÖNCE Cumhurıyet
6 günde...
20 MAYIS 1930
Genç ve kıvmetlı tay^arecılerımızden Yüzbaşı Ferruh Osman
Nun, bınncı mulazım Kemal, Enver Beyler, rakıp oldukları
uç tayyare ıle altı gun zarfında, Turkıye turnesını ıkmal ve
butun mılletı hududu dolaşmışlardır Tayyarecılerımız bınncı
gun Eskışehır'den hareketle Istanbul, Kırklarelı, Edırne
Çanakkale, Edremıt uzerınden lzmır'e ınmışlerdır 2 ına
gunu tzmır, Aydın, Antalya, Sılıfke, Mersın üzennden
Adana'va ınılmışlerdır Uçuncü gunü Adana'dan kalkan
tayyarelerımız lslahıve, Urfa, Ayıntap, Mardın, Dıyarıbekır,
yolunu takıp etmışler \e
dörduncu gunu Dıyarıbekır,
Sılvan, Bıtlıs, Van, Ercış
Karakose, Karakose, Kars,
Sankamış tarıkı ıle Erzurum'a
ınmışlerdır Beşıncı gunu
Erzurumdan hareket edılmış
Bayburt, Gumuşane, Trabzon,
Ordu üzennden Samsun'a
gıdılmıştır Mtıncı gunu
Samsun'dan hareket eden
tayyareler Kastamonu, Bolu, Ereğlı, tstanbul tarıkı ıle
Eskışehır'e gelmışler, şereflı, muveffakıvetlı seferlerını
bıtırmışlerdır Tayyarecılerımız seyahatlerı esnasında Toros
dağları üzerınde kuvvetlı fırtınalarla boğuşmuşlardır
30 YIL ÖNCE Cumhur.Y
et
Kalkan yasaklar
20 MAYIS 1960
Istanbul Orfı Idare Kumandanlığı'nın
(32) numarah teblığı şudur Içtımaı
hayatta bazı kola>lıkları temın ıçın
20 mayıs 1960 gununden ıtıbaren
1- Cenaze torenlerı hakkındakı tahdıt
kaldırılmıştır
ayrıca
a 7467 sayılı kanun ıle bu kanunun
tatbıkatını ızah eden talımatnamenm Fghrj Ozdilek
ıcaplarına gore, ışçılerın ızın heyetı veya temsılcı seçımı ıçın
toplantılanna,
b Fabrıkalar ve emsalı çalışma yerlenndekı ışçı
mumessıllerının seçım toplantılanna,
c- Bankalar ve tıcarı maksatlarla kurulmuş resmı ve hususı
teşekkullenn ıdare meclısı, ıdare heyetı ıle Emnıvet
Mudurluğune bılgı vermek suretıvle 100 kışıyı geçmıyen
umumı heyet toplantılanna,
d Dort numarah teblığ ıle bır ay muddetle tatıl edılen
Amerıkan Kolejı Yuksek kısmının ve 16 numarah teblığ ıle
tedrısattan menedılen Çapa Eğıtım Enstıtusunun
faalıyetlenne,
e- Resmı ve hususı muesseselere tedrısatına ızın verılmış
olan okulların tertıpleyeceklen defıle, kurs, musamere, gezı
ve dıploma merasımlerıne, '
f- Alelûmum duğun, nışan ve konserlere,
g- Dınlenme yerlerı ve kampları,
h- Yas gunlenne,
ı- Içkı ruhsatını almış bulunan turıstık, luks ve bınncı smıf
tarıfe tatbık eden otel, lokanta, kapalı ve açık sazlı, canlı
gazınolarla pavyonlarda saat 22 00'ye kadar ıçkı verılmesıne,
j- Içkısız ve ıçkı musaadesı verılen hallerde yuz kışıyı
geçmıyen zıyafetlere,
musaade edılmıştır
2- Açık ve kapalı sınemalar gece seanslannı saat 22.30'da
bıtecek tarzda ayarlıyabıleceklerdır
Fahrı özdılek
Orgeneral
Istanbul Orfı tdare Kumandanı
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
Çekirge alarmı
20 MAYIS 1989
Ege Bolgesı'nde kuraklıktan sonra şımdı de "çekirge"
sıkıntısı yaşanıyor Muğla ve Aydın'da ozellıkle kı>ı
yorelennde suruler halınde gorulen çekırgeler uretıcılerde
panığe neden oldu Muğla Zıraat Odası'nın "çol çekırgesı",
Tarım Orman ve Koyışlen ll Mudurluğu yetkıhlerınse
Turkıye'de bulunan turde "yeşıl çekirge" olduğunu
savunduğu çekırgelerın turu henuz belırlenemedı
Çekırgelenn turunun belırlenmesı ıçın Ege Unıversıtesı'ne
ornek gondenlırken mucadele ıçın 11 ton ılaç sıparışı
verıldı Kış aylarında başta Antalya olmak uzere guney
kıyılarında gorulen çekırgeler son ıkı hafta ıçınde Muğla,
Marmans, Gökova yörelennde, Mılas'ın bazı köylerınde
ortaya çıktı Aydın'ın Karacasu, Kuşadası, Kuyucak
ılçelerıyle Manısa'nın Soma yoresınde gorulmesı uretıcıler
arasında panığe yol açtı.
TARTIŞMA
ALEVILER
Senıah Bir İbadet Şeklidir
Tanrı'yla butunleşmek ve insan ilişkilerinin sağhkhlığını
amaçlayan; muzikle, edebiyatla bu kadar iç içe olan
semahlar, gerek bu kulturu yaşatan toplulukların kapablığı ve
gerekse araştnrmacıların konuya eğilim eksikliği sebebiyle
hemen hemen karanlıkta kalmış bir halk sanatıdır.
Semahlar, Alevı-Bektaşı topluluklannın
vazgeçılmez kultur urunlennden bındır Bu
urun, gerek söz gerek muzık ve gerekse hare-
ket bıçımıyle dınsel bır nıtelık taşır Seyırlık
ve eğlenceye vönehk olmayan semahlar, Alevı-
Bektası topluluklannda sosyal adaletı ve top-
lumsallığı yaşatan Ayın-ı Cem'lenn temel taş-
lanndandır Dolayısıyla Ayın-ı Cem olgusun-
dan ayn ve bağımsız duşunülemez, Semahlar-
da çalınan ezgı oyun havası, yapılan hareket-
ler de mutlak suretle dans değıldır Bunun en
somut örneğı "Semah donmek" deyımınde
yatmaktadır Bu kulturu yaşatan topluluklarda
"Semah oynandı" deyımı hıç kullanılmaz
Çunku semah, tıpkı namaz kılmak gıbı bır
ıbadettır Ancak yapısında ntmık hareketler
ve ezgı bulundurur Bunlara söz unsuru da ek-
lerunce semahlann mıstık canbesı oldukça art-
maktadır Semahlarda gerek hareketlerın ve
gerekse muzığın ınsanı dınsel bır coşkuya gö-
turduğu değışmez bır gerçektır
Mutasavvıf ozanların (Pirsultan, Teslim Ab-
dal, Hatayi vd ) sözlerıyle soylenen semahlar,
Tasavvufı düşunceyı konu alır Tasavvufı halk
edebıyatı ıçınde özel bır yer tutarken, Alevı-
Bektaşı ınancının bır unsuru olan cemlerde
sorgu ve görguyle sağlanan, ınsanın kendı ve
toplumla barışıklığı ve uyumu, semahlarda ış-
lenen konulann esas çatısıdır
Bır oyun nıtelığınden uzak olan semahlar,
söylemp dönülurken, "eğleB", "dur", "sallan"
vb sözler ıle hareket yönlendınlır Dolayısıy-
la söz, muzık ve hareket ıç ıçedır
Semahlar muzık yönunden en az ıkı bölum-
den oluşur Her bölumde tonalıte, usul ve gı-
der defışır kı bu da semahlann en önemlı özel-
"lığıdır Ağır bır gıderle başlayan semahlar de-
ğışen bolumlerle hızlanarak tekrar sona erer
Usul bakımından, TH M usullennden 2, 3,
4 zamanlı ana usuller, 5, 7, 8, 9 zamanlı bır-
leşık usuller ve 10 zamanlı karma usuller kul-
lanılrmştır Bu usuller ıçınde 2, 4, 9 zamanlı
usuller ağırlık kazanır Dızı olarak Yahyalı Ke-
rem ve Duz Kerem dızılen çoğunlukla kulla-
nılır Mıstık bır muzık yapısına sahıp olan se-
mahlar, bağlama eşhğınde çalımp söylenır
Şelpe (Pençe), yam parmaklarla çalınır Bu ıc-
ra Şamanıst topluluklarda çalınan bır çalgı ve
bağlamanın atası olan kopuzda görülur
Semahlar kadınlı-erkeklı dönulebıldığı gı-
bı ayn ayn gruplar halınde de dönulebılmek-
tedır Semah dönülurken el ele tutuşulmaz
Hareketler doğal ve abartısız olup, amaç Tan-
n'ya varmak, onunla bütünleşmektır
Tann'yla butunleşmek ve ınsan ılışkılennın
sağhkhlığını amaçlayan, muzikle, edebiyatla
bu kadar ıç ıçe olan semahlar, gerek bu kül-
türu yaşatan topluluklann kapalılığı ve gerekse
araştırmacılann konuya eğılım eksıklığı sebe-
biyle hemen hemen karanlıkta kalmış bır halk
sanatıdır Semahlar konusundakı araştırma
eksıklığı bu konuda büyük aksaklığa yol aç-
mıştır Bu aksaklıklar sadece kışılerın değıl,
kurumların aksaklıkları olarak da ortaya çık-
maktadır Bugun TRT repertuanna gırmış, ça-
lımp soylenen kaç semah var'' Kı bunlar da
repertuara alınırken sözlen değıştınlmekte, do-
layısıyla anlamlan yok edılmektedır Bu sebep-
le bazı derlemecıler, semahlardakı duşünce ve
felsefeye duydukiarı saygı nedenıyle bunların
değıştınlmesıne razı olmayıp denetıme yolla-
mamaktadır Oysa kı bu dınsel muzık kavra-
mı sadece Batı'da değıl, Turk Sanat Müzığı
repertuarında bıle yerını almıştır Televızyon
ve Radyoda Tasavvufi Türk Müzığı adı altın-
da yayımlanan ezgıler bundan başka bır şey
değıldır öbur taraftan halk kulturunün, do-
layısıyla halk müzjğırun bır bölümü olan se-
mahları, deyışlen \e tevhıdlerı ıçıne alan dın
sel muzık anons edılırken bıle ya turku ya da
semah havası adıyla ve "Turkuîer ve ovun ha-
valan", "Türkukr geçjdi" gıbı programlar ıçın-
de yayımlanmaktadır
Bu konudakı bır başka aksaklık ıse bu kul-
turun gerçek sahıbı Alevı-Bektaşılerce yapıl-
maktadır Köyden şehre yerleşen ve kendı kül-
turunden uzaklaşan Alevı-Bektaşıler, bu öz-
lemın yarattığı duygusallıkla, bır araya geldı-
ğı duğun ve eğlencelerde semah dönmektedır
Oysa kı bu külturün yaşatıcısı olan bu ınsan-
lar, semahlann dınsel bır nıtelık taşıdığını bıl-
mekte, fakat ıçmde bulunduğu duygusal du-
rurn onu ısrarla bu yanlışa sürüklemektedır
Bu konuda söylenebılecek esas, dınsel niteli-
gi ve bir ibadet şeklı olan semahlar, eğlence
amaçlı yerierde sergilenmesin. Unutmamak
gerekır kı kendı öz kulturune sahıp çıkmayan
toplum ve uluslar yok olmaya mahkûmdur
GANİ PEKŞEN
tTUTM Devlet Konservatovan
Ogretim Gorevlisi
tnsana Sayjgı, Tann'Va Sa\ gıdır
"Dede" ve "hoca" olup doğru söz söylemek ayrı şey, eylem
içinde doğru yerde bulunmak çok ayrı şeydir. Bunu hiçbir
zaman göz ardı etmemek gerek.
_ Bâkâra suresınde dıyor kı Tann, "Bfa
Âdem'ı baiçıktan varattık ve Âdem'e secde et-
mesı ıçın meleklenmıze emrettık Âdem'e sec-
de etmeyenı de ceitnetımızden kovdok."
Yaygın bır ınanca göre "mekândan
munezzeh" olan Tann, Kuran-ı Kerim'ın bu
âyetınde olduğu gıbı Âdem'ı yaratmakla ken-
dısme en guzel mekânı seçmış oluyor.
O halde, Âdem'ı mekân tutmuş olan Tan-
n'yı sevmek, ınsanı sevmekle başlar, goruşu-
muzu peşınen söyleyebılır ve derız kı
Dını, dıh, ırkı, mezhebı ne olursa olsun, ın-
sanın hak \e hukukuna saygılı olmak, doğru-
dan doğruya Tann'ya bır saygının ıfadesıdır
Tann'yı tanımarun ve bılmerun kapısını açmak
ıse ancak ınsanı ıncıtmemekle, onun hakları-
na saygılı olmakla mumkun olabılır Bakın,
Tann dıyor kı "Bana kul hakkıyla gelmeyı-
nız, sızı bağışlayamam "
Bu sozun anlamını ı\ı kavrayan Aleviler,
"eline, diline, beline sahip, edepli" olmayı ıl
ke kabul ederek Tanrı'nın buyruğuna sıkı sı-
kıya sarılmışlardır
"Yaratılanı sevenz ynradandan oturu" dı-
yen Yunus gıbı duşunuyor, kul hakkını kendı
haklarından ustun tutan Tann'ya gerçekten
sa\gılı olmak ıstıyorsak, ınsan haklarını go-
zetmelı, ınsanlan ınançlanna gore değeflendır-
mekten uzak durmalı, hele ıktıdan elınde bu-
lunduran çoğunluğun, kendısınden farklı du-
şünuyor ve ınanıyor dıye azınlıkta bulunan dı-
ğer ınsanlara tahakkum etmesı, onlan hor ve
hakır görmesı gıbı gayrı ınsanı davranışlara
kalkışması olmamahdır Zıra, ınsanı ıncıtme-
nın, Tann'yı ınatmek olduğu asla akıldan çı-
karılmamalıdır
Mezhepçı düşuncelerden kendılennı anndır-
mış, ınsanlara ınsanca yaklaşmavı erdem bıl-
mış Hıfzı \eldet Velıdedeoglular, Nadır Na-
diler, Ilhan Selçuklar, ^aşar Kemaller, Aziz
INesınler gıbı daha nıce aydınlanmız Ale\ı du-
şuncelenrun ılencüığı ve çağdaşlığı yanında yer
alıyor, hatta değerlı yazanmız Vedat Gunyol
gıbı "biraz" Alevıleşebılıyorlarsa, Turkiye'de
Et. Her C aıtlıda Ettir
Bugun yeteri kadar yararlanmadığımız tavşan eti gelecekte
önemli bir protein kaynagı olacaktır.
Tavşan etının, etını yedığımız ötekı hayvan-
lann etlerınden ayn özellığı yoktur Etlerın
oluşumunda esas olan protemlerdekı salt amı-
noasıtlenn dızılışlerı ıle sayılannda değışıklık
vardır Besın değen dığer etlerden «ksık de-
ğıldır
Doğanın sevımlı bır yaratığı olan tavşanın
"kafasını kopeğe, kulaklanni eşeğe, avaklanni
kedıye, burnunu fareye, kuyruğunu domuza"
benzeten yazar, regl olmasını sakıncalı göre-
rek ve duygusallığa kapılarak bu nedenle Ale-
vılenn tavşan etını yememelenne gerekçe gos-
termelerı yersızdır
Canlılar hucrelerden oluşur Hücre hucre-
ye benzer, hayvan hayvana benzer, ınsan ın-
sana benzer, hayvan ınsana benzer Govde,
baş, göz, kulak, burun ayak ust duzeyde ge-
hşmış hayvanlann hepsınde vardır Her canlı
besın alır, sındınr, gelışır, urer ve ölur
Kuran'dakı Maide Surea'nın 3 âyetınde ya-
zann da açıkladığı gıbı canlı hayvanlarda salt
domuz etının yenmesı haram sayıhnıştır ötekı
haram saydığı etler ölmuş, öldurulmuş hay-
van etlennı kapsamaktadır Olü ve öldurulmuş
Alevı sayısının 20 mılyonla sınırlanmadığını
görmenın mutluluğunu yaşıyoruz demektır
Çünku, Alevı duşuncesmın varhğı ve çok-
luğu, Humeynıcılığe, yobazlığa, bağnazhğa ve
ozellıkle Ataturk duşmanlığına karşı en bu-
yuk engel ve alternatıftır
Laık cumhunyet okullarında dın derslerı-
m zorunlu hale getırerek, Tnrk DU ve Tarih
Ynksek Kummlan ıle CHP'yı kapatarak Ata-
turk'u ve devrımlerını, mırasını ve vasıyetını
katlederek Turkıye"yı ortaçağ karanlıkçıları-
nın elıne terk eden Kenan Evren ve arkadaş-
larının yanında yer alanlar kendılennı Alevı
dedesı saysalar bıle bağışlanamazlar Bu gıbı
ınsanlar, Alevımn üencı ve devrımcı gucun-
den yararlanmaya kalkışırlarsa, geçmışte ol-
duğu gıbı gelecekte de umduklannı bula-
mazlar
"Dede" ve "hoca" olup doğru söz söylemek
avrı şey, eylem ıçınde doğru yerde bulunmak
çok ayn şeydir Bunu hıçbır zaman göz ardı
etmemek gerek
Bu bılınçle özu, sözü ve eylemı bır olan tum
canlara selam ve saygılarımla.
LUTFİ KALELİ
Istanbul
hayvanlann ne zaman ve neden ölduklen bı-
lınemeyeceğınden, etlennm yenmesının yasak-
lanması kadar yennde brr şey olamaz.
Durum böyle olunca hiç de bağnaz olma-
dıklanna, aklın, mantığın, bılımın venlerıne
açık, ılerlemeye dönük olduklanna tanık ol-
duğum Alevılenn tavşan etım yemedıklen sa-
vına katılmıyomm. Bugun yeten kadar yarar-
lanmadığımız tavşan etı gelecekte onemlı bır
protein kaynağı olacaktır Herkes taşvan etı-
nı yıyecek, hem de severek Tavşan etı yenmez
dıyenler pışman olacak
MUSA ALTIPARMAK
Istanbul
Alevfler İ\i Y urttaşlardır
Tarihin her satırında Aleviler konusunda olumlu eleştiriler
almaktayız. O halde bu yurttaşlarımızı karalamayahm.
Tork toplumunda Alevilik konusu hassas
bir konudur. Gerek bazı mezhepçı dın kışkır-
tıcılanmız, gerekse bazı geçmiş hnkumetler-
ce bu konu somurulmuştur.
Asunda Alevi vatandaşlanmız "lyi Yurttaş"
lardır Tarıhten aldığımız mesajlar bıze böyle
söylemektedırler
Kurtuluş Savaşımızda Ata'ya yardımcı ol-
muşlardır Şöyle kı o zaman baştakı Osmanlı
hukumetının halıfesı, O'nu zorba ve dınsız ta-
mtmıştır Anadolu'dakı Alevı Turkler ıse Ata
:
nın arkasında yerlenm almışlardır
Osmanh'nın kuruluşunda ıse yıne Aleviler,
Osman Bey'e yardımcı olmuşlardır
Tarıhın her satınnda Aleviler konusunda
olumlu eleştiriler almaktayız. O halde bu yurt-
taşlarımızı karalamayalım Onlara Ata'nm
gosterdığı laık toplum olma hoşgorusu ıle yak-
laşmalıyız
Kahramanmaraş olaylannda kınma uğra-
Alevilik Üzerine
Demokrasiyi iyi bir yaşam biçimi olarak algılayıp hak
arasınlar, kimliklerini kaybetmesinler. Ayrıca Alevi oldukları
için kendilerini gizlemesinler.
"Gunumuzde Alevilik" yazı dızısını hazır-
layan Şenav Kalkan, Gencay Şaylan ve Ilhan
Selçuk'a çok teşekkur edenm Her zaman de-
mokrasıyı, ınsan haklannı, laıkJığı ve Ataturk-
çuluğu savunan Cumhuriyet Gazetesı'nın tum
mensuplanna da bu vesıleyle teşekkur edenm
Amacım, salt Cumhurıyet'e ve yazarlanna
teşekkur etmek değıl, bu vesıleyle bır ıkı nokta
üzerınde goruş bıldırmektır
Tarıh boyunca Sunnı ve aydın olmayan ke-
sım, Alevılere baskı yapmıştır 12 Eylul, bu
baskıyı yasalaştırmış, anayasa maddesı yap-
mıştır Alevı çocuklanna zorla dın kulturunu
vermek baskı değıl de nedır9
Bunu şıddetle kı-
myorum1
Butun Alevılerın de kınamalannı ıs-
tıyorum
Çoğunlukla geçım zorluğu ıçınde olan Ale-
viler, neler yapabılırler bu baskılara karşı9
Kımılerını korumak (bence korumalılar) ıs-
tıyorlarsa ınsan haklan ve demokrası savunu-
culuğu yapan ınsanların yanında yer almalı
lar Demokrasiyi bır yaşam bıçımı olarak al-
gılayıp hak arasınlar, kımılerını kaybetmesın-
ler Ayrıca Alevı oldukları ıçın kendılennı gız-
yan, bazı Sunni çevrelerce horlanan, aşağıla-
nan bu ınsanlanmız, Turk toplumunca layık
oldukları değere yukseltılmelıdırler
Hoşgörunun canlı bır ıfadesı olan bu ınsan-
lan sevgı ıle selamlıvonım
Yıne bır gerçeğı de burada açıklamadan ge-
çemeyeceğım Gazetemız Cumhuriyet, bazıla-
rının dedığı gıbı Alevilik konusunda asla kış-
kırtıcılık yapmıyor, gerçeklerı dıle getırıyor
Alevilik konusunda bızlerı aydınlatmıştır
Araştırmayı yapanlara burada teşekkuru borç
bıhyorum Saygılarla
SEROL OMERLER
Buca
lemesınler Alevı ve demokrat olduklarından
oturu onur duysunlar
Resmı ıdeolojı, Alevılerı Sunruleştırmek ıs-
tıyor Eğer Aleviler Sunnıleşırlerse şerıatçılar
ellenne kına yakacaklar Alevilik, şenatın
onunde bır engel sayılmaktadır Sunnıleştırıl-
meyı boşa çıkarmak lazım Aslında özunde
hoşgöru olan Aleviler, Sunnıleşemezler
Resmı ıdeolojı, okutmakta olduğum çocuk-
larıma Yavuz Selim kulturu yerıne, e\rensel
lığı, banşı, hoşgöruyu, Nelson Mandela'yı oğ
rettığımı ve de başarıya ulaştığımı ıyı bellesın
Bu satırlarımda, yaşadığım bunca haksız-
lığa bır parça tepkı var Hoşgörule ve yayım-
lana Saygılarımla
MEHMET OZGURCE
Kemalpaşa/tzmir
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Yazıklar Olsun!
ûenç kız, orta hallı bır aıleden gelıyordu, Elazığ'dakı Fırat Ünı-
versrtesı'nın son sınıfında okuyordu Basın-Yayın'a gırmeyı çok ıs-
temıştı, puanı da tutuyordu, ancak aılesının maddı durumu, aılenın
oturduğu kentte okumasına yetıyordu Ünıversrteye ne umutlarla gır-
mıştı O, okuyan, düşünen, okuduğunu tartışan böylelıkle gerçek-
lere ulaşabılen ınsanlarla dolu bır ortam bekiıyordu Tam tersıyle
karşılaştı Derken bır şeylerın ters gıttığının de aynmına vardı Ha-
nı, ınsan pek çok şey okur, dınler de o okudukları, dınledıklen ya-
şadıklarınca etkılı olmaz ınsanın üzerınde Gerçekten de öyle oldu
Sınıfta, doğruluğuna guvendığı bır konuyu tartışmak ıstese, hoca
onu susturuyor sonra hakkında belge olarak kullanıyordu Bır Cum-
huriyet gazetesıyle kafeteryaya gırse her zaman yam başında olan
sıyası polısler, ona başJarını sallayarak bakıyorlardı gözdağı ven-
yorlardı Ne de olsa ünıversrtelerı YOK yönetıyordu bırdeşımdıye
değın ufak bır kıpırdanmanın, demokratık bır eylemın olmadığı bır
yerdı Elazığ'dı burası1
Öğrencının önünde ıkı seçenek vardı, ya eğıtım dûzenıne uygun
olarak tartışmayan, edılgen, her çeşıt soruna duyarsız kalan, tek
tıp bır öğrencı olmak kı her şey buna uygundu ya da düşunen, oku-
yan, tartışan, her turlû soruna karşı duyarlı olan, haksızlıklara karşı
durmaya çalışan bır öğrencı olmak Kuşkusuz ıkıncısı çok daha zor-
du, ınsan, haksız yere kımı karşılıklar ödemek zorunda kalıyordu
Kız öğrencının başından geçen olay, asıl konu şuydu 16 Mart
1990 gunu 16 Mart 1978'de Istanbul Ünıversttesı'nde öldûrülen ög-
rencılerı anmak ıçın okul bahçesınde toplanmışlardı Amaçları, sa-
dece oldurulen oğrenctler ıçın saygı duruşunda bulunmaktı (16 Mart
1978'de perşembe günü Istanbul Ünıversıtesı nde öğrencıler
ara-
sına bomba atılmış, attı öğrencı ölmüş, bırçok öğrencı de yaralan-
mıştı Saldırganlar, daha sonra oğrencılerı yaylım ateşıne
tutmuşlardı) Fırat Ünıversıtesı ndekı kız öğrencı, bır öğrencı, bır ın-
san olarak saygı duruşu toplantısına katıldı Çünkü ınsanların öl-
dörulmesıne, katledılmesıne karşıydı Çünkü, Turkıye de ınsanlar
çok kolay olduruluyortardı Daha dün ısçılenmız göz göre göre öl-
dürulmemışler mıydı9
Bır aydınımız bır hocamız (Muamrner Aksoy),
bır gazetecımız (Çetın Emeç) öldurülmedıler mO 1987 de Van'da
bır öğrencı sırf oruç tutmuyor dıye öldürülmedı mı? Çok yakında,
25 nısanda Burdur'da (Halkevcı Anf Canyılmaz) öldürülmedı mı?
Evet, öldürme olaylarına karşı olduğu ıçın saygı duruşuna katıtdı
Ancak saygı duruşuna başlamadan önce, çevreten sıyası polısle çev-
rıldı Polıs, "Oağılın" fılan da demedı Yaklaşık 300 kışıyı kordon
artına aldı Orada kız-erkek ögrencılere coplarla, yumruklaria gırış-
tı Sonra tümü bınncı şubeye götürulmek uzere arabalara bındınl-
dıler Arabalarda da ınsanlık dışı bır uygulamayla tekme, yumruk,
coplarla karşılastılar Bu durum, bınncı şubede hucrelere konulun-
caya dek surdü Hıçbın, ne olduğunu, ne ıçın oraya getırıldığını an-
layamamıştı Aynı gün savcılıga çıkantdılar Savcının tutumu, sonılan,
polısınkınden ayrı değıldı
— Eylem yapmışsınız1
dedı
öğrencıler ortada eylem falan olmadığını, sadece saygı duruşun-
da bulunulacağını, ancak buna fırsat kalmadığını söyledıler Ekle-
dıler
— insan olduğumuz ıçın, ınsan haklanna saygılı olduğumuz ıçın,
tamamıyla demokratık bır anlayışla böyle bır toplantıya katılacak-
tık! dedıler
O gece öğrencılen karakollara dağrttılar, kız-erkek öğrencıler, be-
ton hucrelerde ıkı gün boyunca katdılar Sonra adlıyeye götürüp mah-
kemeye çıkardılar Orada anladılar kı 247 kışıden sadece 67 kışı
kalmışlar Onlar da büyuk bır sevınçle çıkmayı özgurluğe kavuş-
mayı düşluyorlardı Ellerı cebınden çıkmayan yargıç oğrencılenn
sorgularını yapıp ıfadelennı alırken polıslere taş çıkartacak bıçım-
de soylemedığı sözu bırakmadı Yargeın karşısına mahkemeye po-
lıslerie gınp çıktılar Bu yuzden yaralı çüruk ıçindekı yerlerını sağına
(doktora) gostermelerıne karşın sağlam' dıye okunan sağın ra-
poruna bıle ıtıraz edemedıler 67 kışı polıs arabalanna bındınlıp ce-
zaevıne götürüldüler 35 gun cezaevınde kaldılar
11 Nısan 1990'da "polıse karşı koymak" suçuyla mahkemeye çık-
tılar 20 Nısan 1990'da salrvenldıler 22 mayısta, (ıkı gün sonra salı
gunu) DGM'de duruşmaları var
Öğrencıler çıktıklannda, sınavları başlamamıştı henüz llk vıze-
lere gırdıler Ikıncısınde, bölûm başkanları, kendılerıne rektörlûk-
tefı kâğıt geldığını, gozaltına alınmış, tutuklanıp salıverılmış
öğrencıler, sınavlara, derslere almayacaklarını söyledıler 'Bıze ka-
rarı bıldırın" dıye dekanlığa dılekçe verdıler Dılekçelere yanıt verıl-
medı verıleceğı de bellı değıldı' öğrencı aılelerı, savunmanları,
rektörle göruşmek ıçın rektörluğe gıttıler (öğrencıler gıdınce, rek-
törlukte bekleyen polıslerce dovuluyorlardı) velılere de rektör sek-
reterlerı, 'Rektörun olmadığını' söylüyorlardı Rektör, kımseyle
görüşmüyordu Her gün bır yere grtmtş oluyordu Bılınen, bölum bas-
kanlarının ögrencılere söyledığıydı
— Aklanıncaya dek, derslere sınavlara alınmayacaksınız
1
Karar
bu
Ya, bu mahkeme ıkı yıl, dört yıl sürerse ne yapacaklardı? 67 kışı-
nın çoğu son sınıftaydı, bttırmek ıçın yalnızca ıkı ayları vardı, 247
kışı ıçınden, önceden çıkanlar sınavlara alınıyorlardı Oysa tümü-
nün duruşması sürmekteydı Rektörle konuşmaya gıdıyor, polıs da-
yağıyla karşılaşıyorlardı
Neydı bu çocuların suçu? Düşunmek mı? Mahkemelerde demok-
rasiyi savunmak mı? Yoksa bu ığrenç duzende yaşama şanssızlı-
ğına uğramak mı' Anlattım, hıçbırının maddı durumu ıyı değıldı
Bunca öğrencının uğradığı zararı kım ödeyecek? "Asmayalım da
besleyelım mı?" yok 'Atmayalım da besleyelım mı'" dıye düşü-
nen darbecıler - umrecıler, hacılar, yarı hacılar mı? Fırat Ünıversı-
tesı Rektörü, bu keyfi davranışlannın attından nasıl kalkacak
9
Hesap
soruyorum, doğru mu olup bıtenler^
1
Yanıt beklıyorum' Rektörün-
den, polısınden, savcısmdan, yargıcından yanıt beklıyorum Dün de
gençlık bayramıydı değıl mfi Yazıklar olsun
1
ÇALIŞAINLARIN
SORULARI/SORUNLARI
Y1LMAZŞİPAL
"1915 Doğumluyıııır
SORU: 1915 (1331) doğumluyam. Çeşitli nedcolerie eroeklilik
için gereken sureyi dolduramgdım.
Babam kırk yıldan fazla memnriuktan sonra emekli
olup, 1949 yılında oldu. Kendısınden emekli maaşı alan
annem de babamın olumunden 9 yıl sonra oldu
Biz uç kaıdeşız. Ablam oğretmenlıkten emekli, diğer
kardeşim serbest çalışmakta.
Babamın emeklı maaşuun bana baglanmasına olanak
bolunduğunu sanıyonım. Emekli Sandığı'ndan gereken
kftğıtlan aldım.
Yapacagım başvurunun sonuçlanıp sonuçtannıayacağı
yönunde bilgi bekliyorum.
YJL
YANIT: Emekli Sandığı Yasası'nda kız ve erkek çocukJann yam
sıra ana ve baba da yetım olarak tanımlanmıştır.
TC Emekli Sandığı'nca kız çocuklara evlı ve ıştuakçı olmama-
lan koşuluyla yaşlan ne olursa olsun anne ya da babalanndan ye-
tım aylığı bağlanmaktadır
Erkek çocuklarla ana ve babalara yetim aylığı bağlanabılmesi
ıçın aranan koşullar daha değışıktır
Erkek çocuklara yetım aylığı bağlanabilmesı, öğrenım durumuyla
bağımlıdır Öğrenım sürse bıle 25 yaşım doldurmuş erkek çocuk-
lar yetım aylığı alma hakkını yıtırmektedır
Ancak ana ya da babanın ölümünde, erkek çocuklardan "ölüm
tarıhınde ıyıleştınlmesı olanaksız hastalıklannın veya sakatlıkla-
nnın çalışmalarına engel olduğu sağlık kurulunca onaylanacak ra-
porla tespıt edılenlere muhtaç olmalan şartıyla ölüm tarıhınde
yaşlan ne olursa olsun ölüm tarıhını ızleyen ay başından, sonra-
dan bu şekılde malul ve muhtaç duruma düştüklerı anlaşılardara,
kendılerı veya velı veya vasılerı tarafından Sandığa müracaat tarı-
hını takıp eden ay başından ıtıbaren aybk bağlanır"
Görulüyor kı yasada 25 yaşım doldurmuş erkek çocuklara ye-
tim aylığı ödenebılmesı, erkek çocuğun "malul ve muhtaç" duru-
ma düşmesıne bağlanmıştır
Malulluk, sağlık kurulunca verılen raporla somut olarak kanıt-
lanabılmektedır Ancak muhtaçhğm somut kanıtı nedır ve ne ol-
malıdır7
Bu sorunun yanıtı T.C Emekli Sandığı'nın 108. maddesı
ıle verılmıştu-
"Kendısını ve Turk Medenı Kanunu hukumlenne göre bakma-
ya mecbur olduğu aılesı fertlennı geçındırmeye yetecek gelırı, ma-
lı (Para veya o mahıyettekı kıymetler dahıl) veya kazancı
bulunmayanlara, "Emekli Sandığı Yasası'nın uygulanması yönün-
den "muhtaç" derulmektedır Muhtaçlık belgesı de ıl ya da ılçe ıdare
heyetlennce venlen"mazbatalarla" belırlenmektedır
Malul olduğunuza ılışkın sağlık kurulu raporu ıle ıl ya da ılçe
ıdare heyetınce venlecek "muhtaçlık mazbatası" sıze babanızdan
yetım aylığı bağlanmasını sağlayabılır
Anayasa madde 61 gereğı, "Yaşlılar, devletçe korunur". Bu ko-
ruma, muhtaç, guçsuz ve kımsesızlere bu gün ıçın ayda 15 bın 300
lıra aylık bağlanarak sağlanmaktadır